Emsal Mahkeme Kararı Konya 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/85 E. 2023/88 K. 21.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA . ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: … Esas – …
T.C.
KONYA
. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR
(GÖREVSİZLİK)
ESAS NO :
KARAR NO:

HAKİM :
KATİP :
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
DAVA : İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ :
KARAR TARİHİ :
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH :
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle) davası mahkememizce duruşma yapılmaksızın evrak üzerinden yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesi özetle; Konya . İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayı ile görülmekte olan icra takibi kapsamında takip için ödenen harcın mahsubu ile, davalı borçlu tarafından borca itiraz edilmesi suretiyle duran takibin devamı için itirazın kısmen iptaline ve davalı borçlular aleyhine %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatının hükmedilmesini, 15.05.2020 tarihinde davalı Konya Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nın işleteni ve … sürücüsü olduğu … plakalı aracın sebebiyet verdiği kaza neticesinde, müvekkili sigorta şirketi nezdinde … poliçe numarası ile “Genişletilmiş Kasko Poliçesi” ile sigortalı bulunan … plakalı aracın hasar gördüğünü, … plakalı araç sürücüsünün neden olduğu kaza sonucunda hasara uğraması sebebiyle sigortalı araç malikine yapılan ödemenin olayda sorumluluğu bulunan davalılardan rücu amacıyla Konya . İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasından takibe geçildiğini, borçluların itirazı nedeniyle takibin durduğunu, Arabuluculuk süreci ile anlaşma sağlanmaya çalışıldığını, anlaşma sağlanamaması nedeniyle itirazın iptali davasını açmak zorunda kaldıklarını, dava dışı … TİC. LTD. ŞTİ. adına tescilli … plakalı araç müvekkili sigorta şirketi nezdinde 11.03.2020 – 11.03.2021 tarihleri arasında … poliçe numaralı “Genişletilmiş Kasko Poliçesi” ile teminat altına alındığını, dava dışı sürücü … ‘ın sevk ve idaresindeki … plakalı araç … Caddesi istikametinden … Sk. takiben seyredip … Sk. kavşağına gelip dönmek istediği esnada … Sokak istikametinden … sokağı takiben seyredip … . sokak kavşağına giriş yapan … sevk ve idaresindeki sigortalı … plakalı aracın ön kısmına aracının sol yan kısımlarıyla çarpması neticesinde maddi hasarlı trafik kazasının meydana geldiğini, dava konusu kazada dava dışı … plakalı araç sürücüsünün Karayolları Trafik Kanununun 53/1-B maddesini ihlal etmesi sebebiyle mezkur kaza dolayısıyla asli kusurlu olan taraf … plakalı araç sürücüsü olduğunu, Ekspertiz Raporu sonucunda sigortalı araçtaki hasar bedelinin tespit edildiğini, müvekkili sigorta şirketine 61.300,60 TL ödemede bulunulduğunu, bu nedenle davasının kabulü ile; Konya . İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra dosyasına vaki itirazın kısmen iptali ile takibin 4.975,45-TL asıl alacak ve asıl alacağa işlemiş 424,48-TL faiz olmak üzere toplamda 5.399,93-TL üzerinden devamını, takibe haksız ve kötüniyetli olarak itiraz eden davalının %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesini mahkememizden talep ve dava etmiştir.
DAVANIN VE GÖREVLİ MAHKEMENİN TESPİTİ VE GEREKÇE:
Mahkemenin görevli olması, HMK 114/1-c maddeye göre dava şartıdır. Göreve ilişkin kurallar kamu düzenindendir (HMK 1. md.). “Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler”(HMK115.md.).
Dava Mapfre Sigorta Anonim Şirketi’nin kasko sigortası ile sigortalı aracın zarar gören sigortalısına ödediği tazminatın zarar sorumlusundan rücuen tahsili amacıyla başlatılan icra takibine yönelik itirazın iptali davasıdır.
