Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2019/1117 E. 2019/1048 K. 04.11.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. KONYA BAM 3. HUKUK DAİRESİ
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : …
KARAR NO : …
KARAR TARİHİ : 04/11/2019

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA …ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ : 03/07/2019
NUMARASI : … Esas..Karar

DAVACILAR :1- …-T.C. Kimlik No: …)
2- … – (T.C. Kimlik No: …)
3-…-(T.C.KimlikNo: …)
4- … – (T.C. Kimlik No: …)
VEKİLLERİ : Av. …- …
DAVALILAR : 1- …
VEKİLLERİ : Av. … – Av. … – …
3- … – (T.C. Kimlik No: …)
VEKİLLERİ : Av. … – Av. … – Av. … Av. …
DAVANIN KONUSU : Maddi ve Manevi Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ : 04/11/2019
KARARIN YAZILMA TARİHİ : 15/11/2019

Yukarıda bilgileri yazılı mahkemece verilen karara ilişkin istinaf talebi üzerine mahkemece dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere dairemize gönderildiğinden yapılan ön inceleme ve incelemeyle heyete tevdi olunan dosyanın gereği görüşülüp aşağıdaki karar verilmiştir.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :
Davacılar vekili 28/04/2016 tarihli dilekçesiyle; davalılardan …’ın sevk ve idaresindeki diğer davalı …’a ait ve davalılardan … Sigorta A.Ş.’ye ZMMS poliçesi ile sigortalı … plakalı araç ile davacılardan …’nun sevk ve idaresindeki … plakalı aracın 16/09/2015 tarihinde kaza yapması sonucu davalılardan …’nun yaralanarak iş gücü kaybına uğradığını ve bir gözünü kaybettiğini, davacılardan …’nun da ayak bağı lifinin koptuğunu, davacılar … ve …’nun iş göremezlik zararına uğradığını, davacılardan… ve …’nun …’nun iş gücü kaybına uğraması nedeniyle kendisinin ileriki yıllardaki ekonomik katkısından mahrum kaldıklarını, ayrıca bu kaza nedeniyle bütün davacılar büyük bir üzüntü ve acı da yaşamış olduklarını beyan ederek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla; Davacılardan … için; kendisinin yaralanması ve işgücü kaybı nedeniyle 100 TL. maddi tazminatın, kaza tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte bütün davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline ve ayrıca hem kendisinin yaralanması hem de torunu …’nun bir gözünü kaybetmesi nedeniyle yaşadığı üzüntüden dolayı 5.000 TL. manevi tazminatın kaza tarihi itibariyle işleyecek avans faizi ile birlikte davalı … hariç diğer iki davalıdan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini, Davacılardan … için; kızı …’nun ileriki dönemdeki ekonomik katkısından mahrum kalması nedeniyle 100 TL. maddi tazminatın, kaza tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte bütün davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline ve ayrıca kızı …’nun bir gözünü kaybetmesi nedeniyle yaşadığı üzüntüden dolayı 20.000 TL. manevi tazminatın, kaza tarihi itibariyle işleyecek avans faizi ile birlikte davalı … hariç diğer iki davalıdan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini, Davacılardan … için; kızı …’nun ileriki dönemdeki ekonomik katkısından mahrum kalması nedeniyle 100 TL. maddi tazminatın, kaza tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte bütün davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline ve ayrıca kızı …’nun bir gözünü kaybetmesi nedeniyle yaşadığı üzüntüden dolayı 20.000 TL. manevi tazminatın, kaza tarihi itibariyle işleyecek avans faizi ile birlikte davalı … hariç diğer iki davalıdan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini, Davacılardan … için; kendisinin iş gücü kaybı zararından dolayı 100 TL. maddi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte bütün davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline ve SGK tarafından karşılanmayan ve belgelendirilemeyen tedavi giderleri ile bakıcı giderlerinden dolayı 100 TL. maddi tazminatın da dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte bütün davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline ve ayrıca bir gözünü kaybetmesi nedeniyle yaşadığı acı ve üzüntüden dolayı 30.000 TL. manevi tazminatın kaza tarihi itibariyle işleyecek avans faizi ile birlikte davalı … hariç diğer iki davalıdan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
Davalılardan sigorta şirketi vekili, öncelikle 2918 s. KTK’nın 97. maddesi gereğince dava şartının mevcut olmadığını, ayrıca yaralanan davacıların emniyet kemeri takmaması nedeniyle müterafik kusurlu olduklarını, kazada hatır taşımasının da bulunduğunu beyan ederek, öncelikle davanın usulden reddini, aksi takdirde müterafik kusur ve hatır taşıması indirimi yapılmasını istemiş ayrıca bütün davalılar vekilleri davanın esastan da reddini istemişlerdir.
İLK DERECE MAHKEME ÖZETİ :
İlk Derece Mahkemesince verilen 03/07/2019 tarihli kararı ile “Somut olayda ; 2918 s. KTK.nun 90. maddesinde yapılan ve 26/04/2016 tarihinde yürürlüğe giren değişikliğe göre, “Zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamındaki tazminatlar bu Kanun ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabidir. Söz konusu tazminatlar ve manevi tazminata ilişkin olarak bu Kanun ve genel şartlarda düzenlenmeyen hususlar hakkında 11/01/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun haksız fiillere ilişkin hükümleri uygulanır.” 01/06/2015 tarihinde yürürlüğe giren ZMMS Genel Şartları’nın 02/02/2016 tarihinde (dava tarihinden önce) yürürlüğe giren C.11 maddesine göre, “Bu Genel Şartlar yürürlük tarihinden sonra akdedilmiş sözleşmelere uygulanır.”Davalı tarafa ait aracın ZMMS poliçesinin 25/04/2015 tarihinde tanzim edilmesi nedeniyle, taraflar arasındaki ihtilafın 01/06/2015 tarihinde yürürlüğe giren ZMMS Genel Şartları’na değil, 15/08/2003 tarihinde yürürlüğe giren ZMMS Genel Şartları’na tabi olduğu anlaşılmıştır.15/08/2003 tarihli ZMMS Genel Şartları’nın A.1/1. maddesine göre, “Sigortacı, poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermiş olmasından dolayı, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’na göre işletene düşen hukuki sorumluluğu, zorunlu sigorta limitlerine kadar temin eder.”
2918 s. KTK.’nun 90. maddesine göre, “Zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamındaki tazminatlar bu Kanun ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabidir. Söz konusu tazminatlar ve manevi tazminata ilişkin olarak bu Kanun ve genel şartlarda düzenlenmeyen hususlar hakkında 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun haksız fiillere ilişkin hükümleri uygulanır.”
