Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2019/1191 E. 2019/1065 K. 07.11.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. KONYA BAM 3. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: … – …
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO :…
KARAR NO :…
KARAR TARİHİ : 07/11/2019

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : …
ÜYE : …
ÜYE : …
KATİP : …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA … ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 02/07/2019
NUMARASI : … Esas … Karar

DAVACI : … – TC : …
VEKİLİ :…
DAVALI : 1- …
VEKİLİ : …
DAVALI : 2- …
DAVALI : 3- …
VEKİLLERİ : …
: …

DAVA : Tazminat (Özel Sigorta Sözleşmesinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ : 07/11/2019
İSTİNAF KARAR YAZIM TARİHİ : 07/11/2019
Yukarıda bilgileri yazılı mahkemece davanın kısmen kabul kısmen reddine dair verilen karara ilişkin davacı vekili ile davalı … Sigorta A.Ş. vekilinin ayrı ayrı istinaf talepleri üzerine mahkemece dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere dairemize gönderildiğinden yapılan ön inceleme ve incelemeyle heyete tevdi olunan dosyanın gereği görüşülüp aşağıdaki karar verilmiştir.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :
Davacı vekili 20/07/2015 havale tarihli dava dilekçesinde özet olarak; Müvekkili …’in, 11.05.2015 tarihinde el itmeli tekerlekli aracıyla … Caddesi … Yolu bağlantı yolu üzerindeki bisiklet yolundan Mobilyacılar Sanayi İstikametine doğru ilerlerdiği sırada davalı … San.ve Tic. Ltd. Şti.’ne ait … plakalı kamyonetin sürücüsü diğer davalı …’ün, Aydınlık alt geçicidi istikametinden, … Caddesi yan yolunu takiben, Adana Çevreyolu Caddesi istikametine doğru seyrettiği esnada aşırı hızlı olması ve dlkkatsizliği nedeniyle müvekkiline çarptığını, müvekkilinin sürücü davalıya el işareti yaparak dikkateni çekmeye çalışmış ise de davalının yanındaki kişiyle konuşması nedeniyle dikkatsiz davrandığını ve aşırı hızı nedeniyle müvekkiline çarptığını, kazaya karışan … plakalı aracın, davalı sigorta şirketi tarafından sigorta poliçesi ile sigortalı olduğunu, kazaya ilişkin düzenlenen kaza tespit tutanağında müvekkilin asli , davalı …’ün ise tali kusurlu olduğunun belirtildiğini, meydana gelen kaza sonucunda müvekkilinde sağ tibia ve flbula kırığı, sağ humerus kırığı oluştuğunu, kırıkların çivi ve vida ile sabitlendiğini, sağ radial sinir arazı olduğunu, arızasının kalıcı sakatlık niteliğinde olduğunu, kazaya ilişkin olarak davalı sürücü … hakkında Taksirle Birden Fazla Kişinin Yaralanmasına Neden Olma Suçundan Konya … Asliye Ceza Mahkemesinin … Esas sayılı dosyasından dava açıldığını ve davanın derdest olduğunu, müvekkilini meydana gden kaza neticesinde iş göremezliğinin söz konusu olduğunu, müvekkilinin evli ve 2012 doğumlu bir erkek çocuk sahibi olduğunu, kaza neticesinde kendisi ve ailesinin acı ve ızdırap dolu günler geçirdiğini, çalışmaması nedeniyle mağdur olduğunu, müvekkilinin hiçbir zararının karşılanmadığını belirterek; müvekkilinin sakatlığı nedeniyle meslekte kazanma gücünün kayıp oranı, efor kaybı, bakıcı giderieri, tedavi giderleri, ileride iktisaden karşılaşabileceği mağduriyetinden doğabilecek zararı, iş göremezlik ödeneği ve karşılanmayan giderlerin tazminine karşılık olmak üzere fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 20.000,00-TL maddi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, müvekkilinin kaza nedeniyle şahsi varlığı değerlerindeki zedelenme neticesinde çektiği ve yaşamı boyunca çekmeye devam edeceği elem ve ızdırab ile hayatı boyunca yoksun kalacağı değerlerine dayalı olarak 20.