Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2019/130 E. 2019/170 K. 28.02.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. KONYA BAM 3. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No:
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO :
KARAR NO :
KARAR TARİHİ :

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA … ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ :
NUMARASI :

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
İSTİNAF KARAR TARİHİ :
İSTİNAF KARAR YAZIM TARİHİ :
Yukarıda bilgileri yazılı mahkemece davanın kabulüne dair verilen karara ilişkin davalı vekilinin istinaf talebi üzerine mahkemece dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere dairemize gönderildiğinden yapılan ön inceleme ve incelemeyle heyete tevdi olunan dosyanın gereği görüşülüp aşağıdaki karar verilmiştir.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 14/01/2011 tarihinde sigortalı araç sürücüsü … sevk ve idaresindeki … plaka sayılı kamyonet ile sürücü … yönetimindeki … plaka sayılı kamyonun çarpışması sonucu meydana gelen trafik kazasında sigortalı araçta yolcu olarak bulunan müvekkili …’ün yaralandığını ve çalışma gücünün azaldığını, kazaya karışan … plakalı aracın davalı sigorta şirketi tarafından sigorta poliçesi ile sigortalandığını, davalı sigorta şirketine yazılı başvuru yapıldığını ancak 15 günlük yasal süre içerisinde yazılı olarak cevap verilmediğini, müvekkilinin tedavilerinin beklenen sonucu vermediğini, mesleğini gerektiği gibi yapamaz ve efor kaybına uğrar şekilde çalışma gücünün azaldığını, trafik sigorta poliçesinin sakatlanma teminatı klozundan müvekkilinin; geçici iş göremezlik süresinde uğradığı maddi zararı ile çalışma gücünün azalmasından doğan maddi zararından oluşan 10,00 TL maddi tazminatın kaza tarihinde geçerli sakatlanma teminatı klozu kişi başı artırılmış poliçe teminat limiti ile sınırlı olarak dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte tazminini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı sigortacıya yüklenmesini talep etmiş, duruşmada da bu beyanını tekrar etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; … plakalı aracın ……. numaralı Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta Poliçesi ile sigortalı olduğunu, dava konusu kaza sonucu müvekkiline yapılan başvuru sonucunda hasar dosyası açıldığını ve davacıya 30/03/2017 tarihinde 29.391,74 TL ödeme yapıldığını, davacının trafik kazası sebebi ile meydana gelmiş bir maluliyetinin olup olmadığının ve varsa oranının belirlenmesi amacıyla adli tıp kurumundan rapor alınmasını talep ettiklerini, davacının müvekkili şirkete sigortalı araçta yolcu olarak bulunduğunu, hatır taşıması indirimi yapılmasını talep ettiklerini, davacı vekili tarafından avans faizi talep edildiğini, ancak aracın ticari araç olmaması nedeniyle hükmedilecek faizin yasal faiz olması gerektiğini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
İlk Derece Mahkemesinin 27/12/2018 tarihinde verilen kararı ile; “Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; davcının davalı tarafından sigortalanan dava dışı sürücünün sevk ve idaresindeki araçta yolcu olarak bulunmakta iken … plakalı kamyonun depo kısmına çarpması sonucu meydana gelen trafik kazasında yaralandığından bahisle geçici iş göremezlik ve sürekli iş göremezlik tazminatı talebinde bulunduğu Ankara Adli Tıp Kurumundan alınan kusur raporuna göre kazanın meydana gelmesinde davalı tarafından sigortalanan araç sürücüsünün %100 kusurlu olduğu, NEÜ Adli Tıp Ana Bilim Dalı Başkanlığı’ndan alınan rapora göre davacının % 12,3 oranında malul kalacak, 6 ay iş ve güçten kalacak şekilde yaralandığı, davalı sigorta