Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2019/1251 E. 2019/1275 K. 17.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. KONYA BAM 3. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: … – …
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : …
KARAR NO : …
KARAR TARİHİ : …

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA … ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ : …
NUMARASI : … Esas … Karar

DAVACI : 1- … – TC : …
2- … – TC: …
VEKİLLERİ : Av. …
: Av. …
DAVALI : 1- … SİGORTA A.Ş
VEKİLLERİ : Av. …, Av. …
DAVALILAR : 2- … – TC: …
: 3- … – TC: …
VEKİLİ : Av. …

DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
İSTİNAF KARAR TARİHİ : …
İSTİNAF KARAR YAZIM TARİHİ : …
Yukarıda bilgileri yazılı mahkemece davanın kabulüne dair verilen karara ilişkin davalı … Sigorta A.Ş. vekilinin istinaf talebi üzerine mahkemece dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere dairemize gönderildiğinden yapılan ön inceleme ve incelemeyle heyete tevdi olunan dosyanın gereği görüşülüp aşağıdaki karar verilmiştir.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :
Davacılar vekili 23/07/2015 havale tarihli dava dilekçesinde özet olarak; 02/05/2015 tarihinde davalı …’in kullandığı, diğer davalı …’in maliki olduğu ve davalı … Sigorta A.Ş.’ne sigortalı olan … plakalı aracın …’e çarpması sonucu vefat ettiğini, müteveffanın müvekkili davacı …’nin eşi, diğer davacı …’nın ise babası olduğunu, davalı araç sürücüsü hakkında Konya … Asliye Ceza Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası ile taksirle ölüme neden olma suçundan kamu davası açıldığı ve dosyanın halen derdest olduğunu, davalı …’in tam ve asli kusurlu olarak kazaya sebebiyet verdiğini, savcılık soruşturma aşamasında dinlenen tanıkların da davalı sürücünün çok süratli bir şekilte yayalara yeşil, araçlara kırmızı ışık yandığı sırada hiç fren dahi yapmadan müteveffaya çarptığını beyan ettiklerini, kazaya ilişkin olarak yapılacak olan keşif ve dinlenecek tanık beyanlarından sonra tam ve asli kusurlu olduğu hususun ortaya çıkacağını, kaza nedeniyle müvekkilleri davacılarda menevi ve maddi kayıtların ortaya çıktığını, bu acı olayın yaşanması tüm aile fertleri açısından telafisi imkansız bir acı yaşanmasına sebep olduğunu, müteveffanın ölümünden sonra müvekkillerinin kendi ihtiyaçlarını karşılamayadıklarını ve maddi açıdan büyük kayıplar yaşadıklarını, hiçbir gelirlerinin olmadığını, müteveffanın ölümünden önce emekli maaşı aldığını, kaza nedeniyle ölenin eşi olan müvekkili davacının maddi kayıpları, destekten yoksun kaldırları miktarlar olduğunu, davalı sigorta şirketine kazaya ilişkin zararın tazmini için 28/05/2015 tarihli dilekçemiz ile yapmış oldukları başvurunun 01/06/2015 tarihinde tebliğ edildiği, buna rağmen davalı sigorta şirketinin ödemede bulunmadığını, yargılamanın uzun sürmesi neticesinde tazminat alacaklarına mahsuben kısmi bir ödeme ile bu mağduriyetlerinin peşinen giderilmesinin amaçlandığını, bu nedenle geçici ödemeye karar verilmesini talep ettiklerini belirterek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla ölenin eşi müvekkili davacı … için 10.000 TL maddi tazminatın tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline (sigorta şirketi açısında kapsamı ve limiti ile sınırlı olmak üzere) , ölenin eşi 20.000 TL manevi , ölenin oğlu … için 10.000 TL manevi olmak üzere toplam 30.000 TL manevi tazminatın davalı sigorta şirketi hariç diğer iki davalıdan müştereken ve müteselsilen tahsiline, TBK md.76 ve 114/2 gereğince talep edilen miktarın geçici ödeme olarak taraflarına ödenmesine, tazminatlara kaza tarihinden itibaren en yüksek oranda faiz mevduata uygulanan faiz işletilmesine, … plaka sayılı araç ve davalıların adlarını kayıtlı diğer araçları ile taşınmaz malları üzerine ihtiyati tedbir konulmasına, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin davalılara tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı sigorta şirketi vekili 21/08/2015 havale tarihli cevap dilekçesinde özet olarak; öncelikle dava