Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2019/194 E. 2019/244 K. 20.03.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. KONYA BAM 3. HUKUK DAİRESİ
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : …
KARAR NO : …
KARAR TARİHİ : …

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA … ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ : 07/12/2018
NUMARASI : … ESAS …… KARAR

DAVACILAR : 1- …
: 2- …
: 3- …
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : … SİGORTA AŞ
VEKİLİ : Av. …
DAVANIN KONUSU : Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ : …
İSTİNAF KARAR YAZIM TARİHİ : …

Yukarıda bilgileri yazılı mahkemece davanın kabulüne dair verilen karara ilişkin istinaf talebi üzerine mahkemece dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere dairemize gönderildiğinden yapılan ön inceleme ve incelemeyle heyete tevdi olunan dosyanın gereği görüşülüp aşağıdaki karar verilmiştir.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :
Davacı vekili … havale tarihli dava dilekçesinde özet olarak; … tarihinde dava dışı sürücü …’un idaresindeki … plaka sayılı motosiklet ile yaya …’a çarpması sonucu meydana gelen trafik kazasında müvekkillerinin desteği …’ın yaralandığını ve medikal tedavi görmekte iken … tarihinde vefat ettiğini, sürücü hakkında başlatılan Konya CBS nin … soruşturma dosyasının halen derdest olduğunu, kazaya karışan aracın dava dışı … adına kayıtlı olduğunu ve davalı … Sigorta AŞ tarafından ZMMS poliçesi ile sigortalı olduğunu, sigortacı sıfatı ile davalının sorumluluğuna gidildiğini, müvekkillerinden …’nın murisin eşi, diğer müvekkillerinin ise murisin çocukları olduğunu, müteveffanın vefatından önce … San ve Tic Ltd Şti de çalıştığını, müvekkili …’nın ev hanımı olduğunu ve bir geliri olmadığını, diğer davacı çocukların ise öğrenci olduklarını, davalı … şirketine başvuru yapıldığını, ancak … tarihli yazı ile trafik kazası tespit tutanağına göre sigortalı araç sürücüsünün kazada kusuru olmadığından tazminat taleplerinin karşılanmayacağından bahisle cevap verildiğini, tüm bu nedenlerle fazlaya dair talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla destekten yoksun kalan eş … için 10,00 TL, çocuk … için 10,00 TL , çocuk … için 10,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının kaza tarihinden geçerli sakatlanma/ölüm klozu kişi başı poliçe teminat limiti ile sınırlı olarak başvurunun reddedildiği … tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ve aralarında ihtiyari dava arkadaşlığı olan her bir müvekkilinin davası yönünden ayrı ayrı hükmedilecek vekalet ücretinin davalıya yüklenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili … havale tarihli cevap dilekçesinde özet olarak; … tarihli trafik kazasının meydana gelmesinde sigortalı araç sürücüsünün kusuru olmadığından müvekkili şirketin de sorumluluğu olmadığını, kazadan sonra tutulan trafik kazası tespit tutanağında yaya …’ın 2918 sayılı KTK nun 68/1-b-3 “Yaklaşan aracın uzaklık ve hızını gör önüne almadan karşıya geçmek” maddesini ihlal ettiğinin ve sürücü …’un bu kazının oluşumunda herhangi bir kural ihlalinde bulunmadığının belirtildiğini, müvekkili şirketin aldığı uzman görüşü raporunda ise “çevre yolu caddesinde hız limitlerinin altında seyreden …; yaya … yakınında yaya geçinini bulunduğu bir bölgeden araç sürücülerine karşı can güvenliği için görünürlüklerini sağlamadan yayaların geçmesinin yasaklandığı yerden geçmek suretiyle sürücü …’un gerekli tedbirleri almasına rağmen çarpmasına neden olduğu bu nedenle sürücünün kusursuz olduğu kanaatine varıldığını, müvekkili sigorta şirketinin sorumluluğunun sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında