Emsal Mahkeme Kararı Konya 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/331 E. 2021/459 K. 01.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

-{YÜCE TÜRK MİLLETİ ADINA KARAR}-
T.C.
KONYA
. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO :
KARAR NO :
BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALILAR : 1-
2-
3-
VEKİLİ :
DAVA : İtirazın İptali (Ticari İşletmenin Satılması Veya Devrinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ :
KARAR TARİHİ :
{}Davacı taraf vekilinin davalı taraf aleyhine açtığı işbu dava mahkememizin … Esas sırasına kaydedilmekle, mahkememizce yapılan aleni/açık yargılama sonunda;
-{HEYETİMİZCE GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:}-
Davacı vekili dava dilekçesi ile özetle; müvekkili ile davalı gerçek kişilerin ortak olarak sermaye koyarak diğer davalı şirketi kurduklarını, 2019 yılından beridir çalıştırdıkları restorandan 2021 yılında müvekkilinin ayrılmak istediğini diğer ortaklara beyan ettiğini, diğer ortakların müvekkiline 600.000,00 TL ödeme yapacaklarının sözlü olarak kararlaştırıldığını, sözü geçen ödemeyi 10.000,00 er TL taksitler halinde müvekkiline ödeneceğinin taahhüt edilmesine rağmen müvekkiline her hangi bir ödemede bulunmamaları nedeniyle müvekkilinin Konya . İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası üzerinden ilamsız icra takibi başlattığını, başlatılan icra takibine davalıların haksız olarak itiraz ettiklerinden takibin durduğundan bahisle icra takibine yapılan itirazın iptali ile takibin devamına, haksız itirazları nedeniyle davalıların alacağın %20 oranında icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, davalı borçlu şirketin üzerinde bulunan taşınır ve taşınmaz mal varlıkları üzerine ihtiyati haciz kararı verilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalılar üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar vekili cevap dilekçesi ile özetle; davacının öncelikle müvekkili şirkete koyduğu sermayeyi ve şirkete ortak olduğunu ispat etmesi gerektiğini, davacının karakol ifadelerine dayanarak borcun ikrar edildiği yönündeki iddialarını kabul etmediklerini, mahkeme dışı ikrarın kesin delil olmadığını, davacının iddialarını yazılı belge ile ispat etmek zorunda olduğunu, davacının sözde hisselerini başka birine devrettiğini ifade ve ikrar ettiğini, bu anlamda davacı sözde alacağını devrettiyse aktif husumet ehliyetinin bulunmadığını, ayrıca sözde alacağın zaman aşımına uğradığından bahisle davacının davasının ve tüm taleplerinin reddine, kötü niyetli davacının alacağın %20 oranından az olmamak üzere tazminata mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İşbu dava; ilamsız olarak başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptaline yönelik itirazın iptali davasıdır.
Mahkememizce; dava dilekçesi, cevap dilekçesi, tarafların verdikleri diğer dilekçe ve belgeler, Konya Ticaret Sicili Müdürlüğünden, Konya Esnaf Odaları Birliğinden, SGK dan ve Konya Cumhuriyet Başsavcılığından gelen yazı cevapları ile diğer kurum ve kuruluşlardan gelen bazı cevabi yazılar ile dosya arasındaki tüm kayıt ve belgeler tek tek incelenmiştir.
İşbu davada öncelikle mahkememizin görevli olup olmadığının üzerinde durulması gerekmiştir.
HMK nun görevin belirlenmesi ve niteliği başlıklı 1. Maddesi; “(1)Mahkemelerin görevi, ancak kanunla düzenlenir. Göreve ilişkin kurallar, kamu düzenindendir.” hükmünü amirdir.
HMK nun asliye hukuk mahkemelerinin görevi başlıklı 2. Maddesi; “(1)Dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın malvarlığı haklarına ilişkin davalarla, şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkeme, aksine bir düzenleme bulunmadıkça asliye hukuk mahkemesidir.(2)Bu Kanunda ve diğer kanunlarda aksine düzenleme bulunmadıkça, asliye hukuk mahkemesi diğer dava ve işler bakımından da görevlidir.” hükmünü amirdir.