şirketince davacıya 30/03/2017 tarihinde 29.391,74 TL ödeme yapıldığı, bilirkişi raporundaki verilere göre bu ödemenin ödeme tarihindeki verilere göre davacının zararını karşılamadığı, bu nedenle davacıya yapılan ödemenin ödeme günü ile tazminatın hesaplandığı güne kadar geçen süredeki işlemiş yasal faizi de hesaplanarak ödeme tutarı ile birlikte hesaplanan tazminattan düşülmesi gerekeceği, (Yargıtay 17 Hukuk Dairesinin 22/06/2017 tarih 2015/798 esas 2017/7138 karar sayılı ilamı), buna göre hesaplama yapan bilirkişi raporu ve talep arttırım dilekçesine göre davacının 3.814,28 TL geçici iş göremezlik ve 62.404,73 TL sürekli iş göremezlik tazminatı talep edebileceği, savcılıkta alınan ifadelerden davacının dava konusu araçta işe gitmek için bulunduğu bu nedenle hatır taşımasının söz konusu olmadığı, davalı tarafından sigortalanan aracın kamyonet olduğu bu nedenle avans faizine hükmedilmesi gerektiği, davacı vekilinin dava dilekçesinde dava tarihinden itibaren faiz talebinde bulunduğu anlaşıldığından aşağıdaki hüküm kurulmuştur. ” şeklinde davacının davasının kabulü ile; 3.814,28 TL geçici işgöremezlik, 62.404,73 TL sürekli işgöremezlik olmak üzere toplam 66.219,01 TL tazminatın dava tarihi olan 06/04/2017 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte poliçe limiti ile sınırlı olmak kaydıyla davalıdan alınarak davacıya verilmesine dair hükmün kurulduğu anlaşılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davalı vekili sunduğu istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davacı tarafın maluliyet oranına ilişkin dava dosyasına sunduğu rapor ile hükme esas alınan Necmettin Erbakan Üniversitesi Meram Tıp Fakültesi Hastanesi Başhekimliğinden alınan raporlar arasında büyük bir çelişki bulunduğunu, çelişkinin giderilmesi için müvekkili şirket tarafından dosyanın Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Dairesine gönderilmesi talebinde bulunulduğunu ancak bu taleplerinin Mahkemece dikkate alınmadığını, hükme esas alınabilecek doğru ve sağlıklı bir hesap raporu tanim edilebilmesi için öncelikle başvuru sahibinin kaza ile illiyet bağını gösterir nihai maluliyet raporu alınması gerektiğini, ayrıca alınan aktüerya raporunun hayatın olağan akışına ve aktüeryal esaslara aykırı olarak tanzim edilen raporun hükme esas alınmasının taraflı ve hukuka aykırı bir karar verilmesine neden olduğunu, bilinen dönem hesabının yerleşik Yargıtay uygulamasına aykırı olarak hesaplanmasının hatalı olduğunu ve başvuru sahibi lehine sebepsiz zenginleşmesine teşkil ettiğini, ayrıca aktüer hesabında davacının kusuru oranında indirim yapılmalıyken müterafik kusur durumunun işletilmemesinin hatalı olduğunu, ceza dosyasındaki ifade tutanaklarına göre başvuranın sigortalı araç sürücüsünün arkadaşı olduğunu, araçta hatır tanışıklığı ile seyahat eden başvuranın tazminat hesaplamasında hatır taşımasının dikkate alınması ve hesaplanacak tazminattan hakkaniyete uygun bir indirim yapılması gerektiğini, müvekkili şirket sigortalısının aracı sahsi kullanıma tesis edilmiş bir araç olduğunu, aracın ticari amaçla kullanılmadığını, buna rağmen avans faizine hükmedilmesinin kabul edilemeyeceğini, ayrıca müvekkilli şirketin temerrüde düşmediğinden yargılama masrafları ve faizden de sorumlu tutulamayacağını beyan ederek İlk Derece Mahkemesince verilen kararın kaldırılması ile yeniden yargılama yapılarak talepleri doğrultusunda davanın reddine karar verilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR :
Uyuşmazlığın dava konusu trafik kazası nedeniyle maddi tazminat davasında aşağıda belirtilen davalı sigorta şirketinin istinaf nedenlerinin yerinde olup olmadığı noktasında toplandığı anlaşılmıştır.
