Emsal Mahkeme Kararı Konya 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/45 E. 2023/20 K. 11.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA . ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: … Esas – …
-{YÜCE TÜRK MİLLETİ ADINA KARAR}-
T.C.
KONYA
. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO :
KARAR NO :

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVA : Tazminat (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ :
KARAR TARİHİ :

{}Davacı taraf vekilinin davalı taraf aleyhine açtığı işbu dava mahkememizin … Esas sırasına kaydedilmekle, mahkememizce yapılan aleni/açık yargılama sonunda;
-{HEYETİMİZCE GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:}-
{}DAVACI TARAFIN İDDİASI: DAVACI TARAF VEKİLİ DAVA DİLEKÇESİ İLE ÖZETLE; müvekkili şirketin 1986 yılında kurulmuş olup kalorifer kazanları,
buhar kazanları, kızgın su kazanları, kızgın yağ kazanları, ısı geri kazanım üniteleri, atık yakma
fırınları ve müştemilatlarının üretim ve montajları işleri ile iştigal ettiğini, bu kapsamda Türkiye ve dünyanın çeşitli ülkelerinde başarılı bir
şekilde üretim ve montajlar gerçekleştirdiğini, müvekkilince üretilen tüm ürünlerin TSE belgeli olup TS-
EN ISO 9001:2008 Kalite Yönetim Sistemine sahip olduğunu, ürünlerin CE, Türk Loydu ve diğer özel sertifikalara sahip olduğunu, davalı şirketin Konya İli, … İlçesi, … Mahallesinde yer alan Konya Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nın Katı Atık Depolama
Tesisinin imalatı işini üstlendiğini, bu tesisin 1 adet akışkan yataklı RDF Yakıtlı Kızgın Buhar Kazanının
imalatı, montajı ve çalışır vaziyette teslimi işinin 15/02/2019 tarihli sözleşme ile müvekkili tarafından üstelenildiğini, sözleşmenin %10’u oranında 655.000,00 USD bedelli, 3 yıl süreli kesin teminat mektubunun davalı şirkete sözleşme gereğince teslim edildiğini, davaya konu sözleşmede yer alan teknik terimlerin açıklamalarının yapıldığını, teknik şartnamenin ve işin yapımına esas olan projelerin davalı tarafından hazırlatılacağını, müvekkili şirketin işe başlayabilmesi için teknik şartnamenin müvekkili şirkete sunulmasının bir zorunluluk olduğunu, işin süresinin taraflar arasında imzalanan sözleşmede belli olduğunu, kazanın montaj ve devreye alınarak EPDK kabulünün 15/10/2019 tarihinde kadar yapılması gerektiğini, müvekkili şirket tarafından gerekli hazırlıkların yapılarak kullanılması gereken malzemelerin siparişlerinin verilmeye başlandığını, bu kapsamda kazan, kızdırıcı, evaparatör, ekonomizör borularının tamamının siparişi verilerek üretildiğini, kazan,
ekonomizör ve kızdırıcı grubunun borularının ise bir kısmının (17 TIR) müvekkili şirketin Hasanoğlan
fabrikasına ulaştığını, sevkiyatı bekleyen kısmı ise boru tedarik firması Benteler’in fabrika ve
stok sahalarında sevke hazır bekletilip imalata başlamak için davalı şirketten bilgi ve belgelerin gelmesinin beklendiğini, dava tarihi itibari ile sözleşmede belirtilen sürelerin dolduğunu, davalı şirketin üzerine düşen teknik şartname ve projeleri teslim etme edimlerini yerine
getirmemiş olması nedeniyle işe başlanmasının mümkün olmadığını, taraflar arasında imzalanan sözleşme kapsamında davalı şirketçe yerli imalat belgesini müvekkiline ibraz etme yükümlülüğünün getirildiğini, aksi halde ceza ödeme sorumluluğunun doğacağının hüküm altına alındığını, bu kapsamda davalı şirketten Ankara . Noterliğinin 31.07.2019 tarih ve … yevmiye nolu noter ihtarnamesi ile lisans bilgilerinin celbinin talep edildiğini, davalı şirket tarafından Konya . Noterliğinin 05.08.2019 tarih ve … yevmiye nolu cevabi ihtarname ile yerli katkı ilave fiyatı başvurusu hakkının kendilerine ait olduğunu ancak müvekkili şirketin gerekli evrakı teslim etmediğinden bahisle başvurunun yapılmadığının bildirildiğini, davalı şirketin müvekkilinin işe başlaması için gerekli olan proje ve teknik şartnameleri