ve poliçe limitli ile sınırlı olduğunu, hiçbir şekilde kabulü tazammun olmamak kaydıyla müvekkili sigorta şirketinin sorumluluğunun sigortalısının kusuru oranında ve poliçe limiti ile sınırlı olduğunu, davayı ve talebi kabul anlamına gelmemek üzere; doğru değerlendirme yapılabilmesi için dosyanın kusur tespiti için Adli Tıp Kurumuna gönderilmesini, tazminat hesabının aktüer siciline kayıtlı bir bilirkişi tarafından yapılmasını, davacının gelirinin tespitine ilişkin belgelerin SGK dan getirtilmesini, vergi kayıtlarının esas alınmasının gerektiğini, resmi kayıtlarda bir gelir miktarı olmaması halinde hesaplamanın asgari ücret üzerinden yapılması gerektiğini, davacı tarafın herhangi bir sosyal kurumdan tazminat alıp almadığının araştırılmasını, davacı tarafa yapılan ödeme tespiti halinde bunun tazminat hesabından düşülmesini, tüm bu nedenlerle davacıların haksız ve mesnetsiz davasının reddine, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin davacılara yükletilmesine, kabul anlamına gelmemek üzere aleyhe hüküm kurulması halinde ise poliçe limiti ve sigortalı aracı kullanan sürücünün kusur oranı dikkate alınarak hüküm kurulması gerekliliğine, reddedilen kısım için ise yargılama gideri ve ücreti vekaletin davacı yana tahmiline karar verilmesini beyan ve talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEME ÖZETİ :
Konya ….Asliye Ticaret Mahkemesi’ne ait … tarih … Esas … Karar sayılı gerekçeli karar ile ; ” Dava, dava konusu trafik kazasına ilişkin ölüm sebebiyle destekten yoksun kalma tazminatı talebine ilişkin açılan tazminat davasıdır.
Yukarıda izah edilenler, bilirkişi raporları , soruşturma ve kovuşturma dosyaları ile tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; Destekten yoksun kalma tazminatının konusu, desteğin yitirilmesi nedeniyle uğranılan zarardır. Buradaki amaç, destekten yoksun kalanların, desteğin ölümünden önceki yaşamlarında sahip oldukları sosyal ve ekonomik durumlarının korunmasıdır. Olaydan sonraki dönemde de, destek olmasa bile, onun zamanındaki gibi aynı şekilde yaşayabilmesi için muhtaç oldukları paranın ödettirilmesidir. Haksız bir eylem sonucu desteğini yitiren kimse, TBK’nun 53. maddesine dayanarak uğradığı zararın ödetilmesini isteyebilir. TBK’nun 53. maddesi gereği, ölüm neticesi olarak diğer kimseler müteveffanın yardımından mahrum kaldıkları takdirde, onların bu zararının da tazmin edilmesi gerekmektedir. Davaya konu 12.07.2017 tarihinde meydana gelen kazada yaya …’ın KTK 518/b3 ve 138/b33 maddelerine aykırı davranmak suretiyle %75 oranında, sürücü …’un KTK’nın 51-52/1-b maddelerine aykırı davranmak suretiyle %25 oranında kusurlu oldukları, davacı tarafça … Sigorta A.Ş. Ye 29.08.2017 tarihinde kaza nedeniyle meydana gelen zararın karşılanması için başvuruda bulunulduğu, müteveffanın ölümü nedeniyle davacı eş …’ın müteveffanın ölümü nedeniyle 47.390,46 TL, müteveffanın kızı …’ın 5.854,34 TL ve müteveffanın diğer kızı …’ın 11.047,03 TL’lik destekten yoksun kaldığı kanaatine varılmıştır. Faiz başlangıcı bakımından ise sigorta şirketleri açısından, faizin hangi tarihten istenebileceği konusuna 2918 Sayılı KTK’nun 99. maddesinde “Sigortacılar, hak sahiplerinin kaza veya zarara ilişkin tesbit tutanağını veya bilirkişi raporunu, sigortacının merkez veya kuruluşlarından birine ilettiği tarihten itibaren sekiz iş günü içinde zorunlu mali sorumluluk sigortası sınırları içinde kalan miktarları hak sahibine ödemek zorundadırlar.” şeklinde düzenlenmiş olup, söz konusu sekiz günün bitiminde sigortacının temerrüde düşeceği kabul edilmektedir. Dosyada, davacı tarafça sigorta şirketine yapılan başvuru tarihi ile yasal süre dikkate alınarak temerrüt tarihi belirlenmiş, 