Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2019/265 E. 2019/313 K. 09.04.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. KONYA BAM 3. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: … – …
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : …
KARAR NO : …
KARAR TARİHİ : …

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : …
ÜYE : …
ÜYE : …
KATİP : …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Konya … Asliye Ticaret Mahkemesi
KARAR TARİHİ : …
NUMARASI : … Esas … Karar

DAVACI : … –
VEKİLİ : Av.
DAVALILAR : 1- … SİGORTA ANONİM ŞİRKETİ –
VEKİLİ : Av.
2- … AŞ
3- …
VEKİLİ : Av. …
DAVANIN KONUSU :Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ : …
KARARIN YAZILMA TARİHİ : …

Yukarıda bilgileri yazılı mahkemece verilen karara ilişkin istinaf talebi üzerine mahkemece dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere dairemize gönderildiğinden yapılan ön inceleme ve incelemeyle heyete tevdi olunan dosyanın gereği görüşülüp aşağıdaki karar verilmiştir.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :
Davacı vekili 02/01/2017 tarihli ihtiyati tedbir istemli dava dilekçesinde özet olarak; … tarihinde müvekkili sevk ve idaresindeki … plakalı araç ile … Hastanesi istikametinden gelip … caddesi kavşağına giriş yaptığı sırada … sokak istikametinden gelen … sokak istikametine seyreden … sevk ve idaresindeki … plakalı araç ile çarpışması sonucu maddi hasarlı trafik kazasının meydana geldiğini, müvekkilinin kaza sonucu olay yerine gelen sağlık görevlilerince hastaneye kaldırıldığını, olay yerinde düzenlenen kaza tespit tutanağına göre kendi sevk ve idaresinde bulunan ve davalı sigorta şirketi nezdinde sigortalı bulunan … plakalı araç sürücüsünün kusurlu bulunduğunu, müvekkilinin olayda kusurunun olmadığının ve davalı sürücünün %100 kusurlu olduğunun mahkemece yapılacak kusur incelemesi sonucunda ortaya çıkacağını, … plakalı aracın sigorta şirketinin davalı sigorta şirketi olduğunu, araç sürücüsünün … olduğunu, araç işleteninin ise … AŞ olduğunu, sigortalının tam kusuru ile sebep olunan kazada davalıların müştereken ve müteselsilen sorumlu olduklarını, müvekkilinin kaza tarihinde 64 yaşında olduğunu, müvekkilinin emekli astsubay olduğunu, kazadan sonra müvekkilinin omuz ve kaburgalarında kırıklar mevcut olduğunu, eskisi gibi hareket edemediğini, kazadan sonra Konya … Hastanesine kaldırıldığını ve tedavisine burada devam edildiğini, aldırılan raporlarda da müvekkilinin yaralanmasının basit tıbbi müdahale ile giderilemeyeceğinin belirtildiğini, ameliyat olduğunu, tedavi sırasında sık sık hastaneye kontrole gitmekte ve yürümekte zorluk çektiği için hastaneye gidiş gelişlerinde özel araç kullanmak zorunda kaldığını, müvekkilinin halen iyileşemediğini, çalışamadığını ve evde yattığını, kalıcı bir arızanın söz konusu olduğunu, Yargıtay kararlarınca da ifade olunduğu üzere sakatlığa maruz kalan kişi açısından güç (efor) kaybı tazminatı adı altında ve maddi imkanlarda herhangi bir azalma aramadan yalnızca hayatının geri kalanını idame ettirmesi sırasında daha fazla güç harcayacak olmasından kaynaklanan tazminat hakkının doğumuna sebep olduğunu, tedavi sürecinin sadece hastanede kalınan süreyle sınırlı olmadığını, davalılar tarafından tazmini gereken tedavi masraflarının tamamen iyileşmeyi ifade eden tıbbi şifa süresince yapılan bütün masrafları karşıladığını, tedavi sürecinde bakıma muhtaçlık sürelerinin nazara alınarak asgari ücretin brütü üzerinden bakıcı gideri hesaplanması gerektiğini, müvekkilinin kaza nedeniyle eski sağlığına kavuşamayacağından manevi zararının da olduğunun açık olduğunu, dava açılmadan önce sigorta şirketine 12/12/2016 tarihinde yazılı dilekçe ile başvuru yapıldığını, sigorta şirketinin sorumluluk sınırları içinde dava edildiğini, sigorta şirketi açısından temerrüt tarihinden itibaren işleyecek avans faiz istendiğini, tüm bu nedenlerle haklı davanın kabulüne, fazlaya ilişkin her türlü talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla öncelikle … plakalı aracın trafik kaydına, davalı sürücü ve işletenin tüm taşınır ve taşınmazlarına kararın kesinleşmesine kadar cebi icra yoluyla satışı ve 3.kişilere devri önleyici nitelikte ihtiyati tedbir konulmasına, davacı lehine şimdilik 100,00 TL geçici işgöremezlik , 100,00 TL beden gücü kaybı zararı, 100,00 TL tedavi ve bakım gideri olmak üzere toplam 300,00 TL maddi tazminatın işleten ve sürücü yönünden olay tarihinden; sigorta şirketi yönünden sigorta limitleri aşılmamak üzere temerrüt tarihinden işletilecek avans faizin, yargılama giderleri ve vekalet ücretiyle birlikte müştereken ve müteselsilen tahsiline, 25.000,00 TL manevi tazminatın davalı sürücü ve davalı işletenden olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi, yargılama giderleri ve vekalet ücretiyle birlikte müştereken ve müteselsilen tahsiline, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … Sigorta AŞ vekili 01/02/2017 tarihli cevap dilekçesinde özet olarak; dava konusu kazaya karışan … plaka sayılı aracın müvekkili şirket tarafından, ZMMS Poliçesi ile sigortalandığını, ancak aracın söz konusu poliçe teminatı altına alınmış olmasının teminatın tamamen ve otomatik olarak ödeneceği