DELİLLER :
Konya … Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas … Karar sayılı dosyası.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE :
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341 ve devamı maddeleri uyarınca ve özellikle istinaf incelemesinin kapsamının öngörüldüğü 355. maddeye göre re’sen gözetilecek kamu düzenine aykırılık halleri dışında istinaf incelemesi istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır. Davalı sigorta şirketi vekilinin istinaf sebepleri doğrultusunda, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda;
Dava, trafik kazasından kaynaklanan maddi tazminat istemli davadır.
A- Davalı Sigorta Vekilinin, NEÜ Hastahane Adli Tıp Anabilim Başkanlığından alınan maluliyet raporunun Adli Tıp Kurumu 3. ihtisas dairesinden alınmasına yönelik istinaf itirazında:
Haksız fiil sonucu çalışma gücü kaybının olduğu iddiası ile bir talepte bulunulması halinde zararın kapsamının belirlenmesi açısından malûliyetin varlığı ve oranının belirlenmesi esaslı unsurdur.
Bu belirlemenin ise; Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesi veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümleri gibi kuruluşlardan, çalışma gücü kaybı olduğu iddia edilen kişide bulunan şikayetler dikkate alınarak oluşturulacak uzman doktor heyetinden, haksız fiilin gerçekleştiği tarih 11/10/2008 tarihinde önce ise Sosyal Sigortalar Sağlık İşlemleri Tüzüğü, 11/10/2008 tarihi ile 01/09/2013 tarihleri arasında ise Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği, 01/09/2013 tarihinden sonra ise Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği,01.06.2015 tarihinden sonra ise, karayolları motorlu araçlar zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartlarının A.5 maddesinin (c) bendi ikinci paragrafındaki “Sürekli sakatlık tazminatına ilişkin sakatlık oranının belirlenmesinde, sakatlık ölçütü sınıflandırılması ve özürlülere verilecek sağlık kurulu raporlarına ilişkin mevzuat doğrultusunda hazırlanacak sağlık kurulu raporu dikkate alınır” hükmü gereğince 30/03/2013 tarihli ve 28603 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine uygun olarak düzenlenmesi gerekir.
Somut dosyamızda ;Necmettin Erbakan Üniversitesi Meram Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı başkanlığından alınan 08/02/2019 tarihli heyet raporunun YARGITAY 17. Hukuk Dairesi 2015/15557 E 2018/7758 K sayılı ilamı uyarınca söz konusu belirlemenin ise Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesi veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümleri gibi kuruluşlar tarafından (çalışma gücü kaybı olduğu iddia edilen kişide bulunan şikayetler dikkate alınarak) uzmanlık alanlarına göre, HMK’nun 275. maddesi gereğince oluşturulacak uzman doktor heyetinden, haksız fiilin gerçekleştiği tarihte yürürlükte olan YÖNETMELİĞE göre belirlenmesine ilişkin mevzuat hükümleri dikkate alınır kararına uygun olduğundan davalının buna ilişkin istinafı yerinde görülmemiştir.
B- Davalı Sigorta Vekilinin,davacı tarafından sunulan maluliyet raporu ile yargılama aşamasında Üniversiteden alınan rapor arasındaki çelişik durumun giderimine yönelik istinafının incelenmesi:
Mahkemece yargılama aşamasında Necmettin Erbakan Üniversitesi Meram Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı başkanlığından alınan 08/02/2019 tarihli heyet raporunda davacının yaralanmasının % 12.3 oranında meslekte kazanma gücünden kaybettiği,Konya Numune Hastanesi Engelli Sağlık Kurulunca düzenlenen raporda % 4 oranında çalışma gücünü kaybettiği belirlenmiştir. Mahkemece davacıda oluşan maluliyet oranı Necmettin Erbakan Üniversitesi Meram Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı başkanlığından alınan heyet raporunca düzenlenen raporda belirlenen oran olduğu kabul edilerek hesaplama yapılmış ve sonucuna göre hüküm kurulmuştur.
