Emsal Mahkeme Kararı Konya 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/417 E. 2022/533 K. 27.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA . ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C. TÜRK MİLLETİ ADINA
KONYA GEREKÇELİ KARAR
. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO :
KARAR NO :

HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI : … – … …
VEKİLİ :
DAVALI : … – … …
VEKİLİ :
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ :
KARAR TARİHİ :
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH :

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin dava dilekçesi özetle; Bizzat davalı …’ın kendi el yazısı ile yazmış olduğu Sözleşme başlıklı belgede KONYA Mahkemelerinin yetkili olduğu karar altına alındığını, her iki taraf da tacir olup, iş bu yetki sözleşmesi çerçevesinde Konya Mahkemeleri Kesin yetkili olduğunu, Konu hakkında başvurdukları … Dosya Numaralı Arabuluculuk süreci olumsuz sonuçlandığını, 12.11.2020 tarihinde Anlaşmama Son Tutanağı imza edildiğini, müvekkili Almanya ülkesinde toplam 300.000 EURO tutarında panjur, pvc, alüminyum, çelik kapı, çeşme, elektrik, mermer, fayans, merdiven, camlar ve korkuluk konulu iş aldığını, müvekkili bunların bir kısmını kendi üretecek bir kısmını da davalı gibi uzman şirketlere ürettirip Almanya ülkesindeki şantiyeye ulaştıracağını, Almanya ülkesindeki asıl müteahhit ile imzaladığı sözleşmede gecikme tazminatı günlük 1.750 EURO”’ olduğunu, müvekkili bu yukarıda sayılan malzemelerden bir kısmı olan 29 adet … Güneş Kırıcı üretimi noktasında davalı ile 28.07.2020’de anlaştıklarını, müvekkili davalıya 54.100 TL ödeme yaptığını, davalı bu eserleri (… güneş kırıcı sistemlerini) Türkiye’de en iyi yapan şirket olarak bilinmekte olduğunu, hal böyle iken davalı tarafın teslim etmesi gereken malzemeler/eserler ekte sunulduğunu, davalı tarafça teslim zamanı geldiğinde iş yoğunluğu, malzeme sıkıntısı gerekçe gösterilerek teslim edilmediğini, bu sırada müvekkilinin Almanya’ya teslim tarihi çok yaklaştığını, davalı taraf ekte arz edilen kendi el yazısı ile yazdığı Sözleşme başlıklı belgeyi yazdığını, imzalayıp müvekkiline verdiğini, bu belgede davalı sözünü yerine getiremediğini, eserleri hazırlayamadığını, davacının mağduriyetini kabul ve ikrar ettiğini, davalı yaşattığı bu mağduriyeti gidermek adına sözleşme konusu eserleri bire bir aynı olacak şekilde Çekya’da kurulu bulunan … firmasından temin edip, Almanya’daki şantiye adresine teslim etme sözü/taahhüdü altına girdiğini, davalı …’ın eksiksiz ve noksansız olarak eserlerin teslimini yapacağı ısrarla sözleşmede vurgulandığını ancak davalı bu yazılı taahhüdünü de yerine getiremediğini, davalı sözünü yerine getiremediği için Almanya’daki şirket müvekkilinin istihkak ödemelerini ertelediğini, cezai tazminat yansıttığını, müvekkili maddi açıdan çok güç duruma soktuğunu beyanla; Davalının Konya . İcra Müdürlüğü … Esas sayılı icra takip dosyasına yapmış olduğu itirazın 54.100 TL’lik KISMININ İPTALİNİ, takibin bu tutar yönünden aynen devamını, Davalının kötü niyetli itirazı sebebiyle ‘420’den aşağı olmamak üzere TAZMİNATA mahkum edilmesini, Yargılama giderleri ile ücreti vekaletin karşı tarafa yüklenmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekilinin sunmuş olduğu cevap dilekçesi özetle; Öncelikle “ |Hukuk Mahkemeleri Kanununda Genel Yetkili Asliye Ticaret Mahkemelerinin davanın açıldığı tarihte davalının yerleşim yeri adresindeki Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğu açıkça belirtildiğini, nitekim yerleşim yeri adresleri İstanbul ili olduğundan Konya Asliye Ticaret Mahkemeleri yetkili olmayıp , İstanbul Asliye Ticaret Mahkemeleri yetkili olduğunu, bu nedenle yetkiye açıkça itiraz ettiklerini, Yetkisizlik kararı verilerek dosyanın yetkili ve görevli İstanbul Asliye Ticaret Mahkemelerine gönderilmesini talep ettiklerini, davacının dava dilekçesinde belirttiği üzere “ … GÜNEŞ KIRICI SİSTEMLERİNİ Türkiye’de en iyi yapan firma olarak bilindiklerini, nitekim davacı ile 28.07.2020 tarihli Eser Sözleşmesiyle “29 adet … Güneş Kırıcı Sistemi “ hususunda anlaşmaya varıldığını, davacı tarafından da taraflarına 54.100,00 TL. Ödeme yapıldığını, bu eser sözleşmesine tamamen sadık kaldıklarını, sözleşmede niteliği ve miktarı belirtilen ürünleri eksiksiz olarak hazır hale getirdiklerini ve 14/08/2020 tarihli e-faturasını da düzenleyerek davacıya gönderdiklerini, lakin davacı eser sözleşmesinin dışına çıkarak projede değişiklik yapıldığını bildirerek … MARKA başka ürünleri istediğini, atfı kabil hiçbir kusurları olmamasına rağmen sırf kendilerine yardımcı olmak maksadı ile bu ürünleri ÇEKYA’daki bir firmadan istediklerini, lakin o dönemde tüm dünyaya yayılan ve hızla artan Covid-19 salgın hastalığı sebebiyle bu ürünlerin 1 aydan önce teslim edilemeyeceğinin bildirilmesi üzerine kendilerini bizzat ÇEKYA’daki firma ile de görüştürdüklerini Ancak davacı ticari ahlak ve güvenle bağdaşmayacak bir şekilde atfı kabil hiçbir kusurları bulunmamasına rağmen 20.08.2020 tarihli iade faturasını ve yine Konya . Noterliğinin 27.08.2020 tarih ve … yevmiye sayılı ihtarnamesini taraflarına keşide ederek farklı bir üreticiden farklı bir ürün aldıklarını ve taraflarına ödemiş oldukldırı 54,100,00 TL. ile ayrıca hiçbir illiyet bağı olmayan 9 günlük ceza tazminatı olan 15.750 EURO’yu kendilerine ödemelerini ihtar ettiklerini bunun üzerine bir gün sonra Beyoğlu .Noterliğinin 01.09.2020 tarih ve … yevmiye sayılı, ihtarnamesini kendilerine keşide ederek sözleşmede belirtilen ürünleri zamanında ve eksiksiz olarak temin ettiklerini, ürünlerin faturasını keserek K.D.V.sini bile ödedikleri proje değişikliğinden kaynaklanan atfı kabil hiçbir kusurlarının bulunmadığını ve fatura bedelinin tamamının taraflarına ödenmesini talep ettiklerini ancak davacı tamamen kendi ticari kusurunu tarafımıza izafe oluna giderek ve mağduriyetimizi görmezden gelerek haklarında bu kez Konya . İcra Md.lüğünün … E. sayılı dosyası ile icra takibi başlattığını yasal süresi içerisinde borca, takibe, ve yetkiye itiraz etmeleri üzerine de bu takip durdurulduğunu beyanla; öncelikle yetki itirazlarının kabulü ile dosyanın görevli ve yetkili İstanbul Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine, bu itirazlarının kabul edilmemesi halinde yukarıda sundukları samimi beyanların göz önüne alınarak haksız ve mesnetsiz açılan davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin de davacı üzerinde bırakılmasını talep etmiştir.
