Emsal Mahkeme Kararı Konya 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/433 E. 2023/114 K. 08.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA . ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
-{YÜCE TÜRK MİLLETİ ADINA KARAR}-
T.C.
KONYA
. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO :
KARAR NO :

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

DAVACI : … – … …
VEKİLLERİ : Av. … –
DAVALI : … – …
VEKİLİ :
DAVA : Alacak (Ticari Nitelikteki Ödünç Verme Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ :
KARAR TARİHİ :

{}Davacı taraf vekilinin davalı taraf aleyhine açtığı işbu dava mahkememizin … Esas sırasına kaydedilmekle, mahkememizde yapılan açık yargılama sonunda, mahkememizin 25/12/2019 tarih … Esas … Karar sayılı kararında belirtilen nedenlerle davanın reddine ilişkin istinaf kanun yolu açık olan bu kararımıza karşı davacının istinaf kanun yoluna başvurması üzerine KONYA Bölge Adliye Mahkemesi . Hukuk Dairesinin 12/05/2022 tarih … Esas … Karar sayılı kararı ile “HMK nun 353. maddesi gereğince esası incelemeden kararımızın kaldırılmasına ve dava dosyasının mahkememize gönderilmesine” kesin olarak karar verilmesi üzerine mahkememize gelen dava dosyası mahkememizin … Esas sırasına kaydedilmekle; mahkememizce yapılan aleni/açık yargılama sonunda;
-{HEYETİMİZCE GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:}-
DAVACI TARAF VEKİLİ DAVA DİLEKÇESİ İLE ÖZETLE; avalı şirket tarafından yatırılan paraların istendiği an geri çekilebileceği ve bu paralar karşılığında yüksek faiz verileceği vaatleri ile müvekkillinden 41.253,03 EURO para tahsil edildiğini, tahsil edilen para karşılığında müvekkiline bir kısım hisse senetleri verildiğini, davalının Bankalar Kanunununa aykırı olarak mevduat topladığını, davalının Sermaye Piyasası Kanunu 30 ve 31. maddelerine aykırı olarak SPK dan her hangi bir izin olmadan ve izin belgeleri olmadan izinsiz aracılık faaliyetinde bulunduğunu, davalının eski TTK ve eski Borçlar Kanunu hükümlerini ihlal ettiğini, müvekkili ile davalı arasında TTK, BK, SPK ve sair mevzuata aykırı olarak kurulan ortaklık ilişkisinin hükümsüzlüğünün tespitine, fazlaya ilişkin talep ve hakları saklı kalmak kaydı ile müvekkilinden tahsil edilen 41.253,03 Euro’nun tahsil tarihinden itibaren 3095 sayılı kanunun 4/a maddesi gereğince devlet bankalarının yabancı parayla açılmış bir vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
DAVALI VEKİLİ CEVAP DİLEKÇESİ İLE ÖZETLE; açılan davanın hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, gerçeğe aykırı ve iyi niyetle bağdaşmayan iddia ve isnatlar içerdiğini, müvekkilinin çok ortaklı şirket statüsünde bulunmadığından SPK’ ya tabi olmadığını, bu nedenle davacının SPK kayıtlarına delil olarak dayanmasının mümkün olmadığını, davacının elinde bulundurduğu ve dosyaya sunduğu hisse senetlerinin müvekkili şirketin yönetim kurulu kararındaki hisse senetleri ile örtüştüğünü, hisse senetlerinin hamiline yazılı olması sebebiyle sözü geçen hisse senetlerini elinde bulunduran davacının davalı şirketin ortağı olduğunun kabulü gerektiğini, müvekkili şirketin davacı da dahil olmak üzere hiçbir üçüncü şahsa hisse senedi satışı yapmadığını, davacının müvekkili şirkete ödediği her hangi bir bedel bulunmadığını, SPK denetim raporlarının resmi kayıt – resmi belge niteliğinde olmadığını, neticeden açılan davanın öncelikle zamanaşımı sebebiyle bilahare esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İŞBU DAVA; ŞİRKET ORTAĞI OLUNMADIĞININ, TARAFLAR ARASINDA GEÇERLİ BİR ŞİRKET HİSSE SENEDİ SATIŞININ YAPILMADIĞININ VE TARAFLAR ARASINDAKİ ORTAKLIK İLİŞKİSİNİN HÜKÜMSÜZLÜĞÜNÜN TESPİTİ VE ÖDENEN PARANIN İSTİRDATINA İLİŞKİN ALACAK VE TERDİTLİ OLARAK AÇILAN ORTAKLIĞIN TESPİTİ, ORTAKLIĞIN DAVALI ŞİRKET KAYITLARINA İŞLENMESİ VE KAR PAYININ TESPİTİ VE TAHSİLİ DAVALARIDIR.