Yargıtay HGK 17/06/2015 tarih 2013/17-2423 Esas,2015/1661 Kararı ile eğer sağlık kurulu raporunda belirlenen maluliyet oranı ile mahkemece alınan adli tıp uzmanı raporundaki maluliyet oranı arasında misli fark varsa bu çelişki Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Kurulu tarafından giderilmelidir.
Herne kadar Sağlık Kurulu raporu tek başına bedensel zararların belirlenmesi açısından maluliyet oranının tespitinde yeterli olmasa da,Necmettin Erbakan Üniversitesi Meram Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı başkanlığı tarafından kaza tarihindeki mevzuaata uygun raporda,Hastahaneden alınan sağlık kurulu raporunun tartışılıp tartışılmadığı önem arzeder. Eğer tartışılmamış ve iki rapor arasında önemli bir fark varsa bu çelişki giderilmelidir. Ancak Adli Tıp Anabilim Dalı başkanlığından alınan , ilgili tüzük yada yönetmeliğe uygun hazırlanan maluliyet raporunda sağlık kurulu raporu irdelenmiş maluliyetin niteliği ve oranındaki değişiklikler bilimsel bir gerekçe ile tartışılmış ise artık iki rapor arasında çelişkiden bahsedilemez. Çünkü Adli Tıp Anabilim Dalı başkanlığından alınan heyet raporu ,ilgili tüzük ve yönetmeliğe uygun ve denetlenebilir olduğundan tazminat hesabında esas alınacaktır.
Somut dosyamızda Konya Numune Hastanesi Engelli Sağlık Kurulunca düzenlenen rapor, Necmettin Erbakan Üniversitesi Meram Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı başkanlığından alınan heyet raporunda irdelenmemiş ve değişiklikler bilimsel bir gerekçe ile tartışılmadığından iki rapor arasında çelişki olduğundan bahsedilir.
ANCAK;
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “bilirkişi raporuna itiraz” başlıklı 281/1. maddesinde; “Taraflar, bilirkişi raporunun, kendilerine tebliği tarihinden itibaren iki hafta içinde, raporda eksik gördükleri hususların, bilirkişiye tamamlattırılmasını; belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilirler” düzenlemesine yer verilmiştir.
Usulüne uygun biçimde raporun tebliği üzerine, rapora itiraz hakkı bulunan tarafların bu haklarını kullanmamış olması halinde ise, karşı taraf lehine usuli kazanılmış hak oluşacağı izahtan varestedir.(YARGITAY 17. Hukuk Dairesi 2015/3253 ESAS, 2017/9419 KARAR; aynı daire 2015/10058 ESAS, 2018/4639 KARAR)
Davalı Sigorta vekilinin, Prof Dr…., Prof.Dr. …. ve Arşt Gör.Dr. … tarafından verilen 08.02.2018 tarihli heyet raporu istinaf eden davalı vekiline ihtaratlı olarak 01/03/2018 tarihinde tebliğ edilmiş olmasına rağmen bilirkişi raporuna yazılı olarak herhangi bir itirazda bulunulmadığından,davacı lehine usuli kazanılmış hak teşkil ettiği de açıktır. Bu nedenle davalı Sigorta Vekilinin buna yönelik istinafı itirazı yerinde görülmemiştir.
C-Davalı Sigorta Vekilinin; Geçici iş görememezlik den oluşan dolaylı zarardan genel şartlar gereğince sorumlu olmayacağına ilişkin istinaf itirazında :
Trafik kazası, 14/01/2011 tarihinde gerçekleşmiş olup,Dayanak poliçenin düzenleme tarihi 25/11/2010 olup Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın yürürlük tarihi (01/06/20105) ve 2918 sayılı yasanın 6704 sayılı yasa ile değişik 90. Maddesinin yürürlük tarihi (26/04/2016 )dikkate alındığında davalı Sigorta Vekilinin buna yönelik istinafı itirazı yerinde görülmemiştir.
