Emsal Mahkeme Kararı Konya 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/255 E. 2022/594 K. 21.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA . ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
KONYA
. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR
ESAS NO :
KARAR NO:

HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACILAR : 1- … – … …
2- … – … …
3-
VEKİLİ :
DAVALI : … – … …
VEKİLİ :
DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ :
KARAR TARİHİ :
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH :

Konya Bölge Adliye Mahkemesinin . Hukuk Dairesinin 09/04/2021 tarih … Esas … Karar sayılı ilamı ile Mahkememizin … Esas … karar sayılı kararı kaldırılarak dosyanın mahkememize gönderilmekle ve dava dosyası mahkememizin … Esas sırasına kaydedilmekle;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
(I) TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesi ile özetle; Müvekkil … Ltd. Şti’nin 01.12.2012 tarihinde … Mah. … cad. … İş Merkezi No:… Selçuklu/KONYA adresindeki dükkanı kaba inşaat halinde iken davalıdan kiraladığını, franchise sözleşmesi ile …olarak işlettiğini, düzenli olarak kiralarını ödediğini, 2019 yılı sonunda kiralayan … tarafından gönderilen fahiş kira artışı talebi, ülkedeki ekonomik kriz ve arkasından gelen pandemi yasakları nedeniyle işyerini kapatarak mülk sahibine teslim ettiğini, işyerindeki tuvaletler, demir merdivenler, içerideki ve terastaki seramiklerin hepsinin müvekkil tarafından yapılmış olup kira borcuna mahsuben davalıya bırakıldığını, kiracının en son 26.700 TL kira ödediğini, herhangi bir kira borcu bulunmadığını, mülk sahibinin daha sonra burayı başkasına kiraya verdiğini, 2012 yılında Kira kontratı yapıldığında kiralayana, kiracı … Ltd. Şti. ile şirket yetkilisi … ve işyeri çalışanı …’un imzaları açığa atılarak tarihsiz ve meblağsız teminat senedi verildiğini, senedin kira aktinin yapıldığı anda (2012 yılında) tarihsiz ve meblağ yazılmaksızın verildiğini, davalının işyerinin boşaltılmasından sonra ve alacağı olmamasına rağmen, güvene dayalı olarak verilen işbu senedi, düzenleme tarihi kısmını 06.12.2018, ödeme tarihi kısmını 06.11.2019 ve meblağ kısmını 180.000,00TL olarak kendisinin doldurduğunu, davalının 26.08.2020 tarihinde işbu senedi Konya . İcra Müdürlüğünün … sayılı dosyası ile icra takibine koyup 10 örnek ödeme emri gönderdiğini, davalı hakkında yukarıda izah edilen sebeplerle açığa atılan imzanın kötüye kullanılması, kambiyo senetlerinde sahtecilik ve bedelsiz senedi kullanma suçlarından dolayı Konya CBS’na gönderilmek üzere İzmir CBS Muhabere No:… sayılı dilekçe ile suç duyurusunda bulunulduğunu, izah edilen ve resen nazar alınacak sebeplerle, hukuka ve sözleşmeye aykırı doldurulan senet nedeniyle davacıların davalıya karşı borçlu olmadığının tespitine, senedin tarafımıza iadesine, soruşturma/ceza dosyasının bekletici mesele yapılmasına, ihtiyati tedbir talebinin kabulü ile, öncelikle teminatsız veya teminat mukabili olarak, dava konusu senede ilişkin başlatılan Konya . İcra Müdürlüğü … sayılı takibin tedbiren durdurulmasına, davacılar aleyhine konulmuş/konulacak hacizlerin kaldırılmasına, davalının %20 kötüniyet tazminatı ödemesine, davanın kabulüne, reddi halinde davalıya bırakılan iyileştirme bedelinin takas edilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekilinin cevap dilekçesi özetle; Davanın arabuluculuk yoluna başvurulmadan açıldığını reddinin gerektiğini, dava dilekçesinde takibe konu senedin iddia edilenin aksine teminat senedi olmadığını, hiçbir şekilde teminat ibaresinin yazmadığını, teminat olunan sözleşmenin de belirtilmediğini, Yargıtay kararlarında belirtildiği üzere bonoya dayalı icra takibine ilişkin menfi tespit istemlerinde bedelsizlik iddiasını ispat yükünün davacı borçluda kaldığını, davacı borçluların senetteki imzalara karşı itirazının olmadığını, borçluların menkul ve gayrimenkullerini kaçırmak amacıyla 3. Kişilere devrettiğini ve bu şekilde mal kaçırma hazırlıklarını yaptığını, davacının borçluların alacağını tehlikeye sokmak amacıyla hareket ettiğini, alacağının sürüncemede kalması nedeniyle açılmış olan davanın reddi ile tedbir talebinin kaldırılmasına, haksız ve kötü niyetli açılan iş bu dava nedeniyle İİK m.72 uyarınca %20’den aşağı olmamak üzere davacı borçluların tazminat ödemesine, davacı tarafın tazminat talebinin reddine, yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
II) YARGILAMADA TOPLANAN DELİLLER:
Konya . İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası celp edilerek incelenmiştir.
