Emsal Mahkeme Kararı Konya 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/599 E. 2022/592 K. 21.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C. TÜRK MİLLETİ ADINA
KONYA GEREKÇELİ KARAR
. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO :
KARAR NO :

HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI : … – …
VEKİLİ :
DAVALI : … – …
VEKİLİ :
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ :
KARAR TARİHİ :
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH :

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin dava dilekçesi özetle; Müvekkili firma … Satış A.Ş. İle davalı firma … Ticaret Limited Şirketi arasında bir satış sözleşmesi akdedildiğini, söz konusu satışa dair müvekkili firmanın 01/12/2020 ve 15/04/2021 tarihli faturasının mevcut olduğunu, davalı taraf fatura tutarının tamamını karşılamadığından dolayı taraflarınca Konya . İcra Müdürlüğü … esas sayılı ilamlı takibi başlattıklarını, davalı taraf söz konusu borca itiraz etmesiyle birlikte 07/10/2021 tarihli karar ile takip durdurulduğunu, borçlunun Konya . İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyaya yapmış olduğu haksız ve hukuka aykırı itiraz ile ilgili olarak; Sayın mahkememizce yapılacak tensip ile birlikte İİK’nın m. 257 ve devamı maddeleri uyarınca (dava değeriyle sınırlı olacak şekilde) davalı/borçlunun menkul-gayrimenkul ve 3.kişilerde bulunan hak ve alacakları ile ilgili olarak İhtiyati haciz kararı verilmesine, Sayın mahkememizce yapılacak yargılama neticesinde huzurdaki davanın kabulü ile birlikte; itirazın iptaline ve takibin kaldığı yerden devamına, alacağının likit/belirlenebilir olduğu da dikkate alınarak takip alacağının %20’sinden az olmamak üzere borçlu şirketin icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekilinin sunmuş olduğu cevap dilekçesi özetle;.Müvekkili şirket ile davalı şirket arasında ticari ilişki gerçekleşmemiş olup, davalı taraflarca icra takibine konu edilen fatura içeriğinde yer alan ürünler/üretimler müvekkili şirkete hiçbir zaman teslim edilmediğini, davalı tarafça icra takibine konu edilen malların müvekkiline teslim edildiğine yönelik dosya kapsamına herhangi bir belgede sunulmadığını, mal teslimi veya hizmet ifasından önce fatura ya da benzeri belgelerin düzenlenmesi mümkün olmayıp, bu şekilde düzenlenen belgeler de hukuken geçerli bir belge olmadığını, Yargıtay bir kararında faturanın içeriğine 8 gün içerisinde itirazda bulunulmaması halinde sadece faturada belirtilen verilerin doğru olduğu karinesinin doğacağı, yani faturanın verilmesine sebep olan iş veya hizmetin yapılmış olduğunun kabulü anlamına gelmeyeceğine hükmettiğini, anılan karara göre sözleşme konusu işin yapılmış olduğunun davacı/alacaklı tarafından kanıtlanması gerektiğini ve faturanın ticari deftere kaydedilmiş olması bile yalnızca karine teşkil etmekte olup her zaman aksi ispat edilebildiğini, Yargıtay yukarıdaki hususla ilgili bir kararında, somut olaydaki makbuzun altında davalı tarafa ait imza olmadığına dikkat çekerek faturanın tek başına alacağın varlığına delil olamayacağını belirttiğini, teslimin hukuki bir işlem olması ve bu işlemin ancak yazılı delille ispat edilebilmesi sebebiyle yerel mahkemenin davanın kabulüne dair verdiği kararı usul ve yasaya aykırı bularak bozduğunu, Yargıtayın bu kararı süresi içinde itiraz edilmeyen faturanın, konusu olan malın teslim edilmiş, iş veya hizmetin yapılmış olduğunun kabulü anlamına gelmeyeceği yönünde olduğunu, alacaklının kendi defterlerindeki kayıtları dayanak belge ile doğrulanmadığı sürece mal teslimi hususunda tek başına delil olarak kabul edilemediğini, güncel Yargıtay kararlarına göre satış faturalarının borçlu defterlerine işlenmiş olması mal teslim edilmediği savunmasını bertaraf etmemekte olduğunu beyanla; davanın usulden ve esastan reddine, kötüniyetli takip nedeni ile %20 den aşağı olmamak kaydı ile kötüniyet tazminatına hükmedilmesine, masraf ve ücreti vekâletin davacı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
(II) YARGILAMADA TOPLANAN DELİLLER:
Mahkememizce; Konya .İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası, uyap sistemi üzerinden celp edilerek incelenmiştir.
