Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2019/1391 E. 2020/165 K. 04.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. KONYA BAM 3. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: … – …
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : …
KARAR NO : …
KARAR TARİHİ : …

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA … ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : …
NUMARASI : … Esas … Karar

DAVACI : 1-… – T.C.No: … , …
DAVACI : 2-… – T.C.No: …, …
DAVACI : 3-… – T.C. No: … , (Velayeten babası … – T.C. No: … , velayeten annesi … – T.C.No: …) …
VEKİLİ : Av. … – …
DAVALI : 1-… Sigorta Anonim Şirketi – …
VEKİLİ : Av. … – …
DAVALI : 2-… – T.C.No: … – …
DAVALI-VASİ : 3-… – T.C.No: … , …
VEKİLİ : Av. … – …
DAVA : Maddi-Manevi Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ : …
İSTİNAF KARAR YAZIM TARİHİ : …
Yukarıda bilgileri yazılı mahkemece davanın kısmen kabul kısmen reddine dair verilen karara ilişkin davacı vekili ile davalı … vekilinin istinaf talebi üzerine mahkemece dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere dairemize gönderildiğinden yapılan ön inceleme ve incelemeyle heyete tevdi olunan dosyanın gereği görüşülüp aşağıdaki karar verilmiştir.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; 06/04/2015 günü saat 01:45 sıralarında Yeni İstanbul Caddesi üzeri Aydınlık alt geçit yan yolda Kent Plaza karşısında sürücü … idaresindeki … plakalı otomobili ile yoldan çıkıp ağaçlara çarptığını ve kaza neticesinde araç içerisinde sağ ön koltukta yolcu olarak bulunan …’un araç içerisinde olay mahallinde hayatını kaybettiğini, kazaya karışan davalı sigorta şirketine sigortalı … plakalı araç sürücüsünün kusurlu olduğunu, kazaya sebep olan … plakalı aracı her ne kadar … kullanıyor olsa da motorlu araçlar sicilinde aracın malikinin … göründüğündün kaza sonucu oluşan zarardan …’ün de müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğunu, sigorta şirketiğine dava şartı olan başvurunun yapılmış olmasına rağmen taraflarına ödeme yapılmadığını, kazaya karışan … plaka sayılı aracın … poliçe numarasıyla KTK. Zorunlu Mali Sorumluluk(Trafik) Sigorta Poliçesi ile davalı … Sigorta A.Ş.tarafından sigorta edildiğini, maddi tazminat yönünden sorumlu olduğunu, yine aynı şirketten … poliçe numarasıyla Genişletilmiş Kasko Süper Oto Poliçesi ile sigorta edildiğinden, manevi tazminat yönünden limitler dahilinde sorumlu olduğunu, müvekillerinin murisi …’ın davaya konu kaza sonucu vefatı nedeniyle derinden sarsıldıklarını, yaşadıkları üzüntüleri nedeniyle psikolojilerinin bozulduğunu, manen büyük zorluklar yaşadıklarını, gerek psikolojilerinin gerekse sosyal olarak son derece ağır biçimde yaralandıklarından bahisle dava ve dava dışı fazlaya ilişkin tüm dava, talep, tazminat v.s.hakları saklı kalmak kaydıyla ölümlü trafik kazası nedeniyle trafik kazasında ölüm nedeniyle destekten yoksun kalan davacıların her biri için şimdilik 50,00 TL olmak üzere toplam 150,00 TL (fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak üzere)6100 sayılı Kanunun 107.maddesi uyarınca toplanacak delillere göre destekten yoksun kalma tazminat tutarlarının tespiti ile (sigortacı yönünden olay tarihindeki sigorta limitini aşmamak üzere) olay tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, kesinlikle aracılarına karşılık gelmemekle birlikte acılarını bir nebze de olsa dinlendirebilmek için kaza sonucu hayatını kaybeden …’un annesi … için 250.000,00 TL, babası … için 250.000,00 TL ve kardeşi … için 100.000,00 TL olmak üzere toplam 600.000,00 TL manevi tazminatın sigorta şirketi yönünden poliçede belirtilen limitler dahilinde ve olay tarihinden itibaren işleyecek avans faiz oranı üzerinden tazminata hükmedilmedilerek davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, limit üzerindeki rakamın ise sigorta şirketi haricindeki davalılardan olay tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar … ve … vekili 10.04.2017 havale tarihli cevap dilekçelerinde özetle; Davanın, Konya …Asliye Ceza Mahkemesi’nin … E.sayılı dosyası ile somut hale gelen “tam kusur” gereğince açıldığını, öncelikle ilgili ceza dosyasının taraflarınca istinaf edildiğini ve Ankara BAM 12.Ceza Dairesi’nin … E.sayılı dosyasında 13/06/2017 tarihinde duruşma günü verildiğini, bu dosyaların bekletici mesele yapılmasını talep ettiklerini, kusur tespiti aşamasında ceza yargılamasının sonucu ile birlikte kusur yönünden beyanda bulunma haklarını saklı tuttuklarını, davalı …’nın ve araç sahibi olarak fer’i illiyet bağı bulunan davalı …’un tazminat sorumluluğunun uygun bir indirime tabi tutulmasının gerektiğini, müteveffa … ve davalı …’nın, … isimli alkollü mekanda bilrikket alkol aldıklarını, alkollü olarak ilk olarak …’ın kullandığı araç ile …’nın evinin önüne geldiklerini ve daha sonra …’nın babasının aracını alması ile çiğ köfteciye devam ettiklerini, davalı …’nın, sürücü tarafından ağaca vurma sonucu gerçekleşen kazadan yaralı olarak kurtulduğunu, kaza anında emniyet kemerinin takılı olduğunu, ancak müteveffa …’ın, emniyet kemerini takmamış olması nedeni ile kaza anında başını cama vurması sonucu vefat ettiğini, sürücünün ve kendisinin alkollü olduğunu bilerek binmiş olduğu arabada emniyet kemerini takmayan müteveffanın, gerçekleşen kaza sonucu ihmalinin çok büyük olduğunu, gerek kovuşturma, gerekse dava ile davacıların, müteveffalarının desteğini aldıklarını gösterir herhangi bir belge ve ispatlanabilir bir iddialarının bulunmadığını, müteveffa …’ın vefatından önce çalışmadığını, bunun yanında, davacılar … ve …’in gelir sahibi oldukları gibi davacı … yönünden de çalışmayan …’dan herhangi bir destek görmesinin mümkün olmadığını, davacıların destekten yoksun kalma durumları olmadığı gibi destekten yoksun kalma taleplerinin de hukuka aykırı ve mesnetsiz olduğundan tazminat taleplerinin reddinin gerektiğini, davacıların tazminat taleplerinin işleyeck avans faizi ile ödenmesi yönündeki taleplerinin hukuka ve usule aykırı olduğunu, kazaya karışan aracın şahsi kullanıma ait ve ticari bir vasfının bulunmadığından davanın reddine karar verilmesinin gerektiğinden bahisle; davacıların destekten yoksun kalma durumu olmaması nedeniyle taleplerinin reddine, davacıların manevi tazminat taleplerinin, ilerleyen aşamada ortaya çıkacak delil, kusur ve müterafik kusur kapsamında tespit edilecek duruma göre öncelikli olarak reddine, delil durumuna göre kusurun davalı …’ya atfedilmesi halinde gerekli indirim sebeplerinin müterafik kusur ve hatır için taşınma yönünde indirime gidilmesine karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
