Emsal Mahkeme Kararı Konya 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/310 E. 2022/161 K. 02.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA . ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
-{YÜCE TÜRK MİLLETİ ADINA KARAR}-
T.C.
KONYA
. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO :
KARAR NO :

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVA : Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli)
DAVA TARİHİ :
KARAR TARİHİ :

{}Davacı vekilinin davalı aleyhine açtığı işbu dava mahkememizin … Esas sırasına kaydedilmekle, mahkememizce yapılan aleni/açık yargılama sonunda;
-{HEYETİMİZCE GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:}-
Davacı vekili dava dilekçesiyle özetle; davalı şirketin birden fazla pay sahibi olan bir anonim şirket olduğunu, şirket sermayesinin 3.000.000,00 TL olduğunu, şirket ortaklarının müvekkili … ile dava dışı …, … ve … olduğunu, müvekkilinin şirkette %16,3 paya sahip olduğunu, genel kurul toplantısının usulsüz olarak yapılması üzerine ortaklar arasında anlaşmazlık çıktığını, gündemin gereği gibi ilan edilmemesi nedeniyle müvekkilinin TTK 420. maddesi uyarınca finansal tabloların müzakeresinin ertelenmesi yönündeki talebine rağmen toplantının ertelenmediğini, bu nedenle genel genel kurul toplantısında alınan kararların yoklukla malul olduğunu, mahkeme aksi kanaatte olursa TTK 445. madde uyarınca davalı şirket genel kurul toplantısında usulsüz olarak alınan kararların iptalinin gerektiğini, kararların yokluğunun tespiti davasının süreye bağlı olmadığını, iptal bakımından ise müvekkilinin üç aylık süre içinde huzurdaki davayı ikame ettiğini, müvekkilinin genel kurul toplantısında hazır bulunup dava konusu kararlara olumsuz oy vererek muhalefetini tutanağa geçirttiğini, müvekkilinin yokluğun tespiti davası açmakta meşru menfaatinin olduğunu, müvekkilinin davalı şirkette yönetim kurulu üyesi olmasına rağmen genel kurulu toplantıya çağıran 08/04/2021 tarihli yönetim kurulu toplantısına çağrılmadığını, toplantıda her ne kadar toplantıya katılmadı notu düşülse de müvekkilinin sözü geçen toplantıdan haberdar olmadığını, müvekkilinin haberdarı olmadığı toplantıya icabet edemeyeceğinin açık olduğunu, müvekkilinin yönetim kurulu kararından haricen haberdar olması üzerine derhal Konya .Noterliği aracılığı ile usulüne uygun olarak toplantıya çağrılmayan genel kurulun toplanmaması gerektiğinin ihtar edilmesine rağmen genel kurul toplantısının usulsüz olarak gerçekleştirildiğini, ayrıca genel kurul toplantında hukuka ve kanuna aykırı uygulamaların devam ettirildiğini, gündem maddesinde esas sözleşme değişikliği yer almamasına rağmen şirket merkezinin değiştirilmesine ilişkin karar alındığını, bu yönüyle de genel kurulun usulsüz olduğunu, müvekkilinin yönetim kurulu faaliyet raporu müzakeresinin ertelenmesini talep etmesine rağmen bu talebinin dikkate alınmadığını, müvekkilinin olumsuz oyuna rağmen 2019 yılı takvim yılı yönetim kurulu faaliyet raporunun müzakereye açılarak oyçokluğu ile kabul edildiğini, müvekkilinin faaliyet raporunun yetersiz olduğunu gördüğünden müzakerenin ertelenmesini talep etmesine rağmen toplantının ertelenmediğini, müvekkilinin bu talebinin kabul edilmesinin TTK 420. madde uyarınca zorunluluk arz ettiğini, finansal tabloların müzakeresinin ertelendiği hallerde TTK 420 maddesinin açık hükmü gereğince buna bağlı konuların görüşülmesinin de ertelenmesi gerektiğini, genel kurul toplantısının 4,7,8 ve 9 numaralı maddeleri sırasıyla; bilanço ve gelir tablosunun görüşülmesi, yeni yönetim kurulunun huzur