Emsal Mahkeme Kararı Konya 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/158 E. 2022/357 K. 26.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA . ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
KONYA
. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR
ESAS NO :
KARAR NO :

HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI : … – …
VEKİLİ :
DAVALILAR : 1- … – … …
2- … – … …
VEKİLLERİ
DAVA : Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (İtirazın İptali)
DAVA TARİHİ :
KARAR TARİHİ :
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH :

Mahkememizde görülmekte olan Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (İtrazın İptali) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
(I) TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekilinin mahkememize sunmuş olduğu dava dilekçesinde özetle; Müvekkil … BANKASI A.Ş. ile dava dışı … Tic. Ltd. Şti. Arasında Genel Kredi Sözleşmesi imzalandığını ve imzalanan Genel Kredi sözleşmelerine istinaden krediler kullandırıldığını, Davalılar … ve … ise müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatı ile bu sözleşmeleri imzaladığını, Bu nedenle kefalet limiti gereğince borcun tamamından sorumlu hale geldiğini, İmzalanan Genel Kredi Sözleşmesi gereğince borçluların edimlerini yerine getirmemeleri ve sözleşmenin diğer maddelerini ihlal etmeleri sebebiyle kredi hesabı kat edilerek, kredinin kat’ına ilişkin keşide edilen ihtarnameleri borçlulara gönderildiğini, Ancak verilen süre zarfında alacağımız ödenmediği gibi borçlular tarafından herhangi bir ödeme planının da teklif edilmediğini, Bunun üzerine borçlular aleyhine Konya . İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi başlatıldığını, Takip borçluları kendilerine gönderilen ödeme emrine yasal süresi içinde itiraz ettiklerini ve İcra Müdürlüğünce hakkındaki takibin itiraz eden davalılar yönünden durdurulmasına karar verildiğini,
davalı borçlunun itirazları haksız ve kötüniyetli olup, borç miktarı bugüne kadar herhangi bir şekilde ödenmediği gibi borçlu tarafından bir ödeme planı da teklif edilmediğini, bu sebeple de müvekkilinin de bankaya karşı borcun tamamından sorumlu olduğunu, Bunun üzerine Türk Ticaret Kanununun 5/A maddesi uyarınca arabuluculuğa başvurulmuş, yapılan toplantı sonucunda tarafların anlaşamaması üzerine … Büro No,… Arabulucu No’lu son oturum tutanağı düzenlenmiş, böylece dava şartı yerine getirildiğini, davalının, borca ve ferilerine yönelik itirazları yerinde olmadığını, Alacaklarının dayanağı, icra dosyasında bir örneği de bulunan ve borçlulara tebliğ şerhini havi Noter İhtarnamesi ve ekinde yer alan hesap özetinden de anlaşılalacağını, Dolayısıyla borçlunun “Böyle bir borcunun bulunmadığı” yönündeki itirazlarının kötüniyetli ve borcu sürüncemede bırakma amacına matuf olduğu aşikâr olduğunu, Kaldı ki borçlu tarafından imzalanan Genel Kredi Sözleşmesi gereğince Müvekkil Banka defter ve kayıtları kesin ve münhasır delil olduğundan müvekkil Banka kayıtları üzerinde yaptırılacak bilirkişi incelemesi neticesinde de alacağımızın varlığı tespit olunabileceğini, Müvekkil-bankanın Genel Kredi Sözleşmesinin temerrüt faizini düzenleyen maddesine göre en yüksek kredi faizinin 2 katı oranı dikkate alınarak talep olunan temerrüt faizi ve faizin %5 gider vergisi taleplerinin mevzuat, sözleşme ve kanun hükümlerine uygun olduğunu, Konya .İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyasından Davalı borçluların haksız ve mesnetsiz itirazlarının iptali ile takibin devamına, Kötü niyetli olarak icra takibine itiraz ederek takibin durdurulmasına sebep olan davalıların %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmelerine, Yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar … ve … vekilinin mahkememize sunmuş olduğu cevap dilekçesinde özetle; Davacı banka tarafından müvekkillerimiz hakkında Konya . İcra Müdürlüğü … E. Sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, Müvekkiller süresinde takibe itiraz ettiğinden takibin durdurulduğunu, Söz konusu davacı bankaya olan borç dava dışı … Tic. Ltd. Şti şirketine ait olduğunu, Müvekkillerimize kefil sıfatıyla ödeme emri gönderildiğini, Ancak müvekkillerinin ne kefil ne de borçlu sıfatı bulunmadığını, Müvekkillerinden …’ın 2013 yılında şirket ortaklığı mevcut iken bir sözleşmeye imza attığını, Ancak ilerleyen dönemlerde müvekkillerin şirket ortaklığından ayrıldığını, Müvekkil … 2016 yılında şirket hisselerini devrederek ortaklıktan ayrıldığını, Müvekkil … ise sadece Kredi Garanti Fonu kapsamındaki bir krediye kefil olduğunu, müvekkil … 2013 yılında attığı imzadan sonra ve 2016 yılında şirket hissesini devrettikten sonra borçlu şirket davacı bankaya olan borçlarını defalarca kapatmış ve yeni kredi sözleşmeleri imzaladıklarını, Bu yeni sözleşmelerde müvekkilin imzası olmadığını, Müvekkilin imzası bulunan sözleşmelere ilişkin borçlarda ödendiğini, Müvekkil … yönünden ise kefil olduğu Kredi Garanti Fonu kapsamındaki kredi ödenmiş olup şirketin bu yönde de borcu bulunmadığını, tüm bu açıklamalarımızdan da anlaşılacağı üzere davacı bankanın, borçlu şirketten parayı tahsilde zorlanacağını görünce yine kendi bankaları İle borçlu şirket arasında imzalanan eski tarihli ve arşive kaldırıldığını bir sözleşmeleri devreye konulduğunu, borcun kaynağı olan kredi ve kredi kartı sözleşmesinde müvekkillerimizin her hangi bir imzası ve sorumluluğu olmadığı halde haklarında icra takibi yapıldığını ve eldeki davanın açıldığını, Davacının davasının REDDİNE, Davacı banka kötü niyetle işlem yaptığından müvekkiller lehine %20 kötü niyet tazminatına hükmedilmesine ,Yargılama harç ve giderleri ile ücreti vekaletin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
(II) YARGILAMADA TOPLANAN DELİLLER:
Mahkememizce; Konya . İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası celp edilerek incelenmiştir.
… bankasının 04/01/2022 tarihli cevap yazısında 08/09/2016 tarihli ve 29/08/2013 tarihli genel kredi sözleşmelerinin bir örneğinin gönderildiği görülmüştür.
… Bankasının 08/02/2022 tarihli cevap yazısında … Tic. Ltd. Şti. Ne ait sözleşmesinin gönderildiği görülmüştür.
Konya Arabuluculuk Bürosunun 16/04/2021 tarihli cevabından arabuluculuk belgelerinin gönderildiği görülmüştür.