01.11.2018 tarihli aktüerya raporu ve 23.07.2018 tarihli kusur raporunun gerekçeli, denetime elverişli, usul ve yasa ile vakaya uygun olduğu kanaatine varılmakla hükme esas alınarak davacıların davasının kabulü ile; destek zararlarından dolayı ; davacılardan … için 47.390,46 TL, … için 5.854,34 TL, … için 11.047,03 TL, olmak üzere toplam 64.291,83 TL. tazminatın temerrüt tarihi olan 11/09/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacılara verilmesine ilişkin karar vermek gerekmiş ve Davacıların davasının kabulü ile; destek zararlarından dolayı ; davacılardan … için 47.390,46 TL, … için 5.854,34 TL, … için 11.047,03 TL, olmak üzere toplam 64.291,83 TL. tazminatın temerrüt tarihi olan 11/09/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacılara verilmesine,” şeklinde karar verildiği anlaşılmıştır.
DELİLLER:
Konya … ASLİYE Ticaret Mahkemesine ait … Esas … karar sayılı dosyası, Konya …Asliye ceza mahkemesinin … esas sayılı dosyası, gelen ve sunulan tüm bilgi ve belgeler.
İSTİNAF NEDENLERİ :
Davalı vekili … tarihli ve tehir-i icra talepli istinaf başvuru dilekçesinde özet olarak; yerel mahkemenin haksız davanın kabulüne karar verdiğini, kurulan hükmün hukuka aykırı olduğunu ve kaldırılması gerektiğini, sigortalı araç sürücüsü …’un kazanın meydana gelmesinde bir kusuru bulunmadığını bu nedenle müvekkili şirketin de bir sorumluluğu bulunmadığını, kaza tespit tutanağı ve uzman görüşü raporunda sürücü …’un kusursuz olduğu açıkça belirtildiği halde çelişki giderilmeden sürücüye %25 oranında kusur izafe eden … tarihli aktüerya raporu ve … tarihli kusur raporunun hükme esas alınmasının hukuka aykırı olduğunu, hükme esas alınan bilirkişi raporunda sigortalı araç sürücüsüne izafe edilen kusuru kabul etmediklerini, kusur oranı tespiti için dosyanın Adli Tıp Kurumuna gönderilmesi taleplerinin reddedildiğini, eksik inceleme ile hüküm kurulduğunu, hiçbir şekilde davayı kabul anlamına gelmemek kaydıyla müvekkili sigorta şirketinin sorumluluğunun sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında ve poliçe limitleri ile sınırlı olduğunu, tüm bu nedenlerle yerel mahkemenin usul ve yasaya aykırı olan kararının istinaf incelemesi neticesinde kaldırılarak davanın istinaf mahkemesinde yeniden görülmesi, davanın istinaf mahkemesinde yeniden görülmesi mümkün değilse hükmün müvekkili lehine bozulmasına ve dosyanın yeniden karar verilmek üzere yerel mahkemeye gönderilmesini, tehiri icra kararı verilmesini, neticede talepleri gibi karar verilmesini beyan ve talep etmiştir.
Davacılar vekili … havale tarihli istinafa cevap dilekçesinde özet olarak; sigortalı araç sürücüsü … hakkında taksirle ölüme neden olma suçundan cezalandırılma talebi ile açılan Konya ….Asliye Ceza Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyasında alınan Adli Tıp Kurumu raporunda sürücü …’un alt düzeyde tali kusurlu olduğunun, yaya …’ın ise asli kusurlu olduğunun tespit edildiğini ve hükme esas alınan … tarihli makine mühendisi bilirkişi raporunda ise sürücü …’un %25 oranında, yaya …’ın ise %75 oranında kusurlu bulunduğunun rapor edildiğini, raporlar arasında çelişki bulunmadığını, tüm bu nedenlerle yerel mahkeme kararı usul ve asas yönünden doğru olduğundan her bir müvekkilin davası yönünden kabul edilen miktarlar dikkate alınarak davalı tarafın istinaf başvurusunun kesin olarak esastan reddine karar verilmesini beyan ve talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341 ve devamı maddeleri uyarınca ve özellikle istinaf incelemesinin kapsamının öngörüldüğü 355. maddeye göre re’sen gözetilecek kamu düzenine aykırılık halleri dışında istinaf incelemesi istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır.
