Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2019/1190 E. 2020/6 K. 09.01.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. KONYA BAM 3. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: … – …
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : …
KARAR NO : …
KARAR TARİHİ : 09/01/2020

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : …
ÜYE : …
ÜYE : …
KATİP : …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA … ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 10/10/2019
NUMARASI : … Esas … Karar

DAVACI : … – … …
VEKİLİ : …
DAVALI : … SİGORTA ANONİM ŞİRKETİ – …
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)

İSTİNAF KARAR TARİHİ : 09/01/2020
İSTİNAF KARAR YAZIM TARİHİ : 09/01/2020
Yukarıda bilgileri yazılı mahkemece davanın reddine dair verilen karara ilişkin davacı vekilinin istinaf talebi üzerine mahkemece dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere dairemize gönderildiğinden yapılan ön inceleme ve incelemeyle heyete tevdi olunan dosyanın gereği görüşülüp aşağıdaki karar verilmiştir.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :
Davacı vekili dava dilekçesi ile özetle; müvekkil Konya ilinde … Caddesinden karşıdan karşıya geçerken yolun ilk kısmını bitirip ikinci yolun ortasındaki ağaçların bulunduğu kısma bir ayağını attığı sırada hızlı bir şekilde gelen … plakalı araç kendisine çarptığını, trafik tespit tutanağındaki kusur her ne kadar müvekkile verilmiş ise de müvekkilin tam kusurlu olmadığını, çünkü aracın çok hızlı olduğunu ve müvekkilin yolu geçtiği sırada verduğunu, müvekkil olaydan sonra Konya … Hastanesine götürüldüğünü ve orada iki gün beklediğini, ameliyata alındığını, sol bacağında 34 cm lik bir platin ve 4 tanede çivi attıklarını, kaval kemiğinin kırıldığını ve çenesinde altı dikiş bulunduğunu, ayrıca 2 adette dişinin kırıldığını, kaza sonucunda müvekkilin uğradığı maddi zararların tazmini için işbu davayı ikame ettiklerini, bu nedenlerle fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla, davalılar hakkında öncelikle adına kayıtlı vasıta üzerine ihtiyati tedbir kararı verilmesine, haklı davalarının kabulüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
İlk Derece Mahkemesince verilen 10/10/2019 tarihli gerekçeli kararı ile; “Yukarıda belirtilen gerekçeler dikkate alındığında, TTK’nin 5/A maddesi uyarınca, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkındaki davalar yanında, menfi tespit davalarının da dava şartı arabuluculuk kapsamında olduğu sonucuna varılmaktadır.
Mahkememizce bu tespit yapıldıktan sonra dava dosyası incelendiğinde;
6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu m.18 A, ” (1) İlgili kanunlarda arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı olarak kabul edilmiş ise arabuluculuk sürecine aşağıdaki hükümler uygulanır.
(2) Davacı, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Bu zorunluluğa uyulmaması hâlinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderilir. İhtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilir.
Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir.”
hükmü gereğince dosya içerisinde mevcut dava dilekçesinden ve eklerinden davacının arabuluculuğa başvurduğuna dair hiçbir belge ve beyanın bulunmadığı, aksine arabulucuya müracaat etmediklerini beyan ettikleri görülmekle 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu m.18 A/2 maddesi gereğince davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilmiştir.” şeklinde 7155 Sayılı Kanunun 20. maddesi ile eklenen TTK 5/A (1) maddesi gereğince arabuluculuk dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine dair hükmün kurulduğu anlaşılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı vekili sunduğu istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Yerel Mahkemece verilen kararın hukuka aykırı olduğunu, dava şartı olan zorunlu ara buluculuk başvurusunun gerçekleştiğini, Yerel Mahkeme tarafından 09/09/2019 tarihinde taraflarına tebliğ edilen tensip tutanağında belirtilen ara buluculuk tutanağının 1 haftalık kesin süre içinde Yerel Mahkemeye sunulmasına dair ara kararı üzerine 12/09/2019 tarihinde ara buluculuk tutanağının aslının Yerel Mahkemeye sunulduğunu ve dava şartının yerine getirildiğinin görüleceğini beyan ederek kararın ortadan kaldırılması ile davanın esastan kabulüne, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR :
Uyuşmazlık, Yerel Mahkemece verilen dava şartı yokluğu nedeniyle red kararına karşı davacı vekilinin istinaf itirazları doğrultusunda kararın ortadan kaldırılmasına ilişkindir.
