Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C. KONYA BAM 3. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: … – …
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : …
KARAR NO : …
KARAR TARİHİ : …
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA … ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ : …
NUMARASI : … Esas … Karar
DAVACI : …
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : 1- GÜVENCE HESABI
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : 2- … SİGORTA ANONİM ŞİRKETİ
VEKİLİ : Av. …
DAVANIN KONUSU : Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ : …
KARARIN YAZILMA TARİHİ : …
Yukarıda bilgileri yazılı mahkemece verilen karara ilişkin istinaf talebi üzerine mahkemece dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere dairemize gönderildiğinden yapılan ön inceleme ve incelemeyle heyete tevdi olunan dosyanın gereği görüşülüp aşağıdaki karar verilmiştir.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :
Davacı vekili 09/03/2018 havale tarihli dava dilekçesinde özet olarak; davalı … Sigorta A.Ş. tarafından sigortalı olan, davalı … sevk ve idaresindeki … plaka sayılı araç ile sürücü … sevk ve idaresindeki tescilsiz aracın 27/08/2010 tarihinde çarpışması neticesinde çift taraflı ve ölümlü trafik kazası meydana geldiğini; kaza sonucunda yolcu konumunda olan müvekkilinin murisi ve desteği …’nın yaşamını kaybettiğini; kazada … plakalı araç sürücüsünün tali kusurlu, tescilsiz araç sürücüsü …’ın ise asli kusurlu olduğunu; oğlu olan muris …’nın ölümü ile müvekkilinin desteğini kaybettiğini ve maddi zarara uğradığını; davalı taraflara maddi zararlarının karşılanması için yazılı başvuru yaptıklarını; davalı … Sigorta şirketi tarafından kendilerine 09/01/2018 tarihinde 17.749,92 TL. ödeme yapıldığını, ancak yapılan bu ödemenin müvekkilinin gerçek zararını karşılamaktan uzak olduğunu; diğer davalı Güvence Hesabının ise tescilsiz aracın motor hacminin 50 cc.’nin altında olduğundan bahisle hukuka aykırı bir biçimde ödeme yapmaktan kaçındığını beyanla fazlaya ilişkin her türlü hakları saklı kalmak üzere şimdilik 50.00 TL. destekten yoksun kalma, 50.00 TL. cenaze ve defin masrafı olmak üzere toplam 100.00 TL. maddi tazminatın temerrüt tarihinden itibaren işleyecek en yüksek avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalılar üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiş; katıldığı duruşmalarda da dava dilekçesindeki bu beyanlarını tekrar etmiştir.
Davalı sigorta şirketi vekili 22/03/2018 havale tarihli cevap dilekçesinde özet olarak; kazaya karışan … plakalı aracın … no’lu ZMSS poliçesi ile müvekkili şirket tarafından sigortalı olduğunu ve poliçe teminat limitinin ise kişi başı 175.000,00 TL. ile sınırlı olduğunu; müvekkili sigorta şirketinin üçüncü kişilerin uğramış olduğu bedensel zararlardan sigortalı işletenin yahut eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin kusuru oranında sorumlu tutulabileceğini; bu nedenle öncelikle kusur oranlarının tespiti gerektiğini; dava öncesinde yapılan müracaat üzerine müvekkili şirketin müteveffanın babası olan davacı için 17.749,92 TL. annesi için 18.248,41 TL. olmak üzere toplam 48.444,53 TL. ödeme yaptığını; dava sürecinde yeniden aktüer hesabı