Davalı … Sigorta A.Ş.vekili cevap dilekçesinde özetle; Kazaya karışan … plakalı aracın müvekkili şirket nezdinde Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortası ile sigortalı olduğunu, müvekkili şirketinin sorumluluğunun poliçe limiti ile sınırlı olup, ölüm halinde maddi tazminat talepleri için ölen şahıs başına azami poliçe teminat limitinin 290.000,00 TL ile sınırlı olduğunu, … plakalı aracın aynı zamanda müvekkili sigorta şirketi nezdinde Genişletilmiş Kasko Süper Oto Poliçesi ile sigortalı olup; poliçede yer alan ihtiyari Mali Mesuliyet teminat için bedeni-maddi-manevi tazminat ayrımı yapılmaksızın olay başına 100.000,00 TL teminat verildiğini, manevi tazminat için ödenecek azami limitin ise 50.000,00 TL ile sınırlı olduğunu, müteveffanın, sürücüsünün alkollü olduğu araca bilerek bindiğini, müteveffanın, alkollü olduğunu bildiği sürücü idaresindeki araca bindiğinden zararın doğmasına veya artmasına sebebiyet verdiğini, müteveffanın müterafik kusurunun mevcut olduğundan %20 müterafik kusur indirimi yapılmasının gerektiğini, ayrıca olayda hatır taşımasının da mevcut olduğunu, tazminat hesaplamasında hatır taşınasının da gözönünde bulundurulması ve %20 hatır taşıması indirimi yapılmasının gerektiğinden bahisle; davanın reddine, temerrüde düşmemiş ve dava açılmasına sebebiyet vermemiş bulunan müvekkili şirket aleyhine vekalet ücreti, yargılama giderleri, faize karar verilmemesine, kabul anlamına gelmemek üzere aleyhlerine hüküm kurulması halinde ise poliçe limiti ve sigortalının kusur oranı dikkate alınarak hüküm kurulması gerekliliğine, reddedilen kısım için ise yargılama ücreti ve ücreti vekaletin davacı yana tahmiline karara verilmesini talep ve beyan etmiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
İlk derece mahkemesinin … tarihli gerekçeli kararı ile; “Tüm dosya kapsamı hep birlikte değerlendirildiğinde; Davacıların, 06/04/2015 günü saat 01:45 sıralarında Yeni İstanbul Caddesi üzeri Aydınlık alt geçit yan yolda Kent Plaza karşısında sürücü davalı … idaresindeki … plakalı otomobili ile yoldan çıkıp ağaçlara çarptığını ve kaza neticesinde araç içerisinde sağ ön koltukta yolcu olarak bulunan murisleri …’un araç içerisinde olay mahallinde hayatını kaybettiğini, kazaya karışan davalı sigorta şirketine sigortalı … plakalı araç sürücüsünün kusurlu olduğunu, kazaya sebep olan … plakalı aracı her ne kadar … kullanıyor olsa da motorlu araçlar sicilinde aracın malikinin … göründüğündün kaza sonucu oluşan zarardan …’ün de müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğunu, kazaya karışan … plaka sayılı aracın … poliçe numarasıyla KTK. Zorunlu Mali Sorumluluk(Trafik) Sigorta Poliçesi ile davalı … Sigorta A.Ş.tarafından sigorta edildiğini, maddi tazminat yönünden sorumlu olduğunu, yine aynı şirketten … poliçe numarasıyla Genişletilmiş Kasko Süper Oto Poliçesi ile sigorta edildiğinden, manevi tazminat yönünden limitler dahilinde sorumlu olduğundan bahisle dava ve dava dışı fazlaya ilişkin tüm dava, talep, tazminat v.s.hakları saklı kalmak kaydıyla ölümlü trafik kazası nedeniyle trafik kazasında ölüm nedeniyle destekten yoksun kalan davacıların her biri için şimdilik 50,00 TL olmak üzere toplam 150,00 TL (fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak üzere)6100 sayılı Kanunun 107.maddesi uyarınca toplanacak delillere göre destekten yoksun kalma tazminat tutarlarının tespiti ile (sigortacı yönünden olay tarihindeki sigorta limitini aşmamak üzere) olay tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, kesinlikle aracılarına karşılık gelmemekle birlikte acılarını bir nebze de olsa dinlendirebilmek için kaza sonucu hayatını kaybeden …’un annesi … için 250.000,00 TL, babası … için 250.000,00 TL ve kardeşi … için 100.000,00 TL olmak üzere toplam 600.000,00 TL manevi tazminatın sigorta şirketi yönünden poliçede belirtilen limitler dahilinde ve olay tarihinden itibaren işleyecek avans faiz oranı üzerinden tazminata hükmedilmedilerek davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, limit üzerindeki rakamın ise sigorta şirketi haricindeki davalılardan olay tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava ettiği, davalıların davanın reddine, mahkemenin aksi kanaatte olması halinde ise müterafik kusur ve hatır taşıması indirimine hükmedilmesini talep ettikleri, kaza tarihi itibariyle 2918 sayılı KTK’nunun da 6704 Sayılı Kanun ile yapılan değişikliklerin yürürlükte bulunmadığı, dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunduğu, bu nedenle KTK’nun 97. maddesindeki başvuru şartı dışındaki hükümler yönünden, yapılan yasal değişiklik öncesi ve 12/8/2003 tarih ve 25197 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları hükümlerinin uygulanması gerektiği, konunun 6098 sayılı TBK.nun 49.ve devam eden maddelerinde ve KTK.85. vd.eden maddelerinde düzenlendiği, TBK’nun 49/1.maddesinde;”Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür.” şeklinde, TBK’nun 51/1. maddesinde;”Hâkim, tazminatın kapsamını ve ödenme biçimini, durumun gereğini ve özellikle kusurun ağırlığını göz önüne alarak belirler.” şeklinde, TBK. 53.maddesinde;”Ölüm hâlinde uğranılan zararlar özellikle şunlardır:1. Cenaze giderleri.2. Ölüm hemen gerçekleşmemişse tedavi giderleri ile çalışma gücünün azalmasından ya da yitirilmesinden doğan kayıplar.3. Ölenin desteğinden yoksun kalan kişilerin bu sebeple uğradıkları kayıplar.” şeklinde, TBK.55/1.maddesinde;”Destekten yoksun kalma zararları ile bedensel zararlar, bu Kanun hükümlerine ve sorumluluk hukuku