Emsal Mahkeme Kararı Konya 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/351 E. 2023/395 K. 04.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA . ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: … Esas – …
-{YÜCE TÜRK MİLLETİ ADINA KARAR}-
T.C.
KONYA
. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO :
KARAR NO :

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVA : Tanıma Ve Tenfiz
DAVA TARİHİ :
KARAR TARİHİ :

{}Davacı taraf vekilinin davalı taraf aleyhine açtığı işbu dava mahkememizin … Esas sırasına kaydedilmekle, mahkememizde yapılan açık yargılama sonunda, mahkememizin 28/12/2022 tarih … Esas … Karar sayılı kararında belirtilen nedenlerle davanın reddine ilişkin istinaf kanun yolu açık olan bu kararımıza karşı davacının istinaf kanun yoluna başvurması üzerine KONYA Bölge Adliye Mahkemesi . Hukuk Dairesinin 12/04/2023 tarih … Esas … Karar sayılı kararı ile; kararımızın kaldırılmasına ve dava dosyasının mahkememize gönderilmesine kesin olarak karar verilmesi üzerine mahkememize gelen dava dosyası mahkememizin … Esas sırasına kaydedilmekle, mahkememizce yapılan aleni/açık yargılama sonunda;
-{HEYETİMİZCE GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:}-
{}DAVACI TARAFIN İDDİASI: DAVACI TARAF VEKİLİ DAVA DİLEKÇESİ İLE ÖZETLE; müvekkilinin, davalıya verdiği paranın bedellerinin iadesine ilişkin Federal Almanya Cumhuriyeti Devleti Stuttgart Asliye Hukuk Mahkemesi . Hukuk Dairesinde dava açtığını, yargılama neticesinde toplam 160 adet hisse senedinin müvekkili tarafından davalıya iadesi ile 5.521,95 EURO’nun, 30.05.2012 tarihinden itibaren işleyecek olan yıllık %5 faizi ile birlikte davalı tarafından müvekkiline ödenmesine karar verildiğini, bu kararın Türkiye’de infazı için tenfizini talep etme zorunluluklarının doğduğunu, tenfiz talebinin yalnızca davalı için olduğunu, bahse konu Federal Almanya Cumhuriyeti Devleti Stuttgart Asliye Hukuk Mahkemesi . Hukuk Dairesi’nin … sayılı, 18.10.2013 tarihinde kesinleşmiş olan ilamı yeminli mütercime tercüme ettirildiğini ve apostil şerhininde mevcut olduğunu, bu nedenlerle kararın tenfizine karar verilmesini talep etmiştir.
{}DAVALI SAVUNMALARININ ÖZETİ: DAVALI VEKİLİ CEVAP DİLEKÇESİ İLE ÖZETLE; davacının MÖHUK 52. maddesi gereğince tenfizi istenen yabancı mahkeme kararının aslını, tasdikli tercümesini ve ilamın kesinleştiğini gösterir onanmış yazı aslını mahkemeye ibraz etmesi gerektiğini, MÖHUK 51, tenfiz ve tanıma kararları hakkında görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğunu, yabancı mahkeme, Stuttgart Asliye Hukuk Mahkemesi, tenfizi talep edilen gıyabi kararının, ilk önce adi posta yolu ile davalıya tebliğ edildiğini, davacı vekilinin talebi üzerine Lahey Sözleşmesine uygun olarak bakanlık aracılığıyla 17.06.2013 tarihinde davalıya gönderildiğini, yabancı mahkemenin ilgili kararını adi postaya verildiği tarihte kesinleştirdiğini, Lahey sözleşmesi uyarınca kendisine tebligat yapılan müvekkili şirketin söz konusu karara karşı yasal süresi içerisinde itiraz yoluna başvurduğunu, mahkemece bu taleplerinin 17.06.2013 tarihinde yapılan tebligatın davalıya yeni bir itiraz süresi bahşetmeyeceği gerekçesiyle reddedildiği, müvekkili şirketinin bu red kararına … nezdinde … dosya numarası ile itiraz ettiğini, bu temyiz başvurusunun da aynı gerekçe ile reddedildiğini, Alman mahkemelerinin müvekkilinin savunma haklarının ihlaline sebebiyet verdiğini, yabancı mahkeme kararının Lahey sözleşmesine uygun bir şekilde davalı müvekkiline tebliğ edilmediğini, öncelikle davanın, davalı müvekkili şirketinin yabancı mahkeme nezdinde savunma hakkının ihlal edilmesi ve yabancı mahkeme kararının usulünce kesinleştirilmemesi nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiğini, ayrıca yabancı mahkeme kararına konu edilen ihtilafta, Türk mahkemelerinin yetkili bulunduğunu, yabancı mahkeme kararı MÖHUK 54/ç bendi gereğince tenfiz edilemeyeceğini, yabancı mahkemenin, kendi usul hukuku kurallarına aykırı davranarak tesis ettiği kararının MÖHUK 54/c gereği de tenfiz edilemeyeceği ileri sürülerek davanın reddine karar verilmesi talep edilmiştir.
