Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2019/1436 E. 2020/20 K. 13.01.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. KONYA BAM 3. HUKUK DAİRESİ
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO :…
KARAR NO :…
KARAR TARİHİ : 13/01/2020

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : KONYA … ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ : 05/07/2019
NUMARASI : … Esas … Karar

DAVACILAR : 1- … – T.C NO:… – …
2- … – T.C NO:… – …
3- … – T.C NO:… – …
4- … – T.C NO:…- …
5- … – T.C NO: …
VEKİLİ : Av. … – …
DAVALILAR : 1- … – …
VEKİLİ : Av. … – …
: 2- … – … …
VEKİLİ : Av. … – …
DAVA KONUSU : Destekten Yoksun Kalma Nedeniyle Maddi ve Manevi Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ : 13/01/2020
KARARIN YAZILMA TARİHİ : 14/01/2020

Yukarıda bilgileri yazılı mahkemece verilen karara ilişkin istinaf talebi üzerine mahkemece dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere dairemize gönderildiğinden yapılan ön inceleme ve incelemeyle heyete tevdi olunan dosyanın gereği görüşülüp aşağıdaki karar verilmiştir.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :
Davacı vekili dava dilekçesiyle özetle; 24/09/2016 günü saat 17:00 sıralarında müvekkillerinin murisi 1948 doğumlu …’ın bisikletle seyir halinde iken … plakalı minibüsün süratli şekilde gelerek …’a çarptığını ve ağır şekilde yaralanmasına neden olduğunu, hastaneye kaldırılan …’ın 28/09/2016 tarihinde vefat ettiğini, kazaya karışan … plakalı aracın kaza tarihi itibariyle …nezdinde sigortalı olduğunu, davalı … şirketi tarafından müvekkillerine ödeme yapılmış ise de ödemenin eksik ve yetersiz bulunduğunu, murisin beklenmeyen ölümü ile müvekkillerinin yıkıma uğradığını, büyük acı ve eleme gark olduklarını, davalı ve yakınlarının müvekkillerinin acılarını bir nebze olsun hafifletmeye yönelik hiçbir girişimde bulunmadıklarını ve açıkladığı nedenlerle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla murisin eşi davacı … için 100,00 TL maddi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, … için ayrıca 20.000,00 TL manevi tazminat ile murisin çocukları diğer davacılar için 10.000,00’er TL manevi tazminatın kaza tarihi 24/09/2016 tarihinden itibaren işleyecek faiz ile birlikte davalı …’dan tahsiline karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesiyle özetle; davacıların maddi kayıplarını kazaya karışan müvekkiline ait aracın sigortacısı …den tahsil ettiklerini, iddia edildiği şekilde müvekkiline ait kusurun bulunmadığını, kazanın müteveffanın dikkatsizce ve işlek olan yolu keserek bisikleti ile karşıdan karşıya geçmeye çalışması nedeni ile meydana geldiğini, olayın müteveffanın eylemi neticesinde meydana geldiğini, bu durumun illiyet bağını ortadan kaldırdığını, bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini beyan ve talep etmiştir.