6098 s. TBK’nun 54. maddesine göre, “Bedensel zararlar özellikle şunlardır: 1.Tedavi giderleri. 2.Kazanç kaybı. 3.Çalışma gücünün azalmasından ya da yitirilmesinden doğan kayıplar. 4.Ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan kayıplar.”
6098 s. TBK’nun 56. maddesine göre de, “Hâkim, bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verebilir.
Ağır bedensel zarar veya ölüm hâlinde, zarar görenin veya ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verilebilir.”
Yukarıda yazılı yasal düzenlemelere istinaden, 15/08/2003 tarihli ZMMS Genel Şartları’nın ve 6098 s. TBK’nın uygulandığı dönemde meydana gelen kazalar yönünden, sürücü ve işletenler ile sigortacıların (ayrıca şartları varsa Güvence Hesabı’nın) 2918 s. KTK. ve 6098 s. TBK. hükümleri gereğince, zarar görenlerin uğradığı destek zararı, geçici ve sürekli iş gücü kaybı zararı, efor kaybı zararı, ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan zararlar ile SGK tarafından ödenmeyen ve belgelendirilemeyen tedavi giderleri zararından ve geçici işgöremezlik dönemindeki bakıcı giderleri zararından sorumlu oldukları, işleten ve sürücülerin ayrıca manevi tazminattan da sorumlu oldukları sonucuna varılmıştır.
Davalı … 2918 s. KTK’nin 97. maddesi gereğince davadan önce sigorta şirketine başvuruya ilişkin dava şartının bulunmadığı itirazında bulunmuştur. Davacı taraf, davadan önce davalı … şirketine başvurmuş ise de; davalı … şirketinin 17/10/2016 tarihli yazıyla davacılar vekilinden eksik belgelerin tamamlanmasını istediği görülmüş, davacı taraf bu belgeleri davadan önce tamamlayıp sigorta şirketine gönderdiğini ispat edemediğinden, davacı tarafın 2918 s. KTK’nin 97. maddesine uygun olarak davalı … şirketine usulüne uygun bir başvurusunun bulunmadığı ve dava şartını yerine getirmediği sonucuna varılmıştır.
Konya BAM 3. HD.nin 27/05/2019 gün ve … E. …. sayılı emsal kararında da belirtildiği üzere, “KTK’nın 97. maddesine değişiklik sonucu getirilen, dava açılmadan önce sigortaya başvuru şartı noksanlığının, dava açıldıktan sonra giderilebilecek bir dava şartı noksanlığı olup olmadığı hususunun değerlendirilmesinde ise, dava açılmadan önce davadaki talebe ilişkin olarak ilgili birime başvuru yapılmasına ilişkin olarak getirilen düzenlemeler, mahiyeti gereği mutlaka davadan önce yerine getirilmesi gereken bir dava şartıdır. Çünkü bununla amaçlanan dava yoluna başvurmadan uyuşmazlığın çözümünü sağlamak, yargı yolu ile taleplerin karşılanmasının maliyetini azaltmak ve yargıdaki iş yükünü azaltmaya yöneliktir…
Keza söz konusu değişikliğin madde gerekçesinde; “2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununda değişiklik yapılması suretiyle, trafik kazalarında zarar görenlerin daha hızlı ve eksiksiz tazminat alabilmesi ve yargı üzerinde oluşan yükün hafifletilebilmesini teminen zarar görenlerin sigorta şirketine başvurmasının ardından, 5684 Sayılı Sigortacılık Kanununun tahkime ilişkin başvuru şekli ve süresinin dikkate alınmasını öngören bir düzenleme Tasarıya yeni çerçeve 6 ncı madde olarak eklenmiştir.” şeklinde belirtildiği… anlaşılmaktadır.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunun 97. maddesinde yapılan değişiklik ile dava açılmadan önce sigorta şirketine başvurunun zorunlu olduğunun belirtilmesi, zarar görene seçimlik bir hak tanınmamış olması nedeniyle bu hususun HMK’nin 114/2. maddesinde belirtilen diğer kanunlarda düzenlenen dava şartları kapsamında değerlendirilmesi ve yargılama esnasında tamamlanması mümkün olmayan dava şartı niteliğinde olduğunun kabulü gerekir.”
Yukarıda yazılı emsal Konya BAM 3. HD. kararında da belirtildiği üzere, 2918 s. KTK’nin 97. maddesine ilişkin dava şartının sonradan (dava açıldıktan sonra) giderilmesi mümkün görülmediğinden, davacıların davalılardan … Sigorta A.Ş.’ne karşı açtıkları maddi tazminat davalarının, dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar vermek gerekmiştir.
Diğer davalılar yönünden yapılan incelemede;
Dosya kapsamına uygun görülerek hükme esas alınan ve davalı … şirketinin ekspertiz raporu ile de uyumlu olduğu görülen makine bilirkişisinin 21/11/2016 tarihli kusur raporuna göre meydana gelen kazada davalı … şirketine sigortalı araç sürücüsünün %100 kusurlu olduğu, davacı sürücü …’nun ise kusurunun bulunmadığı anlaşılmıştır.
Yine dosya kapsamına uygun görülerek hükme esas alınan … Tıp Fakültesi Bilirkişi Heyetinin 12/04/2019 tarihli ( 3. ) raporuna göre; davacı …’nun % 8,2 oranında sürekli iş gücü kaybına uğradığı, iyileşmesinin 3 ay sürebileceği, emniyet kemeri takmamasının yaralanmasının ve malüliyetinin oluşum ve artmasında etkili olmadığı belirlenmiştir. … Tıp Fakültesi Bilirkişi Heyetinin 03/04/2019 tarihli ( 3. ) raporuna göre de; davacılardan …’nun % 32,3 oranında sürekli iş gücü kaybına uğradığı, 2 ay boyunca bakıcıya ihtiyacının olacağı, SGK tarafından karşılanmayan ve belgelendirilemeyen tedavi giderlerinin 2.460 TL. olacağı, (raporda tedavi giderleri 1.960 TL. olarak belirlenmiş ise de, Mahkememizce toplam hatası sonucu sehven 2.460 TL. olarak kabul edilmiştir) emniyet kemeri takmamasının yaralanmasının oluşumu ve artmasında etkili olduğu belirlenmiştir.
