Emsal Mahkeme Kararı Konya 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/521 E. 2023/28 K. 13.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA . ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
KONYA
. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR
(GÖREVSİZLİK)
ESAS NO :
KARAR NO :

HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI : … – … …
VEKİLİ :
DAVALI : … – … …
VEKİLLERİ :
DAVA : Menfi Tespit (Ticari İlişkiden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ :
KARAR TARİHİ :
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH :

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Ticari İlişkiden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesi ile özetle; Müvekkili … inşaat firması ismi ile inşaat yap-sat işlerinde vergi mükellefi olarak ticaretle iştigal etmekte olduğunu, müvekkilinin yaptırmakta olduğu inşaatın alüminyum ve cam balkon işlerinin yapımı için davalı … ile iş sözleşmesi ile 30.01.2022 tarihinde anlaşmış ve bu sözleşme ile peşinat olarak 10.000 TL ödendiğini, sözleşme bakiyesi olan 23.000 TL’nin davalıya ödendiğini, ancak davalı bakiye para ödemeleri için müvekkilinin oğlu …’ nün de bulunduğu bir ortamda bakiye ödemelerin alüminyum toptancısı ve davalının da malzeme temin ettiği … ile kayınpederi olduğunu söylediği … hesabına ödenmesini talep etmesi üzerine iban numaralarını verdiğini, müvekkili davalının talimatına göre iş için ödemesi gereken bakiye iş ve hizmet bedelini ödemeyi teminen Alüminyum malzeme toptancısı …’ın … nolu iban numarasına … Bankasına 30.04.2022 tarihinde 4.000 TL ve yine aynı gün 30.04.2022 tarihinde 5.000 TL ve yine aynı gün farklı saatlerde olmak üzere 5.000 TL olmak üzere toplam 14.000 TL parayı cam balkon ücreti açıklamasıyla ödediğini, müvekkil bir kısım ödemelerini de yine davalının talimatı üzerine …’in … Bankası TR… nolu iban hesabına 03.06.2022 tarihinde 500 TL, aynı hesaba 16.05.2022 tarihinde 6.000 TL, 05.05.2022 tarihinde 1.000 TL, 08.02.2022 tarihinde 4.000 TL olmak üzere 11.500 TL ödeme yaptığını, davalı kullanmakta olduğu whatsapp hesabından ve telefonundan “adem abi bakiye hesap 33.700 TL alınanlar 10.000 TL, elden, 5.000 TL, elden, 14.000 TL havale, 1000 TL, havale 30.000 TL alınmış” şeklindeki mesajı ile müvekkilin havale ödemelerini de kabul ettiğini, hesabına ödeme yapılan alüminyum toptancısı olan ve davalının aldığı malzemeler sebebiyle alacaklı bulunan … ile yapılan görüşmede hesabına müvekkil tarafından gelen havalelerin davalının bilgisi dahilinde davalının hesap bakiyesinden düşülmek üzere davalı adına tahsil edildiğini kabul ettiğini, bu hususta tanıklık yapabileceğini veya yazılı bir belge verebileceğini açıkça beyan ettiğini, diğer taraftan müvekkilinin hemşehrisi olan ve inşaat işi ile ilgilenen arkadaşı … İnşaat …’da davalıya yaptırdığı işin bedelini aynen müvekkilde olduğu gibi davalının talimatı üzerine …’a ödediğini beyan ettiğini, müvekkilinin davalıya yaptırdığı işten dolayı hiç bir borcu olmadığını ve borcunu banka dekontları ve havale açıklamalı ödemeleriyle tamamen kapattığı halde davalının kötü niyetli olarak müvekkili aleyhine icra takibi başlattığını ve Konya İcra Müdürlüğü’nün … esas dosyasından 20.045 TL talep ettiğini, davalının yaptığı icra takibi sebebiyle müvekkilinin davalıya hiç bir borcu olmadığını, davalının icra takibinin haksız ve kötü niyetli olduğunu, teminatsız olarak ihtiyati tedbir yoluyla icra takibinin durdurulmasını talep ettiklerini, mahkeme aksi kanaatte ise bu takdirde icra dosyasına yatıracakları paranın alacaklıya ödenmemesi için ihtiyati tedbir vazına karar verilmesini ve müvekkilinin davalıya borcu bulunmadığının tespiti ile haksız olarak yapılan . İcra müdürlüğünün … esas nolu icra takibinin iptali ile haksız icra takibinin kötü niyetli davalıdan %20’den aşağı olmamak üzere tazminatın tahsiline karar verilmesini mahkememizden talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacının davasının, taraflarının tacir, konusunun ticari iş olan nispi ticari bir dava olduğunu, davacının bir miktar para