Dava, trafik kazası şeklindeki haksız eylemden kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatına ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, davalı sigortanın sigortalısı dava dışı araç sürücüsünün kusurunun varlığı ve miktarı noktasındadır.
A-Kusur oranının yanlış belirlendiği itirazı yönünden ;
Olaya ilişkin düzenlenen kaza tespit tutanağında, davacıların desteği müteveffa …’ın 2918 Sayılı Yasanın 68/1B3, “yaklaşan aracın uzaklık ve hızını göz önüne almadan karşıya geçmek” kuralını ihlal ettiği, dava dışı, davalının ZMMS sigortalısı …’un ise kazanın oluşumunda kural ihlalinde bulunmadığı kanaatine varıldığı belirtilerek destek Erdal’a yüzde yüz kusur verildiği; ceza soruşturma dosyasında savcılık tarafından alınan … tarihli, Trafik Memuru kusur bilirkişi raporunda, …’ın trafik tespit tutanağında belirtilen ihlali nedeniyle asli, …’un da anılan kanunun 52/1-b, “sürücülerin hızlarını, kullandıkları aracın yük ve teknik özelliğine, görüş, yol, hava ve trafik durumunun gerektirdiği şartlara uydurma zorundadırlar” kuralını ihlali nedeniyle tali kusurlu kabul edildiği; ceza mahkemesinde aldırılan Ankara Adli Tıp Trafik İhtisas Dairesinin raporunda da savcılık kusur bilirkişi raporundakine paralel şekilde, sürücü …’un far ışığı altındaki görüşüne uygun şekilde müteyakkız seyretmeyip yol içerisinde hareketlerini gördüğü yayaya zamanında etki fren tedbirişle gerektiği biçimde önlem almadan çarptığı olayın oluşunda dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı hareketiyle ‘alt düzeyde’ tali kusurlu, yaya …’ın ise önceki raporlarda belirtilen kural ihlali nedeniyle asli kusurlu olduğu; mahkemece alınan 23/07/2018 tarihli kusur bilirkişi raporunda ise, Adli Tıp raporunda belirtilen kural ihlali nedeniyle yaya …’ın % 75, sürücü …’un % 25 oranında kusurlu olduğu belirtilmiş ancak trafik tespit tutanağı ile önceki raporlar ve kendi raporu arasındaki çelişkiye değinilmeksizin ve çelişki giderilmeksizin trafik tespit tutanağının aksine sigortalı sürücüye de tali seviyede % 25 kusur verildiği, bu haliyle raporun Trafik Tespit Tunağı ile ceza dosyasındaki Adli Tıp Kurumu’nun ‘alt düzeyde tali’ kusura ilişkin raporu arasında çelişki oluşturduğu görülmektedir.
Tarafların kusuru konusunda raporlar arasındaki çelişkileri de giderir, ayrıntılı, gerekçeli, hükme elverişli bir rapor da alınmamış bulunduğundan bu şekildeki bir rapora dayanılarak karar verilemez.
Bu sebeple, kusura ilişkin olarak Kaza Tespit Tutanağı ile raporlar arasındaki çelişki giderilmeden hüküm kurulması yerinde görülmemiştir. Mahkemece rapora karşı yapılan itirazların değerlendirilmesi ile tutanakla rapor arasında meydana gelen çelişki ve aykırılığın giderilmesini için kusur ve hasar konusunda uzman İTÜ veya Karayolları Fen Heyeti gibi kuruluşlardan seçilecek bilirkişi kurulundan rapor alınarak hasıl olacak sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekmektedir. (Aynı yönde Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2005/13482 Esas, 2006/10 Karar; aynı dairenin 2018/2453 ESAS, 2018/7819 Kararı)
B-Davalı vekilinin aktüer hesabına (gelire ve kurum ödemelerine dair) itirazları yönünden;
HMK 357/1 maddesi uyarınca bölge adliye mahkemesince resen göz önünde tutulacaklar dışında, ilk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunmalar dinlenemez, yeni delillere dayanılamaz.