yapılacak olması halinde bu tutarın yapılacak faiz güncellemesi ile birlikte hesaplanacak meblağdan mahsup edilmesi gerektiğini; yapılacak hesaplamada müvekkilinin ödeme yaptığı tarihteki verilerin dikkate alınması gerektiğini, aksi halde bu durumun davacı yararına haksız kazanıma yol açacağını; aktüer hesabı yapılırken müteveffanın davada taraf olmayan desteklerinin de dikkate alınması ve bunların paylarının da ayrılması gerektiğini; müteveffanın resmi belgelere göre belirlenebilir bir gelir yoksa yapılacak hesaplamada asgari ücretin esas alınması gerektiğini; müteveffanın kaza esnasında kask, emniyet kemeri vs. koruyucu bir tertibat kullanıp kullanmadığı tespit edilerek varsa buna dair müterafik kusuru oranında hesaplanacak tazminattan indirim yapılması gerektiğini; sigortalı aracın ticari olmaması halinde ancak yasal faize hükmedilebileceğini beyanla bakiye tazminat hesaplanması halinde tazminatın talep edilebilir hale geldiği tarih olan hesap raporu tarihinin faiz başlangıç tarihi olarak dikkate alınmasına, aleyhlerine hüküm kurulmaması halinde yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Güvence Hesabı vekili 03/04/2018 havale tarihli cevap dilekçesinde özet olarak; müvekkili şirketin yerleşim yeri adresi …/ İstanbul olduğundan yetkili mahkemenin de İstanbul Mahkemeleri olduğunu, bu nedenle mahkememizin yetksisine yasal süresi içerisinde itiraz ettiklerini; esasa ilişkin olarak ise kazaya karışan telcilsiz aracın motorlu bisiklet statüsünde olduğunu, KTK’nun 103. maddesine göre motorlu bisikletlerin neden olduğu zararlardan dolayı sorumluluğun genel hükümlere tabi olduğunu; bu nedenle müvekkili şirketin herhang bir sorumluluğunun söz konusu olmadığını, kendileri yönünden davanın reddine karar verilmesi gerektiğini; davacı tarafın zararını usulen ispat etmesi gerektiğini; davacının kaza sebebiyle elde ettiği gelir ve tazminatların yapılacak hesaplamalarda dikkate alınması gerektiğini; müteveffanın müterafik kusuru olup olmadığının araştırılarak varsa tazminat hesabında dikkate alınması gerektiğini; teminatın tek, zarar görenlerin birden fazla olması durumunda Karayolları Trafik Kanunu’nun 96. maddesi gereğince proporsiyon yapılarak teminatın paylaştırılması gerektiğini beyanla davanın reddine, davacının davasını ispatı halinde müvekkilinin ferilerden sorumlu tutulmaması, olmaz ise asıl alacak, yargılama giderleri ve vekalet ücretleri açısından ayrı ayrı poliçe limiti ile sorumlu tutulmasını, faizin en erken dava tarihinden itibaren başlatılmasınıve yasal faize hükmedilmesini, davanın reddedilen kısmı açısından yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEME ÖZETİ :
Konya … Asliye Ticaret Mahkemesinin 28/03/2019 tarih … Esas … Karar sayılı gerekçeli kararı ile; ” davacının oğlu …’nın yolcu konumunda olduğu dava dışı … sevk ve idaresindeki iki tekerlekli tescilsiz araç ile dava dışı … sevk ve idaresindeki … plaka sayılı minibüsün 27/08/2010 tarihinde Konya Antalya karayolu Kozağaç kavşağında çarpışması sonucunda davacının oğlu ve desteği …’nın hayatını kaybettiği; kazaya karışan araçlardan … plaka sayılı minibüsün davalı … Sigorta A.