Dava, T.T.K.1472. maddesi uyarınca açılan sigorta rücu davasına dair olup, ilgili kanun maddesi Halefiyet kenar başlığı altında “Sigortacı, sigorta tazminatını ödediğinde, hukuken sigortalının yerine geçer. Sigortalının, gerçekleşen zarardan dolayı sorumlulara karşı dava hakkı varsa bu hak, tazmin ettiği bedel kadar, sigortacıya intikal eder. Sorumlulara karşı bir dava veya takip başlatılmışsa, sigortacı, mahkemenin veya diğer tarafın onayı gerekmeksizin, halefiyet kuralı uyarınca, sigortalısına yaptığı ödemeyi ispat ederek, dava veya takibi kaldığı yerden devam ettirebilir.” hükmünü içermektedir.
İlgili kanun maddesi hükmü gereğince davacının dava hakkının temeli halefiyet ilkesine dayanmaktadır. Halefiyet ile rücuyu birbirinden kesin bir şekilde ayırmak gerekir. Alacaklıya ifada bulunan bir kimsenin onun bütün hak ve yetkilerine sahip olarak sorumlu olan bir başka kimseye başvurmasına halefiyet denir. Pek eski bir müessese olan halefiyet ile edada bulunan şahıs alacaklının yerine geçmekte, borcun nevi ve mahiyetinde, borçlunun şahsında ve vecibelerinde bir değişiklik olmamaktadır (…, Sigorta ve Sosyal Sigortada da Halefiyet ve Rücu), halefiyet basit bir rücu hakkından farklı olup, halef olan kişi rücu hakkı olan kişiye nazaran daha geniş imkanlara sahiptir, rücu hakkı olan kimse bu hakkını kullanabilmek için sadece alacaklıya ifada bulunduğunu ispatla yetinemez; ayrıca rücuya esas teşkil eden hukuki sebeplerden birinin varlığını da ispat etmelidir. Halefiyette ise ödemede bulunan kimse kural olarak sadece ödemeyi ispat etmekle yükümlüdür.
Rücu hakkı ifa eden alacaktan bağımsız bir haktır. Halefiyet ise alacağın ifasına rağmen alacağı sona erdirmeyip onun ifa edene geçmesi sonucunu doğurur, bu nedenle rücu hakkı sahibi alacaklıya ait bulunan bütün yetkilerden ve fer’i haklardan faydalanamazken, halefiyette alacak hakkına bağlı olarak bütün yetkiler ve fer’i haklar, alacak ile birlikte talep olan kimseye intikal etmektedir. (…, Borçlar Hukuku)
Bu farklar nedeniyle her rücu hakkının mevcut olduğu yerde halefiyet hakkı söz konusu olamamasına rağmen, her halef olan kimse rücu hakkına sahiptir.
Halefiyet müessesesi; genel olarak Borçlar Kanununda tanzim edilmiş olup, Türk Ticaret Kanununda da özel halefiyet halleri öngörülmüştür. Kanunda veya diğer düzenlemelerde hüküm bulunmadığı sürece halefiyet hususu söz konusu olamayacaktır.
Mevzu davamızdaki rücuen tazminata dair davacı sigorta şirketinin halefiyetlik durumu da yukarıda belirtilen T.T.K. 1472. maddesi gereğidir.
Haklara halef olunmasının önemli neticelerinden birisi de sorumlu kişi aleyhine açılan davanın kaynağı, sebebi ve mahiyeti ile; eğer zarar tazmin edilmemiş olsa idi, zarar görenin açacağı esas davanın aynı olmasıdır. Mevzu davamızda da davalının sorumluluğuna göre haksız fiil davanın temelini oluşturmaktadır. Halefiyet sadece maddi bakımdan değil usul hukuku bakımından da söz konusu olduğu için bu dava sebebine karşı zarar görenin açacağı esas dava hangi yetkili ve görevli mahkemede açılması gerekiyor ise; bu zararları tazmin ederek zarar gören yerine geçen ve haklarına halef olan sigorta şirketinin de aynı mahkemede davasını icra etmesi gerekmektedir.
Şöyle ki; halefiyet davası bir ticari dava olmayıp aynı zarar görenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu dava gibi görülmektedir. (YARGITAY . HUKUK DAİRESİ’ nin 19.10.2020 tarihli E. … K. … sayılı kararı)
Yargılamaya konu dava dosyası incelendiğinde davacı Sigorta Şirketi ödemiş olduğu bedelin halefiyet ilkesi gereğince sorumlu davalıdan tahsiline yönelik icra takibi başlattığı, takibe davalının itiraz ettiği ve davacı tarafından İtirazın İptali davası açıldığı anlaşılmıştır.
