Emsal Mahkeme Kararı Konya 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/198 E. 2022/356 K. 25.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA . ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
-{YÜCE TÜRK MİLLETİ ADINA KARAR}-
T.C.
KONYA
. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO :
KARAR NO :

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALILAR: 1- … –
2-
3- … –
4- … –
5- … –
6- … –
7- … –
8-
VEKİLİ :
DAVALI : 9-
TASFİYE MEMURU:
DAVALI : 10-
DAVA : Alacak (Ticari Nitelikteki Ödünç Verme Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ :
KARAR TARİHİ :

{}Davacı taraf vekilinin davalı taraf aleyhine açtığı işbu dava Konya . Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas sayılı dosyasına kayıt edilmiş ise de mahkemece alınan tefrik kararı ile adı geçen mahkemenin … sırasına kaydedilmekle yapılan açık yargılama sonunda, adı geçen mahkemenin 12/09/2007 tarih … Esas … Karar sayılı kararında belirtilen nedenlerle davanın kısmen kabulüne ilişkin temyiz kanun yolu açık olan bu karara karşı davacı tarafın temyiz kanun yoluna başvurması üzerine Yargıtay . Hukuk Dairesinin 27/04/2009 tarih … Esas … Karar sayılı kararı ile karar bozulmakla, karar düzeltme kanun yolu açık olan bozma kararına karşı karar düzeltme yoluna başvurulmaması üzerine, dava dosyası adı geçen mahkemenin … Esas sırasına kaydedilmekle yargılama sırasında da Kapatılan Konya . Asliye Ticaret Mahkemesinin faaliyete geçirilmesi üzerine dava dosyası Kapatılan Konya . Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas sırasına aktarılmakla/kaydedilmekle; yapılan açık yargılama sonunda, Kapatılan Konya . Asliye Ticaret Mahkemesinin 04/03/2014 tarih … Esas … Karar sayılı kararında belirtilen nedenlerle davanın reddine ilişkin temyiz kanun yolu açık olan bu karara karşı davacı tarafın temyiz kanun yoluna başvurması üzerine Yargıtay . Hukuk Dairesinin 22/11/2021 tarih … Esas … Karar sayılı kararı ile karar bozulmakla, karar düzeltme kanun yolu açık olan bozma kararına karşı karar düzeltme yoluna başvurulmaması üzerine, dava dosyası Mahkememizin … Esas sırasına kaydedilmekle; mahkememizce yapılan aleni/açık yargılama sonunda;
-{HEYETİMİZCE GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:}-
{}DAVACI TARAFIN İDDİASI: DAVACI TARAF VEKİLİ DAVA DİLEKÇESİ İLE ÖZETLE; müvekkilinin Konya da faaliyet gösteren davalılardan … San. İşl. Tic. A.Ş (… A.Ş.)’nin hissedarı olduğunu, diğer davalıların yönetim ve denetim kurulu üyeliği yaptıklarını ve davalı … zarara uğrattıklarını, şirketin öz sermaye kaybına uğradığını, bu nedenle müvekkilinin davalı şirketteki paydaşlığının ve paydaşlık oranının tescili ve tespitini yedinde bulunmayan hisse senedinin verilmesini paydaşlık oranı doğrultusunda doğrudan ve dolaylı 5.500,00 TL zararının davalıların sorumlulukları nispetinde mahkemece belirlenerek miktarlarda davalılardan müteselsilen ve müştereken tazminine hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
{}DAVALI SAVUNMALARININ ÖZETİ: DAVALILAR VEKİLİ CEVAP DİLEKÇESİ İLE ÖZETLE; davacının müvekkili şirketin ortağı olduğunu ve şirkete ait hisse senetlerinin davacıya verilmiş olduğunu TTK 329 maddesi uyarınca şirketin kendi hisselerini temellük edemeyeceğinden davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı …’ın miras şirketine temsilci olarak tayin edilen Tasfiye Memuruna ve davalı …’e usulüne uygun olarak tebliğat yapıldığı halde, duruşmalara da katılmayarak yargılamanın yokluklarında sonuçlandırıldığı anlaşılmıştır.
