Emsal Mahkeme Kararı Konya 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/287 E. 2023/406 K. 05.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA . ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
-{YÜCE TÜRK MİLLETİ ADINA KARAR}-
T.C.
KONYA
. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO :
KARAR NO:

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALILAR: 1-
2-
3-
4-
5-
6-…
7-…
8-
VEKİLİ :
DAVALI : 9-… – TCKN:…, …
TASFİYE MEMURU :
DAVALI : 10-
DAVA : Alacak (Ticari Nitelikteki Ödünç Verme Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ :
KARAR TARİHİ :
{}Davacı taraf vekilinin davalı taraf aleyhine açtığı işbu dava Konya . Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas sayılı dosyasına kayıt edilmiş ise de mahkemece alınan tefrik kararı ile adı geçen mahkemenin … sırasına kaydedilmekle yapılan açık yargılama sonunda, adı geçen mahkemenin 12/09/2007 tarih … Esas … Karar sayılı kararında belirtilen nedenlerle davanın kısmen kabulüne ilişkin temyiz kanun yolu açık olan bu karara karşı davacı tarafın temyiz kanun yoluna başvurması üzerine Yargıtay . Hukuk Dairesinin 27/04/2009 tarih … Esas … Karar sayılı kararı ile karar bozulmakla, karar düzeltme kanun yolu açık olan bozma kararına karşı karar düzeltme yoluna başvurulmaması üzerine, dava dosyası adı geçen mahkemenin … Esas sırasına kaydedilmekle yargılama sırasında da Kapatılan Konya . Asliye Ticaret Mahkemesinin faaliyete geçirilmesi üzerine dava dosyası Kapatılan Konya . Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas sırasına aktarılmakla/kaydedilmekle; yapılan açık yargılama sonunda, Kapatılan Konya . Asliye Ticaret Mahkemesinin 04/03/2014 tarih … Esas … Karar sayılı kararında belirtilen nedenlerle davanın reddine ilişkin temyiz kanun yolu açık olan bu karara karşı davacı tarafın temyiz kanun yoluna başvurması üzerine Yargıtay . Hukuk Dairesinin 22/11/2021 tarih … Esas … Karar sayılı kararı ile karar bozulmakla, karar düzeltme kanun yolu açık olan bozma kararına karşı karar düzeltme yoluna başvurulmaması üzerine, dava dosyası Mahkememizin … Esas sırasına kaydedilmiş olup mahkememizin 25/05/2022 tarih … Esas … karar sayılı kararında belirtilen nedenlerle karar verilmesine yer olmadığına ilişkin temyiz kanun yolu açık olan bu kararımıza karşı davacının temyiz kanun yoluna başvurması üzerine Yargıtay . Hukuk Dairesinin 06/03/2023 tarih … Esas … Karar sayılı ilamı ile kararımız yeniden BOZULMAKLA dava dosyası mahkememizin … Esas sırasına kaydedilmekle;
mahkememizce yapılan aleni/açık yargılama sonunda;
-{HEYETİMİZCE GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:}-
{}DAVACI TARAFIN İDDİASI: DAVACI TARAF VEKİLİ DAVA DİLEKÇESİ İLE ÖZETLE; müvekkilinin Konya da faaliyet gösteren davalılardan … İnşaat Tarım San. İşl. Tic. A.Ş (… Holding A.Ş.)’nin hissedarı olduğunu, diğer davalıların yönetim ve denetim kurulu üyeliği yaptıklarını ve davalı … zarara uğrattıklarını, şirketin öz sermaye kaybına uğradığını, bu nedenle müvekkilinin davalı şirketteki paydaşlığının ve paydaşlık oranının tescili ve tespitini yedinde bulunmayan hisse senedinin verilmesini paydaşlık oranı doğrultusunda doğrudan ve dolaylı 5.500,00 TL zararının davalıların sorumlulukları nispetinde mahkemece belirlenerek miktarlarda davalılardan müteselsilen ve müştereken tazminine hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
{}DAVALI SAVUNMALARININ ÖZETİ: DAVALILAR VEKİLİ CEVAP DİLEKÇESİ İLE ÖZETLE; davacının müvekkili şirketin ortağı olduğunu ve şirkete ait hisse senetlerinin davacıya verilmiş olduğunu TTK 329 maddesi uyarınca şirketin kendi hisselerini temellük edemeyeceğinden davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı …’ın miras şirketine temsilci olarak tayin edilen Tasfiye Memuruna ve davalı …’e usulüne uygun olarak tebliğat yapıldığı halde, duruşmalara da katılmayarak yargılamanın yokluklarında sonuçlandırıldığı anlaşılmıştır.