anlamına gelmediğini, işletene düşen hukuki sorumluluğu zorunlu sigorta limitleri dahilinde olduğunu, işletenin sorumluluğunun bulunmadığı hallerde, müvekkili şirketinde sorumluluğundan bahsedilmesinin mümkün olmayacağını, tarafların kusur oranlarının Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi veya Karayolları Trafik Fen Heyetinden seçilecek uzman bilirkişilerden alınacak ayrıntılı ve gerekçeli rapor ile tespit edilmesi gerektiğini, ayrıca kazaya ilişkin açılan Konya ….Asliye Ceza Mahkemesinin … Esas sayılı dosyasının kusur durumunun tespiti açısından bekletici mesele yapılması gerektiğini, davayı kabul anlamına gelmemekle birlikte davacı kaza neticesinde yaralanmış ve gelir kaybına uğramış ise, tazminat taleplerine esas gelirlerinin Mahkeme tarafından araştırılması gerektiğini, davacının kazadan önce ne kadar gelirinin olduğunun ve buna dayalı olarak ne kadar kazanç kaybına uğradığının somut bulgularla ispatlaması gerektiğini, farazi yöntemlerle hareket edilerek hesaplanacak olan tazminat miktarlarının usul ve yasalara aykırı olacağını, davacının işgöremezlik tespitinin Adli Tıp Kurumunca yapılması gerektiğini, davacının iş göremezlik ve beden gücü kaybı tazminat talepleri için, KTK ve 5510 sayılı yasa hükümleri gereğince, Sosyal Güvenlik Kurumunun, müvekkili şirketten rücuen tazminat talebinde bulunacağı hususlarının da göz önüne alınarak, davacı için Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından yapılmış olan ödemeler ve masrafların sorularak tazminat taleplerinden düşülmesi gerektiğini, aksi halde müvekkili şirketin mükerrer ödeme yapmak zorunda kalacağını, yine olayda var ise hatır taşımacılığı indiriminin de yapılması gerektiğini, müvekkili şirketin tedavi masraflarını ödeme yükümlülüğü bulunmadığını, tedavi giderlerinin SGK tarafından karşılandığını, yine davacı tarafından bakım giderleri adı altında talep olunan ve ispatı mümün olmayan somut verilere dayanmayan tazminat kalemlerinden poliçe hükümleri gereği müvekkili şirketin sorumluluğunun bulunmadığını, tüm bu nedenlerle haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olan davanın reddine karar verilmesi ve yargılama giderleri ile ücreti vekaletin davacı taraf üzerine bırakılmasını beyan ve talep etmiştir.
Davalı … AŞ vekili 13/02/2017 tarihli cevap dilekçesinde özet olarak; eldeki davada talebin haksız fiil temelli olması, davacı tarafın tacir olmaması, olayın bir ticari işletmenin işleyişine ilişkin olmaması ve benzeri re’ sen göz önüne bulundurulacak sebeplerle görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemeleri olduğunu, bu nedenle görevsizlik kararı verilmesi gerektiğini, olay yerinde düzenlenen kaza tespit tutanağına göre bahse konu trafik kazasında davacı yanın asli kusurlu olduğunu, eldeki davada ileri sürülen iddiaların haksız ve mesnetsiz olduğunu, davalı araç sürücüsünün kazanın meydana gelmesinde bir kusuru olmadığını, trafik kazasında, sürücü veya araç işletenin kusuru olmaksızın, zarar görenin ağır kusurundan ileri gelmiş ise araç işletenin sorumluluğundan bahsedilemeyeceğini, davacı taleplerinin haksız ve mesnetsiz olduğunu, reddinin gerektiğini, davacının tedavi olduğunu bildirdiği Konya … Hastanesi’nin devlet hastanesi olduğunu yapılan tedavilerde sigorta güvencesi olan hastalardan tedavi masrafları talep edilmediğini, davacının emekli astsubay olması münasebetiyle sigortalı olduğunu, davacının tedavi masrafı adı altında herhangi bir giderinin bulunmadığını düşündüklerini, davacının tedavi masraflarına ilişkin herhangi bir belge de sunmadığını, davacının tedavisinin henüz sonuçlanmadığını ve maluliyetinin tam olarak belirli olmadığını, ayrıca kazadan öncede bir maluliyeti olup olmadığının araştırılması gerektiğini, davacının bakıma muhtaç olup olmadığının da henüz belirli olmadığını, maddi tazminat taleplerinin reddinin gerektiğini, ayrıca manevi tazminat taleplerinin fahiş olduğunu, manevi tazminatın zenginleşme aracı olmadığını, bu nedenlerle tüm dava ve talep hakları saklı kalmak kaydıyla, haksız ve mesnetsiz usul ve yasaya aykırı davanın reddine, yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin karşı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini beyan ve talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEME ÖZETİ :
Konya ….Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından … tarih … Esas … Karar sayılı gerekçeli karar evrakı ile ; ” davacının kendi sevk ve idaresindeki araç ile davalalılardan …’ın sevk ve idaresindeki diğer davalılardan … A.