Emsal Mahkeme Kararı Konya 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/750 E. 2023/136 K. 15.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA . ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: … Esas – …
-{YÜCE TÜRK MİLLETİ ADINA KARAR}-
T.C.
KONYA
. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO :
KARAR NO :

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLLERİ:
DAVA : Menfi Tespit (Ticari Nitelikteki Kefalet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ :
KARAR TARİHİ :

{}Davacı taraf vekilinin davalı taraf aleyhine açtığı işbu dava üzerine Kulu Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 27/10/2022 tarih … Esas … Karar sayılı görevsizlik kararı ve HMK nun 20. maddesi gereğince görevsizlik kararının kesinleşmesinden itibaren iki haftalık yasal süresi içinde başvuruda bulunulması üzerine dava dosyası kararda görevli gösterilen mahkememize gönderilmekle, dava dosyası mahkememizin yukarıdaki … Esas sırasına kaydedilmekle, mahkememizce yapılan aleni/açık yargılama sonunda;
-{HEYETİMİZCE GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:}-
DAVACI TARAF VEKİLİ DAVA DİLEKÇESİ İLE ÖZETLE; müvekkili aleyhine Kulu İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi başlatıldığını, ödeme emrinin usulsüz tebliğ edilmesi nedeniyle takibin kesinleştiğini, 08.04.2016 tarihinde müvekkili ile … tarafından … İth. İhr. Tic. Ltd. Şti.’ni kurduklarını, bu şirket adına 07.10.2016 tarihinde müvekkilinin imzası bulunduğu 1815 nolu sözleşme ile davalı bankadan kredi çektiklerini, 04.12.2017 tarihinde müvekkilinin Ankara . Noterliği 04.12.2017 tarih ve … yevmiye nolu pay devir sözleşmesi ile şirket paylarını şirketin diğer ortağı …’a devrettiğini, bu devirden sonra 20.02.2018 tarihinde adı geçen şirketin … nolu sözleşme ile ikinci bir kredi çektiğini, bu kredilerin ödenmediği gerekçesiyle müvekkili adına icra takibi başlatıldığını, müvekkilinin imzasının bulunduğu … nolu kredi sözleşmesi kapsamında borç bulunmadığını, takibe dayanak gösterilen … nolu kredi sözleşmesinde müvekkilinin imzasının bulunmadığını, ilgili icra takibine dayanak teşkil eden 07.10.2016 tarih ve … numaralı sözleşmeye dair müvekkilinin borcunun olmadığını, borcun dayanağı olan kefalet sözleşmesinin bir süreye bağlanmadığını, şekil şartlarının taşımadığını, sözleşmenin kesin olarak hükümsüz olduğunu, icra takibine dayanak teşkil edilen 20.02.2018 tarih ve … numaralı kredi sözleşmesinde müvekkilinin imzasının bulunmadığını, müvekkilinin bahsi geçen şirketteki paylarını devrettiğini, şirket ile herhangi bir bağı kalmayan ve sözleşmede imzası bulunmayan müvekkilinin bu borçtan sorumlu tutulamayacağını, davalı bankanın krediler arasında bağ kurarak bu ikinci krediden de müvekkilinin sorumlu tutulamayacağını, ilk imzanın ikincisini bağlamadığını ve müvekkiliyle hukuki ilişki olmadığını, müvekkilinin kefil olarak imzalamadığı sözleşme nedeniyle sorumluluk altına sokulmasının hukuka aykırı olduğunu, tüm bu sebeplerle müvekkilinin davalı bankaya borçlu olmadığının tespitine ve Kulu İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra takibinin müvekkili yönünden