Konya ve İzmir Vergi Dairesi Başkanlıklarına yazılan müzekkereler incelenmiştir.
Konya . İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası UYAPtan celp edilerek incelenmiştir.
Konya . Sulh Hukuk Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası UYAPtan celp edilerek incelenmiştir.
Konya CBS … soruşturma sayılı dosyası UYAPtan celp edilerek incelenmiştir.
İzmir . Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … esas sayılı dosyası UYAPtan celp edilerek incelenmiştir.
(III) DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
İş bu dava; Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasıdır.
Mahkememizce 19/01/2021 tarihli … Esas … Karar sayılı kararı ile taraflar arasındaki kira sözleşmesine bağlı olarak dava konusu bononun kira sözleşmesi kapsamında verildiği iddia edildiğinden ve uyuşmazlığın 6100 sayılı yasa 4. Maddesi A fıkrasına göre Kira ilişkisinden doğan alacak davaları da dahil olmak üzere tüm uyuşmazlıkları konu alan davalar ve davalara karşı açılan davaları bakma görevinin Sulh Hukuk Mahkemesi olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmesine rağmen ilgili mahkememiz kararının Konya Bölge Adliye Mahkemesinin . Hukuk Dairesinin 09/04/2021 tarih … Esas … Karar sayılı ilamı ile davaya konu bononun kira ilişkisi nedeniyle verilip verilmediği yönünden kira sözleşmesi ve soruşturma dosyası incelendikten ve bu konudaki diğer deliller toplandıktan sonra takibe konu bononun kira ilişkisi nedeniyle verildiğinin tespiti halinde görev yönünden dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmesi, şayet takibe konu bononun kira ilişkisi nedeniyle verildiğinin tespit edilememesi halinde ise yargılama devam edilerek davanın esası hakkında bir karar verilmesi gerektiğinden bahisle kararımızın kaldırılması neticesinde mahkememizce yapılan incelemede hem dosyaya sunulan kira sözleşmesi hem de taraflar arasındaki soruşturma dosyası içeriğine göre dava konusu bononun kira ilişkisine istinaden verildiğinin tespit edilememesi sebebiyle işin esasına geçilerek inceleme yapılmıştır.
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 72. maddesi gereğince borçlu icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu olmadığını ispat için menfî tespit davası açabilir.
Kural olarak, “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.” (TMK m. 6 m.).
İleri sürdüğü bir olaydan kendi yararına haklar çıkarmak isteyen kimsenin, iddia ettiği olayı kanıtlaması gerekir. (HMK m.190)
İspat yüküne ilişkin bu genel kural, menfi tespit davaları için de geçerlidir. Yani, menfi tespit davalarında da tarafların sıfatları değişik olmakla beraber, ispat yükü bakımından bir değişiklik olmayıp, bu genel kural uygulanır. Bu davalarda da bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran (iddia eden) taraf o vakıayı ispat etmelidir.