Konya . Asliye Ticaret Mahkemesinin 12/09/2007 tarih … Esas … Karar sayılı ilamında davanın kısmen kabulüne ilişkin karar verildiği, işbu karara karşı temyiz kanun yoluna başvurulması üzerine Yargıtay .Hukuk Dairesinin 27/04/2009 tarih … Esas … Karar sayılı ilamı aynen “1 -Dava, ortaklığın ve ortaklık payının tespiti, tescili ile senetlerin verilmesi, yöneticiler ve denetçilerin eylemleri dolayısıyla uğranılan doğrudan ve dolaylı zararın tahsili istemlerine ilişkindir. Davacı taraf, davalı şirketteki ortaklığın tespiti ve tescili ile birlikte davalı yönetim ve denetim kurulu üyelerinin zarara neden olduğundan bahisle tazminat da talep etmiştir. Yasa ve anasözleşmenin kendilerine yüklediği görevleri gereği gibi yerine getirmeyen yönetim ve denetim kurulu üyeleri, bu yüzden oluşan zararlar nedeniyle ortaklığa, ortaklara ve ortaklık alacaklılarına karşı sorumludur. Bu sorumluluk, kusur ilkesine dayanmaktadır. Başka bir anlatımla, kusur yoksa yönetim ve denetim kurulunun da bir sorumluluğu söz konusu değildir. Sorumluluğun söz konusu olabilmesi için de öncelikle bir zararın doğması şarttır. Zarar meydana gelmiş ise, sorumluluktan kurtulabilmek için yöneticiler veya denetçilerin kusursuzluğunu ispat etmesi gerekir. Kusursuzluğun ispatı da genel hükümlere tabidir. Yöneticiler ve denetçiler aleyhine açılacak sorumluluk davasında asıl dava hakkı, ortaklığa ait olup, böyle bir davanın açılabilmesi, genel kurulun bu yönde bir karar alması koşuluna bağlıdır. Ancak, zarar gören ortakların da yöneticiler ve denetçiler aleyhine dava açma hakkı bulunmaktadır. Ortak tarafından açılacak dava, ortaklığın dava açabilmesi için alınması gerekli genel kurul kararına bağlı da değildir. Ortakların dava açma hakkı da doğrudan doğruya zarar ve dolaylı zarar durumuna göre değişiklik gösterir. Yönetim ve denetim kurulu üyelerinin ortaklığın mal varlığını azaltan veya kötüleştiren yasa ve ana sözleşme hükümlerine aykırı davranışları, ortaklar ve alacaklıların dolaylı zarar görmesine yol açar. Zira, bu tür tasarruflar payları oranında ortakları etkiler. Başka bir anlatımla, ortaklığın doğrudan doğruya zarar görmesi, ortakların dolaylı zararı olarak sonuç doğurur. Ancak, ortak TTK’nun 309 ve 340 ncı maddeleri uyarınca dolaylı zarar nedeniyle açtığı davada hükmedilecek tazminatı kendisi adına değil, ortaklığa verilmesi yönünde talepte bulunabilir, ikinci durum ise, doğrudan zarar halidir. Bu ihtimalde yöneticilerin veya denetçilerin eylemleri sonucunda ortakların ortaklığın zararından müstakil olarak gördükleri zararlar söz konusudur. Anılan zarar türünde ortaklığın zarar görüp görmemesinin bir önemi bulunmamaktadır. Esasen, bu zararın üçüncü kişinin gördüğü zarardan tek farkı, ortak olmanın sonucu olmasıdır. Örneğin, bir kişinin bilançoya dayalı olarak pay sahibi olması, sermaye artırımında yeni pay alınmasının önlenmesi, yanıltıcı bilgi verilerek ortağın veya üçüncü kişinin ortaklığa borç vermesi gibi hallerdir. TTK’nun 336/5 nci maddesinde anlamını bulan bu dava türünde ise ortaklar, talep ettiği tazminatın kendisi adına hükmedilmesini isterler.