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte sigorta şirketi dışındaki davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin karşı taraflara tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … San. Tic. Ltd. Şti. Vekili 07/09/2015 havale tarihli cevap dilekçesinde özet olarak; kaza tespit tutanağında her ne kadar davalı … tali kusurlu olarak gösterilmiş ise de, kazasının meydana gelişinde davalı sürücünün herhanei bir kusurunun bulunmadığını, kusurun ve sorumluluğunun tamamının davacıya ait olduğunu, kazanın meydana geldiği yolun araçların yoğun şekilde seyrettiği bir yol olduğunu, davacının iteklemeli aracıyla aniden yola çıktığını, yolun kullanım amacı ve yoğunluğu göz önünde bulundurulduğunda davacının kullandığı aracın söz konusu yolda kullanmasının 2918 Sayılı KTK çerçevesinde yasak olduğunu, kullanıldığı yol dolayısıyla yasak olan bu aracın, yaya geçidi veya trafik lambası gibi karşıdan karşıya geçmeye yarar bir şeyin varlığı olmayan bir yerde, saga sola dahi bakılmadan, yola aniden fırlayarak karşıya geçilmeye çalışılmasında, davacı tarafın ağır kusurunu gösterdiğini, davalı …’ün trafik kurallarına uygun şekilde normal hızda seyir yaptğını, kaza tespit tutanağından da görüleceği üzere çevre yol üzerindeki azami hız limitinin 700 km/saat olduğunu, fren izinden yapılacak basit bir hesaplama sayesinde, davalı …’ün ortalama hızının tespit edilebileceğini, aracın bütün bakımlarının zamanında yapıldığını, davacının kendi kusuru nedeniyle bendensel zarara uğradığını, davalı sürücünün meydana gelen kazada herhangi bir kusurunun bulunmadığını, işleten olarak müvekkilinin de bir sorumluluğunun bulunmadığını belirterek; haksız davanın reddine, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
Davalı … Sigorta A.Ş. vekili 10/09/2015 havale tarihli cevap dilekçesinde özet olarak; kazaya karışan … plaka sayılı aracın müvekkili sigorta şirketince 24/12/2014-24/12/2015 tarihleri arasında geçerli olmak üzere … numaralı Zorunlu Mali Mesuliyet (Trafik) Sigorta Poliçesi ile davalı şirket adına sigortalı olduğunu,, davacı vekilinin tedavi ve bakıcı giderleri ile ilgili maddi tazminat taleplerinin yerinde olmadığını, 6111 sayılı yasanın yürürlüğe girmesinden önce bakıcı ve tedavi giderlerinin teminat altına alındığını, müvekkilinin mevcut sigorta poliçesi altında hiçbir kişi ya da kurumu karşı sorumluluğunun bulunmadığını, davacının bu taleplerinde Sosyal Güvenlik Kurumunun sorumluluğunun bulunduğunu, davacının taleplerinin kabulü anlamına gelmemek üzere dava konusu kazaya ilişkin olarak kusur durumunun tespit edilmesinin gerektiğini, davacıda meydana gelen sakatlığın tespitinin Adli Tıp Kurumu tarafından yapılması gerektiğini, tazminat taleplerine ilişkin hesaplamaların ise Aktüer Siciline kayıtlı aktüerler tarafından yapılmasının gerektiğini, davacının kaza tarihinden itibaren avans faizi talebinde yasal isabetin bulunmadığını, müvekkilinin davacıya karşı temerrüdünün söz konusu olmadığını belirterek; davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
İlk derece mahkemesinin 02/07/2019 tarihli gerekçeli kararı ile; “Dava konusu kazaya ilişkin olarak Adli Tıp Kurumu İstanbul Trafik İhtisas Kurulunca düzenlenen raporda ; davalı …’ün %30 oranında, davacı …’in ise %70 oranında kusurlu olduğuna dair rapor düzenlenmiştir.
Davacının maluliyetine ilişkin olarak Adli Tıp Kurumu … İhtisas Kurulu tarafından düzenlenen raporda ; … oğlu, 1984 doğumlu…’in 11/05/2015 tarihinde geçirmiş olduğu trafik kazasına bağlı gelişen yaralanmasının, 11.10.2008 tarih ve 27021 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümlerinden yararlanılarak ve mesleği bildirilmemekle Grup1 kabul olunarak: Gr1 XII (38B………45) A %49 x 3/5 = %29,4, E cetveline göre: %26,2 (yüzdeyirmialtıvirgüliki) oranında meslekte kazanma gücünden kaybetmiş sayılacağı, İyileşme (iş göremezlik) süresinin 11/05/2015 tarihinden itibaren 18 (onsekiz) aya kadar uzayabileceğine dair rapor düzenlendiği anlaşılmıştır.