Davalı …vekili cevap dilekçesiyle özetle; kazaya karışan … plakalı aracın müvekkili şirket nezdinde sigortalı bulunduğunu, sorumluluğun sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında ve zarar nispetinde olduğunu, davacı tarafın başvurusu üzerine 13/01/2017 tarihinde 18.145,19 TL ödeme yapıldığını, davacı tarafın müvekkili şirketten herhangi bir alacağının kalmadığını, bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEME ÖZETİ :
Konya …Asliye Ticaret Mahkemesinin 05/07/2019 tarih … Esas … Karar sayılı gerekçeli kararı ile; ” Davaya konu trafik kazası neticesinde davacı …’ın eşi, diğer davacıların babası …’ın öldüğü, anılan yasal düzenlemeler gereğince davacıların manevi tazminat istemlerinden davalı …’nun sorumlu olduğu anlaşılmakla, tarafların sosyal ekonomik durumları, kazanın oluşum şekli ve kusur durumu dikkate alınarak davacıların manevi tazminat davalarının kısmen kabulüne karar vermek gerekmiş ve 1-Davacı …’ın maddi tazminat DAVASININ KABULÜ ile 7.760,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının davalı … yönünden; kaza tarihi olan 24/09/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte, davalı …Ş. yönünden ise; 24/11/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte ve olay tarihi itibariyle geçerli ZMMS ölüm klozu teminat limitiyle sınırlı olmak kaydıyla, tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacı …’a verilmesine, 2-Davacı …’ın manevi tazminat DAVASININ KISMEN KABUL KISMEN REDDİ ile 10.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 24/09/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …’dan alınarak davacı …’a verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, 3-Davacı …’ın manevi tazminat DAVASININ KISMEN KABUL KISMEN REDDİ ile 5.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 24/09/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …’dan alınarak davacı …’a verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, 4-Davacı …’ın manevi tazminat DAVASININ KISMEN KABUL KISMEN REDDİ ile 5.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 24/09/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …’dan alınarak davacı …’a verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, 5-Davacı …’ın manevi tazminat DAVASININ KISMEN KABUL KISMEN REDDİ ile 5.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 24/09/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …’dan alınarak davacı …’a verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, 6-Davacı …’nun manevi tazminat DAVASININ KISMEN KABUL KISMEN REDDİ ile 5.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 24/09/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …’dan alınarak davacı …’na verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,” karar verildiği anlaşılmıştır.
İSTİNAF NEDENLERİ :
Davalı … AŞ vekili 07/08/2019 tarihli istinaf başvuru dilekçesinde özet olarak; yerel mahkemece maddi meselenin takdirinde hata yapıldığını ve eksik incelemeye dayalı olarak hüküm kurulduğunu, usul ve yasaya aykırı yerel mahkeme kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, davacı tarafın dava konusu kaza nedeniyle şirket nezdinde hasar dosyasından yapılan hesaplama doğrultusunda 13/01/2017 tarihinde 18.145,19 TL ödeme yapıldığını, araç işleteninin ve sürücünün kusursuz olduğu hallerde sigortacının da tazminat ödeme yükümlülüğü bulunmadığını, kusur durumu tespit edilmeden yapılan hesaplamanın farazi olduğunu, kaza tespit tutanağı ile bilirkişi raporu arasında çelişki olması halinde Karayolları Genel Müdürlüğü ya da İstanbul … Üniversitesi nezdinde görevli uzman bilirkişilerden alınacak raporla çelişkinin giderilmesi gerektiğini, bu nedenle sigortalı araç sürücüsüne yapılan kusur atfının somut delille ispatının kusur oranındaki çelişkinin giderilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulmasının hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu, hükme esas alınan raporda desteğin vefatı sebebiyle destekten yoksun kalan anne – baba payının ayrılmadığını, bilirkişi tarafından PMF tablosu kullanılmasının eksik ve hatalı olduğunu, tazminatın afaki olduğunu, müvekkili şirketin meydana gelen zarardan kusur oranında ve poliçe limitiyle sınırlı olmak üzere sınırlı sorumlu olduğunu, tüm bu nedenlerle icranın tehirine, yerel mahkeme kararının kaldırılarak davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini beyan ve talep etmiştir.
Davalı … vekili 19/08/2019 havale tarihli istinaf başvuru dilekçesinde özet olarak; müvekkili davalının karşısına öngöremeyeceği bir şekilde aniden yolu keserek çıkan müteveffanın asli ve tam kusurlu olduğunu, müvekkilinin kusursuz olduğunu, tanık anlatımlarının da bu doğrultuda olduğunu, alınan raporda müvekkiline kusur yüklemesi yapılmasının hakkaniyetle ve gerçekle örtüşmeyen hatalı bir sonuca ulaştırdığını, maddi zararların sigorta şirketi tarafından karşılandığını, yerel mahkeme tarafından manevi tazminatın da sebepsiz zenginleşmeye neden olacak kadar fazla hükmedildiğini, tüm bu nedenlerle yerel mahkeme kararının ortadan kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini beyan ve talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE :
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341 ve devamı maddeleri uyarınca ve özellikle istinaf incelemesinin kapsamının öngörüldüğü 355. maddeye göre re’sen gözetilecek kamu düzenine aykırılık halleri dışında istinaf incelemesi istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır.
