Emsal Mahkeme Kararı Konya 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/384 E. 2022/14 K. 10.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
KONYA
. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR
ESAS NO :
KARAR NO :

HAKİM :
KATİP :

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVA : Tazminat (Sigorta Ödemesine Dayanan Rücuen)
DAVA TARİHİ :
KARAR TARİHİ :
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH :

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Sigorta Ödemesine Dayanan Rücuen) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİANIN ÖZETİ:
Davacı vekili mahkememize sunmuş olduğu dava dilekçesinde özetle; 30.03.2013 tarihinde meydana gelen kazada … yaralanması üzerine, … yolcu olarak bulunduğu … plaka sayılı aracın zorunlu mali mesuliyet sigortasının bulunmaması sebebiyle müvekkili … tarafından 26.557,00 TL maluliyet tazminatı 07.02.2014 tarihinde … ödendiğini, ödenen tazminatın rücuen tahsili amacıyla Çumra İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyasında müvekkili tarafından icra takibi başlatıldığını, takibe itiraz üzerine Çumra Asliye Hukuk Mahkemesi’nin … E. – … K. sayılı dosyasında itirazın iptali davası açıldığını, Çumra Asliye Hukuk Mahkemesince … plaka sayılı aracın iddia edilen tarihte bir kazaya karıştığı tespit edilememesi üzerine davanın reddedildiğini, kararın Yargıtay . Hukuk Dairesi 17.02.2021 tarihli … E. – … K. Sayılı kararı ile onandığını, davalıya ödenen tazminatın davalı açısından sebepsiz zenginleşme teşkil ettiğini, arabuluculuğa başvurulduğunu anlaşma sağlanamadığını, bu nedenlerle; müvekkili şirket tarafından davalıya ödenen ve davalı yönünden sebepsiz zenginleşme teşkil eden 26.557,00 TL’nin ödeme tarihi olan 07.02.2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini, yargılama giderleri, arabuluculuk ücreti ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
DAVANIN VE GÖREVLİ MAHKEMENİN TESPİTİ VE GEREKÇE:
Mahkemenin görevli olması, HMK 114/1-c maddeye göre dava şartıdır. Göreve ilişkin kurallar kamu düzenindendir (HMK 1. md.). “Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler”(HMK115.md.).
Dava Güvence Hesabının zarar verene ödediği tazminatın zarar sorumlusundan rücuen tahsili amacıyla başlatılan icra takibine yönelik itirazın iptali davasıdır.
5684 Sayılı Sigortacılık Kanununun 14/b maddesinde; Rizikonun meydana geldiği tarihte geçerli olan teminat tutarları dahilinde sigortasını yaptırmamış olanların neden olduğu bedensel zararlar için zorunlu sigortalara ilişkin olarak koşulların oluşması halinde ortaya çıkan zararların, bu sigortalarla saptanan geçerli teminat miktarlarına kadar karşılanması amacıyla güvence hesabı oluşturulacağı;
Güvence Hesabı Yönetmeliğinin 16/c maddesi; hesaptan yapılan ödemeler nedeniyle zarardan sorumlu olan kişilere veya yükümlü sigorta şirketine ilgili mevzuat hükümleri çerçevesinde rücu edilebileceği, yine Güvence Hesabı Yönetmeliğinin 17. Maddesinin 2. Fıkrası da Güvence Hesabının ödediği tazminat miktarınca hukuken zarar gören kişi yerine geçeceği hükmüne havidir.
