Emsal Mahkeme Kararı Konya 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/195 E. 2022/470 K. 07.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA . ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
-{YÜCE TÜRK MİLLETİ ADINA KARAR}-
T.C.
KONYA
. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO :
KARAR NO:

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVA : Alacak (Ticari Nitelikteki Ödünç Verme Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ :
KARAR TARİHİ :
{}Davacı taraf vekilinin davalı taraf aleyhine açtığı işbu dava mahkememizin … Esas sırasına kaydedilmekle, mahkememizde yapılan açık yargılama sonunda, mahkememizin 02/10/2019 tarih … Esas … Karar sayılı kararında belirtilen nedenlerle davanın reddine ilişkin istinaf kanun yolu açık olan bu kararımıza karşı davacının istinaf kanun yoluna başvurması üzerine KONYA Bölge Adliye Mahkemesi . Hukuk Dairesinin 25/01/2022 tarih … Esas … Karar sayılı kararı ile özetle “………….Davacı, tahsilat makbuzu ile ödediği bedel karşılığında davalı şirkete ait 36 adet hamiline yazılı hisse senedini aldığını iddia etmiş, bu iddiasına dayanak olarak da tahsilat makbuzunda numaraları belirtilen hisse senetlerini dosyaya ibraz ettiğini dava dilekçesiyle bildirmiştir. Ancak dosya kapsamından hisse senet asıllarının sunulup sunulmadığı anlaşılamamaktadır. Bu sebeple hisse senet asıllarının davacıda olup olmadığı sorulup senet asıllarının incelenmesi gerekir. Hisse senetlerin hamiline yazılı niteliği gözetildiğinde hisse senedi aslını elinde bulunduran kişi senet üzerinde bu belge nedeniyle kurulan ortaklık ilişkisinin geçersiz olduğunu, ödenen bedelin iadesine ilişkin hak iddia edebilecektir. Bu durumda hisse senedi asıllarının davacı tarafından ibrazının sağlanması, ibraz edilmesi halinde bu durumunun sonuca etkisi üzerinde durularak hüküm kurulması gerekmekte olup, bu sebeple HMK 353/1.a.6 maddesi gereğince; ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, dava dosyasının taraflar arasındaki ihtilaf ile ilgili esasa ilişkin delillerin toplanması ve değerlendirilmesi sonucunda karar verilmek üzere ilk derece mahkemesine gönderilmesi gerektiği sonuç ve kanaatiyle kararımızın kaldırılmasına ve dava dosyasının mahkememize gönderilmesine” kesin olarak karar verilmesi üzerine mahkememize gelen dava dosyası mahkememizin … Esas sırasına kaydedilmekle; mahkememizce yapılan aleni/açık yargılama sonunda;
-{HEYETİMİZCE GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:}-
Davacı vekili dava dilekçesi ile özetle; davalı şirket tarafından yatırılan paraların istendiği an geri çekilebileceği ve bu paralar karşılığında yüksek faiz verileceği vaatleri ile binlerce kişiden para toplandığını, müvekkilinden de 01/01/2001 tarih … sayılı tahsilat makbuzu karşılığı 18.324,00 DM para tahsil edildiğini, müvekkiline bir kısım hisse senetleri verildiğini, davalının Bankalar Kanununun 10. maddesine aykırı olarak mevduat topladığını, davalının Sermaye Piyasası Kanunu 30 ve 31. maddelerine aykırı olarak SPK dan her hangi bir izin olmadan ve izin belgeleri olmadan izinsiz aracılık faaliyetinde bulunduğunu, davalının tacir olup basiretli bir iş adamı gibi davranmadığını, davalının eski TTK ve eski Borçlar Kanunu hükümlerini ihlal ettiğini, davalının şirket hisse senetlerini SPK kaydına aldırmaksızın halka arz ettiklerini, davalının SPK mevzuatına uymayarak küçük yatırımcıları zarara uğrattığını, SPK mevzuatının amacının küçük yatırımcıların zarar görmelerinin engellenmesi olduğunu, SPK tarafından yapılan denetlemelerde şirket hisse senetlerinin izinsiz bir şekilde halka arz edildiğinin ortaya konulduğunu, davalıca şirket sermayesinin tamamı ödenmediği halde hamiline yazılı hisse senetleri çıkarıldığını, şirket yönetim kurulu üyeleri ve çalışanları hakkında yasalara aykırı bu tip faaliyetleri nedeniyle haklarında bir çok ceza soruşturması yapılarak kamu davaları açıldığını bu nedenlerle davalının mal varlığı üzerine dava değerince karar kesinleşinceye kadar ihtiyati tedbir konulmasına, müvekkili ile davalı arasında eski TTK, BK, SPK ve sair mevzuata aykırı olarak kurulan ilişkinin hükümsüzlüğünün tespitine, fazlaya ilişkin talep ve hakları saklı kalmak kaydı ile müvekkilinden tahsil edilen 9.368,91 Euro’nun tahsil tarihinden itibaren 3095 sayılı kanunun 4/a maddesi gereğince devlet bankalarının yabancı parayla açılmış bir vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesini talep etmiştir.