ilkelerine göre hesaplanır. Kısmen veya tamamen rücu edilemeyen sosyal güvenlik ödemeleri ile ifa amacını taşımayan ödemeler, bu tür zararların belirlenmesinde gözetilemez; zarar veya tazminattan indirilemez. Hesaplanan tazminat, miktar esas alınarak hakkaniyet düşüncesi ile artırılamaz veya azaltılamaz.” şeklinde,TBK.56.maddesinde;”Hâkim, bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verebilir. Ağır bedensel zarar veya ölüm hâlinde, zarar görenin veya ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verilebilir.” düzenlemelerin yapıldığı, KTK.85/1.maddesinde;”Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar.” şeklinde, KTK. 86/1.maddesinde;”İşleten veya araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibi, kendisinin veya eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilerin kusuru bulunmaksızın ve araçtaki bir bozukluk kazayı etkilemiş olmaksızın, kazanın bir mücbir sebepten veya zarar görenin veya bir üçüncü kişinin ağır kusurundan ileri geldiğini ispat ederse sorumluluktan kurtulur.” şeklinde,KTK.91/1.maddesinde;”İşletenlerin, bu Kanunun 85 inci maddesinin birinci fıkrasına göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur.” şeklinde, KTK’nun 92.maddesinde(6704 S.K. 4. Mad. İle değişiklik öncesi);”Aşağıdaki hususlar, zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamı dışındadırlar.a) İşletenin; bu Kanun uyarınca eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilere karşı yöneltebileceği talepler,b) İşletenin; eşinin, usul ve füruunun, kendisine evlat edinme ilişkisi ile bağlı olanların ve birlikte yaşadığı kardeşlerinin mallarına gelen zararlar nedeniyle ileri sürebilecekleri talepler,c) İşletenin; bu Kanun uyarınca sorumlu tutulmadığı şeye gelen zararlara ilişkin talepler, d) Bu Kanunun 105 inci maddesinin üçüncü fıkrasına göre zorunlu mali sorumluluk sigortasının teminatı altında yapılacak motorlu araç yarışlarındaki veya yarış denemelerindeki kazalardan doğan talepler,e) Motorlu araçta taşınan eşyanın uğrayacağı zararlar, f) Manevi tazminata ilişkin talepler.” şeklinde, KTK’nun 97.maddesinde(6704 S.K. 5. Mad. İle değişiklik sonrası); “Zarar görenin, zorunlu mali sorumluluk sigortasında öngörülen sınırlar içinde dava yoluna gitmeden önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı başvuruda bulunması gerekir. Sigorta kuruluşunun başvuru tarihinden itibaren en geç 15 gün içinde başvuruyu yazılı olarak cevaplamaması veya verilen cevabın talebi karşılamadığına ilişkin uyuşmazlık olması hâlinde, zarar gören dava açabilir veya 5684 sayılı Kanun çerçevesinde tahkime başvurabilir.” şeklinde, KTK’nun 99.maddesinde(6704 S.K. 6. Mad. İle değişiklik öncesi);” Sigortacılar, hak sahibinin kaza veya zarara ilişkin tespit tutanağını veya bilirkişi raporunu, sigortacının merkez veya kuruluşlarından birine ilettiği tarihten itibaren sekiz iş günü içinde zorunlu mali sorumluluk sigortası sınırları içinde kalan miktarları hak sahibine ödemek zorundadırlar.” şeklinde düzenlemeler yapıldığı, Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın A-1. maddesinde de, sigortacı bu poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermesinden dolayı 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’na göre işletene düşen hukuki sorumluluğu, zorunlu sigorta limitlerine kadar temin edeceğinin düzenlendiği, 06/04/2015 günü saat 01:45 sıralarında Yeni İstanbul Caddesi üzeri Aydınlık alt geçit yan yolda Kent Plaza karşısında sürücü davalı … idaresindeki … plakalı otomobili ile yoldan çıkıp ağaçlara çarptığı ve kaza neticesinde araç içerisinde sağ ön koltukta yolcu olarak bulunan davacıların murisi …’un araç içerisinde olay mahallinde hayatını kaybettiği, kazaya karışan … plakalı aracın davalı sigorta şirketine 19/02/2015 başlangıç – 19/02/2016 bitiş tarih ve … numara ile Zorunlu Mali Sorumluluk (Trafik)Sigorta Poliçesi ile ve 22/08/2014 başlangıç – 22/08/2015 bitiş tarih ve yine kazaya karışan … plakalı aracın davalı sigorta şirketine … poliçe numarasıyla Genişletilmiş Kasko Süper Oto Poliçesi ile sigortalı olduğu, mahkememizce Ankara Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesine talimat yazılarak; Davalı sürücünün olayda kusurunun belirlenmesi bakımından Karayolları Trafik Fen Heyetinden rapor düzenlenmesinin istenildiği, Karayolları Trafik Fen Heyeti’nin düzenlemiş olduğu 25.09.2017 tarihli bilirkişi raporunda; davalı …’e ait davalı şirkete sigortalı aracın, davalı sürücüsü …’ün meydana gelen olayda %50 oranında, davacıların yakını …’un %50 oranında kusurlu olduklarının bildirildiği, hesap bilirkişisi Av…. tarafından düzenlenen 07/05/2018 tarihli bilirkişi raporunda; davacı anne …’in müteveffanın ölümü nedeniyle DYK Tazminat tutarının toplam 24.567,24 TL olduğu, baba …’ın müteveffanın ölümü nedeniyle DYK Tazminat tutarının toplam 17.124,20 TL olduğunun bildirildiği, mahkememiz dosyasının hesap bilirkişi Av….’e yeniden tevdii edilerek; 2019 yılındaki asgari ücret artışları da dikkate alınarak ek rapor düzenlenmesinin istenildiği, hesap bilirkişi Av…. tarafından düzenlenen 09.04.2019 tarihli ek bilirkişi raporunda; davacı anne …’in müteveffanın ölümü nedeniyle DYK Tazminat tutarının toplam 31.906,71 TL olduğu, baba …’ın müteveffanın ölümü nedeniyle DYK Tazminat tutarının toplam 22.523,97 TL olduğunun bildirildiği, mahkemece alınan tüm raporların ayrıntılı ve denetime açık olması nedeniyle hükme esas alındığı, … plakalı araç sürücüsü …’ün %50 oranında kusurlu olması nedeniyle kusuru oranında davacılardan … ve … yönünden oluşan maddi zararlarından araç sürücüsü … ve araç maliki …’ün ve aracın ZMMS sigortalısı … Sigorta A.