Emsal Mahkeme Kararı Konya 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/161 E. 2022/768 K. 28.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA . ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: … Esas – …
-{YÜCE TÜRK MİLLETİ ADINA KARAR}-
T.C.
KONYA
. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO :
KARAR NO :

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVA : Tanıma Ve Tenfiz
DAVA TARİHİ :
KARAR TARİHİ :

{}Davacı taraf vekilinin davalı taraf aleyhine açtığı işbu dava mahkememizin … Esas sırasına kaydedilmekle, mahkememizce yapılan aleni/açık yargılama sonunda;
-{HEYETİMİZCE GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:}-
DAVACI TARAF VEKİLİ DAVA DİLEKÇESİ İLE ÖZETLE; müvekkilinin, davalıya verdiği paranın bedellerinin iadesine ilişkin Federal Almanya Cumhuriyeti Devleti Stuttgart Asliye Hukuk Mahkemesi . Hukuk Dairesinde dava açtığını, yargılama neticesinde toplam 160 adet hisse senedinin müvekkili tarafından davalıya iadesi ile 5.521,95 EURO’nun, 30.05.2012 tarihinden itibaren işleyecek olan yıllık %5 faizi ile birlikte davalı tarafından müvekkiline ödenmesine karar verildiğini, bu kararın Türkiye’de infazı için tenfizini talep etme zorunluluklarının doğduğunu, tenfiz talebinin yalnızca davalı için olduğunu, bahse konu Federal Almanya Cumhuriyeti Devleti Stuttgart Asliye Hukuk Mahkemesi . Hukuk Dairesi’nin … sayılı, 18.10.2013 tarihinde kesinleşmiş olan ilamı yeminli mütercime tercüme ettirildiğini ve apostil şerhininde mevcut olduğunu, bu nedenlerle kararın tenfizine karar verilmesini talep etmiştir.
DAVALI VEKİLİ CEVAP DİLEKÇESİ İLE ÖZETLE; davacının MÖHUK 52. maddesi gereğince tenfizi istenen yabancı mahkeme kararının aslını, tasdikli tercümesini ve ilamın kesinleştiğini gösterir onanmış yazı aslını mahkemeye ibraz etmesi gerektiğini, MÖHUK 51, tenfiz ve tanıma kararları hakkında görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğunu, yabancı mahkeme, Stuttgart Asliye Hukuk Mahkemesi, tenfizi talep edilen gıyabi kararının, ilk önce adi posta yolu ile davalıya tebliğ edildiğini, davacı vekilinin talebi üzerine Lahey Sözleşmesine uygun olarak bakanlık aracılığıyla 17.06.2013 tarihinde davalıya gönderildiğini, yabancı mahkemenin ilgili kararını adi postaya verildiği tarihte kesinleştirdiğini, Lahey sözleşmesi uyarınca kendisine tebligat yapılan müvekkili şirketin söz konusu karara karşı yasal süresi içerisinde itiraz yoluna başvurduğunu, mahkemece bu taleplerinin 17.06.2013 tarihinde yapılan tebligatın davalıya yeni bir itiraz süresi bahşetmeyeceği gerekçesiyle reddedildiği, müvekkili şirketinin bu red kararına OLG STUTTGART nezdinde … dosya numarası ile itiraz ettiğini, bu temyiz başvurusunun da aynı gerekçe ile reddedildiğini, Alman mahkemelerinin müvekkilinin savunma haklarının ihlaline sebebiyet verdiğini, yabancı mahkeme kararının Lahey sözleşmesine uygun bir şekilde davalı müvekkiline tebliğ edilmediğini, öncelikle davanın, davalı müvekkili şirketinin yabancı mahkeme nezdinde savunma hakkının ihlal edilmesi ve yabancı mahkeme kararının usulünce kesinleştirilmemesi nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiğini, ayrıca yabancı mahkeme kararına konu edilen ihtilafta, Türk mahkemelerinin yetkili bulunduğunu, yabancı mahkeme kararı MÖHUK 54/ç bendi gereğince tenfiz edilemeyeceğini, yabancı mahkemenin, kendi usul hukuku kurallarına aykırı davranarak tesis ettiği kararının MÖHUK 54/c gereği de tenfiz edilemeyeceği ileri sürülerek davanın reddine karar verilmesi talep edilmiştir.
İşbu dava; milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Kanunun (M.Ö.H.U.K.) 38. maddesi uyarınca açılan yabancı mahkeme kararın tenfizi davasıdır.