Davalı şirket vekili cevap dilekçesi ile özetle; açılan davanın hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, gerçeğe aykırı ve iyi niyetle bağdaşmayan iddia ve isnatlar içerdiğini, davacının elinde bulundurduğu hamiline hisse senetlerine dayanılarak …’un 11/11/2006 ve 16/12/2006 tarihli genel kurula katıldığını ve asaleten oy kullanıldığını, bu durumda davaya konu hisse senetlerinin dava dışı şahıslara devir edildiğinin kabulü gerektiğini, yani davacının dava tarihi itibariyle davalı şirketten aldığı hisse senedi söz konusu olmadığını, davacının tüm iddialarının zamanaşımına uğradığını, davacı da dahil olmak üzere hiçbir üçüncü şahısa davalı şirketin hisse senedi satışı yapmadığını, davacının sunduğu tahsilat belgesinde ismi geçen … isimli şahsın müvekkili şirketin yetkilisi veya çalışanı olmadığını, şirket kayıtlarında davacının para ödediğine dair herhangi bir kayıt gözükmediğini, SPK denetim raporlarının resmi kayıt – resmi belge niteliğinde olmadığını, neticeden açılan davanın öncelikle zamanaşımı sebebiyle bilahare esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İşbu dava; şirket ortağı olunmadığının, taraflar arasında geçerli bir şirket hisse senedi satışının yapılmadığının ve taraflar arasındaki ortaklık ilişkisinin hükümsüzlüğünün tespiti ve ödenen paranın istirdatına ilişkin alacak davasıdır.
Mahkememizce; taraf vekillerinin verdikleri dilekçeler, davacı vekilinin sunduğu şirket hisse senetleri, 01/01/2001 tarih … sayılı 18.324,00 DM bedelli tahsilat makbuzu başlıklı belge örneği, tarafların sundukları diğer kayıt ve belgeler ile tüm dosyalar arasındaki kayıt ve belgeler incelenmiştir.
Mahkememizin 02/10/2019 tarih ve … Esas … Karar sayılı kararında belirtilen gerekçelerle davanın reddine karar verilmiş idi.
