Emsal Mahkeme Kararı Konya 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/463 E. 2023/17 K. 10.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
KONYA
. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO :
KARAR NO :

HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI : … – … …
VEKİLİ :
DAVALI : … – … …
VEKİLİ :
DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ :
KARAR TARİHİ :
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH :

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
(I) TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesi ile özetle; Müvekkili ile davalı ve eşinin yakın arkadaş oldukları ve ailece görüştüklerini, davalı ile eşi evlilik birliği içerisinde davalının eşinin elinde bulunan parayı batak bir şirkete yatırması ve zarar etmesi sebebiyle kavga etmişler ve ayrılık aşamasına geldiklerini, son dakikada müvekkili … bu gelişmelerden haberi olduğunu, bunun üzerine müvekkili … her iki tarafı evlilik birliğinin devamı için ikna etmeye çalıştıklarını, müvekkili bu paranın batak olmadığını söylediğini, bu görüşme esnasında davalı … müvekkile eşi …’e maddi yönden güvenmediğini, evliliklerinin ilerleyen zamanlarda bu maddi sebeplerle tekrar çökeceğini, bu yüzden eşi …’den ayrılmak istediğini belirttiğini, bunun üzerine müvekkili davalıya bu evliliği devam ettirmesini, kendisinin evliliğin devam etmesi şartıyla teminat vereceğini, davalının eşi … müvekkile maddi konuda söz vermesine binaen bir bono verdiğini, bu bononun arkasına da ”Bu senet sadece … tarafından … ile evli olduğu sürece dilediği zaman tahsilata koyabilir.” şeklinde şart düşüldüğünü, müvekkili burada yetersiz ifade yeteneğine binaen tam iradesini aksettirememiş, fakat senedin bir evliliğin teminatı olan bir senet olduğunu ifade ettiğini, yani bu senet herhangi bir maddi ilişkiye dayanarak verilmediğini, karşılığı olmamış, sadece bir evliliği kurtarma amacıyla verildiğini, Nitekim bu evlilik kurtulmuş ve davalıyla eşi ayrılmadığını, fakat davalı … kötü niyetli olarak bu senedi gerçeğe aykırı şekilde doldurduğunu, müvekkiline karşı icra takibine geçmiş ve Konya …. İcra Dairesi … E. nolu dosya ile icra takibi yapıldığını, Ani gelen bu icra takibine karşı müvekkili bocaladığını ve karşı tarafı iknaya çalıştığını, edemeyince müvekkili bu icra dosyasındaki hacizli mallarını kurtarmak amaçlı cebri icra tehdidi altında davalıya haricen 120.000,00 bin TL ödeme yaptığını, ödeme davalı tarafından icra dosyasına bildirildiğini, evlilik güvencesi olarak verilen senedin bedelinin talep edilmesi hukuka, ahlaka ve adaba aykırı olduğunu, müvekkilinin davalıya karşı bonolu ya da bonosuz herhangi bir borcu olmadığı gibi bu davaya konu bu bononun da karşılığı olmadığını, senet teminat olarak verilmiş olup müvekkilinin davalıya gerçek bir borcu bulunmadığını, Türk Borçlar Kanunu’nun 27. maddesinde sözleşmenin konusunun, gerek içerik gerekse amaç yönünden ahlakın emirlerine aykırı olmaması gerektiği belirtildiğini, Evliliğin teminatı amaçlı verilen her senet de bu kanun maddesi gereği ahlaka aykırılıktan dolayı geçersiz olacağını beyanla; Öncelikle teminatsız veya uygun görülecek bir teminat karşılığında Konya …. İcra Dairesi … E. sayılı takibin durdurulmasına, bu talebimizin kabul görmemesi halinde İİK madde 72/3 gereği %15 teminat karşılığı icra veznesine yatacak paraların davalıya verilmemesi şeklinde ihtiyati tedbir kararı verilmesine, Müvekkilinin Konya …. İcra Dairesi … E. sayılı icra takibinden borçlu bulunmadığının tespitine ve takibe konu bononun iptaline, Konya …. İcra Dairesi … E. sayılı dosyasına konu takibin bu şekilde iptaline, Takibe karşılık haricen ödenen 120.000,00 TL’nin ödendiği tarihten itibaren işleyecek faiziyle birlikte davalıdan alınarak taraflarına iadesine, Kötü niyetle hareket ederek müvekkile zarar veren davalının alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere tazminata mahkum edilmesine karar verilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yüklenmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkilin eşi … ile davacının arkadaş olduklarını, davacı yanın dilekçesinde doğru beyan ettiği tek şeyin bu olduğunu, müvekkilin eşi dava dışı …, yük taşımacılığı yaptığını, davacı ile de bu yolla tanıştıklarını, davacı, dava dışı …’e birlikte çalışmayı teklif ettiğini, kendisinin tırları olduğunu, şoföre ihtiyacı olduğunu söylediğini, …, davacının yanında bir yıldan daha fazla çalıştığını, hatta çalışmasının yanında birlikte iş de yaptıklarını, bu zaman zarfında davacı, dava dışı …’e hiçbir ücret ödemediği gibi ortak yaptıkları işten de hiçbir kâr vermediğini, dava dışı …, bir yıldan daha fazla sürede davacıdan hiçbir ücret ve kâr almadan çalışmasından dolayı aile hayatı bozulduğunu, ailesine hiçbir maddi destek sağlayamadığı gibi müvekkil ile boşanma aşamasına geldiğini, bunu duyan ve bilen davacı ise müvekkilin yanına gelerek …’e gerçekte hiç ödeme yapmadığını, boşanmalarını istemediğini, gerçekte …’e borcunun olduğunu belirterek Konya …. İcra Dairesi’nin … Esas sırasında kayıtlı senedi verdiğini, öyle ki davacı, salt müvekkil ile dava dışı …’in boşanmalarına vicdanen sebebiyet vermemek adına senet arkasına mezkur beyanı kendi iradesiyle yazıp ve müvekkile verdiğini, bu nedenlerle, hiçbir somut delile dayanmadan açılan haksız davanın reddine, dava kötü niyetle ikame edildiğinden davacı aleyhine %20’den aşağı olmamak kaydı ile kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili cevaba cevap dilekçesinde özetle; Davalı dilekçesinin 1. Paragrafında, davacı ile dava dışı …’in arkadaşı olduklarını, birlikte iş yaptıklarını, dava dışı …’e müvekkilin ücretini ödemediğini, yanında çalıştığını, söylediğini, öncelikle bu dava davacı … ve davalı … arasında olduğunu, 3. bir kişinin müvekkille olan ilişkisi bu davayı ilgilendirmediğini, eğer ki müvekkilin 3. Kişi … ile bir alacak verecek meselesi olsaydı müvekkil borcuna ilişkin …’e senet verip ve arkasına hiçbir şey yazdığını, bizim davamıza konu olan senet davacı …’ e verilmiş ve gerekçesi de arkasına yazıldığını, bu senet arkasına yazılan ifadenin de senedin evlilik teminatı olarak verildiği ve karşılığının olmadığı aşikar olduğunu, davalı dilekçesinin 3. Paragrafında, tır alma olayını anlattığını, fakat bu anlatım gerçeği yansıtmadığını, zaten hayatın olağan akışına da aykırı olduğunu, bu tır satma olayının …’in bir tırının olduğunun doğru olduğunu, … bu tırı müvekkile 220.000 TL’ ye sattığını, müvekkil bu tıra kapora alarak …’in ilk evliliğinden olan çocuğunun özel okul parasını ödediğini, buna ilişkin dekontlarının olduğunu, daha sonra … bu tırı satışını vermediği için başka bir şahsa daha yüksek bir fiyata sattığını ve fakat müvekkilin kaporasını iade etmediğini, diğer taraftan 3. Şahıs … müvekkile … Şirketinden kredi kullanmayı teklif etmiş ve müvekkili …’e para yatırmaya ikna ettiğini ve müvekkili …’e yüklü miktarda … adına para yatırdığını ve bu para da 3. Kişi …’de kaldığını, davalı gibi eşi … de piyasadan haksız para toplayıp kendilerine haksız kazanç sağlamayı alışkanlık haline getirdiğini, davalının bu davranışı müvekkilin ticaretini bitirdiğini, bütün camia müvekkilin arabası bağlanınca müvekkilin battığına inandığını ve müvekkilin ticaretini engellediğini, müvekkilin davalıya hiçbir borcunun olmadığını, hatta alacağının olmadığını, zaten davalı cevap dilekçesinde bu alacağın haklı olduğuna, bu senet karşılığı para ya da mal verildiğine ya da davalının herhangi bir çalışmasına karşılık olduğuna dair bir beyanda bulunmadığını, çünkü gerçeği yansıtmadığını, işbu sebeple cevap dilekçesinin kabul edilmemesi ve sayın mahkemenin kararında dayanak olarak bulunmamasını talep etmiştir.