haklarının belirlenmesi, yeni yönetim kurulunun seçilmesi ve yeni denetim kurulunun seçilmesine ilişkin olduğu ve bu hükümlerin finansal tabloların müzakeresi ile bağlantılı olduğunun şüphesiz olduğunu, bu nedenle sözü geçen 4,7,8 ve 9 numaralı maddelerinin de görüşülmesinin ertelenmesi gerektiğini, ertelemenin yapılmamasının yokluk sebebi olduğunu, mahkemenin aksi kanaatte olması halinde bu maddelerin iptalinin gerektiğini, erteleme yapılmadan alınan tüm kararların yoklukla malul olduğunu, HMK 389 maddesi gereğince butlanla malul genel kurul kararına dayanılarak yapılan tüm işlemlerin hükümsüz olacağından ve ilgililer nezdinde telafisi imkansız zararlar doğacağından dava kesin hükümle sonuçlanıncaya kadar 29/04/2021 tarihli 2019 yılına ait genel kurul toplantısında alınan kararların yürütmesinin geriye bırakılması yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesi gerektiğinden bahisle davalarının kabulü ile öncelikle 29/04/2021 tarihli 2019 yılına ait olağan genel kurul toplantısında alınan kararların; çağrı usulüne uygun yapılmadığından, gündem gereği gibi ilan edilmediğinden ve müvekkilince erteleme talebinde bulunulmasına rağmen toplantının ertelenmemiş olması sebebiyle yokluk ile malul olduğunun tespitine, mahkeme aksi kanaatte olursa genel kurul toplantısında alınan kararların ve özellikle finansal tabloların görüşülmesi ile ilgili olan 3,4, 7, 8 ve 9 numaralı gündem maddelerine ilişkin kararların iptali ile ihtiyati tedbir taleplerinin kabulüne karar verilerek genel kurul toplantısında alınan kararların yürütülmesinin geriye bırakılmasına, vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesiyle özetle; öncelikle dava dilekçesinde yer alan ve müvekkilinin aleyhine olan hiçbir hususu kabul etmediklerini, bilindiği gibi yokluğun tespitinin genel kurula dair kurucu unsurların eksikliği halinde söz konusu olduğunu, iptal davasının ise kanuna, esas sözleşmeye ve dürüstlük kuralına aykırı kararlar aleyhine açılabileceğini, huzurdaki davada ise bunların varlığı ve davacının dava açmakta hukuki menfaatinin bulunup bulunmadığı hususlarının araştırılması gerektiğini, genel olarak yokluk kavramının genel kurul kararının temel ilkelerine aykırı iş ve eylemler sebebiyle toplantı yeter sayısının mevcut olmaması gibi hiç olmayan ve gerçekleşmeyen toplantı ve kararlar açısından söz konusu olabileceğini, dava konusu olayda ise usulüne uygun şekilde toplanan, yeterli toplantı nisabına sahip bir genel kurul toplantısı ve usulüne uygun şekilde alınan yeterli karar nisabına sahip kararların mevcut olduğunu, davacı tarafın genel kurul kararlarının usulüne uygun olarak alınmadığı ve yönetim kurulu kararının yoklukla malul olduğu iddiasının kötü niyete dayandığını, davacı tarafın müvekkili şirket ile gruba dahil olan diğer şirketlerin yönetim kurulu toplantılarına uzun zamandır katılmadığını, yönetim kurulu başkanı … tarafından davacıya davalı şirketle birlikte gruba dahil şirketlerin yönetim kurulu toplantılarının her hafta salı günü saat 17.00’da yapılacağını bildirir ve davacının kendisinin de katılmasının gerektiğini belirtir, Konya . Noterliğinin … yevmiye nolu 23/07/2020 tarihli ihtarname gönderildiğini, sözü geçen ihtarnameye rağmen davacının yönetim kurulu toplantılarına katılmadığını, müvekkili şirketin ve grubu dahil diğer şirketlerin büyük hisselerinin davacı ile birlikte kardeşleri … ve …’ a ait olduğunu, sözü geçen şirketlerin bir kısmı sonradan kurulmuş olsa da işletmenin babalarından miras kaldığını, müvekkili şirket ortakları olan … ile …’ ın davacının işletmelere sahip