Mali Müşavir Bilirkişi … 09/06/2022 tarihli raporunda özetle; Rapor içeriğinde yapılan açıklamalar ve dosyaya mübrez belge, bilgi, takip dosyası, davacı yana ait ait incelenen 2020 ve 2021 yılı ticari defter-belgeleri ile sınırlı olarak yapılan tespit, inceleme ve değerlendirmeler neticesinde; Dava konusunun, taraflar arasındaki ticari ilişki çerçevesinde davalı adına tanzim edilen 2 adet faturadan kaynaklı alacağına ilişkin yürütülen takibe, davalı yanın itiraz etmesi üzerine itirazın iptali davasının açıldığını, davalı şirketin incelenen 2020 ve 2021 yılları e-ticari defterlerinin beratlarının yasal süresi içerisinde oluşturulduğunu, envanter defterinin açılış tasdikinin süresinde yapıldığı, bu itibarla ticari defterlerinin lehine delil niteliği taşıdığını, davalı şirketin BA formlarında davacı tarafından düzenlenen faturaların ilgi dönemlerinde beyan edildiği; ( Aralık 2020 ve Nisan 2021) davalı ticari defterlerine göre; icra takibine konu 01.12.2020 ve 15.04.2021 tarihli faturaların kayıtlı olduğu ve 28.06.2021 tarihi itibariyle davalı yanın icra takibine konu faturalar nedeniyle 24.877,20 TL davacı şirkete borçlu olarak göründüğü ve bu tarihten sonra başka bir işlem bulunmadığını, Defter Kayıtlarında özetle; Davacı Tarafından Düzenlenen Faturalar Toplamı 186.602,99 TL, davalı Tarafından Düzenlenen Fiyat Farkı Faturası -16.725,79 TL, davalı Tarafından Gönderilen EfT toplamı -145.000,00 TL, Bakiye (Davalı Yanın Borcu) 24.877,20 TL olduğu tespit edildiği görüş ve kanaatini bildirmiştir.
Mali Müşavir Bilirkişi …’ın İstanbul . Asliye Ticaret Mahkemesi … Talimat sayılı dosyasına sunmuş olduğu 30/06/2022 tarihli raporunda; Yapılan mali inceleme neticesinde davacının; İncelenen 2020 — 2021 yılları ticari defterlerinin kendi adına delil vasfına haiz olduğunu, davalı adına düzenlemiş olduğu faturaları BS formunda bildirim konusu yaptığını, incelenen ticari defter kayıtlarında, 21.09.2021 icra takip tarihi itibariyle davalıdan takdiri Sayın Mahkememizin olmak üzere 24.877.20 TL alacaklı olduğunu, icra takibinde talep ettiği faiz ve icra inkâr tazminatı isteminin Sayın Mahkemenizin takdirlerinde bir husus olduğu yönündeki görüş ve kanaatini bildirmiştir.
Davalı vekilinin bilirkişi raporuna karşı 07/07/2022 havale tarihli beyan dilekçesinde özetle;Dosya kapsamına sunulan bilirkişi raporunda yer alan aleyhe hususları kabul etmediklerini, Şöyle ki; cevap dilekçelerin de belirttikleri üzere müvekkilinin şirket ile davalı şirket arasında ticari ilişki gerçekleşmemiş olup, davalı taraflarca icra takibine konu edilen fatura içeriğinde yer alan ürünler/üretimler müvekkili şirkete hiçbir zaman teslim edilmediğini, davalı tarafça icra takibine konu edilen malların müvekkiline teslim edildiğine yönelik dosya kapsamına her hangi bir belgede sunulmadığını, mal Teslimi ve Hizmet İfasından Önce Fatura Düzenlenmesinin Mümkün Olup Olmadığına İlişkin olarak fatura düzenlenmiş ve muhatabı bu faturayı tebellüğ ederek sekiz günlük süre içerisinde itiraz etmemişse faturanın mutat münderecatını yani satılan malın cinsi veya yapılan işin adedi, türü, bedeli gibi hususları kabul etmiş sayıldığını, hukuki açıdan fatura kesilmiş olmasına rağmen, gerçekte mal teslimi yapılmamış veya hizmet tamamlanmamış ise faturanın delil olabilme niteliğinden yararlanabilmek mümkün olmadığı gibi, alıcının KDV hariç, fatura bedeli kadar borçlandığını söylemek de mümkün olmadığını, belirtilen bu nedenlerle, mal teslimi veya hizmet ifasından önce fatura ya da benzeri belgelerin düzenlenmesi mümkün olmayıp, bu şekilde düzenlenen belgeler de hukuken geçerli bir belge olmadığını, sayın bilirkişinin raporunda belirttiği 15.04.2021 tarihli 24.104,30TL bedelli faturaya ilişkin müvekkile teslim edilmiş ürünler/üretimler olmadığını, yukarıda izah ettikleri sebepler ve sayın mahkememizce re’sen görülecek sebepler ile davanın reddine karar verilmesini talep ettiklerini beyan etmiştir.