Menfi tespit davasında borçlu ya borçlanma iradesinin bulunmadığını ya da borçlanma iradesi bulunmakla birlikte daha sonra ödeme gibi bir nedenle ortadan kalktığını ileri sürebilir. Borçlu borcun varlığını inkâr ediyorsa, bu durumlarda ispat yükü davalı durumunda olmasına karşın alacaklıya düşer. Borçlu varlığını kabul ettiği borcun ödeme gibi bir nedenle sona erdiğini ileri sürüyorsa, bu durumda doğal olarak ispat yükü kendisine düşecektir.
Görülmektedir ki, menfi tespit davasında kural olarak, hukuki ilişkinin varlığını ispat yükü davalı/alacaklıdadır ve alacaklı hukuki ilişkinin (borcun) varlığını kanıtlamak durumundadır.
Her ne kadar menfî tespit davalarında kural olarak ispat yükü davalı (alacaklı) tarafa ait ise de, davaya konu bonoda davacının keşideci, davalının ise lehdar konumunda oldukları anlaşılmaktadır.
Davacı vekili dava dilekçesinde icra takibine konu bononun Teminat maksadıyla verildiğini ileri sürmüştür.
Teminat senedi; bir işin, taahhüdün, alım-satımın veya hizmetin kararlaştırıldığı şekilde tamamlanacağının, aksi halde senette yazan parasal miktarın ödeneceğinin taahhüt edildiği yazılı belgedir. Teminat senedi şarta bağlı olması yönüyle bir kambiyo senedi olan bonodan (borç senedi) ayrılır. Zira teminat senedinde kambiyo senetlerinin en temel özelliklerinden biri olan kayıtsız şartsız ödeme taahhüdü söz konusu değildir; aksine, ödeme şarta bağlanmıştır. Bir başka ifadeyle teminat senedi, düzenlenmesine neden olan sebebe/asıl borç ilişkisine (iş, söz veya mal ve hizmet) sıkı sıkıya bağlıdır; bu ilişkiden bağımsız olarak ileri sürülemez. Teminat senetlerinde bonoda olduğu gibi mücerretlik ilkesi (soyutluk) söz konusu değildir.
Teminat senedi bir kambiyo senedi (poliçe, bono, çek) olmadığından, teminat senediyle kambiyo senetlerine mahsus takip yoluna başvurulamaz. Bunun yerine genel haciz yoluyla (ilamsız takip) yasal takip yapılabilir. Teminat senedinin bu özelliğinin pratik sonucu, teminat senediyle kambiyo senetlerine mahsus takip başlatılması halinde, takip borçlusu tarafından duruma göre şikayet veya borca itiraz yoluna başvurulabilecek olmasıdır.
Kambiyo senedi olan bonoda bir takım unsurların bulunması zorunludur (şekil şartları). Aksi takdirde söz konusu belge kambiyo senedi vasfını taşımayacaktır (TTK m. 777). Teminat senetlerinin ise hukuki sonuç doğurabilecek şekilde düzenlenmesi yeterlidir. Teminat senetleri için ise bir takım zorunlu unsurlar/şekil şartları söz konusu değildir.
Normal koşullarda teminat senedi üzerine senedin teminat senedi olduğuna ilişkin bir takım ifadelerin usulüne uygun olarak yazılması veya senedin hangi ilişkinin teminatı olduğu açıklayan yazılı bir belge (sözleşme, protokol vs.) ile birlikte düzenlenmesi yahut da kredi sözleşmesinde söz konusu senedin teminat olarak verildiğinin düzenlenmesi ve senedin bilgilerinin açıkça yazılmak suretiyle belirtilmesi gerekmektedir.