Bankacı … 25/10/2021 tarihli raporunda; Davacı bankanın … /… Şubesi ile dava dışı … Ltd.Şti. arasında 29.08.2013 tarihinde 500.000,00 TL limitle, daha sonra … /… Şubesi ile 08.09.2016 tarihinde 400.000,00 TL limitle Genel Kredi ve Teminat Sözleşmeleri imzalandığı, birinci sözleşmenin dava dışı … ve davalı … tarafından 500.000,00 TL limit dahilinde, ikinci sözleşmenin dava dışı … ile … ve diğer davalı … tarafından 400.000,00 TL limit dahilinde müteselsil kefil sıfatıyla imza edildiği, sözleşmelerin halen yürürlükte ve tarafları bağlayıcı nitelikte olduğu, Dava dışı asıl borçlu firmanın kullanımına, dava dışı kefil … adına düzenlenmiş … nolu kredi kartının 60.000,00 TL limitle, diğer dava dışı kefil … adına düzenlenmiş … no.lu kredi kartının 10.000,00 TL limitle tahsis edildiği, ayrıca bankanın … Şubesi nezdinde … no.lu kredili mevduat hesabı açıldığı ve hesaba 40.000,00 TL limit tanımlandığı, Kredi kartı ödemelerindeki aksamalar nedeniyle firma kredi hesaplarının banka tarafından 24.07.2019 tarihinde kat’ edildiği, Davacı banka tarafından dava dışı asıl borçlu, dava dışı dışı kefiller ve davalı kefillere hitaben Beyoğlu . Noterliği aracılığıyla 26.07.2019 tarih, … yevmiye numaralı ihtarname gönderildiği, ihtarnamede, 2 adet kredi kartı ve 1 adet kredili mevduat hesabından kaynaklanarnı 24.07.2019 tarihi itibariyle toplam 117.137,75 TL borcun 24 saat içinde ödenmesi, aksi takdirde alacaklarının tahsili için yasal yollara başvurulacağının ihtar edildiği, ihtarnamenin davalı kefillerin her ikisine de 31.07.2019 tarihinde tebliğ edildiği, buna göre ihtarnamede verilen 24 saatlik süre dikkate alındığında 02.08.2019 tarihinin her 2 davalı için de temerrüt tarihi olarak belirlenmesi gerektiği, Dava dışı asıl borçlu firma ve kefilleri aleyhine 07.10.2019 tarihinde Konya . İcra Dairesinin … E. sayılı dosyası ile takip başlatıldığı, davalılar tarafından takibe itiraz edildiği ve davalılar yönünden takibin durduğu, Takip tarihinden sonra dava konusu kredi borçları için herhangi bir ödeme yapılmadığı, Dava konusu 2 adet kredi kartı ve 1 adet kredili mevduat hesabı borcu için takip talebinde toplu olarak talepte bulunulduğu, raporumuzun yukarıdaki bölümlerinde her kredi için banka alacağı ayrı ayrı hesaplandıktan sonra TABLO-17 de icmal yapılarak takip talebiyle karşılaştırıldığı, Buna göre 07.10.2019 icra takip tarihi itibariyle, her iki davalının sorumlulukları eşit olarak, … nolu ve … nolu 2 adet ticari kredi kartı ile … nolu kredili mevduat hesabı yönünden, taleple bağlılık kuralı uygulanarak yapılan hesaplamada, davacı bankanın, Davalılardan 117.137,75 TL anapara, 6.114,44 TL işlemiş temerrüt faizi, 305,71 TL BSMV ve1.389,46 TL ihtarname masrafı olmak üzere toplam 124.947,36 TL banka alacağının hesap edildiği, Takip tarihinden sonra, dava konusu kredilerin toplam anapara tutarı 117.137,75 TL için TCMB tebliğleri gereği (07.10.2019-31,12.2019) arası için %24 (01.01.2020-31.03.2020) arası için %20,40 ,(01.04.2020-31.10.2020) arası için %18,60 (01.11.2020-30.11.2020) arası için %21,12 (01.12.2020-31.12.2020) arası için %22,68 (01.01.2021-31.01.2021) arası için %25,08 (01.02.2021-30.04.2021) arası için %26,28 ve 01.05.2021 tarihinden sonrası için %27,36 temerrüt faizi uygulanması gerektiği, görüş ve kanaatini bildirmiştir.
(III) DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, icra takibine vaki itirazın iptali davasıdır.