(II) YARGILAMADA TOPLANAN DELİLLER:
Konya …. İcra Müdürlüğü … esas sayılı dosyası UYAP sistemi üzerinden celp edilerek incelenmiştir.
(III) DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
İşbu dava; Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasıdır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık konularının; Konya …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyadan davacının davalıya borçlu olup olmadığı borçlu değil ise haricen ödenen 120.000,00 TL’nin davacıya iadesinin gerekip gerekmediği, bononun teminat senedi olup olmadığı ve bononun ve takibin iptalinin gerekip gerekmediği hususları olduğu anlaşılmıştır.
Davacı vekili dava dilekçesi ile; Konya …. İcra Dairesi … E. sayılı icra takibinden borçlu bulunmadığının tespitine ve takibe konu bononun iptaline, Konya …. İcra Dairesi … E. sayılı dosyasına konu takibin bu şekilde iptaline, Takibe karşılık haricen ödenen 120.000,00 TL’nin ödendiği tarihten itibaren işleyecek faiziyle birlikte davalıdan alınarak taraflarına iadesine, Kötü niyetle hareket ederek müvekkile zarar veren davalının alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere tazminata mahkum edilmesine karar verilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yüklenmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesi ile; Konya …. İcra Dairesi’nin … Esas sırasında kayıtlı senedi verdiğini, öyle ki davacı, salt müvekkil ile dava dışı …’in boşanmalarına vicdanen sebebiyet vermemek adına senet arkasına mezkur beyanı kendi iradesiyle yazıp ve müvekkile verdiğini, bu nedenlerle, hiçbir somut delile dayanmadan açılan haksız davanın reddine, dava kötü niyetle ikame edildiğinden davacı aleyhine %20’den aşağı olmamak kaydı ile kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Yargılama safhasında davalı tarafından zikredilen hususlara ilişkin muteber herhangi bir delil sunulmamış olup, yemin metni sunmak üzere tanınan kesin süre içerisinde de yemin metni sunmamıştır. Ayrıca 10/01/2023 tarihli duruşmada davacı vekili, yemin deliline dayanmadıklarını, dosyanın mevcut haliyle tekemmül ettiğini beyan etmiştir.
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 72. maddesi gereğince borçlu icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu olmadığını ispat için menfî tespit davası açabilir.
Kural olarak, “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.” (TMK m. 6 m.).
İleri sürdüğü bir olaydan kendi yararına haklar çıkarmak isteyen kimsenin, iddia ettiği olayı kanıtlaması gerekir. (HMK m.190)
İspat yüküne ilişkin bu genel kural, menfi tespit davaları için de geçerlidir. Yani, menfi tespit davalarında da tarafların sıfatları değişik olmakla beraber, ispat yükü bakımından bir değişiklik olmayıp, bu genel kural uygulanır. Bu davalarda da bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran (iddia eden) taraf o vakıayı ispat etmelidir.