çıkması yönündeki çabalarının yetersiz kaldığını, yaşanan süreç neticesinde iptali istenilen genel kurul kararıyla davacıya yeni yönetim kurulunda yer verilmemesi neticesinde yönetim kurulu üyelerine ödenen huzur hakkından davacının mahrum bırakıldığını, davacının yönetim kurulu üyesi olmanın gereklerini yerine getirmemesine rağmen yeni dönemde de yönetim kurulu üyeliğine aday olduğunu, davacının şirketlerin merkez ve şubelerinin bulunmadığı İstanbul ilinde ikamet ettiğini, şirketin işiyle ilgilenmediğini, davacının kendi iradesiyle yönetim kurulu toplantılarına katılmadığını, davacının genel kurulun toplantıya çağrılmasına dair kararın alındığı yönetim kurulu toplantısından haberdar olmadığı yönündeki iddiasının gerçek olmadığını, davacının yönetim kurulu toplantısından haberdar olduğunu ve diğer yönetim kurulu toplantılarına katılmadığı gibi sözü geçen yönetim kurulu toplantısına da katılmadığını, yönetim kurulu toplantılarının zamanına ve toplantıya çağrının şekline dair herhangi bir hükmün bulunmadığını ve bir şekle bağlanmadığını, yönetim kurulu üyelerinin toplantılara istenildiği şekilde çağrılabileceğini, davacının yönetimden dışlanmasının söz konusu olmadığı gibi tüm iyi niyetli uğraşlara rağmen davacının şirket yönetimiyle ve işleriyle ilgilenmediğini, davacının yönetimden dışlandığına ilişkin somut bir kanıtının bulunmadığını, davacının genel kurul toplantısına iştirak ederek oy kullandığını ancak muhalefet şerhini tutanağa geçirtmediğini, davacı tarafın genel kurulun ertelenmemesi hususunun yokluk müeyyidesine tabi olduğunu ifade etmiş ise de bu hususun yokluk değil iptal davasının konusunu oluşturduğunun izahtan vareste olduğunu, dava dilekçesinde şirket merkezinin değiştirilmesine dair gündenim 6. maddesiyle ilgili bir kısım iddialara yer verilmiş ise de sonuç ve istem kısmında sözü geçen maddenin iptalinin talep edilmediğini, gündemin 6. maddesinin iptal sebebi olarak gösterilen çağrının usulsüzlüğünün tek başına kararın iptaline sebebiyet veremeyeceğini, müvekkili şirketin kamu ihalelerine katılması nedeniyle şirket merkez adresinin Ankara’ ya aktarıldığını, bu durumun şirketin menfaatine olduğunu, davacının bu öneriye işlerin yürümesini engellemek amacıyla karşı çıktığını, genel kurulun toplantıya çağrılmasına dair yönetim kurulu kararının geçerli olduğunu, çağrının usulsüz olması genel kurul kararların iptali için yeterli olmadığını, davacının genel kurulun maddelerinin iptalini isteyebilmesi için olumsuz oy vermesi ve muhalefet şerhini tutanağa geçirtmesi gerektiğini, ancak davacının iptalini istediği gündem maddelerine ilişkin olumsuz oy kullanmasına rağmen muhalefetini toplantı tutanağına geçirtmediğini, ayrıca davacının oy oranının TTK 446/1 maddesinde belirtildiği gibi iptali talep edilen kararların alınmamasını sağlama etkisinin bulunmadığını, yeni yönetim kurulu üyelerinin ve denetçinin seçilmesi, huzur haklarının belirlenmesi hususlarının finansal tablolar ile bağlantılı olmadığını, davacının grup şirketlerdeki hisselerini rayiç bedellerinin çok üstünde devretmek istediğini, istenilen bedelin ödenmesinin imkansız olduğunu, davacının da bunun bilincinde olması nedeniyle işbu davayı açarak müvekkili şirketin ve gruba dahil diğer şirketlerin işleyişini zaafa uğratarak talebinin kabul edilmesini sağlamaya çalıştığını, yönetim kurulu üyelerini dinlemeden genel kurulda alınan kararların yürütülmesinin geriye bırakılmasının hukuken mümkün olmadığını, şirketin öncesinde de davacı haricindeki diğer iki yönetim kurulu üyesi tarafından yönetildiğini, şirketin