Teminat amaçlı verilmekle birlikte senet üzerinde veya senedin asıl düzenlenme nedeni olan hukuki ilişkide senedin teminat amaçlı verildiğine ilişkin herhangi bir ifade geçmediği durumlarda; borçlu, senedin teminat amaçlı verildiğini, senette belirtilen borcun kayıtsız şartsız olmaması yani bir hukuki ilişkinin teminatı olması sebebiyle kambiyo senedi vasfını taşımadığını, dolayısıyla böyle teminat senediyle kambiyo takibi yapılamayacağını ileri sürebilir. Yargıtay’ın bu gibi bir ihtilaf karşısındaki tutumu hangi ilişkinin teminatı olduğunun açıkça senet üzerinde veya kredi sözleşmesinde yazmaması nedeniyle senedin kambiyo senedi vasfını taşıdığı yönündedir.
“HGK’nun 14.3.2001 tarih ve … Sayılı ve yine 20.6.2001 tarih ve … Sayılı kararlarında da benimsendiği üzere dayanak belgenin hangi ilişkinin teminatı olduğu yazılı belge ile kanıtlanmalıdır. İİK 169/a maddesi uyarınca belgede takip dayanağı senede açıkça atıf yapılması zorunlu olup, açıkça atıf yapıldığının kabulü için senedin, vade ve tanzim tarihleriyle miktarlarının belirtilmesi gereklidir. Davacı borçlu İİK’nun 169/a maddesi kapsamında, senedin teminat senedi olarak verildiğinden bahisle takibin iptalini talep etmiş ise de bu iddianın aynı madde kapsamındaki belgelerden biri ile ispatı zorunlu olup, yerleşik Yargıtay İçtihatlarına göre senedin banka kredi sözleşmesi kapsamında teminat için verildiğinin iddia edilmesi halinde, kredi sözleşmesinde takibe konu bonoya açıkça atıf yapılması zorunlu olup, kredi sözleşmesinde senede hiçbir atıf olmadığı ve yine alacaklının da senedin teminat senedi olarak verildiğine dair kabulünün de bulunmadığı anlaşılmakla, Bölge Adliye Mahkemesince davacı borçlu yönünden takibin durdurulmasına karar verilmesi isabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir.” (. HUKUK DAİRESİ E. … K. … T. 21.1.2020)
“Dava kambiyo senedi niteliğindeki bonodan kaynaklanan alacağın tahsiline yönelik icra takibine ilişkin borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkindir. Davaya konu bonoda davacı keşideci davalı ise lehtar konumundadır. Bonodaki düzenleme nedeninde ise nakden kaydı mevcuttur. Davacı sözkonusu bononun 01/03/2014 tarihli sözleşme uyarınca davalıdan alınacak mallara karşı teminat olarak verildiğini ileri sürmektedir. Davalı ise sözkonusu bononun davacıya verilen borç para karşılığı verildiğini savunmuştur. Davacı teminat iddiasını kanuni delillerle (yazılı delil veya yemin) ispat etmelidir. Davaya konu bononun sözleşme ile aynı tarihli olması ve taraflar arasında ticari ilişki olması nedeniyle dava konusu bononun mahkemece teminat bonosu olarak kabulü doğru olmamıştır. Mahkemece, davacıdan bononun teminat olduğuna dair varsa kanuni delillerinin sorulması ve oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken yanılgılı gerekçelerle yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamış hükmün bozulması gerekmiştir.” (YARGITAY . HUKUK DAİRESİ E. … K. … T. 27.11.2019)
Yukarıda belirtilen ve alıntılanan Yargıtay kararlarında da açıkça belirtildiği üzere; bir senedin teminat senedi olarak kabulü için belgenin hangi ilişkinin teminatı olduğu yazılı belge ile kanıtlanmalıdır.