Menfi tespit davasında borçlu ya borçlanma iradesinin bulunmadığını ya da borçlanma iradesi bulunmakla birlikte daha sonra ödeme gibi bir nedenle ortadan kalktığını ileri sürebilir. Borçlu borcun varlığını inkâr ediyorsa, bu durumlarda ispat yükü davalı durumunda olmasına karşın alacaklıya düşer. Borçlu varlığını kabul ettiği borcun ödeme gibi bir nedenle sona erdiğini ileri sürüyorsa, bu durumda doğal olarak ispat yükü kendisine düşecektir.
Görülmektedir ki, menfi tespit davasında kural olarak, hukuki ilişkinin varlığını ispat yükü davalı/alacaklıdadır ve alacaklı hukuki ilişkinin (borcun) varlığını kanıtlamak durumundadır.
Her ne kadar menfî tespit davalarında kural olarak ispat yükü davalı (alacaklı) tarafa ait ise de, davaya konu bonoda davacının keşideci, davalının ise lehdar konumunda oldukları, taraflar arasında sadece kambiyo ilişkisi bulunduğu anlaşılmaktadır.
Somut olayda davacı dilekçesinde de belirttiği üzere bonoyu kendisinin keşide ettiğini, imzaya itirazı olmadığını ama bono lehdarına herhangi bir sebepten dolayı borçlu olmadığını iddia ettiğine göre davacı taraf bu hususu ispat etmek zorundadır.
Teminat senedi; bir işin, taahhüdün, alım-satımın veya hizmetin kararlaştırıldığı şekilde tamamlanacağının, aksi halde senette yazan parasal miktarın ödeneceğinin taahhüt edildiği yazılı belgedir. Teminat senedi şarta bağlı olması yönüyle bir kambiyo senedi olan bonodan (borç senedi) ayrılır. Zira teminat senedinde kambiyo senetlerinin en temel özelliklerinden biri olan kayıtsız şartsız ödeme taahhüdü söz konusu değildir; aksine, ödeme şarta bağlanmıştır. Bir başka ifadeyle teminat senedi, düzenlenmesine neden olan sebebe/asıl borç ilişkisine (iş, söz veya mal ve hizmet) sıkı sıkıya bağlıdır; bu ilişkiden bağımsız olarak ileri sürülemez. Teminat senetlerinde bonoda olduğu gibi mücerretlik ilkesi (soyutluk) söz konusu değildir.
Teminat senedi bir kambiyo senedi (poliçe, bono, çek) olmadığından, teminat senediyle kambiyo senetlerine mahsus takip yoluna başvurulamaz. Bunun yerine genel haciz yoluyla (ilamsız takip) yasal takip yapılabilir. Teminat senedinin bu özelliğinin pratik sonucu, teminat senediyle kambiyo senetlerine mahsus takip başlatılması halinde, takip borçlusu tarafından duruma göre şikayet veya borca itiraz yoluna başvurulabilecek olmasıdır.
Kambiyo senedi olan bonoda bir takım unsurların bulunması zorunludur (şekil şartları). Aksi takdirde söz konusu belge kambiyo senedi vasfını taşımayacaktır (TTK m. 777). Teminat senetlerinin ise hukuki sonuç doğurabilecek şekilde düzenlenmesi yeterlidir. Teminat senetleri için ise bir takım zorunlu unsurlar/şekil şartları söz konusu değildir.
Normal koşullarda teminat senedi üzerine senedin teminat senedi olduğuna ilişkin bir takım ifadelerin usulüne uygun olarak yazılması veya senedin hangi ilişkinin teminatı olduğu açıklayan yazılı bir belge (sözleşme, protokol vs.) ile birlikte düzenlenmesi yahut da kredi sözleşmesinde söz konusu senedin teminat olarak verildiğinin düzenlenmesi ve senedin bilgilerinin açıkça yazılmak suretiyle belirtilmesi gerekmektedir.