Tazminat bilirkişisinin hükme esas alınan 18/06/2019 tarihli 2. Ek raporuna göre de; davacılardan …’nun sürekli iş göremezlik zararının 34.510,73 TL, geçici iş göremezlik zararının 3.001,62 TL. olduğu anlaşılmıştır. …’nun ise sürekli iş göremezlik zararının 459.469,94 TL, bakıcı gideri zararının 2.547 TL. olduğu anlaşılmış. Tazminat bilirkişisinin rapor ve 1. Ek raporundan da …’nun geçici işgöremezlik zaranının 2.001,08 TL. olduğu anlaşılmıştır.
Yargıtay 17. HD.nin 09/04/2018 gün ve 2015/9251 E. 2018/3894 K. sayılı emsal içtihatına göre, “818 sayılı Borçlar Kanunu’nun “tazminat miktarının tayini” başlıklı 43. maddesinde (6098 sayılı TBK 51. md); hakimin, tazminatın türü ve kapsamının derecesini, durum ve mevkiinin gereğine ve hatanın ağırlığına göre belirleyeceği belirtilmiş; “Tazminatın tenkisi” başlıklı 44. maddesinde (6098 sayılı TBK 52. md.) ise; zarar gören taraf, zarara razı olduğu veya kendisinin eylemi zararın doğmasına ya da zararın artmasına yardım ettiği ve zararı yapan kişinin durum ve mevkiini ağırlaştırdığı takdirde hakimin, zarar ve ziyan tutarını indirebileceği veya zarar ve ziyanı hüküm altına almaktan vazgeçebileceği açıklanmıştır.
Haksız fiile dayanan tazminat istemlerinde; haksız fiilin unsurlarından olan zarara ilişkin tüm tespitlerin doğru biçimde yapılması ile zarara etki eden tüm hususların dikkate alınması gerekir. Yukarıda anılan yasal düzenlemeler gereği, tazminatı belirleme konusunda tek yetkili olan mahkemece, zararı doğuran ya da ağırlaştıran durumların (müterafik kusurun) re’sen dikkate alınması zorunlu olduğundan, bu hususta bir itiraz olup olmadığına bakılmaksızın gerekli incelemelerin yapılması şarttır.”
Yukarıda yazılı emsal içtihat gereğince müterafik kusur hususu re’sen incelenmiş, davacılardan …’nun yaralanması ve malüliyetinin artmasında (yaralandığı bölge gözönünde bulundurularak) emniyet kemeri takılmamasının etkili olmadığı … Tıp Fakültesi Bilirkişi Heyetinin (3.) raporundan anlaşıldığından herhangi bir müterafik kusur indirimi uygulanmamıştır.
Ancak yine … Tıp Fakültesi Bilirkişi Heyetinin (3.) raporunda davacılardan …’nun yaralanması ile malüliyetinin oluşum ve artmasında emniyet kemeri takılmamasının etkili olduğu belirlenmiştir. Her ne kadar kaza tespit tutanağında …’nun emniyet kemerinin takılı olup olmadığının tespit edilemediği kaydedilmiş ise de, davacı …’nun kaza tarihinde 4 yaşında olduğu, bu yaştaki çocuklar için arabada yaşına uygun çocuk araç koltuğu (puset) bulundurulmasının ve çocukların bu koltukta usulüne uygun olarak taşınmasının zorunlu olduğu anlaşılmış, davacı taraf …’nun pusette taşındığını ispat edemediğinden, davacı …’nun yaralanması ile malüliyetinin oluşmasında ve artmasında davacı tarafın müterafik kusurlu olduğu kabul edilerek bilirkişi raporu ile belirlenen tazminatlardan re’sen ve takdiren % 20 oranında müterafik kusur indirimi yapılmıştır.
Yargıtay 17. HD.nin 22/05/2017 gün ve 2014/24976 E. 2017/5714 K. sayılı emsal içtihadında da belirtildiği üzere, “TBK’nun 51. ve 52. maddelerinden kaynaklanan hakkaniyet ve takdiri indirimler nedeniyle, davanın kısmen reddedilmesi halinde, indirimden dolayı reddedilen kısım için davalı yararına vekalet ücreti takdir edilemeyeceğinin göz önüne alınması gerekirken; yazılı olduğu şekilde davalı yararına hatır taşınması nedeniyle yapılan indirimden dolayı reddedilen kısım için vekalet ücretine hükmedilmesi doğru görülmemiştir.”
Yukarıda yazılı emsal içtihatta da belirtildiği üzere müterafik kusur indiriminden dolayı tazminat talebinin red edilen kısmı yönünden davalılar vekilleri için vekalet ücreti tayin edilmemiştir.
… plakalı aracın davacı sürücüsü ve diğer davacı olan yolcularının aynı ailenin bireyleri olması ve hatır taşımasının söz konusu olmaması nedeniyle hatır taşıması indirimi yapılmamıştır.
Davacılardan … ve …, diğer davacı olan kızları …’nun bir gözünü kaybetmesi ve sürekli iş gücü kaybı zararına uğraması nedeniyle …’nun ilerideki muhtemel ekonomik desteğinden dolayı 100’er TL’lik maddi tazminat istemiş iseler de, her iki davacının bu yöndeki zararı ispat edilemediğinden bu tazminat taleplerinin reddine karar vermek gerekmiştir.
Davacılardan …’nun sürekli iş göremezlik zararının 34.510,73 TL, geçici iş göremezlik zararının 3.001,62 TL. olduğu anlaşılmış ancak, talep arttırım dilekçesinde (önceki raporlar esas alınarak) sürekli iş göremezlik zararından dolayı 16.327,50 TL, geçici iş göremezlik zararından dolayı 3.001,62 TL. olmak üzere toplam 19.329,12 TL. istenilmesi ve talepten fazlaya karar verilemeyecek olması nedeniyle toplam 19.329,12 TL. maddi tazminatın davalılardan … ve …’tan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar vermek gerekmiştir.
Davacılardan …’nun geçici iş göremezlik zararının (tazminat raporu ve 1. Ek rapora göre) 2.001,08 TL, sürekli iş göremezlik zararının 459.469,94 TL, bakıcı giderinin 2.547 TL. ve SGK tarafından karşılanmayan tedavi giderinin 2.460 TL. olduğu belirlenmiş, bu tazminatların her birinden re’sen ve takdiren % 20 müterafik kusur indirimi yapılmak suretiyle, davacılardan … için 1.600,86 TL. geçici iş göremezlik ve 367.575,95 TL. sürekli iş göremezlik tazminatı ile SGK tarafından karşılanmayan belgeli ve belgesiz tedavi giderlerinden dolayı 1.968 TL, bakıcı giderlerinden dolayı 2.037,60 TL. olmak üzere toplam 373.182,41 TL. maddi tazminatın davalılardan … ve …’tan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar vermek gerekmiştir.