Ş. tarafından sigortalı olduğu; … sevk ve idaresindeki iki tekerlekli tescilsiz aracın ise zorunlu mali sorumluluk sigortasının bulunmadığı; 26/09/2018 tarihli adli tıp raporuna göre sigortasız-tescilsiz araç sürücüsünün % 75, sigortalı minibüs sürücüsünün ise % 25 oranında kusurlu olduğu; 12/11/2018 tarihli aktüerya raporuna göre davacının destekten yoksun kalma zararının 97.231,17 TL., cenaze ve defin giderlerinin ise 1.000,00 TL. olarak hesaplandığı; kaza sonrasında davalı Güvence Hesabı’na yapılan başvurunun kazaya karışan tescilsiz aracın motor hacminin 50 cc’nin üzerinde olduğuna dair belge ibraz edilmediği gerekçesiyle reddedildiği; kazada vefat eden ve tescilsiz araçta oldukları belirlenen … ve …’ın annelerinin olay tarihinde kolluk tarafından alınan beyanlarında her ikisinin de çocuklarının mobilet veya motorsikleti olmadıklarını ve söz konusu tescilsiz aracın kime ait olduğunu bilmediklerini beyan ettikleri; 5684 Sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 14/2-b maddesinde rizikonun meydana geldiği tarihte geçerli olan teminat tutarları dahilinde sigortasını yaptırmamış olanların neden olduğu bedensel zararlar için zorunlu sigortalarla saptanan geçerli teminat miktarlarına kadar Güvence Hesabı’na başvurulabileceğinin belirtildiği; anılan yasanın geçici 2. maddesine dayanılarak çıkarılan Güvence Hesabı Yönetmeliği’nin 9/1-b maddesi uyarınca rizikonun meydana geldiği tarihte geçerli olan teminat tutarı dahilinde sigortasını yaptırmamış olanların neden olduğu bedensel zararlar için Güvence Hesabı’na başvurabileceğinin düzenlendiği; tescilsiz aracın motor hacminin tespitinin yapılamadığı; bu duruma göre davalı Güvence Hesabı’nın davacının uğradığı destekten yoksun kalma zararından sorumlu olduğu; aksi düşüncenin bu hesabın kuruluş amacına aykırı olduğu; dava öncesinde davalı sigorta şirketine yapılan başvuru üzerine ise davacıya 17.749,92 TL. ödeme yapıldığı; ancak yapılan ödemenin davacının gerçek zararının çok altında kaldığı, bu duruma göre davalı sigorta şirketinin de davacının karşılanmayan zararından sorumlu olduğu anlaşılmakla, her iki daval yönünden de davanın kabulüne karar vermek gerekmiş; davalı sigorta şirketi tarafından dava öncesi yapılan ödeme güncellenerek davacı lehine hesaplanan destekten yoksun kalma tazminatından düşülmek suretiyle kalan 78.403,23 TL. destekten yoksun kalma tazminatı ile 1.000,00 TL. cenaze ve defin gideri toplamı 79.403,23 TL.’nın, davalı sigorta şirketi yönünden eksik ödemenin yapıldığı 08/01/2018 tarihinden itibaren hesabedilecek (aracın ticari olması nedeniyle) avans faiziyle birlikte, davalı Güvence Hesabı yönünden ise başvuruyu takibeden 15 günlük yasal sürenin sona erdiği günü izleyen 29/11/2017 tarihinden itibaren hesabedilecek yasal faiziyle birlikte müştereken ve müteselsilen davalılardan tahsiline karar vermek gerekmiş ve davanın kabulü ile; 78.403,23 TL. destekten yoksun kalma tazminatı ile 1.000,00 TL. cenaze ve defin gideri toplamı 79.403,23 TL.’nın, davalı … Sigorta A.Ş. yönünden poliçe teminat tutarı ile sınırlı olmak üzere, temerrüt tarihi olan 08/01/2018’den itibaren hesabedilecek avans faiziyle birlikte; davalı Güvence Hesabı yönünden temerrüt tarihi olan 29/11/2017’den itibaren hesabedilecek yasal faiziyle birlikte, davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, ” karar verildiği anlaşılmıştır.
