Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C. KONYA BAM 3. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: … – …
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : …
KARAR NO : …
KARAR TARİHİ : …
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA … ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : …
NUMARASI : … Esas … Karar
ANA DAVADA;
DAVACILAR : 1- …
: 2- …
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : 1- … SİGORTA ANONİM ŞİRKETİ
VEKİLİ : Av. …
DAVALILAR : 2- …
: 3- …
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)
BİRLEŞEN KONYA … ATMNİN … ESAS … KARAR SAYILI
DOSYASINDA;
DAVACI :…
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : 1- … SİGORTA ANONİM ŞİRKETİ
VEKİLİ : Av. … –
DAVALILAR : 2- …
: 3- …
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ : …
İSTİNAF KARAR YAZIM TARİHİ : …
Yukarıda bilgileri yazılı mahkemece davanın kısmen kabul kısmen reddine dair verilen karara ilişkin davalı … Sigorta A.Ş. vekilinin istinaf talebi üzerine mahkemece dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere dairemize gönderildiğinden yapılan ön inceleme ve incelemeyle heyete tevdi olunan dosyanın gereği görüşülüp aşağıdaki karar verilmiştir.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :
Ana davada Davacı vekili 15/08/2017 havale tarihli dava dilekçesinde özetle; 16/04/2017 tarihinde Konya İli Selçuklu İlçesinde söz konusu trafik kazasının meydana geldiğini, sürücü … sevk ve idaresindeki … plakalı otomobil ile Darüşşifa Sokağı takiben seyredip Hastane Caddesi kavşağında kendisine “Dur” levhası olmasına rağmen durmayıp seyrine devam ederek aracının sağ ön yan kısmı ile sağından Hastane Caddesini takiben seyreden müvekkili …’ün sevk ve idaresindeki diğer müvekkili …’ün ise yolcu olarak bulunduğu … plakalı kamyonetin sol ön yan kısmı ile çarpıştığını ve her iki araçta sağa ve sola doğru savrularak sol ve sağ arka kısımlarının çarpışması ve kaldırım üzerinde bulunan dubaya çarpması sonucunda çift taraflı yaralamalı söz konusu trafik kazasının meydana geldiğini, sürücü …’ın asli kusurlu olarak kazaya sebebiyet verdiğini, müvekkilinin ise herhangi bir kusurunun bulunmadığını, … plakalı aracın kaza tarihinde davalı sigorta şirketine … poliçe numarası ile sigortalı olduğunu, kaza sonucunda müvekkilinin vücut bütünlüğünün zarar gördüğünü ve telafisi mümkün olmayan izlerin kaldığını, müvekkilinin tedavisi süresince çalışamayarak kazanç kaybı yaşadığını, fatura edilebilen tedavi giderlerinin yanında SGK tarafından karışlanmayan ve fatura edilemeyen tedavi giderlerinin de bulunduğunu, bakıcıya ihtiyaç duyduğundan bakıcı giderlerinin de bulunduğunu, manevi olarak çöküntü yaşadığını belirterek; arz ve izah olunan nedenlerle bilirkişi raporu doğrultusunda dava miktarı artırılmak üzere belirsiz alacak davası olarak şimdilik fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla, davanın kabulüne, müvekkilleri … ve … için ayrı ayrı olmak üzere 25,00 TL geçici iş göremezlik süresinde uğradığı kazanç kaybı ile 25,00 TL çalışma gücünün azalmasından doğan sürekli iş göremezlik maddi zarar ve 25,00 TL SGK tarafından karşılanmayan tedavi giderleri ve 25,00 TL bakıcı giderleri İçin şimdilik 100-TL toplamda 200,00 TL maddi tazminatın davalı sigorta şirketine başvuru talihinden itibaren diğer davalılar için olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsiline, müvekkillerinin yaşadıkları manevi çöküntüyü dindirebilmek adına … için 25.000,00 TL ve … için 10.000,00 TL olmak üzere toplamda 35.000,00 TL manevi tazminatın sigorta şirketi hariç diğer davalılardan olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte müştereken ve müteselsilen tahsiline, yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin davalılara tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Birleşen davada Davacı vekili 19/09/2017 havale tarihli dava dilekçesinde özetle; 16/04/2017 tarihinde Konya İli Selçuklu İlçesinde söz konusu trafik kazasının meydana geldiğini, sürücü … sevk ve idaresindeki … plakalı otomobil ile Darüşşifa Sokağı takiben seyredip Hastane Caddesi kavşağında kendisine “Dur” levhası olmasına rağmen durmayıp seyrine devam ederek aracının sağ ön yan kısmı ile sağından Hastane Caddesini takiben seyreden müvekkili … sevk ve idaresindeki diğer müvekkili …’ün ise yolcu olarak bulunduğu … plakalı kamyonetin sol ön yan kısmı ile çarpıştığını ve her iki araçta sağa ve sola doğru savrularak sol ve sağ arka kısımlarının çarpışması ve kaldırım üzerinde bulunan medal dubaya da çarpması sonucunda söz konusu trafik kazasının meydana geldiğini, meydana gelen kazanın çift taraflı yaralamalı trafik kazası olduğunu, müvekkilinin gerçekleşen kazada herhangi bir kusurunun bulunmadığını, müvekkili …’ün … plakalı aracından hasar ve değer kaybının meydana geldiğini, Konya … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası ile taraflarınca tazminat davasının açıldığından bahisle mahkeme dosyasının bu dosya ile birleştirilmesine, davanın kabulü ile fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 100,00 TL’nin davalı sigorta şirketine başvuru tarihinden itibaren (poliçe limiti kadar sorumlu olmak üzere) davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılara usulüne uygun davetiye tebliğ edildiği duruşmalara katılmadıkları ayrıca davaya cevap da sunmadıkları anlaşılmıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
