Emsal Mahkeme Kararı Konya 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/503 E. 2022/571 K. 14.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA . ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: … Esas – …
T.C.
KONYA
. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR
ESAS NO :
KARAR NO :

HAKİM :
KATİP :

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ :
KARAR TARİHİ :
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH :
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
(I) TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesi ile özetle; Davalı borçlu aleyhine 10 adet faturaya dayalı icra takibi başlatılmış olup davalının bu takibe süresinde itiraz ederek İcra Müdürlüğünden takibin durdurulmasını talep ettiğini ve neticede takibin durduğunu, davalı borçlunun itiraz dilekçesinde davacı alacaklı ile hiçbir bağının olmadığını beyan ettiğini, davalı borçlunun, takip dayanağı 10 adet fatura karşılığında inşaat malzemelerini aldığını, ancak bedellerinin ödenmediğini, borçlunun itirazı üzerine arabuluculuğa başvurulduğunu ancak davalı borçlunun görüşmelere dahi katılmadığını, bu nedenlerle, borçlunun icra takibine yaptığı itirazının iptaline, borçlunun takip konusu borcu takip dosyasında belirtilen faiziyle ödemeye ve takip konusu alacağın % 20’sinden az olmamak üzere tazminata mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı usulünce yapılan tebligata rağmen duruşmaya katılmamış davaya yönelik cevap vermemiştir.
(II) YARGILAMADA TOPLANAN DELİLLER:
Mahkememizce; Ilgın İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası UYAP sistemi üzerinden celp edilerek incelenmiştir.
Kaymakkapı Vergi Dairesinin 09/11/2021 tarihli cevabı yazısı ile davalı …’ın bilanço esasına göre defter tuttuğunun bildirildiği görülmüştür.
Isparta Ticaret ve Sanayi Odasının 11/11/2021 tarihli cevabı yazısı ile davalı …’ın ticaret sicil gazete örneğinin gönderildiği görülmüştür.
SMMM bilirkişi … 22/06/2022 tarihli bilirkişi raporunda özetle; Dava konusunun, taraflar arasında bulunan cari hesap ilişkisinden kaynaklı 10 adet faturadan kaynaklı 47.870,00 TL cari hesap alacağının tahsili amacıyla yürüttüğü takibe yapılan itirazın iptali talebinden ibaret olduğu, davacı vekilinin dava dilekçesinde 36.957,50 TL tutarında cari hesap alacağının olduğunu belirttiği; davacının incelenen 2021 yılı ticari defterlerinin lehine delil niteliğinin bulunduğu, davacı şirket tarafından davalı adına tanzim edilen takibe konu faturaların E-Fatura şeklinde usulüne uygun düzenlendiği ve faturaların yasal süresi içerisinde BS formlarında beyan edildiği, davalı tarafından düzenlenen iade faturasının bulunmadığı; davacı şirket defterlerine göre, icra takip tarihi itibariyle icra takibine konu faturalar nedeniyle 36.957,50 TL alacaklı olduğu, davalı yanın dosyaya sunulu savunma dilekçesinin bulunmadığı ve davalı yanın ticari ikametgahının da Isparta’da olduğunun görüldüğü ve defterlerinin incelenemediği görüş ve kanaatini bildirmiştir.
(III) DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
İş bu dava; İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasıdır.
Dava faturaya bağlanmış alacağın tahsili için girişilen icra takibine vaki itirazın iptali davasıdır
Davacı taraf dava dilekçesiyle, davalı adına düzenlenen faturaların davalı tarafından ödenmemiş olduğunu, bu cihetle icra takibi başlatıldığı, tutarlarının tamamına itiraz ettiğini, itirazların haksız ve yersiz olduğunu, bu nedenlerle vaki itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesini talep etmiştir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık konularının; Ilgın İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı faturalardan kaynaklı takipte, takibe itirazın haklı olup olmadığı, icra takibinde belirtilen miktarda alacağın bulunup bulunmadığı, itirazın iptalinin gerekip gerekmediği hususları hususları olduğu anlaşılmıştır.
Mahkememizce tarafların ticari defterleri sunulması ve yerlerinin bildirilmesi hususunda süre tanınmış olup, süresi içerisinde davacının defterlerini sunduğunu ancak davalının sunmadığı anlaşılmıştır. Mali Müşavir Bilirkişi … davacı ticari defterleri yönünden tanzim ettiği rapor ayrıntılı, gerekçeli, denetlenebilir ve hüküm kurmaya elverişli olduğu görüldüğünden bilirkişi raporu mahkememizce hükme esas alınmıştır.
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 222. maddesinin 1. Fıkrasında yer alan açık kanun hükmü uyarınca; uyuşmazlığın çözümü için mahkeme kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine vereceği karar ile ticari defterlerin ibrazını isteyebilir ve ticari defterleri delil olarak inceleyebilir. Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 222. maddesinin 2. Fıkrasındaki “kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulma, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış olma ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olmasıdır.” hükmüne uygun olmaları aranmaktadır. Genel hukuk kuralları dâhilinde bir kimsenin kendi düzenlemiş olduğu belgenin kendi lehine delil sayılması mümkün değildir.
Görüldüğü üzere ticari defterlerin sahibi lehine delil sayılması istisnai bir haldir. Ticari defterlerin sahibi lehine delil olabilmesi için bir takım şartların bir arada gerçekleşmesi gerekmektedir. Bu şartların neler olduğu 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “Ticari Defterlerin İbrazı Ve Delil Olması” başlıklı 222. maddesinin 3. Fıkrasında ” İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi (Değişik 28.07.2020T. 7251 Sy. Kanun-23.madde) yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. (Değişik 28.07.2020T. 7251 Sy. Kanun-23.madde). Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.” şeklinde belirtilmiştir.