HMK nun yargı yeri belirlenmesini gerektiren sebepler başlıklı 21. Maddesi; “(1)Aşağıdaki hâllerde, davaya bakacak mahkemenin tayini için yargı yeri belirlenmesi yoluna başvurulur: a)Davaya bakmakla görevli ve yetkili mahkemenin davaya bakmasına herhangi bir engel çıkarsa. b)İki mahkeme arasında yargı çevrelerinin sınırlarının belirlenmesi konusunda bir tereddüt ortaya çıkarsa. c)İki mahkeme de görevsizlik kararı verir ve bu kararlar kanun yoluna başvurulmaksızın kesinleşirse. ç)Kesin yetki hâllerinde, iki mahkeme de yetkisizlik kararı verir ve bu kararlar kanun yoluna başvurulmaksızın kesinleşirse.” hükmünü amirdir.
HMK nun inceleme yeri başlıklı 22. Maddesi; “(1)Yetkili mahkemenin bir davaya bakmasına herhangi bir engel bulunduğu yahut iki mahkeme arasında yargı çevrelerinin sınırlarının belirlenmesinde tereddüt ortaya çıktığı takdirde, yetkili mahkemenin tayininde, ilk derece mahkemeleri için bölge adliye mahkemelerine, bölge adliye mahkemeleri için Yargıtaya başvurulur.(2)İki mahkemenin aynı dava hakkında göreve veya yetkiye ilişkin olarak verdikleri kararlar kanun yoluna başvurulmaksızın kesinleştiği takdirde, görevli veya yetkili mahkeme, ilgisine göre bölge adliye mahkemesince veya Yargıtayca belirlenir.” hükmünü amirdir.
TTK nun 4. maddesinde ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi kurumu düzenlenmiştir. TTK nun 4. maddesine göre; Her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılır. Yine tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın; TTK ndan, TMK nun 962–969. maddelerinden, TBK nun 202, 203, 444, 447, 487–501, 515–519, 532–545, 547–554, 555–560 ve 561–580. maddelerinden, fikrî mülkiyet hukukuna dair mevzuattan, borsa, sergi, panayır ve pazarlar ile antrepo ve ticarete özgü diğer yerlere ilişkin özel hükümlerden ve bankalara, diğer kredi kuruluşlarına, finansal kurumlara ve ödünç para verme işlerine ilişkin düzenlemelerden doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılır.
TTK nun 5. maddesinde de ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi kurumundan hareket ederek asliye ticaret mahkemelerinin görevli olduğu dava ve işler düzenlenmiştir. TTK nun 5. maddesine göre; Asliye ticaret mahkemeleri tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir. Yine özel kanunlardan doğan özel hükümler uyarınca ticaret mahkemesinde görülecek diğer dava ve işlere asliye ticaret mahkemesinde bakmakla görevlidir.
Bir davaya asliye ticaret mahkemesinin bakmakla görevli olabilmesi için görülecek dava veya işin; 1-Ya her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davası olması, 2-Ya da TTK nda düzenlenen bir konudan doğan hukuk davası olması, 3-Veyahut TTK 4/1. maddenin (b), (c), (d), (e), (f) bentlerinde sayılan konulardan doğan hukuk davası olması, 4-Yahut da diğer özel kanunlardan doğan hukuk davası olması gerekmektedir.
Mahkememizce yapılan araştırma neticesinde gelen cevaplara göre davacının tacir olmadığı anlaşılmıştır.
Her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davalarına asliye ticaret mahkemeleri bakar. Taraflardan birisi tacir olmadığından, onun açısından bir ticari işletmeden de söz edilemez.
Eldeki dava TTK nda düzenlenmiş bir dava ve iş de değildir.
Eldeki dava TTK nun 4/1-b-c-d-e-f maddelerinde sayılan dava ve işlerden de değildir.
Eldeki dava özel kanunlarda sayılan asliye ticaret mahkemelerinin bakacağı dava ve işlerden de değildir.
Asliye ticaret mahkemeleri ile asliye ve sulh hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisidir. İşbu davaya sulh hukuk mahkemelerinin bakacağına ilişkin HMK nun 4. ve 382. maddelerinde ve diğer kanunlarda bir hüküm olmadığından, dava çekişmesiz yargı işi de olmadığından ve davaya bakacak görevli mahkemeyi kanun belirlediğinden, işbu davaya bakmaya sulh hukuk mahkemeleri de görevli değildir. İşbu davaya bakmaya genel görev kuralı gereğince asliye hukuk mahkemeleri görevlidir.