Manevi tazminat talepleri yönünden yapılan incelemede; kazanın meydana geldiği tarih, tarafların kusur ve müterafik kusur durumu, davacılardan … ve …’nun yaralanmasının derecesi, …’nun diğer davacılara yakınlık durumu, tarafların ekonomik ve sosyal durumu, manevi tazminatın amacı, istenilen manevi tazminatların miktarı ile 6098 s. TBK’nin 56. maddesi hükmü gözönünde bulundurularak davacıların manevi tazminat taleplerinin de kabulüne karar vermek gerekmiştir.
Davacı taraf, dava ve talep arttırım dilekçelerinde tazminatlarına kaza tarihinden itibaren faiz yürütülmesini istemiş olup, taraflar arasındaki ihtilafın haksız fiilden doğması nedeniyle hükmedilen tazminatlara talep gibi kaza tarihinden itibaren faiz yürütmek gerekmiştir. Dava dilekçesinde tazminatlar için avans faizi istenilmiş iken, talep arttırım dilekçesinde maddi tazminatlar için avans faizinden vazgeçilerek yasal faiz istenilmesi, ayrıca hem maddi ve hem de manevi tazminatlar yönünden davalı tarafa sigortalı olan … plakalı aracın hususi araç olduğunun belirlenmesi nedeniyle, faize avans faizi olarak değil yasal faiz olarak hükmedilmesi gerektiği sonucuna varılmış ve oluşan vicdani kanaat ile aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.” şeklinde Davacılar …, …, … ve …’nun davalılardan … Sigorta A.Ş.’ye karşı açtıkları davanın 2918 s. KTK’nin 97. maddesine ilişkin dava şartının bulunmaması nedeniyle usulden reddine, davacılar …, …, … ve …’nun davalılardan … ve …’a karşı açtıkları davanın kısmen kabul, kısmen reddi ile 16/09/2015 tarihinde meydana gelen trafik kazası nedeniyle; davacılardan … yönünden; davacı …’nun geçici iş göremezlik zararından dolayı 3.001,62 TL., sürekli iş göremezlik zararından dolayı 16.327,50 TL. olmak üzere toplam 19.329,12 TL. maddi tazminatın, kaza tarihi olan 16/09/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan … ve …’tan alınarak davacı …’ya verilmesine, davacı …’nun maddi tazminat yönünden feri nitelikteki fazlaya ilişkin faiz taleplerinin reddine, davacı …’nun kendi yaralanmasından dolayı 2.500 TL. ve torunu …’nun yaralanması ve bir gözünü kaybetmesinden dolayı 2.500 TL. olmak üzere toplam 5.000 TL. manevi tazminatın, kaza tarihi olan 16/09/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan … ve …’tan alınarak davacı …’ya verilmesine, davacı …’nun manevi tazminat yönünden feri nitelikteki fazlaya ilişkin faiz taleplerinin reddine, davacılardan … yönünden; davacı …’nun, 100 TL.’lik maddi tazminat davasının ispat edilememesi nedeniyle reddine, davacı …’nun, kızı …’nun yaralanması ve bir gözünü kaybetmesinden dolayı 20.000 TL. manevi tazminatın, kaza tarihi olan 16/09/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan … ve …’tan alınarak davacı …’ya verilmesine, davacı …’nun manevi tazminat yönünden feri nitelikteki fazlaya ilişkin faiz taleplerinin de reddine, davacılardan … yönünden; davacı …’nun, 100 TL.’lik maddi tazminat davasının ispat edilememesi nedeniyle reddine, davacı …’nun, kızı …’nun yaralanması ve bir gözünü kaybetmesinden dolayı 20.000 TL. manevi tazminatın, kaza tarihi olan 16/09/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan … ve …’tan alınarak davacı …’ya verilmesine, davacı …’nun manevi tazminat yönünden feri nitelikteki fazlaya ilişkin faiz taleplerinin de reddine, davacılardan … yönünden; davacı …’nun geçici iş göremezlik zararından dolayı 1.600,86 TL., sürekli iş göremezlik zararından dolayı 367.575,95 TL., SGK tarafından karşılanmayan belgeli ve belgesiz tedavi giderlerinden dolayı 1.968 TL. ve bakıcı giderinden dolayı 2.037,60 TL. olmak üzere toplam 373.182,41 TL. maddi tazminatın, kaza tarihi olan 16/09/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan … ve …’tan alınarak davacı …’ya verilmesine, davacı …’nun fazlaya ilişkin maddi tazminat taleplerinin reddine, Davacı …’nun dava konusu kazada yaralanması ve ayrıca bir gözünü kaybetmesi nedeniyle 30.000 TL. manevi tazminatın, kaza tarihi olan 16/09/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan … ve …’tan alınarak davacı …’ya verilmesine, davacı …’nun manevi tazminat yönünden feri nitelikteki fazlaya ilişkin faiz taleplerinin de reddine dair hükmün kurulduğu anlaşılmıştır.
İSTİNAF NEDENLERİ :
Davalılar … ve … vekili sunduğu istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Yerel Mahkemece davalı … yönünden dava şartı yokluğu gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verirken müvekkilleri hakkında davanın kabulüne karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, davanın usulden reddinin gerekiyor ise bu durumun müvekkilleri hakkında da geçerli olması gerektiğini ve tüm davalılar yönünden davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, esasa ilişkin olarak ise; Yerel Mahkemece hükme esas alınan kusur raporunun hatalı olduğunu, kaza esnasında davacıların emniyet kemerinin takılı olmamasının ve çocuk taşıma koltuğunun bulunmamasının zararın oluşumuna ve kusur oranlarına etkisi olacağının aşikar olduğunu, bu nedenle hatalı bilirkişi raporuna dayanılarak kurulan hükmün hukuka aykırı olduğunu, yaralanmalı trafik kazalarında kusur raporunun Adli Tıp Trafik İhtisas Dairesinden alınması gerektiğini ancak Yerel Mahkemece bu hususun değerlendirilmeden karar verildiğini, davacı …’nun yaralanması ile maluliyetin oluşmasında ve artmasında davacı tarafın müterafik kusuru sebebiyle yapılan %20 indirimin de yetersiz olduğunu, davacının yaşı ve yaralandığı bölgenin dikkate alındığında kaza esnasında çocuk taşıma koltuğunun bulunmaması zararın oluşumuna ve artmasına fazla etki edeceğinin ortada olduğunu, davacı …’nun yaralanmasında müterafik kusur indiriminin uygulanmadığını, kaza esnasında davacının emniyet kemerinin takılı olmamasının yaralanma ve zararın artmasına etkisinin dikkate alınmadan karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, Yerel Mahkemece … için geçici iş göremezlik tazminatına hükmedildiğini, kabul anlamına gelmemekle birlikte davacının kaza tarihinde 4 yaşında olduğunu ve 18 yaşından önce çalışıp gelir elde etmesinin mümkün olmadığının da dikkate alındığında geçici iş göremezlik zararının bulunmadığının ortada olduğunu beyan ederek Yerel Mahkemece verilen kararın ortadan kaldırılması ile davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE :
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341 ve devamı maddeleri uyarınca ve özellikle istinaf incelemesinin kapsamının öngörüldüğü 355. maddeye göre re’sen gözetilecek kamu düzenine aykırılık halleri dışında istinaf incelemesi istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır.