iptaline, asıl alacağın %20’sinden az olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DAVALI VEKİLİ CEVAP DİLEKÇESİ İLE ÖZETLE; zamanaşımı ve hak düşürücü süre itirazında bulunduklarını, müvekkili banka ile … İth. İhr. Tic. Ltd. Şti. arasında 07.10.2016 tarihli kredi sözleşmesi ile 20.02.2018 tarihli genel kredi sözleşmesi imzalandığını, sözleşmeler gereğince krediler kullandırıldığını, davacı İbrahim Baran Özdemir 07.10.2016 tarihli sözleşmeye kefalet verdiğini, kefalet tarihinde davacı, asıl borçlu şirketin ortağı/yetkilisi olduğunu, sözleşme borçlusu şirketin sözleşme hükümlerini yerine getirmemesi ve borçlarını ödememesi nedeniyle hesap kat ihtarnamesi asıl borçlu şirkete ve kefillere gönderildiğini, borçların ödenmemesi nedeniyle Kulu İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile takip başlatıldığını, ödeme emrini tebliğ alan davacının takibe ve borca herhangi bir itirazda bulunmadığını, davacı tarafın hisselerini devretmiş olsa dahi davacının kredi sözleşmesi gereği sorumluluğunun devam ettiğini, davaya konu kredi sözleşmesi ve kefalet sözleşmelerinin yasada belirlenen bütün şartlara havi olduğunu, davacı tarafından kefalet limitleri doğrultusunda müvekkili bankaya ödenen herhangi bir tutar olmadığını, kredi sözleşmesi gereği sorumluluğun devam ettiğini, davacının borcunun banka kayıtları ile sabit olduğunu, bu nedenlerle davacı tarafça haksızca açılan davalın usulden ve esastan reddine ve davacı aleyhine % 20 tazminata hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İşbu dava; icra takibine konu kredi sözleşmelerinden dolayı borçlu olunmadığının tespitine yönelik menfi tespit davasıdır.
Mahkememizce; dava dilekçesi, cevap dilekçesi, taraf vekillerinin verdikleri diğer dilekçe ve belgeler, Kulu İcra Müdürlüğünün … Esas ve … Esas sayılı dosya örnekleri, Konya Ticaret Sicil Müdürlüğünden gelen cevabi yazı örneği, bankacı bilirkişi tarafından bilirkişi raporu ile dosya arasındaki tüm kayıt ve belgeler tek tek incelenmiştir.
{}HUKUKİ DELİLLER{}
6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunun 581. maddesi; “Kefalet sözleşmesi, kefilin alacaklıya karşı, borçlunun borcunu ifa etmemesinin sonuçlarından kişisel olarak sorumlu olmayı üstlendiği sözleşmedir.” hükmünü amirdir.
6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunun 583. maddesi; “Kefalet sözleşmesi, yazılı şekilde yapılmadıkça ve kefilin sorumlu olacağı azamî miktar ile kefalet tarihi belirtilmedikçe geçerli olmaz. Kefilin, sorumlu olduğu azamî miktarı, kefalet tarihini ve müteselsil kefil olması durumunda, bu sıfatla veya bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girdiğini kefalet sözleşmesinde kendi el yazısıyla belirtmesi şarttır. Kendi adına kefil olma konusunda özel yetki verilmesi ve diğer tarafa veya bir üçüncü kişiye kefil olma vaadinde bulunulması da aynı şekil koşullarına bağlıdır. Taraflar, yazılı şekle uyarak kefilin sorumluluğunu borcun belirli bir miktarıyla sınırlandırmayı kararlaştırabilirler. Kefalet sözleşmesinde sonradan yapılan ve kefilin sorumluluğunu artıran değişiklikler, kefalet için öngörülen şekle uyulmadıkça hüküm doğurmaz.” hükmünü amirdir.
