Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2019/1446 E. 2020/32 K. 13.01.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. KONYA BAM 3. HUKUK DAİRESİ
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : …
KARAR NO : …
KARAR TARİHİ : 13/01/2020

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : KONYA … ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ : 17/10/2019
NUMARASI : … Esas … Karar

DAVACI : … – ……
VEKİLLERİ : Av. … –
Av. … –
DAVALI : … – …
VEKİLİ : Av. …- …
DAVA KONUSU : Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ : 13/01/2020
KARARIN YAZILMA TARİHİ : 14/01/2020

Yukarıda bilgileri yazılı mahkemece verilen karara ilişkin istinaf talebi üzerine mahkemece dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere dairemize gönderildiğinden yapılan ön inceleme ve incelemeyle heyete tevdi olunan dosyanın gereği görüşülüp aşağıdaki karar verilmiştir.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :
Davacı vekili 19/06/2019 havale tarihli dava dilekçesinde özet olarak; 22/08/2009 tarihinde … sevk ve idaresindeki … plaka sayılı araç ile seyir halinde olduğu sırada önünde hareket halinde olan … sevk ve idaresindeki araca çarpması neticesinde meydana gelen trafik kazası neticesinde araç içerisinde bulunmakta olan müvekkilinin ağır bir şekilde yaralandığını, geçici ve kalıcı iş göremezliğe maruz kaldığını, bahse konu kazanının meydana gelmesinde müvekkilin hiçbir kusuru bulunmadığını, dava konusu trafik kazasından sonra Konya … Hastanesi’ne kaldırıldığını, buradan Erciyes …Sağlık Uygulama ve Araştırma Merkezine sevk edildiğini, söz konusu kaza neticesinde müvekkilin vücudunun çeşitli yerlerinde başkaca kırık ve yaralanmalar meydana geldiğini, psikolojik olarak da çok yıpranan müvekkil, işbu kaza neticesinde geçici ve kalıcı iş göremezliğe maruz kalmakla birlikte bir takım bakım ihtiyacı içerisine düştüğünü,… Tıp Fakültesi Hastanesi tarafından tanzim edilen maluliyet raporunda müvekkilin vücut çalışma gücünden % 14.1 oranında kaybettiğini, 9 ay boyunca geçici iş göremezliğin bulunduğunu ve 9 aylık sürede bir başkasının bakımına muhtaç olduğunu, dava konusu trafik kazası sebebiyle Konya … Asliye Ceza Mahkemesinin … esas sayılı dosyası kapsamında kamu davası açılmış olup karara çıktığını, bu nedenlerle haklı davalarının kabulü ile HMK 107 maddesi uyarınca belirsiz alacak davası niteliğinde olmak üzere HMK’nın 107/2 maddesi gereğince arttırım hakları saklı kalmak kaydıyla, müvekkili …’ın ağır şekilde yaralanması, geçici ve sürekli iş göremezlik ile bakıcı ihtiyacına maruz kalması nedeniyle şimdilik 5.100,00 TL maddi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek değişen oranlarda avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile müvekkil davacıya ödenmesine, yargılama harç ve giderleri ile vekalet ücretinin davalı taraf üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özet olarak ; Dava konusu taleplerinin zamanaşımına uğradığını, zira dava konusu kaza 22/08/2009 tarihinde meydana geldiğini, uzamış ceza zamanaşımı 5237 sayılı TCK’nın 66. Maddesinin (e) bendine göre (8) yıl olduğunu, zamanaşımı süresi geçtikten davanın ikame edildiğini, bu nedenlerle davanın zamanaşımı nedeniyle usulden reddine, haksız, hukuki dayanaktan yoksun davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEME ÖZETİ :