Konya . Asliye Ticaret Mahkemesinin 12/09/2007 tarih … Esas … Karar sayılı ilamında davanın kısmen kabulüne ilişkin karar verildiği, işbu karara karşı temyiz kanun yoluna başvurulması üzerine Yargıtay . Hukuk Dairesinin 27/04/2009 tarih … Esas … Karar sayılı ilamı aynen “1 -Dava, ortaklığın ve ortaklık payının tespiti, tescili ile senetlerin verilmesi, yöneticiler ve denetçilerin eylemleri dolayısıyla uğranılan doğrudan ve dolaylı zararın tahsili istemlerine ilişkindir. Davacı taraf, davalı şirketteki ortaklığın tespiti ve tescili ile birlikte davalı yönetim ve denetim kurulu üyelerinin zarara neden olduğundan bahisle tazminat da talep etmiştir. Yasa ve anasözleşmenin kendilerine yüklediği görevleri gereği gibi yerine getirmeyen yönetim ve denetim kurulu üyeleri, bu yüzden oluşan zararlar nedeniyle ortaklığa, ortaklara ve ortaklık alacaklılarına karşı sorumludur. Bu sorumluluk, kusur ilkesine dayanmaktadır. Başka bir anlatımla, kusur yoksa yönetim ve denetim kurulunun da bir sorumluluğu söz konusu değildir. Sorumluluğun söz konusu olabilmesi için de öncelikle bir zararın doğması şarttır. Zarar meydana gelmiş ise, sorumluluktan kurtulabilmek için yöneticiler veya denetçilerin kusursuzluğunu ispat etmesi gerekir. Kusursuzluğun ispatı da genel hükümlere tabidir. Yöneticiler ve denetçiler aleyhine açılacak sorumluluk davasında asıl dava hakkı, ortaklığa ait olup, böyle bir davanın açılabilmesi, genel kurulun bu yönde bir karar alması koşuluna bağlıdır. Ancak, zarar gören ortakların da yöneticiler ve denetçiler aleyhine dava açma hakkı bulunmaktadır. Ortak tarafından açılacak dava, ortaklığın dava açabilmesi için alınması gerekli genel kurul kararına bağlı da değildir. Ortakların dava açma hakkı da doğrudan doğruya zarar ve dolaylı zarar durumuna göre değişiklik gösterir. Yönetim ve denetim kurulu üyelerinin ortaklığın mal varlığını azaltan veya kötüleştiren yasa ve ana sözleşme hükümlerine aykırı davranışları, ortaklar ve alacaklıların dolaylı zarar görmesine yol açar. Zira, bu tür tasarruflar payları oranında ortakları etkiler. Başka bir anlatımla, ortaklığın doğrudan doğruya zarar görmesi, ortakların dolaylı zararı olarak sonuç doğurur. Ancak, ortak TTK’nun 309 ve 340 ncı maddeleri uyarınca dolaylı zarar nedeniyle açtığı davada hükmedilecek tazminatı kendisi adına değil, ortaklığa verilmesi yönünde talepte bulunabilir, ikinci durum ise, doğrudan zarar halidir. Bu ihtimalde yöneticilerin veya denetçilerin eylemleri sonucunda ortakların ortaklığın zararından müstakil olarak gördükleri zararlar söz konusudur. Anılan zarar türünde ortaklığın zarar görüp görmemesinin bir önemi bulunmamaktadır. Esasen, bu zararın üçüncü kişinin gördüğü zarardan tek farkı, ortak olmanın sonucu olmasıdır. Örneğin, bir kişinin bilançoya dayalı olarak pay sahibi olması, sermaye artırımında yeni pay alınmasının önlenmesi, yanıltıcı bilgi verilerek ortağın veya üçüncü kişinin ortaklığa borç vermesi gibi hallerdir. TTK’nun 336/5 nci maddesinde anlamını bulan bu dava türünde ise ortaklar, talep ettiği tazminatın kendisi adına hükmedilmesini isterler.