Davacı vekilinin 09/06/2022 tarihli bilirkişi raporuna karşı 26/06/2022 havale tarihli beyan dilekçesinde özetle; Konya . İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası kapsamında borç miktarı olarak 24.877,20 TL talep edildiğini ve ödeme emri ile takip talebi ile bu husus sabit hale geldiğini, dolayısıyla anlaşıldığı üzere müvekkili şirket adına bilirkişinin de tespit ettiği rakam talep edilmiş olup taraflarınca herhangi fazla borç talebi olmadığını, ancak davalı taraf ödeme yapmayıp süreci uzatmak adına borca itiraz ederek müvekkili şirketi mağdur etmeye çalıştığını ve basiretli bir tacir gibi davranma yükümlülüğünü ihlal ettiğini, bunun yanı sıra; borçlu, yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu bilebilecek durumda ise/ tespit edebiliyor ise –ki huzurdaki davada borçlunun borcunu bilmemesi mümkün olmadığını, kötüniyetli olmasa dahi icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerektiğini, (bkz. Yargıtay . Hukuk Dairesi’nin 26.12.2002 tarih ve e:… , k:… sayılı kararı; Yargıtay . Hukuk Dairesi’nin 14.04.2004 tarih ve e:… , k:… sayılı kararı) müvekkili şirketin ticari defterlerine ilişkin bilirkişi incelemesi henüz sonuçlanmamış olmakla birlikte gelecek raporun işbu raporda ileri sürülen hususları doğrulayacağına dair inançları tam olduğunu, hal böyleyken davalı tarafın itirazının dayanıksız olmasını bilmesine rağmen borcu inkar ettiğinden dolayı icra inkar tazminatı hükmedilmesi gerektiğini, yukarıda izah olunan ve re’sen dikkate alınacak hususlar ışığında fazlaya dair talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla; sayın mahkememizce yapılacak yargılama neticesinde huzurdaki davanın kabulü ile birlikte; itirazın iptaline ve takibin kaldığı yerden devamına, alacağının likit/belirlenebilir olduğu da dikkate alınarak takip alacağının %20’sinden az olmamak üzere borçlu şirketin icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderlerinin karşı tarafa yükletilmesine, 1136 sayılı avukatlık kanunu’nun 4667 sayılı kanun’la değişik 164/son fıkrası uyarınca karşı taraf vekalet ücretinin avukat olarak adımıza hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
III) DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
İşbu dava; İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
davasıdır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık konularının; Konya . İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı faturadan kaynaklı takipte, takibe itirazın haklı olup olmadığı, icra takibinde belirtilen miktarda alacağın bulunup bulunmadığı, itirazın iptalinin gerekip gerekmediği hususları olduğu anlaşılmıştır.
TMK’nun İspat kuralları, İspat yükü başlıklı 6. maddesi; “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.” hükmünü amirdir.
HMK’nun İspat ve Deliller
, Genel Hükümler
, İspat yükü başlıklı 190. maddesi; “(1) İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. (2) Kanuni bir karineye dayanan taraf, sadece karinenin temelini oluşturan vakıaya ilişkin ispat yükü altındadır. Kanunda öngörülen istisnalar dışında, karşı taraf, kanuni karinenin aksini ispat edebilir.” hükmünü amirdir.
HMK’nun Ticari defterlerin ibrazı ve delil olması başlıklı 222. maddesi; “(1) Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir. (2) Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır. (3) İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. (Ek cümle:22/7/2020-7251/23 md.) Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.(1) (4) Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur. (5) Taraflardan biri tacir olmasa dahi, tacir olan diğer tarafın ticari defterlerindeki kayıtları kabul edeceğini belirtir; ancak, karşı taraf defterlerini ibrazdan kaçınırsa, ibrazı talep eden taraf iddiasını ispat etmiş sayılır.” hükmünü amirdir.