Dava trafik kazası nedeniyle ölüm dolayısıyla destekten yoksun kalmaya dair maddi ve yakınların manevi tazminat talebine ilişkindir.
İstinaf sebepleri de nazara alındığında taraflar arasındaki uyuşmazlık; kazadaki kusur, maddi ve manevi tazminat miktarı noktasındadır.
A-Davalı … ve … vekilinin kusura yönelik istinaf itirazı yönünden;
Türk Borçlar Kanunun 49.maddesinde, “Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür” yine aynı kanunun 50.maddesinde, “Zarar gören, zararını ve zarar verenin kusurunu ispat yükü altındadır” denilmektedir.
Dava konusu kazaya ilişkin Konya … Asliye Ceza Mahkemesinin … Esas, … Karar sayılı dosyasında yapılan yargılamada, davacıların katılan, davalı …’un sanık olduğu, soruşturma aşamasında alınan trafik bilirkişi raporu, mahkemece keşif ile alınan trafik bilirkişi raporu, Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesinin kusur raporlarına dayanılarak sanığın tali kusurunun kabulü ile mahkumiyetine, neticeten adli para cezasına hükmedilerek istinaf yolununu açık bırakıldığı, dosyanın halen istinaf incelemesinde olup kesinleşmediği; ceza mahkemece hükme esas alınan en son Adli Tıp Kurumu raporunda, sanık …’nun bisikletliyi önceden görüp zamanında uyarması ve etkin tedbir alması gerekirken bu hususlara uymadan kavşak alanı içerisine girerek karıştığı olayda alt düzeyde tali kusurlu olduğu; davacıların desteği bisiklet sürücüsü …’ın ise gerekli ve yeterli kontrolleri yaparak geçişini yapması gerekirken bu hususlara riayet etmeyip kontrolsüz bir şekilde kavşakta geçiş yararak çarpışmanın meydana gelmesine sebebiyet verdiği ilk geçiş hakkını sağ tarafından gelen araca vermediği, dikkatsiz ve tedbirsiz şekilde bisiklet kullandığı anlaşıldığı belirtilerek asli ve ağırlıklı kusur belirlemesi yapılmış, genel olarak ceza dosyasında alınan tüm raporlarda, görgüye dayalı tanık beyanları, olaya ilişkin CD görüntüleri, tespit tutanağı ve tüm deliller irdelenerek davalı sanığın tali, davacıların desteğinini asli kusurlu olduğu şeklinde birbirini teyit eder nitelikte raporlar sunulduğu görülmüştür.
Mahkemece hükme esas alınan … uzman trafik bilirkişi öğretim üyesi heyetinden alınan heyet raporunda ise; ceza mahkemesinin hükme esas alındığı ATK raporda, sürücü …’nun çarpma anına kadar bisikletliyi görmediğini söylediği ve dolayısıyla …’nun yola gereken dikkati vermediği hususunun yeterince dikkate alınmadığı, gündüz görüş açıkken …’nun …’ı görmemesinin nedeninin yola bakmaması olduğunun anlaşıldığı, zira …’nun kavşağı geçerken sağına soluna baksaydı bisikletlinin geldiğini görür ve fren yaparak kazayı önleyebileceği, ayrıca kazanın meydana geldiği kavşağın trafik ışıklarıyla kontrol edildiği bilinmesine rağmen kontrolsüz kavşak olduğu kabulüyle ölen sürü ünün sağından gelen araca ilk geçiş hakkını vermesi gerektiği bahsedilmesinin de hatalı olduğunu, sanık sürücünün …’nun olayda alt düzeyde tali kusurlu bulunmasının bu şekilde isabetsiz olduğu, sonuç itibariyle …’nun KTK 52-a ve 57 maddesine göre kavşaklara yaklaşırken hızını azaltmadığı ve kendi ifadesine göre araç trafiğini görmeden ve yola dikkat etmeden kavşağa girdiğinden % 25 oranında kusurlu olduğu; buna mukabil davacıların desteği murisinin ise kırmızı yanan trafik ışığına rağmen kontrolsüz ve dikkatsiz şekilde geçiş yapmasında asli derecede % 75 kusurlu olduğu belirlenmiş, bu belirlemenin tüm dosya kapsamındaki delillere ve beyanlara uygun olup hükme esas alınmasında bir isabetsizlik bulunmaması nedeniyle davalıların kusura yönelik itirazlarının yerinde olmadığı görülmüştür.