Somut olayda davacı taraf, davalı yönetici ve denetçilerin neden olduğu doğrudan veya dolaylı zarar karşılığını da talep etmiştir. Bu davalılar hakkındaki davanın husumetten reddine karar verilmiştir. Ancak, anılan davalılara yönelik olarak verilen hüküm yeterli araştırma ve incelemeye dayanmadığı gibi, doğru değerlendirmeler de içermemektedir. Davalı gerçek kişilerin diğer davalı şirkette çeşitli dönemlerde yöneticilik ve denetçilik yaptıkları hususu uyuşmazlık konusu değildir. Davacı taraf, hem doğrudan, hem de dolaylı zararının tahsilini istemiştir. Ancak, dava dilekçesinde istenilen 5.500,00 YTL tazminatın ne kadarının doğrudan, ne kadarının ise dolaylı zarar olduğu açıklanmadığı gibi, davalı gerçek kişilerin hangi eylemlerinin zarara neden olduğu net bir şekilde ifade edilmemiş, mahkemece de dava dilekçesi açıklattırılmamıştır. Davacı taraf, davalı gerçek kişilerin yasa ve ana sözleşme ile üzerlerine düşen yükümlülüklerini ihlal ettiklerini, suç teşkil edecek eylemlerde de bulunduklarını iddia etmiştir. Gerçek kişi davalılar hakkında davacının bir takım iddialarını da kapsar eylemlerinden dolayı ceza davası açılmış, bu davadan beraat ettikleri anlaşılmıştır. Ancak, davacı ve başka ortakların müdahil olarak katıldığı ceza dosyasının kesinleşmediği, temyiz aşamasında olduğu belirlenmiştir. Bu durumda, davalı gerçek kişilerle ilgili olan, davacının doğrudan veya dolaylı zararının muhtemel nedeni olabilecek ve iş bu davayı da etkileyebilecek ceza davasının kesinleşmesinin beklenilmemesi de doğru görülmemiştir. O halde, öncelikle davalı gerçek kişilerin doğrudan ve dolaylı olarak zarara neden olabilecek eylemlerinin neler olduğu ve tazminat tutarının ne kadarının doğrudan zarar olarak kendisi adına, ne kadarının ise dolaylı zarar olarak davalı şirkete verilmesini istediği yönünde davacı tarafa HUMK’nun 75 nci maddesi uyarınca dava dilekçesinin açıklattırılması, bu davanın sonucunu etkileyebilecek olan davalılar hakkındaki ceza dosyasının sonucunun beklenilmesi, şirketler hukuku alanında bir uzmanın ve muhasebecinin bulunduğu bir bilirkişi kurulu oluşturularak davalı şirketin defter ve kayıtları üzerinde inceleme yaptırılması, denetime uygun rapor alınması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, gerekçe ile çelişecek şekilde davalı gerçek kişiler hakkındaki davanın husumet nedeniyle reddi yönünde hüküm kurulması doğru görülmemiş, kararın bozulması gerekmiştir.” denilerek sözü geçen karar bozulmakla, bozma kararına karşı karar düzeltme kanun yoluna taraflarca başvurulmaması üzerine dava dosyası sözü geçen mahkemenin … Esas sırasına kaydının yapıldığı anlaşılmıştır.
Konya . Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas sayılı dosyası KAPATILAN . Asliye Ticaret Mahkemesine devredilerek mahkemenin … Esas sırasına kaydedildiği, sözü geçen mahkemece yapılan açık yargılama sonunda 04/03/2014 tarih … Esas … Karar sayılı kararında belirtilen nedenlerle davanın reddine ilişkin temyiz kanun yolu açık olan bu karara karşı davacı tarafın temyiz kanun yoluna başvurması üzerine Yargıtay . Hukuk Dairesinin 22/11/2021 tarih … Esas … Karar sayılı ilamı aynen “(1) Dava, davacının davalı şirketle ortaklık ilişkisinin tespiti ve oluşan zararının tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece yukarıda özetlenen gerekçe ile davanın reddine karar verilmiştir. Ancak, 07.12.2019 tarih, 30971 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan 7194 sayılı Dijital Hizmet Vergisi ile Bazı Kanunlarda ve 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun’un 41. maddesinde 25.3.1987 tarihli ve 3332 sayılı Sermaye Piyasasının Teşviki, Sermayenin Tabana Yaygınlaştırılması ve Ekonomiyi Düzenlemede Alınacak Tedbirler İle 5422 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu ve 3182 sayılı Bankalar Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanuna aşağıdaki geçici maddenin eklendiği belirtilmiş olup, işbu geçici 4. maddede ”31.12.2014 tarihine kadar, pay sahibi sayısı nedeniyle payları halka arz olunmuş sayılan ve payları borsada işlem gören anonim ortaklıklar tarafından doğrudan veya dolaylı olarak nominal ya da primli değer üzerinden pay veya pay adı altında satışı yapılmış olan her türlü araç, 6.12.2012 tarihli