Yargıtay’ın bir çok kararında, görev yönünden değerlendirme yapılırken Halefiyet davalarında “Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu’nun 22.03.1944 tarihli … Esas ve … Karar sayılı kararında bu husus “sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dava, sigorta poliçesinden doğan bir dava değildir. Bu nedenle, halefiyet davası bir ticari dava sayılamaz. Bu dava, aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa aynı hak, sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası için de söz konusudur” kararı temel alınmıştır.
6102 sayılı TTK madde 16 “(1) Ticaret şirketleriyle, amacına varmak için ticari bir işletme işleten vakıflar, dernekler ve kendi kuruluş kanunları gereğince özel hukuk hükümlerine göre yönetilmek veya ticari şekilde işletilmek üzere Devlet, il özel idaresi, belediye ve köy ile diğer kamu tüzel kişileri tarafından kurulan kurum ve kuruluşlar da tacir sayılırlar.
(2) Devlet, il özel idaresi, belediye ve köy ile diğer kamu tüzel kişileri ile kamu yararına çalışan dernekler ve gelirinin yarısından fazlasını kamu görevi niteliğindeki işlere harcayan vakıflar, bir ticari işletmeyi, ister doğrudan doğruya ister kamu hukuku hükümlerine göre yönetilen ve işletilen bir tüzel kişi eliyle işletsinler, kendileri tacir sayılmazlar.” hükmü yer almaktadır.
Davalının Konya Büyükşehir Belediyesi Başkanlığı olduğu anlaşıldığından davalının tacir sıfatı bulunmamaktadır.
KONYA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ . HUKUK DAİRESİ, 11.10.2021 tarihli ve DOSYA NO: … KARAR NO: … sayılı kararında benzer uyuşmazlık konusu hakkında yargı yeri olarak Asliye Hukuk Mahkemesini tayin etmiştir.
Tüm dosya muhtevası birlikte değerlendirildiğinde; izah edilen hususlar nedeniyle davacı Sigorta Şirketinin zarar gören kendi sigortalısına yaptığı ödemelere ilişkin, zarar görenin yerine geçerek halefiyet ilkesi gereği açtığı davalara veya takiplere temel teşkil eden husus haksız fiilden kaynaklandığından ve bu tür davalarda görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemeleri olduğundan ve taraflar arasındaki davanın ticari dava niteliğinde de olmadığı anlaşıldığından mahkememizin görevsizliğine ilişkin aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Dava dilekçesinin GÖREV YÖNÜNDEN REDDİ ile, Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2-Davaya bakmaya Konya Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görevli olduğuna, Görevli mahkemenin Konya Asliye Hukuk Mahkemesi olması ve Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİ nedeniyle HMK nun 114(1)/c maddesinin yollaması ile HMK nun 115(2) maddesi uyarınca davanın dava şartı yokluğu nedeni ile usulden REDDİNE,
3-HMK nun 20. maddesi gereğince gerekçeli kararın tüm taraflara tebliği ile kararın kanun yoluna başvurulmadan kesinleşmesi halinde kararın kesinleşme tarihinden itibaren, kanun yoluna başvurulması halinde ise başvurunun reddi kararının kendisine tebliğinden itibaren yasal iki haftalık süre içinde talep edilmesi halinde dava dosyasının görevli KONYA NÖBETÇİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE.
Belirtilen iki haftalık süre içinde talepte bulunulmaması veya süresinden sonra talepte bulunulması halinde mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar (ek karar) verileceğinin taraflarca bilinmesine.
4-HMK nun 331. maddesi gereğince harç, vekâlet ücreti ve yargılama giderlerinin görevli mahkemece bir karara bağlanmasına,
5-İşbu karar duruşma yapılmaksızın evrak üzerinden yapılan inceleme sonunda verildiğinden ve talep olmadan gerekçeli karar tebliğe çıkarılamayacağından varsa gider avansından gerekli harcama yapılarak; davanın karara bağlandığı ve talep halinde gerekçeli kararın tebliğe çıkarılabileceği hususlarının taraflara tebliğine,
6-Artan gider avansının dosyasına aktarılmasına.
Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde Konya Bölge Adliye Mahkemesi İlgili Hukuk Dairesi’ne istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi.21/02/2023

Katip Hakim