Dava, trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
1-Sigorta şirketine davadan önce usulüne uygun başvuru yapılmadığı istinafı;
2918 sayılı KTK’nın 97.maddesinde, 6704 Sayılı Kanunun 5.maddesi ile yapılan değişiklik neticesinde, 97.maddenin eski metninde, zarar görenin zorunlu mali sorumluluk sigortasında ön görülen sınırlar içinde doğrudan doğruya sigortacıya karşı talepte bulunabileceği gibi, dava açabilme hakkı mevcut iken 6704 Sayılı Kanunun 5.maddesi ile yapılan değişiklik sonucunda madde hükmü “Zarar görenin Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortasında öngörülen sınırlar içinde dava yoluna gitmeden önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı başvuruda bulunması gerekir. Sigorta kuruluşunun başvuru tarihinden itibaren en geç 15 gün içinde başvuruyu yazılı olarak cevaplamaması veya verilen cevabın talebi karşılamadığına ilişkin uyuşmazlık olması halinde, zarar gören dava açabilir veya 5684 Sayılı Kanun çerçevesinde tahkime başvurabilir” denilmiştir.
Yukarıda maddede yapılan değişiklikle, zarar gören hak sahipleri ZMMS sigortacısına karşı artık doğrudan dava açamayacaklardır. Öncelikle sigortacıya tazminatın ödenmesi için genel şartlarda belirtilen belgeler ile yazılı olarak başvuracaklar ve yazılı başvurudan itibaren 15 gün içinde kendilerine cevap verilmez ya da verilen cevap hak sahibinin talebini karşılamaz ise, hak sahibi tazminat için dava açabileceği gibi tahkime de başvurabileceklerdir. Bu hali ile trafik kazaları nedeniyle zarara uğrayanlar sigortaya davadan açmadan önce mutlaka sigortacıya yazılı başvuruda bulunmak zorundadırlar. Dava açabilmeleri için yazılı başvurudan itibaren 15 günlük sürenin dolmuş olması gerekmektedir. Bu sebeplerle davadan önce yazılı başvuruda bulunmak ve başvurudan itibaren 15 günlük sürenin geçmesi ZMMS sigortacısına tazminat davası açılmasının ön şartıdır. Bu husus anılan maddenin değişiklik gerekçesinde vurgulanmıştır.
6100 sayılı HMK’nın dava şartlarının düzenlendiği 114.maddesinin 2.fıkrasındaki düzenlemeye göre “Diğer kanunlarda yer alan dava şartlarına ilişkin hükümler saklıdır”.
HMK 115. maddenin 1.fıkrasında ise, “Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler.” denilmiş,
2.fıkrada ise, “Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir.” düzenlemesi mevcut olup
6407 sayılı Kanunla değişik 2918 sayılı KTK’nın 97. maddesinde zarar görenin, zorunlu mali sorumluluk sigortasında öngörülen sınırlar içinde dava yoluna gitmeden önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı başvuruda bulunması gerektiği, sigorta kuruluşunun başvuru tarihinden itibaren en geç 15 gün içinde başvuruyu yazılı olarak cevaplamaması veya verilen cevabın talebi karşılamadığına ilişkin uyuşmazlık olması hâlinde, zarar görenin dava açabileceği veya 5684 sayılı Kanun çerçevesinde tahkime başvurabileceği düzenlenmiştir.
Somut uyuşmazlıkta, davalı nezdinde zorunlu mali sorumluluk poliçesiyle sigortalı araç nedeniyle meydana gelen trafik kazasın nedeniyle davacıların, dava tarihinden önce davalı … şirketine belgeler ile birlikte 13/10/2016 tarihli başvuru dilekçesi ile başvurdukları, sigorta şirketinin17/10/2016 tarihli eksik evrak yazısı ile sakatlık raporu,epikriz raporu,kaza tutanağı gelir durumu belgesi,nüfus cüzdanı fotokopisinİn eksik olduğundan bahisle bunların gönderilmesinden sonra tazminat talebini değerlendireceğini bildirilerek yasal süre içerisinde talebin karşılanmayarak sonuçsuz bırakıldığının davalı vekili cevap dilekçesi ile de sabit bulunduğu, bilahare eldeki davanın açıldığı anlaşılmıştır.
Davalı sigortanın istediği belgeler Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları ekinde belirtilen belgelerden ise de KTK’nın 96. maddesi ve Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının B.2. maddesinde geçen bu belgeler sigorta şirketinin ödeme tarihine(temerrüde) ilişkin olup dava açmadan önce sigorta şirketine başvuru yapılmasına dair adı geçen yasanın 97. maddesinde bu belgelere yer verilmediği gibi davacının başvuru dilekçesinde eklenmesi gereken diğer tüm belgeleri ekleyerek başvuru yaptığı,davalı sigortanın cevabi ile dava tarihi arasında geçen süre de gözetildiğinde davalı sigortanın davacıya verdiği cevabın talebi karşılamadığı dolayısıyla davacının dava açmadan önce yasada öngörülen sigortaya başvuru koşulunu yerine getirdiği sonucuna ulaşıldığı,bu halde yasada belirtilen başvuruya ilişkin ön koşulun yerine getirildiği de açıktır. İstinaf itirazları yerindedir.