konusunda borçlu olmadıklarının tespitini istemeye yönelik olduğunu, işçi ve işveren uyuşmazlıkları bakımından “dava şartı” olarak uygulanan arabuluculuk müessesesinin, 1 Ocak 2019 tarihinden itibaren alacak ve tazminata ilişkin ticari uyuşmazlıklar bakımından zorunlu hale geldiğini, davacı tarafın menfi tespit davası açabilmesi için öncelikle arabulucuya başvurması gerektiğini, müvekkili …’ın alüminyum doğrama işi ile uğraştığını, taraflarla yapılan bir inşaatta cam balkon, bina giriş kapısı, bina giriş kapı camı, bina giriş kapı aksesuarı, balkon korkuluğu camı, emniyet şeridinin … tarafından yapılması konusunda anlaşıldığını, tarafların yalnızca cam balkon işi için değil çeşitli diğer inşaat işlerinin yapımı hususunda da mutabık kaldıklarını, bu hususun davacının dilekçesinin ekinde sunduğu sözleşme ile de sabit olduğunu, sözleşme esnasında davacı … 30.000,00 TL bakiyenin 10.000,00 TL’lik kısmını ödediğini, kalan 20.000,00 TL’nin ise müvekkiline ödenmediğinden haklı olarak davacı aleyhine icra takibi başlatıklarını, müvekkili …’ın bina giriş kapısı, bina giriş kapı camı, bina giriş kapı aksesuarı, balkon korkuluğu camı, emniyet şeridinin yapımı için davacıya 30.000,00 TL’lik fatura düzenlendiğini, kesilen faturada cam balkon ile alakalı bir hususun karşılığının bulunmadığını, davacı tarafından sunulan evraklar (kabul anlamına gelmemekle birlikte) cam balkon yapımının bedeli olup eldeki dava ile herhangi bir ilgisi bulunmadığını, işbu davanın ve mesnetsiz belgelerin reddi ile müvekkilinin alacağının davacıdan tahsili gerektiğini, davacı tarafça bildirilen … (davacının oğlu olduğu iddia edilen kişi), müvekkili ile davacının yaptığı hiçbir ticari sözleşme anında yanlarında bulunmadığını, müvekkili …’nün oğlunu tanımadığını, gerçeğe aykırı olarak bildirilen tanığın ifadelerinin hükme esas alınmamasını, müvekkilinin cam balkon ile ilgili yapılan ödemelerin malzeme aldığı …’a yapılmasını söylediği hususunun doğru olduğunu, müvekkilinin cam balkon malzemelerini …’dan aldığını, …’ın …’nün cam balkon işini yapabilmesi için malzeme temin ettiği işletmenin sahibi … olduğu, müvekkilinin cam balkon yapımı için gerekli olan malzemeleri buradan aldığından …’de malzeme parasını …’a gönderdiğini, bu yapılan ödeme ile …’ın …’nün inşaatı için aldığı malzemelerin parası ödendiğini, malzemeciye ödenen para müvekkilinin alacağı olmadığını, … malzemeci olan …’a kendi borcunu ödediğini, … müvekkilinin kayın pederi olmayıp müvekkilinin cam balkon işçiliği yapan arkadaşı …’in babası olduğunu, müvekkilinin davacıya hiçbir şekilde …’in hesabına para göndermesini söylemediğini, sunulan dekontların yalnızca bir tanesinde açıklama olarak “cam balkon ücreti” yazıldığını, tarafların her ikisinin de ticaret ile uğraşmakta olduğunu, müvekkilinin, davacının zaman zaman alüminyum doğrama işlerini yaptığını ve bu nedenle aralarında ticari bir ilişki olduğunu, birbirleri ile devamlı alacak-borç ilişkileri devam ettiğini, müvekkilinin, davacıya göndermiş olduğu mesajda yapılan bakiye hesaplamasının hangi alacak ve borç kalemi için yapıldığının belirsiz olduğunu, davacının yapılan bu hesabın takip konusu fatura için yapıldığını ispat etmesi gerektiğini, ödendiği iddia edilen ücretin hangi borca karşılık ödendiğinin davacı tarafından ispat edilmesi gerektiğini, ispat yükünün borcu ödediğini iddia eden tarafta olduğunu, borcu ödediğini eldeki deliller ile ispatlayamayan davacının haksız ve mesnetsiz davasının reddi gerektiğini, davacı tarafın atfı cürüm niteliğindeki şifai beyanları esas alınarak verilen tedbir kararına karşı itirazlarının kabulü ile ilgili kararın kaldırılmasına karar verilmesini mahkememizden talep etmiştir.
Konya . İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasının UYAP sistemi üzerinden mahkememize gönderildiği görülmüştür.
DAVANIN VE GÖREVLİ MAHKEMENİN TESPİTİ VE GEREKÇE:
Mahkemenin görevli olması, HMK 114/1-c maddeye göre dava şartıdır. Göreve ilişkin kurallar kamu düzenindendir (HMK 1. md.). “Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler”(HMK115.md.).