sattığı, devrettiği hiç bir mal varlığının olmadığını, genel kurulda alınan kararların yürütülmesinin geriye bırakılmasını gerektirecek bir halin mevcut olmadığını, müvekkili şirketin kamu ihale işi yapmasından dolayı şirket bünyesinde taşeron işçileri de dahil olmak üzere 400 ü aşkın işçi çalıştığını, şirketin temsil yetkisinin kısa süreliğine dahi bulunmaması halinde şirketi ciddi ve telafisi imkansız zarara uğratacağından dolayı TTK 448/3 maddesi gereğince şirketin muhtemel zararlarına karşılık davacının teminat göstermesi gerektiğinden bahisle öncelikle TTK 448/3 maddesi gereğince şirketin muhtemel zararlarına karşı davacının en az 1.000.000,00 TL teminat göstermesine, güncel bir tehlikenin bulunmaması davacı veya şirket açısından telafisi imkansız sonuçların doğması ihtimalinin bulunmaması nedeniyle genel kurul kararlarının yürütülmesinin durdurulması talebinin reddine, yapılacak yargılama sonucunda ise tüm talepler yönünden davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İşbu dava; davalı şirketin 2019 yılına ait genel kurulu toplantında alınan kararların yoklukla malul olduğunun tespiti veya genel kurul toplantısında alınan kararların ve özellikle finansal tablonun görüşülmesiyle ilgili 3,4,7,8 ve 9 numaralı gündem maddelerine ilişkin kararların iptali davasıdır.
Mahkememizce; dava dilekçesi, cevap dilekçesi, davalı şirketin ticaret sicil kayıt örnekleri, davalı şirketin 2019 yılı olağan genel kurul toplantı tutanağı örneği, yönetim kurulu çağrı kararı örneği, davacı tarafından davalı şirkete gönderilen ihtarname örnekleri, taraf vekillerinin verdikleri diğer dilekçe ve belgeler, dava konusu genel kurul toplantısında alınan kararlar ile dosya arasındaki tüm kayıt ve belgeler tek tek incelenmiştir.
İşbu dava konusu yönetim kurulu toplantısına davalı şirket Yönetim Kurulu Başkanı …, Yönetim Kurulu Üyesi … ve Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı …’ ın toplantıya katıldığı davalı şirketin 08/04/2021 tarihli karar defterinden tespit edilmiştir.
Muhasebe Uzmanı Bilirkişi Prof. Dr. … ve Hukukçu Bilirkişi Dr. Öğr. Üyesi …’ in düzenlediği 17/01/2022 tarihli bilirkişi kurulu raporu mahkememizce detaylıca incelenmiştir.
6102 Sayılı Türk Ticaret Kanununun Yönetim kurulu toplantıları, Kararlar başlıklı 390. maddesi;”(1) Esas sözleşmede aksine ağırlaştırıcı bir hüküm bulunmadığı takdirde, yönetim kurulu üye tam sayısının çoğunluğu ile toplanır ve kararlarını toplantıda hazır bulunan üyelerin çoğunluğu ile alır. Bu kural yönetim kurulunun elektronik ortamda yapılması hâlinde de uygulanır. (2) Yönetim kurulu üyeleri birbirlerini temsilen oy veremeyecekleri gibi, toplantılara vekil aracılığıyla da katılamazlar. (3) Oylar eşit olduğu takdirde o konu gelecek toplantıya bırakılır. İkinci toplantıda da eşitlik olursa söz konusu öneri reddedilmiş sayılır. (4) Üyelerden hiçbiri toplantı yapılması isteminde bulunmadığı takdirde, yönetim kurulu kararları, kurul üyelerinden birinin belirli bir konuda yaptığı, karar şeklinde yazılmış önerisine, en az üye tam sayısının çoğunluğunun yazılı onayı alınmak suretiyle de verilebilir. Aynı önerinin tüm yönetim kurulu üyelerine yapılmış olması bu yolla alınacak kararın geçerlilik şartıdır. Onayların aynı kâğıtta bulunması şart değildir; ancak onay imzalarının bulunduğu kâğıtların tümünün yönetim kurulu karar defterine yapıştırılması veya kabul edenlerin imzalarını içeren bir karara dönüştürülüp karar defterine geçirilmesi kararın geçerliliği için gereklidir. (5) Kararların geçerliliği yazılıp imza edilmiş olmalarına bağlıdır. ” hükmünü amirdir.