Davacının dava dilekçesinde; … …. TİC. LTD. ŞTİ’nin 01.12.2012 tarihinde … Mah. … Cad. … İş Merkezi No:… Selçuklu/KONYA adresindeki dükkanı kaba inşaat halinde iken davalıdan kiraladığını, davalı … ‘ün kira borcunun bulunmadığını, 2012 yılında kira kontratı yapıldığı zaman tarihsiz ve meblağsız olarak açığa imza atılarak teminat senedi verildiğini iddia etmiş ise de; mahkememizce yapılan yargılama ve inceleme neticesinde borçlu olunmadığı iddia edilen dava konusu bononun senet metninden teminat olarak verildiği anlaşılmadığından ve bu bononun teminat olarak verildiğini tevsik eden yazılı belge davacı tarafından sunulamadığından Yerleşmiş Yargıtay Kararları da dikkate alınarak bononun teminat olarak verilmediği mahkememizce anlaşılmıştır.
Tüm dosya kapsamı ile tarafların bildirdiği deliller toplanmış olup taraflar arasında davaya konu edilen İcra Müdürlüğünün dosyası detaylıca incelenmiştir. Dava konusu takibe konu edilen bononun açıkça teminat senedi olduğunu gösterir her hangi bir ibare bulunmamaktadır. Davacı davasını ispat edecek yazılı bir delil de sunmamıştır. Davacının davalıyı bağlayan herhangi bir yazılı delili yoktur. Bu nedenle, davacı davasını ispatlayamadığından davacının davasının reddine karar verilmiştir.
Davacının, dava konusu bonodan dolayı borçlu olmadığı iddiasını ispatlar mahiyette muteber herhangi bir delil bulunmadığından ve davalının kötü niyet tazminat talebinin; İİK 72. Madde “Dava alacaklı lehine neticelenirse ihtiyati tedbir kararı kalkar. Buna dair hükmün kesinleşmesi halinde alacaklı ihtiyati tedbir dolayısıyla alacağını geç almış bulunmaktan doğan zararlarını gösterilen teminattan alır. Alacaklının uğradığı zarar aynı davada takdir olunarak karara bağlanır. Bu zarar herhalde yüzde yirmiden aşağı tayin edilemez.” hükmü gereğince mahkememizce tedbir kararı uygulandığından ve tedbir nedeniyle davalının alacağını geç almış bulunacağı ve zarara uğrayacağı anlaşılmakla kabulüne karar verilerek hüküm altına alınan 193.004,38 TL üzerinden % 20 oranında hesaplanan 38.600,88 TL kötüniyet tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
(IV) HÜKÜM SONUCU, YARGILAMA GİDERLERİ VE KANUN YOLU:
Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının davasının REDDİNE,
2-Hüküm altına alınan 193.004,38 TL üzerinden % 20 oranında hesaplanan 38.600,88 TL kötüniyet tazminatının davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
3-Alınması gereken 80,70 TL karar harcının peşin olarak alınan 3.296,04 TL, harçtan mahsubu ile 3.215,34 TL harcın karar kesinleştiğinde istek halinde davacıya iadesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Arabuluculuk faaliyeti sonunda taraflara ulaşılamaması, taraflar katılmadığı için görüşme yapılamaması veya iki saatten az süren görüşmeler sonunda tarafların anlaşamamaları hâllerinde iki saatlik ücret tutarı tarifenin birinci kısmına göre Adalet Bakanlığı bütçesinden ödendiğinden ve bu ücret ve ayrıca adliye arabuluculuk bürosu tarafından yapılmış zaruri giderler de Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılandığından ve bu giderler de yargılama gideri sayıldığından buna göre 2019 yılı tarifesine göre iki saatlik görüşme nedeniyle taraf başına saati 330,00 TL den toplam 1.360,00 TL arabuluculuk ücretinin davacıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına (harç tahsil müzekkeresi yazılmasına).
6-Davalı kendisini bir vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen 29.950,66 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
7-Davacı tarafından yatırılan ve dosyada bakiye kalan gider avansının karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Dair; davacı ve davalı vekilinin yüzüne karşı, 6100 sayılı HMK’nın 341-345 maddeleri uyarınca kararın taraflara tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde mahkememize veya başka bir yer mahkemesine verilecek istinaf dilekçesi ile Konya Bölge Adliye Mahkemesi ilgili İstinaf Dairesine İstinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi.21/10/2022

Katip … Hakim …