dilekçesinin ve tüm delillerin taraflarına ibrazının gerektiğini, … plakalı aracın müvekkili şirkete 16/10/2014-16/10/2015 tarihleri arasında geçerli olmak üzere … numaralı Zorunlu Mali Mesuliyet (Trafik) Sigorta Poliçesi ile sigortalı olduğunu, bu poliçeden dolayı müvekkili sigorta şirketine müracaat edilerek ihbarda bulunulduğunu ve müvekkili tarafından … numaralı hasar dosyasının açıldığını, davacıların tazminat alacağı bakımından aktüer hesabı yaptırılarak 27/07/2015 tarihinde davacı tarafa 16.896,72 Tl ödeme yapıldığını, bu nedenle müvekkilinin üzerine düşen tüm sorumluluğu yerine getirdiğini, davayı kabul anlamına gelmemek üzere öncelikle dosyanın kusur tespiti bakımından Trafik İhtisas Dairesine gönderilmesini, tazminat hebası bakımından da aktüer sıfatına sahip bir bilirkişi tarafından rapor düzenlenmesinin gerektiğini, SGK tarafından rücuya tabi herhangi bir ödemenin ve yahit gelir bağlanıp bağlanmadığının sorulması gerektiğini, müvekkilinin sorumluluğunu yerine getirmesi nedeniyle temerrüde düşmediğini, bu nedenle müvekkilinin faizden sorumluluğunun ancak dava tarihinden itibaren söz konusu olacağını, davacının avans faizi isteminin yasaya aykırı olduğunu; belirterek müvekkilinin sorumluluğunu yerine getirmesi nedeniyle davanın reddine, aksi durumda gerekli inceleme ve araştırmaların yapılarak sigortalı aracın kusurlu bulunması ve ek ödeme yapmasına karar verilmesi durumunda müvekkili şirket tarafından yapılan ödemelerin de değerlendirmeye alınarak sorumluluğun azami limit ile sınırlı olacağına, müvekkili temerrüde düşmediğinden olay tarihinden itibaren faiz talebinin reddine ve dava tarihinden itibaren yasal faize hükmedilmesine, müvekkilinin davanın açılmasına sebebiyet vermediğinden yargılama giderleri ile ücreti vekaletin davacılara yükletilmesine karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
İlk derece mahkemesinin … tarihli gerekçeli kararı ile; “Yukarıda izah edilenler, bilirkişi raporları, adli tıp raporları ile tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; 02.05.2015 tarihinde davalı sürücü …’in sevk ve idaresindeki … plakalı aracın kavşakta karşıdan karşıya geçmekte olan müteveffa …’e çarpması sonucu vefatı nedeniyle davacı … tarafından maddi ve manevi tazminat, diğer davacı … tarafından ise manevi tazminat talep edilmiş olup her ne kadar ATK dan alınan bilirkişi raporu ve ek raporda olayın trafik ışıklarından hangisinin yandığı esnada gerçekleştiği tespit edilememiş ve terditli rapor düzenlenmiş ise de ceza yargılaması kapsamında dinlenen tanıkların ifadeleri ile dosya kapsamı bir bütün halinde dikkate alındığında müteveffanın yaya geçidinden geçmekte iken kazanın meydana geldiği, KTK nın 74. Maddesinin “Sürücüler, görevli bir kişi veya ışıklı trafik işareti bulunmayan ancak trafik işareti veya levhalarıyla belirlenmiş kavşak giriş ve çıkışları ile yaya veya okul geçitlerine yaklaşırken yavaşlamak, varsa buralardan geçen veya geçmek üzere bulunan yayalara durarak ilk geçiş hakkını vermek zorundadırlar.” şeklinde düzenlenmiş olduğu, zikredilen yasa hükmü ile olayın meydana gelişi gözetildiğinde davalı sürücünün olayın meydana gelmesinde tam ve asli kusurlu olduğu, yaya geçidinden yaşı ve fiziksel durumu nedeniyle yavaş geçmek zorunda kalan müteveffaya bundan dolayı kusur atfedilemeyeceği kanaatine varılmış ve ATK raporundaki davalı sürücünün %100 kusurlu olduğuna dair değerlendirmeler hükme esas alınarak değerlendirmede bulunulmuş, bilirkişi …’ın müteveffanın kusursuz olduğu durumdaki değerlendirmesi usul ve yasaya uygun bulunarak 26.064,85 TL tutarında bakiye destekten yoksun kalma tazminatının bulunduğu kanaatine varılmakla taleple bağlılık ilkesi gereği davacıların davasının kabulü ile davacı …’in maddi tazminat davasının kabulüne; 10.000,00 TL destekten yoksun kalma maddi tazminatının davalılar …, … ve … Sigorta A.