Davacı vekili taleplerinde özetle; davacı ile dava dışı … Şti arasında genel kredi sözleşmesi imzalandığını ve bu imzalanan sözleşmelere istinaden krediler kullandırıldığını, davalıların müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatıyla bu sözleşmeleri imzaladıklarını, bu nedenle kefalet limiti gereğince borcun tamamından sorumlu olduklarını, tanınan süre zarfında herhangi bir ödeme yapılmadığından icra takibinin başlatıldığını, borçluların ilgili icra takibine haksız itirazları nedeniyle takibin durduğunu beyanı ile vaki itirazların iptalini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili cevap dilekçesinde; davalı …’ın 2013 yılında dava dışı … Şti ortaklığı mevcut iken sözleşme imzaladığını, 2016 yılında şirket hissesini devrettiğini, bu davalının imzasının bulunduğu sözleşmelere ilişkin borçların ödendiğini, yine davalı …’ın kefil olduğu kredi garanti fonu kapsamındaki kredinin ödenmiş olduğu, dava dışı şirketin de bu yönde borcunun bulunmadığını neticeten borcun kaynağı olan kredi ve kredi kartı sözleşmesinde müvekkillerinin herhangi bir imza ve sorumluluğu olmadığını, davanın reddini savunmuştur.
Davacı bankadan dava konusu icra takibine dayanak tüm kredi sözleşmeleri ile birlikte davalıların imzalarının bulunduğu sözleşmeler celp edilmiş ve ilgili sözleşmelere ilişkin sorumlulukların tespitine yönelik dosya bankacı bilirkişiye tevdii edilmiştir. 25/10/2021 tarihli bilirkişi raporunda; davacı banka ile dava dışı … Şti arasında 29/08/2013 tarihli 500.000,00 TL limitli daha sonra 08/09/2016 tarihli 400.000,00 TL limitli genel kredi sözleşmesi imzalandığını, birinci sözleşmenin dava dışı … ve davalı … tarafından, ikinci sözleşmenin dava dışı …, … ve diğer davalı … tarafından müteselsil kefil sıfatıyla imzalandığı, sözleşmenin halen yürürlükte ve bağlayıcı olduğu, davacı banka tarafından, dava dışı asıl borçlu, dava dışı kefiller ve davalı kefillere hitaben gönderilen kat ihtarnamesinde iki adet kredi kartı ve bir adet kredili mevduat hesabından kaynaklanan borcun ödenmesinin ihtar edildiği, borcun kaynağı olarak tespit edilen … nolu ve … nolu ticari kredi kartı ile … nolu kredili mevduat hesabı yönünden davalıların borçlu olduğu tespit edilmiştir.
Davalı vekilinin, davalıların takip konusu kredi sözleşmelerinde imzalarının bulunmadığına yönelik itirazları değerlendirilmek üzere dosya yeniden bilirkişiye tevdii edilmiş ve 02/02/2022 tarihli bilirkişi raporunda; davalı …’ın imzaladığı 29/08/2013 tarihli sözleşme de; ” Müteselsil kefiller, müşterinin ödemelerini tatil etmesi, iflasa maruz kalması, konkordato mehli alması. ya da konkordatosunun tasdik edilmesi, veya kredilerin kat’ı, veya herhangi bir sebeble borcunu ödeme yükümlülüğü doğduğu takdirde, kendilerine ihbarda bulunulması ile borcun kendileri için de muaccel olacağını kabul ve beyan ederler” maddesinin bulunduğunu, yine davalı …’ın imzaladığı 08/09/2016 tarihli sözleşmede ” Müteselsil kefillerin Bankanın merkez ve tüm şubelerinde müşteri lehine açılmış veya açılacak her türlü krediler ile bu kredilere ilişkin olarak doğmuş ve doğacak tüm borç ve taahhütlerinden, mevzuattan kaynaklanan çek garanti tutarlarından ve gerek yalnız olarak gerekse diğer kişilerle birlikte asaleten veya müteselsil kefil sıfatıyla krediler nedeniyle doğmüş ve doğacak bütün borçlarından Bankaya karşı sözleşmede el yazısı ile yazdıkları kefalet limitine kadar sorumlu olduklarını kabul ve beyan ederler” maddesinin yer aldığını, bu cihetle halen geçerliliklerini koruyan bu sözleşme hükümleri gereği borçlu firmaya tahsis edilen 2 adet ticari kredi kartı ve 1 adet kredili mevduat hesabından kaynaklanan borçtan dolayı davalıların sorumlu olduğu tespit edilmiştir.