Somut olayda davacı taraf, davalı yönetici ve denetçilerin neden olduğu doğrudan veya dolaylı zarar karşılığını da talep etmiştir. Bu davalılar hakkındaki davanın husumetten reddine karar verilmiştir. Ancak, anılan davalılara yönelik olarak verilen hüküm yeterli araştırma ve incelemeye dayanmadığı gibi, doğru değerlendirmeler de içermemektedir. Davalı gerçek kişilerin diğer davalı şirkette çeşitli dönemlerde yöneticilik ve denetçilik yaptıkları hususu uyuşmazlık konusu değildir. Davacı taraf, hem doğrudan, hem de dolaylı zararının tahsilini istemiştir. Ancak, dava dilekçesinde istenilen 5.500,00 YTL tazminatın ne kadarının doğrudan, ne kadarının ise dolaylı zarar olduğu açıklanmadığı gibi, davalı gerçek kişilerin hangi eylemlerinin zarara neden olduğu net bir şekilde ifade edilmemiş, mahkemece de dava dilekçesi açıklattırılmamıştır. Davacı taraf, davalı gerçek kişilerin yasa ve ana sözleşme ile üzerlerine düşen yükümlülüklerini ihlal ettiklerini, suç teşkil edecek eylemlerde de bulunduklarını iddia etmiştir. Gerçek kişi davalılar hakkında davacının bir takım iddialarını da kapsar eylemlerinden dolayı ceza davası açılmış, bu davadan beraat ettikleri anlaşılmıştır. Ancak, davacı ve başka ortakların müdahil olarak katıldığı ceza dosyasının kesinleşmediği, temyiz aşamasında olduğu belirlenmiştir. Bu durumda, davalı gerçek kişilerle ilgili olan, davacının doğrudan veya dolaylı zararının muhtemel nedeni olabilecek ve iş bu davayı da etkileyebilecek ceza davasının kesinleşmesinin beklenilmemesi de doğru görülmemiştir. O halde, öncelikle davalı gerçek kişilerin doğrudan ve dolaylı olarak zarara neden olabilecek eylemlerinin neler olduğu ve tazminat tutarının ne kadarının doğrudan zarar olarak kendisi adına, ne kadarının ise dolaylı zarar olarak davalı şirkete verilmesini istediği yönünde davacı tarafa HUMK’nun 75 nci maddesi uyarınca dava dilekçesinin açıklattırılması, bu davanın sonucunu etkileyebilecek olan davalılar hakkındaki ceza dosyasının sonucunun beklenilmesi, şirketler hukuku alanında bir uzmanın ve muhasebecinin bulunduğu bir bilirkişi kurulu oluşturularak davalı şirketin defter ve kayıtları üzerinde inceleme yaptırılması, denetime uygun rapor alınması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, gerekçe ile çelişecek şekilde davalı gerçek kişiler hakkındaki davanın husumet nedeniyle reddi yönünde hüküm kurulması doğru görülmemiş, kararın bozulması gerekmiştir.” denilerek sözü geçen karar bozulmakla, bozma kararına karşı karar düzeltme kanun yoluna taraflarca başvurulmaması üzerine dava dosyası sözü geçen mahkemenin … Esas sırasına kaydının yapıldığı anlaşılmıştır.
