Emsal Mahkeme Kararı Konya 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/406 E. 2021/518 K. 23.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
KONYA
. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR
ESAS NO :
KARAR NO :

HAKİM :
KATİP :

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI : 1-
VEKİLİ :
DAVALI : 2-
VEKİLİ :
DAVALI : 3-
VEKİLİ :

DAVA : Tazminat (Özel Sigorta Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ :
KARAR TARİHİ :
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH :

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Özel Sigorta Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili Konya . Asliye Hukuk Mahkemesine sunmuş olduğu dava dilekçesinde özetle; Araç sahibi olan müvekkilinin kusuru olmaksızın oluşan kaza sonucu kusursuz olan müvekkilinin aracının uğramış olduğu 23.000,00 TL hasarın, 2.250,00 TL araç mahrumiyetinden doğan zararın ve fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla hesaplanacak 100,00 TL değer kaybının tahsili olmak üzere toplam 25.350,00 TL maddi tazminatın davalılardan alınarak davacı müvekkiline verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı …Sigorta şirket vekili tarafından dosyaya sunulan cevap dilekçesinde özetle; Dava dilekçesine göre; 17.12.2020 tarihinde sigortalı araç sürücüsü arasürücü …Sevk ve idaresindeki …plakalı araç ile seyir haline iken …sevk ve idaresindeki …plakalı araca çarpması neticesinde maddi hasarlı kaza meydana geldığini, dava dilekçesinde aleyhe olan hususları kabul etmediklerini, bu kazanın meydana gelmesinde müvekkil şirket nezdinde sigortalı …plakalı aracın herhangi bir kusuru bulunmadığını, dava konusu kazaya karıştığı ifade edilen …plakalı araç müvekkil şirket tarafından …no.lu zorunlu mali mesuliyet sigorta poliçesi ile sigortalı olduğunu, kesinlikle kabul anlamına gelmemekle birlikte; mahkemece müvekkil şirketin sorumluluğu bulunduğuna kanaat getirilmesi halinde teminat limiti ile sorumluluğunun bulunduğunu, bu nedenlerle haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davanın reddi ile yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
Davalı … Ltd. şirket vekili tarafından dosyaya sunulan cevap dilekçesinde özetle; Müvekkil şirket adına kayıtlı …plakalı araç sürücüsünün, …plakalı davacı adına kayıtlı araç ile karışmış olduğu kaza da herhangi bir kusurunun bulunmadığını, kusursuz olan müvekkil adına kayıtlı araç sürücüsünün meydana gelen kazada davacının hasar tazminini ödemesine ilişkin açılan işbu davada müvekkilin sorumluluğu da bulunmadığını, bu nedenlerle Davacının haksız ve mesnetsiz davasının müvekkil yönünden reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı …vekili tarafından dosyaya sunulan cevap dilekçesinde özetle; Davacı dava dilekçesinde özetle; müvekkil … sevk ve idaresindeki …plakalı araç ile seyir halinde iken, davacı sevk ve idaresindeki …plakalı araca çarpması sonucunda 17.12.2020 tarihinde maddi hasarlı kaza vuku bulduğunu, söz konusu kaza neticesinde araçta maddi hasar, değer kaybı ve araç mahrumiyetinden doğan zararların meydana geldiğini iddia ve beyan ettiklerini, dava dilekçesinde aleyhe olan hususları kabul etmediklerini, bu kazanın meydana gelmesinde müvekkilin herhangi bir kusuru bulunmadığını, bu nedenlerle haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davanın reddi ile yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE:
Davacı dava dilekçesiyle, müvekkilinin kusuru olmaksızın oluşan kaza sonucu değer kaybı ve maddi tazminatın davalılardan tahsilini talep etmiştir.
Mahkememizce; dava dilekçesi ile dosya arasındaki tüm kayıt ve belgeler tek tek incelenmiştir.
HMK nun DAVA ŞARTLARI başlıklı 114. maddesi; “(1)Dava şartları şunlardır: a)Türk mahkemelerinin yargı hakkının bulunması. b)Yargı yolunun caiz olması. c)Mahkemenin görevli olması. ç)Yetkinin kesin olduğu hâllerde, mahkemenin yetkili bulunması. d)Tarafların, taraf ve dava ehliyetine sahip olmaları; kanuni temsilin söz konusu olduğu hâllerde, temsilcinin gerekli niteliğe sahip bulunması. e)Dava takip yetkisine sahip olunması. f)Vekil aracılığıyla takip edilen davalarda, vekilin davaya vekâlet ehliyetine sahip olması ve usulüne uygun düzenlenmiş bir vekâletnamesinin bulunması. g)Davacının yatırması gereken gider avansının yatırılmış olması. ğ)Teminat gösterilmesine ilişkin kararın gereğinin yerine getirilmesi. h)Davacının, dava açmakta hukuki yararının bulunması. ı)Aynı davanın, daha önceden açılmış ve hâlen görülmekte olmaması. i)Aynı davanın, daha önceden kesin hükme bağlanmamış olması. (2)Diğer kanunlarda yer alan dava şartlarına ilişkin hükümler saklıdır.” hükmünü amirdir.