Ş.’ne ait diğer davalı tarafından sigortalanan aracın çarpışması sonucu meydana gelen trafik kazasında yaralandığından bahisle geçici iş göremezlik, sürekli iş göremezlik tedavi gideri ve bakıcı gideri talebinde Ankara Adli Tıp Kurumu’ndan alınan rapora göre kazanın meydana gelmesinde davacının %75 davalı …’ın ise %25 oranında sorumlu olduğu, davalı şirkete ait aracın ZMMS poliçesinin başlangıç tarihi 09/06/2018 kaza tarihinin ise 19/07/2016 olduğu, 2918 sayılı yasası 90. maddesi uyarınca tazminatların yeni genel şartlara göre belirlenmesi gerekeceği, Karayolları Motorlu Araçlar ZMMS Genel Şartları A.5.b maddesinde; Sağlık Giderleri Teminatı. Üçüncü kişinin trafik kazası dolayısıyla bedenen eski haline dönmesini teminen protez organ bedelleri de dahil olmak üzere yapılan tüm tedavi giderleri içeren teminattır. Kaza nedeniyle mağdurun tedavisine başlanmasından itibaren mağdurun sürekli sakatlık raporu alana kadar tedavi süresince ortaya çıkan bakıcı giderleri, tedaviyle ilgili diğer giderler ile trafik kazası nedeniyle çalışma gücünün kısmen veya tamamen azalmasına bağlı giderler sağlık gideri teminatı kapsamındadır. Sağlık giderleri teminatı Sosyal Güvenlik Kurumunun sorumluluğunda olup ilgili teminat dolayısıyla sigorta şirketinin ve Güvence Hesabının sorumluluğu 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 98. maddesi hükmü gereğince sona ermiştir. Genel Şartlar A.5.c maddesinde; Sürekli Sakatlık Teminatı:Üçüncü kişinin sürekli sakatlığı dolayısıyla ileride ekonomik olarak uğrayacağı maddi zararları karşılamak üzere, bu genel şart ekinde yer alan esaslara göre belirlenecek teminattır. Kaza nedeniyle mağdurun tedavisinin tamamlanması sonrasında yetkili bir hastaneden alınacak özürlü sağlık kurulu raporu ile sürekli sakatlık oranının belirlenmesinden sonra ortaya çıkan bakıcı giderleri bu teminat limitleri ile sınırlı olmak koşuluyla sürekli sakatlık teminatı kapsamındadır. Söz konusu tazminat miktarının tespitinde sakat kalan kişi esas alınır, hükümlerinin yer aldığı söz konusu hükümler dikkate alındığında davalı sigorta şirketinin geçici iş göremezlik tazminatı, tedavi gideri ve tedavi süresince bakıcı giderinden sorumlu olmadığı, davacının dava dileçesinde iyileşme sürecindeki bakıcı gideri talebinde bulunduğu, sürekli sakatlık teminatı kapsamındaki bakıcı gideri yönünden bir talebinin bulunmadığı, zaten maluliyet oranı dikkate alındığında genel şartlar uyarınca bunu talep edemeyeceği , dosyadaki maluliyete ilişkin raporların farklı yönetmeliklere göre düzenlendiği bu nedenle çelişkiden söz edilemeyeceği, davacının davasını belirsiz alacak davası olarak açtığı, Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 15/06/2015 tarihli 2014/542 Esas 2015/8642 Karar nolu ilamındada belirtildiği gibi 04/04/2018 tarihli dilekçesinin HMK 107/2 maddesi uyarınca talebin arttırılması niteliğinde 24/11/2018 havale tarihli dilekçesinin ise ıslah dilekçesi niteliğinde olduğu, davacının talep arttırım ve ıslah dilekçesinde avans faizi talebinde bulunduğu davalı şirkete ait aracın kamyon olduğu, bu nedenle avans faizine hükmedilmesi gerektiği, alınan bilirkişi raporuna göre davacının 1.177,46 TL geçici iş göremezlik , 1.300,99 TL bakıcı giderleri, 500,00 TL tedavi giderleri , 7.952,08 TL sürekli iş göremezlik tazminatı talep edebileceği,davacının 2918 sayılı yasanın 97. maddesi uyarınca sigorta şirketine başvurduğu, ödeme için 15 gün süre verdiği, bu başvurunun davalıya 14/12/2016 tarihinde tebliğ edildiği, 15 günlük sürenin dolduğu 30/12/2016 tarihinde davalı sigorta şirketinin temerrüde düşürüldüğü anlaşıldığından davacının maddi tazminat davasının kısmen kabul kısmen reddi ile;davalı sigorta şirketinin sürekli işgöremezlik tazminatından poliçe limiti ve 30/12/2016 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte sorumlu olması kayıt ve şartı ile;1.177,46 TL geçici işgöremezlik, 1.300,99 TL bakıcı gideri, 500,00 TL tedavi gideri, 7.952,08 TL sürekli işgöremezlik tazminatı olmak üzere toplam 10.930,53 TL tazminatın kaza tarihi olan 19/07/2016 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, davacının davalı sigorta şirketi hakkındaki geçici işgöremezlik, tedavi gideri ve bakıcı gideri talebinin ve diğer davalılar hakkındaki fazlaya ilişkin taleplerinin reddine karar vermek gerekmiş, davacının manevi tazminat talebinin incelenmesinde,olayın oluş biçimi, kusur durumları, tarafların ekonomik ve sosyal durumları, manevi tazminatın ceza olmadığı gibi mamelek hukukuna ilişkin bir zararın karşılanması amacı da olmadığı gözönüne alınarak takdiren 10.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 19/07/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar … ve … A.Ş.den alınarak davacıya verilmesine, davacının manevi tazminat yönünden fazlaya ilişkin talebinin reddine karar vermek gerekmiş ve davacının maddi tazminat davasının kısmen kabul kısmen reddi ile; davalı sigorta şirketinin sürekli işgöremezlik tazminatından poliçe limiti ve 30/12/2016 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte sorumlu olması kayıt ve şartı ile; 1.177,46 TL geçici işgöremezlik, 1.300,99 TL bakıcı gideri, 500,00 TL tedavi gideri, 7.952,08 TL sürekli işgöremezlik tazminatı olmak üzere toplam 10.930,53 TL tazminatın kaza tarihi olan 19/07/2016 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, Davacının davalı sigorta şirketi hakkındaki geçici işgöremezlik, tedavi gideri ve bakıcı gideri talebinin ve diğer davalılar hakkındaki fazlaya ilişkin taleplerinin reddine, Davacının manevi tazminat davasının kısmen kabul kısmen reddi ile; 10.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 19/07/2016 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılar … ve … a.ş.’den müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, Davacının manevi tazminat yönünden fazlaya ilişkin talebinin reddine,” şeklinde hüküm kurulduğu anlaşılmıştır.
