Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2019/1085 E. 2019/1310 K. 26.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. KONYA BAM 3. HUKUK DAİRESİ
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : …
KARAR NO : …
KARAR TARİHİ : …

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA … ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ : …
NUMARASI : … Esas … Karar

DAVACILAR : 1- … – … …
2- … – … …
3- … – …
4- … – … …
VEKİLİ : Av. …
DAVALILAR : 1- … – …
VEKİLİ : Av. …
: 2- … – … …
VEKİLİ : Av. …
DAVANIN KONUSU : Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ : …
KARARIN YAZILMA TARİHİ : …

Yukarıda bilgileri yazılı mahkemece verilen karara ilişkin istinaf talebi üzerine mahkemece dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere dairemize gönderildiğinden yapılan ön inceleme ve incelemeyle heyete tevdi olunan dosyanın gereği görüşülüp aşağıdaki karar verilmiştir.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :
Davacılar vekili 23/03/2017 havale tarihli dava dilekçesinde özet olarak; 20/11/2016 tarihinde davalı …’in kendisine ait … plakalı ve diğer davalı … tarafından sigortalanan 2001 model Seat Toledo marka otomobili ile Selçuklu İlçesi Akıncılar Mahallesi Akıncılar Caddesinde seyir halinde iken Tuzdeve Yolu Caddesi kavşağına yaklaştığı sırada …’ın kullandığı … plakalı motosiklete çarpması sonucu trafik kazası meydana geldiğini, kaza sonucunda …’ın vefat ettiğini, kazadan sonra müvekkillerinin desteği ve murisi …’ın kaldırıldığı hastanede vefat etmesinden dolayı davalı … hakkında Konya … Asliye Ceza Mahkemesinin … esas sayılı dosyası ile taksirle ölüme neden olma suçundan kamu davası açıldığını, bu sebeplerle müvekkillerinin murisin desteğinden yoksun kaldıklarından bahisle … için 5.000,00 TL, … için 5.000,00 TL ve … için 5.000,00 TL olmak üzere toplam 15.000,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile … için 25.000,00 TL, … için 15.000,00 TL, … için 15.000,00 TL, … için 15.000,00 TL olmak üzere toplam 70.000,00 TL manevi tazminatın sigorta şirketi dışındaki gerçek kişilerden tahsiline karar verilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalılardan tahsilini talep etmiş, duruşmada da bu beyanını tekrar etmiştir.
Davalı … vekili 24/04/2017 havale tarihli cevap dilekçesinde özet olarak; meydana gelen trafik kazasında müvekkilinin kusurlu olmadığını, davacıların iddia ettiği gibi kavşağa hızlı girmediğini ve bununda kamera kayıtlarının anlaşılmasının mümkün olduğunu, murisin kullandığı motosikletin kömür çuvalları ile yüklü olduğunu ayrıca herhangi bir koruyucu kaskının bulunmadığını, davacıların talep ettiği manevi tazminat miktarının ise fahiş olduğunu belirterek bu sebeplerle davanın reddini, masrafı ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili 07/05/2017 tarihli cevap dilekçesinde özet olarak; sigortalı …’in sevk ve idaresindeki … plakalı aracın müvekkil şirketçe … nolu poliçe numarası ile Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Poliçesi ile sigortalandığını, müvekkil şirketin sorumluluğunun poliçe üzerinde yazılı teminat limitleri ile sınırlı sorumluluğunun olduğunu, müvekkil kooperatifin ortaya çıkan zarardan sorumluluğun olabilmesi için kazanın meydana gelme sebebinin, sigortalının zararının meydana gelmesinde kusurunun olup olmadığının tespit edilmesi ve ölüm ile kaza arasındaki illiyet bağının olup olmadığının tespit edilmesi gerektiğinden bu sebeplerle davanın reddini, masrafı ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEME ÖZETİ :