Ancak, esasen bir davalının diğer davalı lehine verilmiş olan hükmü, o davalı aleyhine temyiz etme hakkı yok ise de; kazada zarar gören davacıya karşı tüm davalılar, farklı hukuki nedenlerle zarardan müteselsilen sorumlu olup aralarındaki münasebet de ihtiyari dava arkadaşlığıdır. Müteselsil borçluluk, niteliği itibariyle bölünebilen bir edimin birden fazla borçlusundan her birinin edimin tamamını ifa etmekle yükümlü olduğu bir borçluluk türü olup, borçlulardan birinin edimin tümünü ifa ederek alacaklıyı tatmin etmesi halinde evvelce mevcut olmasa dahi ifayı gerçekleştiren borçlu ile diğer borçlular arasında bir hukuki ilişki doğacaktır. Alacaklıyı tatmin eden bir borçlu, kendisine isabet eden paydan daha fazla bir ödemede bulunduğu takdirde, bu fazlalık ölçüsünde diğer borçlulara başvurabilecektir. Bu durum bir borçlunun alacaklıyı tatmin etmesi halinde diğer borçluların da alacaklı karşısında alacaklının tatmin edilmesi ölçüsünde borçtan kurtulmalarının (BK 145/1 md.) doğal bir sonucudur. Buna bağlı olarak yasa koyucu da alacaklıyı tatmin eden borçlunun kendi payından fazla ödemede bulunması durumunda bu fazlalık ölçüsünde diğer borçlulara başvurabileceğini açıkça düzenlemiştir. (BK 146/1md.) Bu şekilde belirlenen hak, o borçlunun rücu hakkıdır. Yasa koyucu kendi payından fazla ödemede bulunan bir borçluya tanıdığı rücu hakkını kuvvetlendirmek amacıyla (BK 146/1md) halefiyete de yer vermiştir. Açıklanan maddi hukuk hükümleri usul hukukunda dava olarak tezahür etmektedir. Müteselsil borçlular arasındaki ihtiyari dava arkadaşlığı nedeniyle hükmü istinaf etmeyenler hakkında lehe ya da aleyhe verilen kararın kesinleştiği düşünülebilirse de, kesinleşme sorumluluk davasına ilişkin olup, ardından görülecek rücu davası yönünden, yani borçlular arasındaki iç ilişki yönünden hüküm ifade etmez. Rücu davası dikkate alındığında itiraz eden davalının diğer davalı …Ş. hakkındaki hükmü istinaf etmesinde hukuki yararı bulunduğu aşikardır.
Zira sorumluluk davasındaki karar, kesin hüküm oluşturmaz ise de rücu davası yönünden sorumluluk davasının kararı güçlü delil oluşturmaktadır. Hakkında güçlü delil oluşan davalının rücu davası yönünden sorumluluk davası hükmünü diğer müteselsil borçlu aleyhine temyiz etmesinde hukuki yararı vardır. İhtiyari dava arkadaşlarının sonradan birbirlerine karşı açacakları rücu davasında, esas alınacak mahkeme kararı, ihtilaf henüz önünde iken doğru olarak oluşmalı ve mahkeme davalıların ne oranda sorumlu tutulup tutulmayacaklarını sorumluluk davası sırasında halletmelidir. Bu kabul tarzı, rücu davasında haksız yere itiraz edenler aleyhine güçlü delil oluşturmaması yönünden doğru olduğu gibi, usul ekonomisi yönünden de tarafları tatmin edecektir. istinaf etmeyen tarafların usuli müktesep hakları da mahkemece icrai nitelikte bir hüküm kurulmayacağı, bozma sonrası kararın gerekçesinde, haklarındaki karar temyiz edilmediğinden kesinleşen davalının da sorumluluk derecesinin tespit edilmesiyle yetinileceği dikkate alındığında ihlal edilmemiş olacaktır (Bu hususta Yargıtay HGK 2009/16-428-483 sayılı ilamı).(YARGITAY 17. Hukuk Dairesi 2015/11296 E 2018/6288 K) Bu nedenle davalı … yönünden tespit hükmü kurulması geretiği kanaatine varılmıştır.
2- Kusur raporuna yönelik istinaf itirazının değerlendirilmesinde :
HMK 357/1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince resen göz önünde tutulacaklar dışında, ilk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunmalar dinlenemez, yeni delillere dayanılamaz.
H.M.K’nın 281.madde hükmüne göre de, yargılama sırasında yanlardan birinin bilirkişi raporuna itiraz etmemesi, itiraz eden taraf lehine usuli kazanılmış hak oluşturur. Taraflardan biri bilirkişi raporuna itiraz etmez, diğer tarafın itirazı üzerine ya da mahkemece kendiliğinden yeni bir bilirkişi raporu alınır ve sonucu rapor, önceki rapora itiraz edenin daha da aleyhine olursa, önceki rapor itirazda bulunmayan yönünden kesinleşeceğinden itiraz eden taraf lehine oluşan usuli kazanılmış hak gereği, mahkemece itiraz edenin lehine olan bilirkişi raporuna göre karar verilir.(YARGITAY 17. Hukuk Dairesi 2016/14455 ESAS, 2017/7655 KARAR; aynı daire 2015/3253 ESAS, 2017/9419 KARAR; 2015/10058 ESAS, 2018/4639 KARAR; 2015/12543 ESAS,2018/8251 KARAR sayılı ilamları)
Buna göre, davalının davada cevap dilekçesi sunmadığı,21/11/2016 tarihli kusur raporuna karşı ihtiratlı tebligat yapılmış olmasına karşın, süresi içerisinde herhangi bir itirazda bulunulmadığından, bu husus davacı lehine Yerleşik Yargıtay kararlarına göre usuli kazanılmış hak oluşturduğundan, davalını istinaf itirazlarındaki kusur raporuna yönelik anılan itirazları ‘usuli hak’ oluşturup zikredilen kanun hükmü nedeniyle inceleme konusu yapılamayacağından buna dair davalı itirazları yerinde görülmemiştir.
Kaldı ki, gerek Trafik Tespit Tutanağı, gerek Hükmün Açıklanması ile sonuçlanan ceza mahkemesinde alınan 27/11/2016 tarihli kusur raporu ve mahkemece alınan 21/11/2016 tarihli kusur raporlarında davalı sürücünün %100 kusurlu olduğu birbirini teyit eder şekilde de tespit edildiğinden ve kusurdan indirmesini talep edilen çocuk koltuğu kullanılmaması İDM tarafından müterafik kusur olarak değerlendirildiği anlaşıldığından davalıların buna yönelik itirazları yerinde bulunmamıştır.
3-Müterafik kusura yönelik istinaf itirazlarının incelenmesinde :
Müterafik kusur indiriminde her somut olayın özelliğine göre olayın meydana geliş tarzı ve zararın artmasında zarar görenin kusurlu davranışının sonuca etkisi değerlendirilerek uygun oranda bir indirim yapılmasını gerektirir ve zarar görenin müterafik kusurunun tespiti halinde TBK.nun 52.maddesi uyarınca tazminattan uygun bir indirim yapılması, gerek öğretide gerekse Yargıtay İçtihatlarında benimsenmiş ve yerleşmiş bulunmaktadır.