Mahkememizce taraf vekillerinin bildirdikleri deliller toplanmış, Adalet Bakanlığı Dış İlişkiler ve Avrupa Birliği Genel Müdürlüğü aracılığı ile Almanya Devleti Yetkili Adli Makamına müzekkere yazılarak, tenfize konu LG Stuttgart Asliye Hukuk Mahkemesi . Hukuk Dairesinin … sayılı kararının kesinleştirilmesine ilişkin bilgi ve belgeler celp edilip incelenmiştir.
{}HUKUKİ DELİLLER{}
5718 sayılı MÖHUK’nun Görev ve yetki başlıklı 51. maddesi; “(1) Tenfiz kararları hakkında görevli mahkeme asliye mahkemesidir. (2) Bu kararlar kendisine karşı tenfiz istenen kişinin Türkiye’deki yerleşim yeri, yoksa sâkin olduğu yer mahkemesinden, Türkiye’de yerleşim yeri veya sâkin olduğu bir yer mevcut değilse Ankara, İstanbul veya İzmir mahkemelerinden birinden istenebilir.” hükmünü amirdir.
6102 sayılı TTK’nun Ticari davalar ve çekişmesiz yargı işlerinin görüleceği mahkemeler başlıklı 5/2. maddesi; “..(2) Bir yerde asliye ticaret mahkemesi varsa, asliye hukuk mahkemesinin görevi içinde bulunan ve 4 üncü madde hükmünce ticari sayılan davalarla özel hükümler uyarınca ticaret mahkemesinde görülecek diğer işlere asliye ticaret mahkemesinde bakılır. Bir yerde ticaret davalarına bakan birden çok asliye ticaret mahkemesi varsa, iş durumunun gerekli kıldığı yerlerde Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca, asliye ticaret mahkemelerinden biri veya birkaçı münhasıran bu Kanundan ve diğer kanunlardan doğan deniz ticaretine ve deniz sigortalarına ilişkin hukuk davalarına bakmakla görevlendirilebilir.” hükmünü amirdir.
5718 sayılı MÖHUK’nun Tenfiz şartları başlıklı 54. maddesi; “ (1) Yetkili mahkeme tenfiz kararını aşağıdaki şartlar dâhilinde verir: a) Türkiye Cumhuriyeti ile ilâmın verildiği devlet arasında karşılıklılık esasına dayanan bir anlaşma yahut o devlette Türk mahkemelerinden verilmiş ilâmların tenfizini mümkün kılan bir kanun hükmünün veya fiilî uygulamanın bulunması. b) İlâmın, Türk mahkemelerinin münhasır yetkisine girmeyen bir konuda verilmiş olması veya davalının itiraz etmesi şartıyla ilâmın, dava konusu veya taraflarla gerçek bir ilişkisi bulunmadığı hâlde kendisine yetki tanıyan bir devlet mahkemesince verilmiş olmaması. c) Hükmün kamu düzenine açıkça aykırı bulunmaması. ç) O yer kanunları uyarınca, kendisine karşı tenfiz istenen kişinin hükmü veren mahkemeye usulüne uygun bir şekilde çağrılmamış veya o mahkemede temsil edilmemiş yahut bu kanunlara aykırı bir şekilde gıyabında veya yokluğunda hüküm verilmiş ve bu kişinin yukarıdaki hususlardan birine dayanarak tenfiz istemine karşı Türk mahkemesine itiraz etmemiş olması.” hükmünü amirdir.
5718 sayılı MÖHUK’nun Tenfiz kararı başlıklı 50. maddesi; “(1) Yabancı mahkemelerden hukuk davalarına ilişkin olarak verilmiş ve o devlet kanunlarına göre kesinleşmiş bulunan ilâmların Türkiye’de icra olunabilmesi yetkili Türk mahkemesi tarafından tenfiz kararı verilmesine bağlıdır. (2) Yabancı mahkemelerin ceza ilâmlarında yer alan kişisel haklarla ilgili hükümler hakkında da tenfiz kararı istenebilir.” hükmünü amirdir.