6102 Sayılı Türk Ticaret Kanununun Yönetim kurulu toplantıları, Bilgi alma ve inceleme hakkı başlıklı 392. maddesi;”(1) Her yönetim kurulu üyesi şirketin tüm iş ve işlemleri hakkında bilgi isteyebilir, soru sorabilir, inceleme yapabilir. Bir üyenin istediği, herhangi bir defter, defter kaydı, sözleşme, yazışma veya belgenin yönetim kuruluna getirtilmesi, kurulca veya üyeler tarafından incelenmesi ve tartışılması ya da herhangi bir konu ile ilgili yöneticiden veya çalışandan bilgi alınması reddedilemez. Reddedilmişse dördüncü fıkra hükmü uygulanır. (2) Yönetim kurulu toplantılarında, yönetim kurulunun bütün üyeleri gibi, şirket yönetimiyle görevlendirilen kişiler ve komiteler de bilgi vermekle yükümlüdür. Bir üyenin bu konudaki istemi de reddedilemez; soruları cevapsız bırakılamaz. (3) Her yönetim kurulu üyesi, yönetim kurulu toplantıları dışında, yönetim kurulu başkanının izniyle, şirket yönetimiyle görevlendirilen kişilerden, işlerin gidişi ve belirli münferit işler hakkında bilgi alabilir ve görevinin yerine getirilebilmesi için gerekliyse, yönetim kurulu başkanından, şirket defterlerinin ve dosyalarının incelemesine sunulmasını isteyebilir. (4) Başkan bir üyenin, üçüncü fıkrada öngörülen bilgi alma, soru sorma ve inceleme yapma istemini reddederse, konu iki gün içinde yönetim kuruluna getirilir. Kurulun toplanmaması veya bu istemi reddetmesi hâlinde üye, şirketin merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesine başvurabilir. Mahkeme istemi dosya üzerinden inceleyip karara bağlayabilir, mahkemenin kararı kesindir. (5) Yönetim kurulu başkanı, kurulun izni olmaksızın, yönetim kurulu toplantıları dışında bilgi alamaz, şirket defter ve dosyalarını inceleyemez. Yönetim kurulu başkanının bu isteminin reddedilmesi hâlinde başkan, dördüncü fıkraya göre mahkemeye başvurabilir. (6) Yönetim kurulu üyesinin bu maddeden doğan hakları kısıtlanamaz, kaldırılamaz. Esas sözleşme ve yönetim kurulu, üyelerin bilgi alma ve inceleme haklarını genişletebilir. (7) Her yönetim kurulu üyesi başkandan, yönetim kurulunu toplantıya çağırmasını yazılı olarak isteyebilir.” hükmünü amirdir.
6102 Sayılı Türk Ticaret Kanununun Genel Kurul, Toplantılar başlıklı 409. maddesi;”(1) Genel kurullar olağan ve olağanüstü toplanır. Olağan toplantı her faaliyet dönemi sonundan itibaren üç ay içinde yapılır. Bu toplantılarda, organların seçimine, finansal tablolara, yönetim kurulunun yıllık raporuna, kârın kullanım şekline, dağıtılacak kâr ve kazanç paylarının oranlarının belirlenmesine, yönetim kurulu üyelerinin ibraları ile faaliyet dönemini ilgilendiren ve gerekli görülen diğer konulara ilişkin müzakere yapılır, karar alınır. (2) Gerektiği takdirde genel kurul olağanüstü toplantıya çağrılır.(3) Aksine esas sözleşmede hüküm bulunmadığı takdirde genel kurul, şirket merkezinin bulunduğu yerde toplanır.
” hükmünü amirdir.