Davacısı … , davalıları … A.Ş. ve şirket yöneticisi … olan benzer/emsal nitelikteki Konya . Asliye Ticaret Mahkemesinin havuz/seri başı dosyası olan … Esas (bozma üzerine … Esas olmuştur) sayılı dosyası ve o dosya arasındaki ortak delil ve belgeler Uyap sisteminden dosyamıza aktarılarak mahkememizce incelenmiştir.
Konya . Asliye Ticaret Mahkemesinin havuz/seri başı dosyası olan … Esas sayılı dosyasının incelenmesinde; “Konya . Asliye Ticaret Mahkemesinin 25/02/2014 tarih … Esas … Karar sayılı kararının davacı … vekilininin temyizi üzerine Yargıtay . Hukuk Dairesinin 04/06/2015 tarih ve … Esas … Karar sayılı ilamında; “….Davacı vekili, davalı şirket temsilcilerinin yüksek faiz verileceği ve parasını istediği zaman geri alabileceği taahhüdünde bulunmaları üzerine müvekkilinden 132.000 DM tahsil edildiğini, bir süre sonra müvekkilinin parasını istediğini, ancak bu güne kadar kendisine ödeme yapılmadığını ileri sürerek, geçerli bir hisse senedi satımının mevcut olmadığının tesbiti ile 133.314,04 TL’nin faizi ile birlikte davalılardan tahsilini talep ve dava etmiştir Davalılar vekili, müvekkillerinin davacıdan para almadıklarını, davacının şirket ortağı olmadığını ve davacının dayandığı belgenin müvekkilleri ile bir ilgisinin bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davacının sunduğu belgelerde davalı şirket ve onun yönetim kurulu başkanı olan davalı … veya yetkililerinin imzalarının bulunmadığı, yine davalı şirketin ticari defter ve belgelerinde davacıdan para tahsil edildiğine ilişkin bir kaydın da mevcut olmadığı, davacının her hangi bir şirket hisse senedi ibraz edememesi ve şirket pay sahipleri defterinde de davacının adının isminin bulunmaması nedenleriyle davacının davalılara 132.000,00 DM verdiğinin ispatlanamadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir. Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir. Dava, geçerli şekilde ortaklık ilişkisinin kurulmadığının tesbiti, hukuka aykırı şekilde kurulan yatırım ilişkisinin hükümsüzlüğü ve davalılar tarafından tahsil edilen paranın istirdadı istemine ilişkindir. Somut olayda davacı vekilince, davalıların Bankacılık Kanunu’na aykırı olarak mevduat topladığı, Sermaye Piyasası Kanunu’na aykırı olarak izinsiz aracılık faaliyetinde bulundukları ve hisse senetlerini kurul kaydına aldırmadan izinsiz halka arz ettikleri, müvekkilinin davalı şirket ile yatırım ilişkisine girdiği, ortak olmak gibi bir amacının bulunmadığı, ödenen para nedeniyle müvekkiline hisse senedi verilmediği, davalıların güveni kötüye kullanarak tahsil ettikleri paraları iade etmedikleri, şirket yöneticileri hakkında bu nedenle açılan çok sayıda ceza davalarının bulunduğu ve davaların devam ettiği ileri sürülmüş ve delil olarak da … Holding antetli “Hesap Ekstresi” başlıklı 12.08.2003 tarihli 132.000 DM değerinde 264 adet hisse olduğunun kayıtlı olduğu ancak üzerinde davalı şirkete ait hiçbir kaşe ve imzanın olmadığı bir belge ile 01.05.2001 tarihli davalı şirket antetli 59 adet hisse karşılığı davacıdan 132.000 DM alındığına ilişkin ve üzerinde “eski hisselerin karşılığına dair ortağımızın mağdur olmaması için yeni hisselerini alana kadar bu makbuz geçerlidir” yazısı olan belgeye ve bu belge altında imzası olan …’nın tanık olarak dinlenilmesine dayanılmıştır. Davalılar