6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunun 584. maddesi; “Eşlerden biri mahkemece verilmiş bir ayrılık kararı olmadıkça veya yasal olarak ayrı yaşama hakkı doğmadıkça, ancak diğerinin yazılı rızasıyla kefil olabilir; bu rızanın sözleşmenin kurulmasından önce ya da en geç kurulması anında verilmiş olması şarttır. Kefalet sözleşmesinde sonradan yapılan ve kefilin sorumlu olacağı miktarın artmasına veya adi kefaletin müteselsil kefalete dönüşmesine ya da kefil yararına olan güvencelerin önemli ölçüde azalmasına sebep olmayan değişiklikler için eşin rızası gerekmez.(Ek fıkra: 28/03/2013-6455 S.K./77. md) Ticaret siciline kayıtlı ticari işletmenin sahibi veya ticaret şirketinin ortak ya da yöneticisi tarafından işletme veya şirketle ilgili olarak verilecek kefaletler, mesleki faaliyetleri ile ilgili olarak esnaf ve sanatkârlar siciline kayıtlı esnaf veya sanatkârlar tarafından verilecek kefaletler, 27/12/2006 tarihli ve 5570 sayılı Kamu Sermayeli Bankalar Tarafından Yürütülen Faiz Destekli Kredi Kullandırılmasına Dair Kanun kapsamında kullanılacak kredilerde verilecek kefaletler ile tarım kredi, tarım satış ve esnaf ve sanatkârlar kredi ve kefalet kooperatifleri ile kamu kurum ve kuruluşlarınca kooperatif ortaklarına kullandırılacak kredilerde verilecek kefaletler için eşin rızası aranmaz.” hükmünü amirdir.
{}DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE{}
Mahkememizce yapılan yargılama ve değerlendirmede; Davacı vekilince davalı banka aleyhine açılan bu davada; davacının Kulu İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasından borçlu olmadığının tespiti ile % 20 tazminat talep edilmiş olup, davalı banka vekilince ilk olarak hak düşürücü süre ve zamanaşımı itirazında bulunulduğu, esastan da davanın reddi talep edildiği anlaşılmıştır.
Davalı banka vekilince her ne kadar hak düşürücü süre ve zamanaşımı itirazında bulunulmuş ise de İİK. 72. maddesinde Menfi Tespit davaları yönünden herhangi bir hak düşürücü süre ve zamanaşımı süresi düzenlenmemiş olduğundan ve davacının icra takibine itiraz etmemiş olsa da ; dava açmakta hukuki yararı bulunduğundan bu itirazların reddine karar vermek gerekmiştir.
Esastan yapılan değerlendirmede ise; Davacı vekilince müvekkili yönünden geçerli bir kefalet sözleşmesi bulunmadığı, takibe konu edilen 20/02/2018 tarihli GKS’de davcının imzası bulunmadığından herhangi bir sorumluluğu bulunmadığı 07/10/2016 tarihli GKS’den kaynaklı borcun ödendiği, o tarihten sonra davacının dava dışı … İTH. İHR. TİC. LTD. şirketindeki hisselerini dava dışı …’a devredildiği ileri sürülerek davacının davalıya borçlu olmadığının tespiti talep edilmiş olup ; esasen 07/10/2016 tarihli 1. GKS sözleşmesinin imzalandığı dönemde davacının yukarıda adı geçen şirketin ortağı olduğu, düzenlenen kefalet sözleşmesinin TBK 583.maddesindeki şekil şartlarına haiz olduğu ve davacının şirket ortağı olmasından dolayı TBK 584.maddesinde belirtilen eş rızasının aranmayacağı açıktır.
Uyuşmazlık konularının davacının 07/10/2016 tarihli kredi sözleşmesinden kaynaklı sorumluluğunun devam edip etmediği, 20/02/2018 tarihli kredi sözleşmesinden dolayı borçlu olup olmadığı ve Kulu İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla başlatılan icra takibi nedeniyle tekerrür bir takip olup olmadığı ve mahsup koşullarının bulunup bulunmadığı hususlarında toplanmaktadır.
Mahkememizce toplanan deliller ve bankacı bilirkişiden alınan 17/02/2023 tarihli bilirkişi raporuna göre; davacının 20/02/2018 tarihli GKS’de imzasının bulunmaması nedeniyle bu sözleşme nedeniyle herhangi bir sorumluluğunun bulunmadığı, ancak davacının kefil olarak imzası bulunan 07/10/2016 tarihli sözleşmeye istinaden dava dışı … İTH. İHR. TİC. LTD. Şirketine 06/07/2017 tarihinde Spot BCH kredisi verildiği ve bu borcun tamamının ödenmediği bu sebeple davacının takip tarihi itibarıyla davalı bankaya 655.828,80 TL asıl alacak, 17.134,00 TL işlemiş temerrüt faizi, 1.790,52 TL faizin % 5 BSMV’si olmak üzere toplamda 674.753,32 TL borçlu olduğu anlaşıldığından davacının davasının kısmen kabulüne karar vermek gerekmiştir.