6102 Sayılı Türk Ticaret Kanununun Çağrı, Yetki, Yetkili ve görevli organla başlıklı 410. maddesi;”
(1) Genel kurul, süresi dolmuş olsa bile, yönetim kurulu tarafından toplantıya çağrılabilir. Tasfiye memurları da, görevleri ile ilgili konular için, genel kurulu toplantıya çağırabilirler. (2) Yönetim kurulunun, devamlı olarak toplanamaması, toplantı nisabının oluşmasına imkân bulunmaması veya mevcut olmaması durumlarında, mahkemenin izniyle, tek bir pay sahibi genel kurulu toplantıya çağırabilir. Mahkemenin kararı kesindir.” hükmünü amirdir.
6102 Sayılı Türk Ticaret Kanununun Çağrının şekli, Çağrısız genel kurul başlıklı 416. maddesi;”
(1) Bütün payların sahipleri veya temsilcileri, aralarından biri itirazda bulunmadığı takdirde, genel kurula katılmaya ve genel kurul toplantılarının yapılmasına ilişkin hükümler saklı kalmak şartıyla, çağrıya ilişkin usule uyulmaksızın, genel kurul olarak toplanabilir ve bu toplantı nisabı varolduğu sürece karar alabilirler. (2) Çağrısız toplanan genel kurulda, gündeme oybirliği ile madde eklenebilir; aksine esas sözleşme hükmü geçersizdir. ” hükmünü amirdir.
Mahkememizce yapılan yargılama ve değerlendirmede; davacı vekilince davalı şirket aleyhine açılan bu davada; davalı şirketin 29/04/2021 tarihinde yapılan 2019 yılı olağan genel kurul toplantısında alınan kararların yoklukla malul olduğunun tespiti ve bu talep kabul olmazsa TTK 445. maddesi uyarınca iptaline karar verilmesi talep edilmiş olup; uyuşmazlığın çözümü için öncelikle genel kurulu toplantıya çağrıya ilişkin yönetim kurulu kararlarının usulüne uygun olup olmadığının tespiti gerekmektedir.
Mahkememizce toplanan deliller, alınan bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; davalı şirketin 08/04/2021 tarihinde yapılan yönetim kurul toplantısına o tarihte davalı şirketin yönetim kurul üyesi olan davacının katıldığı ancak katılmadığı anlaşılmıştır. Her ne kadar TTK’da yönetim kurulu toplantılarına çağrının ne şekilde olacağı hususunda açık bir düzenleme bulunmasa da yönetim kurulu üyelerinin toplantıya çağrılması bir zorunluluk teşkil etmektedir. Davalı tarafça davacının ilgili yönetim kuruluna çağrıldığına yönelik herhangi bir belge ibraz etmediği görülmüştür. Davalı vekilince dava konusu şirketin yönetim kurulu başkanı tarafından davacıya noter marifeti ile yönetim kurulu toplantılarının her hafta salı günü saat 17.00’da yapılacağı ihtar edildiği ileri sürülmüş ve buna dair Konya . Noterliğinin 23/07/2020 tarih ve … yevmiye nolu ihtarnamesi sunulmuş ise de; davaya konu yönetim kurulu toplantısının 08/04/2021 perşembe günü yapılmış olmasından dolayı ortada usulüne uygun bir çağrının bulunmadığının kabulü gerekmiştir.
6102 sayılı TTK hükümlerine göre, yönetim kurulunun bir konuyu müzakere etmesi ve karar alması için kurul olarak toplanması gerekir. Ancak toplantının illada fiziki olarak bir araya gelinerek yapılması hususunda hukuki bir zorunluluk yoktur. Toplantının elektronik ortamda sanal olarak yapılması mümkün olabileceği gibi, bir önerinin elden ele dolaştırılması yoluyla da karar alınması mümkün olarak kabul edilmiştir. Yönetim kurulunu toplantıya kural olarak yönetim kurul başkanı, onun bulunmadığı veya geçerli bir mazereti olması halinde başkan vekili çağırır. Diğer üyelerin yönetim kurulunu doğrudan doğruya toplantıya çağırma yetkisi olmamakla beraber herhangi bir üye yazılı taleple ve gündem belirterek başkan veya vekillerinden toplantı çağrısı yapılmasını isteyebilir. Talebe rağmen toplantıya çağrı yapılmazsa TTK 392. maddesi kapsamında üyenin mahkemeye başvuru hakkı da mevcuttur.