vekili ise, davacıdan hiçbir şekilde para alınmadığını, “hesap ekstresi” başlıklı yazının davalıları bağlamadığını, davacının şirket ortağı da olmadığını savunmuştur. Mahkemece tanık olarak dinlenen … ifadesinde “davalı şirket yetkililerinin Almanya’daki işçilerden yüksek kar payı verme vaadiyle para topladığını, davalı şirket yetkilisi … ‘ı evinde misafir ettiğini ve kendisini bulunduğu bölgede temsilci olarak tayin edilerek şirket adına para toplamakla görevlendirildiğini, şirket yetkilileri olan davalı … tarafından bizzat dile getirilerek yüksek kar vaadi ile para toplandığını, para tahsil ettiği kişilere şirket tarafından kendisine verilen makbuz ve şirketin hisse kuponlarını teslim ettiğini” beyan ederek içinde davacının dayandığı tahsilat makbuzunun da koçanı olan bir koçan makbuzu mahkemeye sunmuştur. Mahkemece alınan bilirkişi raporunda; davalı şirketin 2000 ve devamı yıllarda yapmış olduğu genel kurul toplantıları hazirun cetvellerinde davacının adının olmadığı ve bu toplantılara davacının katılmadığı, davalı şirketin 1998 yılında 9 ortakla kurulmasına rağmen dosyaya 2001 yılı öncesine ait ticari defterlerin ibraz edilmediği, 2001 ve 2002 yıllarına ait defterlerin ibraz edildiği ve bu defterlerin de kanunen yapılması zorunlu kapanış tasdiklerinin yapılmadığı, bu defterlerde davacı ile ilgili bir kaydın olmadığı, davacının dayandığı hesap ekstresi başlıklı belgedeki hisse senedi miktarı ve ödenen bedele ilişkin bir bilgiye rastlanılmadığı, davalılar tarafından ortaklık pay defterinin tutulmadığından bahisle buna ilişkin defterin ibraz edilmediği, ancak ticaret sicil müdürlüğü nezdinde yapılan incelemede 1998 yılında ortaklar pay defterinin onay formunun ticaret sicil müdürlüğüne ibraz edildiğinin anlaşıldığı, buna göre davalı şirket tarafından bilerek ortaklık pay defterinin ibraz edilmediği, ibraz edilen defterlerde sermaye, hisse senedi ihraç primleri gibi hesaplar detaylı izlenmediğinden kimden para alınarak hisse senedi verildiğinin tesbit edilemediği, bu hesapların ana hesaplar bazında olmayıp yardımcı hesaplar bazında kaydedilmesi gerektiği, bunun yapılmaması nedeniyle sermaye taahhüt ödemelerinin kimler tarafından yapıldığının belirlenemediği, bu durumda davacının davalı şirkete ortak olup olmadığının veya şirkete para ödeyip ödemediğinin anlaşılamadığı ancak SPK uzmanları tarafından davalı şirkette 1999 yılında iki kez inceleme yapılmak istenildiği halde davalı şirket tarafından SPK ’ya tabi olmadıkları gerekçesiyle denetime izin verilmediği, belge ve bilgi vermediklerinden bahisle mahkeme kararı ile şirkete ait defter ve belgelerin incelenebildiği, buna göre SPK tarafından 09.04.2001 tarihli denetleme raporu hazırlandığı ve bu raporda; yapılan incelemelerde şirkete para veren kişilerin isimlerinin olduğu listelerin, bu kişilere geri ödenen para miktarlarının, Hollanda bölge koordinatörünün yaptığı 72 kişilik isim listesinin, çok sayıda para yatırıldığını gösteren tahsilat makbuzlarının, ortak olan kişiler adına düzenlenmiş cari hesap ekstrelerinin, para yatıran kişilere ve temsilcilere tatil hediyesi verildiğini gösteren belgelerin, boş gayrimenkul hisseye çeviri formlarının, Duisburg-Köln-Düsseldorf bölgesi 16 kişilik temsilciler listesinin, 2967 adet ortaklar listesinin, temsilci hesap