(II) YARGILAMADA TOPLANAN DELİLLER:
Mahkememizce; Konya .İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası, celp edilerek incelenmiştir.
… Bankasının 15/10/2021 tarihli cevabında …’ ın bankaları nezdinde … ve … nolu hesapları bulunmadığını, İlgili yazı ekinde anılan işlemler …’ a ait … nou hesaptan Mobil Uygulama üzerinden gerçekleştirilmiş olup, ilgili dekont bilgilerini mahkememize bildirildiği görüldü.
İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı Şişli Vergi Dairesi Müdürlüğü’nün 01/10/2021 tarihli cevabında davalı …’ın 2020 takvim yılı için bilanço esasına göre defter tuttuğunun ve son verdiği beyanının 2020 Dönemi Gelir Vergisi 04-06/2021 2. Dönem Gelir Geçici Vergi beyanı olduğunun bildirildiği görüldü.
Konya Vergi Dairesi Başkanlığı Şelçuk Vergi Dairesi Müdürlüğü’nün 04/10/2021 tarihli cevabında (TC:…) kimlik numaralı mükellefi …’ a ait 2020 yılı Gelir Vergisi Beyannamesini mahkememize bildirildiği görüldü.
İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünün 30/09/2021 tarihli yazısı ile davalı …’ın T.C.kimlik
numarası ile yapılan incelemede, ortaklarından olduğu limited, kollektif ve komandit şirket kaydı bulunamadığının bildirildiği görülmüştür.
Mali Müşavir Bilirkişi … 12/08/2022 tarihli raporunda özetle; Rapor içeriğinde yapılan açıklamalar ve dosyaya mübrez belge, bilgi, takip dosyası, taraflara ait incelenen 2020 yılı ticari defter-belgeleri ile sınırlı olarak yapılan tespit, inceleme ve değerlendirmeler neticesinde; Dava konusunun, taraflar arasında akdedilen sözleşme gereği üretici davalı …’ın 29 adet … Güneş Kırıcı’yı zamanında teslim etmediği, davacı yanın yapmış olduğu 54.100,00 TL ödemenin iadesi ve davacı yanın yurt dışındaki müşterisine sözleşme gereği geç teslim edilen mallar için 15.750,00 EURO gecikme cezası ödediğini oluşan zararın tazmini ve 54.100,00 TL nin iadesini talep ettiği ve icra takibi başlattığını, davacının incelenen ticari defterlerinin açılış ve kapanış tasdiklerinin yasal süresinde ve ticari defterlerinin usulüne uygun olduğunu, lehine delil niteliğinin bulunduğunu, taraflar arasındaki ticari ilişki nedeniyle davalı yanın düzenlemiş olduğu 30.444,00 TL bedelli fatura ve bu faturaya karşılık davacı yan tarafından düzenlenen 30.444,00 TL bedelli iade faturasının BA/BS formunda bildirildiğini, davacı Yanın Ticari Defter ve Belgelerine göre; Davalı yan tarafından düzenlenen 14.08.2020 tarihli 30.444,00 TL bedelli Güneş Kırıcı Perde faturasının kayıtlı olduğunu, davacı tarafından düzenlenen 20.08.2020 tarihli 30.444,00 TL İADE Faturasının kayıtlı olduğunu, davacı BA/BS formlarında her iki faturayı da yasal süresi içerisinde beyan ettiğini, davacı ticari defter kayıtlarına göre, davalıya 30.07.2020 tarihinde Halkbankası hesabından 19.000,00 TL havale gönderdiğini, dosyaya sunulu … Bankası’ndan davalı hesabına 5 ayrı havale ile gönderilen 32.500,00 TL ‘nın ticari defterlerinde kayıtlı olmadığını, bu durumda davacının defter kayıtlarına göre icra takip tarihi itibariyle 19.000,00 TL alacaklı olarak göründüğünu, defter kayıtlarında olmayan 32.500,00 TL tutarında ödemeyi … Bankası’ndan gönderdiği toplamda 51.500,00 TL ödemesi olduğunu, İcra takibine dayanak olan ihtarnamede 15.750,00 EURO 9 günlük gecikme cezası ile takdirin sayın mahkememize ait olduğu görüş ve kanaatini bildirmiştir.