Mahkememizce alınan bilirkişi raporu ile somut dava dosyamızda HMK 222. Maddenin 3 fıkrasında belirtilen hususlardan ” ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi (Değişik 28.07.2020T. 7251 Sy. Kanun-23.madde) yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir.” hükmünün uygulama alanı bulacağı açıktır.
Zira davalıya 15.04.2022 tarihli ön inceleme duruşma tutanağında kesin süre içinde ticari defter ve belgelerin bulunduğu yerin bildirilmesi için ara karar kurulmuş ve ihtarlı tebliğ mazbatası ile istenmiş ama süresi içerisinde cevap ve beyanda bulunulmamıştır. Bu nedenle HMK 222/3. Madde hükmü gereğince usulüne uygun tutulmuş davacı ticari defterleri lehine delil olarak kabul edilmiştir.
İtirazın iptâli davalarında İcra ve İflas Kanunu’nun 67/2. maddesi çerçevesinde alacaklı yararına icra inkâr tazminatına hükmedilebilmesi için, usulüne uygun şekilde yapılmış bir icra takibinin bulunması, borçlunun süresi içerisinde itiraz etmesi ve alacaklının, alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması gerekir. Burada, borçlu itirazının kötüniyetle yapılmış olması ve alacağın bir belgeye bağlanmış bulunması koşulları aranmaz. İcra inkâr tazminatı, hakkındaki icra takibine itiraz ederek durduran ve çabuk sonuçlandırılmasına engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır.
Bu yasal koşullar yanında, takibe konu alacağın likid olması da zorunludur. Her uyuşmazlığın kendine özgü somut özelliklerine göre değişmekle birlikte, bir uyuşmazlıkta alacağın likid olup olmadığı belirlenirken, alacak ve onun borçlusu birlikte değerlendirilmelidir. Buna göre, likid bir alacaktan söz edilebilmesi için, ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması; böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması; başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Gerek borç ve gerekse borçlu bakımından, bu koşullar mevcut ise, ortada likid bir alacak bulunduğu kabul edilmelidir (HGK’nun 07.06.2006 tarih … Esas, … Karar sayılı kararı).
Bu ilke ve kurallar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; mahkememizce hükmedilen asıl alacak miktarı ticari defterlerinde yapılan inceleme ile de sabit olmuş ve bu miktar alacağın varlığı saptanarak hüküm kurulmuştur. Davalılar bu miktar borçlu olduğunu bilecek durumda olduğundan hükmedilen miktarın likid bir alacak olduğunun kabulü gerekir. Anılan açıklamalar uyarınca icra inkar tazminatına hükmedilmiştir.
Bu durumda ticari defter kayıtları ile alacağın varlığının ispatlandığı anlaşıldığından, davalı borçlunun Ilgın İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasındaki itirazın iptali ile takibin 36.957,50 TL asıl alacak üzerinden devamına, alacak likit olduğundan hüküm altına alınan 36.957,50 TL üzerinden % 20 oranında hesaplanan 7.391,50 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
(IV) HÜKÜM SONUCU, YARGILAMA GİDERLERİ VE KANUN YOLU:
Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Davacının davalı aleyhine açtığı itirazın iptali davasının KABULÜ İLE;
1-Dosyaya konu Ilgın İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasındaki İTİRAZIN İPTALİ ile; takibin 36.957,50 TL asıl alacak ve takip tarihinden itibaren asıl alacağa yıllık %9 ve değişen oranlarda işleyecek yasal faiz (Adi Kanuni Faiz) ÜZERİNDEN DEVAMINA,
2-Alacak likit olduğundan; hüküm altına alınan 36.957,50 TL üzerinden % 20 oranında hesaplanan 7.391,50 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Alınması gereken 2.524,57 TL karar harcından peşin olarak alınan 391,80 TL harcın mahsubu ile bakiye 2.132,77‬‬ TL’nin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
4-Davacı tarafından yatırılan 59,30 TL başvurma harcı, 8,50 vekalet harcı, 391,80 TL peşin harç toplamı 459,60‬ TL’ nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 600,00 TL bilirkişi ücreti ile 44,70 TL posta tebligat giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Arabuluculuk faaliyeti sonunda taraflara ulaşılamaması, taraflar katılmadığı için görüşme yapılamaması veya iki saatten az süren görüşmeler sonunda tarafların anlaşamamaları hâllerinde iki saatlik ücret tutarı tarifenin birinci kısmına göre Adalet Bakanlığı bütçesinden ödendiğinden ve bu ücret ve ayrıca adliye arabuluculuk bürosu tarafından yapılmış zaruri giderler de Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılandığından ve bu giderler de yargılama gideri sayıldığından buna göre 2019 yılı tarifesine göre iki saatlik görüşme nedeniyle taraf başına saati 330,00 TL den toplam 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davalıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına (harç tahsil müzekkeresi yazılmasına).
7-Davacı kendisini bir vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen 9.200,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
8-Davacı ve davalı tarafından yatırılan ve dosyada bakiye kalan gider avansının HMK 333 maddesi gereğince karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,
Dair; Davacı vekilinin yüzüne karşı, davalının yokluğunda, 6100 sayılı HMK’nın 341-345 maddeleri uyarınca gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki (2) haftalık süre içerisinde, Konya Bölge Adliye Mahkemesi ilgili Hukuk Dairesi Başkanlığına sunulmak üzere mahkememize veya başka bir yer mahkemesine verilecek istinaf dilekçesi ile, istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 14/10/2022

Katip Hakim