Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2019/1435 E. 2020/34 K. 13.01.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. KONYA BAM 3. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: … – …
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : …
KARAR NO :…
KARAR TARİHİ : 13/01/2020

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : …
ÜYE :…
ÜYE : …
KATİP : …
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : KONYA .. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ : 09/07/2019
NUMARASI : … Esas … Karar

DAVACI : … – TC : …
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : … SİGORTA ANONİM ŞİRKETİ – …
VEKİLİ : Av. …
DAVA TÜRÜ : Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ : 13/01/2020
KARARIN YAZILMA TARİHİ : 14/01/2020

Yukarıda bilgileri yazılı mahkemece davanın karara ilişkin istinaf talebi üzerine mahkemece dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere dairemize gönderildiğinden yapılan ön inceleme ve incelemeyle heyete tevdi olunan dosyanın gereği görüşülüp aşağıdaki karar verilmiştir.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :
Davacı vekili 05/11/2018 havale tarihli dava dilekçesinde özet olarak; 10/08/2010 tarihinde davacı müvekkilin bisikleti ile seyir halinde iken davalı sigorta şirketinin sigortalı bulunan … plakalı otomobil sürücüsünün kendisine çarpması sonucu müvekkilinin yaralandığını, davaya konu trafik kazası ile ilgili Konya Cumhuriyet Başsavcılığının … Soruşturma sayılı dosyası üzerinden soruşturma başlatıldığını, davacı müvekkilin şikayetçi olmaması üzerine şüpheli hakkında kamu adına kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiğini, 2918 sayılı KTK’nun 97.maddesi gereğince davalı sigorta şirketine yapılan başvuru neticesinde davaya konu trafik kazası nedeniyle davalı sigorta şirketi … Sigorta A.Ş. tarafından sigortalı bulunan … plakalı aracın … poliçe no, 28/06/2010 başlama ve 28/06/2011 bitiş tarihli poliçe gereğince davalı sigorta şirketine başvuruda bulunulduğunu ve talebin zamanaşımı nedeniyle reddedildiğini, davacı müvekkilin olay nedeniyle geçici iş göremezlik, bakım ve bakıcı giderleri, faturalandırılan ve faturalandırılamayan tedavi giderleri ve kalıcı maluliyetten kaynaklı zararlarının bulunduğunu belirterek; davanın kabulü ile fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, davanın belirsiz miktarlı alacak davası olarak görülmesiyle; dava dışı … idaresindeki ve davalı sigorta şirket kapsamında sigortalı bulunan … plakalı otomobil ile davacı müvekkilinin kullanımında bulunan bisiklete çarpması nedeniyle oluşan 10,00 TL faturalandırılan/faturalandırılamayan tedavi giderleri, 10,00 TL bakım ve bakıcı giderleri, 10,00 TL geçici iş görememezlik, 10,00 TL kalıcı maluliyet maddi tazminatlarının haksız fiil ika tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte (davanın belirsiz miktarlı alacak davası olarak görülmesi ile) davalı sigorta şirketi tarafından alınarak davacı müvekkile verilmesine, yargılama giderleri vekalet ücretinin davalı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özet olarak; Kazaya karışan … plaka sayılı aracın, müvekkili şirket nezdinde 28.06.2010 başlangıç, 28.06.2011 bitiş tarihli …-3 no’lu Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortası ile sigortalı olduğunu, dava konusu olayın 10.08.2010 tarihinde meydana geldiğini, dava tarihi olan 05.11.2018 itibariyle üzerinden 8 yıllık zamanaşımı süresinin geçtiğini, bu nedenle davacı tarafın dava konusu talebinin zamanaşımına uğradığını, davayı kabul anlamına gelmemek kaydıyla birlikte müvekkili şirketin sorumluluğunun sigortalısının kusuru oranında poliçe limitleri ile sınırlı olduğunu, kusur durumunun belirlenmesinin gerektiğini, maluliyetin varlığı ve oranının belirlenmesi hususunun adli