Konya Bölge Adliye Mahkemesi . Hukuk Dairesinin 25/01/2022 tarih ve … Esas … Karar sayılı ilamında; “tahsilat makbuzu ile ödediği bedel karşılığında davalı şirkete ait 36 adet hamiline yazılı hisse senedini aldığını iddia etmiş, bu iddiasına dayanak olarak da tahsilat makbuzunda numaraları belirtilen hisse senetlerini dosyaya ibraz ettiğini dava dilekçesiyle bildirmiştir. Ancak dosya kapsamından hisse senet asıllarının sunulup sunulmadığı anlaşılamamaktadır. Bu sebeple hisse senet asıllarının davacıda olup olmadığı sorulup senet asıllarının incelenmesi gerekir. Hisse senetlerin hamiline yazılı niteliği gözetildiğinde hisse senedi aslını elinde bulunduran kişi senet üzerinde bu belge nedeniyle kurulan ortaklık ilişkisinin geçersiz olduğunu, ödenen bedelin iadesine ilişkin hak iddia edebilecektir. Bu durumda hisse senedi asıllarının davacı tarafından ibrazının sağlanması, ibraz edilmesi halinde bu durumunun sonuca etkisi üzerinde durularak hüküm kurulması gerekmekte olup, bu sebeple HMK 353/1.a.6 maddesi gereğince; ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, dava dosyasının taraflar arasındaki ihtilaf ile ilgili esasa ilişkin delillerin toplanması ve değerlendirilmesi sonucunda karar verilmek üzere ilk derece mahkemesine gönderilmesine” denilerek sözü geçen kararımız kaldırılmıştır.
Konya Bölge Adliye Mahkemesi . Hukuk Dairesinin 25/01/2022 tarih ve … Esas … Karar sayılı ilamı gereğince mahkememizce 25/05/2022 tarihli duruşmada davacı vekiline süre verilerek davaya konu edilen hamiline düzenlenmiş hisse senetleri asıllarının tamamını ibraz edilmesi istenilmiş olup davacı vekili tarafından 01/06/2022 tarihinde hisse senedi asıllarının sunulduğu anlaşılmış olup mahkememizce hisse senedi asılları incelenerek mahkememiz kasasına konulmuştur.
Mahkememizce yapılan yargılama ve değerlendirmede; davacı vekilince Konya BAM . Hukuk Dairesinin 25/01/2022 tarihli kaldırma kararı doğrultusunda dava konusu olan hisse senetlerinin asılları mahkemece verilen süre içerisinde sunmuş olduğundan davacının dava tarihinde ve karar tarihinde hamiline yazılı bu hisse senetleri üzerinde hali hazırda hak sahibi olduğunun ve davada aktif dava ehliyetinin bulunduğunun kabulü gerekmiştir.
Esastan yapılan değerlendirmede ve Konya . Asliye Ticaret Mahkemesinin havuz/seri başı dosyası olan … Esas sayılı dosyasının incelenmesinde; “Konya . Asliye Ticaret Mahkemesinin 25/02/2014 tarih … Esas … Karar sayılı kararının davacı … vekilininin temyizi üzerine Yargıtay . Hukuk Dairesinin 04/06/2015 tarih ve … Esas … Karar sayılı ilamında; “….Davacı vekili, davalı şirket temsilcilerinin yüksek faiz verileceği ve parasını istediği zaman geri alabileceği taahhüdünde bulunmaları üzerine müvekkilinden 132.000 DM tahsil edildiğini, bir süre sonra müvekkilinin parasını istediğini, ancak bu güne kadar kendisine ödeme yapılmadığını ileri sürerek, geçerli bir hisse senedi satımının mevcut olmadığının tesbiti ile 133.314,04 TL’nin faizi ile birlikte davalılardan tahsilini talep ve dava etmiştir Davalılar vekili, müvekkillerinin davacıdan para almadıklarını, davacının şirket ortağı olmadığını ve davacının dayandığı belgenin müvekkilleri ile bir ilgisinin bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davacının sunduğu belgelerde davalı şirket ve onun yönetim kurulu başkanı olan davalı …ın veya yetkililerinin imzalarının bulunmadığı, yine davalı şirketin ticari defter ve belgelerinde davacıdan para tahsil edildiğine ilişkin bir kaydın da mevcut olmadığı, davacının her hangi bir şirket hisse senedi ibraz edememesi ve şirket pay sahipleri defterinde de davacının adının isminin bulunmaması nedenleriyle davacının davalılara 132.000,00 DM verdiğinin ispatlanamadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir. Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir. Dava, geçerli şekilde ortaklık ilişkisinin kurulmadığının tesbiti, hukuka aykırı şekilde kurulan yatırım ilişkisinin hükümsüzlüğü ve davalılar tarafından tahsil edilen paranın istirdadı istemine ilişkindir. Somut olayda davacı vekilince, davalıların Bankacılık Kanunu’na aykırı olarak mevduat topladığı, Sermaye Piyasası Kanunu’na aykırı olarak izinsiz aracılık faaliyetinde bulundukları ve hisse senetlerini kurul kaydına aldırmadan izinsiz halka arz ettikleri, müvekkilinin davalı şirket ile yatırım ilişkisine girdiği, ortak olmak gibi bir amacının bulunmadığı, ödenen para nedeniyle müvekkiline hisse senedi verilmediği, davalıların güveni kötüye kullanarak tahsil ettikleri paraları iade etmedikleri, şirket yöneticileri hakkında bu nedenle açılan çok sayıda ceza davalarının bulunduğu ve davaların devam ettiği ileri sürülmüş ve delil olarak da … Holding antetli “Hesap Ekstresi” başlıklı 12.08.2003 tarihli 132.000 DM değerinde 264 adet hisse olduğunun kayıtlı olduğu ancak üzerinde davalı şirkete ait hiçbir kaşe ve imzanın olmadığı bir belge ile 01.05.2001 tarihli davalı şirket antetli 59 adet hisse karşılığı davacıdan 132.000 DM alındığına ilişkin ve üzerinde “eski hisselerin karşılığına dair ortağımızın mağdur olmaması için yeni hisselerini alana kadar bu makbuz geçerlidir” yazısı olan belgeye ve bu belge altında imzası olan …’nın tanık olarak dinlenilmesine dayanılmıştır. Davalılar vekili ise, davacıdan hiçbir şekilde para alınmadığını, “hesap ekstresi” başlıklı yazının davalıları bağlamadığını, davacının şirket ortağı da olmadığını savunmuştur. Mahkemece tanık olarak dinlenen … ifadesinde “davalı şirket yetkililerinin Almanya’daki işçilerden yüksek kar payı verme vaadiyle para topladığını, davalı şirket yetkilisi … ‘ı evinde misafir ettiğini ve kendisini bulunduğu bölgede temsilci olarak tayin edilerek şirket adına para toplamakla görevlendirildiğini, şirket yetkilileri olan davalı … tarafından bizzat dile getirilerek yüksek kar vaadi ile para toplandığını, para tahsil ettiği kişilere şirket tarafından kendisine verilen makbuz ve şirketin hisse kuponlarını teslim ettiğini” beyan ederek içinde davacının dayandığı tahsilat makbuzunun da koçanı olan bir koçan makbuzu mahkemeye sunmuştur. Mahkemece alınan bilirkişi raporunda; davalı şirketin 2000 ve devamı yıllarda yapmış olduğu genel kurul toplantıları hazirun cetvellerinde davacının adının olmadığı ve bu toplantılara davacının katılmadığı, davalı şirketin 1998 yılında 9 ortakla kurulmasına rağmen dosyaya 2001 yılı öncesine ait ticari defterlerin ibraz edilmediği, 2001 ve 2002 yıllarına ait defterlerin ibraz edildiği ve bu defterlerin de kanunen yapılması zorunlu kapanış tasdiklerinin yapılmadığı, bu defterlerde davacı ile ilgili bir kaydın olmadığı, davacının dayandığı hesap ekstresi başlıklı belgedeki hisse senedi miktarı ve ödenen bedele ilişkin bir bilgiye rastlanılmadığı, davalılar tarafından ortaklık pay defterinin tutulmadığından bahisle buna ilişkin defterin ibraz edilmediği, ancak ticaret sicil müdürlüğü nezdinde yapılan incelemede 1998 yılında ortaklar pay defterinin onay formunun ticaret sicil müdürlüğüne ibraz edildiğinin anlaşıldığı, buna göre davalı şirket