HMK nun DAVA ŞARTLARININ İNCELENMESİ başlıklı 115. maddesi; “(1) Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler. (2)Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Ancak, dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün ise bunun tamamlanması için kesin süre verir. Bu süre içinde dava şartı noksanlığı giderilmemişse davayı dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddeder. (3)Dava şartı noksanlığı, mahkemece, davanın esasına girilmesinden önce fark edilmemiş, taraflarca ileri sürülmemiş ve fakat hüküm anında bu noksanlık giderilmişse, başlangıçtaki dava şartı noksanlığından ötürü, dava usulden reddedilemez.” hükmünü amirdir.
01.01.2019 tarihinde yürürlüğe giren 7155 sayılı Abonelik Sözleşmesinden Kaynaklanan Para Alacaklarına İlişkin Takibin Başlatılması Usulü Hakkında Kanunla 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununa eklenen 5/A maddesi, ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkındaki uyuşmazlıklarda, dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olmasını dava şartı haline getirmiştir.
TTK’nin 5/A maddesine göre, “Bu Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.” denilmektedir.
Burada müspet (olumlu) ve menfi (olumsuz) tespit talebi ile açılacak davaların bu kapsamda değerlendirilip değerlendirilmeyeceği önem arz etmektedir.
Kanun koyucunun yapmış olduğu düzenlemeye hangi anlamı vermek istediği yorum yolu ile belirlenir. Burada önemli olan, kanun koyucunun yapılmış düzenleme ile hangi menfaati korumak istediği, bunu hangi amaç ve doğrultuda yapmış olduğunu anlayabilmektir. Kanun maddelerinde kullanılan kelimeler de yorumun unsurlarındandır. Ancak bu durum yorumun son noktası değildir. Somut olaya kanun maddesini uygulayacak hâkim, kanunun lafzı yanında maddenin özü ve ruhuna da temas edecektir.
7155 sayılı Kanunun genel gerekçesinde ve TTK’nin 5/A maddesini ihdas eden madde gerekçesinde, kanun koyucunun sadece konusu bir miktar para alacağının ödenmesi olan eda davalarını dava şartı arabuluculuk kapsamına dâhil edip diğer tüm dava türlerini kapsam dışında tuttuğuna ilişkin açık bir gerekçe yoktur. Bununla beraber, kanun koyucunun, 1.1.2018 tarihinde uygulanmaya başlanan bireysel ve toplu iş sözleşmesine dayanan iş uyuşmazlıklarındaki dava şartı uygulamasındaki başarıyı esas alarak tüm ticari davalarda da benzer bir düzenleme ile dava şartı arabuluculuğu düzenlemeyi amaçladığı 7155 sayılı Kanununun genel gerekçesinden anlaşılmaktadır.
Yine 6325 sayılı yasanın 1. Maddesinde “Bu Kanunun amacı, hukuk uyuşmazlıklarının arabuluculuk yoluyla çözümlenmesinde uygulanacak usul ve esasları düzenlemektir.” denilerek hukuki uyuşmazlıkların dava sürecine gidilmeden ve dava açılmadan arabucululuk yoluyla sonuçlanması amaçlanmıştır. Kanunun genel gerekçesinde “Uyuşmazlıkların dava yolu ile çözümü yerine tarafların kendi iradeleri ile uzlaşarak uyuşmazlığa son vermeleri, toplumsal barışın korunması açısından tercih sebebi Uyuşmazlıkların dava yolu ile çözümü yerine tarafların kendi iradeleri ile uzlaşarak uyuşmazlığa son vermeleri, toplumsal barışın korunması açısından tercih sebebisayılmaktadır. Bu yolların geniş kapsamlı ve etkin bir biçimde işlerlik kazanması mahkemelerin iş yükünün azalmasına katkı sağlayacaktır.” denilerek arabuluculuk kanunun amacı ve hedefleri belirlenmiştir.
ADANA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ . HUKUK DAİRESİ’ nin 17/05/2019 Tarihli, … Esas, … Karar sayılı kararında da belirtildiği gibi;
” kanunda alacaklı veya borçlu tarafından açılacak dava ile ilgili herhangi bir ayırım ve sınırlama da yer almamıştır.”
” Burada kanun koyucu kanaatimizce netice-i talep veya dava türü ne olursa olsun “dava konusu bir miktar para alacağı” olan tüm talepler hakkında, alacaklı ve borçlu açısından bir ayırım yapılmadan ve bir sınırlama getirilmeden dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olmasını, dava şartı olarak düzenlemeyi amaçlamıştır.”