İlk Derece Mahkemesince verilen … tarihli kararı ile; “Anılan yasal düzenlemeler ve Konya BAM … HD’nin emsal nitelikteki … E. … K sayılı içtihadı birlikte değerlendirildiğinde davalı sigorta şirketinin geçici iş göremezlik zararı ve bakıcı zararı ile faturalandırılmayan tedavi gideri zararından sorumlu olduğu sonucuna varılmıştır. Dosya kapsamında düzenlenen bilirkişi raporlarının denetime elverişli, gerekçeli, usul ve yasaya uygun olduğu değerlendirilmekle hükme esas alınması suretiyle Asıl dava yönünden : davacıların maddi tazminat davasının kabulü ile; davacı … bakımından 5.130,00 TL geçici iş göremezlik tazminatı, 1.836,75 TL bakıcı gideri zararı ve 750,00 TL SGK tarafından karşılanmayan tedavi gideri masrafı olmak üzere toplam 7.716,75 TL maddi tazminatın ve davacı … bakımından 889,56 TL geçici iş göremezlik tazminatı, 500,00 TL SGK tarafından karşılanmayan tedavi gideri masrafı olmak üzere toplam 1.389,56 TL maddi tazminatın (davalı sigorta şirketi bakımından olay tarihi itibariyle geçerli olan kaza başına ölüm ve sakatlık teminat klozu limiti ile sınırlı olarak 13.07.2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte) diğer davalılar bakımından kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesine, davacıların manevi tazminat davasının vaki feragat nedeniyle reddine; birleşen dava yönünden: davacı …’ün davasının kabulü ile dava konusu trafik kazası sonucu davacıya ait … plakalı aracın hasara uğraması nedeniyle, davacıya ait aracın hasarından dolayı 8.500,00 TL ve aracın değer kaybından dolayı 4.250,00 TL olmak üzere toplam 12.750,00 tazminatın (davalılardan sigorta şirketinin sorumluluğunun poliçe limitleriyle sınırlı olması kaydıyla ve 13.07.2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte) diğer davalılar bakımından kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine dair karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
” şeklinde asıl dava yönünden: davacıların maddi tazminat davasının kabulü ile; davacı … bakımından 5.130,00 TL geçici iş göremezlik tazminatı, 1.836,75 TL bakıcı gideri zararı ve 750,00 TL SGK tarafından karşılanmayan tedavi gideri masrafı olmak üzere toplam 7.716,75 TL maddi tazminatın ve davacı … bakımından 889,56 TL geçici iş göremezlik tazminatı, 500,00 TL SGK tarafından karşılanmayan tedavi gideri masrafı olmak üzere toplam 1.389,56 TL maddi tazminatın (davalı sigorta şirketi bakımından olay tarihi itibariyle geçerli olan kaza başına ölüm ve sakatlık teminat klozu limiti ile sınırlı olarak 13.07.2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte) diğer davalılar bakımından kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesine, davacıların manevi tazminat davasının vaki feragat nedeniyle reddine, birleşen dava yönünden: davacı …’ün davasının kabulü ile dava konusu trafik kazası sonucu davacıya ait … plakalı aracın hasara uğraması nedeniyle, davacıya ait aracın hasarından dolayı 8.500,00 TL ve aracın değer kaybından dolayı 4.250,00 TL olmak üzere toplam 12.750,00 tazminatın (davalılardan sigorta şirketinin sorumluluğunun poliçe limitleriyle sınırlı olması kaydıyla ve 13.07.2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte) diğer davalılar bakımından kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine dair hükmün kurulduğu anlaşılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davalı … Sigorta A.Ş. vekili sunduğu istinaf başvuru dilekçeisnde özetle; davacıların geçici iş göremezlik tazminatına yönelik talebinin poliçe teminat limiti dışında olduğunu, müvekkili şirket bakımındna hükmedilen bu tazminatın haksız olduğunu, geçici iş göremezlik tazminatının tedavi teminat içierisinde değerlendirilmesi gerektiğini, bu taleplerin tamamının SGK tarafından karşılanması gerektiğini, hükme esas alınan bilirkişi raporunda da belirtildiği gibi hasara ilişkin olarak dosyaya evrak sunulmadığını ancak daha önce alınan bir rapor üzeirnden hasar belirlemesinin yapıldığını, davaya konu kazada hasarın tespitine yarayacak herhangi bir delilin sunulmadığı ve bu şekilde değerlendirme yapılarak hüküm kurulmasının hatalı olduğunu, araçta değer kaybından bahsedebilmek için aracın ilk ve tek hasarının olması gerektiğini, dava konusu aracın tramer kaydının dosya içerisine kazandırılması taleplerinin dikkate alınmadığını, bundan dolayı da aracın daha önceden bulunan hasarı var ise değer kaybının oluşmasının mümkün olmadığını, aracın kaza tarihindeki kaza öncesi rayiç değerinin de ederinden çok yüksek miktarlarda hesaplandığını, yapılan bu hesaplamanın da kabul edilmediğini, ıslah edilen kısım için temerrüt tarihinden itibaren işleyecek faizin talebinin de kabul edilemez nitelikte olduğunu, davacı taraf lehine tazminat hükmedilecekse ancak başlangıçta talep edilen miktar için dava tarihinden, ıslahla arttırılan miktar için de ıslah tarihinden itibaren faiz işletilmesi gerektiğini beyan ederek Yerel Mahkemece verilen kararın ortadan kaldırılması ile davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR :
Uyuşmazlık Yerel Mahkemece verilen davanın kısmen kabul kısmen red kararına karşı davalı … Sigorta A.Ş. vekilinin istinaf itirazları doğrultusunda kararın ortadan kaldırılmasına ilişkindir.