DELİLLER :
Konya ….Asliye Ticaret Mahkemesine ait … Esas … Karar sayılı dosya
İSTİNAF NEDENLERİ :
Davacı vekili 01/02/2019 tarihli tehir-i icra talepli istinaf dilekçesinde özet olarak: davalı sigorta şirketi açısından bakıcı gideri ve geçici iş göremezliğin teminat dışı olduğuna ilişkin verilen kararı kabul etmediklerini, dava dilekçesiyle talep ettikleri ve talep arttırım dilekçesiyle değerlerini arttırdıkları bakıcı gideri ve geçici işgöremezlik tazminat alacak kalemlerinin; kaza tarihi(…) itibariyle geçerli olan 14 Mayıs 2015 gün 29355 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanarak 01 Haziran 2015 tarihinde yürürlüğe konulan yeni Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları uyarınca davalı sigorta şirketinin sorumluluğunun 2918 sayılı KTK’ nın 98. Maddesi uyarınca sona erdiği gerekçesiyle reddedildiğini bu gerekçenin hukuka aykırı olduğunu, 6111 sayılı kanunun 59.maddesi ile değişik Karayolları Trafik Kanununun 98. maddesinde Sosyal Güvenlik Kurumu’nun sorumluluğu üniversite hastaneleri ile resmi ve özel sağlık kurumları tarafından trafik kazası sonucu yaralanan kişilerin tıbbi tedavi ile sınırlı sağlık hizmeti giderleri ile sınırlandırıldığını, bu düzenleme gereği ZMSS Genel Şartlar A.5 (b) maddesi ile yaralının tedavisine başlanmasından maluliyet raporu alınıncaya kadarki süre içindeki; Bakıcı giderleri, Çalışma gücünün kısmen veya tamamen azalmasına bağlı giderler (geçici iş göremezlik kayıpları), Sağlık hizmeti giderleri kapsamında sayılarak 6111 sayılı torba Kanunun 59.maddesi ile değişik Karayolları Trafik Kanunu’nun 98.maddesi ile sınırları belirlenen sağlık giderleri teminatı kapsamını genişlettiğini, bir kanun maddesinin kapsamının idarenin bir düzenlemesi olan genel şartlar ile genişletmesi ve daraltmasının düşünülemeyeceğini, böyle bir durum varsa kanuna aykırı genel şart maddesi, tebliğ vs uygulanması kanunun ilgili maddesine aykırılık teşkil edeceğini, davalı sigorta şirketi açısından belgelendirilemeyen faturalandırılamayan tedavi giderlerinin de teminat dışı olduğundan bahisle sorumluluğun 2918 sayılı KTK nun 98.maddesi uyarınca sona erdiği gerekçesiyle reddedildiğini bunun hukuka aykırı olduğunu, müvekkilinin kazadan sonra zorlu bir tedavi süreci gegçirdiğini, şu anda dahi güçlükle hareket edebildiğini, müvekkilinin derin bir elem ve ıstırap yaşadığını, bilirkişi kurulu raporu ile müvekkilinin %16 oranında kalıcı sakatlığı olduğunun sabit olduğunu, manevi tazminat taleplerinin kısmen kabul edildiğini, bu miktarın az olduğunu, manevi zararı karşılamadığını, tüm bu nedenlerle öncelikle tehir-i icra taleplerinin kabulüne, istinaf başvurularının kabulüne, yerel mahkeme kararının kaldırılarak dosyanın mahkemeye iadesine veya yeniden yargılama yapılarak talepleri doğrultusunda gerek maddi gerekse manevi açıdan davanın tüm olarak kabulüne karar verilmesini beyan ve talep etmiştir.
Davalı … vekili … tarihli istinaf başvuru dilekçesinde özet olarak; yerel mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, kazaya sebebiyet verenin davacının kendisi olduğunu, davacının döner kavşaklı yolda ilerlerken kendisine yönelik DUR levhasını dikkate almadığını kavşaktaki şartlara uyacak şekilde yavaşlaması ve geçiş hakkı olan araçların önce geçmesine imkan vermesi gerektiği halde bu kurallara riayet etmediğini, müvekkilin herhangi bir kusuru olmadığını, dosyaya sunulan … tarihli bilirkişi raporunda da kazanın oluşumunda davacının %75, davalının ise %25 oranında kusurlu olduğunun tespit edildiğini, davacının kendi kusurlu eylemi sonucunda zarara uğradığını, geçici iş göremezlik tazminatına hükmedilmiş olmasının hatalı olduğunu, 16.10.2017 tarihli maluliyet raporunda davacının trafik kazası neticesinde, sol ekleminden hafif bir şekilde yaralandığı ve bu yaralanmanın kalıcı sakatlık oluşturacak düzeyde olmadığının tespit edildiğini, hafif yaralarla kazayı atlatan davacının, tedavi sürecinde %100 malul sayılması ve 4 ay süreyle bakıcı yardımına ihtiyaç duyması söz konusu olmayacağını, bakıcı giderine hükmedilmiş olmasının da hatalı olduğunu, davacının tedavi gördüğü hastane devlet hastanesi olduğundan tedavi masrafları yönünden davacı lehine hüküm kurulmasının da hatalı olduğunu, maluliyet raporları arasında çelişki olduğunu bu çelişkinin giderilmeden hüküm kurulmasının da hatalı olduğunu, maluliyete ilişkin adli tıp kurumunun ilgili ihtisas kurulundan görüş alınmadan karar verildiğini, kabul anlamına gelmemekle birlikte hükmedilen manevi tazminatın son derece yüksek olduğunu, tüm bu nedenlerle yerel mahkeme kararının ortadan kaldırılarak davanın tüm talepler yönünden reddine karar verilmesini beyan ve talep etmiştir.