tarafından bilerek ortaklık pay defterinin ibraz edilmediği, ibraz edilen defterlerde sermaye, hisse senedi ihraç primleri gibi hesaplar detaylı izlenmediğinden kimden para alınarak hisse senedi verildiğinin tesbit edilemediği, bu hesapların ana hesaplar bazında olmayıp yardımcı hesaplar bazında kaydedilmesi gerektiği, bunun yapılmaması nedeniyle sermaye taahhüt ödemelerinin kimler tarafından yapıldığının belirlenemediği, bu durumda davacının davalı şirkete ortak olup olmadığının veya şirkete para ödeyip ödemediğinin anlaşılamadığı ancak SPK uzmanları tarafından davalı şirkette 1999 yılında iki kez inceleme yapılmak istenildiği halde davalı şirket tarafından SPK ’ya tabi olmadıkları gerekçesiyle denetime izin verilmediği, belge ve bilgi vermediklerinden bahisle mahkeme kararı ile şirkete ait defter ve belgelerin incelenebildiği, buna göre SPK tarafından 09.04.2001 tarihli denetleme raporu hazırlandığı ve bu raporda; yapılan incelemelerde şirkete para veren kişilerin isimlerinin olduğu listelerin, bu kişilere geri ödenen para miktarlarının, Hollanda bölge koordinatörünün yaptığı 72 kişilik isim listesinin, çok sayıda para yatırıldığını gösteren tahsilat makbuzlarının, ortak olan kişiler adına düzenlenmiş cari hesap ekstrelerinin, para yatıran kişilere ve temsilcilere tatil hediyesi verildiğini gösteren belgelerin, boş gayrimenkul hisseye çeviri formlarının, Duisburg-Köln-Düsseldorf bölgesi 16 kişilik temsilciler listesinin, 2967 adet ortaklar listesinin, temsilci hesap ekstrelerinin, davalı şirket antetli ve üzerinde ortak ve temsilci isim ve imzası yazılı 15.000 adet kullanılmış tahsilat makbuzunun, 1623 kişilik şirket ortaklarının bilgilerini içeren listenin ve temsilcilik ile bölge koordinatör sözleşmelerinin tesbit edildiği, şirkete ait şifreli iki adet bilgisayar kayıtlarında 268 adet temsilci ve koordinatörlere ilişkin kayıtların ve bu kişilerin para topladıkları kişilere ilişkin kayıtların tutulduğunun belirlendiği, buna göre para toplanan kişilere ilişkin yasal kayıtların dışında detaylı izleme yapılan ikincil kayıtların tutulduğunun tesbit edildiği ancak toplanan paraların şirketin resmi olarak görünen ortakları tarafından şirkete sermaye ödemesi yapılmış gibi gösterildiğinin belirlendiği, şirketin izinsiz halka arz fiilini gerçekleştirdiğinin ve bilgisayar kayıtlarına göre 6639 kişiden toplam 70.775.335 DM para topladığının tesbit edildiği belirtilmiştir. Bilirkişi heyeti tarafından davacının para verdiğini iddia ettiği ve dosyada tanık olarak dinlenen … ’nın hem SPK raporlarındaki temsilciler listesinde hem de davalı … ’ın ve bir kısım şirket yöneticilerinin suç işlemek için teşekkül oluşturmaktan dolayı yargılandıkları Konya . Ağır Ceza Mahkemesinin … Esas sayılı dosyasında temsilciler listesinde adının yer aldığı, dolayısı ile … ’nın davalı şirket temsilcisi olarak yurtdışında para topladığı kanaatine ulaşıldığı, davacının dayandığı … Holding AŞ. hesap ekstresi başlıklı belgenin Konya . Ağır Ceza Mahkemesinin … Esas sayılı dosyasındaki aynı başlıklı belgeler ile şekil ve içerik olarak benzer olduğu, yine davacının dayandığı tahsilat makbuzunun da anılan ceza mahkemesi dosyasındaki tahsilat makbuzları ile aynı görüntüyü taşıdığı ancak davacının dayandığı tahsilat makbuzundaki hisse adedi ve birim değeri ile ödenen bedel arasında tutarsızlığın olduğu, bu tutarsızlığın davacı tarafından açıklanması gerektiği belirtilmiştir. Mahkemece davacının sunduğu … Holding A.