Ş’den (sigorta şirketinin olay tarihindeki ZMSS trafik poliçesi ölüm teminatı klozu limitiyle sınırlı olarak) dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin hakkın saklı tutulmasına; manevi tazminat talepleri yönünden ise tarafların sosyal ve ekonomik durumları, olayda tarafların kusur oranları ile hak ve nesafet kuralları gözetilerek davacı …’in manevi tazminat davasının kabulüne; 20.000,00 TL manevi tazminatın davalılar … ve …’den müştereken ve müteselsilen alınarak dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davacı …’e ödenmesine; davacı …’in manevi tazminat davasının kabulüne; 10.000,00 TL manevi tazminatın davalılar … ve …’den müştereken ve müteselsilen alınarak dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davacı …’e ödenmesine dair karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.” şeklinde Davacıların davasının kabulü ile; Davacı …’in maddi tazminat davasının kabulüne; 10.000,00 TL destekten yoksun kalma maddi tazminatının davalılar …, … ve … Sigorta A.Ş’den (sigorta şirketinin olay tarihindeki ZMSS trafik poliçesi ölüm teminatı klozu limitiyle sınırlı olarak) dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin hakkın saklı tutulmasına, davacı …’in manevi tazminat davasının kabulüne; 20.000,00 TL manevi tazminatın davalılar … ve …’den müştereken ve müteselsilen alınarak dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davacı …’e ödenmesine dair hükmün kurulduğu anlaşılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davalı … Sigorta A.Ş. vekili sunduğu istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Yerel Mahkemece aldırılan 23/11/2016 tarihli ATK Kusur raporunda kusurun terditli yapıldığını, hesap raporunda da hesaplamanın terditli yapıldığını, kusura ilişkin itirazlarının değerlendirilmediğini, aynı kaza ile ilgili düzenlenen kaza tespit tutanağı, ifade tutanaklarının dikkate alınkarak müvekkili şirket nezdinde aldırılan kusur raporu ile ATK Kusur raporu arasındaki çelişkinin giderilmesi için dosyanın İTÜ karayolları kürsüsü veya Karayolları Genel Müdürlüğü Fen Heyetine gönderilmesi yönündeki itirazlarının dikkate alınmaksızın eksik inceleme ile hüküm verildiğini, bu nedenle verilen kararın da yasaya, usule, hukuka, hakkaniyete, hayatın olağan akışına ve Yargıtay içtihatlarına aykırı olduğunu beyan ederek Yerel Mahkemece verilen kararın ortadan kaldırılması ile davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR :
Uyuşmazlık, Yerel Mahkemece verilen davanın kabulü kararına karşı davalı … Sigorta A.Ş. vekilinin istinaf itirazları doğrultusunda kararın ortadan kaldırılmasına ilişkindir.
DELİLLER :
Konya … Asliye Ticaret Mahkemesi … Esas … Karar sayılı dosyası.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE :
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341 ve devamı maddeleri uyarınca ve özellikle istinaf incelemesinin kapsamının öngörüldüğü 355. maddeye göre re’sen gözetilecek kamu düzenine aykırılık halleri dışında istinaf incelemesi istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır.
Dava konusu kazaya ilişkin kusur durumun tespiti bakımından Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesin’den aldırılan 23/11/2016 tarihli raporda ,
1. Hal gereğince; davalı sürücü …’in %100 (yüzde yüz) oranında kusurlu olduğu, müteveffa yaya …’in kusursuz olduğu,
2. Hal gereğince; davalı sürücü …’in %25 (yüzde yirmibeş) oranında kusurlu olduğu, müteveffa yaya …’in ise %75 (yüzde yetmiş beş) oranında kusurlu olduğu şeklinde rapor düzenlenmiştir.

Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesin’den aldırılan 20/04/2017 tarihli ek raporda;
1. Hal gereğince; davalı sürücü …’in %100 (yüzde yüz) oranında kusurlu olduğu, müteveffa yaya …’in kusursuz olduğu,
2. Hal gereğince; davalı sürücü …’in %25 (yüzde yirmibeş) oranında kusurlu olduğu, müteveffa yaya …’in ise %75 (yüzde yetmiş beş) oranında kusurlu olduğu şeklinde ek rapor düzenlenmiştir.
Ceza dosyası içinde bulunan 22/02/2016 tarihli trafik fen heyeti raporunda ise sanık …’in asli,yaya …’ın tali kusurlu,yine bu dosya içinde bulunan ankara AKT grup başkanlığı raporunda ise alternatifli hesaplama yapılmış,trafik kaza tespit tutanağında da her iki tarafın kusurlu olduğu bildirilmiştir.