Davalı … AŞ vekili … tarihli talepli istinaf dilekçesinde özet olarak; yerel mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, kaldırılması gerektiğini, eldeki davada kazaya sebebiyet verenin davacının kendisi olduğunu, davacının döner kavşaklı yolda ilerlerken kendisine yönelik DUR levhasını dikkate almadığını, kavşaktaki şartlara uyacak şekilde yavaşlaması ve geçiş hakkı olan araçların önce geçmesine imkan vermesi gerektiği halde bu kurallara riayet etmediğini, dosyaya sunulan 29.03.2018 tarihli bilirkişi raporunda da kazanın oluşumunda davacının %75, davalının ise %25 oranında kusurlu olduğunun tespit edildiğini, davacının kendi kusurlu eylemi sonucunda zarara uğradığını, geçici iş göremezlik tazminatına hükmedilmiş olmasının hatalı olduğunu, 16.10.2017 tarihli maluliyet raporunda davacının trafik kazası neticesinde, sol ekleminden hafif bir şekilde yaralandığı ve bu yaralanmanın kalıcı sakatlık oluşturacak düzeyde olmadığının tespit edildiğini, hafif yaralarla kazayı atlatan davacının, tedavi sürecinde %100 malul sayılması ve 4 ay süreyle bakıcı yardımına ihtiyaç duyması söz konusu olmayacağını, bakıcı giderine hükmedilmiş olmasının da hatalı olduğunu, davacının tedavi gördüğü hastane devlet hastanesi olduğundan tedavi masrafları yönünden davacı lehine hüküm kurulmasının da hatalı olduğunu, maluliyet raporları arasında çelişki olduğunu bu çelişkinin giderilmeden hüküm kurulmasının da hatalı olduğunu, maluliyete ilişkin adli tıp kurumunun ilgili ihtisas kurulundan görüş alınmadan karar verildiğini, kabul anlamına gelmemekle birlikte hükmedilen manevi tazminatın son derece yüksek olduğunu, tüm bu nedenlerle yerel mahkeme kararının ortadan kaldırılarak davanın tüm talepler yönünden reddine karar verilmesini beyan ve talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341 ve devamı maddeleri uyarınca ve özellikle istinaf incelemesinin kapsamının öngörüldüğü 355. maddeye göre re’sen gözetilecek kamu düzenine aykırılık halleri dışında istinaf incelemesi istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır.
Dava, trafik kazası şeklindeki haksız eylemden kaynaklanan maddi tazminata ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, istinaf eden davalı işleten ve araç sürücüsü yönünden, kusur ile maluliyetin varlığı ve miktarı, geçici iş göremezlik ve bakıcı giderinden davalıların sorumluluğu noktasındadır.
A-Davalı tarafın kusur oranının yanlış belirlendiği itirazı yönünden ;
Türk Borçlar Kanunun 49. maddesinde, “Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür”, yine aynı kanunun 50. maddesinde, “Zarar gören, zararını ve zarar verenin kusurunu ispat yükü altındadır” denilmektedir.
Somut olayda, kazadan sonra düzenlenen Trafik Kaza Tespit Tutanağında; yerleşim yeri içi, kaza yerindeki azami hız limitinin 50 km., kaza noktasına 22 m uzaklıkta ‘DUR’ levhası mevcut, trafik lambası bulunmadığı, dönel kavşakta ilk çarpma yeri yol üzerinde işaretlenmiş olduğu, kazanın oluşumunda davacı sürücü …’in 2918 Sy. Trafik Kanunun 57/1-a (kavşaklara yaklaşırken kavşaktaki şartlara uyacak şekilde yavaşlamak, geçiş hakkı olan araçlara ilk geçiş hakkını vermek zorundadırlar) maddesini ihlal ettiğinden asli kusurlu olduğu, davalı sürücü …’ın ise çarpmanın şiddeti ile oluşan hasarlar ve çarpışmadan sonra durma mesafesi göz önünde alındığında yine aynı kanunun 52/1-a (kavşaklara yaklaşırken hızını azalmak zorundadır) maddesini ihla ederek tali kusurlu olduğu kanaatine varıldığının belirtildiği;
Dosyada mevcut 11.03.2017 tarihli … tarafından hazırlanan Konya … Asliye Ceza Mahkemesine sunulan bilirkişi raporunda, … plakalı otobobil sürücüsü …’in 2918 sayılı kanunun 84. Maddesinin asli kusurlardan madde 57/1-a kuralının ihlalden birinci dereceden kusurlu olduğu, … plakalı kamyon sürücüsü …’ın ise aynı kanunun tali kusurlardan 52/1-a maddesinin ihlalden ikinci dereceden kusurlu olduğu kanaatine varlığının belirtildiği, anılan ceza dosyanın derdest olduğu;
Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi tarafından verilen … tarihli raporda da, dosyanın tümüyle incelendiği, olayın yukarıda Trafik Tespit Tutanağında belirtildiği şekilde gerçekleşmiş bulunduğu, buna göre davacı otomobil sürücüsü … yönetimindeki araç ile seyri sırasında yola gereken dikkatini vermemiş, olay yeri kavşağa giriş öncesinde seyir yönüne hitap eden ‘dur’ trafik lavhasını dikkate alarak durması ve yolun her iki yönünü de etkin biçimde kotrol etmesi, ana yol üzerinde seyir halinde bulunan kamyonun geçişini beklemesi gerektiği halde kontrolsüzce geçiş hakkına riayet etmeden kavşağa girerek ilk geçiş ahkkını bırakmadığı sürücü … yönetimindeki kamyonunu ön sağ köşe kısımlarıyla otobobilinin sol yan ön kısımlarına çarptığı olayda, dikkatsiz ve tedbirsiz, kaulalara aykırı hareketleri nedeniyle % 75 oranında kusurlu olduğu; davalı kamyon sürücüsü …, kaza sonrası araçların sürüklendikleri mesafe ve meydana gelen hasar durumları da dikkate alındığında yönetimindeki araç ile seyri sırasında olay yeri kavşağa yaklaşırken hızını azaltmamış olması nedeniyle kavşata sağ taraftaki tali yoldan seyir youlan giren otomobilin sol yan ön kısmına önlemsizce çaptığı olayda % 25 oranıda kusurlu bulunduğu bildirilmiştir.