Aktüer Bilirkişisi … tarafından düzenlenen raporda ; davacı …’in sürekli, geçici iş göremezlik tazminatından , tedavi ve bakım giderlerinden kaynaklı toplamda 80.573,12 TL maddi tazminat alacağı olduğu şeklinde rapor düzenlenmiştir.
Davacı vekili 11/06/2019 tarihli ıslah dilekçesi ile açmış oldukları davayı 64.757,49 TL olarak ıslah ettiği anlaşılmıştır.
Dava, sigorta sözleşmesinden kaynaklanan maddi ve manevi tazminat davasıdır.
Yukarıda izah edilenler, adli tıp raporları, bilirkişi raporu ile tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; taraflar arasındaki ihtilafın 01/06/2015 tarihinde yürürlüğe giren ZMMS Genel Şartları’na değil, 15/08/2003 tarihinde yürürlüğe giren ZMMS Genel Şartları’na tabi olduğu anlaşılmıştır.
15/08/2003 tarihli ZMMS Genel Şartları’nın A.1/1. maddesine göre, “Sigortacı, poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermiş olmasından dolayı, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’na göre işletene düşen hukuki sorumluluğu, zorunlu sigorta limitlerine kadar temin eder.”
2918 s. KTK.’nun 90. maddesine göre, “Zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamındaki tazminatlar bu Kanun ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabidir. Söz konusu tazminatlar ve manevi tazminata ilişkin olarak bu Kanun ve genel şartlarda düzenlenmeyen hususlar hakkında 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun haksız fiillere ilişkin hükümleri uygulanır.”
6098 s. TBK’nun 54. maddesine göre, “Bedensel zararlar özellikle şunlardır: 1.Tedavi giderleri. 2.Kazanç kaybı. 3.Çalışma gücünün azalmasından ya da yitirilmesinden doğan kayıplar. 4.Ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan kayıplar.”
6098 s. TBK’nun 56/1. maddesine göre de, “Hâkim, bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verebilir.”
Yukarıda yazılı yasal düzenlemelere istinaden, 15/08/2003 tarihli ZMMS Genel Şartları’nın ve 6098 s. TBK’nın uygulandığı dönemde meydana gelen kazalar yönünden, sürücü ve işletenler ile sigortacıların 2918 s. KTK. ve 6098 s. TBK. hükümleri gereğince, zarar görenin uğradığı geçici ve sürekli iş gücü kaybı zararı, SGK tarafından ödenmeyen ve belgelendirilemeyen tedavi giderleri zararından ve geçici işgöremezlik dönemindeki bakıcı giderleri zararından sorumlu oldukları, işleten ve sürücülerin ayrıca manevi tazminattan da sorumlu oldukları, dava konusu olay nedeniyle davacıda %26,2 oranında maluliyet oluştuğu, iyileşme süresinin 18 aya kadar uzayabileceği, olayın meydana gelmesinde davalı …’ün %30 oranında kusurlu olduğu sonucuna varılmakla davacının maddi tazminat talebinin kabulü ile; 54.757,49 TL sürekli iş göremezlik, 6.312,43 TL geçici iş göremezlik, 9.503,20 TL tedavi ve bakıcı gideri olmak üzere toplam 60.573,12 TL maddi tazminatın sigorta şirketi dışındaki davalılar bakımından kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte (davalı … Sigorta A.Ş.’den dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte olay tarihi itibariyle geçerli olan kaza başına ölüm ve sakatlık teminat klozu limiti ile sınırlı olarak) davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine, geçici ödeme olarak ödenen 10.000,00 TL’ ye davalı sigorta şirketi bakımından dava tarihinden ödeme tarihi olan 20/07/2017 tarihine kadar işletilecek yasal faizin diğer davalılar bakımından kaza tarihinden ödeme tarihi olan 20/07/2017 tarihine kadar işletilecek yasal faizin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, davacının feri nitelikteki faize ilişkin taleplerinin reddine, olayın meydana gelmesindeki kusur oranları, davacının olay nedeniyle yaşadığı elem ve ızdırabın yoğunluğu, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile hak ve nesafet kuralları gözetilerek davacının manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile; 15.000,00 TL’nin kaza tarihi olan 11/05/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte sigora şirketi dışındaki davalılardan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine dair karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.” şeklinde davacının maddi tazminat talebinin kabulü ile; 54.757,49 TL sürekli iş göremezlik, 6.312,43 TL geçici iş göremezlik, 9.503,20 TL tedavi ve bakıcı gideri olmak üzere toplam 60.573,12 TL maddi tazminatın sigorta şirketi dışındaki davalılar bakımından kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte (davalı … Sigorta A.