Mahkememizce takip dayanağı … no’lu ve … no’lu kredi kartlarının hangi sözleşmeye istinaden verildiği ve ilgili kartlara ilişkin imzalanan sözleşmelerde davalıların imzalarının bulunup bulunmadığı, bu kartların tanımlanacağına dair davalıların imzaladıkları sözleşmelerde herhangi bir açıklama bulunup bulunmadığı, davalıların imzalarının bulunduğu sözleşmelere ilişkin kullandırılan kredilerin ve tanımlanan kredi kartı borçlarının tamamen ödenip ödenmediği ve bu kredilere ilişkin herhangi bir borç bakiyesinin bulunup bulunmadığı, takip konusu … no’lu kredi sözleşmesinin hangi tarihte imzalandığı ve davalıların bu sözleşmede imzalarının bulunup bulunmadığı hususlarında ek rapor düzenlettirilmiş olup, 13/04/2022 tarihli bilirkişi raporunda neticeten; dava konusu … no’lu ve … nolu kredi kartları için taraflar arasında imzalanan genel kredi ve teminat sözleşmeleri dışında ayrı bir sözleşmenin bulunmadığı, dava dışı firma yetkilisi … adına düzenlenmiş … nolu kredi kartının 06/04/2017 tarihli başvuru formuna istinaden düzenlendiği, … adına düzenlenmiş … nolu kredi kartının düzenleme tarihine ulaşılamadığı ancak 2011 yılında düzenlendiğinin değerlendirildiği, borç ilişkisinin tamamen sona erdiğine dair bir kaydın bulunmadığı, takip konusu … nolu kredili mevduat hesabı için düzenlenmiş ayrı bir sözleşmenin bulunmadığı, hesaba 40.000,00 TL kredi limiti tanımlandığı ve bu kredili mevduat hesabının 04/02/2011 tarihinde açıldığı, hesabın açılması için imzalanmış bir sözleşmenin bulunmadığının beyan edildiği tespit edilmiştir. Taraflar arasındaki sözleşmelerin ve takibe dayanak sözleşmelerin ayrı ayrı irdelendiği 13/04/2022 tarihli bankacı bilirkişi raporu tespit edilen hususlar yönüyle mahkememizce yargılamaya esas alınmış olup, 25/10/2021 ve 02/02/2022 tarihli bilirkişi raporları netice ve kanaat itibariyle mahkememizce yargılamaya esas alınmamıştır.
Türk Borçlar Kanunu 583. Maddesi “Kefalet sözleşmesi, yazılı şekilde yapılmadıkça ve kefilin sorumlu olacağı azamî miktar ile kefalet tarihi belirtilmedikçe geçerli olmaz. Kefilin, sorumlu olduğu azamî miktarı, kefalet tarihini ve müteselsil kefil olması durumunda, bu sıfatla veya bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girdiğini kefalet sözleşmesinde kendi el yazısıyla belirtmesi şarttır.” hükmüne havidir.