Davalı vekilinin 12/08/2022 tarihli bilirkişi raporuna karşı 29/08/2022 havale tarihli itiraz ve beyan dilekçesinde özetle; Müvekkili söz konusu sözleşme gereği yükümlülüklerini yerine getirmiş ve ürünleri eksiksiz bir şekilde hazır ettiğini, bilirkişi raporunda düzenlenen fatura ve iade faturası bilgilerine yer verildiğini, ancak sözleşme gereği düzenlenmiş olması bilgileri verilmediğini, bu yönü ile rapor detaylı olmamakla beraber eksik olduğunu, müvekkilinin taraf olmadığı bir sözleşmede, hiçbir ilgisi olmamasına rağmen diğer firmanın yükümlülüğünü yerine getirmemesi sebebi ile sözleşmenin cezai şartı olan 9 günlük 15.750 Euro’yu müvekkilinden talep ettiğinini Kaldı ki davacının daha önce ihtarla ve icra takibi ile tazminini talep ettiği miktar olan 15.750 Euro’nun ödendiğin dair herhangi bir belge sunmadığını, raporda bu cezai şart mahkeme takdirine bırakılmış olup söz konusu durum taraflarınca anlaşılamadığını, zira dava dilekçesinde tespit edildiği kadarı ile dava yalnızca TL bakiyeye ilişkin olup EURO bakiyeye ilişkin bir talep, harçlandırma vakıa ileri sürülmediğini sunulu rapor incelendiği takdirde hatalı değerlendirme yapıldığı anlaşılacağını, bilirkişi incelemesinde bahsedilen EURO ödemeleri tespit de edilmediğini, yine de hukuken hak kaybı olmaması açısından cevaben, müvekkilinden, tarafı olmadığı bir sözleşme gereği ödenmiş olduğu iddia olunan bir bedelin talep ediliyor olmasının hukuki bir dayanağı olmadığını, bilirkişi bu durumdan raporunda yeterli şekilde bahsetmemiş olup yeterli araştırma ve inceleme yapılmadan kaleme alınan raporun kabul edilebilmesi mümkün olmadığını, bilirkişi raporu eksik düzenlendiğini, raporun bu hali ile denetlenebilirliğe ilişkin kriterlere uygun olmadığı açık olduğunu dosyanın başka bir bilirkişiye tevdii ile yeniden bilirkişi raporu veya ek rapor tanzim ettirilmesine karar verilmesini, Sayın Mahkememiz aksi görüşte ise yargılama giderleri ile vekalet ücretinim karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekilinin 12/08/2022 tarihli bilirkişi raporuna karşı 15/08/2022 havale tarihli itiraz ve beyan dilekçesinde özetle; taraflar arasında müvekkilinin davalıya dava konusu iş için 54.100TL ödemiş olduğunda ihtilaf olmadığını, raporun bu hususa dair kısmına itiraz ettiklerini, müvekkilinin davalıdan olan alacağı 51.500 TL değil 54.100 TL olduğunu, sayın Bilirkişinin ticari defterlerin durumları, davalının kestiği faturanın iade edildiği dolayısıyla davalının kesitiği faturadan dolayı müvekkilinden alacaklı olmadığı yönündeki tespitine bir diyeceğimiz olmadığını, zira davalının sözleşmeyi aykırı işlemi karşısında davalının müvekkilinden alacaklı olmadığını, davalının edimini yerine getirdiği düşünülemez olduğunu, raporun aleyhte olan kısımlarına itiraz ettilerin leyhte kısımlarına bir diyecekleri olmadığını, haklı davalarının kabulünü talep etmiştir.
III) DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
İşbu dava; ticari satımdan kaynaklanan itirazın iptali davasıdır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık konularının; Konya . İcra Müdürlüğü … Esas sayılı 27/08/2020 tarih … yevmiye nolu Konya . Noterliği ihtarnamesinde belirtilen 15.750 EURO tazminat bedeli ve ödenen 54.100,00 TL paranın iadesi talepli takipte davacının 54.100,00 TL yönünden açılan davada davalıdan alacaklı olup olmadığı takibi yapılan itirazın iptali gerekip gerekmediği davalının takibe itirazında haklı olup olmadığı hususları olduğu anlaşılmıştır.
Öncelikle usul yönünden davalının yetki ilk itirazında bulunduğu ve ön inceleme duruşma tutanağında gerekçesi ve ayrıntısı gerekçeli kararda açıklanmak üzere yetki ilk itirazının reddine karar verildiğinden yekti ilk itirazı mahkememizce değerlendirilmiştir.
YARGITAY Hukuk Genel Kurulu’ nun 27.05.2021 tarihli ESAS NO : … KARAR NO : … sayılı kararında da belirtildiği üzere ” ……Yargıtay’ın istikrar kazanmış uygulamasına göre, itirazın iptali davasını gören mahkemenin, icra takibinin yapıldığı icra dairesinin yetkisine yönelik itirazı öncelikle incelemesi gerekir. Mahkemenin yetkisine yönelik bir itirazın var olup olmaması, bu sonuca etkili değildir. Eş söyleyişle, itirazın iptali davasında, mahkemenin yetkisine itiraz edilmiş olsun veya olmasın mahkeme öncelikle icra dairesinin yetkisine yönelik itirazı inceleyerek kesin olarak sonuçlandırmalıdır. Kaldı ki, itirazın iptali davasını görme yetkisi, icra takibinin yapıldığı yer mahkemesine aittir. O nedenle, mahkemenin, icra dairesinin yetkisine yönelik itirazı incelemesi doğaldır. Bu yetki itirazının incelenmesi sonucunda, mahkeme, kendisinin yetkili olup olmadığını da belirlemiş olacaktır (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 27.11.2013 tarihli ve … E., … K. sayılı kararı). İİK’nın 50/1. maddesine göre, para ve teminat borçlarına ilişkin icra takiplerinde yetkili icra dairesi, HMK’nın yetkiye dair hükümleri kıyas yoluyla uygulanmak suretiyle belirlenir. HMK’nın 6. maddesine göre, genel yetkili mahkeme, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir. İcra takibinin yapıldığı ve eldeki davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan TBK’nın 89. maddesinde ise borcun ifa edileceği yer düzenlenmiştir. Buna göre;
“Borcun ifa yeri, tarafların açık veya örtülü iradelerine göre belirlenir. Aksine bir anlaşma yoksa, aşağıdaki hükümler uygulanır;
1. Para borçları, alacaklının ödeme zamanındaki yerleşim yerinde,
2. Parça borçları, sözleşmenin kurulduğu sırada borç konusunun bulunduğu yerde,
3. Bunların dışındaki bütün borçlar, doğumları sırasında borçlunun yerleşim yerinde, ifa edilir.
Alacaklının yerleşim yerinde ifası gereken bir borcun doğumundan sonra alacaklının yerleşim yerini değiştirmesi sebebiyle ifa önemli ölçüde güçleşmişse borç, alacaklının önceki yerleşim yerinde ifa edilebilir”.