Konya … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … tarih … Esas … Karar sayılı gerekçeli kararı ile; “Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde;davacıların davalılardan …’in sevk ve idaresindeki diğer davalı tarafından sigortalanan aracın murisleri …’ın kullandığı motorsiklete çarparak ölümüne sebebiyet verdiğinden bahisle destekten yoksun kalma tazminatı ve manevi tazminat talebinde bulundukları, Ankara Adli Tıp Kurumundan alınan kusur raporuna göre kazanın meydana gelmesinde davalı …’in %100 kusurlu olduğu, davacılar vekilinin 26/03/2019 tarihli dilekçesi ve duruşmada alınan beyanında maddi tazminat taleplerinin, yargılama gideri ve vekalet ücreti taleplerinin davalı … şirketi tarafından karşılandığını beyan ettiği bu nedenle davacıların maddi tazminat davalarının konusu kalmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiş, davacıların manevi tazminat taleplerinin incelenmesinde, olayın oluş biçimi, kusur durumları, tarafların ekonomik ve sosyal durumları, manevi tazminatın ceza olmadığı gibi mamelek hukukuna ilişkin bir zararın karşılanması amacı da olmadığı gözönüne alınarak takdiren davacı … için 25.000,00 TL, davacılar …, … ve … için 15.000,00’er TL olmak üzere toplam 70.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 20/11/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …’den alınarak yukarıda belirtilen miktarlarda davacılara verilmesine karar vermek gerekmiş ve Davacıların maddi tazminat davalarının konusu kalmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına, Davacıların manevi tazminat davalarının kabulü ile, Davacı … için 25.000,00 TL, Davacılar …, … ve … için 15.000,00’ER TL olmak üzere toplam 70.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 20/11/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …’den alınarak yukarıda belirtilen miktarlarda davacılara verilmesine,” karar verildiği görülmüştür.
İSTİNAF NEDENLERİ :
Davalı … vekili 13/07/2019 tarihli istinaf başvuru dilekçesinde özet olarak; kaza yerinden 20-30 metre önce kavşak değiştirmenin sanki kaza anında yapılmış ve buna bağlı kaza gerçekleşmiş gibi yorumlanmasının kabul edilemeyeceğini, müteveffanın kullanmakta olduğu motosikletin müvekkilinin kullandığı aracın sağ ön camına yakın çarptığını, aksi sözkonusu olsa yani müvekkilinin dikkatsizliği nedeniyle müteveffanın kullandığı araca çarpmış olsaydı mutlak surette aracın sağ ön kısmı ile değil aracın tam ön kısmı ile çarpmış olmasının gerekeceğini, müteveffanın kömür çuvalları yüklü motosikletle trafikte seyretmekte olduğunu, yükün ağırlığı da göz önüne alındığında motosiklet sürücüsünün dikkatinin dağılma ihtimali ve dengesini sağlamakta sorun yaşayacağının açık olduğunu, ayrıca motosiklet sürücüsünün kaskının da bulunmadığını, müvekkilinin hükmedilen manevi tazminatı karşılayacak güçte olmadığını, ayrıca manevi tazminatın niteliği gereği faiz işletilemeyeceği nazara alınarak davacılar vekilinin bu yöndeki talebinin de reddi gerekirken bir de yasal faize hükmedilmesinin yerinde olmadığını, muris …’ın kesin ölüm nedeninin kesin olarak belirlenmediğini ve ceza dosyasının kesinleşmediğini, tüm bu nedenlerle istinaf taleplerinin kabulü ile yerel mahkeme kararının kaldırılmasına, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini beyan ve talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE :
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341 ve devamı maddeleri uyarınca ve özellikle istinaf incelemesinin kapsamının öngörüldüğü 355. maddeye göre re’sen gözetilecek kamu düzenine aykırılık halleri dışında istinaf incelemesi istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır.
Dava trafik kazası nedeniyle ölüme bağlı destek gören davacıların maddi ve manevi tazminat talebine ilişkindir.
Mahkemece, maddi tazminat konusunda dava sırasında ödeme nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına, manevi tazminat konusunda ise istem gibi kabule karar verilmiştir.
Davalı araç sürücüsü … tarafından manevi tazminat yönünden istinaf edilmiş olup süresinde sonra sunulan ikinci dilekçenin istinaf incelemesinde dikkate alınamayacağı görülmüştür.
İstinaf sebebi de göz önünde bulundurulduğunda taraflar arasındaki uyuşmazlık, kusur varlığı ve oranı ile manevi tazminat miktarı noktasındadır.
A- Kusur itirazı yönünden yapılan incelemede;