Konya . Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas sayılı dosyası KAPATILAN . Asliye Ticaret Mahkemesine devredilerek mahkemenin … Esas sırasına kaydedildiği, sözü geçen mahkemece yapılan açık yargılama sonunda 04/03/2014 tarih … Esas … Karar sayılı kararında belirtilen nedenlerle davanın reddine ilişkin temyiz kanun yolu açık olan bu karara karşı davacı tarafın temyiz kanun yoluna başvurması üzerine Yargıtay . Hukuk Dairesinin 22/11/2021 tarih … Esas … Karar sayılı ilamı aynen “(1) Dava, davacının davalı şirketle ortaklık ilişkisinin tespiti ve oluşan zararının tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece yukarıda özetlenen gerekçe ile davanın reddine karar verilmiştir. Ancak, 07.12.2019 tarih, 30971 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan 7194 sayılı Dijital Hizmet Vergisi ile Bazı Kanunlarda ve 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun’un 41. maddesinde 25.3.1987 tarihli ve 3332 sayılı Sermaye Piyasasının Teşviki, Sermayenin Tabana Yaygınlaştırılması ve Ekonomiyi Düzenlemede Alınacak Tedbirler İle 5422 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu ve 3182 sayılı Bankalar Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanuna aşağıdaki geçici maddenin eklendiği belirtilmiş olup, işbu geçici 4. maddede ”31.12.2014 tarihine kadar, pay sahibi sayısı nedeniyle payları halka arz olunmuş sayılan ve payları borsada işlem gören anonim ortaklıklar tarafından doğrudan veya dolaylı olarak nominal ya da primli değer üzerinden pay veya pay adı altında satışı yapılmış olan her türlü araç, 6.12.2012 tarihli ve 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanununun kaydileştirmeye ilişkin şartlarına tabi olmaksızın 29.6.1956 tarihli ve 6762 sayılı mülga Türk Ticaret Kanunu ile 13.1.2011 tarihli ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu kapsamında pay addolunur, bu ortaklıklara yapılan ödemeler pay karşılığı yapılmış kabul edilir ve ortaklık ilişkisi kurulmuş sayılır. Bu payların kaydileştirilmemiş olması ortaklık haklarına halel getirmeyeceği gibi ortaklık ilişkisinin kurulmadığı da iddia edilemez. Birinci fıkra kapsamında kurulmuş olan ortaklık ilişkileri hakkında; geçerli bir ortaklık ilişkisi bulunmadığı veya primli pay satışı yapıldığı ileri sürülerek sebepsiz zenginleşme, haksız fiil, sözleşme öncesi görüşmelere aykırılık veya sözleşmeye aykırılık nedenlerine dayalı olarak açılan ve kanun yolu incelemesindekiler dahil görülmekte olan menfi tespit, tazminat veya alacak davalarında, karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilir ve yargılama gideri ile maktu vekalet ücreti ortaklık üzerinde bırakılır.” hükmü düzenlenmiş, aynı Kanun’un 52/1-h maddesinde de işbu hükmün yayımı tarihinde yürürlüğe gireceği hükme bağlanmıştır. Bu durum karşısında, mahkemece taraf iddia ve savunmalarının Sermaye Piyasası Kanunu ile yukarıda anılan yasal düzenleme kapsamında değerlendirme yapılarak sonucuna göre bir karar vermek üzere kararın re’sen bozulmasına karar vermek gerekmiştir. (2) Bozma sebep ve şekline göre davacı vekilinin ve mümeyyiz davalılar vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.” denilerek sözü geçen karar bozulmakla, bozma kararına karşı karar düzeltme kanun yoluna taraflarca başvurulmaması üzerine dava dosyası mahkememizin … Esas sırasına kaydının yapıldığı anlaşılmıştır.
