Emsal Mahkeme Kararı Konya 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/287 E. 2022/398 K. 14.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
KONYA
. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLET ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO :
KARAR NO :

HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI : … – … …
VEKİLİ :
DAVALI : … – … …
VEKİLİ :

DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ :
KARAR TARİHİ :
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH :

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
(I) TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesi ile özetle; Davalı-alacaklı, Konya . İcra Müdürlüğü … Esas sayılı icra dosyası ile müvekkil aleyhine takip başlattığını, işbu icra takibinin temelinde 15.12.2017 tanzim, 15.01.2018 vade tarihli 390.000 TL bedelli bononun yer aldığını, müvekkilin, davalı yana söz konusu icra takibinin 212.292,62 TL’lik kısmından (198.000 TL asıl alacak +13.698,62 TL vade tarihinden takip tarihine dek işlemiş yıllık 19,5 avans faizi (3095 SK) +594,00 TL komisyon toplamı) kaynaklı bir borcunun bulunmadığını, borcun bulunmamasından ötürü İİK m.72/3 hükmü gereği işbu menfi tespit davasının açılmasının gerektiğini, müvekkil, davalı alacaklıya güvenerek miktarını boş bıraktığı takip konusu açık bonoyu verdiğini, davalı alacaklı açık bonoyu tamamen kendi kafasına göre bir bedelle doldurarak müvekkilin borçlu olmadığı 390.000 TL’lik bir bedelin yazıldığını, müvekkilin, söz konusu bonoda yazan bedel kadar borcunun olmadığını, açık bononun verildiği noktasında davalı alacaklının soruşturma dosyalarında açık ikrarının mevcut olup Yüksek Mahkeme içtihatları çerçevesinde bu ikrarı ile bağlı olduğunu, o halde açık bono verildiği noktasında çekişmenin olmadığını, davanın kabulü ile davacı müvekkilin Konya . İcra Müdürlüğü … Esas sayılı dosyadan 212.292,62 TL borçlu olmadığının tespitine, (asıl alacak 198.000 TL, takip öncesi faiz 13.698,62 TL, komisyon 594,00 TL olmak üzere) kabul olan kısım üzerinden %20 kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin karşı tarafa yükletilmesine talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesi ile özetle; Davacının dava açmak sureti ile Konya . İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyası ile yapmış olduğu takipten dolayı yapılan takibin 212.292,62 TL. sinden sorumlu olmadığını beyan ettiğini, bu yönden müvekkile borçlu bulunmadığı iddiası ile menfi tespit davası açtığını, davacı takibe konu borcun 212.292,62 TL’sinden sorumlu olmadığını, nitekim açık bononun sonradan doldurulduğunu ileri sürdüğünü, davacı dava dilekçesinde 400.000,00 TL bedelli bir senedin mevcut olduğunu ve söz konusu senedin boş olarak verilerek sonradan doldurulduğunu ancak asıl borçlarının 192.000,00 TL. olduğunu ileri sürdüğünü, ancak takibe dayanak bono incelendiğinde bononun 390.000,00 TL olduğunun görülebileceğini, dolayısı ile davacının iddiaları yasal dayanaktan yoksun bulunduğundan davasının reddine karar verilmesinin gerektiğini, bu nedenlerle resen dikkate alınacak nedenlere binaen davacının haksız ve hukuka aykırı davasının reddi ile yargılama harç ve giderleri ile vekalet ücretinin davacıdan tahsiline karar verilmesi talep etmiştir.
II) YARGILAMADA TOPLANAN DELİLLER:
Çumra Asliye Ceza Mahkemesinin … esas sayılı dava dosyası UYAP sistemi üzerinden incelenmek üzere gönderilmiştir.
Konya . İcra Dairesinin … esas sayılı dava dosyası UYAP sistemi üzerinden incelenmek üzere gönderilmiştir.
Konya Cumhuriyet Başsavcılığının … soruşturma sayılı dosyası UYAP sistemi üzerinden incelenmek üzere gönderilmiştir.
(III) DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
İş bu dava; Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasıdır.
Mahkememizce ön inceleme duruşma tutanağında taraflar arasındaki uyuşmazlık konusu Konya . İcra Müdürlüğü … Esas sayılı dosyasında davacının davalıya takipte belirtilen 198.000,00 TL asıl alacak ve 13.698,62 Tl işlemiş faiz ve 594,00 TL komisyon bedeli olmak üzere toplam 212.292,62 TL yönünden borçlu olup olmadığının hususları olduğu belirlenmiştir.
Tüm dosya kapsamı ile davalının davacı aleyhine Konya . İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile 390.000,00 TL bono asıl alacağı, 26.982,12 TL işlemiş faizi ve 1.170,00 Komisyon bedeli olmak üzere toplam 418.152,12 TL üzerinden icra takibine giriştiği görülmüştür.