B- Davalı … vekilinin manevi tazminat miktarına yönelik itirazında;
Manevi tazminat, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 56.maddesinde düzenlenmiştir. Anılan hükme göre,Manevi zarar; mutlak hak olan ve dolayısıyla herkese karşı korunmuş bulunan kişilik haklarının kapsamına giren değerlerden birisinin ihlali ile doğar. Şahsiyet hakkı hukuka aykırı bir şekilde tecavüze uğrayan kişi, uğradığı manevi zarara karşılık manevi tazminat namı ile bir miktar para ödenmesini talep edebilir. Şahsi menfaatleri ihlal edilen kimseye ihlalin ve kusurun özel ağırlığının haklı kılması halinde hakimin manevi tazminat olarak verilmesine hükmedeceği para miktarının belirlenmesinde hakkaniyet gözetilmelidir. Çünkü kanunun takdir hakkı verdiği hususlarda hakimin hak ve nisfetle hüküm vereceği Medeni Kanun’un 4. maddesinde belirtilmiştir. Ödettirilecek para miktarı ise aslında ne tazminat, ne de cezadır. Çünkü mamelek hukukuna ilişkin bir zararın karşılanmasını amaç edinmediği gibi kusurlu olana yalnız hukukun ihlalinden dolayı yapılan bir kötülük de değildir. Aksine olarak zarara uğrayanda bir huzur duygusunu doğurmaktır. Aynı zamanda ruhi ızdırabın dindirilmesini amaç edindiğinden tazminata benzer bir fonksiyonu da vardır. O halde bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hâkim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Hâkimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu, olayın ağırlığı, olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması ve buna göre manevi tazminat takdir edilmesi gerektiği açıkça ortadadır. (HGK 23/06/2004, 13/291-370)
Somut olaya gelince, davalının sürücüsü ve maliki olduğu aracın çarpması neticesi, kazanın meydana gelmesinde davalının % 25 oranında kusurlu bulunmasına göre manevi tazminatın takdirinde tarafların sosyal ve ekonomik durumları, tarafların kusur durumları, meydana gelen netice ve yukarıda ilkeler gözönünde tutularak takdir edilen manevi tazminat miktarının dosya kapsamına göre fazla olmadığı anlaşılmakla bu halde davalı vekilinin buna yönelen istinaf başvurularının yerinde olmadığı anlaşılmıştır.
C- Davalılar vekillerinin aktüer raporuna ve maddi tazminat miktarına yönelik itirazlarında;
Destekten yoksun kalma tazminatının konusu, desteğin yitirilmesi nedeniyle yoksun kalınan zarardır. Buradaki amaç, destekten yoksun kalanların desteğin ölümünden önceki yaşamlarındaki sosyal ve ekonomik durumlarının korunmasıdır. Olaydan sonraki dönemde de, destek olmasa bile, onun zamanındaki gibi aynı şekilde yaşayabilmesi için muhtaç olduğu paranın ödettirilmesidir.
Haksız bir eylem sonucu desteğini yitiren kimse uğradığı zararın ödetilmesini isteyebilir. Ancak, destekten yoksun kalma tazminatına hükmedilmesi için öncelikle, ölen ile destekten yoksun kalan arasında maddi yönden düzenli ve eylemli bir yardımın varlığı gerekir.
Borçlar Kanunu’nda sözü geçen destek kavramı hukuksal bir ilişkiyi değil, eylemli bir durumu hedef tutar ve ne hısımlığa ne de yasanın nafaka hakkındaki hükümlerine dayanır; sadece eylemli ve düzenli olarak geçimini kısmen veya tamamen sağlayacak şekilde yardım eden ve olayların olağan akışına göre eğer ölüm vuku bulmasaydı, az çok yakın bir gelecekte de bu yardımı sağlayacak olan kimse destek sayılır.