{}DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE{}
Mahkememizce yapılan yargılama ve değerlendirmede; davacı vekilince davalı şirket aleyhine bu davada Federal Almanya Cumhuriyeti Devleti Stuttgart Asliye Hukuk Mahkemesi . Hukuk Dairesinin … sayılı ilamının Türkiye Cumhuriyeti Devleti içinde infazının sağlanabilmesi için tenfizi talep edilmiş olup; davalı vekilince öncelikle görev itirazında bulunulmuş ise de; 5718 sayılı MÖHUK’nun 51/1. ve 6102 sayılı TTK’nun 5/2. maddeleri ve Yargıtay . Hukuk Dairesinin güncel içtihatlarına göre mahkememiz görevli olduğundan bu itirazın reddine karar vermek gerekmiştir.
Esastan yapılan değerlendirmede; MÖHUK 54. maddesinde yabancı mahkeme ilamının tenfizine ilişkin yasal koşullar sayılmıştır. Bu koşullardan 54/ç. maddesine göre kendisine karşı tenfiz istenen kişinin hükmü veren mahkemeye o yer kanunlarına uygun olarak çağrılmış olması gerekir. Yani kanun metnine göre kendisine karşı tenfiz istenen kişinin savunma hakkının ihlal edilmemiş olması lazımdır. İlgili kişiye usulüne uygun olarak davetiye gönderilmediği, kararın gıyabında verildiği durumlarda, davalının savunma hakkının engellendiği sonucuna ulaşılır.
MÖHUK 50. maddesine göre ayrıca tenfizi istenen kararın usulüne uygun olarak kesinleşmiş olması gerekir. Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve Federal Almanya Cumhuriyeti Devleti 1954 ve 1965 tarihli Lahey sözleşmesinin tarafıdır ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti 1965 tarihli Lahey sözleşmesinin 10. maddesinde düzenlenen tebligatın doğrudan posta yoluyla yapılmasına dair hükme çekince koymuştur. Bu nedenle Türkiye’de bulunan muhataba (davalıya) adi posta yolu ile yapılan tebligat sözleşmenin tarafları açısından geçersizdir.
Bu yasal düzenlemeler çerçevesinde somut uyuşmazlığın irdelenmesinde; dosyada toplanan tüm deliller ve özelikle Alman Adli Makamından gelen yazı cevabına göre davaya ve tenfize konu yabancı mahkeme kararının davalının gıyabında verildiği, ilgili kararın davalıya 17.09.2012 tarihinde adi posta yolu ile tebliğe çıkartıldığı, daha sonra davacı taraf vekilinin talebi üzerine 17.06.2013 tarihinde Lahey sözleşmesine uygun olarak merkezi makam aracılığı ile tekrar diplomatik yolla tebliğe çıkartıldığı ancak Stuttgart Eyaleti Mahkemesinin 22.07.2013 tarihli kararı ile davalı … Holding A.Ş. vekilinin giyabi karara itirazı geçersiz kabul edilerek kararın 18.10.2013 tarihinde kesinleştirildiği, böylelikle davalı tarafın savunma hakkının ihlal edildiği, yapılan kesinleştirme işleminin de ayrıca Lahey sözleşmesi kapsamında geçersiz olduğu hüküm ve kanaatine varıldığından davacının yasal şartlara haiz olmayan tenfiz talebinin reddine dair aşağıdaki hükmün kurulmasına karar vermek gerekmiştir.
-{HÜKÜM:}- Yukarıda gerekçesi açıklanan nedenlerle;
DAVACININ DAVASININ REDDİNE
Alınması gereken 179,90 TL karar ve ilam harcına karşılık peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 120,60 TL harcın davacıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına.
Davacının yaptığı yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına.
Davalının yaptığı 800,00 TL taraf tercüman bilirkişi ücreti gideri davacıdan alınarak davalıya verilmesine.
Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince takdir ve hesaplanmış olan 9.200,00 TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine.
İşbu hükümden sonra gerekli olan karar tebliğ giderinin davacı tarafından karşılanmasına ve hükümden sonraki bu masrafların davacının kendi üzerinde bırakılmasına.
HMK nun 323–333. maddeleri gereğince hükmün verilmesinden kesinleşmesine kadar olan dönemde tarafların sorumlu olduğu yargılama giderleri de ödendikten sonra varsa tarafların yatırdığı avanstan artanının karar kesinleştiğinde taraflara iadesine.
İşbu gerekçeli kararın 25.01.2023 tarihinde yazıldığına.
Dair gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere yapılan duruşma sonunda oy birliği ile verilen karar taraf vekillerinin yüzüne karşı açıkça okunup usulen anlatıldı. 28/12/2022

Başkan Üye Üye Katip