Ş.’den dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte olay tarihi itibariyle geçerli olan kaza başına ölüm ve sakatlık teminat klozu limiti ile sınırlı olarak) davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine, geçici ödeme olarak ödenen 10.000,00 TL’ ye davalı sigorta şirketi bakımından dava tarihinden ödeme tarihi olan 20/07/2017 tarihine kadar işletilecek yasal faizin diğer davalılar bakımından kaza tarihinden ödeme tarihi olan 20/07/2017 tarihine kadar işletilecek yasal faizin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, davacının feri nitelikteki faize ilişkin taleplerinin reddine, davacının manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile; 15.000,00 TL’nin kaza tarihi olan 11/05/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte sigora şirketi dışındaki davalılardan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine dair hükmün kurulduğu anlaşılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı vekili sunduğu istinaf başvuru dilekçesinde özetle; dava değerinin yaptıkları ıslah ile birlikte maddi ve manevi tazminat olmak üzere toplamda 100.573,12 TL olduğunu, Yerel Mahkemece kararda tazminat miktarının belirlenirken alacak kalemlerinin doğru yazılmasına rağmen toplama hatası yapıldığını sehven maddi tazminatın 60.573,12 TL olarak yazıldığını, toplam tazminat miktarının 10.000,00 TL eksik yazıldığını, dosyada verilen kararın 1 numaralı bendindeki alacak kalemlerinin toplandığında geçici iş göremezlik tazminatının 6.312,43 TL, iş gücü kaybı tazminatının 54.757,49 TL ve tedavi giderlerinin 9.503,20 TL olmak üzere toplam 70.573,12 TL olduğunu ancak sehven 60.573,12 TL olarak yazıldığını, maddi hata nedeniyle tavzih talebinde bulunulduğunu ancak tavzih talebinin de reddedildiğini, maddi tazminattaki toplam miktarın eksik yazılması nedeniyle avukatlık ücretinin de bu nedenle eksik hesaplandığını, Yerel Mahkemece manevi tazminat taleplerinin kısmen kabulüne karar verilmesinin hakkaniyet kurallarına aykırı olduğunu, müvekkilinin genç yaşta olduğu, çalışma gücünü yitirdiği ve maluliyeti nedeniyle kimsenin iş vermemesi nedeniyle çektiği acı ve ızdırabın değerlendirilerek talep ettikleri 20.000,00 TL manevi tazminat taleplerinin tamamının kabulüne karar verilmesi gerektiğini beyan ederek Yerel Mahkemece verilen kararın ortadan kaldırılması ile yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar … İnş. Tic. Ltd. Şti. ve … vekili sunduğu istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davacının dava konusu kazada ağır kusurlu olduğunu, KTK 69. Maddede belirtilen şartlara uymadığını ve kazanın oluşmasına sebebiyet verdiğini, davacının maluliyet oranının çok yüksek hesaplandığını ve maddi ve manevi tazminatın da fahiş miktarlarda verildiğini beyan ederek Yerel Mahkemece verilen kararın ortadan kaldırılması ile davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … Sigorta A.Ş. vekili sunduğu istinaf başvuru dilekçesinde özetle; tedavi giderlerine ilişkin müvekkili şirketin herhangi bir sorumluluğunun olmadığını, bu talebin SGK tarafından karşılanması gerektiğini beyan ederek Yerel Mahkemece verilen kararın ortadan kaldırılmasına, tazminat miktarının tümden reddine, reddedilen miktar üzerinden davalı yararına vekalet ücretine hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR :
Uyuşmazlık, Yerel Mahkemece verilen davanın kısmen kabul kısmen reddi kararına karşı taraf vekillerinin ayrı ayrı itirazları doğrultusunda kararın ortadan kaldırılmasına ilişkindir.
DELİLLER :
Konya … Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas … Karar sayılı dosyası, Konya … Asliye Ceza Mahkemesinin … esas sayılı dosya sureti.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE :
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341 ve devamı maddeleri uyarınca ve özellikle istinaf incelemesinin kapsamının öngörüldüğü 355. maddeye göre re’sen gözetilecek kamu düzenine aykırılık halleri dışında istinaf incelemesi istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır.