DELİLLER :
Konya … Asliye Ticaret Mahkemesi … Esas … Karar sayılı dosyası, Konya … Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas … Karar sayılı dosyası.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE :
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341 ve devamı maddeleri uyarınca ve özellikle istinaf incelemesinin kapsamının öngörüldüğü 355. maddeye göre re’sen gözetilecek kamu düzenine aykırılık halleri dışında istinaf incelemesi istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır.
Davalı vekilinin davacı … açısından istinaf edilen Maddi tazminat yönünden istinaf talebi açısından
Davacı tarafından belirsiz alacak davası şeklinde maddi tazminat talep edilmiş, yargılama esnasında sunulan ıslah dilekçesiyle davacı … için 889 tl geçici işgörmezlik 500 tl faturasız tedavi gideri olmak üzere toplam 1.389,56 tl ye yükseltilmiş,davalı sigortaca kabul edilen bu bedelin istinaf edildiği anlaşılmaktadır
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun “İstinaf Yoluna Başvurulabilen Kararlar” başlığı altında düzenlenen 341. Maddesinde; “İlk derece mahkemelerinden verilen nihai kararlar ile ihtiyati tedbir, ihtiyati haciz taleplerinin reddi ve bu taleplerin kabulü hâlinde, itiraz üzerine verilecek kararlara karşı istinaf yoluna başvurulabilir.
(2) Miktar veya değeri 4.400 TL’yi (mahkeme karar tarihi itibariyle) geçmeyen malvarlığı davalarına ilişkin kararlar kesindir.Ancak manevi tazminat davalarında verilen kararlara karşı, miktar veya değere bakılmaksızın istinaf yoluna başvurulabilir.
(3) Alacağın bir kısmının dava edilmiş olması durumunda kesinlik sınırı alacağın tamamına göre belirlenir.
(4) Alacağın tamamının dava edilmiş olması durumunda, kararda asıl talebinin kabul edilmeyen bölümü 4.400 Türk Lirasını geçmeyen taraf, istinaf yoluna başvuramaz” denilmektedir.
Talep edilen ve hükmedilen tazminat karar tarihi itibarıyla kesinlik sınırı (4.400,00 TL) altına kaldığından, miktar açısından her iki taraf yönünden de karar kesin olduğundan, kararın kesin olması halinde ilk derece mahkemesince bir karar verilebileceği gibi 01.06.1990 tarih 3/4 sayılı İnançları Birleştirme Kararının kıyasen uygulanması yoluyla Dairemizce de karar verilebileceğinden, HMK nın 352. maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan ön inceleme sonunda davalı vekilinin istinaf başvuru dilekçesinin davacı … açısından maddi tazminat yönünden reddine karar vermek gerekmiştir.
Davalı sigorta vekilinin davacı … açısından kabul edilen Geçici iş göremezliğin,bakıcı gideri ve faturasız tedavi gideninin teminat kapsamı dışında olduğuna ve bu nedenle bu alacak kalemlerinin kabul edilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğuna ilişkin yapılan istinaf incelemesinde;
01.06.2015 tarihinde yürürlüğe giren Zorunlu Sigorta Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları A.5 maddesinin “Sağlık Giderleri teminatı” başlıklı (b) maddesinde ” Kaza nedeniyle mağdurun tedavisine başlanmasından itibaren mağdurun sürekli sakatlık raporu alana kadar tedavi süresince ortaya çıkan bakıcı giderleri, tedaviyle ilgili diğer giderler ile trafik kazası nedeniyle çalışma gücünün kısmen veya tamamen azalmasına bağlı giderler sağlık gideri teminatı kapsamındadır. Sağlık giderleri teminatı Sosyal Güvenlik Kurumunun sorumluluğunda olup ilgili teminat dolayısıyla sigorta şirketinin ve Güvence Hesabının sorumluluğu 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 98.maddesi hükmü gereğince sona ermiştir” hükmü gereği söz konusu zarardan davalı taraf sorumlu olmadığını iddia etmekteyse de bu düzenlemenin 01/06/2015 tarihinde yürürlüğe girdiği, somut olaydaki kazanın ise 06/03/2015 tarihinde gerçekleştiği gözetildiğinde Sigorta poliçesinde belirtilen, motorlu aracın işletilmesinden kaynaklanan kaza nedeniyle sigorta şirketi ve dolayısyla Güvence Hesabı zarar görenlerin tedavisi için ödenen giderleri zorunlu olarak teminat altına alır. Sigorta şirketinin ve dolayısıyla Güvence Hesabının, işleten ve sürücünün yasadan ve sözleşmeden doğan bu yükümlülüğü, 6111 sayılı yasa ile getirilen düzenleme ile sona erdirilmiş bulunmaktadır. Buna karşın belgesiz tedavi giderlerinden sorumlulukları devam etmektedir.