O halde destek sayılabilmek için yardımın eylemli olması ve ölümden sonra da düzenli bir biçimde devam edeceğinin anlaşılması yeterli görülür.
Bununla birlikte destekten yoksun kalan kimse devamlı ve gerçek bir ihtiyaç içerisinde bulunmalıdır. Genel olarak bakım ihtiyacı, sosyal düzeye uygun olan yaşamın devamını sağlamak için gerekli olanaklardan yoksun kalmayı anlatır. Eğer ölenin eylemli olarak baktığı davacı, ölüm yüzünden bu bakımın sağladığı yaşama düzeyinin altına düşmüş olursa, ihtiyaç bulunma koşulu gerçekleşmiş sayılır. Burada önemli olan, destekten yoksun kalan kimsenin ve ailesinin temsil ettiği sosyal ve ekonomik düzeye göre normal karşılanan giderlerdir (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 21.04.1982 gün, 979/4-1528 E., 1982/412 K. sayılı kararı).
Diğer taraftan, Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu’nun 06.03.1978 tarih ve 1/3 sayılı kararının gerekçesinde de: “Destekten Yoksun Kalma Tazminatının eylemin karşılığı olan bir ceza olmayıp, ölüm sonucu ölenin yardımından yoksun kalan kimsenin muhtaç duruma düşmesini önlemek ve yaşamının desteğin ölümünden önceki düzeyde tutulması amacına yönelik sosyal karakterde kendine özgü bir tazminat olduğu” vurgulanmıştır.
Kaza tarihinin 24.09.2016, poliçe başlangıç tarihinin 21.08.2016 olmasına göre uygulanması gereken Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları ekindeki Destekten Yoksun Kalma Tazminatı Hesaplamasına ilişkin usullere ilişkin Ek 2 nolu cetvel gereğince;
“3) Hesaplamalarda ölüm tablosu olarak TRH 2010 tablosu dikkate alınır. Tablonun belirli periyodlarla güncellenmesi halinde tazminat tutarı, kaza tarihi itibariyle güncel versiyona göre hesaplanır.
9) Tazminat, ax,n formülü ile hesaplanır. Tazminat hesaplanırken “Devre Başı Ödemeli Belirli Süreli Rant” formülü esas alınır. Bu formülde kullanılacak yaş parametresi (x) hesap yapılacak mağdurun yaşını, destek süresi parametresi (n) ise mağdur ile ölenin muhtemel yaşam sürelerinin kesiştiği ve desteğin devam ettiği süreyi göstermektedir.”
Şeklindeki düzenlemeye rağmen hesaplamanın TRH 2010 tablosundaki muhtemel yaşam süresine göre yapılması doğru olmakla birlikte;
Mahkemece 01.06.2015 tarihinde yürürlüğe giren Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları A.5/ç ve Ek Cetvel 2/3 ve 4 maddelerine göre davacıların zararının hesaplanmasında TRH 2010 Yaşam Tablosunun ve 1,8 teknik faizin (iskonto oranının) esas alınması, Tazminat hesabının genel şartlar ekindeki yönteme göre ax,n formülü ile hesaplanıp , Tazminat hesaplanırken “Devre Başı Ödemeli Belirli Süreli Rant” formülü esas alınarak, kullanılacak yaş parametresi (x) hesap yapılacak mağdurun yaşını, destek süresi parametresi (n) ise mağdur ile ölenin muhtemel yaşam sürelerinin kesiştiği ve desteğin devam ettiği süreyi gösterdiği dikkate alınmak sureti ile, öncelikle sigorta ödeme tarihi itibariyle tazminat miktarının yeterli olup olmadığı, bu tarihe göre olması gereken tazminat miktarı ile arasında fahiş fark olup olmadığı belirlenerek miktarın ödeme tarihine göre yetersiz olduğunun tespiti halinde; hesaplama tarihine göre talep edebileceği tazminatın hesaplanması, Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin içtihatlarına göre evlenme ihtimalinin kaza tarihine göre belirlenmesi, dosya içerisinde müteveffanın anne ve babasını gösterir nüfus kayıtları konulmadığından anne ve baba için pay ayrılması gerekip gerekmediği değerlendirilmesi gerekip, yeni ZMMS Genel Şartlarına göre uygulanması gereken formülasyona göre yapılacak hesaplamada % 10 artırım, % 10 iskonto uygulamasının yeri bulunmamasına rağmen bu nedenlerle hatalı aktüer raporunun hükme esas alınması isabetsiz olup tazminat hesabının anlatılan şekilde ayrıntılı, denetime açık, doyurucu şekilde asgari ücreti ilişkin 2020 verilerinin de oluşacağı (usuli kazanılmış haklar korunarak) gözetilerek yeni asgari ücretlere göre rapor alınması gerektitiğinden davalı vekillerinin buna yönelik istinaf taleplerinin yerinde olduğu görülmüştür.