Davalı sigorta vekili açısından istinaf edilen faturasız tedavi giderini ilişkin Maddi tazminat yönünden istinaf talebi açısından
Davacı tarafından belirsiz alacak davası şeklinde maddi tazminat talep edilmiş, yargılama esnasında sunulan ıslah dilekçesiyle tedavi ve bakıcı gideri talebi 9.503,20 tl ye yükseltilmiş,bu tazminat kalemi içinde faturasız tedavi giderinin 1.500 tl,bakıcı giderinin ise 8.003 tl olmak üzere toplam 9.503 tl olduğu,davalı vekilince bu tazminat kalemlerinden 1.500 tl lik faturasız tedavi giderinin istinaf konusu edildiği,diğer alacak kalemlerine yönelik bir istinaf başvurusunun olmadığı anlaşılmaktadır.
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun “İstinaf Yoluna Başvurulabilen Kararlar” başlığı altında düzenlenen 341. Maddesinde; “İlk derece mahkemelerinden verilen nihai kararlar ile ihtiyati tedbir, ihtiyati haciz taleplerinin reddi ve bu taleplerin kabulü hâlinde, itiraz üzerine verilecek kararlara karşı istinaf yoluna başvurulabilir.
(2) Miktar veya değeri 4.400 TL’yi (mahkeme karar tarihi itibariyle) geçmeyen malvarlığı davalarına ilişkin kararlar kesindir.Ancak manevi tazminat davalarında verilen kararlara karşı, miktar veya değere bakılmaksızın istinaf yoluna başvurulabilir.
(3) Alacağın bir kısmının dava edilmiş olması durumunda kesinlik sınırı alacağın tamamına göre belirlenir.
(4) Alacağın tamamının dava edilmiş olması durumunda, kararda asıl talebinin kabul edilmeyen bölümü 4.400 Türk Lirasını geçmeyen taraf, istinaf yoluna başvuramaz” denilmektedir.
Talep edilen ve hükmedilen tazminat karar tarihi itibarıyla kesinlik sınırı (4.400,00 TL) altına kaldığından, miktar açısından her iki taraf yönünden de karar kesin olduğundan, kararın kesin olması halinde ilk derece mahkemesince bir karar verilebileceği gibi 01.06.1990 tarih 3/4 sayılı İnançları Birleştirme Kararının kıyasen uygulanması yoluyla Dairemizce de karar verilebileceğinden, HMK nın 352. maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan ön inceleme sonunda davalı sigorta vekilinin istinaf başvuru dilekçesinin maddi tazminat yönünden reddine karar vermek gerekmiştir.
Davacı vekilinin maddi hata yapıldığına yönelik istinafı ve kamu düzeni yönünden yapılan incelemede
6100 sayılı HMK’nin Hükmün Kapsamı başlıklı 297. maddesinin 2. fıkrasına göre “hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.” Kanunun aradığı bu şekil, yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereğidir. Aksi hal, hükmün infazında zorluklara ve tereddütlere, yargılamanın ve davaların gereksiz yere uzamasına, davanın tarafı bulunan kişi ve kurumların mağduriyetine sebep olabilecek, kamu düzeni ve barışını olumsuz yönde etkileyecektir. (HGK 2013/9-1989 Esas 2014/657 Karar sayılı ilamı)
Hüküm sonucu kısmında gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin isteklerin her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların mümkünse sıra numarası altında birer birer açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekir. Zira tarafların o dava yönünden, hukuk düzenince hangi nedenle haklı veya haksız görüldüklerini anlayıp değerlendirebilmeleri ve hukuka uygunluk denetiminin yapabilmesi için ortada, usulüne uygun şekilde oluşturulmuş; hükmün hangi nedenle o içerik ve kapsamda verildiğini ayrıntılarıyla gösteren, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıktaki bir gerekçe bölümünün ve buna uyumlu hüküm fıkralarının bulunması, zorunludur.
Bu hükümler yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereği ve kamu düzeni ile ilgili olup, yasanın aradığı anlamda oluşturulacak kısa ve gerekçeli kararların hüküm fıkralarının açık, anlaşılır, çelişkisiz, uygulanabilir olmasının gerekliliği kadar, kararın gerekçesinin de, sonucu ile tam bir uyum içinde, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıkta olması zorunludur.
6100 sayılı HMK’nın 298. maddesi uyarınca kararını gerekçesi ile birlikte tam olarak yazması ve hüküm sonucunu HMK’nın 297/2. maddesinde öngörülen biçimde tefhim etmesi asıldır. Mahkemece yargılama sonunda verilen bu kısa karar, bir davayı sona erdiren yasa yolu açık olan son kararlardandır. Bu kararla, mahkeme davadan elini çeker ve davayı sona erdirmiş olur.