DELİLLER :
Konya … Asliye Ticaret Mahkemesi … Esas … Karar sayılı dosyası.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE :
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341 ve devamı maddeleri uyarınca ve özellikle istinaf incelemesinin kapsamının öngörüldüğü 355. maddeye göre re’sen gözetilecek kamu düzenine aykırılık halleri dışında istinaf incelemesi istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır.
Dava, meydana gelen trafik kazasından kaynaklı maddi tazminat alacağına ilişkindir.
Türk Ticaret Kanunun 4.maddesinde, bu kanundan doğan hukuk davalarının ticari dava sayıldığı, aynı kanunun 5.maddesinin 2.fıkrasında, bir yerde ticaret mahkemesi varsa asliye hukuk mahkemesinin vazifesi içinde bulunan ve bu kanunun 4.maddesi hükmünce ticari sayılan davalara ticaret mahkemesinde bakılacağı hususları düzenlenmiştir.
Konu ile ilgisi sebebiyle; ticari dava kavramının açıklığa kavuşturulması gerekir. Ticari dava ile ilgili düzenleme TTK’nun 4. maddesinde yapılmıştır. Ayrıca bazı özel kanunlarda da ticari dava kavramına yer verilmiştir (örneğin; 6136 sayılı Kooperatifler Kanunu md. 99/). TTK’nun 4/1 maddesine göre her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili hususlardan doğan hukuk davaları nispi ticari dava niteliğindedir. Nispi ticari davalar, şarta bağlı ticari davalar olup uyuşmazlığın taraflarının tacir olması ve uyuşmazlık konusunun da tarafların ticari işletmesine ilişkin olması şarttır. Ancak, TTK’nın 4/1. Fk, (a)- (f) bentlerinde sayılan mevzuat ile düzenlemelerde öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları öz ticaret hayatına ilişkin olup herhangi bir şart aranmaksızın mutlak ticari dava olarak kabul edilir.
Türk Ticaret Kanunu’na 06/12/2018 tarihli, 7155 sayılı Kanun’un 20. maddesiyle eklenen 5/A maddesi uyarınca, “(1) Bu Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.”
6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’ nun 18/A maddesi uyarınca, “(1) İlgili kanunlarda arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı olarak kabul edilmiş ise arabuluculuk sürecine aşağıdaki hükümler uygulanır.
(2) Davacı, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Bu zorunluluğa uyulmaması hâlinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderilir. İhtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilir. Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir.” hükmünü taşımaktadır.
Türk Ticaret Kanunun 1483 ve devamı maddelerinde “zorunlu sorumluluk sigortaları” düzenlenmiştir. Bir hukuki işlemin veya fiilin TTK’nın kapsamında kaldığının kabul edilmesi için yasanın amacı içerisinde yukarıda tanımları verilen bu kanunda düzenlenen hususlarla bir ticari işletmeyi ilgilendiren bir hukuki işlemin veya fiilin olması gerekir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 1483/1. maddesinde ise sigortacıların diğer kanunlardaki hükümler saklı kalmak üzere faaliyet gösterdikleri dalların kapsamında bulunan zorunlu sigortaları yapmaktan kaçınamayacakları belirtilmiş, aynı Kanunun 4/1-a. maddesinde de her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın, bu Kanunda öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işlerinin ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılacağı açıkça düzenlenmiştir. Kanunun lafzı ve amacı nazara alındığında zorunlu mali mesuliyet sigortalarından doğan uyuşmazlıklarda Asliye Ticaret Mahkemesinin görevli olduğu anlaşılmaktadır.
Somut olayda: davanın, trafik kazası nedeniyle kazaya karışan aracın zorunlu mali mesuliyet sigortacısından maddi tazminat istemine ilişkin olduğu, davanın Türk Ticaret Kanunun 1483 vd. maddelerinde sayılan hususlardan olduğu anlaşılmaktadır. Zorunlu mali mesuliyet sigortasının 6102 Sayılı TTK.nda düzenlenmesine göre, ticari dava niteliğindeki uyuşmazlığın Ticaret Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir.Bu halde açılan davanın Zorunlu arabuluculuğa tabi olduğu anlaşılmaktadır.