Buna göre, olayla ilgili düzenlenen Trafik Tespit Tutanağı, Ceza mahkemesince alınan rapor ile yine olayla ilgili hukuk mahkemesinden aldırılan ATK raporu, söz konusu kazanın oluş şekline ve dosya kapsamına uygun olduğu, olayda davalı tarafa kusur verilmesine neden olan hızı konusunda da davalı tarafın aksini iddia eden, delile dayanan bir beyanının da bulunmadığı görüldüğünden, benimsenen raporlara göre hüküm verilmesinde usul ve yasaya aykırı bir durumun olmadığı, hem ceza hem de hukuk mahkemesinde aldırılan raporların birbirini teyit ettiği ve örtüştüğü anlaşılmakla kusura yönelik itirazlar yerinde değildir.
B-Davalı tarafın maluliyete yönelik itirazları yönünden;
HMK 357/1 maddesi uyarınca bölge adliye mahkemesince resen göz önünde tutulacaklar dışında, ilk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunmalar dinlenemez, yeni delillere dayanılamaz.
H.M.K’nın 281.madde hükmüne göre de, yargılama sırasında yanlardan birinin bilirkişi raporuna itiraz etmemesi, itiraz eden taraf lehine usuli kazanılmış hak oluşturur. Taraflardan biri bilirkişi raporuna itiraz etmez, diğer tarafın itirazı üzerine ya da mahkemece kendiliğinden yeni bir bilirkişi raporu alınır ve sonucu rapor, önceki rapora itiraz edenin daha da aleyhine olursa, önceki rapor itirazda bulunmayan yönünden kesinleşeceğinden itiraz eden taraf lehine oluşan usuli kazanılmış hak gereği, mahkemece itiraz edenin lehine olan bilirkişi raporuna göre karar verilir.(YARGITAY 17. Hukuk Dairesi 2015/15803 Esas, 2018/8764 Karar; aynı daire 2016/14455 ESAS, 2017/7655 KARAR; 2015/3253 ESAS, 2017/9419 KARAR; 2015/10058 ESAS, 2018/4639 KARAR; 2015/12543 ESAS,2018/8251 KARAR sayılı ilamları)
Buna göre, davacının 16/10/2017 havale tarihli üniversite Adli Tıp Heyeti’nden alınan alınan maluliyet raporuna göre kalıcı maluliyetin bulunmadığı, dört ay geçici tıbbi şifa süresinin belirlendiği, bu raporun davacı tarafa ihtaratlı olarak usulüne uygun şekilde tebliğ edilmiş olmasına rağmen itiraz edilmediği gibi duruşmada aktüerya bilirkişiden rapor alınması talep edilerek rapor içeriğinin kabul edilmiş bulunduğu, bilahare alınan aktüer raporuna göre de ıslah dilekçesinin sunulmuş bulunduğu görülmüştür. Mahkece sonradan yanlış yönetmelik hükmü uygulandığından bahisle aynı üniversite heyetinden tekrar alınan maluliyet raporuna göre kalıcı maluliyet oranı verilmiş, bu rapora göre tekrar aktüer bilirkişiden ikinci kez ek rapor alınarak bu rapora göre ikinci kez artırım dilekçesi davacı tarafça sunulmuş ve bu artırım dilekçesine göre de karar verilmiş ise de usuli kazanılmış hak teşkil eden ve kabul edilmiş bulunan ilk maluliyet raporunun esas alınması gerekmektedir.
Yukarıda yazılı olduğu üzere, ilk maluliyet raporu raporu davacı tarafından itiraz edilmediğinden, yanlış yönetmelik hükmü uygulanmış bulunsa dahi (bkz. YARGITAY 17. Hukuk Dairesi 2015/15803 Esas, 2018/8764 Kararı) istinaf eden davalılar lehine Yerleşik Yargıtay kararlarına göre usuli kazanılmış hak oluşturduğundan, ilk maluliyet raporuna göre yapılan hesaba itibar edilerek ilk ıslah dilekçesine göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz bulunmaktadır. Netice itibariyle maluliyete yönelik davalı itirazı yerinde görülmüş bulunmaktadır.