2918 sayılı Kanun’un 98.maddesinde değişiklik yapan 6111 sayılı Kanun’un 59. maddesinde, “Trafik kazaları nedeniyle üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer resmi ve özel sağlık kuruluşlarının sundukları sağlık hizmet bedellerinin kazazedenin sosyal güvencesi olup olmadığına bakılmaksızın genel sağlık sigortalısı sayılanlar için belirlenen sağlık hizmeti geri ödeme usul ve esasları çerçevesinde Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanacağı”, kanunun geçici 1.maddesi ile de “Bu Kanunun yayımlandığı tarihten önce meydana gelen trafik kazaları nedeniyle sunulan sağlık hizmet bedellerinin Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanacağı, sözkonusu sağlık hizmet bedelleri için bu Kanunun 59’uncu maddesine göre belirlenen tutarın %20’sinden fazla olmamak üzere belirlenecek tutarın üç yıl süreyle ayrıca aktarılmasıyla anılan dönem için ilgili sigorta şirketleri ve Güvence Hesabının yükümlülüklerinin sona ereceği” öngörülmüştür.
Sigorta şirketinin, 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 14. maddesi ve Güvence Hesabı Yönetmeliği’nin 9. Maddesine göre sorumluluğu üstenen güvence hesabının, işleten ve sürücünün kanundan ve sözleşmeden doğan bu yükümlülüğü, 6111 sayılı Kanun ile getirilen düzenleme ile sona erdirilmiş bulunmaktadır. 2918 sayılı Kanun’un 98. maddesinde belirtilen tedavi giderleri yönünden sorumluluğun dava dışı Sosyal Güvenlik Kurumu’na geçtiğinin kabulü gerekir. Buna karşın belgesiz tedavi giderlerinden ,güvence hesabının,sigorta şirketinin, işleten ve sürücünün sorumlulukları devam etmektedir.
Genel olarak sağlık hizmeti giderleri, fatura ile ispat edilmelidir. Ancak bazı giderlerin belge ile ispatlanması zordur. Biz bunlara faturalandırılmayan giderler olarak adlandırıyoruz. Örneğin yol giderleri gibi. Bu gibi giderler için hakimin belgelendirilmediği gerekçesi ile reddedilmesi doğru değildir. Çünkü TBK 50/2 maddesi gereği uğranılan zararın miktarı tam olarak ispat edilemiyorsa hâkim, olayların olağan akışını ve zarar görenin aldığı önlemleri göz önünde tutarak, zararın miktarını hakkaniyete uygun olarak belirleyecektir. Bu nedenle kişinin haksız eylemden zarar gördüğünün ve bedensel zarara uğradığının ispatlaması yeterli olup, ayrıca iyileşme harcamaları için fatura ve makbuz gibi belgeler bulup getirmesi şart değildir. Hiçbir belge sunulmasa bile, hakim, görevlendireceği uzman bilirkişilere tedavi ve tüm iyileşme giderlerini hesaplatmakla ve hüküm altına almakla yükümlüdür. (HGK.26.04.1995, E. 1995/11-122 K.1995/430)
01.06.2015 tarihinde yürürlüğe giren Zorunlu Sigorta Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları A.5 maddesinin “Sağlık Giderleri teminatı” başlıklı (b) maddesinde ” Kaza nedeniyle mağdurun tedavisine başlanmasından itibaren mağdurun sürekli sakatlık raporu alana kadar tedavi süresince ortaya çıkan bakıcı giderleri, tedaviyle ilgili diğer giderler ile trafik kazası nedeniyle çalışma gücünün kısmen veya tamamen azalmasına bağlı giderler sağlık gideri teminatı kapsamındadır. Sağlık giderleri teminatı Sosyal Güvenlik Kurumunun sorumluluğunda olup ilgili teminat dolayısıyla sigorta şirketinin ve Güvence Hesabının sorumluluğu 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 98.maddesi hükmü gereğince sona ermiştir.” ifadesi ile mağdurun tedavisine başlanmasından itibaren mağdurun sürekli sakatlık raporu alana kadar tedavi süresince ortaya çıkanı bakıcı giderleri, tedaviyle ilgili diğer giderler ile trafik kazası nedeniyle çalışma gücünün kısmen veya tamamen azalmasına bağlı giderler sağlık gideri teminatı kapsamında saymıştır. Bir başka ifade ile mağdurun tedavisine başlanmasından itibaren mağdurun sürekli sakatlık raporu alana kadar,
1-Tedavi süresince ortaya çıkan bakıcı giderleri,
2-Tedaviyle ilgili diğer giderler,
3-Çalışma gücünün kısmen veya tamamen azalmasına bağlı giderler,
Sağlık giderleri kapsamında sayılarak Sosyal Güvenlik Kurumunun sorumluluğunda olduğu düzenlenmiştir.