D-Davalı Sigorta Vekilinin ; alınan aktüerya ve Kusur raporuna yönelik istinaf itirazında:
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “bilirkişi raporuna itiraz” başlıklı 281/1. maddesinde; “Taraflar, bilirkişi raporunun, kendilerine tebliği tarihinden itibaren iki hafta içinde, raporda eksik gördükleri hususların, bilirkişiye tamamlattırılmasını; belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilirler” düzenlemesine yer verilmiştir.
Usulüne uygun biçimde raporun tebliği üzerine, rapora itiraz hakkı bulunan tarafların bu haklarını kullanmamış olması halinde ise, karşı taraf lehine usuli kazanılmış hak oluşacağı izahtan varestedir.(YARGITAY 17. Hukuk Dairesi 2015/3253 ESAS, 2017/9419 KARAR; aynı daire 2015/10058 ESAS, 2018/4639 KARAR)
Mahkemece Adli Tıp Kurumu Ankara Trafik İhtisas Dairesi Başkanlığınca düzenlenen 02/11/2017 tarihli Kusur raporu istinaf eden davalı vekiline ihtaratlı olarak 14/11/2017 tarihinde tebliğ edilmiş olmasına rağmen bilirkişi raporuna yazılı olarak herhangi bir itirazda bulunulmamıştır,
Yine Aktüerya-Hesap Bilirkişisi …. tarafından düzenlenen 10/08/2018 tarihli raporu istinaf eden davalı vekiline ihtaratlı olarak 16/08/2018 tarihinde tebliğ edilmiş olmasına rağmen bilirkişi raporuna yazılı olarak herhangi bir itirazda bulunulmamıştır,
Dolayısıyla hem kusur raporu hem de aktüerya raporunda davacı lehine usuli kazanılmış hak teşkil ettiği de açıktır. Bu nedenle davalı Sigorta Vekilinin buna yönelik istinafı itirazı yerinde görülmemiştir.
E-Davalı Sigorta Vekilinin ; hüküm altına alınan faiz türüne yönelik istinaf itirazının incelenmesinde:
Davacı dava tarihinden itibaren AVANS faiz talep etmiş,Yargıtay 17.Hukuk Dairesinin süregelen içtihatları gereğince, Poliçenin tarafı olan sigortalının tacir olmadığı veya aracı ticari amaçla kullandığının poliçe kapsamından anlaşılmadığı hallerde araç nedeniyle meydana gelen zararlar nedeniyle hükmedilecek tazminatlar yönünden YASAL faize hükmedilir.
Somut dosyamızda,Davalı sigorta tarafından düzenlenmiş olan ZMSS poliçesinde sigortalı Süleyman Hündür olup, dosya kapsamından sigortalının tacir olmadığı anlaşılmıştır. Ancak Poliçe kapsamında aracın Kamyonet olup ve Dosya içinde bulunan Konya Cumhuriyet Başsavcılığının … Sor.,… K sayılı dosya içindeki beyanlardan … plakalı aracın … elektronik isimli işyeri faaliyetlerinde kullanıldığı bu durumda davalı sigorta şirketi aleyhine açılan davada avans faize hükmedilmesinde usul ve yasaya aykırı bir durum yoktur. Bu nedenle davalı Sigorta Vekilinin buna yönelik istinafı itirazı yerinde görülmemiştir.