H.M.K’nın 281.madde hükmüne göre de, yargılama sırasında yanlardan birinin bilirkişi raporuna itiraz etmemesi, itiraz eden taraf lehine usuli kazanılmış hak oluşturur. Taraflardan biri bilirkişi raporuna itiraz etmez, diğer tarafın itirazı üzerine ya da mahkemece kendiliğinden yeni bir bilirkişi raporu alınır ve sonucu rapor, önceki rapora itiraz edenin daha da aleyhine olursa, önceki rapor itirazda bulunmayan yönünden kesinleşeceğinden itiraz eden taraf lehine oluşan usuli kazanılmış hak gereği, mahkemece itiraz edenin lehine olan bilirkişi raporuna göre karar verilir.(YARGITAY 17. Hukuk Dairesi 2016/14455 ESAS, 2017/7655 KARAR; aynı daire 2015/3253 ESAS, 2017/9419 KARAR; 2015/10058 ESAS, 2018/4639 KARAR; 2015/12543 ESAS,2018/8251 KARAR sayılı ilamları)
Buna göre, davalının 14/11/2018 tarihli aktüer raporuna itiraz dilekçesinde yalnız kusur sebebiyle tazminatın yanlış hesaplandığından bahsedilmiş olup istinaf dilekçesinde yazılı aktüer raporuna dair gelirin yanlış hesaplandığı, sosyal kurumlardan ödeme araştırma yapılmadığı itirazlarının yer almadığı görülmüştür. Bu sebeplerle sözü edilen aktüer raporuna ilişkin itirazlar açısından aktüer kök hesap raporu, davacılar lehine Yerleşik Yargıtay kararlarına göre usuli kazanılmış hak oluşturduğundan, davalı vekilinin istinaf itirazlarındaki aktüer hesabına yönelik anılan itirazları ‘usuli hak’ ve zikredilen kanun hükmü nedeniyle inceleme konusu yapılamayacağından buna dair davalı itirazları yerinde görülmemiştir.
Kaldı ki;
Aktüer bilirkişi raporunda asgari ücret esas alınmış, rücüya tabi tazminattan mahsup edilebilecek herhangi bir ödeme yapılmadığı da mahkemece araştırılmış olup anılan istinaf sebeplerine yönelik itirazların esas yönüyle de yerinde olmadığı görülmüştür.
Anlatılan sebep ve gerekçelerle, yukarıda (A) bendinde yazılı nedenlerle kararın kaldırılıp sair hususlara ilişkin davalı itirazı yerinde görülmeyerek dosyanın yeniden yargılama yapılarak karar verilmek üzere kararı veren yerel Mahkemeye gönderilmesine dair aşağıdaki gibi hüküm kurmak gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun, kamu düzeni ve istinaf sebepleri kapsımanda yapılan inceleme sonucunda KABULÜ ile, Konya … ASLİYE Ticaret Mahkemesince verilen … E- … K. sayılı … tarihli kararının HMK.m.353/1-a.6 hükmü uyarınca KALDIRILMASINA,
2-Dosyanın, yukarıda gösterilen biçimde değerlendirme ve işlem yapılmak üzere mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf yasa yoluna başvuran davalı tarafından başvurma harcı dışında kalan peşin olarak yatırılan istinaf karar harcının talep halinde davalıya iadesine,
4-Dosya üzerinde inceleme yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,
5-İstinaf yasa yoluna başvuran davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan giderlerin ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına,
Dair, HMK. m.353/1-a hükmü uyarınca, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve KESİN olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi….


Başkan


Üye


Üye


Katip