göndermediği gibi sözleşmede kazandan çıkacak buhar basıncının 55 olarak düzenlenmesine rağmen 42 bar olarak değiştirildiğinin e posta yoluyla bildirildiğini, sözleşmenin tadilinin ancak asıl sözleşmenin yapılması için öngörülen şekil şartına uygun olması halinde geçerli olacağını, bu konuda davalı şirketin Ankara . Noterliğinin 26.08.2019 tarih ve … yevmiye nolu noter ihtarnamesi ile sözleşme tadiline davet edildiğini ancak davalı şirketin bunu kabul etmediğini, aynı ihtarname ile müvekkiline teslim edilmesi gereken basic dizaynların neler olduğunun açıkça belirtilmesine rağmen bugüne kadar müvekkiline teslim edilmediğini, davalı tarafından cevabi ihtarname ile müvekkili şirketin çalıştıracağı teknik personele ilişkin bilgi, belge ve sözleşmelerin kendilerine 3 gün içerisinde gönderilmesi istenilmiş ise de bunun hedef saptırmaya yönelik olup hukuken itibar edilmesinin mümkün olmadığını, müvekkili şirket tarafından 06/09/2019 tarihinde davalı tarafa gönderilen ihtarname ile işe başlanılabilmesi için gereken asgari bilgi ve belgelerin istenildiğini, Konya . Noterliğinin 07.09.2019 tarih ve … yevmiye nolu davalı şirketin verdiği cevabi ihtarname ile müvekkili şirketin o güne kadar yaptığı işlere ilişkin raporlar istenmek suretiyle kendi eksikliklerini perdelemeye devam ettiğini, müvekkili şirket tarafından tekrar 13/09/2019 tarihinde ihtarname gönderilerek davalı şirketin yükümlülüklerini yerine getirip getirmeyeceği hususunda bilgi verilmesinin istenildiğini, davalı şirketçe sözleşmeye konu işin nama ifa suretiyle taraflarınca yapılacağının bildirildiğini, müvekkili şirket tarafından gönderilen ihtarname ile nama ifa iradesinin muvafakatlerinin olmadığını ve diğer ihtarnamede bildirilen eksikliklerin giderilmemesi nedeniyle işin süresinde bitirilmesinin mümkün olmadığının bildirildiğini, davalı şirket tarafından müvekkiline gönderilen 14.09.2019 tarihli ihtarnamede nama ifa kapsamında yapılacak işlere ilişkin toplantılara katılmak üzere temsilci talep edildiğini, müvekkili şirketçe gönderilen 19.09.2019 tarihli ihtarname ile yapılacak işlerin ve detay projelerin daha önceden kendilerine gönderildiği ve bugüne kadar 5.606.000,00 TL harcama yapıldığı bildirilmek suretiyle toplantılara katılmayacaklarının bildirildiğini, davalı şirket tarafından gönderilen ihtarname ile sözleşmedeki teslim süresinin dolmuş olduğunu ve müvekkili tarafından bu iş kapsamında satın alınan malzemelerin şantiye sahasına gönderilmesi istenmek suretiyle müvekkilinin şirketin yeniden sözleşme kapsamında işe devam etmesi istenerek çelişkiyi davranışlara devam ettiğini, müvekkili tarafından davalı şirkete gönderilen 12/11/2019 tarihli ihtarnameyle davalı şirketin ihtarnamesindeki isnatların gerçeği yansıtmadığını, halen teknik şartname ve temel tasarımların hazırlatılmamış olduğunu, alınmış
bir lisans ve ÇED raporunun da bulunmadığını, müvekkili şirket tarafından alınmış malzemelerin bedellerinin ödenmediğini ve davalı şirket tarafından nama ifa iradesinin gösterildiği bir aşamada malzemelerin istenmesinin mümkün olmadığının bildirildiğini, davalı şirket tarafından 05/12/2019 tarihli cevabi ihtarnameyle F&S’den alınacak basic dizaynların müvekkil
şirkete halen teslim edilmediğini yeniden ikrar ettiğini, sözleşmede hüküm bulunmamasına rağmen
bunların kısmen gönderilmesinin müvekkili şirket tarafından kabul edildiği yönünde yeni bir iddia ortaya attıklarını, basic dizaynı hazırlayacak firmaya karşı sözleşmede müvekkil şirketin bir
yükümlülüğü olmamasına rağmen bu firmaya yardımcı olunmadığının belirtildiğini, basic dizayn ve
teknik şartname gelmeden müvekkili şirketin işe devam edebileceği yanılgısına devam edildiğini, temerrütlerinin açık ifadesi olarak evrak akışını kendi iradeleri ile durdurduklarını kabul ettiklerini, ancak daha önce gösterilen nama ifa iradesinin bu ihtarnamede bir kez daha yok sayılarak müvekkili şirketin temerrüdü ve kusuru olmamasına rağmen sözleşmede