Kanuni düzenlemelerden de anlaşılacağı üzere Güvence Hesabının yaptığı ödemelere ilişkin rücu hakkının temeli halefiyet ilkesine dayanmaktadır. Halefiyet ile rücuyu birbirinden kesin bir şekilde ayırmak gerekir. Alacaklıya ifada bulunun bir kimsenin onun bütün hak ve yetkilerine sahip olarak sorumlu olan bir başka kimseye başvurmasına halefiyet denir. Pek eski bir müessese olan halefiyet ile edada bulunan şahıs alacaklının yerine geçmekte, borcun nevi ve mahiyetinde, borçlunun şahsında ve vecibelerinde bir değişiklik olmamaktadır (Reşat Atabey, Sigorta ve Sosyal Sigortada da Halefiyet ve Rücu), halefiyet basit bir rücu hakkından farklı olup, halef olan kişi rücu hakkı olan kişiye nazaran daha geçiş imkanlara sahiptir, rücu hakkı olan kimse bu hakkını kullanabilmek için sadece alacaklıya ifada bulunduğunu ispatla yetinemez; ayrıca rücua esas teşkil eden hukuki sebeplerden birinin varlığını da ispat etmelidir. Halefiyette ise ödemede bulunan kimse kural olarak sadece ödemeyi ispat etmekle yükümlüdür.
Rücu hakkı ifa eden alacaktan bağımsız bir haktır. Halefiyet ise alacağın ifasına rağmen alacağı sona erdirmeyip onun ifa edene geçmesi sonucunu doğurur, bu nedenle rücu hakkı sahibi alacaklıya ait bulunan bütün yetkilerden ve feri haklardan faydalanamazken, halefiyette alacak hakkına bağlı olarak bütün yetkiler ve feri haklar, alacak ile birlikte talep olan kimseye intikal etmektedir. (Tekinay, Borçlar Hukuku)
Bu farklar nedeniyle her rücu hakkının mevcut olduğu yerde halefiyet hakkı söz konusu olamamasına rağmen, her halef olan kimse rücu hakkına sahiptir.
Halefiyet müessesesi; genel olarak Borçlar Kanununda tanzim edilmiş olup, Türk Ticaret Kanununda da özel halefiyet halleri öngörülmüştür. Kanunda veya diğer düzenlemelerde hüküm bulunmadığı sürece halefiyet hususu söz konusu olamayacaktır.
Mevzu davamızdaki rücuen tazminata dair … halefiyetlik durumu da yukarıda belirtilen Güvence Hesabı Yönetmeliğinin 17/2 fıkrası gereğidir.
Haklara halef olunmasının önemli neticelerinden birisi de sorumlu kişi aleyhine açılan davanın kaynağı, sebebi ve mahiyeti ile; eğer zarar tazmin edilmemiş olsa idi, zarar görenin açacağı esas davanın aynı olmasıdır. Mevzu davamızda da davalının sorumluluğuna göre haksız fiil davanın temelini oluşturmaktadır. Halefiyet sadece maddi bakımdan değil usul hukuku bakımından da söz konusu olduğu için bu dava sebebine karşı zarar görenin açacağı esas dava hangi yetkili ve görevli mahkemede açılması gerekiyor ise; bu zararları tazmin ederek zarar gören yerine geçen ve haklarına halef olan Güvence Hesabının da aynı mahkeme de davasını icra etmesi gerekmektedir.
Şöyle ki; halefiyet davası bir ticari dava olmayıp aynı zarar görenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu dava gibi görülmektedir. Dava sigorta poliçesinden kaynaklanan bir dava olmayıp, Güvence Hesabının zarar görene yaptığı ödemeler de herhangi bir poliçe veya sigorta kaydından kaynaklanmamaktadır. Güvence Hesabının, 5684 sayılı Sigortacılık Kanununun 14. Maddesi gereği oluşturulması hususu veya ilgili düzenlemede Güvence Hesabı sorumluluğunun, zorunlu sigorta poliçesi teminat miktarları dahilinde olmasına yönelik belirlemeler iş bu rücu davasında TTK’da düzenlenen Sigorta işlemlerine ilişkin hükümlerin uygulanması gerektiği manasını taşımadığı takdir ve kanaatine varılmıştır.