Ayrıca ilamların infaz edilecek kısmı, hüküm bölümü olup, hükmün içeriğinin aynen infazı zorunludur. Gerek icra dairesi ve gerekse sınırlı yetkili İcra Mahkemesi ilamın infaz edilecek kısmını yorum yolu ile belirleme yetkisine sahip değildir. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 08.10.1997 tarih ve 1997/12-517 E. -1997/776 K.; 22.03.2006 gün ve 2006/12-92 E.-2006/85 K.; 25.06.2008 gün ve 2008/12-451 E.- 2008/453 K. sayılı ilamları)
HMK’nun “Taleple Bağlılık İlkesi” başlıklı 26. maddesinin birinci fıkrasında; “Hâkim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Duruma göre, talep sonucundan daha azına karar verebilir” hükmüne yer verilmiştir.
HMK 297/2. maddede; hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerektiği düzenlenmiştir.
Anayasa m. 141/3’deki düzenleme gereğince “bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır” kuralı ile Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 6.maddesi kapsamında, taraflardan biri hakkında hüküm kurulmaması ve gerekçenin yazılmaması durumunda adil yargılanma hakkına aykırılık teşkil edeceği düzenlenmiştir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 31. maddesinin başlığı hâkimin davayı aydınlatma ödevi olup madde metninde, hâkim, uyuşmazlığın aydınlatılmasının zorunlu kıldığı durumlarda, maddi veya hukuki açıdan belirsiz yahut çelişkili gördüğü hususlar hakkında, taraflara açıklama yaptırabilir; soru sorabilir; delil gösterilmesini isteyebilir, hükmü düzenlenmiştir.
Dava, birden ziyade talep yönünden maddi tazminat istemine ilişkin olup davacı vekili dava dilekçesinde; tedavi ve bakıcı giderini ayrı ayrı talep etmiş ,ilk derece mahkemesince ise infazda tereddüt oluşturacak şekilde toplam bedele hükmedilmiştir.Bu itibarla herbir alacak kalemine yönelik ayrı ayrı hüküm kurulması ve bu alacak miktarları toplamının kararda belirtilmesi gerekirken,hangi maddi tazminat talebi için ne miktara hükmedildiği belirtilmeden hükümde toplam tazminat miktarı yazılması infazda tereddüt yaratacak ve kamu düzenine aykırı görüldüğünden bu husus resen gözetilmiştir.
Keza davacı vekilinin hesap hatası yapıldığı iddiasına yönelik yapılan incelemede:
Dava dilekçesinde maddi tazminat olarak 20.000,00-TL talep edilmiş, bilirkişi marifetiyle yapılan tazminat hesaplamasından sonra maddi tazminat talebi 60.573,12-TL daha ıslah yoluyla artırılarak toplam 80.573,12-TL’na.yükseltilmiştir.
Dosya kapsamında alınan bilirkişi raporunda; Geçiçi İş Göremezlik Tazminatı 6.312,43-TL, İş Gücü Kaybı Tazminatı 64.757,49-TL ve Tedavi Giderleri 9.503,20-TL olmak üzere toplam 80.573,12-TL maddi tazminat hesaplanmıştır.
Davacı tarafça yapılan ıslaha ilişkin dilekçesinde İş Gücü Kaybı Tazminatı olarak hesaplanan 64.757,49-TL’den 20.07.2017 tarihinde geçici ödeme olarak tahsil edilen 10.000,00-TL’nin düşülerek sürekli iş gücü kaybı tazminatı olarak 54.757,49-TL şeklinde ıslah talebinde bulunulmuştur
Bu halde ilk derece Mahkemesinin kısa ve gerekçeli kararında 54.757,49-TL Sürekli İş Göremezlik, 6.312,43-TL Geçici İş Göremezlik, 9.503,20-TL Tedavi ve Bakıcı Giderinin doğru yazıldığı ancak ancak yanlış toplanarak hesap patası sonucu toplam alacak miktarının 10.000,00-TL eksik yazıldığı bu halde davacı vekilinin buna yönelen istinafının yerinde olduğu anlaşılmıştır.
Manevi tazminatın az taktir edildiği istinafı yönünden;
İlk derece mahkemesinin alınan … Adli Tıp Grup Başkanlığı raporunda davacının kaza nedeniyle yaralanmasına bağlı %26 oranında malul olması ve 18 aylık geçici iş göremezliğe uğradığı,olayda davalıların % 30 kusurlu oldukları anlaşılmaktadır.
Hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir.