C- Tarafların Bakıcı gideri ile Geçici işgöremizliğe ve tedavi giderlerine ilişkin itirazları yönünden;
01.06.2015 tarihinde yürürlüğe giren Zorunlu Sigorta Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları A.5 maddesinin “Sağlık Giderleri teminatı” başlıklı (b) maddesinde ” Kaza nedeniyle mağdurun tedavisine başlanmasından itibaren mağdurun sürekli sakatlık raporu alana kadar tedavi süresince ortaya çıkan bakıcı giderleri, tedaviyle ilgili diğer giderler ile trafik kazası nedeniyle çalışma gücünün kısmen veya tamamen azalmasına bağlı giderler sağlık gideri teminatı kapsamındadır. Sağlık giderleri teminatı Sosyal Güvenlik Kurumunun sorumluluğunda olup ilgili teminat dolayısıyla sigorta şirketinin ve Güvence Hesabının sorumluluğu 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 98.maddesi hükmü gereğince sona ermiştir.” ifadesi ile mağdurun tedavisine başlanmasından itibaren mağdurun sürekli sakatlık raporu alana kadar tedavi süresince ortaya çıkanı bakıcı giderleri, tedaviyle ilgili diğer giderler ile trafik kazası nedeniyle çalışma gücünün kısmen veya tamamen azalmasına bağlı giderler sağlık gideri teminatı kapsamında saymıştır. Bir başka ifade ile mağdurun tedavisine başlanmasından itibaren mağdurun sürekli sakatlık raporu alana kadar,
1-Tedavi süresince ortaya çıkan bakıcı giderleri,
2-Tedaviyle ilgili diğer giderler,
3-Çalışma gücünün kısmen veya tamamen azalmasına bağlı giderler,
Sağlık giderleri kapsamında sayılarak Sosyal Güvenlik Kurumunun sorumluluğunda olduğu düzenlenmiştir.
Oysa 6111 sayılı kanunun 59.maddesi ile değişik Karayolları Trafik Kanununun 98.maddesinde Sosyal Güvenlik Kurumu’nun sorumluluğu üniversite hastaneleri ile resmi ve özel sağlık kurumları tarafından trafik kazası sonucu yaralanan kişilerin tıbbi tedavi ile sınırlı sağlık hizmeti giderleri ile sınırlandırılmıştır.
Bu düzenleme gereği ZMSS Genel Şartlar A.5 (b) maddesi ile yaralının tedavisine başlanmasından maluliyet raporu alınıncaya kadarki süre içindeki;
1-Bakıcı giderleri
2-Çalışma gücünün kısmen veya tamamen azalmasına bağlı giderler (geçici iş göremezlik kayıpları)
3-Sağlık hizmeti giderleri kapsamında sayılarak 6111 sayılı torba Kanunun 59.maddesi ile değişik Karayolları Trafik Kanunu’nun 98.maddesi ile sınırları belirlenen sağlık giderleri teminatı kapsamını genişletmiştir.
Bu nedenle bir kanun maddesinin kapsamı idarenin bir düzenlemesi olan genel şartlar ile genişletmesi ve daraltması düşünülemez.
Böyle bir durum varsa kanuna aykırı genel şart maddesi, tebliğ vs uygulanması kanunun ilgili maddesine aykırılık teşkil eder.(Trafik kazalarından doğan cismani zararlar ve tazmini- Konya barosu yayınları. Shf 7-8 ,Yargıtay üyesi: Hüseyin TUZTAŞ)
Yine taraflar arasında düzenlenmiş olan 09/06/2016 tanzim tarihli Zorunlu Sigorta Mali Sorumluluk Sigortası poliçesinin bir anlamda mütemmim cüzü olan eki niteliğindeki genel şartların, hazırlanma ve bağıtlanmada taraf olmayan Sosyal Güvenlik Kurumu’na İdari bir düzenleme ile kanuni düzenlemesinin aksine bir sorumluluk yüklenmesi de düşünülemez.
Bu halde, ilk maluliyete raporuna dayalı ilk aktüer bilirkişi raporuna göre belirlenen geçici iş göremezlik, bakıcı giderleri ve faturasız tedavi giderlerinin sigorta şirketinin teminat kapsamında, aynı zamanda müteselsil sorumluluk gereğince davalı tarafın da sorumluluğunda bulunduğu, bu belirlenen miktarlar üzerinden davalı sigorta şirketine yönelik de tazminata karar verilmesi gerekirken aksi yönde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı bulunmaktadır. Bu itibarla, davacı vekilinin anılan hususa yönelik istinaf itirazı yerine görülmüştür.
D- Tarafların Manevi tazminatın miktarına yönelik itirazları yönünden;
Manevi tazminat, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 56.maddesinde düzenlenmiştir. Anılan hükme göre,Manevi zarar; mutlak hak olan ve dolayısıyla herkese karşı korunmuş bulunan kişilik haklarının kapsamına giren değerlerden birisinin ihlali ile doğar. Şahsiyet hakkı hukuka aykırı bir şekilde tecavüze uğrayan kişi, uğradığı manevi zarara karşılık manevi tazminat namı ile bir miktar para ödenmesini talep edebilir. Şahsi menfaatleri ihlal edilen kimseye ihlalin ve kusurun özel ağırlığının haklı kılması halinde hakimin manevi tazminat olarak verilmesine hükmedeceği para miktarının belirlenmesinde hakkaniyet gözetilmelidir. Çünkü kanunun takdir hakkı verdiği hususlarda hakimin hak ve nisfetle hüküm vereceği Medeni Kanun’un 4. maddesinde belirtilmiştir. Ödettirilecek para miktarı ise aslında ne tazminat, ne de cezadır. Çünkü mamelek hukukuna ilişkin bir zararın karşılanmasını amaç edinmediği gibi kusurlu olana yalnız hukukun ihlalinden dolayı yapılan bir kötülük de değildir. Aksine olarak zarara uğrayanda bir huzur duygusunu doğurmaktır. Aynı zamanda ruhi ızdırabın dindirilmesini amaç edindiğinden tazminata benzer bir fonksiyonu da vardır. O halde bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hâkim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Hâkimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu, olayın ağırlığı, olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması ve buna göre manevi tazminat takdir edilmesi gerektiği açıkça ortadadır. (HGK 23/06/2004, 13/291-370)