Oysa 6111 sayılı kanunun 59.maddesi ile değişik Karayolları Trafik Kanununun 98.maddesinde Sosyal Güvenlik Kurumu’nun sorumluluğu üniversite hastaneleri ile resmi ve özel sağlık kurumları tarafından trafik kazası sonucu yaralanan kişilerin tıbbi tedavi ile sınırlı sağlık hizmeti giderleri ile sınırlandırılmıştır.
Bu düzenleme gereği ZMSS Genel Şartlar A.5 (b) maddesi ile yaralının tedavisine başlanmasından maluliyet raporu alınıncaya kadarki süre içindeki;
1-Bakıcı giderleri
2-Çalışma gücünün kısmen veya tamamen azalmasına bağlı giderler (geçici iş göremezlik kayıpları)
3-Sağlık hizmeti giderleri kapsamında sayılarak 6111 sayılı torba Kanunun 59.maddesi ile değişik Karayolları Trafik Kanunu’nun 98.maddesi ile sınırları belirlenen sağlık giderleri teminatı kapsamını genişletmiştir.
Bu nedenle bir kanun maddesinin kapsamı idarenin bir düzenlemesi olan genel şartlar ile genişletmesi ve daraltması düşünülemez.
Böyle bir durum varsa kanuna aykırı genel şart maddesi, tebliğ vs uygulanması kanunun ilgili maddesine aykırılık teşkil eder.(Trafik kazalarından doğan cismani zararlar ve tazmini- Konya barosu yayınları. Shf 7-8 ,Yargıtay üyesi: Hüseyin TUZTAŞ)
Yine taraflar arasında düzenlenmiş olan 06/09/2016 başlangıç tarihli Zorunlu Sigorta Mali/Sorumluluk Sigortası poliçesinin bir anlamda mütemmim cüzü olan eki niteliğindeki genel şartların, hazırlanma ve bağıtlanmada taraf olmayan Sosyal Güvenlik Kurumu’na İdari bir düzenleme ile kanuni düzenlemesinin aksine bir sorumluluk yüklenmesi de düşünülemez.
Bu halde davalı vekilinin geçici iş görmezlik, kaçınılmaz tedavi gideri ve bakıcı giderlerinin sigorta teminatı kapsamı dışında olduğuna ilişkin istinaf itirazları yerinde değildir.
Islah edilen kısım için ıslah tarihinden itibaren faiz işletilmesi gerekirken dava tarihinden itibaren faiz işletildiği istinafı yönünden
6100 sayılı HMK’nin belirsiz alacak davasını düzenleyen 107. maddesinde “(1) Davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği veya bunun imkânsız olduğu hâllerde, alacaklı, hukuki ilişkiyi ve asgari bir miktar ya da değeri belirtmek suretiyle belirsiz alacak davası açabilir. (2) Karşı tarafın verdiği bilgi veya tahkikat sonucu alacağın miktarı veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün olduğu anda davacı, iddianın genişletilmesi yasağına tabi olmaksızın davanın başında belirtmiş olduğu talebini artırabilir.” hükmüne yer verilmiştir. Bu hükme göre belirsiz alacak davasının alacak miktarının veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenemediği ya da imkansız olduğu hallerde belirsiz alacak davası açılabilecektir.
2918 sayılı KTK.’nun 99/1. maddesi ve Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın uyarınca, rizikonun bilgi ve belgeleri ile birlikte sigortacıya ihbar edildiği tarihten itibaren 8 iş günü içinde sigortanın tazminatı ödeme yükümlülüğü bulunmakta, bu sürenin sonunda ödememe halinde temerrüt gerçekleşmektedir. Sigortaya başvurulmadan dava açılması veya icra takibi başlatılması halinde ise bu tarihlerde temerrüt gerçekleşir.
Aynı zamanda zarar gören, gerek kısmi davaya, gerekse sonradan açtığı ek davaya veya ıslaha konu ettiği kısma ilişkin olarak temerrüt tarihinden itibaren temerrüt faizi isteme hakkına sahiptir.