O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Hakimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın satın alma gücü, olayın ağırlığı, olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması ve buna göre manevi tazminat takdir edilmesi gerektiği açıkça ortadadır. (HGK 23/06/2004, 13/291-370)
Yukarıda belirtilen manevi tazminat kriterleri,davacının tespit edilen sosyal ve ekonomik durumuna, davacının kaza nedeniyle % 26 oranında meslekten kazanma gücünü kaybettiği ve iyileşmesinin 18 ay olduğu ve kendisinin % 70 kusuru gözetilip olayın oluş şekli dikkate alındığında, takdir olunan manevi tazminatın dosya kapsamına ve hakkaniyete uygun olduğu bu itibarla davacı vekilinin buna yönelen istinaf itirazlarının yerinde olmadığı anlaşılmıştır.
Keza her ne kadar ilk derece mahkemesince
“Geçici ödeme olarak ödenen 10.000,00 TL’ ye davalı sigorta şirketi bakımından dava tarihinden ödeme tarihi olan 20/07/2017 tarihine kadar işletilecek yasal faizin diğer davalılar bakımından kaza tarihinden ödeme tarihi olan 20/07/2017 tarihine kadar işletilecek yasal faizin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak DAVACIYA VERİLMESİNE, ” şeklinde hüküm verilmişse de
Davacıya ara kararı ile 6098 sayılı TBK’nun 76. maddesi uyarınca ödenmesine karar verilen 10.000,00 TL geçici tazminatın davacı lehine hükmedilen maddi tazminattan mahsubuna,şeklinde karar verilmesi ile yetinilmesi gerekirken ayrıca geçici olarak ödenen 10.000 tl ye haksız fiil tarihi ile ödeme tarihi arasında bu ödenen miktarın yasal faizle ödenmesine karar verilmiş ise de bu karara yönelik davalıların aleyhe istinafının bulunmadığı,verilen bu kararın davacı lehine olduğu, Kaldı ki, HMK’nın 357. maddesinde “İlk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunma istinafta dinlenemez ve istinafta yeni delillere dayanılamaz.” hükmü düzenlenmesi uyarınca incelenmesinin de mümkün olmadığı,hu hususun da kamu düzenine aykırı niteliği bulunmadığından resen dikkate alınamayacağı anlaşılmakla birlikte bu husus eleştiri sebebi olarak belirtilmekle yetinilmiştir
HMK’nin 355. maddesinde, “İnceleme, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır. Ancak, bölge adliye mahkemesi kamu düzenine aykırılık gördüğü takdirde bunu resen gözetir.” 353. maddesinde, “ (1) Ön inceleme sonunda dosyada eksiklik bulunmadığı anlaşılırsa; … b) Aşağıdaki durumlarda davanın esasıyla ilgili olarak; 1)…, 2) Yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmiş ise düzelterek yeniden esas hakkında, … duruşma yapılmadan karar verilir.” düzenlemelerini içermektedir.
Yukarıda yapılan açıklamalar çerçevesinde, ilk derece mahkemesinin kararında yukarıda belirtilenler dışında HMK’nın 355. Maddesi gereği, kamu düzenine aykırılık teşkil eden herhangi bir yanlışlığın da bulunmadığı gözetilerek davalı sigorta vekilinin istinaf itirazlarının kesinlik nedeniyle reddi, davacı vekilinin itirazlarının da kabulü ile incelenen kararın HMK’nin 353/1-b maddesinin (2) numaralı alt bendi uyarınca düzeltilmek üzere kaldırılması ve yeniden hüküm tesis edilmesine dair aşağıdaki hükmün kurulmasına karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
A-)Davalı sigorta vekilinin İstinaf incelemesine konu alacak 1.500TL faturasız tedavi giderine ilişkin olup HMK’nın 341/2. maddesi gereğince alacak miktarının karar tarihi itibarıyla kesinlik sınırı 4.400 TL) altına kaldığından, kabul ve reddolan miktar açısından karar kesin olduğundan HMK nın 352. maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan ön inceleme sonunda davalı … Sigorta A.Ş. vekilinin istinaf başvuru dilekçesinin REDDİNE,
B-)
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun yukarıda belirtilen gerekçeler doğrultusunda KABULÜ, ile incelenen kararın HMK’nin 353/1-b maddesinin (2) numaralı alt bendi uyarınca düzeltilmek üzere KALDIRILMASI VE YENİDEN HÜKÜM TESİS EDİLMESİNE,
2-Davacının maddi tazminat talebinin KABULÜ ile;
54.757,49 TL sürekli iş göremezlik, 6.312,43 TL geçici iş göremezlik, 1.500 TL faturasız tedavi gideri ve 8.003,20 TL bakıcı gideri olmak üzere toplam 70.573,12 TL maddi tazminatın sigorta şirketi dışındaki davalılar bakımından kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte (davalı … Sigorta A.Ş.’den dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte olay tarihi itibariyle geçerli olan kaza başına ölüm ve sakatlık teminat klozu limiti ile sınırlı olarak) davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile DAVACIYA ÖDENMESİNE,