Ş. başlıklı 01/05/2001 tarihli tahsilat makbuzunda tahsil eden bölümünde ismi yazılı … ’nın davalı şirket ile ilgisinin bulunmadığı, gerek ceza mahkemelerine ait dosyalarında ve gerekse SPK denetleme raporlarında davacının, davalı şirkete veya yetkililerine veya çalışanlarına para verdiğine ilişkin hiç bir bilginin bulunmadığı, davalı şirketin yönetici veya çalışanları ile davalı … hakkında ceza mahkemelerince verilmiş her hangi bir mahkumiyet kararının bulunmadığı, davacının davalılara para verdiğine ilişkin davalıları bağlayan bir belgesinin mevcut olmadığı, davalı şirketin ticari defter ve belgelerinde davacıdan para tahsil edildiğine ilişkin bir kaydın olmadığı, buna göre davacının davalılara para verdiğini ispatlayamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de, gerek mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporundan ve gerekse dosya içindeki SPK raporlarından davalı şirket ve yöneticileri tarafından çok sayıda kişiden para toplandığı, hisse senetlerinin izinsiz halka arz edildiği, muhasebe kayıtlarında gerçeğe aykırı kayıtlar bulunduğu, şirket tarafından gerçek kayıtların yanında ayrı bir hesapta ikincil kayıtların tutulduğu, davacının para verdiğini iddia ettiği ve sunduğu tahsilat makbuzunda isim ve imzası olan … ’nın tanık olarak alınan ifadesinde davalı şirket temsilcisi olarak davacıdan para aldığını beyan ettiği ve bu kişinin SPK raporlarında belirtilen temsilciler listesinde adının olduğu, buna göre bu kişinin davalı şirket temsilcisi olarak yurtdışında para toplamak için görevlendirildiği ve yurtdışında bulunan vatandaşların davalı şirkete vermiş oldukları paraların tahsili için açtıkları davalara ilişkin Dairemizden geçen çok sayıda tenfiz dosyasında benzer nedenle davalı şirketin para topladığı anlaşılmaktadır. Bu itibarla mahkemece bilirkişi raporunda açıkça, şirket muhasebe kayıtlarında davacının pay sahibi olduğuna veya şirkete para ödediğine ilişkin bir kayda rastlanılmadığı belirlendiğine göre, taraflar arasında sahih bir ortaklık ilişkisinin mevcut olmadığı, bu durumda davacının zararından davalıların haksız fiil hükümleri uyarınca sorumluluklarının bulunup bulunmadığı üzerinde durulması ve haksız fiil, hile ve aldatma olgusunun tespiti yapılırken, davalı şirketin yöneticileri hakkındaki ceza dosyaları, bu dosyalardaki rapor ve tanık beyanları ve özellikle SPK raporlarında yer alan davalı şirket tarafından para toplanan kişilere ilişkin listelerde davacı adının olup olmadığının belirlenerek oluşacak sonuç çerçevesinde davalıların hukuki durumunun tayin ve takdir edilmesi gerekirken, davacının para verdiğini iddia ettiği … ’nın davalı şirketin kayıtlı çalışanı olmadığı, ödenen paranın şirket kayıtlarında görünmediği ve davacının dayandığı tahsilat makbuzu ile hesap ekstresi belgesinin davalı … bağlamadığından bahisle davanın reddine karar verilmesi doğru olmamış, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir. SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 04/06/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.” denilerek sözü geçen kararımız davacı … yararına bozulmuş ve bozma üzerine dosya Konya . Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas sırasına kaydedilmiş ve bozma üzerine tekrar yapılan yargılamada mahkememizce usul ve yasaya uygun bozma ilamına uyulmuştur. Ancak ne var ki bozma ilamına uygun inceleme ve araştırma yapılmasına rağmen Konya . Asliye Ticaret Mahkemesinin 11/02/2019 tarih … Esas … Karar sayılı kararı ile yine davacı … ‘in davasının reddine karar verildiği” anlaşılmıştır.