Konya Cumhuriyet Başsavcılığı … Esas sayılı şikayet dosyasında davalının 17.05.2021 tarihinde Çumra Cumhuriyet Başsavcılığı … Talimat dosyası vasıtasıyla ifade verdiği ifadesinde ” Ben halen belirtmiş olduğum adreste ikamet etmekteyim. Ben 2018 yılında … isimli şahistan … Mahallesi Dağıtım mevkisinde bulunan 34 bin metrekare tarlayı o dönemde meydana gelen Toplulaştırma olayından dolayı resmi olarak tarlayı üzerime alamadım. Ancak tarlayı kendi aramızda yaptığımız sözleşme ve … isimli şahsa yapmış olduğum açık senet ile tarlayı teslim aldım. Açık senete … isimli şahıs imza attı ancak senette bir tutar belirtilmemiştik. Daha sonra ise 2017 yılında Toplulaştırma kalktıktan sonra tapular tarla sahiplerine verilmeye başlandı. Bende tapular şahıslara verildikten sonra tarlayı 2016 yılında sözleşme ve açık senet üzerine tarlayı satın aldığım … isimli şahsı arıyarak tapumu istedim. … isimli şahıs bir süre beni oyaladı ve tapuyu bana vermedi. Daha sonra öğrendimki … isimli şahıs tarlayı … Mahallesinde bulunan … isimli şahsa 400.000 TL’ ye sattığını öğrendim. Aramızda resmi olarak tapu alışverişi olmadığı için bende Avukatıma danışarak 2018 yılında imzalamış olduğumuz açık seneti devreye soktum. Daha sonra … isimli şahsın imzalamış olduğu açık senete 400.000 TL fiyat belirledim ve avukatıma teslim ettim. … isimli şahıs bütün malvarlığını başkalarına devretmesi üzerine kanunen bir hakta bulunamadım ve halen daha davamız devam etmektedir. Şahsıma atılan Tefecilik itiraflarını kabul etmiyorum. … isimli şahıs açık seneti devreye soktuğumdan dolayı tarafıma asılsız iftiralar atmaktadır. … isimli şahıstan 2016 yılında aramızda yapılan anlaşmalar sonucunda resmi olarak üzerime alamadığım ve tarlayı başkasına sattığı için Şikayetçi ve Davacıyım dedi. Başkada bir diyeceğim yoktur dedi.” şeklinde beyanda bulunduğu anlaşılmıştır.
Yine davacının oğlu … ile davalı arasındaki tehdit ve hakaretten kaynaklı Çumra Asliye Ceza Mahkemesi … Esas sayılı ceza davası dosyasında 28.04.2020 tarihinde mağdur sıfatıyla ifadesi alınan davalının ifadesinde ” …… … isimli şahsı önceden tanırım. Babası …’dan yaklaşık 4 sene önce tarla aldım fakat tarlayı üzerime vermediler. Tapulaştırma oldu ve aynı tarlayı bir başka kişiye de satmış, bu sebeple ben bu vatandaşa sözleşmemize istinaden dava açtım ve mahkeme araçları, hayvanlarına yani malvarlıklarına el koydu.. …..Beni tehdit eden, küfür ve hakaretlerde bulunan … isimli şahıstan şikayetçi ve davacıyım. Babası da 192.000 TL’mi alarak beni kandırdı o olay ile ilgili de ayrıca mahkemem var” şeklinde beyanda bulunduğu anlaşılmıştır.
Mahkememizin 01.03.2022 tarihli duruşma tutanağı 2 nolu ara kararında ” Davalı vekiline davalı … dosya içerisine alınan ceza dosyası ve savcılık dosyası beyanları ile birlikte dava konusu bononun ihdas nedeninin ne olduğuna ve taraflar arasında başka bir kambiyo evrakının bulunup bulunmadığına dair açık yazılı beyanda bulunmak, bulunuyor ise bir örneğinin mahkememiz dosyasına sunmak üzere iki haftalık kesin süre verilmesine, aksi takdirde mahkememizce ceza dosyası ve savcılık dosyasındaki ifadelerin dikkate alınacağının ihtarına, (ihtarın duruşma tutanağının davalı vekiline tebliği ile yapılmasana) ” ihtarı davalı vekiline duruşma tutanağının tebliği ile yapılmıştır. Buna rağmen davalı vekilinin dosyaya beyanda bulunmadığı anlaşılmıştır.
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 72. maddesi gereğince borçlu icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu olmadığını ispat için menfî tespit davası açabilir.