Aynı yerdeki farklı mahkemeler arasındaki ilişki görev ilişkisi olup, mahkemelerce görev hususu resen nazara alınır. HMK nun 114. maddesi gereğince mahkemenin görevli olması hususu dava şartlarındandır. HMK nun 115. maddesi gereğince de mahkemenin görevli olması ile ilgili dava şartındaki noksanlığın sonradan giderilmesi mümkün değildir. Mahkemenin görevsizliği halinde de davanın usulden reddi ile mahkemenin görevsizliğine karar verilmelidir.
Dava konusu husus tacir olmayan davacı ile tacir olmayan gerçek kişi davalılar ve tacir olan davalı şirket arasındaki alacak davasıdır. Davacı tarafça davalı şirketin ortağı olduğu ve daha sonra taraflar arasında yapılan şifahi sözleşme ile davacının ortaklıktan ayrılarak; ortaklık hissesinin davacıya ödenmesine kararlaştırıldığı iddia edilmiş ise de; dosyaya bu iddianın ispatı yönünde herhangi bir yazılı belge ibraz edilmediği gibi, Ticaret Sicil Müdürlüğünden gelen yazı cevabına göre de; kuruluşundan itibaren davalı şirketin tek ortaklı bir şirket olduğu, tek ortak ve şirket temsilcisinin ise Ferhat Öztürk olduğu anlaşılmıştır. Ayrıca Ticaret Sicil Müdürlüğünden gelen kayıtlardan şirket hissesinin devrine dair bir hisse devir kararının da bulunmadığı anlaşılmıştır. HMK 190 ve MK 6. maddelerine göre ispat yükü davacıdadır. Taraflar arasında TTK hükümleri uyarınca kurulmuş bir şirket ortaklığı ilişkisi ve bu ortaklıkta hisse devrine ilişkin noterlikçe düzenlenmiş bir sözleşme bulunmadığından davacının iddiaları ve davalı gerçek kişilerin savcılık dosyasındaki ifadelerine göre taraflar arasında sebepsiz zenginleşmeye dayalı bir uyuşmazlığın söz konusu olduğunun kabulü gerekmiştir. Açıklanan nedenlerle davacı tacir olmadığından mahkememiz görevsiz olup, davaya genel görevli olan asliye hukuk mahkemeleri bakmakla görevlidir. Bu nedenle HMK nun 114/1-c maddesi ve HMK nun 115/2. maddesi gereğince dava şartlarından olan bu hususun sonradan giderilmesi mümkün olmadığından bu konuda davacıya ek süre vs. verilmesine gerek olmaksızın dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine ve Konya Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğuna ilişkin aşağıdaki hükmün kurulması gerekmiştir.
{HÜKÜM}: Yukarıda gerekçesi açıklanan nedenlerle;
Dava dilekçesinin görev yönünden reddi ile mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE.
HMK nun 20. maddesi gereğince gerekçeli kararın tüm taraflara tebliği ile kararın kanun yoluna başvurulmadan kesinleşmesi halinde kararın kesinleşme tarihinden itibaren, kanun yoluna başvurulması halinde ise başvurunun reddi kararının kendisine tebliğinden itibaren yasal iki haftalık süre içinde talep edilmesi halinde dava dosyasının görevli KONYA NÖBETÇİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE.
Belirtilen iki haftalık süre içinde talepte bulunulmaması veya süresinden sonra talepte bulunulması halinde mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar (ek karar) verileceğinin taraflarca bilinmesine.
HMK nun 331. maddesi gereğince harç, vekâlet ücreti ve yargılama giderlerinin görevli mahkemece bir karara bağlanmasına.
Artan gider avansının dosyasına aktarılmasına.
İşbu gerekçeli kararın 07/12/2021 tarihinde yazıldığına.
Dair gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere yapılan duruşma sonunda oy birliği ile verilen karar taraf vekillerinin yüzüne karşı açıkça okunup usulen anlatıldı. 01/12/2021

Başkan Üye Üye Katip