ekstrelerinin, davalı şirket antetli ve üzerinde ortak ve temsilci isim ve imzası yazılı 15.000 adet kullanılmış tahsilat makbuzunun, 1623 kişilik şirket ortaklarının bilgilerini içeren listenin ve temsilcilik ile bölge koordinatör sözleşmelerinin tesbit edildiği, şirkete ait şifreli iki adet bilgisayar kayıtlarında 268 adet temsilci ve koordinatörlere ilişkin kayıtların ve bu kişilerin para topladıkları kişilere ilişkin kayıtların tutulduğunun belirlendiği, buna göre para toplanan kişilere ilişkin yasal kayıtların dışında detaylı izleme yapılan ikincil kayıtların tutulduğunun tesbit edildiği ancak toplanan paraların şirketin resmi olarak görünen ortakları tarafından şirkete sermaye ödemesi yapılmış gibi gösterildiğinin belirlendiği, şirketin izinsiz halka arz fiilini gerçekleştirdiğinin ve bilgisayar kayıtlarına göre 6639 kişiden toplam 70.775.335 DM para topladığının tesbit edildiği belirtilmiştir. Bilirkişi heyeti tarafından davacının para verdiğini iddia ettiği ve dosyada tanık olarak dinlenen … ’nın hem SPK raporlarındaki temsilciler listesinde hem de davalı … ’ın ve bir kısım şirket yöneticilerinin suç işlemek için teşekkül oluşturmaktan dolayı yargılandıkları Konya . Ağır Ceza Mahkemesinin … Esas sayılı dosyasında temsilciler listesinde adının yer aldığı, dolayısı ile … ’nın davalı şirket temsilcisi olarak yurtdışında para topladığı kanaatine ulaşıldığı, davacının dayandığı … Holding AŞ. hesap ekstresi başlıklı belgenin Konya . Ağır Ceza Mahkemesinin … Esas sayılı dosyasındaki aynı başlıklı belgeler ile şekil ve içerik olarak benzer olduğu, yine davacının dayandığı tahsilat makbuzunun da anılan ceza mahkemesi dosyasındaki tahsilat makbuzları ile aynı görüntüyü taşıdığı ancak davacının dayandığı tahsilat makbuzundaki hisse adedi ve birim değeri ile ödenen bedel arasında tutarsızlığın olduğu, bu tutarsızlığın davacı tarafından açıklanması gerektiği belirtilmiştir. Mahkemece davacının sunduğu … Holding A.Ş. başlıklı 01/05/2001 tarihli tahsilat makbuzunda tahsil eden bölümünde ismi yazılı … ’nın davalı şirket ile ilgisinin bulunmadığı, gerek ceza mahkemelerine ait dosyalarında ve gerekse SPK denetleme raporlarında davacının, davalı şirkete veya yetkililerine veya çalışanlarına para verdiğine ilişkin hiç bir bilginin bulunmadığı, davalı şirketin yönetici veya çalışanları ile davalı … hakkında ceza mahkemelerince verilmiş her hangi bir mahkumiyet kararının bulunmadığı, davacının davalılara para verdiğine ilişkin davalıları bağlayan bir belgesinin mevcut olmadığı, davalı şirketin ticari defter ve belgelerinde davacıdan para tahsil edildiğine ilişkin bir kaydın olmadığı, buna göre davacının davalılara para verdiğini ispatlayamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de, gerek mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporundan ve gerekse dosya içindeki SPK raporlarından davalı şirket ve yöneticileri tarafından çok sayıda kişiden para toplandığı, hisse senetlerinin izinsiz halka arz edildiği, muhasebe kayıtlarında gerçeğe aykırı kayıtlar bulunduğu, şirket tarafından gerçek kayıtların yanında ayrı bir hesapta ikincil kayıtların tutulduğu, davacının para verdiğini iddia ettiği ve sunduğu tahsilat makbuzunda isim ve imzası olan … ’nın tanık olarak alınan ifadesinde davalı şirket temsilcisi olarak