Ş.’nin(poliçe limiti ile sınırlı olmak üzere), davacılar …, … ve …’un oluşan manevi zararlarından, … plakalı araç sürücüsü davalı …’ün ve araç işleteni …’ün, yine … plakalı aracın davalı sigorta şirketine kaza tarihine kapsar şekilde Genişletilmiş Kasko Süper Oto Poliçesi ile sigortalı olduğu, manevi tazminat taleplerinin sigorta kapsamında olduğu ve kişi başına 50.000,00 TL limitli olduğundan müştereken ve müteselsilen sorumluluklarının bulunduğu, davalı tarafın hatır taşıması ve müterafik kusur itirazında bulundukları, … araç sürücüsü …’ün ve murisin arkadaş oldukları, Konya …Asliye Ceza Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyasından alkollü olduğunun belirlendiği, muris …’ın ise bile bile alkollü bulunan arkadaşının sürücü olduğu araca bindiği ve yolcu olduğu sırada emniyet kemerini takmayarak zararın artmasında müterafik kusurlu olduğundan, davalılarının müterafik kusur indirimi ve hatır taşıması savunmaları yerinde görülerek davacıların tazminat taleplerinden takdiren %20 oranında müterafik kusur indirimi ve %20 oranında hatır taşıması indirimi yapıldığı, dava açılmadan önce davacıların 27/07/2016 ve 03/01/2017 tarihlerinde davalı şirkete başvuru yaptıkları, KTK 97. Maddesi kapsamında başvuruya ilişkin dava şartının yerine getirildiği, yine maddi tazminat yönünden davalı sigorta şirketinin 27/07/2016+8(KTK.99.md) iş günü)=09/08/2016 tarihinde temerrüde düştüğü, manevi tazminat yönünden 27/07/2016+45(TTK.1427.md.)gün)=11/09/2016 tarihinde temerrüde düştüğü, davacı …’un muris …’un babası, davacı …’un muris …’un annesi, diğer davacı …’un ise muris …’un kardeşi olduğu, desteklerinin vefatı nedeniyle, acı çektikleri ve sağlık bütünlüklerinin bozulduğu, bu nedenle manevi zarara uğradıkları, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, haksız eylemin ağırlığı, hakkaniyet ilkesi ve diğer hususlar dikkate alınarak davacıların maddi ve manevi tazminat taleplerinin kısmen kabulüne kısmen reddine karar vermek gerekmiş olup aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.” şeklinde davanın kısmen kabul kısmen reddi ile; Davacı … için 22.523,97 TL, davacı … için 31.906,71 TL destekten yoksun kalma zararına bağlı maddi tazminata 6098 sayılı TBK.’nun 52/1. maddesi gereğince takdiren % 20’si oranında müterafik kusur, TBK.’nun 51. maddesi gereğince takdiren % 20’si oranında hatır taşıması indirimi yapılmak suretiyle davacı … için hesaplanan 13.514,38 TL, davacı … için hesaplanan 19.144,03 TL maddi tazminatın davalılar … ve … yönünden olay tarihi olan 06/04/2015 tarihinden, davalı … Sigorta Aş yönünden temerrüt tarihi olan 09/08/2016 tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte (davalı … Sigorta A.Ş.’nin sorumluluğunun kaza tarihinde geçerli olan poliçe limitiyle sınırlı olmak üzere) davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesine, Davacıların fazlaya ilişkin taleplerinin reddine, Davacı …’un destekten yoksun kalma zararına bağlı maddi tazminat talebinin reddine, Davacı … için 25.000,00 TL, davacı … için 25.000,00 TL, davacı … için 15.000,00 TL manevi tazminatın davalılar … ve … yönünden olay tarihi olan 06/04/2015 tarihinden, davalı … Sigorta Aş yönünden temerrüt tarihi olan 11/09/2016 tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte (davalı … Sigorta A.Ş.’nin sorumluluğunun kaza tarihinde geçerli olan Genişletilmiş kasko süper oto poliçe limitiyle sınırlı olmak üzere) davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesine, Davacıların fazlaya ilişkin taleplerinin reddine dair hükmün kurulduğu anlaşılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacılar vekili sunduğu istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Yerel Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda …’ın %50 kusurlu olduğu kabul edilerek hesaplanan tazminattan %50 kusur indirimi yapıldığını, akabinde kalan tazminata %20 müterafik kusur indirimi yapıldığını, ayrıca %20 hatır taşıması indirimi yapıldığını, bu yapılan indirimlerin çok yüksek oranda ve hakkaniyete aykırı şekilde yapıldığını, uygulanan kusur oranında da yanlışlığın bulunduğunu, yaptıkları itirazların değerlendirmeye alınmadığını, hesap bilirkişisinden alınan raporda da davacıların desteğinin … öğrencisi olduğunu, Yargıtay’ın yerleşik uygulamaları doğrultusunda maddi zararın hesap bazı olarak asgari ücretin alındığına dair saptamada bulunulduğunu ancak neden asgari ücretin baz alındığının anlaşılmadığını, bu yöndeki itirazlarının da değerlendirmeye alınmadığını, manevi tazminata ilişkin davalının 1.84 promil alkollü olduğunu, ceza yargılamasına göre tam kusurlu olduğunu, ölen …’ın kaza anında 23 yaşında olduğunu, ailesinin ekonomik durumunun genel ortalamanın üzerinde olduğunu, davalının kazadan sonra kazanın oluşumuna ilişkin doğru olmayan beyanlarda bulunduğunu, adli makamları yanıltmaya çalışan bu kişinin eyleminin dikkate alınarak caydırıcılığı olan bir manevi tazminata hükmedilmesinin uygun olacağını, Yerel Mahkemece takdir edilen tazminatların elem ve ızdırabı hafifletmesi ve davalı tarafta caydırıcılık sağlamasının mümkün olmadığını beyan ederek Yerel Mahkemece verilen kararın kaldırılması ile davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar … ve … vekili sunduğu istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Yerel Mahkemece verilen kararın hukuk ve hakkaniyete aykırı olarak karar verildiğini, manevi tazminat yönünden … yönünden kurulan kararda herhangi bir isabetsizliğin bulunmadığını, … ve … yönünden kurulan kararın hukuka aykırı olduğunu, manevi tazminata ilişkin ise … ve … için ayrı ayrı 25.000,00 TL ve … için 15.000,00 TL manevi tazminata hükmedildiğini ancak miktar bakımından fahiş olduğunu, manevi tazminat miktarının yapılırken somut olayın özeliği, zarar görenin ekonomik ve sosyal durumu, paranın alım gücü, maluliyet oranı, beden gücü kaybı nedeniyle duyulan ve ileride duyulacak elem ve ızdırabın gözetilmesi gerektiğini, müteveffanın emniyet kemerini takmadığı ve el frenini çekmesi sebebiyle kazada kusurunun bulunduğunun dosya kapsamı ile de sabit olduğunu beyan ederek Yerel Mahkemece verilen kararın ortadan kaldırılması ile davanın reddine, aksi halde maddi ve manevi tazminatlarda takdir edilecek indirimin yapılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR :
Uyuşmazlık, Yerel Mahkemece verilen davanın kısmen kabul kısmen red kararına davacılar vekili ile davalı … ve … vekilinin ayrı ayrı istinaf itirazları doğrultusunda kararın ortadan kaldırılmasına ilişkindir.