İSTİNAF NEDENLERİ :
Davalı Güvence Hesabı vekili 10/10/2019 tarihli istinaf başvuru dilekçesinde özet olarak; kazaya karışan tescilsiz aracın kaza tespit tutanağında gösterildiği üzere motorlu bisiklet statüsünde olduğundan kararın bu yönüyle kaldırılması gerektiğini, müterafik kusur indirimi hususlarının mahkeme tarafından değerlendirilmemesinin Yargıtay’ın yerleşik uygulamalarının aksine bir karar olduğunu, söz konusu kararın bu yönüyle de kaldırılması gerektiğini, söz konusu kazanın meydana geliş tarihi, yeni genel şartların yürürlük tarihi 26/04/2016 tarihinden önce gerçekleştiğinden hesaplamanın pmf yaşam tablosu kullanılarak yapılması gerekirken trh 2010 yaşam tablosu esas alınarak ve %1,8 teknik faiz hesaplaması yapılmasının ve hükme esas alınmasının genel şartlara aykırı olduğunu, hesaplanan tazminat tutarından anne ve baba için yetiştirme gideri indirimi yapılmamasının hatalı olduğunu, yetiştirme giderine ilişkin indirim yapılması gerektiğini, yerel mahkeme tarafından hükmedilen cenaze ve defin giderinin Güvence Hesabı’nın sorumluluğunda olmadığını, müvekkili kurumun sorumluluğunun dava tarihinden itibaren başladığını, temerrüt tarihinden itibaren yasal faize hükmedilmesinin kabul edilemeyeceğini, davacı tarafından başvuru şartı gerçekleştirilmediğinden temerrüt tarihinin dava açılış tarihi kabul edilip yasal faiz işletilmesi gerektiğini, tüm bu nedenlerle icranın tehirine, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini beyan ve talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE :
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341 ve devamı maddeleri uyarınca ve özellikle istinaf incelemesinin kapsamının öngörüldüğü 355. maddeye göre re’sen gözetilecek kamu düzenine aykırılık halleri dışında istinaf incelemesi istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır.
Dava, trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma ve cenaze defin masrafına ilişkindir.
1-Güvence hesabının sorumluluğuna ilişkin itirazın incelenmesinde:
Davacının üzerinde yolcu olarak bulunduğu aracın kaza tespit tutanağında motor bisiklet olduğunun,hükme esas alınan Ankara Trafik İhtisas Dairesinin 26/09/2018 tarihli bilirkişi raporunda ise plakasız ve tescilsiz motor .bisiklet olduğunun belirtildiği anlaşılmıştır.
2918 sayılı KTK.nın 91. Maddesinde motorlu araçların trafik sigortası yaptırmalarının zorunlu olduğu, Güvence Hesabı Yönetmeliğinin 9. maddesinde trafik sigortası bulunmayan araçların neden olduğu bedensel zararlar için Güvence Hesabına başvurulabileceği, motorlu bisikletin tanımının yapıldığı 2918 sayılı KTK’nin 3.maddesinde de silindir hacmi 50cm küpü geçmeyen içten patlamalı motorla donatılmış ve imal hızı saatte 50km az olan bisiklet olduğu, 2918 Sayılı Yasanın 103. Maddesinde de motorsuz taşıtlar ile motorlu bisiklet sürücülerinin hukuki sorumluluğunun genel hükümlere tabi bulunduğu öngörülmüştür.
Şu durumda mahkemece davalı Güvence Hesabının zarardan sorumlu olup olmadığının tespiti açısından kazaya karışan davaya konu aracın ne tür bir araç olduğu, tescile tabi olup olmadığı belirlenmelidir. Böyle bir belirlenme yapılırken öncelikle ispat yükünün davacı üzerinde olduğu da gözetilerek temin edilmesi halinde araç üzerinde bilirkişi marifetiyle keşif icra olunup kazaya konu aracın motor hacmi araştırılarak tescile tabi ve trafik sigortası yaptırma zorunluluğu bulunan araçlar kapsamında kalıp kalmadığı değerlendirilmeli, araç niteliği bu şekilde belirlenemediği taktirde aksi sabit oluncaya kadar geçerli kaza tespit tutanağına göre aracın motorlu bisiklet olduğu ve trafik sigortası yapılması zorunlu bulunmayan araç olduğu kabul edilerek davanın reddi sonucuna varılmalıdır.(Y.17 HD. 18.04.2019, 2016/9481 E. 2019/5042K.)