Somut olayda İDM tarafından %20 oranında müterafik kusur indirimi yapılmış olması nedeni ile davalıların müterafik kusur indirimine ilişkin itirazının yerinde olmadığı kanaatine varılmıştır.
Davalıların davacı … yönünden müterafik kusur indirimi yapılmadığına ilişkin itirazı değerlendirildiğinde ;Mahkemece alınan12/04/2019 tarihli maluliyet raporunda kemer takmamanın zararın ve maluliyetin oluşumuna ve artmasına etkili olmadığını belirttiği anlaşılmakla davalıların itirazının yerinde olmadığı kanaatine varılmıştır.
4 – 18 yaşından küçüklük nedeni ile Geçici iş göremezlik tazminatı verilip verilmeyeceği hususunda istinaf itirazının değerlendirilmesinde :
Haksız fiilin bir çeşidi olan trafik kazalarında yaralanmalar nedeniyle meydana gelen zararlar 6098 sayılı TBK.nın 54. Maddesinde açıklanmış, tedavi giderleri, kazanç kaybı, çalışma gücünün azalmasından ya da yitirilmesinden doğan kayıplar, ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan kayıpların bedensel zararlardan olduğu belirtilmiştir.
Davacı … olay tarihinde 4 yaşında olup 3 ay geçici işgöremezlik süresi belirlenmiştir. Haksız fiil sorumluluğunda zarar verenin sorumlu tutulabilmesi için fiil, zarar ve uygun illiyet bağının bulunması gerekir. Zararın ise haksız fiiller yönünden TBK.nın 54. Maddesinde belirtildiği şekilde kazanç kaybı olabileceği gibi çalışma gücünün azalması veya yitirilmesi de bir zarar olarak kabul edilmiştir. İş gücü kaybı sebebiyle uğranacak tek kalem zarar, gelir kaybına ilişkin olan değildir. Dava konusu olayda da davacı her ne kadar 4 yaşında ve gelir getiren bir işte çalışmıyor olsa da geçici iş göremezlik süresi yani %100 malul sayıldığı iyileşme süresi boyunca herhangi bir işte çalışmaması zararının olmadığı şeklinde yorumlanması haksız fiilin zarar ilkesi ile bağdaşmaz. Zarar gören geçici iş göremezlik süresi içinde günlük işlerini yerine getirememesi, öz bakımını sağlayamaması da bir zarardır. Geçici iş göremezlik süresi içinde küçüğün zararının bulunmadığı ve bu süre için tazminat hesabı yapılmaması zarar veren lehine olup zararın sadece maddi olarak gelir azalması ve kazanç kaybı olduğu sonucunu doğurur. Zarar hesabında pasif dönem için dayanak teşkil eden “efor kaybına” ilişkin görüş, küçüklerin sürekli iş göremezliğinin bulunması halinde kabul edildiği gibi eforun tamamen %100 oranında kaybedildiği geçici iş göremezlik süresi için de kabul edilmelidir. (Aynı yönde) Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2013/9064 E- 2014/8672 K. Sayılı 29.5.2014 tarihli ilamı.) Bu nedenle aktuerya raporunda bu yönden bir eksiklik bulunmadığı itirazın yerinde olmadığı kanaatine varılmıştır.
Davalı … şirketinin poliçe limiti kaza tarihi itibariyle 290.000,00 TL olup davacı … için hükmedilen tazminat miktarı poliçe limitini geçmektedir. Bu nedenle davalı … şirketinin sorumluluğunun poliçe limiti kadardır.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalılar vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile Konya … Asliye Ticaret Mahkemesi 03/07/2019 karar tarihli … Esas … Karar
usul ve esas yönünden yasaya uygun bulunmadığından kaldırılmasına, HMK’nun 353/1.b.2.maddesi gereğince yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ İLE;Konya … Asliye Ticaret Mahkemesi 03/07/2019 karar tarihli … Esas …Karar sayılı ilamının usul ve esas yönünden yasaya uygun bulunmaması nedeni ile KARARIN KALDIRILMASINA,
HMK 353/1-b.2.maddesi gereğince YENİDEN ESAS HAKKINDA HÜKÜM KURULMASINA, Buna göre;
1-Davacılar …, …, … ve …’nun davalılardan … ve …’a karşı açtıkları davanın KISMEN KABUL, KISMEN REDDİ ile 16/09/2015 tarihinde meydana gelen trafik kazası nedeniyle;
A)Davacılardan … yönünden TALEPLE BAĞLI KALINARAK ;
a)Davacı …’nun geçici iş göremezlik zararından dolayı 3.001,62 TL., sürekli iş göremezlik zararından dolayı 16.327,50 TL. olmak üzere toplam 19.329,12 TL. maddi tazminatın, davalılardan … ve …’dan kaza tarihi olan 16/09/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte alınarak davacı …’ya verilmesine,
Davacı …’nun geçici iş göremezlik zararından dolayı 3.001,62 TL., sürekli iş göremezlik zararından dolayı 16.327,50 TL. olmak üzere toplam 19.329,12 TL. maddi tazminattan Davalı … sigortanın dava tarihi olan 28/04/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte sigorta limiti olan 290.000,00 TL ile sınırlı olmak üzere sorumlu olduğunun tespitine ,
b)Davacı …’nun kendi yaralanmasından dolayı 2.500 TL. ve torunu …’nun yaralanması ve bir gözünü kaybetmesinden dolayı 2.500 TL. olmak üzere toplam 5.000 TL. manevi tazminatın, kaza tarihi olan 16/09/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan … ve …’tan alınarak davacı …’ya verilmesine, davacı …’nun manevi tazminat yönünden feri nitelikteki fazlaya ilişkin faiz taleplerinin reddine,
B)Davacılardan … yönünden;
a)Davacı …’nun, 100 TL.’lik maddi tazminat davasının ispat edilememesi nedeniyle REDDİNE,
b)Davacı …’nun, kızı …’nun yaralanması ve bir gözünü kaybetmesinden dolayı 20.000 TL. manevi tazminatın, kaza tarihi olan 16/09/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan … ve …’tan alınarak davacı …’ya verilmesine, davacı …’nun manevi tazminat yönünden feri nitelikteki fazlaya ilişkin faiz taleplerinin de REDDİNE,
C)Davacılardan … yönünden;
a)Davacı …’nun, 100 TL.’lik maddi tazminat davasının ispat edilememesi nedeniyle REDDİNE,
b)Davacı …’nun, kızı …’nun yaralanması ve bir gözünü kaybetmesinden dolayı 20.000 TL. manevi tazminatın, kaza tarihi olan 16/09/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan … ve …’tan alınarak davacı …’ya verilmesine, davacı …’nun manevi tazminat yönünden feri nitelikteki fazlaya ilişkin faiz taleplerinin de REDDİNE,