Konya …Asliye Ticaret Mahkemesinin 17/10/2019 tarih… Esas … Karar sayılı gerekçeli kararı ile; ” 10 yıllık zamanaşımı değerlendirilmesinde ise, yaralanmalı trafik kazasında süre 8 yıl olup bu süre geçirildikten sonra zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiğinde 2 yıllık süre başlar. Söz konusu olayda zarar ve sorumlu olayla birlikte öğrenildiği ceza dosyası uyarınca açık olduğundan bu zamanaşımı uygulanmaz.1-Davacının davasının zaman aşımı nedeniyle reddine,” karar verildiği anlaşılmıştır.
İSTİNAF NEDENLERİ :
Davacı vekili 27/11/2019 tarihli istinaf başvuru dilekçesinde özet olarak; yerel mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, ceza kanununda öngörülen zamanaşımı sürelerinin uygulanmasının ancak ve ancak Karayolları Trafik Kanununda belirtilenden daha uzun bir zamanaşımı süresinin varlığı halinde mümkün olacağını, Yargıtay’ın yerleşmiş içtihatları uyarınca zararı öğrenme tarihinin zararın mahiyeti ve esaslı unsurları hakkında bir dava açmaya yeterli tüm unsurları ile öğrenme tarihi olarak kabul edilmesi gerektiğini, müvekkilinin zarar miktarını henüz öğrenmiş olduğundan mahkeme nezdindeki iş bu dava yönünden zamanaşımından söz edilemeyeceğini, tüm bu nedenlerle istinaf itirazlarının kabulü ile yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini beyan ve talep etmiştir.
Davalı … vekili istinafa cevap dilekçesinde özet olarak; yerel mahkeme kararının hukuka uygun ve yerinde bir karar olduğunu, Yargıtay içtihatları ile uyumlu olduğunu, tüm bu nedenlerle yerel mahkeme kararının onanmasına, karşı tarafın istinaf talebinin reddine karar verilmesini beyan ve talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341 ve devamı maddeleri uyarınca ve özellikle istinaf incelemesinin kapsamının öngörüldüğü 355. maddeye göre re’sen gözetilecek kamu düzenine aykırılık halleri dışında istinaf incelemesi istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır.
Dava, çalışma gücü kaybı nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, davada zamanaşımı süresinin dolup dolmadığı noktasında toplanmaktadır.
Olay tarihinde yürürlükte bulunan 6098 sayılı TBK m. 72 haksız fiil nedeniyle tazminat davasının zararın ve sorumlunun öğrenildiği tarihten itibaren iki yıl, herhalde zararı doğuran olayın gerçekleşmesinden itibaren on yıllık sürede zamanaşımına uğrayacağı düzenlenmiştir. Ancak, haksız fiil aynı zamanda suç teşkil eden bir eylem ise ve Ceza Kanunu’nda daha uzun zamanaşımı süresi öngörülmüşse haksız fiil sorumluluğunda bu (uzamış) ceza zamanaşımı süreleri uygulanır. Uzamış (ceza) zamanaşımının başlangıcı olay tarihidir, zarar ve failin öğrenilmemesi önem taşımaz. Ceza zamanışımı süresi dolmuş ise on yıllık hak düşürücü süre içinde olmak kaydıyla zararın (gelişen durumun sona ermesinden itibaren) ve failin öğrenilmesinden itibaren iki yıllık süre içinde de dava açılabilecektir.
Kaza 22.08.2009 tarihinde gerçekleşmiş olup, olayda 5237 sayılı TCK uyarınca 8 yıllık ceza zamanaşımı süresinin uygulanacak olması, ceza zamanaşımının olay tarihinden itibaren işleyecek olması karşısında 8 yıllık ceza zamanaşımının dava tarihi olan 19/06/2019 itibariyle dolduğu anlaşılmıştır. Ancak davada “gelişen durum”un bulunması söz konusudur. Dava, belirsiz alacak müessesinin ortaya çıktığı 6100 Sayılı HMK’nın, yürürlük tarihi olan 2011 yılından sonra açıldığından dava tarihine (söz konusu olması halinde ıslaha göre değil) bakılacağından talebin zamanaşımına uğrayıp uğramadığının tespiti önem arz etmektedir.