2-Müterafik kusura ilişkin itirazın incelenmesi :
Davalı vekili tarafından müteveffanın koruyucu ekipman takmadığı bu nedenle müterafik kusuru olduğu iddasinda bulunmuştur. Mahkemece müteveffanın koruyucu ekipman takılı olup olmadığı, takılı değil ise bu durumun müteveffanın yaralanmasında etkili olup olmadığı araştırılarak ,müteveffanın müterafik kusurunun tespiti halinde BK nun 44. Maddesi uyarınca tazminattan uygun bir indirim yapılması hususunun tartışılmaması da doğru görülmemiştir.
3- Aktuerya raporuna yönelik itirazların inlenmesinde :
Davacı taraf, trafik kazası sonucu müvekkillerinin desteğinin öldüğünü açıklayıp tazminat talep etmiş buna göre de bilirkişi tarafından TRH 2010 yaşam tablosu dikkate alınarak davacıların ve desteğin kaza tarihinden sonraki muhtemel yaşam süresi belirlenmiş ve hesaplama yapılmış olup mahkemece bu rapor hükme esas alınmıştır.
Ancak karara esas alınan hesaplama, Hukuk Genel Kurulu’nun 1989/4-586 esas,1990/199 sayılı kararı ve yerleşik Yargıtay içtihatlarına uygun değildir. Tarafların bilirkişi raporunda kullanılan yaşam tablosuna açık itirazları olmasa dahi TBK 51. maddesi uyarınca tazminatın kapsamı hakim tarafından belirleneceğinden, tazminat hesabında Population Masculine Et – Feminine (PMF 1931) Tablosu esas alınarak davacıların ve desteğin muhtemel yaşam süresi belirlenmelidir. Mahkemece bilirkişiden, davacıların gerçek zararı yönünden ilk derece mahkemesince yukarıda belirtilen ilkeler doğrultusunda başka bir aktüerya bilirkişişinden yeni bir rapor alınarak sonucuna göre yeniden karar verilmesi gerekmektedir. ( YARGITAY 17. Hukuk Dairesi 2015/16442 E 2018/2344 K )
4-Yetiştirme giderine ilişkin itirazın incelenmesinde :
Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin kabul görmüş pay esasına göre; çocuksuz durumda destek, desteğin gelirini eşi ile ortak paylaşacağı varsayımına dayalı olarak, gelirden desteğin %50 ve eşin %50 pay alacağı kabul edilmektedir. Çocukların eş ile birlikte destek payı alacağı durumda ise destek gelirden eşi ile birlikte 2’şer pay alırken çocuklara birer pay verileceği, yine eş, çocuklar ile ana babanın pay alacağı durumlarda desteğe 2 pay, eşe 2 pay, çocukların her birine 1’er pay, ana ve babaya 1’er pay ayrılarak böylece gelirin tamamının dağıtılacağı esasına dayalıdır. Çocukların sayısı arttıkça hem desteğe ayrılan pay, hem de eş ve çocuklar ile ana ve babaya ayrılacak paylar düşecektir. Çocukların destekten çıkması ile birlikte destekten çıkan çocuğun payları destek, eş ve diğer çocuklara dağıtılacak, anne ve babaya verilmeyecektir. Böylece geriye kalan eş ve çocukların payları ile desteğin payı artacaktır. Bu pay esası Türk aile sistemine çok uygun düşmektedir. Çünkü Türk aile sisteminde desteğin geliri aile bireyleri tarafından birlikte paylaşılmakta, aile bireyleri arttıkça gelirden alınacak pay düşmekte, aile bireyi azaldıkça da gelirden alınacak pay yükselecektir. Ana ve babadan birinin destekten çıkması ile payı diğerine aktarılacak, ana ve baba ile çocukların tamamının destekten çıkması durumunda ise yine çocuksuz eş gibi desteğe 2 pay, eşe 2 pay esasına göre %50 pay desteğe, %50 pay eşe verilerek varsayımsal olarak gelir paylaştırılarak tazminat bu ilkelere göre hesaplanmalıdır.