Kural olarak, “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.” (TMK m. 6 m.) İleri sürdüğü bir olaydan kendi yararına haklar çıkarmak isteyen kimsenin, iddia ettiği olayı kanıtlaması gerekir. (HMK m.190)
İspat yüküne ilişkin bu genel kural, menfi tespit davaları için de geçerlidir. Yani, menfi tespit davalarında da tarafların sıfatları değişik olmakla beraber, ispat yükü bakımından bir değişiklik olmayıp, bu genel kural uygulanır. Bu davalarda da bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran (iddia eden) taraf o vakıayı ispat etmelidir.
Menfi tespit davasında borçlu ya borçlanma iradesinin bulunmadığını ya da borçlanma iradesi bulunmakla birlikte daha sonra ödeme gibi bir nedenle ortadan kalktığını ileri sürebilir. Borçlu borcun varlığını inkâr ediyorsa, bu durumlarda ispat yükü davalı durumunda olmasına karşın alacaklıya düşer. Borçlu varlığını kabul ettiği borcun ödeme gibi bir nedenle sona erdiğini ileri sürüyorsa, bu durumda doğal olarak ispat yükü kendisine düşecektir.
Görülmektedir ki, menfi tespit davasında kural olarak, hukuki ilişkinin varlığını ispat yükü davalı/alacaklıdadır ve alacaklı hukuki ilişkinin (borcun) varlığını kanıtlamak durumundadır.
Her ne kadar davalı alacaklı vekili tarafından takibe konu bononun illetten mücerret ( sebepten soyut) olduğu ileri sürülmüş ise de; Kambiyo senetleri sebepten illi (mücerret) kıymetli evraklar olmasına ve senedin temelinde yer alan hak, senede konu temel borç ilişkisinden bağımsız olmasına rağmen, genellikle kambiyo senedi verilmesinin temelinde taraflar arasında bir borç ilişkisi bulunmaktadır. Kambiyo senetlerinin mücerretliği (sebepten soyut) nedeniyle bir kambiyo senedi düzenlenince, taraflar arasında artık iki farklı borç ilişkisi söz konusu olmaktadır. Bir işlemin temelinde yatan borç ilişkisi, ikincisi de kambiyo senedi kaynaklı borç ilişkisi. Bu borçlar birbirinden bağımsız oldukları için temel borç ilişkisinin (yanılma, ehliyetsizlik, hata, hile, gabin vs.) türlü sebeplerle bozulmuş olması, kambiyo ilişkisini etkilemeyecektir. Temel borç ilişkisinden doğan defiler de kambiyo ilişkisi düzleminde ileri sürülemeyecektir. Ancak bunun iki istisnası vardır: 1- Kambiyo ilişkisi ile temel borç ilişkisinin taraflarının aynı olması., 2- Bile bile (kötü niyetli şekilde) borçlunun zararına hareket edilmesi.
YARGITAY HUKUK GENEL KURULU E. … K. … T. 8.2.2022 sayılı kararında da belirtildiği üzere “Bedelsizlik iddiası kişisel def’î olması nedeniyle kural olarak sadece senet lehtarına karşı ileri sürülebilir ise de somut olayda senet hamili bedelsizliği bilerek ve kötü niyetle senedi iktisap ettiği ileri sürüldüğünden, davalılar arasında gerçekten organik bağ bulunup bulunmadığı hususu sunulan deliller bağlamında değerlendirilmelidir…” denildiğinden kambiyo senetlerinin illi olması, illetten mücerret olması kambiyo hukukuna dayanan ve temel borç ilişkisine dayanılmayan hususlarda geçerli olduğu, bono keşidecisi ile lehdar arasında hem temel ilişki hem de kambiyo hukuku ilişkisi mevcut olduğundan artık keşideci ile lehdar arasında temel ilişkiye dayalı defilerin ileri sürülebileceği anlaşılmaktadır.
Yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda somut olayımıza bakıldığında; davanın keşideci borçlu (davacı) ile lehdar alacaklı (davalı) arasında görülen bedelsizliğe dayalı menfi tespit davası olduğu, davacı tarafından menfi tespit davasına konu bononun verilme sebebinin (temel ilişkinin) dava dilekçesi ile belirtildiği, HMK Madde 188 İkrar başlığını taşımakla “(1) Tarafların veya vekillerinin mahkeme önünde ikrar ettikleri vakıalar, çekişmeli olmaktan çıkar ve ispatı gerekmez. (2) Maddi bir hatadan kaynaklanmadıkça ikrardan dönülemez. (3) Sulh görüşmeleri sırasında yapılan ikrar tarafları bağlamaz.” hükmünü havi olduğu ve yukarıda alıntılan davalı alacaklının beyanları ile temel ilişkinin (ikrar edildiği) kabul edildiğinin anlaşıldığı, mahkememizin 01.03.2022 tarihli duruşma tutanağı davalı tarafa kesin süre içeren ihtarlı 2 nolu ara kararında da taraflar arasında başka bir kambiyo evrakının bulunup bulunmadığı sorulmasına rağmen bilgi verilmediği görüldüğünden yukarıda izah edilen sebepler ile davalının ikrarı da gözetilerek davacının davasının kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
Davacının tazminat talebinin değerlendirilmesinde ise; İcra İflas Kanunu 72/5. Maddesinde “Dava borçlu lehine hükme bağlanırsa derhal takip durur. İlamın kesinleşmesi üzerine münderecatına göre ve ayrıca hükme hacet kalmadan icra kısmen veya tamamen eski hale iade edilir. Borçluyu menfi tespit davası açmaya zorlayan takibin haksız ve kötü niyetli olduğu anlaşılırsa, talebi üzerine, borçlunun dava sebebi ile uğradığı zararın da alacaklıdan tahsiline karar verilir. Takdir edilecek zarar, haksızlığı anlaşılan takip konusu alacağın “yüzde yirmisinden” aşağı olamaz.” hükmünü içermektedir.
Alacaklının tazminata mahkum edilmesi için, kanunun aradığı şartların gerçekleşmiş olması gerekmektedir. Bu şartlardan ilki, talep şartıdır. Mahkeme, ancak, kendisine karşı haksız yere takipte bulunulmuş borçlunun talebi üzerine tazminata hükmedebilir. Dava dilekçesi ile birlikte davacının haksız ve kötüniyetli takip nedeniyle tazminat talebinde bulunduğu anlaşılmıştır. İkinci şart, alacaklının takibi haksız ve kötü niyetle yapmış olmasıdır. Davalının ve davacının dava konusu bonoda lehdar ve keşideci olduğu, taraflar arasında bononun verilmesini gerektiren temel ilişkinin taraflar arasında gerçekleştiği ve gerçek borç miktarını davalı alacaklının bilmeme ihtimali bulunmadığından bononun daha yüksek bir bedelle doldurularak takip yapıldığının anlaşıldığı ve bu şekilde davacıya karşı kötüniyetli bir takip yapıldığı mahkememizce anlaşıldığından, şartları oluşan tazminat talebinin kabulüne karar verilmiştir.
(IV) HÜKÜM SONUCU, YARGILAMA GİDERLERİ VE KANUN YOLU:
Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Davacının davasının KISMEN KABULÜ İLE,
1-Konya . İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyada takibe konu bono nedeniyle 198.000,00 TL asıl alacak, 13.647,33 TL işlemiş faiz ve 594,00 TL komisyon bedeli yönünden DAVACININ BORÇLU OLMADIĞININ TESPİTİNE,
2-Davacının kötüniyet tazminatının kabulü ile; hüküm altına alınan 212.241,33 TL üzerinden % 20 oranında hesaplanan 42.448,26 TL’nin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
3-Alınması gereken 14.498,21 TL karar harcından peşin olarak alınan 3.625,43 TL harcın mahsubu ile bakiye 10.872,78‬ TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
4-Davacı tarafından yatırılan 59,30 TL başvurma harcı, 8,50 vekalet harcı, 3.625,43 TL peşin harç toplamı ‭3.693,23‬ TL’ nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 88,75 TL posta tebligat ve dosya masrafı gideri olmak üzere toplam: 127 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Arabuluculuk faaliyeti sonunda taraflara ulaşılamaması, taraflar katılmadığı için görüşme yapılamaması veya iki saatten az süren görüşmeler sonunda tarafların anlaşamamaları hâllerinde iki saatlik ücret tutarı tarifenin birinci kısmına göre Adalet Bakanlığı bütçesinden ödendiğinden ve bu ücret ve ayrıca adliye arabuluculuk bürosu tarafından yapılmış zaruri giderler de Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılandığından ve bu giderler de yargılama gideri sayıldığından buna göre 2021 yılı tarifesine göre iki saatlik görüşme nedeniyle taraf başına saati 330,00 TL den toplam 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davalıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına (harç tahsil müzekkeresi yazılmasına).
7-Davacı kendisini bir vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen 23.386,89 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
8-Davacı ve davalı tarafından yatırılan ve dosyada bakiye kalan gider avansının karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,
Dair; taraf vekillerinin yüzlerine karşı, 6100 sayılı HMK’nın 341-345 maddeleri uyarınca kararın taraflara tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde mahkememize veya başka bir yer mahkemesine verilecek istinaf dilekçesi ile Konya Bölge Adliye Mahkemesi ilgili İstinaf Dairesine İstinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi.14/06/2022

Katip … Hakim …