Somut olayda, yukarıda yazılı şekilde kabul edilen ilk maluliyet raporundaki tıbbi şifa süresi, kusur durumu, tarafların sosyal ekonomik durumları, hakkaniyet ve yukarıda ilkeler gözönünde tutularak tazminat miktarının bir miktar fazla olduğu anlaşıldığından, davalılar vekilinin manevi tazminat miktarına ilişkin olarak ileri sürdüğü bu istinaf sebebin açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile dosya kapsamı itibariyle davacı için 5.000,00 TL manevi tazminatın hakkaniyete daha uygun düşeceğinden, yukarıda anlatılan nedenlerle sonuç olarak, Konya … Asliye Ticaret Mahkemesinin kararının HMK’nun 353/1-b-2 maddesi gereğince kaldırılarak, yeniden esas hakkında karar verilmesine dair aşağıdaki hükmün kurulmasına karar verilmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davacı ve sigorta dışındaki kararı istinaf eden davalı vekillerinin istinaf başvurusunun KISMEN KABULÜ ile, Konya … Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas … sayılı kararının HMK.nın 353/1-b-2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, YENİDEN ESAS HAKKINDA HÜKÜM KURULMASINA, bu nedenle (davalı sigortanın istinafı bulunmadığından onun yönünden kesinleşen hususlar nazara alınarak ve infazda tereddüt oluşmaması için kesinleşen kısımlar da aynen yazılarak);
1-Davacının maddi tazminat davasının KISMEN KABUL KISMEN REDDİ İLE;
a-Davalı Sigorta şirketinin sürekli 7.952,46 TL iş göremezlik tazminatı, 1.177,46 TL geçici işgöremezlik, 1.300,99 TL bakıcı gideri, 500,00 TL tedavi gideri tazminatı olmak üzere toplam 10.930,53-TL’nin poliçe limiti ve 30/12/2016 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte sorumlu olması kayıt ve şartı ile; (sürekli iş göremezliğin kesinleşmiş bulunması nedeniyle)
b-1.177,46 TL geçici işgöremezlik, 1.300,99 TL bakıcı gideri, 500,00 TL tedavi gideri tazminatı olmak üzere toplam 2.978,45-TL tazminatın kaza tarihi olan 19/07/2016 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte sorumlu olması kayıt ve şartı ile DAVALILARDAN MÜŞTEREKEN VE MÜTESELSİLEN ALINARAK DAVACIYA VERİLMESİNE,
c-Davacının manevi tazminat davasının KISMEN KABUL KISMEN REDDİ İLE;
d-5.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 19/07/2016 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte DAVALILAR … VE … A.Ş.’DEN MÜŞTEREKEN VE MÜTESELSİLEN ALINARAK DAVACIYA VERİLMESİNE,
e-Davacının manevi tazminat yönünden fazlaya ilişkin talebinin REDDİNE,
2-Maddi tazminat yönünden; alınması gereken 1.429,76 TL harçtan peşin, tamamlama ve ıslah harcı olarak alınan 124,92 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.304,84 TL harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak hazineye gelir kaydına, (davalı … ve …’un 203,28 TL kısmından sınırlı olmak üzere diğer davalı sigorta birlikte sorumlu olması kaydıyla) davacı tarafından peşin, tamamlama ve ıslah harcı olarak yatırılan 124,92 TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, (davalı … ve …’un 33,73-TL ile sınırlı olmak üzere diğer davalı ile birlikte sorumlu olması)
3-Manevi tazminat yönünden; alınması gerekli 341,50 TL harcın sigorta şirketi dışındaki davalılardan alınarak hazineye irat kaydına,
4-Maddi tazminat yönünden; davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hükmedilen maddi tazminat üzerinden belirlenen 2.725,00 TL vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
5-Davalılar … Ve … A.Ş. kendilerini vekille temsil ettirdiklerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre bu davalılar yönünden reddedilen maddi tazminat üzerinden belirlenen 2.725,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak bu davalılara verilmesine,
6-Manevi tazminat yönünden; davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hükmedilen manevi tazminat üzerinden belirlenen 2.725,00 TL vekalet ücretinin davalılar … Ve … A.Ş.’den müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
7-Davalılar … VE … A.Ş. kendilerini vekille temsil ettirdiklerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine 10 maddesine göre reddedilen manevi tazminat üzerinden belirlenen 2.725,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak bu davalılara verilmesine,
8-Kabul ve red oranına göre davacı tarafından yapılan 87,70 TL ilk masraf, 1.448,25 TL Adli Tıp rapor gideri, 350,00 TL bilirkişi ücreti gideri ve 572,30 TL yazışma ve tebligat gideri olmak üzere toplam 2.458,25 TL yargılama giderinden 1.405,87 TL’sinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, (davalı … ve …’un 379- TL ile sınırlı olmak kaydıyla diğer davalı ile birlikte sorumlu olarak) bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına,
9-Davalılar tarafından yapılan yargılama gideri olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
10-Davacı tarafından yatırılan ve dosyada bakiye fazla kalan gider avansının karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
İstinaf yargılaması yönünden;
11-İstinaf başvurma harcı dışında istinaf peşin harcı olarak alınan istinaf eden davacı ve davalı … ve … AŞ taraftan alınan istinaf peşin harcının talep halinde bu taraflara iadesine,
12-Davacı tarafından istinaf incelemesi nedeniyle yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
13-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından istinaf aşaması için ayrıca vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
14-HMK’nın 359/3. fıkra gereği kararın tebliği ile 302/5. fıkrası gereği harç tahsil müzekkeresi yazılması ve tebliğ işlemlerinin İLK DERECE MAHKEMESİ tarafından yapılmasına,
Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362. maddesi gereğince; miktar veya değeri elli sekiz bin sekiz yüz (58.800,00) Türk Lirasını geçmeyen davalara ilişkin kararlar hakkında temyiz yoluna başvurulamayacağından miktar itibari ile KESİN olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oy birliği ile karar verildi….


Başkan


Üye


Üye


Katip