Geçici ödeme olarak ödenen 10.000,00 TL’ ye davalı sigorta şirketi bakımından dava tarihinden ödeme tarihi olan 20/07/2017 tarihine kadar işletilecek yasal faizin diğer davalılar bakımından kaza tarihinden ödeme tarihi olan 20/07/2017 tarihine kadar işletilecek yasal faizin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
Davacının feri nitelikteki faize ilişkin taleplerinin reddine,
3-Davacının manevi tazminat talebinin KISMEN KABULÜ ile;
15.000,00 TL’nin kaza tarihi olan 11/05/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte sigora şirketi dışındaki davalılardan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin REDDİNE,
İlk Derece Yargılaması Yönünden;
4-Alınması gereken 5.845,49 TL harçtan alınan 683,10 TL peşin harç ile 206,88 TL ıslah harcı olmak üzere toplam 889,98 TL harcın mahsubu ile bakiye 4.955,51 TL harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile hazineye irat kaydına, (Davalı … Sigorta Şirketinin 4.083,34 TL’sinden diğer davalılarla birlikte sorumlu tutulmasına, kalanının diğer davalılar … ile … İnş. Ltd. Şti.’nin birlikte sorumlu tutulmalarına)
5-Davacı tarafından yapılan 714,90 TL harç ile 206,88 TL ıslah harcı olmak üzere toplam 921,78 TL harç giderinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine, (Davalı … Sigorta Şirketinin 759,54 TL’sinden diğer davalılarla birlikte sorumlu tutulmasına, kalanının diğer davalılar … ile … İnş. Ltd. Şti.’nin birlikte sorumlu tutulmalarına)
6-Davacı tarafından yapılan 500,00 TL bilirkişi gideri, 899,00 TL Adli Tıp Fatura gideri, 197,40 TL … Tıp Fakültesi Hastanesi fatura bedeli, 451,90 TL posta ve tebligat gideri olmak üzere toplam 2.048,30 TL yargılama giderinden kabul oranına göre hesaplanan 1.741,05 TL yargılama giderinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine, (Davalı … Sigorta Şirketinin 1.434,62 TL’sinden diğer davalılarla birlikte sorumlu tutulmasına, kalanının diğer davalılar … ile … İnş. Ltd. Şti.’nin birlikte sorumlu tutulmalarına)
7-Kabul edilen maddi tazminat davası yönünden karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 8.113,04 TL. vekalet ücretinin tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
8-Kabul edilen manevi tazminat davası yönünden karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi 13/1. uyarınca 2.725,00 TL. vekalet ücretinin davalılar … ile … İnş. Ltd. Şti.den müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
9-Red edilen manevi tazminat davası yönünden karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi 13/2. uyarınca 2.725,00 TL. vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalılar … ile … İnş. Ltd. Şti.ne verilmesine,
10-Davacı tarafından yatırılan gider avansından artan kısmın karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
İstinaf Yargılaması Yönünden;
11-İstinaf başvurma harcı dışında istinaf peşin harcı olarak yatırılan harcın talep halinde davacıya iadesine,
12-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 44,40 TL istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 1.184,00 TL harcın mahsubu ile fazla alınan 1.139,60 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davalı … Sigorta A.Ş. ye iadesine,
13-Davacı tarafından yapılan 37,00 TL tebligat gideri ile 121,30 TL istinaf başvuru gideri olmak üzere toplam 158,30 TL yargılama giderinin davalılardan müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine,
14-Davalı … Sigorta A.Ş. Tarafından yapılan yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
15-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
16-Davacı tarafından yatırılan istinaf avansından arta kalanın karar kesinleştiğinde tarafına iadesine,
17-Davalı … Sigorta A.Ş. tarafından yatırılan istinaf avansından arta kalanın karar kesinleştiğinde tarafına iadesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK’nun 361 maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren İKİ HAFTA içinde temyiz yolu açık olmak üzere OYBİRLİĞİ ile karar verildi. 07/11/2019

Başkan

Üye

Üye

Katip