Emsal Mahkeme Kararı Konya 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/155 E. 2022/212 K. 22.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. KONYA . ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: … Esas – …
T.C. TÜRK MİLLETİ ADINA
KONYA GEREKÇELİ KARAR
. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO :
KARAR NO :

HAKİM :
KATİP :

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ :
KARAR TARİHİ :
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH :

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
(I) TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesi ile özetle; Olay yerinde polis memurlarınca tutulan Ölümlü/Yaralamalı Trafik Kazası Tespit Tutanağında özetle; ” Sürücüsü … … plaklı otomobili ile sokaktan … caddesine çıkış yaptığı sırada kendisine olan ” YOL VER ” levhasına rağmen kontrolsüz çıkış yaptığı sırada solundan yol şerit çizgisini ortalayıp gelen … plaklı kamyonun tespit edilemeyen sürücüsü bu araca çarpmamak için gerisinden gelen trafiği kontrol etmeden yolun sol şeridine doğru kontrolsüz manevra yaptığı sırada kamyonun sol arka köşe kısımlarına gerisinden ve en sol şeritten gelen sürücü … idaresindeki … plakalı otomobilin sağ ön yan kısımları ile çarparak direksiyon hakimiyetini kaybederek sola doğru savrularak orta refüj üzerinde bulunan ağaca çarparak durduğunu, kazada ; Sürücü … bu kazada kazaya sebebiyet vermekten 2918 sayılı KTK’nın sayılı 57/1-B-4 ( Bölünmüş yola çıkan sürücülerin bu yoldan geçen araçlara ilk geçiş hakkını vermemek ) maddesini ihlal ettiğini; Sürücücü tespit edilemeyen ( zira olay yerini terk etmiştir. ) … plakalı kamyon sürücüsün ise yine aynı kanunun 67 ( Manevraları düzenleyen genel şartlara uymamak ) maddesini ihlal ettiğini; Sürücü … ise karışmış olduğu bu kazada kural ihlalinin olmadığı görüş ve kaanatine varıldığını, yine olay ile alakalı ve ekte mahkememize ibraz ettikleri Ekspertiz Raporunda da olay şu şekilde tespit edildiğini, savrulan aracın ağaca çarpması sonucu maddi hasarlı trafik kazası meydana getirdiğini ve söz konusu olayda sigortalı araç sürücüsünün ve diğer araç sürücüsünün eşit kusurlu olduğunu ekli kaza tutanağının incelenmesinden anlaşılacağını, yani ezcümle ifade edecek olurlarsa davalı yanın maliki olduğu … plakalı araç sürücü hem olay yerini terk etmek süretiyle hem K.T.K 81’inci maddesini ihlal ettiğnini, iş bu maddi hasarlı kaza neticesinde Karayolları trafik kanunu 81 madde uyarınca, sürücüler sorumluluğun saptanmasında yararlı olacak kanıt ve izler dahil, kaza yerindeki durumu değiştirmemek yükümlüğü altında olup, aksi halde aynı kanunun 95. maddesi ve trafik sigorta poliçesinin genel şartlarının B.4/f maddesi gereğince, sürücünün olay yeri terk etmesi ağır kusuru nedenı ile müvekkili şirket tazminat ödemek zorunda kaldığını, müvekkili şirket, alacağının tazmin edilmesi maksadıyla Konya . İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasında icra takibi başlatıldığını, ancak borçlu icra takibine itirazda bulunduğunu, açıklanacağı şekilde, yapılan itiraz haksız ve mesnetsiz olduğundan itirazın iptal edilmesi, takibin devamına karar verilmesi gerekmekte olduğunu, İlgili BAM ve Yargıtay kararlarında da kanun ve sigorta genel şartlar gereği, kural olarak zararın teminat dışı olduğunu ispat yükü, davalı sigortacı da bulunsa da; somut olayın özellikleri ve bilhassa davacıya ait aracın sürücüsü olduğu savunulan can güvenliği nedeniyle olay yerinden ayrılmak zorunda kalmış olsa dahi en kısa sürede ilgili kolluk birimine başvurması