Türk Borçlar Kanunun 49.maddesinde, “Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür”, yine aynı kanunun 50.maddesinde, “Zarar gören, zararını ve zarar verenin kusurunu ispat yükü altındadır” denilmektedir.
Kazanın hemen sonrasında düzenlenen Trafik Tespit Tutanağında, davalının kendi beyanına göre kavşakta ada içindeki aracın hafif önü çıkardığından yolun sağına doğru manevra yaptığı sırada otomobilinin sağ ön ve sağ yan kısımları ile sağından aynı istikametten gelip yolun orta kısmından seyreden davacıların desteği motosiklet sürücüsü …’ın motosikletini sol yan kısımlarına çarpıp sağ yanına devrilerek 10 metre yolun sağına doğru sürüklenerek kavşak içinde durduğu kazada; sürücü …’in 2918 Sayılı KTK’nın 47/1-c (yer işaretlemeleriyle belirlenmiş trafik işaretlerine uymamak) maddesini ihlal ettiği, diğer sürücü …’ın ise doğru seyrettiği sırada karışmış olduğu kazada kural ihlalinin bulunmadığının belirtildiği;
Olaya ilişkin ceza soruşturma dosyasında yapılan aracın da keşif yerine getirtildiği yapılan keşif üzerine alınan ve dosyaya sunulan Trafik bilirkişi raporunda ve incelemeye konu mahkeme dosyasında hükme esas alınan Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi raporunda aynı yönde; trafik tespit tutanağı, mevcut CD’deki görüntüler, araçlardaki hasarlı kesimler, ifadeler ve tespitler değerlendirildiğinde; sürücü … yönetimindeki otomobil ile meskun mahalde, üç şeritli bölünmüş yolda sol şeridi takiben seyri sırasında olay mahalline geldiğinde, ifadesinden de anlaşılmakla hızını meskun mahal şartlarına göre ayarlamamış, kavşak mahalline hızını azaltarak müteyakkız yaklaşmamış, bu haliyle orta şeride geçmek isteyip sağında orta şeride takiben seyreden motosikleti dikkate almadan, kontrolsüz şekilde sağa manevra yapmasıyla, orta şeridi takiben seyreden sürücü … yönetimindeki bu motosikletin sol yan kesinine aracının sağ ön ve yan kesimleri ile çarpması sonucu meydana gelen olayda, dikkatsizliği ve tedbirsizliği, kurallara aykırı hareketiyle asli şekilde yüzde yüz kusurlu olduğu, motosiklet sürücüsü …’ın olaya etki eden hatalı tutumu ve davranışı bulunmadığından kusurunun olmadığının belirlendiği;
Buna göre, aynı yöndeki, olaya ilişkin ceza soruşturma dosyasında, davaya konu araçların da getirilip kaza yerlerinin incelendiği keşif üzerine verilen ayrıntılı, gerekçeli, somut olaya uygun, davalının belirttiği tüm delillerin (bu arada kamera görüntülerinin) incelendiği trafik bilirkişi raporu ve incelemeye konu mahkeme dosyasında hükme esas alınan Adli Tıp Kurumu raporlarına, Trafik Tespit Tutanağı, olaydan sonra kolluk tarafından kaza şeklinin, yerinin, araçların kaza yerlerinin belirlenmiş olmasına, davalı sürücünün ve diğer görgü tanıklarının soruşturma dosyasındaki beyanlarına göre, olayın bilirkişi raporlarında belirtildiği şekilde gerçekleşmiş olmasına, Trafik Tespit Tutanağının, alınan kusur raporlarının birbirini teyit eder nitelikte olup birbirleriyle örtüşüp kazanın oluş şekline ve dosya kapsamına uygun bulunmuş olmasına göre davalının itirazlarının yerinde olmadığı, bu raporlar esas alınarak hüküm verilmesinde usul ve yasaya aykırı bir durumun olmadığı anlaşılmıştır.
B- İlliyet bağına ilişkin itiraz üzerine yapılan incelemede;
Her ne kadar davalı … vekilince, ölümün davaya konu kazadan meydana gelmediği yönünde iddiada bunulmuş ise de, ölüm sonrası yapılan inceleme üzerine düzenlenen “Ölü Muayene Tutanağı” ile şahsın ölümünün genel beden ve kafa travmasına bağlı vertebra kırığı, fibula kırığı ile birlikte medulla spinalis aralanması, iç organ yaralanmasından gelişen iç kanama ve komplikasyonlar sonucu meydana geldiği, kesin ölüm sebebinin tespit edildiğinden klasik otopsiye gerek olmadığının belirtilmesi ve Trafik Tespit Tutanağındaki bilgiler ile soruşturma dosyasındaki taraf ve tanık beyanları nazara alındığından ölümün kesin olarak kazadan meydana geldiğinin sabit olması karşısında davalının buna yönelen itirazlarının yersiz olduğu anlaşılmıştır.
C- Manevi tazminat miktarının azlığı veya çokluğuna yönelik istinaf itirazında;