DELİLLER :
Konya … ASLİYE Ticaret Mahkemesi … Esas … Karar sayılı dosyası.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE :
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341 ve devamı maddeleri uyarınca ve özellikle istinaf incelemesinin kapsamının öngörüldüğü 355. maddeye göre re’sen gözetilecek kamu düzenine aykırılık halleri dışında istinaf incelemesi istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır.
Davacı vekilinin kusur oranının yanlış belirlendiği,hukuk
Mahkemesinin tespit edilen maddi vakıalarla bağlı olduğu istinafı yönünden
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu
Madde 49- Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür.
Zarar verici fiili yasaklayan bir hukuk kuralı bulunmasa bile, ahlaka aykırı bir fiille başkasına kasten zarar veren de, bu zararı gidermekle yükümlüdür. Düzenlemesi mevcuttur. Haksız fiil sorumluluğunun ortaya çıkabilmesi için gerekli olan ikinci koşul, zarara sebebiyet veren hukuka aykırı fiilin, fail tarafından kusurlu olarak yapılmış olmasıdır. Kusur, hukuk düzeninin kurallarının bilerek ve isteyerek yada ihmal sebebiyle ihlal edilmesi gerekecektir.Kusurun kanunlarımızda tanımı yapılmamıştır. Uygulama ve öğretide kabul görmüş tanıma göre; kusur, hukuk düzenince kınanabilen davranıştır. Kınamanın nedeni, başka türlü davranma olanağı varken ve zorunlu iken, bu şekilde davranılmayarak, bu tarzdan sapılmış olmasıdır. Kısacası; kusur, genel tanımıyla, hukuk düzeni tarafından bir davranış tarzının kınanması olup; bu kınama, o davranışın belirli koşullar altında bireylerden beklenen ortalama hareket tarzından sapmış olmasından kaynaklanır.
Ceza davasında hükme dayanak yapılan maddi olgularla ve özellikle eylemin hukuka aykırılığını ve failini belirleyen, mahkumiyet kararının bu yönlerinin hukuk hakimini bağlayacağı, kusurun takdiri ve zararın miktarını tayini hususundaki kararın hukuk hakimini bağlamayacağı hususlarının doktrinde ve Yargıtay’ın yerleşik uygulamalarında kabul edilmekte olduğu, bunun yanında, maddi olayları ve yasak eylemlerin varlığını saptayan ceza mahkemesi kararının, taraflar yönünden kesin delil niteliğini taşıdığı, (YHGK’nın 23.01.1985 gün ve 1983/10-372 esas, 1985/21 karar sayılı ilamı) ceza mahkemesinin, uyuşmazlık konusu olayın tespitine; diğer bir söyleyişle, olayın varlığına ve sanık tarafından işlendiğine ilişkin maddi olgular hakkındaki kesinleşmiş saptamasının, aynı konudaki hukuk mahkemesinde de kesin hüküm oluşturacağı, bunun nedeninin, ceza yargılamasındaki ispat araçları bakımından ceza hakiminin hukuk hakiminden çok daha elverişli bir konumda olmasından kaynaklandığı, (Mustafa Çemberci, Hukuk Davalarında Kesin Hüküm, 1965, s. 22 vd; Turgut Uygur, Borçlar Kanunu Şerhi, C. 1, S. 844; YHGK’nın 28.03.2012 gün ve 19-24 esas, 243 karar sayılı ilamı) böylece, kural olarak hukuk hakiminin ceza yasasındaki hükümlerle ve ceza hakiminin kararıyla bağlı tutulmadığı, ancak ceza yargılamasındaki mahkumiyet kararı, kusurun takdiri ve zarar tutarının saptanması konusunda hukuk hakimini bağlamaz ise de; mahkumiyet kararı, eylemin haksızlığını ve sanık tarafından işlendiği hususları hukuk hakimini bağlayıcı niteliktedir.
6098 sayılı TBK’nun 74. maddesi gereğince hukuk hakimi, ceza mahkemesince belirlenen kusur durumu, ceza hukukunun sorumlulukla ilgili hükümleri ve beraat kararı ile bağlı değil ise de; ceza mahkemesinde belirlenen maddi vakıa ile bağlıdır.
Somut olayda Trafik kaza tespit tutanağına göre davalının istanbul yolu Caddesi Aydınlıkevler kavşağı yol yan bağlantı yolundan seyir halindeyken direksiyon hakimiyetinin kaybedilmesi sonucu aracın sağ ileriye doğru savrulması neticesinde kaldırım taşlarına çarptıktan sonra yolun sağında bulunan yeşil alandaki ağaca çarpması sonucu kazanın meydana geldiği sanığın 2918 sayılı yasanın 52/1-b maddesi gereğince aracın hızını teknik özelliğini görüş, hava, yol ve trafik durumunun gerektirdiği şartlara göre kullanmadığı gerekçesi ile kusurlu olduğu,
Ceza dosyasında mevcut doktor raporunun incelenmesinden kazada davalının da yaralandığı, ayrıca 1,84 promil alkollü olduğunun tespit edildiği
Soruşturma aşamasında Konya C.Başsavcılığı tarafından kaza mahallinde bilirkişi incelemesi yapıldığı, bilirkişi …’ın dosyada mevcut 06/04/2015 tarihli raporunda kaza mahallinde yapmış olduğu incelemede yoldan çıkma öncesinde asfalt emin üzerinde araca ait herhangi bir fren kazıntı veya savrulma izinin bulunmdığını belirttiği ve 1,84 promil alkollü araç kullanan sanığın tam kusurlu olduğu yönünde rapor düzenlediği anlaşılmaktadır
Ceza mahkemesi İlk derece mahkemesince bilirkişilerin katılımı ile ilk olarak sanığın savunması doğrultusunda sanığın kulladığı, … plakalı aracın el freninin maktül tarafından çekilip çekilmediği hususu araştırılmış, bilirkişiler … ve … tarafından düzenlenen 19/02/2016 tarihli raporda kazanın araç sürücüsünün aşırı alkollü ve hızlı olarak aracı kullanması, ayrıca araçta yolcu olarak bulunan maktül …’un el freni çekmesi sonucu oluştuğunu bu nedenle kusurun müşterek olduğunu belirttikleri görülmüştür.