Davacısı … olan işbu … Esas sayılı dava dosyamızda da belirtilen emsal bozma ilamı nazara alınarak araştırma ve inceleme yapılmıştır.
Mahkememizce; taraf vekillerinin verdikleri dilekçeler, davacı vekilinin sunduğu şirket hisse senetleri, 01/01/2001 tarih … sayılı 18.324,00 DM bedelli tahsilat makbuzu başlıklı belge örneği, tarafların sundukları diğer kayıt ve belgeler ile tüm dosyalar arasındaki kayıt ve belgeler incelenmiştir.
Son dönemdeki yerleşik Yargıtay kararları gereği bilirkişi kurulunun bir şirketler hukuku uzmanı, bir SPK uzmanı ve bir muhasebe uzmanı bilirkişilerden oluşturulması ön görüldüğünden resen refakate alınan ticaret/şirketler hukuku uzmanı bilirkişi Yrd. Doç. Dr. …, muhasebe uzmanı bilirkişi … ve sermaye piyasası uzmanı Prof. Dr. … ‘nın katılımları ile davalı şirketin merkezinde 15/02/2019 günü keşfen inceleme yapılmış olup; keşfe katılan bilirkişi kurulundan davalı şirketin tüm defter ve belgeleri ile dosyamızdaki belgeleri inceler içerikte 12/06/2019 havale tarihli rapor alınmıştır.
Davacının sunduğu … Holding A.Ş. başlıklı 01/01/2001 tarih … sıra numaralı tahsilat makbuzunda teslim eden bölümünde davacının ad ve soyadı ve imzası ile tahsil eden bölümünde ismi okunamayan … soy ismi ve imzası vardır. Ancak ne var ki davalı vekili bu belgeyi ve içeriğini kabul etmediği gibi ismi okunamayan … soy isimli kişinin müvekkiliyle bir ilgisinin olmadığını beyan etmektedir. Davacı, tahsilat makbuzundaki 18.324 DM yi davalıya verdiğini ispatlamalıdır. Tahsilat makbuzunda davalı şirket yetkilisi ve görevlisinin imzası yoktur. Konya . Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas sayılı dosyasından Uyap’tan dosyamıza aktarılan Ticaret Sicilinden ve SGK dan gelen yazı cevaplarına göre tahsilat makbuzunda tahsil eden bölümünde isim ve imzası bulunan ismi okunamayan … soy isimli kişinin davalı …Ş. ile bir ilgisinin olduğu ortaya konulamamıştır. Davacı, tahsilat makbuzunda ismi geçen … soy isimli kişinin davalı şirketle ilgisini ve özellikle davalı adına şirket hisse senedi satmaya veya para tahsiline yetkisinin olduğuna ilişkin başkaca bir delil ve belge sunamamıştır.