Mahkememizce yapılan yargılamada Yargıtay . Hukuk Dairesinin bozma ilamına uyulmasına karar verilerek yapılan açık yargılama sonunda 25/05/2022 tarih … Esas … Karar sayılı kararında belirtilen nedenlerle dava hakkında bir karar verilmesine yer olmadığına ilişkin temyiz kanun yolu açık olan bu karara karşı davacı tarafın temyiz kanun yoluna başvurması üzerine Yargıtay . Hukuk Dairesinin 06/03/2023 tarih … Esas … Karar sayılı ilamı aynen “Davacı vekili dava dilekçesinde müvekkilinin davalı şirketin ortağı olduğunu, diğer davalı gerçek kişilerin farklı dönemlerde davalı şirketin yönetim ve denetim kurullarında görev aldıklarını ancak üzerlerine düşen sorumlulukları yerine getirmemeleri sebebiyle müvekkilini doğrudan ve dolaylı zarara uğrattıkları iddiası ile müvekkilinin davalı şirketin ortağı olduğunun tespitini, ortaklık oranının tespit edilerek tescilini ve uğradığı doğrudan zarar ile dolaylı zararın tazminini talep etmiştir. İddianın ileri sürülüş biçimi itibarıyla dava, davacının şirketteki hissesinin tespiti ile anonim şirket yönetim ve denetim kurulu üyeleri aleyhine 6762 sayılı Kanun’un 309 uncu maddesi uyarınca açılan sorumluluk davası olup bu davanın yukarıda anılan 7194 sayılı Kanun kapsamında olmadığı gözetilerek davanın esası hakkında bir karar vermek gerekirken yanılgılı değerlendirme ile dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilmesi doğru olmamış bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.” denilerek sözü geçen karar bozulmakla, dava dosyası mahkememizin … Esas sırasına kaydedilmiştir.
Mahkememizce yeniden yapılan yargılamada Yargıtay . Hukuk Dairesinin usul ve yasaya uygun olan bozma ilamına uyulmasına karar vermek gerekmiştir.
İŞBU DAVA; davacının davalı şirkete ortak olduğunun ve ortaklık payının tespiti ile davacının zararının tahsiline ilişkin maddi tazminat davasıdır.
Mahkememizce tarafların bildirdikleri tüm deliller toplanmış, … (…) Şirketleri ile ilgili Konya . Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas seri başı dosyasında yer alan tüm ceza dosyalarına ilişkin bilgi ve belgeler ile davalı şirketlerle ilgili ticaret sicil kayıtları, sözü geçen dosya arasında bulunan SPK listeleri, SPK’ dan gelen cevabi yazılar ve tüm evrak ve ekleri, yargılamanın uzamaması ve usul ekonomisi gözetilerek dosyamıza UYAP sisteminden aktarılmış ve incelenmiştir.
{}DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE … HOLDİNG A.Ş.’ NİN SPK’ YA SUNDUĞU “CD” LER:
Konya . Asliye Ticaret Mahkemesinin seri başı … Esas sayılı dosyasında mevcut olan ve UYAP sisteminden dosyamıza aktarılan Sermaye Piyasası Kuruluşundan gelen 31/03/2014 tarih … -… sayılı yazısı ekinde geçen şekli ile davalı … Holding A.Ş. ‘nin ve … İnşaat A.Ş. ‘nin 28/04/2003 tarih … ve … sayılı yazıları ile Sermaye Piyasası Kuruluna yaptıkları başvuruları üzerine, Sermaye Piyasası Kurulunun kaleme aldığı 31/12/2003 tarih … ve … sayılı aynı içerikli yazılarına istinaden adı geçen şirketlerin 09/02/2005 tarih … ve … sayılı aynı içerikteki yazılarında/dilekçelerinde; yazılarının ekindeki CD lerde Ek1-a, Ek1-b ve Ek1-c olarak belirtilen tahsilat dağılım listeleri ile ilgili olarak “……Şirketimiz, … İnşaat A.Ş. (mahkeme açıklaması:yazıyı yazan şirkete göre … Holding A.Ş. olabilir) ile … Holdings S.A. tarafından ortaklardan hisse karşılığı olarak tahsil edilen tutarlar ile ortaklar arasındaki hisse değişimi nedeniyle tahsil edilmiş gibi gözüken meblağlar Euro cinsinden kişi ve tarih bazında toplam 213.225 satır ve 2.222 sayfadan oluşan listeler 6 cilt olarak Ek-1 dedir (… Holding A.Ş. ‘ne ilişkin listeler Ek-1a’da, … İnşaat A.Ş. ‘ne ilişkin listeler Ek-1b’de ve Lüxembourg’ta kain … Holdings S.A.’ya ilişkin listeler Ek-1c’dedir)…….arz olunur.” denilmiştir. Ayrıca belirtilmeli ki bu yazılarda geçen listeler farklı ek numaraları ile SPK uzmanları …, …, … ve her iki şirket yönetim kurulu başkanı …’ ın imzalarını taşıyan 06/06/2005 tarihli 12 sayfalık tutanakta ve tutanağın ekinde de aynen geçmektedir.