İşbu dava; milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Kanunun (M.Ö.H.U.K.) 38. maddesi uyarınca açılan yabancı mahkeme kararın tenfizi davasıdır.
Mahkememizce taraf vekillerinin bildirdikleri deliller toplanmış, dava dilekçesi, cevap dilekçesi, Adalet Bakanlığı Dış İlişkiler ve Avrupa Birliği Genel Müdürlüğü aracılığı ile Almanya Devleti Yetkili Adli Makamından gelen tenfize konu LG Stuttgart Asliye Hukuk Mahkemesi . Hukuk Dairesinin … sayılı kararının kesinleşme şerhine ilişkin bilgi ve belgeler, mahkememizce verilmiş olan gerekçeli karar, Konya BAM . Hukuk Dairesinin karar ilamı ile dosya arasındaki tüm kayıt ve belgeler tek tek incelenmiştir.
Mahkememizin 28/12/2022 tarih ve … Esas … Karar sayılı kararında belirtilen gerekçelerle davanın reddine karar verilmiş idi.
Konya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesinin 12/04/2023 tarih … Esas … Karar sayılı ilamında; “………….Somut olayda, iddianın ileri sürülüşü ve yabancı mahkemenin kabulü dikkate alındığında dava haksız fiile dayalı olduğuna ve yabancı mahkemenin bu davaya ilişkin kararının tenfizi istendiğine göre, davaya bakmakla asliye hukuk mahkemesi görevli olduğundan, görev hususu dava şartı olup, mahkemece re’sen nazara alınması gerektiğinden, anılan husus göz önünde bulundurulmaksızın işin esasının incelenmesi yerinde görülmediğinden, davacı vekilinin istinaf isteminin re’sen kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının HMK’nın 353/1.a.3 maddesi uyarınca kaldırılmasına ve kararın kaldırılma sebebine göre, davacı vekilinin istinaf istemlerinin incelenmesine şimdilik yer olmadığına, dava dosyasının mahkemesine gönderilmesine ilişkin aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.” denilerek sözü geçen kararımız kaldırılmıştır.
İşbu davada öncelikle mahkememizin görevli olup olmadığının üzerinde durulması gerekmiştir.
HMK nun görevin belirlenmesi ve niteliği başlıklı 1. Maddesi; “(1)Mahkemelerin görevi, ancak kanunla düzenlenir. Göreve ilişkin kurallar, kamu düzenindendir.” hükmünü amirdir.
HMK nun asliye hukuk mahkemelerinin görevi başlıklı 2. Maddesi; “(1)Dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın malvarlığı haklarına ilişkin davalarla, şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkeme, aksine bir düzenleme bulunmadıkça asliye hukuk mahkemesidir.(2)Bu Kanunda ve diğer kanunlarda aksine düzenleme bulunmadıkça, asliye hukuk mahkemesi diğer dava ve işler bakımından da görevlidir.” hükmünü amirdir.
HMK nun yargı yeri belirlenmesini gerektiren sebepler başlıklı 21. Maddesi; “(1)Aşağıdaki hâllerde, davaya bakacak mahkemenin tayini için yargı yeri belirlenmesi yoluna başvurulur: a)Davaya bakmakla görevli ve yetkili mahkemenin davaya bakmasına herhangi bir engel çıkarsa. b)İki mahkeme arasında yargı çevrelerinin sınırlarının belirlenmesi konusunda bir tereddüt ortaya çıkarsa. c)İki mahkeme de görevsizlik kararı verir ve bu kararlar kanun yoluna başvurulmaksızın kesinleşirse. ç)Kesin yetki hâllerinde, iki mahkeme de yetkisizlik kararı verir ve bu kararlar kanun yoluna başvurulmaksızın kesinleşirse.” hükmünü amirdir.