gerekirken bunu yapmadığını, kazadan 4 gün sonra kolluk birimlerine başvurduğunu, kazanın oluş biçimi ve meydana geldiği saat gözetildiğinde; haklı sebeple olay yerini terkin ötesine geçen bir durum bulunduğu ve sürücünün kaza anında alkollü olmadığı ispat yükünün, davalı sigortalıya geçitiğini kabulün zorunlu olduğunun açık olduğunu, somut olayda davacı vekili araç sürücüsünün korku ve panikle olay yerinden ayrılmak zorunda kaldığını ileri sürdüğünü, davacı tarafça araç sürücüsünün olay yerini zaruretten terk ettiği geçerli deliller ile ispat edilemediğini, buna göre mahkemece Kasko Genel Şartlar A.5.10. maddesi uyarınca talebin teminat dışında kaldığı gözetilerek davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm verilmesi doğru olmadığını, somut olayın özellikleri gereği; davalının olay yerini zaruretten ve can güvenliği nedeniyle terk ettiği geçerli ve somut deliller ile ispat edilemediğinden, mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş olmasında usul ve yasava avkırı bir durum bulunmadığını beyanla; davalarının kabulüne, davalının Konya . İcra Müdürlüğü … E. sayılı dosyasında borca ve tüm ferilerine haksız ve mesnetsiz olarak itiraz etmiş olması nedeniyle itirazların iptaline, takibin devamına, borca haksız ve mesnetsiz olarak itiraz edilmiş olması nedeniyle davalının alacağın %20’sinden az olmamak üüzere icra- inkar tazminatına mahkum edilmesine, dava harç ve masraflarıyla vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesi ile özetle; Müvekkili şirkete ait ve dava dışı … ‘ ün sevk ve idaresindeki … plakalı araç olayın gerçekleştiği gün … Caddesinde orta şeritten ilerlerken dava dışı … sevk ve idaresindeki … plakalı aracın tali yoldan kontrolsüzce aniden ana caddeye çıkması nedeniyle bu araca çarpmamak için sol şeride geçmek zorunda kaldığını, akabinde dava dışı … plakalı araç sürücüsü gece vakti havanın yağışlı olmasına rağmen aşırı hızla seyrederek müvekkiline ait araca arkadan çarptığını, kazanın oluştuğunun farkında bile olmayan müvekkili araç sürücüsü olay yerini kasti bir amaçla terk etmediğini, kullandığı aracın kamyonet tarzı bir araç olmasından kaynaklı olarak ve de oluşan kazada diğer sürücünün müvekkili şirket sahibi araca arkadan vurmasından dolayı müvekkilinin kazayı fark edebilmesi mümkün olmadığını, bu nedenle müvekkili kaza yerinde durmayıp hiçbir şeyden habersizce seyrine devam ettiğini, öte yandan her ne kadar trafik kazası tespit tutanağında müvekkiline kusur izafe edilmişse de bu kusuru kabul etmediklerini, zira aşırı şekilde hızlı seyrederek ve müvekkiline ait araca ARKADAN ÇARPAN … plakalı araç sürücüsünün tam kusurlu olması gerekirken kusur verilmeyişini kabul etmediklerini, bu hususta Konya . Asliye Ceza mahkemesinde yargılama devam etmekte olduğunu, Bu yargılamada alınan bilirkişi raporunda davalı araç sürücüsüne manevra değiştirmekten kusur verildiğini, hızlı seyrettiğinden tali kusur verildiğini, Bu meyanda kazanın oluşumunda davalı araç sürücüsüne kusur izafesi mümkün olmadığı gibi davalı araç sürücüsünün kasten kaza mahallini terk etmesinin söz konusu olmadığını, malum olduğu üzere kaza sonrasında araç sürücüsünün olay mahallini terk etmesi tek başına kusurlu olduğunun delili olmadığı gibi rücu sebebi de olmadığını, Kazaya karışan araç sürücüsünün alkollü olması, sürücü değişikliği yapılması, ehliyetsiz olması gibi bir nedenin bulunması ve bu durumunda sigorta tarafından somut delillerle ispatlanması halinde rücu sebebi olabileceğini, Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası (Trafik Sigortası) Genel Şartlarının ZARAR GÖRENLERİN HAKLARININ SAKLI TUTULMASI VE SİGORTACININ SİGORTALIYA RÜCU HAKKI başlıklı B.4 maddesinde; Sigorta sözleşmesinden veya sigorta sözleşmesine ilişkin kanun hükümlerinden doğan ve tazminat yükümlülüğünün kaldırılması veya miktarının azaltılması sonucunu doğuran haller zarar görene karşı ileri sürülemeyeceğini, maddede sayılan diğer rücu sebeplerinden hiçbirinin mevcut olmadığını, Bu nedenle davacı sigorta şirketinin davalı şirkete rücu hakkı doğmadığından açılan bu haksız davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, Eldeki dosyada davalının takibi geciktirmek için haksız itiraz ettiğine dair bir delil bulunmadığı gibi alacağın likitte olmadığını, Zira dava ve takip konusu varlığı iddia olunan alacak trafik kazasından kaynaklandığını, Bu davada tarafların kusur durumları ve kazaya karışan araçların hasar miktarları belirsiz olup yargılamaya muhtaç olduğunu, Bu nedenle davacı tarafın icra inkar tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerektiğini, Öte yandan davacı taraf ZMMS genel şartnamesinin B-4 maddesi gereğince davalıya karşı rücu hakkının olmadığını bildiği halde davalıyı ızrar etmek, icra tehdidi ile davalının borçlu olmadığı hasar miktarını ödetmek için icra takibi yaptığını Bu şekliyle yasanın ve şartnamenin açık hükmüne rağmen takip başlatılması davacı tarafın kötüniyetli olduğunun açık delil olduğunu, bu nedenle de davacı tarafın % 20 den az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesi talep etmiştir.
II) YARGILAMADA TOPLANAN DELİLLER:
Konya Trafik Denetleme Şube Müdürlüğüne 15/04/2021 tarihinde yazılan müzekkereye cevabı; istenilen kaza tespit tutanağının bir örneği mahkememize gönderildiği bildirilmiştir.
Konya Trafik Tescil Şube Müdürlüğüne 15/04/2021 tarihinde yazılan müzekkereye cevabı; istenilen trafik sicil kayıt belgelerinin mahkememize gönderildiği bildirilmiştir.
Konya . Asliye Ceza Mahkemesine 07/10/2021 tarihinde yazılan müzekkereye cevabı; istenilen kusur raporu, Adli Tıp raporu ve kaza görüntülerinin olduğu CD belgelerin mahkememize gönderildiği bildirilmiştir.
Ankara Posta ve Kargo Hizmetleri Daire Başkanlığına 15/02/2022 tarihinde yazılan müzekkereye cevabı; istenilen posta teslim evrakı ile ilgili belgelerin mahkememize gönderildiği bildirilmiştir.
Ankara Adli Tıp Grup Başkanlığı Trafik İhtisas Dairesi Başkanlığı 06/01/2022 tarih ve … sayılı raporu özetle; Sürücü … , idaresindeki otomobil ile seyir halinde iken olay mahalline geldiğinde kendisine hitaben olan Yol ver levhasını dikkate alması ve solundan düz seyir halinde olan araçların hızı ve mesafesini dikkate alarak ilk geçiş hakkını bu araçlara bırakmasının ardından kontrollü bir şekilde yola katılması gerekirken bu hususlara riayet etmemiş olup dikkatsizce yola katılması sebebi ile solundan düz seyir halinde olan kamyonun seyir durumunu bozması sonucu kamyonun sol şeride manevrası ile meydana gelen kazada asli (%70 oranında) kusurludur. Sürücü … , idaresindeki kamyon ile seyir halinde iken sağındaki yan yoldan caddeye katılan otomobile karşı sol gerisinden gelen araçları dikkate almadan aldığı tedbir sonucu sol gerisinden gelen otomobilin kamyonun arkasından çarptığı anlaşılmakla meydana gelen kazada tali (%30 oranında) kusurludur. Sürücü … , idaresindeki otomobil ile seyir halinde iken olay mahalline geldiğinde orta şeritten sola ani manevra yapan kamyonun arka kısımlarına çarptığı anlaşılmakla meydana gelen kazada atfı kabil kusuru olmadığı görüş ve kanaatini bildirmiştir.