İlk derece mahkemesince de ; müteveffanın yaya geçidinden geçmekte iken kazanın meydana geldiği, KTK nın 74. Maddesinin “Sürücüler, görevli bir kişi veya ışıklı trafik işareti bulunmayan ancak trafik işareti veya levhalarıyla belirlenmiş kavşak giriş ve çıkışları ile yaya veya okul geçitlerine yaklaşırken yavaşlamak, varsa buralardan geçen veya geçmek üzere bulunan yayalara durarak ilk geçiş hakkını vermek zorundadırlar.” şeklinde düzenlenmiş olduğu, zikredilen yasa hükmü ile olayın meydana gelişi gözetildiğinde davalı sürücünün olayın meydana gelmesinde tam ve asli kusurlu olduğu, yaya geçidinden yaşı ve fiziksel durumu nedeniyle yavaş geçmek zorunda kalan müteveffaya bundan dolayı kusur atfedilemeyeceği kanaatine varılmış ve ATK raporundaki davalı sürücünün %100 kusurlu olduğuna dair değerlendirmeler hükme esas alınarak değerlendirmede bulunulmuştur.
Trafik kazalarında sürücülerin kusur durumlarının tesbiti hususu hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel ve hukuki bilgiyle çözümlenmesi mümkün olan konulardan değildir. Raporların yeterli görülmemesi veya raporlar arasında çelişki olması halinde, oluşa uygun, çelişkileri gideren yeni bir bilirkişi incelemesi yaptırılması gerekir.
Mahkemece raporlar arasındaki çelişkinin giderilmesi cihetine gidilmemiştir. Eksik inceleme ile hüküm kurulamaz.
Bu durumda mahkemece, ilgili ceza mahkemesi ile birlikte dosyanın İstanbul Teknik Üniversitesinden seçilecek 3 kişilik kusur konusunda uzman bilirkişi kurulundan tüm dosya kapsamına göre, kazanın oluş şekli, çarpma noktaları,olayın GÖRGÜ tanıklarının anlatımları da gözönünde bulundurularak sürücülerin olaydaki kusur durumlarının tespiti hususunda, önceki bilirkişi raporlarının da irdelendiği ayrıntılı, gerekçeye ve denetime elverişli bir rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu biçimde hüküm kurulması doğru olmayıp davalı sigorta vekilinin istinafı yerindedir.
Bu halde ilk derece mahkemesince yapılacak iş;
İlgili ceza mahkemesinin ve ilgili dosyanın İstanbul Teknik Üniversitesinden seçilecek 3 kişilik kusur konusunda uzman bilirkişi kurulundan tüm dosya kapsamına göre, kazanın oluş şekli, çarpma noktaları,olayın GÖRGÜ tanıklarının anlatımları da gözönünde bulundurularak sürücülerin olaydaki kusur durumlarının tespiti gerekmektedir
Kusur durumunun tespitinden sonra 6098 sayılı TBK m. 75 gereğince gerçek zararın belirlenmesi bakımından karar tarihine en yakın tarihlerdeki ölçütlerin kullanılması gerekmekte
Tazminat hesabına etkili unsurlardan birisi olan asgari ücret, kamu düzeni ile ilgili olup; aynı davada, asgari ücretin artması halinde bunun mahkemece resen dikkate alınması gerekmektedir. Hatta davacının ilk asgari ücrete göre yapılan hesaba itiraz etmemesi, o günkü verilerin doğru olduğuna inandığı içindir. Bu durum sonraki gelişmeler nedeniyle asgari ücretlerde gerçekleşen artışlardan kaynaklanan hakkını istemesine engel olamaz. Hükme esas alınan rapor 2018 tarihli olup ,mahkemenin karar tarihi itibariyle 2019 verileri oluştuğu halde eski verilere göre de hesap yapılamaz.Hüküm tarihine en yakın asgari ücret esas alınarak zarar miktarı tespit edilmeli ve buna göre aktüerye bilirkişisinden yeniden ek rapor aldırılmalıdır
HMK nın 353/1-a maddesi 6. bendinde; mahkemece tarafların davanın esasıyla ilgili olarak gösterdikleri delillerin hiçbiri toplanmadan veya gösterilen deliller hiç değerlendirilmeden karar verilmiş olması, istinaf aşamasında duruşma yapılmadan değerlendirilmesi gereken bir istinaf sebebi olarak kabul edilmiştir.HMK da düzenlenen istinaf sisteminin, dar istinaf sistemi olduğu hususu düşünüldüğünde, işin esasının incelemesine geçilebilmesi için hüküm kurmaya yetecek esaslı bir delilin toplanmamış olması halinde bu maddenin uygulanması gerekeceği sonucu ortaya çıkmaktadır. Hukuk Muhakemeleri Kanunun md. 353/1-a-6. bentte geçen “Tarafların davanın esasıyla ilgili olarak gösterdikleri delillerin hiçbiri toplanmadan veya gösterilen deliller hiç değerlendirilmeden karar verilmiş olması” ifadesini, yetersiz olmakla birlikte dosyada delillerin kısmen toplanıp kısmen değerlendirildiği ancak davanın esasıyla ilgi uyuşmazlığı tam olarak ortaya koyup çözecek derecede esaslı delillerin toplanmamış olması veya bu delillerin değerlendirilmemiş olması şeklinde amaçsal yorumlamak, istinaf incelemesinin denetime ilişkin işlevi de göz önüne alındığında maddenin düzenleme amacına daha uygun olacaktır.