Türk Ticaret Kanununun ticari davalar, çekişmesiz yargı işleri ve delilleri başlıklı 4. Maddesi “Her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın;
a) Bu Kanunda,
b) Türk Medenî Kanununun, rehin karşılığında ödünç verme işi ile uğraşanlar hakkındaki 962 ilâ 969 uncu maddelerinde,
c) 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun malvarlığının veya işletmenin devralınması ile işletmelerin birleşmesi ve şekil değiştirmesi hakkındaki 202 ve 203, rekabet yasağına ilişkin 444 ve 447, yayın sözleşmesine dair 487 ilâ 501, kredi mektubu ve kredi emrini düzenleyen 515 ilâ 519, komisyon sözleşmesine ilişkin 532 ilâ 545, ticari temsilciler, ticari vekiller ve diğer tacir yardımcıları için öngörülmüş bulunan 547 ilâ 554, havale hakkındaki 555 ilâ 560, saklama sözleşmelerini düzenleyen 561 ilâ 580 inci maddelerinde,
d) Fikrî mülkiyet hukukuna dair mevzuatta,
e) Borsa, sergi, panayır ve pazarlar ile antrepo ve ticarete özgü diğer yerlere ilişkin özel hükümlerde,
f) Bankalara, diğer kredi kuruluşlarına, finansal kurumlara ve ödünç para verme işlerine ilişkin düzenlemelerde,
öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılır.
Ancak, herhangi bir ticari işletmeyi ilgilendirmeyen havale, vedia ve fikir ve sanat eserlerine ilişkin haklardan doğan davalar bundan istisnadır.” hükmünü içerir.
Yine Türk Ticaret Kanununun Ticari davalar ve çekişmesiz yargı işlerinin görüleceği mahkemeler başlıklı 5. Maddesi “Aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın asliye ticaret mahkemesi tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir.” hükmünü içerir.
Ticari davalar kendi aralarında, mutlak ticari davalar ve nispi ticari davalar olmak üzere ikiye ayrılır. Mutlak ticari davalarda tarafların sıfatlarına ve dava konusunun ticari işletme ile ilgili olup olmadığına bakılmazken Kanun o davayı ticari dava olarak tanımladığı için ticari dava sayılır. Mutlak ticari davalar, TTK nın 4/1/a-f bentleri arasında sayıldığı gibi, Kooperatifler Kanunu (md.99), İcra ve İflas Kanunu (md.154), Finansal Kiralama Kanunu (md.31) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiştir.
Buna karşılık tarafları tacir olan ve her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olan davalara ise nispi ticari dava denir. Yani bir davanın nispi ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi hem de tarafların tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir.
Bu durumda eldeki somut davaya bakıldığında; davalı …’ın tacir sıfatının olmadığı gelen müzekkere cevaplarına göre anlaşılmaktadır. Taraflar arasındaki hukuki ilişkinin yukarıda belirtilen mutlak ticari davalar kapsamına girmediği gibi davalının tacir olmaması sebebiyle eldeki davanın nispi ticari dava kapsamında da kalmadığı açıktır.
Bu hali ile bu davalara bakma görevinin Asliye Hukuk Mahkemesine ait olduğu anlaşıldığından mahkememizin görevsizliğine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Dava dilekçesinin GÖREV YÖNÜNDEN REDDİ ile, Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2-Davaya bakmaya Konya Asliye Hukuk Mahkemelerinin görevli olduğuna,
3-Görevsizlik kararının kesinleşmesinden itibaren iki (2) hafta içerisinde dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesi için taraflardan biri tarafından başvuruda bulunulduğu takdirde dosyanın görevli mahkemeye gönderilmek üzere tevzii bürosuna tevdiine, H.M.K.’nun 331/2. maddesi gereğince yargılama, harç, masraf ve giderlerinin görevsizlik kararından sonra dosyanın gönderildiği mahkemede davaya devam edilmesi halinde gönderildiği mahkemece karar verilmesine,
4-Görevsizlik kararının kesinleşmesinden itibaren iki (2) hafta içerisinde dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesi için taraflardan biri tarafından başvuruda bulunulmadığı takdirde, mahkememizce dosyanın re’sen ele alınarak, 6100 Sayılı HMK’nın 20/1. maddesi gereğince davanın AÇILMAMIŞ SAYILMASINA karar verilmesine, harç, yargılama gideri, vekalet ücreti, gider avansı vd hususların talep halinde, 6100 Sayılı HMK’nın 331/2. ve 331/2. maddesi gereğince mahkememizce hüküm altına alınmasına,
Dair; taraf vekillerinin yüzlerine karşı, 6100 sayılı HMK’nın 341-345 maddeleri uyarınca gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki (2) haftalık süre içerisinde, Konya Bölge Adliye Mahkemesi ilgili Hukuk Dairesi Başkanlığına sunulmak üzere mahkememize veya başka bir yer mahkemesine verilecek istinaf dilekçesi ile, istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.13/01/2023

Katip … Hakim …