ve 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanununun kaydileştirmeye ilişkin şartlarına tabi olmaksızın 29.6.1956 tarihli ve 6762 sayılı mülga Türk Ticaret Kanunu ile 13.1.2011 tarihli ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu kapsamında pay addolunur, bu ortaklıklara yapılan ödemeler pay karşılığı yapılmış kabul edilir ve ortaklık ilişkisi kurulmuş sayılır. Bu payların kaydileştirilmemiş olması ortaklık haklarına halel getirmeyeceği gibi ortaklık ilişkisinin kurulmadığı da iddia edilemez. Birinci fıkra kapsamında kurulmuş olan ortaklık ilişkileri hakkında; geçerli bir ortaklık ilişkisi bulunmadığı veya primli pay satışı yapıldığı ileri sürülerek sebepsiz zenginleşme, haksız fiil, sözleşme öncesi görüşmelere aykırılık veya sözleşmeye aykırılık nedenlerine dayalı olarak açılan ve kanun yolu incelemesindekiler dahil görülmekte olan menfi tespit, tazminat veya alacak davalarında, karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilir ve yargılama gideri ile maktu vekalet ücreti ortaklık üzerinde bırakılır.” hükmü düzenlenmiş, aynı Kanun’un 52/1-h maddesinde de işbu hükmün yayımı tarihinde yürürlüğe gireceği hükme bağlanmıştır. Bu durum karşısında, mahkemece taraf iddia ve savunmalarının Sermaye Piyasası Kanunu ile yukarıda anılan yasal düzenleme kapsamında değerlendirme yapılarak sonucuna göre bir karar vermek üzere kararın re’sen bozulmasına karar vermek gerekmiştir. (2) Bozma sebep ve şekline göre davacı vekilinin ve mümeyyiz davalılar vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.” denilerek sözü geçen karar bozulmakla, bozma kararına karşı karar düzeltme kanun yoluna taraflarca başvurulmaması üzerine dava dosyası mahkememizin … Esas sırasına kaydedilmiştir.
Mahkememizce yeniden yapılan yargılamada Yargıtay . Hukuk Dairesinin usul ve yasaya uygun olan bozma ilamına uyulmasına karar vermek gerekmiştir.
İŞBU DAVA; davacının davalı şirkete ortak olduğunun ve ortaklık payının tespiti ile davacının zararının tahsiline ilişkin alacak davasıdır.
Mahkememizce tarafların bildirdikleri tüm deliller toplanmış, … (… ) Şirketleri ile ilgili Konya . Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas seri başı dosyasında yer alan tüm ceza dosyalarına ilişkin bilgi ve belgeler ile davalı şirketlerle ilgili ticaret sicil kayıtları, sözü geçen dosya arasında bulunan SPK listeleri, SPK’ dan gelen cevabi yazılar ve tüm evrak ve ekleri, yargılamanın uzamaması ve usul ekonomisi gözetilerek dosyamıza UYAP sisteminden aktarılmış, Sermaye Piyasası Uzmanı, Şirketler Hukuk Uzmanı ve Muhasebeci bilirkişiden bilirkişi raporu temin edilmiştir.
{}DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE … A.Ş.’ NİN SPK’ YA SUNDUĞU “CD” LER:
Konya . Asliye Ticaret Mahkemesinin seri başı … Esas sayılı dosyasında mevcut olan ve UYAP sisteminden dosyamıza aktarılan Sermaye Piyasası Kuruluşundan gelen 31/03/2014 tarih … sayılı yazısı ekinde geçen şekli ile davalı … Holding A.Ş. ‘nin ve … İnşaat A.Ş. ‘nin 28/04/2003 tarih … ve … sayılı yazıları ile Sermaye Piyasası Kuruluna yaptıkları başvuruları üzerine, Sermaye Piyasası Kurulunun kaleme aldığı 31/12/2003 tarih … ve … sayılı aynı içerikli yazılarına istinaden adı geçen şirketlerin 09/02/2005 tarih … ve … sayılı aynı içerikteki yazılarında/dilekçelerinde; yazılarının ekindeki CD lerde Ek1-a, Ek1-b ve Ek1-c olarak belirtilen tahsilat dağılım listeleri ile ilgili olarak “……Şirketimiz, … İnşaat A.Ş. (mahkeme açıklaması:yazıyı yazan şirkete göre … Holding A.Ş. olabilir) ile … Holdings S.A. tarafından ortaklardan hisse karşılığı olarak tahsil edilen tutarlar ile ortaklar arasındaki hisse değişimi nedeniyle tahsil edilmiş gibi gözüken meblağlar Euro cinsinden kişi ve tarih bazında toplam 213.225 satır ve 2.222 sayfadan oluşan listeler 6 cilt olarak Ek-1 dedir (… Holding A.Ş. ‘ne ilişkin listeler Ek-1a’da, … İnşaat A.Ş. ‘ne ilişkin listeler Ek-1b’de ve … kain … Holdings S.A.’ya ilişkin listeler Ek-1c’dedir)…….arz olunur.” denilmiştir. Ayrıca belirtilmeli ki bu yazılarda geçen listeler farklı ek numaraları ile SPK uzmanları … , … , … ve her iki şirket yönetim kurulu başkanı …’ ın imzalarını taşıyan 06/06/2005 tarihli 12 sayfalık tutanakta ve tutanağın ekinde de aynen geçmektedir.