Konya . Asliye Ticaret Mahkemesinin … E., … K. sayılı dosyası celbedilmiş (Eski Esası … Kök Dosya) bu dosyanın incelenmesinde; davacı … vekilince dosyamızın davalıları aleyhine davacının davalı şirketteki paydaşlığının ve paydaşlık oranının tescili ve tespiti ile, tespit edilecek paydaşlık oranları doğrultusunda doğrudan ve dolaylı 5.500,00 TL zararlarının davalılardan sorumlulukları nispetinde müştereken ve müteselsilen tahsili talep edildiği, mahkemenin 28.12.2017 tarihli kararı ile ispat edilemeyen davanın reddine karar verildiği, bu kararın Yargıtay . H.D.’nin 06.02.2019 tarih ve … E, … K sayılı ilamı ile “davacının ortak olduğu hususu davalı tarafça da kabul edilip bu hususta bir niza ya da çekişme olmadığından, ortaklığın tespitine karar verilmesine ilişkin dava açılmasında davacının hukuki yararı bulunmadığından mahkemece davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmayıp doğrudan zarara ilişkin bir belirlemede bulunmamış olmasına, dolaylı zarar bakımından da ancak bu zararın şirkete ödenmek üzere talep edebilecek olmasına göre davacı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddine” karar verilerek onandığı davacı vekilinin karar düzeltme talebininde 17.02.2020 tarih ve … E, … K. sayılı ilamı ile reddelilerek, Konya . Asliye Ticaret Mahkemesinin hükmünün 17.02.2020 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır.
Davacı vekilince verilen 08.06.2023 tarihli dilekçe ile bilirkişi incelemesi yaptırılmasına açıkça muvafakat etmedikleri yönünden beyanda bulunulduğu anlaşılmıştır.
{}DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE{}
Mahkememizce yeniden yapılan yargılama ve değerlendirmede; davacı vekilince davalılar aleyhine açılan bu davada, davacının davalı şirketteki ortaklığının ve ortaklık payının tespiti ve yedinde bulunmayan hisse senetlerinin iadesi ile davalı gerçek şahısların eylemlerinden dolaylı ve doğrudan müvekkilinin zarara uğradığı ileri sürülerek, 5.500,00 TL’lik zararlarının davalı gerçek şahıslardan müştereken ve müteselsilen tahsili talep edilmiş olup; esasen tüm dosya kapsamı ve davalı şirket vekilinin cevap ve savunmaları ile davanın en başından beri davacının davalı şirketin ortağı olduğu hususunda taraflar arasında bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Uyuşmazlık davacının davalı şirketteki ortaklık pay miktarlarındadır.