Kısaca özetlemek gerekirse, HMK’daki yetki kuralları ilamsız icra takiplerinde kıyasen uygulanır. İtirazın iptali davalarında icra takibinin yapıldığı icra dairesinin yetkisine yönelik itirazlar da öncelikle incelenmelidir. HMK’nın 6. maddesine göre ilamsız icrada genel yetkili icra dairesi borçlunun yerleşim yerindeki icra dairesi iken, sözleşmeden doğan para borçlarının takibi için başlatılan takipte sözleşmenin ifa edileceği yer icra dairesi de yetkili kılınmıştır. Takibin konusu sözleşmeden kaynaklı para borcu olduğunda sözleşmede aksine bir şart konulmamış ise para borçları alacaklının ödeme zamanındaki yerleşim yerinde ödeneceğinden, ifa yeri de alacaklının yerleşim yeri olacaktır. Böyle bir durumda alacaklı kendi yerleşim yerinde bulunan icra dairesinde de takip yapabilecektir.”
Tüm bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; Eldeki dava, sözleşmeye dayalı alacağın tahsili amacıyla girişilen icra takibine yönelik itirazın iptali istemine ilişkin olup, icra dairesinin yetkisi İİK’nın 50. maddesine göre HMK hükümleri çerçevesinde değerlendirilmekle; davalının icra takibine ilişkin borca ve yetkiye itiraz dilekçesinde ve dava dilekçesinde taraflar arasındaki akdi ilişki davalı tarafından inkar edilmeyip kabul edilmiştir.
Davalının gerek icra dosyasındaki, gerek cevap dilekçesindeki borca itirazı, açıkça takip talebinde istenen miktara ilişkin bir itiraz olup, istenen miktarda borcun olmadığına dair bir borca itirazdır. Bu itirazdan, davacı alacaklı ile aralarında akdi bir ilişki olmadığına dair itiraz olduğu değil, talep edilen alacağın fazla talep edildiğine dair itiraz olduğu anlaşılmaktadır. Akdi ilişkinin inkârı söz konusu olmayıp, borca itirazın alacağın miktarına ilişkin olduğu, Yargıtay İçtihatları uyarınca akdi ilişki inkâr edilmediğinde, yetki itirazının İİK 50. maddesi, HMK 10. ve TBK 89/1. maddeleri uyarınca, uyuşmazlığın bir miktar para alacağına ilişkin olması nedeniyle alacaklının ikâmetgahı icra dairesi ve mahkemesi yetkili olduğundan yetki itirazının buna göre çözümlenmesi gerektiğinden, Konya İcra Dairesi ve Mahkememizin yetkili olduğunun kabulü ile davalının yetki ilk itirazı reddedilerek işin esasına girilmesi gerekmiştir.
Esas yönünden yapılan incelemede ise; davalının dosyaya sunulu Sözleşme başlıklı belgedeki imza açıkça inkar edilmediği ve bu belgede ” İmalatçı … Perde-…, müşteri … ile 29 adet … güneş kırıcı siparişi için anlaşmışlar ve müşteri … imalatçıya 54.100,00 TL ödeme yapmıştır” hükmü yer aldığı görülmüştür.
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 222. maddesinin 1. Fıkrasında yer alan açık kanun hükmü uyarınca; uyuşmazlığın çözümü için mahkeme kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine vereceği karar ile ticari defterlerin ibrazını isteyebilir ve ticari defterleri delil olarak inceleyebilir. Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 222. maddesinin 2. Fıkrasındaki “kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulma, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış olma ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olmasıdır.” hükmüne uygun olmaları aranmaktadır. Genel hukuk kuralları dâhilinde bir kimsenin kendi düzenlemiş olduğu belgenin kendi lehine delil sayılması mümkün değildir.
Görüldüğü üzere ticari defterlerin sahibi lehine delil sayılması istisnai bir haldir. Ticari defterlerin sahibi lehine delil olabilmesi için bir takım şartların bir arada gerçekleşmesi gerekmektedir. Bu şartların neler olduğu 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “Ticari Defterlerin İbrazı Ve Delil Olması” başlıklı 222. maddesinin 3. Fıkrasında ” İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi (Değişik 28.07.2020T. 7251 Sy. Kanun-23.madde) yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. (Değişik 28.07.2020T. 7251 Sy. Kanun-23.madde). Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.” şeklinde belirtilmiştir.