tıp kurumu tarafından yerine getirilmesi gerektiğini, davacının bakıma muhtaç olup olmadığının, geçici iş göremezlik zararının tespitinin yapılmasının gerektiğini, bakıcı giderleri ile tedavi giderlerinde müvekkilinin sorumluluğunun bulunmadığını, zarar hesabı için seçilecek bilirkişinin aktüerler siciline kayıtlı kişilerden olması gerektiğini, kabul anlamına gelmemek kaydıyla birlikte, müvekkili şirketten tahsili talep edilen faiz türünün hatalı olduğunu belirterek; zamanaşımı itirazının kabulü ile davanın reddine, her halükarda davanın reddine; saniyen ve davayı kabul anlamına gelmemek üzere; aktüer sıfatına haiz bilirkişilerden seçilecek uzmana izah edilen metod doğrultusunda tazminat hesabı yaptırılmasına, sonuç olarak davanın reddine karar verilerek yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
İLK DERECE MAHKEME ÖZETİ :
Konya …Asliye Ticaret Mahkemesinin 09/07/2019 tarih … Esas … Karar sayılı gerekçeli kararı ile; ” Defi niteliğindeki zamanaşımı bakımından Mahkeme resen dikkate alamayacak olmakla birlikte cevap dilekçesinde defi iddiasında bulunulmuş olduğundan Mahkememizce bu defi değerlendirilmiş ve açıklanan nedenlerle davacının davasının zamanaşımı süresinin geçmesi nedeniyle reddine karar vermek gerekmiş ve 1-Davacının davasının zamanaşımı süresinin geçmesi nedeniyle reddine,” karar verildiği anlaşılmıştır.
İSTİNAF NEDENLERİ :
Davacı vekili 31/08/2019 tarihli istinaf başvuru dilekçesinde özet olarak; yerel mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, haksız fiili düzenleyen Borçlar Kanunu hükümlerine göre zamanaşımı süresinin üst sınır olarak 10 yıl olarak belirlendiğini, aksine hüküm bulunmayan durumlarda uygulanan genel zaman aşımı süresi olduğunu, yorum yoluyla kıyasen genel zaman aşımı süresini aleyhe bir değerlendirme ile kısaltmanın hem zaman aşımı müessesesinin amacına hem de kanun koyucunun 2918 sayılı KTK da güttüğü amaca aykırı olduğunu, tüm bu nedenlerle yerel mahkeme kararının istinaf inceleme ve denetlemesinin yapılarak kaldırılmasına, dosyanın yerel mahkemeye gönderilmesine, mümkün değil ise yargılama yapılarak davacı müvekkili lehine karar verilmesini beyan ve talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341 ve devamı maddeleri uyarınca ve özellikle istinaf incelemesinin kapsamının öngörüldüğü 355. maddeye göre re’sen gözetilecek kamu düzenine aykırılık halleri dışında istinaf incelemesi istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır.
Dava, çalışma gücü kaybı nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, davada zamanaşımı süresinin dolup dolmadığı noktasında toplanmaktadır.
Olay tarihinde yürürlükte bulunan 6098 sayılı TBK m. 72 haksız fiil nedeniyle tazminat davasının zararın ve sorumlunun öğrenildiği tarihten itibaren iki yıl, herhalde zararı doğuran olayın gerçekleşmesinden itibaren on yıllık sürede zamanaşımına uğrayacağı düzenlenmiştir. Ancak, haksız fiil aynı zamanda suç teşkil eden bir eylem ise ve Ceza Kanunu’nda daha uzun zamanaşımı süresi öngörülmüşse haksız fiil sorumluluğunda bu (uzamış) ceza zamanaşımı süreleri uygulanır. Uzamış (ceza) zamanaşımının başlangıcı olay tarihidir, zarar ve failin öğrenilmemesi önem taşımaz. Ceza zamanışımı süresi dolmuş ise on yıllık hak düşürücü süre içinde olmak kaydıyla zararın (gelişen durumun sona ermesinden itibaren) ve failin öğrenilmesinden itibaren iki yıllık süre içinde de dava açılabilecektir.
Kaza 10.08.2010 tarihinde gerçekleşmiş olup, olayda 5237 sayılı TCK uyarınca 8 yıllık ceza zamanaşımı süresinin uygulanacak olması, ceza zamanaşımının olay tarihinden itibaren işleyecek olması karşısında 8 yıllık ceza zamanaşımının dava tarihi olan 05/11/2018 itibariyle dolduğu anlaşılmıştır. Ancak davada “gelişen durum”un bulunması söz konusudur. Dava, belirsiz alacak müessesinin ortaya çıktığı 6100 Sayılı HMK’nın, yürürlük tarihi olan 2011 yılından sonra açıldığından dava tarihine (söz konusu olması halinde ıslaha göre değil) bakılacağından talebin zamanaşımına uğrayıp uğramadığının tespiti önem arz etmektedir.