Görüldüğü üzere ticari defterlerin sahibi lehine delil sayılması istisnai bir haldir. Ticari defterlerin sahibi lehine delil olabilmesi için bir takım şartların bir arada gerçekleşmesi gerekmektedir. Bu şartların neler olduğu 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “Ticari Defterlerin İbrazı Ve Delil Olması” başlıklı 222. maddesinin 3. Fıkrasında ” İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi (Değişik 28.07.2020T. 7251 Sy. Kanun-23.madde) yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. (Değişik 28.07.2020T. 7251 Sy. Kanun-23.madde). Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.” şeklinde belirtilmiştir.
Mahkememizce alınan bilirkişi raporu ile somut dava dosyamızda HMK 222. Maddenin 3 fıkrasında belirtilen hususlardan ” ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi (Değişik 28.07.2020T. 7251 Sy. Kanun-23.madde) yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir.” hükmünün uygulama alanı bulacağı açıktır.
Davalı Ticari defterlerde yapılan bilirkişi incelemesi neticesinde; Takip ve dava konusu faturaların davalı ticari defterlerinde ve BA formlarında yer aldığı açıkca anlaşılmıştır. Bu nedenle davalının faturaya konu malların kendisine teslim edilmediği yönündeki itirazlarına itibar edilmemiştir.
Yukarıda belirtilen nedenler ve açıklayıcı, gerekçeli, denetime ve hüküm kurmaya elverişli bilirkişi raporları ve diğer delil ve belgeler hep birlikte değerlendirildiğinde; davacı vekilinin davalı aleyhine açtığı itirazın iptali davasının kabulü ile; dosyaya konu Konya . İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasındaki itirazın iptali ile; takibin 24.877,20 TL asıl alacak üzerinden devamına, alacak likit olduğundan hüküm altına alınan 24.877,20 TL üzerinden % 20 oranında hesaplanan 4.975,44 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar vermek gerekmiş olup aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
(IV) HÜKÜM SONUCU, YARGILAMA GİDERLERİ VE KANUN YOLU:
Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı …Ş.’ nin davalı … Ticaret Limited Şirketi aleyhine açtığı itirazın iptali davasının KABULÜ İLE;
Dosyaya konu Konya . İcra Müdürlüğü … Esas sayılı takip dosyasındaki İTİRAZIN İPTALİ ile takibin 24.877,20 TL asıl alacak ve takip tarihinden itibaren asıl alacağa yıllık %16,75 ve değişen oranlarda işleyecek avans faizi ÜZERİNDEN DEVAMINA,
2-Alacak likit olduğundan; hüküm altına alınan 24.877,20 TL üzerinden % 20 oranında hesaplanan 4.975,44 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Alınması gereken 1.699,36 TL karar harcından peşin olarak alınan 300,46 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.398,9‬ TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
4-Davacı tarafından yatırılan 59,30 TL başvurma harcı, 20 vekalet harcı, 300,46 TL peşin harç, toplamı ‭379,76‬ TL’ nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 1.200,00 TL bilirkişi ücreti, ‭142 TL posta tebligat gideri olmak üzere toplam 1.342,00 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı kendisini bir vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen 9.200,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
7-Arabuluculuk faaliyeti sonunda taraflara ulaşılamaması, taraflar katılmadığı için görüşme yapılamaması veya iki saatten az süren görüşmeler sonunda tarafların anlaşamamaları hâllerinde iki saatlik ücret tutarı tarifenin birinci kısmına göre Adalet Bakanlığı bütçesinden ödendiğinden ve bu ücret ve ayrıca adliye arabuluculuk bürosu tarafından yapılmış zaruri giderler de Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılandığından ve bu giderler de yargılama gideri sayıldığından buna göre 2020 yılı tarifesine göre iki saatlik görüşme nedeniyle taraf başına saati 330,00 TL den toplam 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davalıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına (harç tahsil müzekkeresi yazılmasına).
8-Davacı tarafından yatırılan ve dosyada bakiye kalan gider avansının HMK’nın 333. maddesi gereğince karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Dair; davacı ve davalı vekilinin yüzüne karşı, 6100 sayılı HMK’nın 341-345 maddeleri uyarınca kararın taraflara tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde mahkememize veya başka bir yer mahkemesine verilecek istinaf dilekçesi ile Konya Bölge Adliye Mahkemesi ilgili İstinaf Dairesine İstinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi. 21/10/2022

Katip … Hakim …