” Elbetteki “menfi tespit” talebi ile “alacak” talebi hukuken aynı kavramlar değildir ve bu davalar sonucunda netice-i talepler ile kurulacak hükümler de farklıdır. Ancak burada dava konusu bir miktar para alacağı ise, açılacak davanın yada talebin ne olduğunun bir önemi yoktur. İster alacak, ister menfi tespit, ister istirdat, ister itirazın iptali, ister tazminat talebi olsun bu davaların ortak noktası “dava konusunun bir miktar para alacağı” olduğudur. Sadece netice-i talepler ve mahkemelerce kurulacak hükümler birbirinden farklıdır.”
” Alacaklı tarafından açılacak alacak davasının “arabulucuya başvurma” dava şartına tabi tutulması, ancak aynı konu ve alacak ile ilgili borçlu tarafından açılacak menfi tespit veya istirdat davasının “arabulucuya başvurma” dava şartına tabi tutulmaması durumunda bu uygulamanın alacaklı yönünden T.C. Anayasasının 10. maddesinde düzenlenen eşitlik ilkesi ve Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamında mahkemeye erişim hakkı kapsamında hak ihlallerine yol açacağı muhakkaktır.”
Yine Konya BAM . Hukuk Dairesinin … Esas … Karar sayılı ilamında “…. Menfi Tespit davasında öncelikli olarak bir alacağın varlığının tartışıldığı bu nedenle alacaklının dava açarken arabulucuya başvurma dava şartına tabi tutulması, ancak aynı konu ve alacakla ilgili borçlu tarafından açılacak Menfi Tespit davasının arabuluculuğa başvurma dava şartına tabi tutulmaması hak arama yönünden eşitsizliğe yol açacağından Menfi Tespit davasının da zorunlu arabuluculuk kapsamında olduğunun kabulü gerektiği….” hususuna yer verilmiştir.
Yukarıda belirtilen gerekçeler dikkate alındığında, TTK’nin 5/A maddesi uyarınca, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkındaki davalar yanında, menfi tespit davalarının da dava şartı arabuluculuk kapsamında olduğu sonucuna varılmaktadır.
Mahkememizce bu tespit yapıldıktan sonra dava dosyası incelendiğinde;
6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu m.18 A, ” (1) İlgili kanunlarda arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı olarak kabul edilmiş ise arabuluculuk sürecine aşağıdaki hükümler uygulanır.
(2) Davacı, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Bu zorunluluğa uyulmaması hâlinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderilir. İhtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilir.
Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir.” hükmü gereğince dosya içerisinde mevcut dava dilekçesinden ve eklerinden davacının arabuluculuğa başvurduğuna dair hiçbir belge ve beyanın bulunmadığı anlaşılmakla, niteliği itibariyle menfi tespit taleplerini de içerir dava arabuluculuğa tabi olduğundan 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu m.18 A/2 maddesi gereğince davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda gerekçesi açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin davalı aleyhine açtığı davanın 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 5 inci maddesinden sonra gelmek üzere 7155 sayılı yasanın 20. maddesi ile eklenen 5/A, 6325 Sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarda Arabuluculuk Kanunu’nun 7155 sayılı yasa ile eklenen 18/A-2 ve 6100 Sayılı HMK’nın 114/2, 115/1-2 maddeleri gereğince dava şartı yokluğundan usulen reddine,
2-Dava açılırken peşin olarak alınan 432,92 TL harçtan alınması gereken 59,30 TL. harcın mahsubu ile fazladan alınan 373,62 TL karar ve ilam harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davalılar kendilerini bir vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi 7/2 maddesine göre belirlenen 5100,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara ödenmesine,
4-Davacının yaptığı tüm yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Davacı tarafından HMK 333. Md gereği yatırılan ve dosyada bakiye kalan gider avansının karar kesinleşiğinde davacıya iadesine,
Dair; davalı … vekili ve davalı … yüzüne karşı kararın taraflara tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Konya Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere yapılan yargılama sonunda karar verildi. 23/12/2021

Katip Hakim