Zamanaşımı süresinin işlemeye başlaması için, zarar gören tarafından failin yanında zararın da öğrenilmesi gerekir. Bedensel zararlarda, uğranılan zararın tespit edilebilmesi için, meydana gelen yaralanmanın niteliği de nazara alınarak, öncelikle zarar nedeniyle gerekli tedavi sürecinin bitmiş olması gerekir. Zira, tedavi devam ederken zarar gören kişinin sürekli ve geçici işgöremezlik durumu tam olarak tespit edilemez. Daha açık bir ifade ile, tedavi devam ederken kişinin yaralanma nedeniyle maluliyeti olup olmadığı ve varsa oranının ne olduğu tam olarak tespit edilemez.
Somut olayda da, davacının yaralanmasına ilişkin olan hasar dosyası kapsamında cep edilen belgeler içerisinde ve dosya kapsamında bulunan bir kısı tedavi belgelerinde kazaya bağlı olarak sağ tibia kırığı ve sol göz çevresinde çizik ve ekimozların bulunduğu, kazadan sonra şikayetlere bağlı olarak muayene ve tahlillerin bulunduğu ancak dava dilekçesinde sözü edilen maluliyet raporunun ve hasar dosyası içinde Üniversite tarafından verildiği anlaşılan raporun sadece ilk sayfası bulunup başkaca dosya içerisinde herhangi bir rapor bulunmadığı, davacı tarafın “gelişen durum” itirazında bulunduğu anlaşılmıştır. Mevcut dosya kapsamı içeriğinden, davacının maluliyeti yönünden “gelişen durum” olma ihtimalini akla getirmektedir.
Bu durumda mahkemece; davacının kazaya ilişkin tüm tedavi, belge ve raporları dosyaya kazandırılarak, ATK 3. İhtisas Kurulu’ndan, kaza tarihindeki geçerli olan “Çalışma Gücü Ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği” hükümlerine göre, davacının kazadaki yaralanması ile sonraki tarihli muayene sonuçları ve dosya kapsamında alınan maluliyet raporları değerlendirilmek suretiyle, kazadaki yaralanmaya bağlı gelişen yeni durum olup olmadığının tespiti, gelişen yeni durum olduğunun saptanması halinde ise bu yeni durumun ne zaman ortaya çıktığı, tedavi sürecinin ne zamana kadar devam ettiği ve hangi tarihte bittiği konularında, ayrıntılı, gerekçeli ve denetime elverişli bir rapor alınması; bu rapor da irdelenerek, zararın (maluliyetin) ne zaman öğrenildiği ya da öğrenilmesi gerektiği değerlendirilip, buna göre zararın öğrenilmesinden (zararın kesinleşmesinden) itibaren işleyecek iki yıllık ve genel olarak olaydan itibaren işleyecek on yıllık zamanaşımı süresinin dolup dolmadığının belirlenmesiyle oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken eksik incelemeyle, hüküm tesisi doğru görülmemiştir. (Bkz aynı yönde Yargıtay 17. HD 2017/5241 Esas, 2018/6918
Karar sayılı ilamı ile diğer aynı yöndeki ilamları)
Yukarıda yapılan açıklamalar neticesinde, yukarıda belirtilen ve esasa etki eden hususlarda delillerin eksik toplandığı anlaşılmakla, ilk derece mahkemesi kararının duruşma yapılmaksızın kaldırılması ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye iadesine dair aşağıdaki hükmün kurulmasına karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun açıklanan sebeplerle KABULÜ ile Yerel Mahkeme kararının HMK.m.353/1-a/6 hükmü uyarınca KALDIRILMASINA,
2-Dosyanın, gerekçede belirtilen eksiklikler giderilerek yeniden yargılama yapılması için HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf yasa yoluna davacı tarafça peşin olarak yatırılan başvuru harcı dışında kalan istinaf karar harçlarının talep halinde davacı tarafa iadesine,
4-Dosya üzerinde inceleme yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,
5-İstinaf yasa yoluna başvuranlar tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin İlk Derece Mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına,
6-Karar tebliği ve harç işlemlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
HMK’nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.13/01/2020


Başkan


Üye


Üye


Katip