D)Davacılardan … yönünden;
a)Davacı …’nun geçici iş göremezlik zararından dolayı 1.600,86 TL., sürekli iş göremezlik zararından dolayı 367.575,95 TL., SGK tarafından karşılanmayan belgeli ve belgesiz tedavi giderlerinden dolayı 1.968 TL. ve bakıcı giderinden dolayı 2.037,60 TL. olmak üzere toplam 373.182,41 TL. maddi tazminatın, davalılardan … ve …’dan kaza tarihi olan 16/09/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte alınarak davacı ..’ya verilmesine, davacı …’nun fazlaya ilişkin maddi tazminat taleplerinin reddine,
Davacı …’nun geçici iş göremezlik zararından dolayı 1.600,86 TL., sürekli iş göremezlik zararından dolayı 367.575,95 TL., SGK tarafından karşılanmayan belgeli ve belgesiz tedavi giderlerinden dolayı 1.968 TL. ve bakıcı giderinden dolayı 2.037,60 TL. olmak üzere toplam 373.182,41 TL maddi tazminattan Davalı … sigortanın dava tarihi olan 28/04/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte sigorta limiti olan 290.000,00 TL ile sınırlı olmak üzere sorumlu olduğunun tespitine ,
b)Davacı …’nun dava konusu kazada yaralanması ve ayrıca bir gözünü kaybetmesi nedeniyle 30.000 TL. manevi tazminatın, kaza tarihi olan 16/09/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan … ve …’tan alınarak davacı …’ya verilmesine, davacı …’nun manevi tazminat yönünden feri nitelikteki fazlaya ilişkin faiz taleplerinin de REDDİNE,
İlk Derece Yargılaması Yönünden;
2-Karar tarihi itibariyle (ve dava değerinin 467.511,53 TL. olduğunun kabulü ile) alınması gereken 31.935,71 TL. nispi karar ve ilam harcından, ıslah harcı dahil peşin alınan 2.642,37 TL. harcın mahsubu ile kalan 29.293,34 TL. harcın davalılardan … ve …’tan (müştereken ve müteselsilen) alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
3-Davacılar tarafından yapılan (… Tıp Fakültesi bilirkişi heyeti için yapılan masraflar dahil) 4.074,80 TL. yargılama giderinden, takdiren 74,80 TL.sinin diğer davalı … yönünden yapıldığının kabulü ile davacılar üzerinde bırakılmasına, kalan 4.000 TL. yargılama giderinden davanın kabul ve ret oranına göre (467.511,53 TL. / 471.638,78 TL.) takdiren 3.965 TL. yargılama gideri ile tamamlama harcı dahil 2.642,37 TL. peşin harçtan ibaret toplam 6.607,37 TL. yargılama giderinin davalılardan … ve …’tan (müştereken ve müteselsilen) alınarak davacılar …, …, … ve …’ya (eşit oranda) verilmesine,
4-Karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca davacılardan … ve …’nun maddi tazminat davasının kabul edilen kısmı (392.511,53 TL.) üzerinden 29.500,69 TL. nispi vekalet ücretinin davalılardan … ve …’tan (müştereken ve müteselsilen) alınarak (19.329,12/392.511,53 oranındak kısmi davacılardan …’ya, kalan 373.182,41/392.511,53 oranındaki kısmı davacılardan …’ya ait olmak üzere) davacılardan … ve …’ya verilmesine,
5-Davacılardan …’nun maddi tazminat davasının takdiri indirim sebebiyle reddedilen (377.109,66-373.182,41 =3.927,25 TL.lik) kısmından dolayı, davalılardan … ve … vekilleri için davalılardan … ve … lehine vekalet ücreti tayinine yer olmadığına,
6-Karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca, davacılardan … ve …’nun reddedilen (100’er TL.den toplam 200 TL.lik) maddi tazminat davasından dolayı, davalılardan … ve … vekilleri için toplam 200 TL. nispi vekalet ücretinin davalılardan … ve …’dan (eşit oranda) alınarak davalılardan … ve …’a (eşit oranda) verilmesine,
7-Karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca manevi tazminat davasından (75.000 TL.) dolayı 8.600 TL. nispi vekalet ücretinin davalılardan … ve …’tan (müştereken ve müteselsilen) alınarak (5.000/75.000 oranındaki kısmı …’ya, 20.000/75.000 oranındaki kısmı …’ya, 20.000/75.000 oranındaki kısmı …’ya ve kalan 35.000/75.000 oranındaki kısmı da …’ya olmak üzere) davacılar …, …, … ve …’ya verilmesine,
8-Karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca davalılardan sigorta şirketine karşı açılan ve reddededilen davadan dolayı (ve dava değerinin davalılardan sigorta şirketi yönünden 396.638,78 TL. olduğunun kabulü ile) davalılardan sigorta şirketi vekilleri için 2.725 TL. nispi vekalet ücretinin (19.329,12/396.638,78 oranındaki kısmı …’dan, 100/396.638,78 oranındaki kısmı …’dan, 100/396.638,78 oranındaki kısmı …’dan ve 377.109,66 oranındaki kısmı …’dan olmak üzere) davacılar …, …, … ve…’dan alınarak davalılardan … Sigorta A.Ş.’ye verilmesine,
9-Davacılar tarafından yatırılan gider avansından artan kısmın, 6100 s. HMK.nun 333. maddesine göre karar kesinleştiğinde ve re’sen davacılara (eşit oranda) iadesine,
10-… plakalı aracın kaydına konulan ihtiyati tedbirin karar kesinleştiğinde kaldırılmasına,
İstinaf Yargılaması Yönünden;
11-İstinaf eden davalılar tarafından yatırılan, başvurma harcı dışında kalan, istinaf karar harçlarının talep halinde istinaf eden davalılara iadesine,
12-İstinaf eden davalı … tarafından yapılan 485,20 TL başvurma harç gideri 4,50 TL tebligat gideri olmak üzere toplam 489,70 TL yargılama giderinin davacılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile bu davalıya ödenmesine,
13-İstinaf eden davalı … tarafından yapılan 485,20 TL başvurma harcı giderinin davacılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile bu davalıya ödenmesine,
14-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından ücreti vekalet takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde TEMYİZ YOLU AÇIK olmaz üzere oybirliği ile karar verildi.15/11/2019


Başkan


Üye


Üye


Katip