davacıdan para aldığını beyan ettiği ve bu kişinin SPK raporlarında belirtilen temsilciler listesinde adının olduğu, buna göre bu kişinin davalı şirket temsilcisi olarak yurtdışında para toplamak için görevlendirildiği ve yurtdışında bulunan vatandaşların davalı şirkete vermiş oldukları paraların tahsili için açtıkları davalara ilişkin Dairemizden geçen çok sayıda tenfiz dosyasında benzer nedenle davalı şirketin para topladığı anlaşılmaktadır. Bu itibarla mahkemece bilirkişi raporunda açıkça, şirket muhasebe kayıtlarında davacının pay sahibi olduğuna veya şirkete para ödediğine ilişkin bir kayda rastlanılmadığı belirlendiğine göre, taraflar arasında sahih bir ortaklık ilişkisinin mevcut olmadığı, bu durumda davacının zararından davalıların haksız fiil hükümleri uyarınca sorumluluklarının bulunup bulunmadığı üzerinde durulması ve haksız fiil, hile ve aldatma olgusunun tespiti yapılırken, davalı şirketin yöneticileri hakkındaki ceza dosyaları, bu dosyalardaki rapor ve tanık beyanları ve özellikle SPK raporlarında yer alan davalı şirket tarafından para toplanan kişilere ilişkin listelerde davacı adının olup olmadığının belirlenerek oluşacak sonuç çerçevesinde davalıların hukuki durumunun tayin ve takdir edilmesi gerekirken, davacının para verdiğini iddia ettiği … ’nın davalı şirketin kayıtlı çalışanı olmadığı, ödenen paranın şirket kayıtlarında görünmediği ve davacının dayandığı tahsilat makbuzu ile hesap ekstresi belgesinin davalı … bağlamadığından bahisle davanın reddine karar verilmesi doğru olmamış, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir. SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 04/06/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.” denilerek sözü geçen kararımız davacı … yararına bozulmuş ve bozma üzerine dosya Konya . Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas sırasına kaydedilmiş ve bozma üzerine tekrar yapılan yargılamada mahkememizce usul ve yasaya uygun bozma ilamına uyulmuştur. Ancak ne var ki bozma ilamına uygun inceleme ve araştırma yapılmasına rağmen Konya . Asliye Ticaret Mahkemesinin 11/02/2019 tarih … Esas … Karar sayılı kararı ile yine davacı … ‘in davasının reddine karar verildiği” anlaşılmıştır.
Davacısı … olan işbu … Esas sayılı dava dosyamızda da belirtilen emsal bozma ilamı nazara alınarak araştırma ve inceleme yapılmıştır.
DAVACI VEKİLİ DAVA DEĞERİNİN ARTIRILMASINA İLİŞKİN ISLAH DİLEKÇESİNDE ÖZETLE; dava dilekçesi ile parasal talepleri ile ilgili haklarını saklı tuttuklarını, alınan bilirkişi raporu doğrultusunda 1.000,00 EURO olarak açtıkları davanın bedelini 40.253,07 EURO artırdıklarını ve toplamda 41.253,07 EURO’ nun dava tarihinden itibaren işleyecek döviz faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
DAVALI TARAFIN ZAMAN AŞIMI DEF’ İNİN İNCELENMESİ:
Türk Medeni Kanunu’ nun Dürüst Davranma başlıklı 2. Maddesi; “Herkes, haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorundadır. Bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumaz.” hükmünü amirdir.
Türk Medeni Kanunu’ nun İyiniyet başlıklı 3. Maddesi; “Kanunun iyiniyete hukuki bir sonuç bağladığı durumlarda, asıl olan iyiniyetin varlığıdır. Ancak, durumun gereklerine göre kendisinden beklenen özeni göstermeyen kimse iyiniyet iddiasında bulunamaz.” hükmünü amirdir.