Davalı vekilinin 06/01/2022 tarihli Adli Tıp raporuna karşı 07/01/2022 havale tarihli itiraz dilekçesinde özetle; Sürücücü tespit edilemeyen ( zira olay yerini terk etmiştir. ) … plakalı kamyon sürücüsün ise yine aynı kanunun 67 ( Manevraları düzenleyen genel şartlara uymamak ) maddesini ihlal ettiğini, Gelinen aşama itibariyle de tüm dosya kapsamı iddianame,dava dilekçesi,kaza tespit tutanağı,kaza yeri krokisi,tüm beyanlar, incelendiğinde davalı araç sürücüsünün idaresindeki kamyon ile seyir halinde iken sağındaki yan yoldan caddeye katılan otomobile karşı sol gerisinden gelen araçları dikkate almadan aldığı tedbir sonucu sol gerisinden gelen otomobilin kamyonun arkasından çarptığı anlaşıldığını, Tüm bu hususlar dosyaya ibraz olunan bilirkişi raporuyla da tespit edildiğini fakat davalı yana atfedilen kusur oranı eksik tayin edildiğini, Dolayısıyla dosya içi bilgi ve belgelerle çelişkili ve hakikaten uzak istihsal edilmiş bilirkişi raporunu kabul etmediklerini, Yani ezcümle ifade edecek olursak davalı yanın maliki olduğu … plakalı araç sürücü hem olay yerini terk etmek süretiyle hem K.T.K 81’inci maddesini ihlal etmiş ( kazada ölen, yaralanan veya maddi hasar var ise bu kaza trafiği,can ve mal güvenliğini etkilemiyorsa, sorumluluğun saptanmasında yararlı olacak kanıt ve izler dahil, kaza yerindeki durumu değiştirmemek, kazaya karışan kişiler tarafından istendiği takdirde kimliğini, adresini, sürücü ve tescil belgesi ile sigorta poliçe tarih ve numarasını bildirmek ve göstermek, kazayı; yetkili ve görevli memurlara bildirmek, bunlar gelinceye kadar veya bunların iznini almadan kaza yerinden ayrılmamak, zorundadırlar. ) hemde K.T.K 2918 sayılı K.T.K 67 ( Manevraları düzenleyen genel şartlara uymamak ) maddesini ihlal ettiğinin açık olduğunu, Tüm bunlara sebebiyet veren davalı yan araç sürücüsünün kusur oranının çok daha fazla olduğunu, eksik ve hatalı bilirkişi raporunun reddi ile yeniden bir bilirkişi raporu alınmasını talep etmiştir.
(III) DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
İş bu dava; İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasıdır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık konularının; davacı sigorta şirketi tarafından trafik kazasında zarar gören 3. Şahıslara ödenen tazminat bedelinin olay yerini terk sebebiyle rücuya yönelik başlatılan Konya . İcra Müdürlüğü … esas sayılı takipte davacının alacağının bulunup bulunmadığı, davalının takibe itirazında haklı olup olmadığı, itirazın iptalinin gerekip gerekmediği hususları olduğu anlaşılmıştır.
22/03/2022 tarihli duruşmada dosyadan alınan Adli Tıp Kurumu kusur raporu, Konya . Asliye Ceza Mahkemesi … Esas sayılı dosyadan alınan Adli Tıp Kurumu raporu ile kaza tespit tutanağı arasında herhangi bir çelişki bulunmadığından ve alınan raporun açıklayıcı gerekçeli ve hüküm kurmaya elverişli olduğu görülmekte, yeniden kusur raporu alınması yönündeki talebi REDDİNE karar verildiği anlaşılmıştır.
Sigorta Genel Şartlarından Sigortanın, sigortalıya rücu hakkı ” B.4. Zarar Görenlerin Haklarının Saklı Tutulması Ve Sigortanın Sigortalıya Rücu Hakkı” başlıklı maddesinde düzenlenmiş, ilgili madde “Sigorta sözleşmesinden veya sigorta sözleşmesine ilişkin kanun hükümlerinden doğan ve tazminat yükümlülüğünün kaldırılması veya miktarının azaltılması sonucunu doğuran haller zarar görene karşı ileri sürülemez.