Ceza mahkemesi İlk derece mahkemesince kaza tespit tutanağı ile bilirkişi raporları arasında oluşan çelişkinin giderilmesi amacıyla dosyanın Ankara Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas dairesi başkanlığına gönderildiği, düzenlenen 15/06/2016 tarihli bilirkişi raporunda maktül …’ın herhangi bir müdahalesi olmadan kazanın meydana gelmiş olması halinde sanığın asli kusurlu, maktülün kusursuz, sanığın direksiyon hakimiyetini maktülün müdahalesi sonucunda kaybettiğinin kabul edilmesi halinde ise sanık ve maktülün eş değer kusurlu olduklarının bildirildiği görülmüştür.
Soruşturma aşamasında kazadan hemen sonra kaza mahallini ve yolun durumunu gösterir şekilde video çekiminin yapıldığı anlaşılmış olup, bu videonun incelenmesinde, aracın el fren kısmında kazadan sonra örtü bulunması nedeniyle el freninin çekili olup olmadığının tespit edilemediği anlaşılmaktadır
Soruşturma Aşamasında Olaydan sonra kaza mahallini inceleyen ve bilirkişi raporu düzenleyen … ceza mahkemesi duruşmasında yeniden dinlenilmiş olup bilirkişi … duruşmadaki beyanında: “Ben soruşturma aşamasında bu dosyada bilirkişilik yapmıştım, kaza gece saat 01:30 sıralarında olmuş ben ise dosya üzerinden ertesi günü bilirkişilik yaptım, savcı beyle birlikte kaza mahallini gidip inceledik ve buna göre raporumu hazırladım, aracı hiç görmedim, bu nedenle araç hakkında herhangi bir beyanda bulunmam mümkün değildir, ben savcı beyle gittiğimde yolu ve kaza mahallini inceledim, kaza mahallinde yol üzerinde herhangi bir iz yoktu, yoldan çıktıktan sonra stabilize alanda izler vardı, bunu da rapor ve krokimde belirttim şeklinde beyanda bulunmuştur.
Dosyada mevcut fotoğraf ve CD ler Ankara BAM 12. Cd nin bilgisayarına takılarak bilirkişiye gösterilerek yolda bulunan fren izleri sorulmuş, bilirkişi beyanında “bu izler muhtemelen başka bir araca aittir, ben aracın yoldan çıkmış olduğu noktayı tespit ettim, bu noktanın gerisinde yolda herhangi bir fren izi tespit etmedim, bana izlettiğiniz videodaki izleri de görmedim” şeklinde beyanda bulunduğu anlaşılmaktadır
Konya … Asliye ceza mahkemesinin … Esas … karar sayılı dosyasındaki kararı ile
“……Sanığa verilen ceza miktarı dikkate alınarak CMK nun 231 ve TCK nun 51.maddeleri uygulanmamıştır. Her ne kadar sanık ve müdafii savunmalarında, maktülün aracı kullanmak istediğini kendisinin izin vermeyince, direksiyondan tutmaya çalıştığını, bu arada araç yalpa yapınca frene bastığını, araç durmayınca da maktülün el frenini çektiğini belirtmiş ise de, kazadan sonra bilirkişi raporu hazırlayan ve mahkememizce dinlenen … kazanın ertesi günü olay yerini C.Savcısı ile incelediklerini yolda fren izi olmadığın, aracın yoldan çıktan sonra izlerin bulunduğu yönündeki beyanı, aynı şekilde kazadan sonra olay yerine intikal eden ve kaza tespit tutanağını düzenleyen tanık …’ın sanığa kazanın nasıl olduğu yönündeki soruya hatırlamadığı şeklinde verdiği cevap birlikte değerlendirildiğinde, sanığın tam kusurlu olduğu yönündeki bilirkişi raporu ile sanık ve müdafiinin savunmalarına itibar edilmemiştir. …” şeklinde kararı ile davalı tam kusurlu bulunmuş
Bu kararın istinafı üzerine Ankara BAM 12 CD nin … esas … karar sayılı ilamı ile
“….Sanık savunması, katılan beyanları, otopsi tutanağı, doktor raporu, katılanların beyanı, soruşturma alınan bilirkişi raporu, mahkememizce yapılan keşif, alınan bilirkişi raporları, ve tüm dosya kapsamına göre kazanın 1,84 promil alkollü olarak kullandığı aracın hakimiyetini kaybetmesi sonucunda kazanın meydana geldiği, kazanın oluşumunda maktülün herhangi bir kusurunun bulunmadığı takdir ve sonucuna varılmış olup ilk derece aşamasında yapılan yargılamada vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre, maktulün ölümü ile sonuçlanan kazanın mahkeme kabulü mahkemenin kararında usule ve esasa ilişkin herhangi bir hukuka aykırılığın bulunmadığı, delillerde ve işlemlerde herhangi bir eksiklik olmadığı, ispat bakımından değerlendirmenin yerinde olduğu, eylemin doğru olarak nitelendirildiği ve kanunda öngörülen suç tipine uyduğu, cezanın kanuni bağlamda uygulandığı anlaşıldığından aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur …..” şeklinde karar ile istinaf itirazlarının esastan reddine karar verilip kararın kesinleştiği anlaşılmaktadır.
Görüldüğü üzere, ceza mahkemesinde davalı olayda tamamen kusurlu olduğuna dair ve yine olayın meydana gelmesinde müteveffanın el frenini çekmesi nedeni ile meydana gelmediği,böyle bir olayın vukubulmadığı olgusunun maddi vakıa olarak tespit edilmiş ve olayda tamamen davalının kusurlu olduğunu dair maddi vakıa kesinleşmiş olup hukuk hakimi kesinleşen maddi vakıa ile bağlıdır.
Bu durumda mahkemece, kesinleşen maddi vakıaya göre davalı %100 oranında kusurlu olduğunun kabulü ile sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken müteveffanın fren sistemine müdahale etmesi nedeniyle % 50 kusurlu olduğu belirtilerek indirim yapılmak suretiyle yazılı olduğu biçimde hüküm kurulması doğru görülmemiş ve davacının istinaf itirazlarının yerinde olduğu anlaşılmaştır.
Nitekim Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin … esas … karar sayılı ilamı
Desteğin öğrenci olup asgari ücret üzerinde kazancı olacağı,bu nedenle emsal ücret araştırılmadan karar verilemeyeceği yönünden
İlk derece mahkemesince desteğin asgari ücret seviyesinde kazancı olacağından bahisle hesaplama yaptırıldığı anlaşılmaktadır.