Yine davalı … vekili, mahkeme tarafından hükmedilen manevi tazminat miktarlarının yüksek olduğunu belirtilerek itiraz edilmiştir.
Türk Borçlar Kanunun “Manevi Tazminat” başlığı altında düzenlenen 56. Maddesinde, “Hâkim, bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verebilir. Ağır bedensel zarar veya ölüm hâlinde, zarar görenin veya ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verilebilir.” denilmektedir.
Manevi tazminat, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 56.maddesinde düzenlenmiştir. Anılan hükme göre,Manevi zarar; mutlak hak olan ve dolayısıyla herkese karşı korunmuş bulunan kişilik haklarının kapsamına giren değerlerden birisinin ihlali ile doğar. Şahsiyet hakkı hukuka aykırı bir şekilde tecavüze uğrayan kişi, uğradığı manevi zarara karşılık manevi tazminat namı ile bir miktar para ödenmesini talep edebilir. Şahsi menfaatleri ihlal edilen kimseye ihlalin ve kusurun özel ağırlığının haklı kılması halinde hakimin manevi tazminat olarak verilmesine hükmedeceği para miktarının belirlenmesinde hakkaniyet gözetilmelidir. Çünkü kanunun takdir hakkı verdiği hususlarda hakimin hak ve nisfetle hüküm vereceği Medeni Kanun’un 4. maddesinde belirtilmiştir. Ödettirilecek para miktarı ise aslında ne tazminat, ne de cezadır. Çünkü mamelek hukukuna ilişkin bir zararın karşılanmasını amaç edinmediği gibi kusurlu olana yalnız hukukun ihlalinden dolayı yapılan bir kötülük de değildir. Aksine olarak zarara uğrayanda bir huzur duygusunu doğurmaktır. Aynı zamanda ruhi ızdırabın dindirilmesini amaç edindiğinden tazminata benzer bir fonksiyonu da vardır. O halde bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hâkim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Hâkimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu, olayın ağırlığı, olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması ve buna göre manevi tazminat takdir edilmesi gerektiği açıkça ortadadır. (HGK 23/06/2004, 13/291-370)
Somut olaya gelince, davacıya davalının sürücüsü ve işleteni olduğu aracın çarpması neticesi, davacıların murisi …’ın hayatını kaybettiği kazada, kazanın meydana gelmesinde davacının tamamen kusurlu olduğu, olayın oluş biçimi, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, tarafların kusur durumları, meydana gelen netice ve yukarıda ilkeler gözönünde tutulduğunda hükmedilen manevi tazminat miktarlarının dosya kapsamına ve hakkaniyete uygun olduğu, her ne kadar desteğin kask takmaması nedeniyle ölüm sebep ve şekli de nazara alındığında müterafik kusurlu olacağı kabul edilse de, bu halde dahi takdir edilen manevi tazminat miktarlarının fazla olmadığı anlaşılmakla davalının miktara yönelik istinaf başvurusunun da yerinde olmadığı anlaşılmıştır.
Buna göre, dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde, özellikle oluşa uygun olarak düzenlenen uzman bilirkişi raporunda belirtilen kusur oranının hükme esası alınmasında ve takdir edilen manevi tazminat miktarında bir usulsüzlük bulunmamasına göre, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK.nın 353/1.b.1.maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıda belirtildiği şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-İstinaf sebepleri ve kamu düzeni sebepleri çerçevesinde, Yerel Mahkeme kararının usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre davalı … vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nun 353/1-b.1.maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf eden davalı taraftan alınması gereken 4.781,70 TL.lik istinaf karar harcından peşin alınan 1.195,43 TL harcın mahsubu ile 3.586,27 TL harcın davalı …’ten alınarak hazineye gelir kaydına,
3-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-HMK’nın 359/3. fıkra gereği kararın tebliği ile harç işlemlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılmasına,
Dair; dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK’nun 362/1 (a) maddesi gereğince KESİN olmak üzere oy birliği ile karar verildi….


Başkan


Üye


Üye


Katip