Ödemede bulunan sigortacı, sigorta sözleşmesine ve bu sözleşmeye ilişkin kanun hükümlerine göre, tazminatın kaldırılmasını veya azaltılmasını sağlayabileceği oranda sigortalıya rücu edebilir.
Sigortalıya başlıca şu nedenlerle rücu edilir:
a) Tazminatı gerektiren olay, sigortalının veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin kasti bir hareketi veya ağır kusuru sonucunda meydana gelmiş ise,
b) Tazminatı gerektiren olay, aracın ilgili mevzuat hükümlerine göre gereken ehliyetnameye sahip olmayan veya geçerliliğini yitirmiş sürücü sertifikasına sahip ya da ehliyetine geçici/sürekli el konulmuş kimseler tarafından sevk edilmesi veya trafik kurallarının ihlali sonucunda meydana gelmiş ise,
c) Aracın, uyuşturucu madde veya ilgili mevzuatta belirlenen seviyenin üzerinde alkollü içki almış kişilerce veya aynı mevzuatta alkollü içki alamayacağı belirtilen kişilerce alkollü içki alınmak suretiyle kullanılması sırasında meydana gelen zararlar,
ç) Tazminatı gerektiren olay, yolcu taşımaya ruhsatlı olmayan araçlarda yolcu taşınması veya yetkili makamlarca tespit edilmiş olan istiap haddinden fazla yolcu veya yük taşınması veya patlayıcı, parlayıcı ve tehlikeli maddeleri taşıma ruhsatı bulunmayan araçlarda, bu maddelerin parlama, tutuşma ve infilakı yüzünden meydana gelmiş ise,
d) Sigortalının rizikonun gerçekleşmesi halinde bu genel şartların B.1. maddesinde belirtilen yükümlülükleri yerine getirmemesinden dolayı zarar ve ziyan miktarında bir artış olursa,
e) Tazminatı gerektiren olayın aracın çalınması veya gasp edilmesi sonucunda olması halinde, çalınma veya gasp edilme olayında sigortalının kendisinin veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin kusurlu olduğu tespit edilirse,
f) Bedeni hasara neden olan trafik kazalarında sigortalının veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin, tedavi veya yardım amaçlı sağlık kuruluşuna gitme, can güvenliği nedeniyle uzaklaşma gibi zorunlu haller hariç olmak üzere, olay yerini terk etmesi veya kaza tutanağı, alkol raporu vb. kazanın oluş koşullarına ilişkin gereken belgelerin düzenlenmesi yükümlülüğüne aykırı davranması halinde,
Sigortacı rücu sebeplerine dayanarak tazminat sürecini geciktiremez ve bu sebeplere dayalı bilgi ve belgeyi hak sahibinden talep edemez.” denilerek, sigortacının sigortalıya rücu edebileceği durumlar belirlenmiştir. İlgili maddede sayılan rücu sebepleri birbirinden bağımsız sebepler olup, rücu sebeplerinden birinin bulunması halinde sigorta şirketi yapılan hasar ödemesinin rücuen tazminini sigortalısından talep edebilir.
Çözümlenmesi gereken sorun ZMMS poliçesi bulunan dava konusu araç bakımından meydana gelen iş bu trafik kazası neticesinde olay mahallinin terk edilmesinin tek başına poliçeyi teminat kapsamından çıkarıp çıkarmadığına ilişkindir.
Sigorta hukukunda asıl olan, sigorta poliçesi kapsamında kalan rizikonun gerçekleşmesi halinde zararın sigortacı tarafından karşılanmasıdır. Ancak bazı durumlara ilişkin kanuna veya poliçe genel şartlarına hükümler konularak, zarar teminat dışına çıkarılabilmektedir. ZMMS genel şartlarının B.4 maddesinde de teminat harici olan hususlar düzenlenmiş olup, bunlardan bir tanesi de kazadan sonra olay yerinin terk edilmesidir.