Dosya kapsamında davacı vekilinin ve davalı şirket vekilinin beyanları ve bilirkişi heyetinin 05.03.2012 tarihli rapor ve 16/07/2013 tarihli ek rapor ile davacının 7194 Sayılı Kanun kapsamında davalı şirketin ortağı olduğu anlaşılmıştır.
Mahkememizce yeniden yapılan yargılama ve değerlendirmede; davacı vekilince davalılar aleyhine açılan bu davada davacı davalı şirketin ortağı olduğunun tespiti ve ortaklık oranının tespit ve tescili ile 5.500,00 TL zararının davalı gerçek şahısların sorumlulukları nispetinde mahkemece belirlenerek miktarlarda davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili talep edilmiş ise de; 07/12/2019 tarihinde yayımlanarak yürürlüğe giren 7194 Sayılı Kanunun 41. Maddesi ile eklenen Geçici 4. Madde ile bu kanun kapsamında kurulmuş olan ortaklık ilişkileri hakkında geçerli bir ortaklık ilişkisi bulunmadığı veya primli pay satışı yapıldığı ileri sürülerek sebepsiz zenginleşme, haksız fiil, sözleşme öncesi görüşmelere aykırılık veya sözleşmeye aykırılık nedenlerine dayalı olarak açılan ve kanun yolu incelemesindekiler dahil görülmekte olan menfi tespit, tazminat veya alacak davalarında karar verilmesine yer olmadığına dair karar verileceği ve yargılama gideri ile maktu vekalet ücretinin davalı ortaklık üzerinde bırakılacağı hükmü getirildiğinden uyulan Yargıtay . H.D.’nin 22/11/2021 tarih … Esas … Karar sayılı bozma ilamında bu kanun çerçevesinde değerlendirme yapılarak karar verilmesi istenildiğinden, davacının davası hakkında KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA dair aşagıdaki hükmün kurulmasına karar vermek gerekmiştir.
{HÜKÜM:} Yukarıda gerekçesi açıklanan nedenlerle;
1-Resmi Gazete’ de 07/12/2019 tarihinde yayımlanarak yürürlüğe giren Dijital Hizmet Vergisi İle Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun’ nun 41. Maddesine eklenen geçici 4. Madde gereğince dava hakkında KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA.
Alınması gereken 80,70 TL karar ve ilam harcının peşin alınan 74,30 TL harçtan mahsubu ile bakiye 6,40 TL harcın davalı … şirketinden alınarak hazineye irat kaydına.
Davacının yaptığı 12,20 TL başvuru harcı, 74,30 TL karar ve ilam harcı, 2,10 TL vekalet harcı, 280,90 TL temyiz yoluna başvurma harcı, 54,40 TL temyiz karar harcı, 8,35, TL vekaletname pulu gideri, 3.050,00 TL bilirkişi ücreti gideri, 479,00 TL taraf posta ve davetiye gideri, olmak üzere toplam 3.886,95TL yargılama giderinin davalı … şirketinden alınarak davacıya verilmesine.
Davalıların yaptığı yaptığı tüm yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına.
7194 Sayılı Kanunun 41. Maddesi ile eklenen Geçici 4. Maddesi gereğince takdir edilen maktu 5.100,00 TL vekâlet ücretinin davalı … şirketinden alınarak davacıya verilmesine.
İşbu hükümden sonra gerekli olan karar tebliğ giderinin davacı tarafından karşılanmasına ve hükümden sonraki bu masrafların davalı … şirketinden alınarak davacıya verilmesine.
HMK nun 323–333. maddeleri gereğince hükmün verilmesinden kesinleşmesine kadar olan dönemde tarafların sorumlu olduğu yargılama giderleri de ödendikten sonra varsa tarafların yatırdığı avanstan artanının karar kesinleştiğinde taraflara iadesine.
İşbu gerekçeli kararın 16/06/2022 tarihinde yazıldığına.
Dair gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 15 GÜN İÇERİSİNDE YARGITAY yolu açık olmak üzere bir kısım davalılar vekilinin yüzüne karşı mazereti kabul edilen davacı vekili ile davalı …’ ın miras şirketine temsilci olarak tayin edilen Tasfiye Memurunun ve davalı …’ in yokluğunda açıkça okunup usulen anlatıldı.25/05/2022

Başkan … Üye … Üye … Katip …