Zamanaşımı süresinin işlemeye başlaması için, zarar gören tarafından failin yanında zararın da öğrenilmesi gerekir. Bedensel zararlarda, uğranılan zararın tespit edilebilmesi için, meydana gelen yaralanmanın niteliği de nazara alınarak, öncelikle zarar nedeniyle gerekli tedavi sürecinin bitmiş olması gerekir. Zira, tedavi devam ederken zarar gören kişinin sürekli ve geçici işgöremezlik durumu tam olarak tespit edilemez. Daha açık bir ifade ile, tedavi devam ederken kişinin yaralanma nedeniyle maluliyeti olup olmadığı ve varsa oranının ne olduğu tam olarak tespit edilemez.
Somut olayda da, davacının yaralanmasına ilişkin olan ve özellikle yukarıda belirtilen tedavi belgeleri ile maluliyet raporlarının içeriğinde, davacının kazadaki yaralanması nedeniyle tedavisi olay sonrası yapılan muayenesinde herhangi bir maluliyet belirlenmediği, 20.08.2015 tarihli raporda % 8 maluliyet tespit edilmekle birlikte bir yıl sonra tekrar değerlendirilmesinin uygun olduğunun belirtildiği, sunulan 09.11.2016 tarihli raporda da % 5 maluliyet belirlemesi yapıldığı anlaşılmıştır. Bu tedavi ve raporların içeriğinden, davacının maluliyeti yönünden “gelişen durum” olma ihtimalini akla getirmektedir.
Bu durumda mahkemece; ATK 3. İhtisas Kurulu’ndan, kaza tarihindeki geçerli olan “Çalışma Gücü Ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği” hükümlerine göre, davacının kazadaki yaralanması ile sonraki tarihli muayene sonuçları ve dosya kapsamında alınan maluliyet raporları değerlendirilmek suretiyle, kazadaki yaralanmaya bağlı gelişen yeni durum olup olmadığının tespiti, gelişen yeni durum olduğunun saptanması halinde ise bu yeni durumun ne zaman ortaya çıktığı, tedavi sürecinin ne zamana kadar devam ettiği ve hangi tarihte bittiği konularında, ayrıntılı, gerekçeli ve denetime elverişli bir rapor alınması; bu rapor da irdelenerek, zararın (maluliyetin) ne zaman öğrenildiği ya da öğrenilmesi gerektiği değerlendirilip, buna göre zararın öğrenilmesinden (zararın kesinleşmesinden) itibaren işleyecek iki yıllık ve genel olarak olaydan itibaren işleyecek on yıllık zamanaşımı süresinin dolup dolmadığının belirlenmesiyle oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken eksik incelemeyle, hüküm tesisi doğru görülmemiştir. (Bkz aynı yönde Yargıtay 17. HD 2017/5241 Esas, 2018/6918
Karar sayılı ilamı ile diğer aynı yöndeki ilamları)
Yukarıda yapılan açıklamalar neticesinde, yukarıda belirtilen ve esasa etki eden hususlarda delillerin eksik toplandığı anlaşılmakla, ilk derece mahkemesi kararının duruşma yapılmaksızın kaldırılması ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye iadesine dair aşağıdaki hükmün kurulmasına karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun açıklanan sebeplerle KABULÜ ile Yerel Mahkeme kararının HMK.m.353/1-a/6 hükmü uyarınca KALDIRILMASINA,
2-Dosyanın; gerekçede belirtilen eksiklikler giderilerek yeniden yargılama yapılması için HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf yasa yoluna davacı tarafça peşin olarak yatırılan başvuru harcı dışında kalan istinaf karar harçlarının talep halinde iadesine,
4-Dosya üzerinde inceleme yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,
5-İstinaf yasa yoluna başvuran davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin İlk Derece Mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına,
6-Karar tebliği ve harç işlemlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
HMK’nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.13/01/2020


Başkan


Üye


Üye


Katip