TTK 390/4. maddesi yönetim kurulu üyelerinden hiç biri toplantı yapılması isteminde bulunmaması durumunda, yönetim kurulu kararları, kurul üyelerinden birinin belirli bir konuda yaptığı, karar şeklinde yazılmış önerisinin elden dolaştırılması suretiyle çağrısız yönetim kurulu kararı alınmasına cevaz vermektedir. Yasanın bu hükmü çağrısız yönetim kurulu toplantısı yapılmasına imkan vermekte ise de; önerinin tüm yönetim kurulu üyelerine yapılması ve her birinin elinden geçirilmesi zorunluluk ve kararın geçerlilik şartıdır. (Yargıtay . H.D. … E, … K)
Genel kurula çağrıya ilişkin yönetim kurulu kararlarının gerek yönetim kurulu üyelerine usulüne uygun olarak çağrı yapılmadan toplanılmak suretiyle alınması, gerekse çağrısız toplantı yapılmakla birlikte üyelerin yazılı önerilerinin tüm yönetim kurulu üyelerine elden dolaştırmak suretiyle en az üye tam sayısının çoğunluğunun onayı alınmadan karar alınması durumunda yönetim kurulu kararlarının yoklukla malul olacağı sonucuna ulaşılacaktır. Yönetim kurulu kararlarının yoklukla malul olması, bu karara dayalı olan genel kurul toplantısı ve alınan kararlarında yoklukla malul olması sonucunu doğuracaktır. (Yargıtay . H.D. … E – … K sayılı ilamı, … E – … K sayılı ilamı, … E – … K sayılı ilamı, … E – … K sayılı ilamı)
Açıklanan nedenlerle genel kurul toplantıya çağıran yönetim kurulu kararının usulüne uygun alınmadığı ve yönetim kurulu kararlarının yoklukla malul olduğu anlaşıldığından geçersiz yönetim kurulu kararına dayalı olarak yapılan ve TTK 416. maddesi gereğince toplanmadığı sabit olan 29/04/2021 tarihli olağan genel kurul toplantısında alınan kararların da yoklukla malul olduğu hüküm ve kanaatine varıldığından davacının davasının kabulüne dair aşağıdaki hüküm kurulmasına karar vermek gerekmiştir.
-{HÜKÜM:}- Yukarıda gerekçesi açıklanan nedenlerle;
DAVACININ DAVASININ KABULÜ İLE; davalı şirketin 29/04/2021 tarihli olağan genel kurul toplantısında alınan tüm kararlarının yoklukla malul olduğunun tespitine.
Alınması gereken 80,70 TL karar ve ilam harcına karşılık peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 21,40 TL harcın davalıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına.
Yargılama giderinden ayrı olarak davacının peşinen karşıladığı 59,30 TL başvuru harcı, 59,30 TL peşin karar ve ilam harcı ile 8,50 TL vekaletnâme suret harcı olmak üzere toplam 127,10 TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine.
Davacının yaptığı 119,20 TL taraf davetiye gideri, 2.000,00 TL bilirkişi ücreti gideri, 100,00 TL yazı posta gideri ve 13,40 TL vekaletname pulu gideri olmak üzere toplam 2.232,60 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine.
Davalının yaptığı herhangi bir yargılama gideri olmadığından bu konuda bir karar verilmesine yer olmadığına.
Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince kabul edilen miktara göre takdir ve hesaplanmış olan 5.100,00 TL vekâlet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine.
İşbu hükümden sonra gerekli olan 13,00 TL karar tebliğ giderinin davacı tarafından karşılanmasına ve hükümden sonraki bu masrafların davalıdan alınarak davacıya verilmesine.
HMK nun 323–333. maddeleri gereğince hükmün verilmesinden kesinleşmesine kadar olan dönemde tarafların sorumlu olduğu yargılama giderleri de ödendikten sonra varsa tarafların yatırdığı avanstan artanının karar kesinleştiğinde taraflara iadesine.
İşbu gerekçeli kararın 28/03/2022 tarihinde yazıldığına.
Dair gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere yapılan duruşma sonunda oy birliği ile verilen karar taraf vekillerine yüzüne karşı açıkça okunup usulen anlatıldı.02/03/2022

Başkan … Üye … Üye … Katip …