Somut olayda uyuşmazlık, haksız eylemden kaynaklanmaktadır. Buna göre davalı sigorta şirketi de dava dilekçesi ile talep edilen ve ıslaha konu edilen miktarlar yönünden daha önce kendisine başvurulduğu ve temerrüde düştüğü için sigorta şirketi yönünden faiz başlangıcının asıl ve ıslah edilen kısım yönünden temerrüt tarihi olan 13/07/2017 tarihten itibaren faiz işletilmesi doğru olup itirazlar yersizdir
Araç değer kaybının yanlış ve fazla hesaplandığına ,Araç maddi hasarına ilişkin belgeler celbedilmeden hesaplama yapıldığına yönelik istinaf itirazlarının incelenmesinde;
Somut olayda hükme esas alınan raporda kazanın ve poliçenin düzenlenme tarihinin 01/06/2015 tarihinden sonra olması nedeniyle yeni genel şartlara göre hesaplama yapıldığı anlaşılmaktadır.
Davalı vekili araçta meydana gelen değer kaybının fazla olduğunu iddia ederek kararı istinaf etmiştir.
Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları 14 Mayıs 2015 gün 29355 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanarak 01 Haziran 2015 tarihinde yürürlüğe girmiştir.
Genel Şart Kapsamındaki Teminat Türleri A-5.maddesinde, maddi zararlarında sigorta teminatı kapsamında olduğu belirtilmiş ve maddi zararın “Hak sahibinin kaza tarihi itibariyle bu genel şartta tanımlanan ve zarar gören araçta meydana gelen değer kaybı dahil doğrudan malları üzerindeki azalmadır. Sigortalının sorumlu olduğu araç kazalarında değer kaybı, talep edilmesi halinde ilgili branşta ruhsat sahibi sigorta eksperleri tarafından tespit edilir. Değer kaybının tespiti bu Genel Şart ekinde yer alan esaslara göre yapılır.” Şeklindeki düzenleme ile trafik kazası sonucu zarar gören üçüncü kişiye ait araçta meydana gelen hasar bedeli ve değer kaybına ilişkin zararların, genel şartların ekindeki hesaplama yöntemine ilişkin çizelgeye göre eksper tarafından belirleneceği belirtilmiştir. Genel şartlar Ek-1 de değer kaybının belirlenmesine ilişkin çizelge ve teminatı dışında kalan bazı haller belirtilmiştir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, sigorta sözleşmesinin ayrılmaz eki niteliğinde olan genel şartlarda yapılan düzenlemelerin zarar gören üçüncü şahıslar yönünden bağlayıcı olup olmadığı hususuna ilişkindir.
Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununda 91 ila 101.maddeler arasında düzenlenmiştir. Motorlu bir aracın karayolunda işletilmesi sırasında bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde, o aracın işletenin zarara uğrayan üçüncü kişilere karşı olan sorumluluğunu belirli limitlere kadar karşılamayı amaçlayan ve yasaca yapılması zorunlu kılınan sorumluluk sigortası türüdür.
Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası, (Trafik Sigortası) 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91.maddesinde;“İşletenlerin, bu Kanunun 85 inci maddesinin birinci fıkrasına göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur.”şeklinde belirtilmiştir. Bu madde gereğince zmss yapılması yasal bir zorunluluk olmakla birlikte bu tür sigorta sözleşmeleri,sigorta ettiren ile sigortacı arasında karşılıklı ve birbirine uygun irade açıklamaları ile kurulur ve bir sigorta poliçesine bağlanır.Yoksa yasa gereği kendiliğinden oluşan bir sigorta türü değildir. (Işıl Ulaş Uygulamalı Sigorta Hukuk) “KTK’nın 93. maddesinde; (Değişik:17/10/1996-4199/34 md) Zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartları, teminat tutarları ile tarife ve talimatları Hazine Müsteşarlığının bağlı bulunduğu Bakanlıkça tespit edilir ve Resmi Gazetede yayımlanır.” hükmü mevcuttur.
Sigorta şirketlerinin sigorta sözleşmeleri kapsamındaki sorumlulukları sigorta poliçelerinin ayrılmaz parçası olan genel şartlarda düzenlenmiştir.
Genel Şartlar: Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı tarafından her sigorta branşı için hazırlanmış olan ve sigorta şirketlerinin bunun aksine hareket edemeyecekleri, teminatın kapsamı, istisna edilen haller, hasar prosedürü, sigortalının görev ve yükümlülükleri, anlaşmazlık halinde uygulanabilecek hükümler, prim ödemesi, rücu durumu gibi sigorta sözleşmesinin esaslarını belirten koşullardır.
Genel açıklamalar bu şekilde olmakla birlikte KTK’nun tazminatın azaltılması veya kaldırılması sonucunu doğuran haller: başlıklı 95.maddesinde “Sigorta sözleşmesinden veya sigorta sözleşmesine ilişkin kanun hükümlerinden doğan ve tazminat yükümlülüğünün kaldırılması veya miktarının azaltılması sonucunu doğuran haller zarar görene karşı ileri sürülemez. Ödemede bulunan sigortacı, sigorta sözleşmesine ve bu sözleşmeye ilişkin kanun hükümlerine göre, tazminatın kaldırılmasını veya azaltılmasını sağlayabileceği oranda sigorta ettirene başvurabilir.” hükmüne göre; Karayolları Trafik Kanununda düzenlenmeyen, sigortacının zarar görenlere karşı ileri süremediği tazminatın kaldırılması veya miktarının azaltılmasını gerektiren hallerde, ancak sigortalısına rücu edebileceği düzenlenmiştir. Yani sigorta şirketi KTK’nun da düzenlenmeyen teminat kapsamında olmayan halleri ve rücu koşullarının varlığını zarara uğrayan kişilere karşı ileri süremez, koşullarının varlığı halinde sigorta sözleşmesinin eki olan genel şartlarda düzenlenmiş teminat dışı haller ve rücu halleri mevcut ise sadece sigorta sözleşmesinin tarafı olan akidi sigortalıya rücu edebilir.