Davalının zamanaşımı def’ i MK’ nun 2. maddesinde belirtilen dürüstlük kurallarına aykırı olup; bu konuda Yargıtay . Hukuk Dairesi’ nin pek çok içtihatları mevcuttur.
Yargıtay . Hukuk Dairesi’ nin 10/10/2018 tarih … Esas … Karar sayılı ilamında; “Her ne kadar bir borçlunun borcunun zamanaşımına uğradığını ileri sürmesi ve bu yolla borcunu ödemekten kaçınması, tüm çağdaş hukuk sistemlerinde olduğu gibi Türk hukuku bakımından da kanunen kendisine tanınan bir hak olup, zamanaşımı def’inin ileri sürülmesi tek başına borçlunun dürüstlüğe aykırı bir davranışı olarak kabul edilemez ise de bazı hallerde zamanaşımı def’inin ileri sürülmesi dürüstlük kuralıyla bağdaşmayabilir (…, Borçlar Hukuku Genel Hükümler 2009, s. 482). Zamanaşımı def’inin ileri sürülmesinin hangi hallerde dürüstlük kuralına aykırı bulunduğu hususunda normatif bir düzenleme bulunmadığından, bu hususun varit olup olmadığının her somut uyuşmazlığın özellikleri nazara alınarak değerlendirilmesi gerekir. Bilimsel ve yargısal içtihatlarda davacının dava açmaması için oyalanması durumu dürüstlük kuralına aykırılık olarak kabul edilmektedir (age, s:482 vd.). Somut uyuşmazlıkta da davalı taraf davacının ortak yapıldığını savunmuşsa da, bu konumdaki kişilerin gerçekten ortak olup olmadığının ve davalıların bu anlamda bir haksız fiillerinin bulunup bulunmadığının anlaşılması, ancak uzun süren hukuk ve ceza davalarında yapılacak incelemeler sonucunda mümkün olacaktır. Davadaki zamanaşımı def’inin ileri sürülmesinin dürüstlük kuralına aykırı bulunup bulunmadığının değerlendirilmesinde bu olguların göz önünde bulundurulması gerekeceği tabiidir. Burada nazara alınması gereken bir başka husus da davalılarca toplanan paralarla yatırımcılarına önemli ölçüde kâr payı verileceği, paraların istendiği an geri ödeneceği, şirkete para yatırıldığını ispat etmeye yönelik ortaklık durum belgesi ve … Holding A.Ş.’ne ait hisse senetlerinin sonradan teslim edileceği yönünde reklamlar yapması ve taahhütlerde bulunulmasıdır. Davacı taraf da davada bu nedenle davalı şirketlere para verildiği iddiasındadır. Yukarıda yapılan özetten de anlaşılacağı üzere davalı taraf davada bir yandan davacıların davalı şirketlerin ortağı olduğunu bildirirken, diğer yandan yatırılan paranın istendiği an geri alınabileceğine inandırılıp, güven telkin edilen ve yatırdığı parasını alamayacağının anlaşılması üzerine işbu davayı açtığı ileri sürülen davacıya karşı, zamanaşımı süresinin dolduğunu savunmaktadır. Bu şekilde zamanaşımı def’inin ileri sürülmesinin dürüstlük kuralı ile bağdaşır bir tutum olmadığı açıktır. Bu itibarla, mahkemece davalı tarafın zamanaşımı defini ileri sürmesi dürüstlük kuralı ile bağdaşır bir tutum olmadığından davalıların zamanaşımına yönelik savunmalarının Medeni Kanun’un …. maddesi hükümleriyle bağdaşmayacak olmadığının kabulü gerektiğinden yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.”
denildiğinden mahkememizce davalı taraf vekilinin zaman aşımı def’ ine itibar edilmemiştir.
Mahkememizce; taraf vekillerinin verdikleri dilekçeler, davacı vekilinin sunduğu şirket hisse senetleri, 01/01/2001 tarih … sayılı 80.684,00 DM bedelli tahsilat makbuzu başlıklı belge örneği, tarafların sundukları diğer kayıt ve belgeler ile Konya BAM . H.D.’nin … E., … K., sayılı kaldırma kararı ve sonrasında alınan bilirkişi heyeti ek raporu ile dosya arasındaki tüm kayıt ve belgeler tek tek incelenmiştir.