Buna göre, “bedeni hasar”a neden olan trafik kazalarında sigortalının veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin, tedavi veya yardım amaçlı sağlık kuruluşuna gitme, can güvenliği nedeniyle uzaklaşma gibi zorunlu haller hariç olmak üzere, olay yerini terk etmesi veya kaza tutanağı, alkol raporu vb. kazanın oluş koşullarına ilişkin gereken belgelerin düzenlenmesi yükümlülüğüne aykırı davranması halinde sigorta şirketinin zarar gören 3. kişilere ödediği tazminatı sigortalısına rücu hakkı bulunmaktadır.
Bedeni hasara neden olan bir trafik kazası sonucu sigortalı araç sürücüsü olay yerini terk etmişse olay yerini terk sebebinin tedavi veya yardım amaçlı sağlık kuruluşuna gitme, can güvenliği nedeniyle uzaklaşma gibi zorunlu bir hal sebebine dayanması gerektiği aşikardır.
ZMMS genel şartları B.4/f bendi kapsamında sigorta şirketinin sigortalısına rücu hakkının doğumu için iki sebebin bir arada bulunması gerekmektedir.
a)- Bunlardan ilki meydana gelen trafik kaza sonucunda “bedeni hasar”ın doğmasıdır. Poliçe genel şartlarında maddenin kapsamı “bedeni hasar ile” sınırlandırılmış olup, düzenleyici, yalnızca maddi hasar meydana gelen kazaları özellikle rücu kapsamına almamıştır. Kural, riskin gerçekleşmesi halinde zararın karşılanması olduğundan ve teminat dışı olan durumlar istisna olduğundan, maddi hasarlı trafik kazalarında, sigortalı sürücüsü tarafından olay yerinin terkinin genişletici yorumla rücu kapsamına alınması mümkün değildir.
Somut olayda ise bedeni hasar meydana gelmiştir. Dava dışı sigortalı araç sürücüsü Hakan ŞAVK dosyadaki hastane evrakları ifade tutanaklarındaki beyanlara göre yaralanmıştır. Dolayısıyla rücu için aranılan birinci sebep gerçekleşmiştir.
b)-Rücu için gerekli olan ikinci sebep ise, sigortalı araç sürücüsünün olay yerini terk sebebinin ZMMS genel şartları B.4/f bendi kapsamında “tedavi” veya “yardım amaçlı sağlık kuruluşuna gitme”, “can güvenliği nedeniyle uzaklaşma” gibi zorunlu hallerden birine dayanması gerekmektedir.
Somut olayda; sigortalı araç sürücüsünün olay yerini terk sebebinin ZMMS genel şartları B.4/f bendi kapsamında “tedavi” veya “yardım amaçlı sağlık kuruluşuna gitme”, “can güvenliği nedeniyle uzaklaşma” gibi zorunlu hallerden olmadığı anlaşılmıştır. Hattı zatında bu amaçlarla terk edildiği de davalı tarafça ileri sürülmemiştir. Bu halde B.4.f maddesi gereği rücu imkanı olduğu açıktır.
Mahkememizce yapılan incelemede; yukarıda belirtilen Sigorta Genel Şartlarından Sigortanın, sigortalıya rücu hakkı ” B.4. Zarar Görenlerin Haklarının Saklı Tutulması Ve Sigortanın Sigortalıya Rücu Hakkı” başlıklı maddesinde düzenlenmiş f bendindeki “Bedeni hasara neden olan trafik kazalarında sigortalının veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin, tedavi veya yardım amaçlı sağlık kuruluşuna gitme, can güvenliği nedeniyle uzaklaşma gibi zorunlu haller hariç olmak üzere, olay yerini terk etmesi veya kaza tutanağı, alkol raporu vb. kazanın oluş koşullarına ilişkin gereken belgelerin düzenlenmesi yükümlülüğüne aykırı davranması halinde,” şartın gerçekleştiği kanaatine varılmıştır.
İtirazın iptâli davalarında İcra ve İflas Kanunu’nun 67/2. maddesi çerçevesinde alacaklı yararına icra inkâr tazminatına hükmedilebilmesi için, usulüne uygun şekilde yapılmış bir icra takibinin bulunması, borçlunun süresi içerisinde itiraz etmesi ve alacaklının, alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması gerekir. Burada, borçlu itirazının kötüniyetle yapılmış olması ve alacağın bir belgeye bağlanmış bulunması koşulları aranmaz. İcra inkâr tazminatı, hakkındaki icra takibine itiraz ederek durduran ve çabuk sonuçlandırılmasına engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır.