Nitekim Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2015/16921 Esas, 2018/11076 Karar sayılı ilamı)
Keza TMK’nun 185. madde hükmü gereğince, anne-baba birlikte çocukların bakımından sorumludur, aynı yasanın 327.maddesinde ise “çocuğun bakımı, eğitimi ve korunması için gerekli giderler ana ve baba tarafından karşılanır” denilmektedir.
Her baba ve annenin çocuğunu belli bir yaşa kadar büyütmek, yetiştirmek ödevi olup çocuğun ölümü nedeni ile artık yapılması gerekmeyecek yetiştirme giderlerinin belirlenecek destekten yoksun kalma tazminatından düşülmesi gerekmektedir. Kaza tarihinde 18 yaşından küçük olan destekğin ölümü sebebi ile davacı baba yönünden hesaplanacak tazminattan, asgari ücretin %5’i oranında yetiştirme giderinin indirilmesi gereklidir. Bu itibarla, davacı baba için hesaplanan destek tazminatından yetiştirme gideri indirimi yapılması gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülememiştir.
Bu durumda ilk derece mahkemesince yukarıda belirtilen ilkeler doğrultusunda başka bir aktüerya bilirkişişinden yeni bir rapor alınarak sonucuna göre yeniden karar verilmesi gerekmektedir.
5-Cenaze ve defin giderinden güvence hesabının sorumluluğu :
818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 45. maddesinde cenaze giderlerinin de ölüm nedeniyle meydana gelen zararlardan olduğu hüküm altına alınmıştır. Bu nedenle zarar sorumlusu, ölüm halinde yapılan cenaze giderlerinden de sorumludur. Cenaze giderleri; ölümle doğrudan doğruya ilgili bulunan giderlerden ibaret olup ölenin taşınması, yıkatılması, gömülmesi, mezarlık ücreti gibi giderleri kapsar.( YARGITAY 17. Hukuk Dairesi 2019/931 E 2019/2155 K )
Aracın trafik sigortası yaptırması zorunlu araç olması halinde cenaze ve defin giderlerinden sorumludur.
6- Faiz başlangıcına ilişkin itirazın incelenmesinde:
Güvence Hesabı’na herhangi bir başvuru bulunduğundan, Güvence Hesabı’nın temerrüde düştüğünden bu nedenle faiz başlangıç tarihinin İDM tarafında doğru belirlendiği usul ve yasaya aykırılığın bulunmadığı kanısına varılmıştır.
Bu itibarla eksik incelemeye dayalı olarak yazılı olduğu biçimde hüküm tesisi doğru görülmediğinden davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nun 353/1-a,6 maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilerek aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı Güvence Hesabı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nun 353/1-a-6 maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının KALDIRILMASINA,
2-Dosyanın, yukarıda gösterilen biçimde değerlendirme ve işlem yapılmak üzere mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf yasa yoluna başvuran davalı tarafından yatırılan, başvurma harcı dışında kalan, istinaf karar harcının talep halinde davalıya iadesine,
4-Dosya üzerinde inceleme yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,
5-İstinaf yasa yoluna başvuran tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin İlk Derece Mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına,
6-Karar tebliği ve harç işlemlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
Dair, HMK. m.353/1-a/6 hükümleri uyarınca, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve KESİN olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi.29/11/2019
…
Başkan
…
…
Üye
…
…
Üye
…
…
Katip
…