Nitekim; Yargıtay . Hukuk Dairesinin 16/09/2021 tarih … esas, … karar sayılı kararında; … açtığı rücu davalarında Konya Bölge Adliye Mahkemesinin . Hukuk Dairesi, Adana Bölge Adliye Mahkemesi . Hukuk Dairesi, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi . Hukuk Dairesi, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi . Hukuk Dairesi, Ankara Bölge Adliye Mahkemesinin . Hukuk Dairesi ve Ankara Bölge Adliye Mahkemesinin . Hukuk Dairesinin kesin kararları arasındaki uyuşmazlığın giderilmesine ilişkin taleplerin değerlendirilmesinde ”Güvence Hesabı tarafından ödediğinin rücuen tahsili için zarar sorumluları olan gerçek kişi malik ve sürücüye karşı açılan davalarda GÖREVLİ MAHKEMENİN ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ OLDUĞUNA” yönelik içtihat ile Bölge Adliye Mahkemeleri arasındaki uyuşmazlık giderilmiştir.
Yargıtay . Hukuk Dairesinin … Esas … Karar, Yargıtay . Hukuk Dairesinin … Esas, … Karar, Yargıtay . Hukuk Dairesinin … Esas, … Karar, Yargıtay . Hukuk Dairesinin … Esas, … Karar, Yargıtay . Hukuk Dairesinin … Esas, … Karar sayılı içtihatları ile;
KONYA BAM . Hukuk Dairesinin 14.12.2020 tarih … Esas … Karar, Ankara BAM . Hukuk Dairesinin … Esas … Karar, İstanbul BAM . Hukuk Dairesinin … Esas … Karar, Antalya BAM . Hukuk Dairesinin … Esas … Karar, Adana BAM . Hukuk Dairesinin … Esas … Karar,Gaziantep BAM . Hukuk Dairesinin … Esas … Karar, Ankara BAM . Hukuk Dairesinin … Esas … sayılı kararları da; davamız konusu ile aynı mahiyetteki davalarda uyuşmazlık konusu haksız fiilden kaynaklandığı için halefiyet ilkeleri de nazara alınarak görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğuna yönelik içtihat ve kararları içermektedir. Yine Yargıtay . Hukuk Dairesinin mercii tayinine ilişkin olmasa dahi Asliye Hukuk Mahkemelerince görülen davamız ile benzer mahiyetteki davalarda göreve ilişkin herhangi bir bozma kararı verilmediği anlaşılmıştır.(Örn;Yargıtay . Hukuk Dairesinin … Esas … Karar, Yargıtay . Hukuk Dairesinin … Esas … Karar ),
Tüm dosya muhtevası birlikte değerlendirildiğinde; izah edilen hususlar nedeniyle Güvence Hesabının zarar görene yaptığı ödemelere ilişkin, zarar göreninin yerine geçerek açtığı davalara temel teşkil eden husus haksız fiilden kaynaklandığından ve bu tür davalarda görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemeleri olduğundan mahkememizin görevsizliğine ilişkin aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-H.M.K.114/1-C, H.M.K. 115/1-2 maddesine göre mahkememizin görevsizliği nedeniyle dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine, görevli mahkemenin KONYA ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ olduğuna,
2- HMK 20/1 maddesine göre kararın kesinleştiği tarihten itibaren kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde taraflardan birinin mahkememize başvurarak, dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesini talep etmesi halinde, dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesine, aksi halde HMK 20/2 maddesi gereğince davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğine,
3- HMK 331/2 Maddesine göre harç ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin görevli mahkemede dikkate alınmasına,
Dair; davacı vekilinin yüzüne karşı ve davalının yokluğunda 6100 sayılı HMK’nın 341-345 maddeleri uyarınca kararın taraflara tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde mahkememize veya başka bir yer mahkemesine verilecek istinaf dilekçesi ile Konya Bölge Adliye Mahkemesi ilgili İstinaf Dairesine İstinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi.10/01/2022

Katip Hakim