HMK nun inceleme yeri başlıklı 22. Maddesi; “(1)Yetkili mahkemenin bir davaya bakmasına herhangi bir engel bulunduğu yahut iki mahkeme arasında yargı çevrelerinin sınırlarının belirlenmesinde tereddüt ortaya çıktığı takdirde, yetkili mahkemenin tayininde, ilk derece mahkemeleri için bölge adliye mahkemelerine, bölge adliye mahkemeleri için Yargıtaya başvurulur.(2)İki mahkemenin aynı dava hakkında göreve veya yetkiye ilişkin olarak verdikleri kararlar kanun yoluna başvurulmaksızın kesinleştiği takdirde, görevli veya yetkili mahkeme, ilgisine göre bölge adliye mahkemesince veya Yargıtayca belirlenir.” hükmünü amirdir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun genel olarak başlıklı 4. Maddesi; “(1)Her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın;a) Bu Kanunda,b) Türk Medenî Kanununun, rehin karşılığında ödünç verme işi ile uğraşanlar hakkındaki 962 ilâ 969 uncu maddelerinde,c) 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun malvarlığının veya işletmenin devralınması ile işletmelerin birleşmesi ve şekil değiştirmesi hakkındaki 202 ve 203, rekabet yasağına ilişkin 444 ve 447, yayın sözleşmesine dair 487 ilâ 501, kredi mektubu ve kredi emrini düzenleyen 515 ilâ 519, komisyon sözleşmesine ilişkin 532 ilâ 545, ticari temsilciler, ticari vekiller ve diğer tacir yardımcıları için öngörülmüş bulunan 547 ilâ 554, havale hakkındaki 555 ilâ 560, saklama sözleşmelerini düzenleyen 561 ilâ 580 inci maddelerinde, d) Fikrî mülkiyet hukukuna dair mevzuatta, e) Borsa, sergi, panayır ve pazarlar ile antrepo ve ticarete özgü diğer yerlere ilişkin özel hükümlerde, f) Bankalara, diğer kredi kuruluşlarına, finansal kurumlara ve ödünç para verme işlerine ilişkin düzenlemelerde, öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılır. Ancak, herhangi bir ticari işletmeyi ilgilendirmeyen havale, vedia ve fikir ve sanat eserlerine ilişkin haklardan doğan davalar bundan istisnadır.(2) (Değişik: 28/2/2018-7101/61 md.) Ticari davalarda da deliller ile bunların sunulması 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu hükümlerine tabidir; miktar veya değeri yüz bin Türk lirasını geçmeyen ticari davalarda basit yargılama usulü uygulanır.” hükmünü amirdir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun ticari davalar ve çekişmesiz yargı işlerinin görüleceği mahkemeler başlıklı 5. Maddesi; “(1)Aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın asliye ticaret mahkemesi tüm ticari (Değişik ibare: 26/06/2012-6335 S.K./2.md.) davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir. (2)Bir yerde asliye ticaret mahkemesi varsa, asliye hukuk mahkemesinin görevi içinde bulunan ve 4 üncü madde hükmünce ticari sayılan davalarla özel hükümler uyarınca ticaret mahkemesinde görülecek diğer işlere asliye ticaret mahkemesinde bakılır. Bir yerde ticaret davalarına bakan birden çok asliye ticaret mahkemesi varsa, iş durumunun gerekli kıldığı yerlerde Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca, asliye ticaret mahkemelerinden biri veya birkaçı münhasıran bu Kanundan ve diğer kanunlardan doğan deniz ticaretine ve deniz sigortalarına ilişkin hukuk davalarına bakmakla görevlendirilebilir. (3)(Değişik fıkra:26/06/2012-6335 S.K./2.md.) Asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisi olup, bu durumda göreve ilişkin usul hükümleri uygulanır. (4) (Değişik fıkra:26/06/2012-6335 S.K./2.md.) Asliye ticaret mahkemesi bulunmayan yargı çevresindeki bir ticari davada görev kuralına dayanılmamış olması, görevsizlik kararı verilmesini gerektirmez; asliye hukuk mahkemesi, davaya devam eder.” hükmünü amirdir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun tüzel kişiler başlıklı 16. Maddesi; “(1)Ticaret şirketleriyle, amacına varmak için ticari bir işletme işleten vakıflar, dernekler ve kendi kuruluş kanunları gereğince özel hukuk hükümlerine göre yönetilmek veya ticari şekilde işletilmek üzere Devlet, il özel idaresi, belediye ve köy ile diğer kamu tüzel kişileri tarafından kurulan kurum ve kuruluşlar da tacir sayılırlar. (2)Devlet, il özel idaresi, belediye ve köy ile diğer kamu tüzel kişileri ile kamu yararına çalışan dernekler ve gelirinin yarısından fazlasını kamu görevi niteliğindeki işlere harcayan vakıflar, bir ticari işletmeyi, ister doğrudan doğruya ister kamu hukuku hükümlerine göre yönetilen ve işletilen bir tüzel kişi eliyle işletsinler, kendileri tacir sayılmazlar.” hükmünü amirdir.