Trafik kazaları dayanağını 2918 sayılı KTK’dan alan haksız fiil niteliğinde olaylardır. Haksız fiiller meydana geldikleri anda hukuki sonuç doğurur ve zarara neden olanların zararı tazmin borcu haksız fiil tarihinde ortaya çıkar. Haksız fiilin unsuru olan zarar, zarar görenin malvarlığında rızası dışında meydana gelen azalma ile zarar verici fiil olmasa idi bulunacağı durum arasındaki farktır ve zarar haksız fiilin meydana gelmesi ile gerçekleşmiş sayılır. Zarar verenin ve diğer sorumluların zararı tazmin yükümlülüğü herhangi bir ihbara ve ihtara gerek kalmaksızın olay tarihinde doğar. Haksız fiile bağlanan hukuki sonuçlar haksız fiil tarihi esas alınarak belirlenir ve bu nedenle haksız fiillerde olay tarihinde yürürlükte bulunan hukuk kuralları uygulanır. Başka bir deyişle zararın belirlenmesinde etken olan hususlarda olay tarihinde yürürlükte bulunan mevzuat hükümlerinin dikkate alınması gerekir.
Bu kapsamda Davacı vekilinin mahkemece aldırılan hasar raporundaki değer kaybına yönelik itirazlarının incelenmesinde ; 6704 sayılı yasayla değişik 2918 sayılı KTK nun 90.maddesinde yer alan zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamındaki tazminatlar bu kanun ve bu kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabi olan hükümlerinden tarafı olmadığı ZMSS sözleşmesindeki şartların davacı açısından bağlayıcı olmaması nedeniyle uygulanmaması gerekir.
Yargıtay 17.HD’nin 2017/1230 E- 2018/2590 K sayılı 15/03/2018 tarihli kararında vurgulandığı gibi değer kaybının hesabında aracın modeli, markası, özellikleri, yapılan onarım işlemleri, kilometresi, olay tarihindeki yaşı, tarafların iddia ve savunmaları ve tüm dosya kapsamı değerlendirilerek kaza öncesi hasarsız ikinci el piyasa rayiç değeriyle kaza meydana geldikten ve tamir edildikten sonraki ikinci el piyasa rayiç değeri arasındaki farka göre değer kaybı zararının hesaplanması ilke olarak kabul edilmiştir.
Bu halde ilk derece mahkemesince okunaksız olduğu için bilirkişice değerlendirilmeyen ilgili sigorta şirketinden tüm hasar dosyasının okunaklı tüm örneklerinin yeniden celbedilerek ve varsa davacıda bulunan okunaklı örneklerinin de dosyaya kazandırılarak rapor düzenleyen makine mühendisi bilirkişiden yukarıda belirtilen usule göre araç değer kaybı ile araç maddi hasarına ilişkin ek rapor aldırılarak hesaplanması,araç değer kaybının hesabında aracın modeli, markası, özellikleri, yapılan onarım işlemleri, kilometresi, olay tarihindeki yaşı, tarafların iddia ve savunmaları ve tüm dosya kapsamı değerlendirilerek kaza öncesi hasarsız ikinci el piyasa rayiç değeriyle kaza meydana geldikten ve tamir edildikten sonraki ikinci el piyasa rayiç değeri arasındaki farka göre değer kaybı zararının hesaplanmasının sağlanması ve sonucuna göre karar verilmesi gerektiği anlaşılmaktadır.Buna yönelik istinaf itirazları yerindedir
Nitekim Yargıtay 17 HD nin 2016/14334 esas 2019/6320 karar sayılı ilamı
HMK nın 353/1-a maddesi 6. bendinde; mahkemece tarafların davanın esasıyla ilgili olarak gösterdikleri delillerin hiçbiri toplanmadan veya gösterilen deliller hiç değerlendirilmeden karar verilmiş olması, istinaf aşamasında duruşma yapılmadan değerlendirilmesi gereken bir istinaf sebebi olarak kabul edilmiştir.HMK da düzenlenen istinaf sisteminin, dar istinaf sistemi olduğu hususu düşünüldüğünde, işin esasının incelemesine geçilebilmesi için hüküm kurmaya yetecek esaslı bir delilin toplanmamış olması halinde bu maddenin uygulanması gerekeceği sonucu ortaya çıkmaktadır. Hukuk Muhakemeleri Kanunun md. 353/1-a-6. bentte geçen “Tarafların davanın esasıyla ilgili olarak gösterdikleri delillerin hiçbiri toplanmadan veya gösterilen deliller hiç değerlendirilmeden karar verilmiş olması” ifadesini, yetersiz olmakla birlikte dosyada delillerin kısmen toplanıp kısmen değerlendirildiği ancak davanın esasıyla ilgi uyuşmazlığı tam olarak ortaya koyup çözecek derecede esaslı delillerin toplanmamış olması veya bu delillerin değerlendirilmemiş olması şeklinde amaçsal yorumlamak, istinaf incelemesinin denetime ilişkin işlevi de göz önüne alındığında maddenin düzenleme amacına daha uygun olacaktır.