Teminat amaçlı verilmekle birlikte senet üzerinde veya senedin asıl düzenlenme nedeni olan hukuki ilişkide senedin teminat amaçlı verildiğine ilişkin herhangi bir ifade geçmediği durumlarda; borçlu, senedin teminat amaçlı verildiğini, senette belirtilen borcun kayıtsız şartsız olmaması yani bir hukuki ilişkinin teminatı olması sebebiyle kambiyo senedi vasfını taşımadığını, dolayısıyla böyle teminat senediyle kambiyo takibi yapılamayacağını ileri sürebilir. Yargıtay’ın bu gibi bir ihtilaf karşısındaki tutumu hangi ilişkinin teminatı olduğunun açıkça senet üzerinde veya kredi sözleşmesinde yazmaması nedeniyle senedin kambiyo senedi vasfını taşıdığı yönündedir.
Takibe konu bononun arkasında yazılı ”Bu senet sadece … tarafından … ile evli olduğu sürece dilediği zaman tahsilata koyabilir.” yazıldığı ve bu ifadenin teminat olarak verildiği manasını içermediği mahkememizce kanaat edilmiştir.
Tüm dosya kapsamı ile tarafların bildirdiği deliller toplanmış olup taraflar arasında davaya konu edilen İcra Müdürlüğünün dosyası detaylıca incelenmiştir. Dava konusu takibe konu edilen bononun açıkça teminat senedi olduğunu gösterir her hangi bir ibare bulunmamaktadır. Davacı davasını ispat edecek yazılı bir delil de sunmamıştır. Davacının davalıyı bağlayan herhangi bir yazılı delili yoktur.Yargılama safhasında davacı tarafından zikredilen hususlara ilişkin muteber herhangi bir delil sunulmamış olup, yemin metni sunmak üzere tanınan kesin süre içerisinde de yemin metni sunmamıştır. Ayrıca 10/01/2023 tarihli duruşmada davacı vekili, yemin deliline dayanmadıklarını, dosyanın mevcut haliyle tekemmül ettiğini beyan etmiştir. Bu nedenle, davacı davasını ispatlayamadığından davacının davasının reddine karar verilmiştir.
Davacının, dava konusu bonodan dolayı borçlu olmadığı iddiasını ispatlar mahiyette muteber herhangi bir delil bulunmadığından ve davalının kötü niyet tazminat talebinin; İİK 72. Madde “Dava alacaklı lehine neticelenirse ihtiyati tedbir kararı kalkar. Buna dair hükmün kesinleşmesi halinde alacaklı ihtiyati tedbir dolayısıyla alacağını geç almış bulunmaktan doğan zararlarını gösterilen teminattan alır. Alacaklının uğradığı zarar aynı davada takdir olunarak karara bağlanır. Bu zarar herhalde yüzde yirmiden aşağı tayin edilemez.” hükmü gereğince mahkememizce tedbir kararı uygulandığından ve tedbir nedeniyle davalının alacağını geç almış bulunacağı ve zarara uğrayacağı anlaşılmakla kabulüne karar verilerek hüküm altına alınan 250.000,00 TL üzerinden % 20 oranında hesaplanan 50.000,00 TL kötüniyet tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
(IV) HÜKÜM SONUCU, YARGILAMA GİDERLERİ VE KANUN YOLU:
Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-İspatlanamayan davanın reddine,
2-Davalının tazminat talebinin 250.000,00 TL üzerinden % 20 oranında hesaplanan 50.000,00 TL yönünden kabulü ile davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
3-Alınması gereken 179,90 TL karar harcından peşin olarak alınan 4,269,38 TL harcın mahsubu ile bakiye 4.089,48 TL karar ve ilam harcının Harçlar Kanunun 31. Maddesi gereğince karar kesinleştiğinde talep halinde davacıya iadesine,
4-Davacı tarafından yatırılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı kendisini bir vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen 38.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
6-Davacı tarafından yatırılan ve dosyada bakiye kalan gider avansının HMK’nın 333. Maddesi gereğince karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Dair; davacı asil ve vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı, 6100 sayılı HMK’nın 341-345 maddeleri uyarınca kararın taraflara tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde mahkememize veya başka bir yer mahkemesine verilecek istinaf dilekçesi ile Konya Bölge Adliye Mahkemesi ilgili İstinaf Dairesine İstinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi.10/01/2023

Katip … Hakim …