Davalı şirketin şirket defter ve belgelerini inceleyen bilirkişilerin gerekçeli, denetlemeye ve hükme el verişli raporlarında da belirttikleri gibi; davalı şirketin yöneticilerinin veya çalışanlarının veya yetkililerinin haklarında ceza mahkemelerince verilmiş her hangi bir mahkumiyet kararının olmaması, mahkumiyet kararı olsa bile o mahkumiyet kararının içeriğinin ve taraflarının ne olduğunun ayrı bir tartışmanın konusu olması, davacının sunduğu belgelerde davalı şirketin veya yetkililerinin imzalarının olmaması, davacının şirkete para verdiğine ilişkin davalı … bağlayan bir belgesinin olmaması, davalı şirketin ticari defter ve belgelerinde davacıdan para tahsil edildiğine ilişkin bir kaydın olmaması, böyle bir kayıt olmayınca ticari defterlerin noter açılış ve kapanış tasdiklerinin olup olmamasının sonuca etkisinin olmaması, böylelikle davalı şirketin ticari defterlerinin kendisi aleyhine delil oluşturacak bir durumunun olmaması, davacının şirket pay sahipleri defterinde de isminin bulunmaması nedenleriyle davacı davalı şirkete dava konusu ettiği 18.324,00 DM yi verdiğini ispatlayamadığından, bilirkişi kurulunun düzenlediği rapor ve şirket kayıtları ve SPK listeleri karşısında: davacının, davalı şirkete herhangi bir para verdiğinin ispatlayamadığı, ayrıca davacı vekilince dosyaya sunulan hisse senetlerinin (söz konusu hisse senetlerinin numaraları tahsilat makbuzu adlı belge de yer almaktadır) 11/11/2006 ve 16/12/2006 tarihli hazirun cetvellerinde yer alan bilgilere göre … tarafından kullanıldığı, ancak davacı tarafından dava dosyasına sunulan … Holding AŞ Tahsilat Makbuzu başlıklı belgede 01/01/2001 tarihine yer verildiği, bu durumda söz konusu hisse senetlerinin davadan önce davacı tarafça 3. kişiye devir edildiğinin veya 3. kişiye devir edilip, dava açılmadan önce 3. kişi …’tan geri teslim alındığının kabulü gerektiği kanaatine varılmıştır.
HMK nun İSPAT YÜKÜ başlıklı 190. maddesi;”(1) İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.(2) Kanuni bir karineye dayanan taraf, sadece karinenin temelini oluşturan vakıaya ilişkin ispat yükü altındadır. Kanunda öngörülen istisnalar dışında, karşı taraf, kanuni karinenin aksini ispat edebilir.” hükmünü amirdir.
TMK nın İSPAT YÜKÜ başlıklı 6. maddesi; “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.” hükmünü amirdir.
Davada HMK 190. ve MK 6. maddelerine göre ispat yükü davalı şirkete para verdiğini iddia eden davacı taraftadır, HMK hükümlerine göre davacı iddialarını senet veya belgeyle ispatlamak zorundadır. Davacı taraf bu davada yemin deliline de dayanmamıştır. Açıklanan tüm bu nedenlerle ispatlanamayan davanın reddine dair aşağıdaki hükmün kurulmasına karar vermek gerekmiştir.
-{HÜKÜM:}- Yukarıda gerekçesi açıklanan nedenlerle;
DAVACININ DAVASININ REDDİNE.
Alınması gereken 80,70 TL karar ve ilam harcının peşin alınan 968,66 TL harçtan mahsubu ile fazladan alınan 887,96 TL harcın Harçlar Kanunu 31. maddesi gereğince karar kesinleştiğinde talep halinde davacıya iadesine.
Davacının yaptığı tüm yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına.
Davalının yaptığı herhangi bir yargılama gideri olmadığından bu konuda bir karar verilmesine yer olmadığına.
Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince reddedilen miktara göre takdir ve hesaplanmış olan 9.200,00 TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine.
İşbu hükümden sonra gerekli olan karar tebliğ giderinin davacı tarafından karşılanmasına ve hükümden sonraki bu masrafların davacının kendi üzerinde bırakılmasına.
HMK nun 323–333. maddeleri gereğince hükmün verilmesinden kesinleşmesine kadar olan dönemde tarafların sorumlu olduğu yargılama giderleri de ödendikten sonra varsa tarafların yatırdığı avanstan artanının karar kesinleştiğinde taraflara iadesine.
İşbu gerekçeli kararın 13/09/2022 tarihinde yazıldığına.
Dair gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere yapılan duruşma sonunda oy birliği ile verilen karar taraf vekillerinin yüzüne karşı açıkça okunup usulen anlatıldı. 07/09/2022

Başkan … Üye … Üye … Katip …