{}DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE{}
Bir davaya Asliye Ticaret Mahkemesinin bakmakla görevli olabilmesi için görülecek dava veya işin; 1-Ya her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davası olması, 2-Ya da TTK nda düzenlenen bir konudan doğan hukuk davası olması, 3-Veyahut TTK 4/1. maddenin (b), (c), (d), (e), (f) bentlerinde sayılan konulardan doğan hukuk davası olması, 4-Yahut da diğer özel kanunlardan doğan hukuk davası olması gerekmektedir.
Dava dilekçesinden de anlaşıldığı üzere dava gerçek kişi olan davacı ile tacir olan davalı arasında olduğu açıktır.
Her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davalarına asliye ticaret mahkemeleri bakar. Taraflardan birisi tacir olmadığından, onun açısından bir ticari işletmeden de söz edilemez.
Eldeki dava TTK nda düzenlenmiş bir dava ve iş de değildir.
Eldeki dava TTK nun 4/1-b-c-d-e-f maddelerinde sayılan dava ve işlerden de değildir.
Eldeki dava özel kanunlarda sayılan asliye ticaret mahkemelerinin bakacağı dava ve işlerden de değildir.
Asliye ticaret mahkemeleri ile asliye ve sulh hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisidir. İşbu davaya sulh hukuk mahkemelerinin bakacağına ilişkin HMK nun 4. ve 382. maddelerinde ve diğer kanunlarda bir hüküm olmadığından, dava çekişmesiz yargı işi de olmadığından ve davaya bakacak görevli mahkemeyi kanun belirlediğinden, işbu davaya bakmaya sulh hukuk mahkemeleri de görevli değildir. İşbu davaya bakmaya genel görev kuralı gereğince asliye hukuk mahkemeleri görevlidir.
Aynı yerdeki farklı mahkemeler arasındaki ilişki görev ilişkisi olup, mahkemelerce görev hususu resen nazara alınır. HMK nun 114. maddesi gereğince mahkemenin görevli olması hususu dava şartlarındandır. HMK nun 115. maddesi gereğince de mahkemenin görevli olması ile ilgili dava şartındaki noksanlığın sonradan giderilmesi mümkün değildir. Mahkemenin görevsizliği halinde de davanın usulden reddi ile mahkemenin görevsizliğine karar verilmelidir.
Dava konusu husus haksız fiile dayalı davada yabancı mahkemece verilmiş olan kararın tenfizine yönelik bir davadır. Bu nedenle TTK 4. ve 5. maddeleri kapsamında davacı ile davalılar arasında herhangi bir akdi yada ticari bir ilişki yoktur. Tenfizi istenilen dava nitelik itibariyle haksız fiil içermektedir. Mahkememiz tacirlerin ticari işletmeleri ile ilgili hususlardan doğan davalara baktığından işbu davaya bakmaya mahkememiz görevsiz olup asliye hukuk mahkemeleri bakmakla görevlidir. Bu nedenle dilekçenin Konya BAM . Hukuk Dairesi’nin 12.04.2023 tarihli kesin kararı da nazara alınarak görev yönünden reddi ile mahkememizin görevsizliğine, Konya Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğuna ilişkin aşağıdaki hükmün kurulması gerekmiştir.
-{HÜKÜM:}- Yukarıda gerekçesi açıklanan nedenlerle;
Dava dilekçesinin görev yönünden reddi ile mahkememizin GÖREVSİZLİĞi NEDENİYLE DAVANIN USULDEN REDDİNE.
HMK nun 20. maddesi gereğince gerekçeli kararın tüm taraflara tebliği ile kararın kanun yoluna başvurulmadan kesinleşmesi halinde kararın kesinleşme tarihinden itibaren, kanun yoluna başvurulması halinde ise başvurunun reddi kararının kendisine tebliğinden itibaren yasal iki haftalık süre içinde talep edilmesi halinde dava dosyasının görevli KONYA NÖBETÇİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE.
Belirtilen iki haftalık süre içinde talepte bulunulmaması veya süresinden sonra talepte bulunulması halinde mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar (ek karar) verileceğinin taraflarca bilinmesine.
HMK nun 331. maddesi gereğince harç, vekâlet ücreti ve yargılama giderlerinin görevli mahkemece bir karara bağlanmasına.
Artan gider avansının dosyasına aktarılmasına.
İşbu gerekçeli kararın 06/07/2023 tarihinde yazıldığına.
Dair gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere yapılan duruşma sonunda oy birliği ile verilen karar taraf vekillerinin yüzüne karşı açıkça okunup usulen anlatıldı. 05/07/2023

Başkan Üye Üye Katip