Bu yasal koşullar yanında, takibe konu alacağın likid olması da zorunludur. Her uyuşmazlığın kendine özgü somut özelliklerine göre değişmekle birlikte, bir uyuşmazlıkta alacağın likid olup olmadığı belirlenirken, alacak ve onun borçlusu birlikte değerlendirilmelidir. Buna göre, likid bir alacaktan söz edilebilmesi için, ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması; böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması; başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Gerek borç ve gerekse borçlu bakımından, bu koşullar mevcut ise, ortada likid bir alacak bulunduğu kabul edilmelidir (HGK’nun 07.06.2006 tarih … Esas, … Karar sayılı kararı).
Bu ilke ve kurallar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; mahkemece hükmedilen asıl alacak miktarı kusur ve yargılama ile belli olduğundan icra inkar koşulları oluşmadığından icra inkar tazminatı talebi uygun görülmemiştir.
(IV) HÜKÜM SONUCU, YARGILAMA GİDERLERİ VE KANUN YOLU:
Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Davacının Davasının KISMEN KABUL KISMEN REDDİ İLE;
1-Davaya konu Konya . İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasındaki İTİRAZIN 1.898,00 TL için KISMEN İPTALİ İLE, takibin 2.847,00 TL asıl alacak ve asıl alacak için takip tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi üzerinden DEVAMINA,
2-Alacak likit olmadığından icra inkar tazminatı talebinin REDDİNE,
3-Alınması gereken 194,48 TL karar harcından peşin olarak alınan 84,37 TL harcın mahsubu ile bakiye 110,11 TL karar ve ilam harcının Harçlar Kanunun 31. Maddesi gereğince davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
4-Davacı tarafından yatırılan 53,90 TL başvurma harcı, 8,50 vekalet harcı, 84,37 TL peşin harç, toplamı 146,77 TL’den kabul/red edilen miktara göre hesaplanan 84,58 TL harcın(2.847,00/4.940,39 oranından) davalı sorumlu olması kaydıyla davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı kendisini bir vekille temsil ettirdiğinden Avukatlık Ücret Tarifesi 13/1 maddesi gereğince kabul edilen miktar nedeniyle hesaplanan ve karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen 2.847,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
6-Davalı kendisini bir vekille temsil ettirdiğinden Avukatlık Ücret Tarifesi 13/1 maddesi gereğince kabul edilen miktar nedeniyle hesaplanan ve karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen 2.093,39 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
7-Davacı tarafından yapılan yargılama gideri 730,30 TL Ankara Adli Tıp ücreti, 69,55 TL posta tebligat gideri toplamı olan 799,85 TL kabul/red edilen miktara göre hesaplanan 460,95 TL yargılama giderinden (2.847,00/4.940,39 oranından) davalı sorumlu olması kaydıyla davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye giderin davacı üzerinde bırakılmasına,
8-Arabuluculuk faaliyeti sonunda taraflara ulaşılamaması, taraflar katılmadığı için görüşme yapılamaması veya iki saatten az süren görüşmeler sonunda tarafların anlaşamamaları hâllerinde iki saatlik ücret tutarı tarifenin birinci kısmına göre Adalet Bakanlığı bütçesinden ödendiğinden ve bu ücret ve ayrıca adliye arabuluculuk bürosu tarafından yapılmış zaruri giderler de Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılandığından ve bu giderler de yargılama gideri sayıldığından buna göre 2019 yılı tarifesine göre iki saatlik görüşme nedeniyle taraf başına saati 330,00 TL den toplam 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin (kabul/talep oranına göre) 760,71 TL’sinin davalıdan, (red/talep oranına göre hesaplanan) 559,29 TL’sinin davacıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına (harç tahsil müzekkeresi yazılmasına).
9-Davacı tarafça yatırılan ve dosyada bakiye kalan gider avansının HMK 333 m gereğince karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,
Dair ;davacı ve davalı vekilinin yüzüne karşı, miktar itibariyle kesin olarak verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.

Katip Hakim