HMK’nun 190. ve TMK’nun 6. maddeleri gereğince davada ispat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. Kapatılan Konya . Asliye Ticaret Mahkemesinin 04.03.2014 tarih … Esas, … Karar sayılı ilamının gerekçesinde belirtildiği üzere uyuşmazlığın çözümü davalı şirket kayıtları üzerinde uzman bilirkişi heyetinden rapor alınması gerektiğinden, davacı vekiline bilirkişi heyet ücretini yatırmak üzere kesin mehil verilmiş, kesin mehilin sonuçları hatırlatılmış ve davacı tarafça kesin mehlin gereği yerine getirilmeyerek bilirkişi ücreti yatırılmadığından ispatlanamayan davanın reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
Yargıtay . Hukuk Dairesinin 06.03.2023 tarih ve … Esas, … Karar sayılı ilamıyla yapılan bozma sonunda yeniden yapılan yargılamada; davacı vekilince verilen 08.06.2023 tarihli dilekçe ile bilirkişi incelemesi talebi olmadıkları ve bilirkişi incelemesi yapılmasına açıkça muvafakat etmedikleri şeklinde beyanda bulunulduğu ve böylelikle bilirkişi incelemesi delilinden açıkça vazgeçildiği anlaşılmıştır.
Yukarıda da açıklandığı üzere uyuşmazlığın, çözümü bilirkişi incelemesi yapılmasını gerektirdirdiğinden ispat yükü kendisinde olan davacı taraf vekilince açıkça bilirkişi incelemesi muvafakat edilmediği bildirildiğinden ispatlanamayan bu talebin reddine karar vermek gerekmiştir.
Davacı vekilince davacı gerçek şahısların eylemleri ile davacı müvekkilinin doğrudan ve dolaylı olarak zarara uğradığı ileri sürülerek, şimdilik bu zararlardan 5.500,00 TL’nin davalı gerçek şahıslardan tahsilini de talep edilmiş ise de; yine bu iddiaların ispatı da davalı şirket kayıtlarında bilirkişi incelemesi ve rapor alınmasını gerektirdiğinden, Konya Adliyesinde açılan ceza davalarında davalı şirket yetkililerinin sorumluluklarını doğuran herhangi bir mahkumiyet kararı bulunmadığından, davacı vekilince ibraz edilen 08.06.2023 tarihli dilekçe ile yeni bir bilirkişi incelemesi yapılmasına muvafakat edilmediği yönünde beyanda bulunulduğundan ve en önemlisi Yargıtay . Hukuk Dairesinin 08.05.2023 tarih ve … Esasa, … Karar sayılı EMSAL İÇTİHATINDA da açıkça belirtildiği üzere talep edilen tazminatın davalı şirkete değil bizzat davacıya verilmesi talep edilmiş olduğundan davacı vekilinin tazminat talebinin de reddine karar verilerek aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
{HÜKÜM:} Yukarıda gerekçesi açıklanan nedenlerle;
DAVACININ DAVASININ VE TÜM TALEPLERİNİN AYRI AYRI REDDİNE.
Alınması gereken 179,90 TL karar ve ilam harcının peşin alınan 74,30 TL harçtan mahsubu ile bakiye 105,60 TL harcın davacıdan alınarak hazineye irat kaydına.
Davacının yaptığı yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına.
Davalı … şirketinin yaptığı 154,00 TL den ibaret yargılama giderinin davacıdan alınarak sözü geçen davalı şirkete verilmesine.
Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince reddedilen miktara göre takdir ve hesaplanmış olan 5.500,00 TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davalılara verilmesine.
İşbu hükümden sonra gerekli olan karar tebliğ giderinin davacı tarafından karşılanmasına ve hükümden sonraki bu masrafların davacının kendi üzerinde bırakılmasına.
HMK nun 323–333. maddeleri gereğince hükmün verilmesinden kesinleşmesine kadar olan dönemde tarafların sorumlu olduğu yargılama giderleri de ödendikten sonra varsa tarafların yatırdığı avanstan artanının karar kesinleştiğinde taraflara iadesine.
İşbu gerekçeli kararın 04.08.2023 tarihinde yazıldığına.
Dair gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren ONBEŞ GÜN İÇİNDE TEMYİZ KANUN YOLU AÇIK olmak üzere yapılan duruşma sonunda oy birliği ile verilen karar bir kısım davalılar vekili Av. … ‘ nın yüzüne karşı mazereti kabul edilen davacı vekili ile davalı … ve … Tereke Temsilcisinin yokluğunda açıkça okunup usulen anlatıldı.05/07/2023

Başkan … Üye … Üye … Katip …