F-Davalı Sigorta Vekilinin ; hatır taşımasına yönelik olarak yaptığı istinaf itirazında;
Davacı tarafın hatır taşımasına yönelik itiraz bulunmaktadır. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 87. Maddesine göre “Yaralanan veya ölen kişi, hatır için karşılıksız taşınmakta ise veya motorlu araç, yaralanan veya ölen kişiye hatır için karşılıksız verilmiş bulunuyorsa, işletenin veya araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibinin sorumluluğu ve motorlu aracın maliki ile işleteni arasındaki ilişkide araca gelen zararlardan dolayı sorumluluk, genel hükümlere tabidir.” esası kabul edilmiştir. Hatır için taşımanın söz konusu olabilmesi için, işletenin taşımak üzere araca aldığı yolcudan karşı edim alabilecekken yolcunun hatırı için veya iyilik yapma düşüncesi ile karşı edimi almayıp yolcuyu bedelsiz taşıması gerekmektedir.
Yani hatır için taşımada, taşımanın karşılıksız olması veya alınan karşılığın önemsiz olması gerekir. Taşıma, işletenin veya sürücünün değil taşınanın yararına olmalıdır. Ancak taşımada işletenin veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin bir çıkarı veya yararının bulunması halinde hatır taşımasından sözedilemeyecektir. Hatır taşımaları bir menfaat karşılığı olmadığından, bu gibi taşımalarda 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun “tazminat miktarının tayini” başlıklı 51. maddesinde; hakimin, tazminatın türü ve kapsamının derecesini, durum ve mevkiinin gereğine ve hatanın ağırlığına göre belirleyeceği belirtilmiş ,BK.nın 51. maddesi uyarınca tazminattan uygun bir indirim yapılması, gerek öğretide gerekse Yargıtay içtihatlarında benimsenmiş ve yerleşmiş bulunmaktadır.
Hatır taşımasından sözedebilmek için, ölenin veya malul kalan kişinin karşılıksız taşınmış olması ve taşımanın taşınanın yararına olması gerekir. Bu bakımdan hatır taşıma ilişkisinin değerlendirilmesinde, taşımanın kimin çıkar ve yararına olduğunun saptanması önemlidir. Yarar ekonomik olabileceği gibi, ortak toplumsal değerleri de ilgilendirebilir.
Somut olayda,Davacı ile sürücünün ve diğer araç içindeki davacı ile yolcu olanların dosya içinde bulunan Konya Cumhuriyet Başsavcılığının …. Sor.,…. K sayılı dosya içindeki beyanlardan aracın tarafların çalıştığı iş yerine ait olup çalışılan bir başka iş için araçta bulunulduğu anlaşılmıştır. Sözkonusu taşımanın hatır taşıması olarak değerlendirilemeyeceği açıktır. Bu itibarla, ifade olunan hususlar dikkate alınarak, olayda hatır taşıması söz konusu olmadığından, 6098 sayılı BK’nun 51. maddesi gereğince tazminattan hatır taşıması nedeniyle indirim yapılmaması yerindedir .Bu nedenle davalı Sigorta Vekilinin buna yönelik istinafı itirazı yerinde görülmemiştir.
Dosya içeriğine, toplanan delillere, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenle, özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, vakıa mahkemesi hakiminin objektif, dosyadaki verilerle çelişmeyen tespitlerine ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına ve hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayanağı maddî delillere göre, HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf sebepleriyle sınırlı olarak ve resen kamu düzeni yönünden yapılan inceleme sonucu, ilk derece mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı kanaatine varılarak, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereği esas yönünden reddine dair aşağıdaki hükmün kurulmasına karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Konya …Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 27/12/2018 tarihli … Esas – … Karar sayılı kararına karşı incelenen kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşılmakla HMK ‘nun 353/1-b.1 maddesi gereğince davalı tarafın istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf eden davalıdan alınması gereken 4.523,42 TL harçtan peşin alınan toplam 1.130,90 TL mahsubu ile bakiye kalan 3.392,52 TL harcın alınarak hazineye irad kaydına,
3-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK’nun 361. maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren İKİ HAFTA içinde TEMYİZ YOLU AÇIK olmak üzere OYBİRLİĞİ ile karar verildi.

Başkan

Üye

Üye

Katip