İstinaf sistemimizde dar anlamda istinaf sisteminin benimsendiği düşünüldüğünde ilk derece mahkemesi tarafından dellillerin toplanıp değerlendirilmesi ve bu yargılamanın yanlış olduğu hususlarda tarafların ileri sürdüğü hususlarda inceleme yapılarak karar verilmesidir.İstinaf mahkemesi hem denetim hem de maddi vakıa incelemesi yapan mahkemeler olarak kurulmuş olması,denetim sonucu eksik bulduğu ,tahkikat işlemlerini tamamlayarak yargının gecikmeden karar verme amacına yönelik olup ilk derece mahkemesinin yapması gereken tahkikat işlemlerinin istinaf mahkemesince yapılmasını sağlamak olmadığı,aksinin kabulünün sistemi dar anlamda istinaftan çıkarıp geniş anlamda istinafa sürükleyeceği,bu durum da kanun koyucunun amacına ters bir durum oluşturacağı anlaşılmaktadır.
Yetersiz bir tahkikat ile tahkikatın hiç yapılmamış olması arasında sonuç bakımından bir fark yoktur. Her iki halde de taraflar ilk derece mahkemesindeki yargılamada hukuki dinlenilme hakkından mahrum bırakılmışlardır. Dolayısıyla, önemli olan kaç delilin toplanıp kaç tanesinin eksik bırakıldığından çok, uyuşmazlığın halli için önem arz eden delillerin toplanıp toplanmamasıdır
Bu bakımdan Davanın esasıyla ilgili olarak gösterilen delillerin “hiçbirinin” toplanmaması ile anlaşılması gerekenin uyuşmazlığın çözülmesi için taraflarca gösterilen delillerden hiç birinin toplanmaması ya da deliller bütünü ile çözüme ulaşılabilecek hallerde bu bütünü oluşturan delillerden “birinin” toplanmamış olması halleri olduğu söylenebilir. Hakimin belirli bir yargıya vararak karar vermesinde etkili nitelikteki deliller söz edilmekte olup bu özellikte delillerden “birinin” toplanmamasını da 353/I-a-6. maddesi kapsamında değerlendirilmesi gerekmektedir.
Yukarıda yapılan genel açıklamalar ışığında, istinafa konu ilk derece mahkemesinin dosyası incelendiğinde, yukarıda belirtilen ve esasa etki eden hususlarda delillerin eksik toplandığı anlaşılmakla, ilk derece mahkemesi kararının duruşma yapılmaksızın kaldırılması ve davanın sadece davalı sigorta tarafından istinaf edildiği gözetilerek kazanılmış haklara halel gelmemek suretiyle istinaf edilen ASIL DOSYA Açısından kararın kesinleştiği, birleşen dosya açısından ise yukarıda belirtildiği gibi eksik araştırma nedeniyle karanın kaldırıldığı gözetilerek davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye iadesine dair aşağıdaki hükmün kurulmasına karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı … lehine hükmolunan maddi tazminat açısından İstinaf incelemesine konu alacak 1.389,56 TL’ye ilişkin olup HMK’nın 341/2. maddesi gereğince alacak miktarının karar tarihi itibarıyla kesinlik sınırı 4.400 TL) altına kaldığından, kabul ve reddolan miktar açısından karar kesin olduğundan HMK nın 352. maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan ön inceleme sonunda Davalı vekilinin istinaf başvuru dilekçesinin REDDİNE,
2-Davalı vekilinin birleşen dosya yönünden istinaf talebinin HMK.nın 353/1.a.6.maddesi gereğince KABULÜ ile İlk Derece Mahkemesi kararının KALDIRILMASINA,
3-Dosyanın, yukarıda gösterilen biçimde değerlendirme ve işlem yapılmak ve kazanılmış haklara halel gelmemek suretiyle değerlendirmek üzere mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-İstinaf yasa yoluna başvuran davalı tarafça yatırılan, başvurma harcı dışında kalan, istinaf karar harçlarının talep halinde davalıya iadesine,
5-Dosya üzerinde inceleme yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,
6-İstinaf yasa yoluna başvuran tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin İlk Derece Mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına,
7-Karar tebliği ve harç işlemlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
8-Konya … İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyasına davalı … Sigorta A.Ş. tarafından yatırılan 43.000,00 TL tutarlı teminatın İİK 36/5 maddesi gereğince talep halinde ilgilisine iadesine,
Dair, HMK. m.353/1-a/6 hükümleri uyarınca, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve KESİN olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. …
…
Başkan
…
…
Üye
…
…
Üye
…
…
Katip
…