Mahkememizce dosyamız arasında bulunan raporlar ve deliller doğrultusunda verilmiş olan 25/12/2019 tarih … E … K. sayılı ilamı ile aynen; “…Davada HMK 190. ve MK 6. maddelerine göre ispat yükü davalı şirkete para verdiğini iddia eden davacı taraftadır, HMK hükümlerine göre davacı iddialarını senet veya belgeyle ispatlamak zorundadır. Açıklanan tüm bu nedenlerle ispatlanamayan davanın reddine…” şeklinde karar verilmiş idi.
İşbu kararımıza karşın istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine KONYA Bölge Adliye Mahkemesi . Hukuk Dairesinin 12/05/2022 tarih … Esas … Karar sayılı kararı ile; “…davacının terditli tali talebinin değerlendirilmesi için öncelikle davaya dayanak gösterilen hisse senetlerinin asıllarının davacının uhdesinde olup olmadığının tespit edilmesi gerektiği, davacı tarafından hisse senetlerinin fotokopileri dava dilekçesine eklendiği, asıllarının mahkemeye ibraz edilmediği anlaşıldığından öncelikle; davacı tarafa davaya dayanak hisse senedi asıllarının ibrazı için süre verilmesi, verilecek süre sonunda davacının hisse senetleri asıllarını ibraz edip etmemesi durumuna göre davacının terditli ikinci talebinin toplanan deliller doğrultusunda değerlendirilip karar bağlanması gerekirken bu husus nazara alınarak davacının tüm taleplerinin reddine karar verilmesi hukuka uygunluk olmadığından avacının istinaf talebenin kabulü ile; ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, belirtilen eksikliğin giderilmesi için yeniden yargılama yapılmak üzere dava dosyasının HMK’nın 353/1.a.6 maddesi gereğince mahkemesine iadesine ilişkin…” denilerek mahkememizin HMK.m.353/1-a/6 hükmü uyarınca kaldırılmasına karar vermiştir.
Bilirkişi heyetinden Konya BAM . H.D.’nin … E., … K. sayılı kaldırma kararı sonrası temin edilen 05.02.2023 tarihli ek raporda; Davalı şirket genel kurul tutanaklarının incelenmesinden 2001-2020 yıllarına ilişkin genel kurullarına davacının katılımının bulunmadığı, dosyaya sunulan hisse senetlerinin temsiline ilişkin olarak ise hazirun cetvellerinde katılımcıların dayanak hisse senetlerine ilişkin bilgi bulunmadığından bir tespit yapılamayacağı, Tespit ve Değerlendirmeler kısmında ayrıntılı olarak yer verilen bilgiler çerçevesinde davacının 01.07.2012 tarihine kadarki dönemde genel kurul toplantılarına katılabilmesi için sahip olduğu hisse senetlerini genel kurul toplantısından bir hafta öncesinde şirkete tevdi etmesi gerektiği, 01.07.2012-27.12.2020 arası dönemde ise genel kurul toplantılarına katılabilmek için söz konusu senetlerin zilyedi olduğunun ispatlanması yeterli olduğunu, 27.12.2020 tarihinden sonraki dönemde ise hamiline yazılı hisse senetlerine zilyed olduğunun ispatlanmasının dışında ayrıca bu kişinin Merkezi Kayıt Kuruluşuna bildirilmesi gerektiğini, davacının genel kurula katılım için yukarıda belirtilen hususları yerine getirdiğine ilişkin bir bilgi ya da belge bulunmadığını, davacının dosyaya suretlerini sunduğu hamiline yazılı hisse senetlerinin dikkate alınması halinde şirketin 161/200.000 oranında hisse sahibi ortağı olduğu, Mahkemeye kıymetli evrak olarak teslim edilen hisse senetlerinin dikkate alınması halinde şirketin 90/200.000 oranında ortağı olduğu, her iki hisse senedi grubunun da dikkate alınması halinde 251/200.000 oranında ortağı olduğu, davalı şirketin 2001-2021 yılları bilançolarının incelenmesinden bu dönemde şirketin sadece 2002 ve 2004 yıllarında kar ettiği, diğer yıllarda zarar ettiği, kar ettiği yıllarda da geçmiş yıllar zararlarını aşan bir kar olmadığı için dağıtılacak kar bulunmadığı, bu nedenle kar dağıtımının söz konusu olamayacağı, bu bağlamda davacının da alması gereken bir kar payının söz konusu olmayacağı hususu bildirdiği anlaşılmıştır.