Üniversiteden gelen 17/03/2017 tarihli cevabı yazıda desteğin selçuk ünv teknik bilimler meslek yüksekokulu … 2 .sınıf öğrencisi olduğu,en erken muhtemel mezuniyet tarihinin ocak 2018 tarihi olduğu belirtilmiştir
Desteğin üniversite mezunu olması halinde, asgari ücretin üzerinde gelir elde edeceği açık olsa da; eğitim aldığı alana göre iş bulma imkanı ve elde edilecek kazanç vs. konusunda yeterli araştırma yapılmadan hesaplamanın yapıldığı rapora göre karar verilmesi, eksik inceleme mahiyeti taşımaktadır.
Bu durumda mahkemece; desteğin üniversite öğrencisi olduğu bildirildiğine göre, okuduğu ilgili üniversiteden ,yaşasaydı mezun olacağı muhtemel tarihin ve mezun olması halinde eğitim aldığı alana göre yapabileceği işin ne olduğunun sorulması; gelen bilgilere göre, desteğin mezun olduğunda yapacağı mesleğine göre elde edebileceği gelirin saptanması için emsal gelir araştırması yapılması,kişinin mezun olduktan bir müddet sonra iş bulabileceği değerlendirilerek ilgili meslek odaları ve meslek kuruluşlarından mezuniyetinden itibaren ne kadar sürede iş bulabileceği, emsal gelirinin ne kadar olacağı gibi hususların sorulması; bu tespitlerden sonra desteğin belirlenen geliri üzerinden kazanılmış haklara da halel gelmemek kaydıyla, davacıların destekten yoksun kalma tazminatın belirlenmesi için başka bir aktüerya uzmanı bilirkişiden denetime elverişli, ayrıntılı rapor alınarak karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeyle yazılı biçimde hüküm tesisi doğru görülmemiş ve davacılar vekilinin bu istinaf sebebi belirtilen gerekçeyle yerinde bulunmuştur.
Davacı vekilinin Müterafik kusur ve hatır indirimi yapılmasının hatalı olduğu istinafı ;
6098 sayılı Türk Borçlar Yasasının, “Tazminatın belirlenmesi” üst başlıklı 51/1 maddesi hâkimin, tazminatın kapsamını ve ödenme biçimini, durumun gereğini ve özellikle kusurun ağırlığını göz önüne alarak belirleyeceği hükme bağlanmıştır.
Tazminattan indirim sebeplerini düzenleyen, Türk Borçlar Yasasının 52.maddesinde öngörülen sebepler, daha çok zarar görenle ilgilidir. “Hiç kimsenin kendi kusurundan yararlanamayacağı” yönündeki genel hukuk ilkesinin etkisiyle, maddede sayılan belirli hal ve durumlarda tazminattan indirim yapılması mümkün bulunmaktadır.
Anılan madde kapsamında yer alan indirim sebeplerinden bir kısmı; zarar verici fiile rıza, ortak veya kişisel kusurdur. Zarar gören, zararlandırıcı olayın sebep olacağı zarara önceden razı olabilir. Zarar gören, zarara açık veya örtülü bir irade beyanıyla razı olabileceği gibi, rızanın, diğer bir takım olgulardan da çıkarılması mümkündür. Makul bir insanın aynı şartlarda kendi yararı gereğince yapmaması gereken harekette bulunması da, zarar görenin ortak kusurunu ifade etmektedir. Zarar görenin bu kusuru, illiyet bağını kesmeyecek yoğunlukta ise tazminattan bir indirim sebebidir. Burada da hâkim, somut olayın özelliklerini dikkate alarak, hakkaniyet düşüncesiyle indirim yapabilecektir.
Hatır taşıması bir kimseyi ücretsiz olarak ve bir karşılık almadan ve bir yararı bulunmadan taşıma halidir. Yani hatır için taşımada taşımanın karşılıksız olması veya alınan karşılığın önemsiz olması gerekir. Taşıma, işletenin veya sürücünün değil taşınanın yararına olmalıdır.
Müterafik kusur ise; aynı şartlar altındaki makul, dürüst ve ortalama bir kişinin, kendi menfaati icabı, zarara uğramamak için kaçınacağı veya kaçınması gereken bir davranış tarzını ifade etmektedir. (EREN, Fikret. Borçlar Hukuku Genel Hükümler. Y. 2015. S. 582)
Buna göre, hatır taşıması indirimi için kural olarak hatır taşıması şartlarının varlığı yeterli iken, müterafik kusur indirimi için zarar görenin, zararı önleyici ya da azaltıcı tedbirleri almamasında kusurlu olmasını ifade etmektedir.(Yargıtay 17 HD. 2014/21879 E- 2016/11087 K.)
Somut olayda müteveffanın, emniyet kemeri takmadan yolculuk ettiğinin anlaşıldığı,zira ceza mahkemesinde ifadesine başvurulan ve kazadan sonra olay yerine intikal eden polis memuru …’ın beyanları uyarıca müteveffanın kemerinin takılı olmadığının tespit edildiği, müteveffanın aynı zamanda alkollü olduğunu bildiği şöforün yanında yolculuk yaptığı ve hatır için de taşındığı anlaşılmaktadır.
Bu durum, zarar görenin, zararlandırıcı olayın sebep olacağı risk ve doğacak tehlikeli duruma önceden razı olması olarak benimsenmekte ve zararın oluşumunda müterafik kusurlu olduğunun kabulü gerekmektedir. Yargıtay uygulamalarına göre; hatır taşıması olması durumunda % 20, zarar görenin olayda müterafik kusuru olması durumunda da %20 oranında indirim yapılması gerektiği kabul edilmektedir. Dava konusu olay yönünden; belirlenen zarar miktarı üzerinden, hatır taşıması için % 20 akabinde de emniyet kemeri takılmadan yolculuk etmek ve alkollü olduğunu bildiği kişinin yanında yolculuk etmesi nedeniyle müterafik kusur nedeniyle %20 oranında indirim yapılarak tazminatın hesaplanması doğru olup istinaflar yersizdir
Davalı vekilinin maddi tazminatın hukuka aykırı olup resen tespit edilecek sebeplerle kaldırılması istinafı:
Hukuk Muhakemeleri Yasasının 352.maddesinde istinaf başvuru sebeplerinin ve gerekçesinin gösterilmemesi durumunda öncelikle gerekli kararın verileceği yazılıdır. HMK’nun 342/3 maddesinde başvuru sebeplerinin ve gerekçesinin gösterilmediği durumlarda 355.madde çerçevesinde inceleme yapılacağı belirtilmiştir. HMK’nun 355.maddesine göre istinaf incelemesi, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır. Ancak Bölge Adliye Mahkemesi kamu düzenine aykırılık gördüğü takdirde bunu re’sen gözetir.