İstinaf sistemimizde dar anlamda istinaf sisteminin benimsendiği düşünüldüğünde ilk derece mahkemesi tarafından dellillerin toplanıp değerlendirilmesi ve bu yargılamanın yanlış olduğu hususlarda tarafların ileri sürdüğü hususlarda inceleme yapılarak karar verilmesidir. İstinaf mahkemesi hem denetim hem de maddi vakıa incelemesi yapan mahkemeler olarak kurulmuş olması,denetim sonucu eksik bulduğu ,tahkikat işlemlerini tamamlayarak yargının gecikmeden karar verme amacına yönelik olup ilk derece mahkemesinin yapması gereken tahkikat işlemlerinin istinaf mahkemesince yapılmasını sağlamak olmadığı, aksinin kabulünün sistemi dar anlamda istinaftan çıkarıp geniş anlamda istinafa sürükleyeceği, bu durum da kanun koyucunun amacına ters bir durum oluşturacağı anlaşılmaktadır.
Yetersiz bir tahkikat ile tahkikatın hiç yapılmamış olması arasında sonuç bakımından bir fark yoktur. Her iki halde de taraflar ilk derece mahkemesindeki yargılamada hukuki dinlenilme hakkından mahrum bırakılmışlardır. Dolayısıyla, önemli olan kaç delilin toplanıp kaç tanesinin eksik bırakıldığından çok, uyuşmazlığın halli için önem arz eden delillerin toplanıp toplanmamasıdır
Bu bakımdan Davanın esasıyla ilgili olarak gösterilen delillerin “hiçbirinin” toplanmaması ile anlaşılması gerekenin uyuşmazlığın çözülmesi için taraflarca gösterilen delillerden hiç birinin toplanmaması ya da deliller bütünü ile çözüme ulaşılabilecek hallerde bu bütünü oluşturan delillerden “birinin” toplanmamış olması halleri olduğu söylenebilir. Hakimin belirli bir yargıya vararak karar vermesinde etkili nitelikteki deliller söz edilmekte olup bu özellikte delillerden “birinin” toplanmamasını da 353/I-a-6. maddesi kapsamında değerlendirilmesi gerekmektedir.
Yukarıda yapılan genel açıklamalar ışığında, istinafa konu ilk derece mahkemesinin dosyası incelendiğinde, yukarıda belirtilen ve esasa etki eden hususlarda delillerin eksik toplandığı anlaşılmakla, ilk derece mahkemesi kararının duruşma yapılmaksızın kaldırılması ve davanın sadece davalı tarafça istinaf edildiği, davacının aleyhe bir istinafının gözetilerek kazanılmış haklara halel gelmemek suretiyle davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye iadesine dair aşağıdaki hükmün kurulmasına karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı … Sigorta A.Ş. vekilinin istinaf talebinin HMK.nın 353/1.a.6.maddesi gereğince KABULÜ ile İlk Derece Mahkemesi kararının KALDIRILMASINA,
2-Dosyanın, yukarıda gösterilen biçimde değerlendirme ve işlem yapılmak ve kazanılmış haklara halel gelmemek suretiyle değerlendirmek üzere mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf yasa yoluna başvuran davalı … Sigorta A.Ş. tarafından yatırılan, başvurma harcı dışında kalan, istinaf karar harçlarının talep halinde bu davalıya iadesine,
4-Dosya üzerinde inceleme yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,
5-İstinaf yasa yoluna başvuran tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin İlk Derece Mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına,
6-Karar tebliği ve harç işlemlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
Dair, HMK. m.353/1-a/6 hükümleri uyarınca, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve KESİN olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi….


Başkan


Üye


Üye


Katip