Her ne kadar duruşma tutanağına kısa karar yazılırken bir (0) eksik yazılması suretiyle asıl borç 655.828,80 yerine sehven 65.582,28 TL olarak yazılmış ise de; bu yanlışlık davacı vekilinin13.05.2023 tarihli dilekçesi üzerine farkedilip, HMK 305/A maddesi gereğince düzeltme yapılarak hüküm kurulmuştur.
Davacı vekilince Kulu İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasında ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla başlatılan takipten dolayı yapılan ödemelerin bu dosyadan mahsubu talep edilmiş ise de; celbedilip incelenen Kulu İcra Müdürlüğü’nün … Esas saylılı takip dosyasında asıl borçlu … İTH. İHR. TİC. LTD.ŞTİ yönünden ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile takibe geçildiği, takibe konu ipotek borçlusunun adı geçen şirket olması nedeniyle davada mahsup koşullarının bulunmadığı kanaatine varılmıştır.
Davacı vekilince kötü niyet tazminatı talep edilmiş ise de; takibin kötü niyetli yapıldığı ispatlanamadığından bu talebin reddine karar vermek gerekmiştir.
Davalı vekilince de tazminat talep edilmiş ise de; tedbir harcı yatmadığından icra takibinin durdurulması yönünden infaz edilmiş bir ihtiyati tedbir bulunmadığından şartları bulunmayan bu tazminat talebinin de reddine karar verilerek aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
-{HÜKÜM:}- Yukarıda gerekçesi açıklanan nedenlerle;
1-Davacının davasının kısmen kabulü ile; davacının Kulu İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasından;
655.828,80 TL asıl alacak
17.134,00 TL işlemiş temerrüt faizi
1.790,52 TL %5 BSMV olmak üzere toplam 674.753,32 TL borçlu olmadığının tespiti ile takibin bu miktar üzerinden iptaline,
2-Fazlaya ilişkin talebin reddine,
3-Davacı ve davalı vekillerinin şartları bulunmayan tazminat taleplerinin ayrı ayrı reddine.
Davalı kanunen harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına.
Yargılama giderinden ayrı olarak davacının peşinen karşıladığı 80,70 TL başvuru harcı, 27.332,04 TL peşin karar ve ilam harcı olmak üzere toplam 27.412,74 TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine.
Davacının yaptığı 130,00 TL taraf davetiye ve posta gideri ve 3.000,00 TL bilirkişi ücreti gideri, olmak üzere toplam 3.130,00 TL yargılama giderinden davanın kabul/talep oranına isabet eden 1.319,29 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davacının fazladan yaptığı yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına.
Davalının yaptığı herhangi bir yargılama gideri olmadığından bu konuda bir karar verilmesine yer olmadığına.
Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince kısmen kabul edilen miktara göre takdir ve hesaplanmış olan 92.222,87 TL vekâlet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine.
Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince kısmen reddedilen miktara göre takdir ve hesaplanmış olan 119.828,91 TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine.
İşbu hükümden sonra gerekli olan 20,00 karar tebliğ giderinin davacı tarafından karşılanmasına ve hükümden sonraki bu masrafların davanın kabul/talep oranına isabet eden 8,43 TL sının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlasının davacının kendi üzerinde bırakılmasına.
HMK nun 323–333. maddeleri gereğince hükmün verilmesinden kesinleşmesine kadar olan dönemde tarafların sorumlu olduğu yargılama giderleri de ödendikten sonra varsa tarafların yatırdığı avanstan artanının karar kesinleştiğinde taraflara iadesine.
İşbu gerekçeli kararın 22.03.2023 tarihinde yazıldığına.
Dair gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere yapılan duruşma sonunda oy birliği ile verilen karar davacı vekilinin yüzüne karşı mazereti kabul edilmeyen davalı vekilinin yokluğunda açıkça okunup usulen anlatıldı.15/03/2023

Başkan Üye Üye Katip