HMK’nın 352 maddesinde yer alan” istinaf başvuru dilekçesinde başvuru sebepleri ve gerekçesinin bildirilmesi “355. maddesinde yer alan” incelemenin, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılacağı ancak, bölge adliye mahkemesinin kamu düzenine aykırılık gördüğü takdirde bunu resen gözeteceği ” ve 357. maddesinde yer alan” bölge adliye mahkemesince resen göz önünde tutulacaklar dışında, ilk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunmaların dinlenemeyeceği, yeni delillere dayanılamayacağı ve ilk derece mahkemesinde usulüne uygun olarak gösterildiği hâlde incelenmeden reddedilen veya mücbir bir sebeple gösterilmesine olanak bulunmayan delillerin bölge adliye mahkemesince incelenebileceği” hükümleri doğrultusunda davalının istinaf dilekçesinde maddi tazminat açısından istinaf sebep ve gerekçesini göstermediği,kararın usul ve yasaya aykırı olduğundan bahsedip resen gözetilecek seselerle kararın kaldırılmasını istediği, ancak itirazına ilişkin hiçbir gerekçe ve açıklamada bulunmadığı, kullanılan bu ifadenin HMK’nın 352. maddesinde yer alan “istinaf başvuru dilekçesinde başvuru sebepleri ve gerekçesinin bildirilmesi” şeklindeki düzenlemeye uygun bir gerekçe olarak kabulünün mümkün olmadığı istinaf dilekçesinde de aynı şekilde somut bir itirazının bulunmadığı, bu durumda maddi tazminata yönelik itirazlarının yerinde olmadığı anlaşılmıştır.
Kaldırma sebebine ve davalının olayda tam kusurlu olduğuna yönelik maddi vakıa tespitine göre her iki taraf vekilinin manevi tazminatın yüksekliği veya düşüklüğüne yönelik itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek bulunmamaktadır.
HMK nın 353/1-a maddesi 6. bendinde; mahkemece tarafların davanın esasıyla ilgili olarak gösterdikleri delillerin hiçbiri toplanmadan veya gösterilen deliller hiç değerlendirilmeden karar verilmiş olması, istinaf aşamasında duruşma yapılmadan değerlendirilmesi gereken bir istinaf sebebi olarak kabul edilmiştir.HMK da düzenlenen istinaf sisteminin, dar istinaf sistemi olduğu hususu düşünüldüğünde, işin esasının incelemesine geçilebilmesi için hüküm kurmaya yetecek esaslı bir delilin toplanmamış olması halinde bu maddenin uygulanması gerekeceği sonucu ortaya çıkmaktadır. Hukuk Muhakemeleri Kanunun md. 353/1-a-6. bentte geçen “Tarafların davanın esasıyla ilgili olarak gösterdikleri delillerin hiçbiri toplanmadan veya gösterilen deliller hiç değerlendirilmeden karar verilmiş olması” ifadesini, yetersiz olmakla birlikte dosyada delillerin kısmen toplanıp kısmen değerlendirildiği ancak davanın esasıyla ilgi uyuşmazlığı tam olarak ortaya koyup çözecek derecede esaslı delillerin toplanmamış olması veya bu delillerin değerlendirilmemiş olması şeklinde amaçsal yorumlamak, istinaf incelemesinin denetime ilişkin işlevi de göz önüne alındığında maddenin düzenleme amacına daha uygun olacaktır.
İstinaf sistemimizde dar anlamda istinaf sisteminin benimsendiği düşünüldüğünde ilk derece mahkemesi tarafından dellillerin toplanıp değerlendirilmesi ve bu yargılamanın yanlış olduğu hususlarda tarafların ileri sürdüğü hususlarda inceleme yapılarak karar verilmesidir.İstinaf mahkemesi hem denetim hem de maddi vakıa incelemesi yapan mahkemeler olarak kurulmuş olması,denetim sonucu eksik bulduğu ,tahkikat işlemlerini tamamlayarak yargının gecikmeden karar verme amacına yönelik olup ilk derece mahkemesinin yapması gereken tahkikat işlemlerinin istinaf mahkemesince yapılmasını sağlamak olmadığı,aksinin kabulünün sistemi dar anlamda istinaftan çıkarıp geniş anlamda istinafa sürükleyeceği,bu durum da kanun koyucunun amacına ters bir durum oluşturacağı anlaşılmaktadır.
Yetersiz bir tahkikat ile tahkikatın hiç yapılmamış olması arasında sonuç bakımından bir fark yoktur. Her iki halde de taraflar ilk derece mahkemesindeki yargılamada hukuki dinlenilme hakkından mahrum bırakılmışlardır. Dolayısıyla, önemli olan kaç delilin toplanıp kaç tanesinin eksik bırakıldığından çok, uyuşmazlığın halli için önem arz eden delillerin toplanıp toplanmamasıdır
Bu bakımdan Davanın esasıyla ilgili olarak gösterilen delillerin “hiçbirinin” toplanmaması ile anlaşılması gerekenin uyuşmazlığın çözülmesi için taraflarca gösterilen delillerden hiç birinin toplanmaması ya da deliller bütünü ile çözüme ulaşılabilecek hallerde bu bütünü oluşturan delillerden “birinin” toplanmamış olması halleri olduğu söylenebilir. Hakimin belirli bir yargıya vararak karar vermesinde etkili nitelikteki deliller söz edilmekte olup bu özellikte delillerden “birinin” toplanmamasını da 353/I-a-6. maddesi kapsamında değerlendirilmesi gerekmektedir.
Yukarıda yapılan genel açıklamalar ışığında, istinafa konu ilk derece mahkemesinin dosyası incelendiğinde, yukarıda belirtilen ve esasa etki eden hususlarda delillerin eksik toplandığı anlaşılmakla, ilk derece mahkemesi kararının duruşma yapılmaksızın kaldırılması ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye iadesine dair aşağıdaki hükmün kurulmasına karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekili ile davalılar … ve … vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile; ilk derece mahkemesi kararının HMK.nın 353/1-a.6 maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
2-Dosyanın, gerekçede belirtilen eksiklikler giderilerek yeniden yargılama yapılması için HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf yasa yoluna başvuran davacı vekili ile davalılar … ve … vekili tarafından peşin olarak yatırılan başvuru harcı dışında kalan istinaf karar harçlarının talep halinde taraflara ayrı ayrı iadesine,
4-Dosya üzerinde inceleme yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,
5-İstinaf yasa yoluna başvuran davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin İlk Derece Mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına,
6-Karar tebliği ve harç işlemlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
Dair, HMK’nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle KESİN olarak karar verildi….

… … … …
Başkan Üye Üye Katip
… … … …