(Nitekim Yargıtay 20.Hukuk Dairesinin 22/01/2018 tarih ve 2017/10924 esas 2018/399 karar sayılı ilamı, Yargıtay17. Hukuk Dairesinin 2016/9691 esas 2019/4056 karar sayılı, Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2014/15604 esas 2014/15989 karar sayılı ilamı,Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2018/2830 esas 2019/1603 karar sayılı ilamı )
TTK’nın 5/A maddesine göre, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır. Davanın konusu , dava dilekçesindeki talep sonucu, yani neticei talep esas alınarak belirlenir. Neticei talebin bir para alacağının tahsili veya tazminata ilişkin olduğu durumlarda, arabulucuya başvuru yapılmış olması dava şartıdır. Yukarıdaki yasal düzenlemeye göre arabulucuya başvurulmuş ve arabulucu tarafından onaylanmış anlaşmaya varılamadığına ilişkin tutanağın dava dilekçesine eklenmiş olması dava şartı olarak zorunludur.
Davacı tarafın dilekçesinde belirttiği arabuluculukla ilgili anlaşmama tutanağının aslı veya arabulucu tarafından onaylanmış örneğinin sunumuna yönelik Tensip tutanağının 10 ve 11 maddesinde süre verilmiş,verilen süre davacı tarafa 15/09/2019 tarihinde tebliğ edilmiştir. Davacı tarafça da anlaşmama tutanağını uyap üzerinden 12/09/2019 tarihinde gönderilmiştir.
1136 sayılı Avukatlık Kanunu 56/2.maddesinde ise; “Asıllarının verilmesi kanunda açıkça gösterilmeyen hallerde avukatlar, takip ettikleri işlerde, aslı kendilerinde bulunan her türlü kağıt ve belgelerin örneklerini kendileri onaylayarak yargı merciileri ile diğer adalet dairelerine verebilirler.” hükmü düzenlenmiştir.
1136 sayılı Avukatlık Kanunun 56/2.maddesi halen yürürlükte olup, 6325 sayılı Yasanın 18/A.maddesinin, 1136 sayılı Avukatlık Kanunun 56/2.maddesini ortadan kaldırmadığı açıktır. Bu durumda davacı tarafça, tarafların anlaşmaya varamadığına dair tutanağın aslının veya avukat tarafından “Aslı Gibidir” denilmek suretiyle onaylanmış suretinin dava dilekçesine eklenmesi ,verilen sürede uyap üzerinden gönderilmiş olması yeterlidir. Kaldı ki, ilk derece mahkemesi, Arabuluculuk Bürosu’na UYAP sisteminde entegre olup, her zaman mahkeme tarafından anlaşamama tutanağının sistemden görülmesi ve kontrol edilmesi mümkündür.
Yukarıda yapılan genel açıklamalar ışığında, istinafa konu ilk derece mahkemesinin dosyası incelendiğinde, usulden red kararının yerinde olmadığı, dosyanın esasına girerek ,tarafların delillerini toplayarak sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği anlaşılmakla, ilk derece mahkemesi kararının duruşma yapılmaksızın kaldırılması, dosyanın yeniden karar verilmek üzere yerel mahkemesine geri gönderilmesine dair aşağıdaki hükmün kurulmasına karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf talebinin kabulüyle mahal mahkemesi kararı HMK 353/1-a-4 maddesi gereğince KALDIRILMASINA ve davanın yeniden karar verilmek üzere dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,
2-İstinaf başvurma harcı dışında istinaf peşin harcı olarak alınan 44,40 TL harcın istek halinde istinaf edene iadesine,
3-İstinaf posta giderlerinin ilk derece mahkemesince verilecek kararla hüküm altına alınmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından ücreti vekalet takdirine yer olmadığına,
5-Karar tebliği ve harç işlemlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
Dair yapılan inceleme sonucu HMK 353/1-a-4 maddesine göre KESİN olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 09/01/2020

Başkan Üye Üye Katip