Mahkememizce alınan bilirkişi raporu ile somut dava dosyamızda HMK 222. Maddenin 3 fıkrasında belirtilen hususlardan ” ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi (Değişik 28.07.2020T. 7251 Sy. Kanun-23.madde) yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir.” hükmünün uygulama alanı bulacağı açıktır.
Zira davalı vekilinin hazır bulunduğu 31.05.2022 tarihli duruşma tutanağında kesin süre içinde ticari defter ve belgelerin bulunduğu yerin bildirilmesi için ara karar kurulmuş ama süresi içerisinde davalı ticari defterleri sunulmamıştır. Bu nedenle HMK 222/3. Madde hükmü gereğince usulüne uygun tutulmuş davacı ticari defterleri lehine delil olarak kabul edilmiştir.
Her ne kadar davacı ticari defterlerinde 51.500,00 TL alacağı olduğu tespit edilmiş ise de; davalı tarafından imzalanmış ve inkar edilmemiş Sözleşme başlıklı belgede 54.100,00 TL nin davacıdan teslim alındığının belirtildiği, bunun aksini ispata yarar yazılı belge sunulmadığı ve sözleşme konusu edimin de davalı tarafından yerine getirilmediğinin açıkça anlaşılması hususları da değerlendirildiğinde; Davacının davalı aleyhine açtığı itirazın iptali davasının kabulü ile; dosyaya konu Konya . İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasındaki davaya konu kısmı için itirazın iptali ile; takibin 54.100,00 TL asıl alacak üzerinden devamına, alacak likit olduğundan hüküm altına alınan kısım üzerinden % 20 oranında hesaplanan 10.820,00 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar vermek gerekmiş olup aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
(IV) HÜKÜM SONUCU, YARGILAMA GİDERLERİ VE KANUN YOLU:
Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının davalı aleyhine açtığı itirazın iptali davasının KABULÜ İLE;
Dosyaya konu Konya . İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasındaki İTİRAZIN İPTALİ ile takibin 54.100,00 TL asıl alacak ÜZERİNDEN DEVAMINA,
Alacak likit olduğundan; hüküm altına alınan 54.100,00 TL üzerinden % 20 oranında hesaplanan 10.820,00 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-Alınması gereken 3.695,57 TL karar harcından peşin olarak alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye ‭3.636,27 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafından yatırılan 59,30 TL başvurma harcı, 8,50 vekalet harcı, 59,30 TL peşin harç, toplamı ‭127,10 TL’ nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 600 TL bilirkişi ücreti, ‭144,20 TL posta tebligat gideri olmak üzere toplam 744,20 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı kendisini bir vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen 9.200,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
7-Arabuluculuk faaliyeti sonunda taraflara ulaşılamaması, taraflar katılmadığı için görüşme yapılamaması veya iki saatten az süren görüşmeler sonunda tarafların anlaşamamaları hâllerinde iki saatlik ücret tutarı tarifenin birinci kısmına göre Adalet Bakanlığı bütçesinden ödendiğinden ve bu ücret ve ayrıca adliye arabuluculuk bürosu tarafından yapılmış zaruri giderler de Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılandığından ve bu giderler de yargılama gideri sayıldığından buna göre 2019 yılı tarifesine göre iki saatlik görüşme nedeniyle taraf başına saati 330,00 TL den toplam 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davalıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına (harç tahsil müzekkeresi yazılmasına).
8-Davacı tarafından yatırılan ve dosyada bakiye kalan gider avansının HMK’nın 333. maddesi gereğince karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Dair, Davacı vekilinin yüzüne karşı, davalının yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 6100 sayılı HMK 345. Madde gereğince ( 2 ) iki hafta içerisinde, ilgili Konya Bölge Adliye Mahkemesi . Hukuk Dairesi Başkanlığına sunulmak üzere mahkememize veya başka bir yer mahkemesine verilecek istinaf dilekçesi ile, istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.
27/09/2022

Katip … Hakim …