Tüm dosya muhtevası birlikte değerlendirildiğinde; Mezkur kanun hükmüne göre kefalet sözleşmesinin geçerliliği yazılı şekle tabi olmasının yanında sözleşmenin esaslı noktalarının da şekil şartına tabi olmasını zorunlu kılmaktadır. Şu halde kefalet beyanında ilke olarak borçlu, alacaklı, sorumluluk miktarı ve kefalet altına alınan asıl borcun bulunması gerekmektedir. Kefalete konu borcun belirli olmasına karşın, asıl borçlunun mevcut ve ileride hangi sebeple doğarsa doğsun tüm borçlardan sorumluluğunu düzenleyen, genel borçlandırıcı hükümler kefaletin belirliliği ilkesine aykırılık teşkil etmektedir. Yargılamaya esas alınan 13/04/2022 tarihli bilirkişi raporundaki iş bu dava konusu icra takibine dayanak sözleşmelerden dava dışı … adına kayıtlı olan … nolu kredi kartının ve dava dışı … adına kayıtlı olan … nolu kredi kartının taraflar arasındaki sözleşmede asıl borçlunun …. Şti olması ve ilgili kartlara ait sözleşme bulunmadığından taraflar arasındaki sözleşme kapsamında tanımlandığına dair bir kaydın tespit edilememesi ve ayrıca … nolu kredi kartının hangi tarihte düzenlendiğinin dahi tespit edilmemesi karşısında ilgili kartların kullanılmasından ve borçların ödenmemesinden kaynaklı kefillerin sorumluluğunun bulunmadığı takdir ve kanaatine varılmıştır. Yine … nolu kredinin, kredili mevduat hesabına ilişkin olduğu ve hesabın 04/02/2011 tarihinde açılması hususu nazara alındığında, ilgili hesabın açılış tarihinin, taraflar arasındaki sözleşme tarihinden önce olmasına rağmen yukarıda zikredildiği üzere asıl borca ilişkin daha önce var olan bu sözleşmenin kefalet sözleşmesinde açıkça belirtilmemesinin yanında, tanımlanan 40.000,00 TL’lik kredinin herhangi bir sözleşme yapılmaksızın, kredi limiti tanımlanması şeklinde dava dışı firmaya tanımlandığı, dolayısıyla bu tanımlanan limitin taraflar arasındaki kefalet sözleşmeleri kapsamında olup olmadığının tespit edilemediği anlaşılmakla, kefillerin ilgili borçtan sorumlu tutulamayacağı takdir ve kanaatine varılarak, ispatlanamayan davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
Her ne kadar davalı vekili kötü niyet tazminat talebinde bulunmuş ise de; davanın açılmasının gerekçesi taraflar arasındaki sözleşmede bulunan madde hükümleri nedeniyle olduğundan ve davacının açık kötü niyeti ispatlanamadığından bu yöndeki taleplerin reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
(IV) HÜKÜM SONUCU, YARGILAMA GİDERLERİ VE KANUN YOLU:
Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın REDDİNE,
2-Kötü niyet tazminat taleplerinin yasal şartlar oluşmadığından REDDİNE,
3-Alınması gereken 80,70 TL harçtan, peşin alınan 1.529,93 TL harcın mahsubu ile fazladan alınan 1.449,23‬ TL harcın Harçlar Kanunun 31. Maddesi gereğince karar kesinleştiğinde talep halinde davacıya iadesine,
4-Davalılar kendilerini bir vekil ile temsil ettirdiğinden; Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince 15.984,18 TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
5-Yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Davacı tarafından yatırılan ve dosyada bakiye kalan gider avansının HMK’nın 333. Maddesi gereğince karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
7-Arabuluculuk faaliyeti sonunda taraflara ulaşılamaması, taraflar katılmadığı için görüşme yapılamaması veya iki saatten az süren görüşmeler sonunda tarafların anlaşamamaları hâllerinde iki saatlik ücret tutarı tarifenin birinci kısmına göre Adalet Bakanlığı bütçesinden ödendiğinden ve bu ücret ve ayrıca adliye arabuluculuk bürosu tarafından yapılmış zaruri giderler de Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılandığından ve bu giderler de yargılama gideri sayıldığından buna göre 2019 yılı tarifesine göre 1.360,00 TL arabuluculuk ücretinin davacıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına (harç tahsil müzekkeresi yazılmasına)
Dair; taraf vekillerinin yüzüne karşı, 6100 sayılı HMK’nın 341-345 maddeleri uyarınca kararın taraflara tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde mahkememize veya başka bir yer mahkemesine verilecek istinaf dilekçesi ile Konya Bölge Adliye Mahkemesi ilgili İstinaf Dairesine İstinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi. 26/05/2022

Katip … Hakim …