{}DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE{}
Mahkememizce Konya BAM . Hukuk Dairesinin 12.05.2022 tarihli kaldırma kararı doğrultusunda davacı vekiline davaya konu edilen ve dava dilekçesi ekinde sunulan … Holding A.Ş. antetli tahsilat makbuzu ekinde sunulan … Holding A.Ş. başlıklı 01.01.2001 tarihli belge ile … nolu 10 lük, … nolu 50 lik, … nolu 10 luk, … nolu 1 lik hisse olmak üzere toplamda 161 adet hamiline yazılı hisse senedi asılları ibraz etmek üzere kesin süre verilmiş, davacı vekilince ibraz edilen hisse senet asılları mahkeme kasasına alınmıştır.
Mahkememizce yapılan değerlendirmede; davacı vekilince dava açılırken fotokopisi sunulan hisse senetleri ile, Konya Bölge Adliyesi . Hukuk Dairesinin kaldırma kararı doğrultusunda ibrazı sağlanan hisse senetlerinin belge seri nolarının farklı olmasından dolayı aynı hisse senetleri olmadığı anlaşılmış ve bu doğrultuda davacı vekilince kaldırma kararının yerine getirilmediği sonucuna varılmıştır.
Somut uyuşmazlıkta davacı tarafın terditli talebinin değerlendirilmesi için öncelikle davacının davalı şirketin ortaklık durumunun ve hisse senedine bağlanmış hak sahipliğinin ispatı gerekmektedir. Davada davacının gerek birincil talepleri, gerekse terditli talepleri yönünden ispat yükü HMK 190 ve TMK 6. maddeleri gereğince davacı taraftadır. Toplanan tüm deliller ve dosya kapsamına göre davacı tarafça davaya konu senetler üzerindeki hak sahipliği ve davalı şirkete para verildiği ispatlanamadığından davacının ispat edilemeyen davasının ve birincil ve terditli tüm taleplerinin ayrı ayrı reddine karar verilmesine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
-{HÜKÜM:}- Yukarıda gerekçesi açıklanan nedenlerle;
DAVACININ DAVASININ VE TÜM TALEPLERİNİN REDDİNE.
Yatırılan 4.258,27 TL harçtan alınması gereken 179,90 TL karar ve ilam harcının mahsubu ile fazladan alınan 4.078,37 TL harcın talep halinde davacıya iadesine.
Davacının yaptığı tüm yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına.
Davalının yaptığı herhangi bir yargılama gideri olmadığından bu konuda bir karar verilmesine yer olmadığına.
Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince reddedilen miktara göre takdir ve hesaplanmış olan 108.748,59 TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine.
İşbu hükümden sonra gerekli olan karar tebliğ giderinin davacı tarafından karşılanmasına ve hükümden sonraki bu masrafların davacının kendi üzerinde bırakılmasına.
HMK nun 323–333. maddeleri gereğince hükmün verilmesinden kesinleşmesine kadar olan dönemde tarafların sorumlu olduğu yargılama giderleri de ödendikten sonra varsa tarafların yatırdığı avanstan artanının iadesine.
Dosyamız arasındaki davacı vekili tarafından sunulan hisse senedi asıllarının karar kesinleştiğinde iadesine.
İşbu gerekçeli kararın 10/03/2023 tarihinde yazıldığına.
Dair gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere yapılan duruşma sonunda oy birliği ile verilen karar davalı vekilinin yüzüne karşı mazereti kabul edilen davacı vekilinin yokluğunda açıkça okunup usulen anlatıldı.08/03/2023

Başkan … Üye … Üye … Katip …