D-Kabule göre de; (Davalı … vekilinin faiz başlangıcına ve yargılama giderine yönelik itirazında);
Somut olayda uyuşmazlık, haksız eylemden kaynaklanmaktadır. Haksız eylem faili, ihtar ve ihbara gerek olmaksızın, zararın doğduğu anda, başka bir anlatımla haksız eylem tarihinden itibaren zararın tamamı için temerrüde düşmüş sayılır. Dolayısıyla, zarar gören, gerek kısmi davaya, gerekse sonradan açtığı ek davaya veya ıslaha konu ettiği kısma ilişkin olarak haksız eylem tarihinden itibaren temerrüt faizi isteme hakkına sahiptir.
Sigorta şirketinin poliçe kapsamında sorumlu olduğu tazminatı 2918 sayılı KTK 99. maddesi gereğince başvuru tarihinden itibaren 8 iş günü içerisinde ödemesi gerekmektedir. Bu süre içinde ödeme yapılmaz ise bu süre sonra erdikten sonra 9.gün sigorta şirketinin temerrüde düştüğü kabul edilir.
Davacı tarafın davadan önce sigorta şirketine bir başvuruda bulunmaması halinde yada başvuru ispatlanmadığı hallerde davalı … şirketinin dava tarihi itibari ile temerrüte düştüğü kabul edilerek bu tarihten itibaren faize hükmolunması gerekmektedir.
Davacının dava açmadan önce davalı sigortacıya başvuruda bulunduğu ve hatta kısmen ödeme yapıldığı, başvuru tarihinden itibaren sekizinci günün bitimi ile temerrüt oluşacağından mahkemece bu tarihinin ve ayrıca yargılama giderlerinin doğru şekilde hesaplanmış olmasına göre davalı … vekilinin buna yönelik itirazının yerinde olmadığı görülmüştür. (Nitekim Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2014/25016 Esas 2017/5136 Karar sayılı ilamları.)
Yukarıda yapılan genel açıklamalar kapsamında, davalı … vekilinin manevi tazminata ilişkin itirazlarının reddine, yukarıda anlatılan sebeplerle maddi tazminata ilişkin itirazları ile davalı … vekilinin istinaf talebinin kabulü ile yukarıda belirtilen şekilde inceleme yapılmak üzere ilk derece mahkemesi kararının duruşma yapılmaksızın kaldırılması ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye iadesine dair aşağıdaki hükmün kurulmasına karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı … ve davalı … vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile, Yerel Mahkeme kararının HMK.m.353/1-a/6 hükmü uyarınca eksik araştırma nedeniyle KALDIRILMASINA,
2-Dosyanın, yukarıda gösterilen biçimde değerlendirme ve işlem yapılmak ve kazanılmış haklara halel gelmemek suretiyle değerlendirmek üzere mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf yasa yoluna başvuran davalılarca başvuru harcı dışında kalan peşin olarak yatırılan istinaf karar harçlarının talep halinde yatıran taraflara iadesine,
4-Dosya üzerinde inceleme yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,
5-İstinaf yasa yoluna başvuran davalılarca istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına,
6-Karar tebliği ve harç işlemlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
Dair, HMK. m.353/1-a/6 hükümleri uyarınca, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve KESİN olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi.
13/01/2020


Başkan


Üye


Üye


Katip