kararlaştırılan cezai şartları ödemek suretiyle edimlerini yerine getirmesinin istendiğini, müvekkiline avans olarak gönderilen 527.500 USD yi geri istediği, hem de müvekkili tarafından satın alınan malzemelerin bedeli olarak kendilerine iadesini, bunun yanında nama ifa iradesi bu ihtarname ile tekrar canlandırılarak hukukumuzda yasaklanan çelişkili davranış
yasağının tüm örneklerinin gösterildiğini, taraflar arasında düzenlenen sözleşmesinin hukuki niteliğinin eser sözleşmesi olduğunu, sözleşmenin iki tarafa da borç yüklediğini, sözleşmenin kurulmasıyla birlikte yüklenicinin eseri imal etme, iş sahibinin de ücreti ödeme borcunun doğduğunu, bu sözleşme ile birlikte iş sahibinin hem edim alacaklısı hem de edim borçlusu olduğunu, iş sahibinin edim borcuna aykırı davranması veya gereği gibi ifa etmemesi halinde müteahhidin sözleşmeyi sona erdirme imkanının bulunduğunu, eserin imaline iş sahibinin de katılmasının gerektiği durumlarda iş sahibinin bu yükümlülüğünü yerine getirmemesi halinde de B.K. 106. maddesi gereğince alacaklının temerrüde düşeceğini, edimin ifasına başlanabilmesi için gerekli olan plan ve projelerin belirlenen sürede iş sahibi tarafından hazırlanarak veya hazırlattırılarak onaylatılması ve yükleniciye teslim edilmesi gerektiğini, müvekkilinin yüklenici şirketin eseri süresi içerisinde imal etme yükümlülüğü bulunmakta ise de davalı iş sahibinin de yaşanabilecek bir gecikmede eylemi veya eylemsizliği de bulunmaması gerektiğini, aksi durumda yaşanan gecikmede yüklenicinin kusurunun olmayacağını, alacaklının temerrüdü halinde yüklenicinin alacaklının temerrüdü süresince yapmak zorunda olduğu veya dürüstlük kuralı gereği yapması gereken ve yaptığı masrafları TBK m 107/f. 1 maddesi gereğince kıyasen uygulanarak iş sahibinden talep edebileceğini, somut olayda da sözleşmeye konu işe başlanılamamasının sebebinin davalı iş sahibinin eylemleri ve eylemsizliklerinden kaynaklanığını, sözleşmenin 7. maddesinde işin süresinin belirlendiğini, buna göre teminat mektubunun müvekkili tarafından davalı şirkete teslim edilmesi ile müvekkili şirketin işe başlaması ve kazanın montaj ve devreye alınarak EPDK kabulünün yapılmasına hazır hale getirilmesi 15/10/2019 tarihine kadar yapılması gerektiğini, yine sözleşmenin 7/2. maddesinde davalı iş sahibi şirket tarafından basıc daziyn ve teknik şartnamenin verilmesinden itibaren 15 gün içerisinde detaylı iş programının hazırlanması müvekkili şirketin yükleniminde olmasına rağmen bugüne kadar iş sahibi tarafından müvekkili şirkete ulaştırılan basıc dizayn ve teknik şartnamenin bulunmadığını, bu nedenle detaylı iş programının yapılmasının mümkün olmadığını, bu hususun taraflar arasında yapılan e-posta yazışmaları ve ihtarname içeriklerindeki kabuller ile ispatlanmış olduğunu, sözleşmenin 2. maddesinde tanımlarda teknik şartname ve projelerin neler olduğunun açıklanmış olduğunu, bunların davalı şirket tarafından hazırlanacağının açık olduğunu, müvekkili şirket tarafından davalı şirkete gönderilen ihtarnamelerde müvekkili şirketin işe başlayabilmesi için gerekli olan bilgi ve belgelerin açıkça gösterildiğini, ancak davalı şirket tarafından gerekli bilgi ve belgelerin müvekkiline teslim edilmediğini, müvekkilinin bu süre zarfında işte kullanılacak muhtemelen malzemelerin bir kısmını tedarik ettiğini, alınması gereken EPDK lisansı konusunda da davalı iş sahibinin idari kademede bir başvurusunun olmadığını, davaya konu atık depolama tesisi içerisinde çalıştırılacak yakma tesisi kapsamında yapılacak kazanların imalatı ve montajının başında idari kademelerde yapılması gereken işlerin yapılmamasına karşın müvekkili şirketten işlerine devam etmesinin istenilmesinin basiretli bir davranış olmadığını, müvekkili şirketin yerli imalatçı belgesi alım başvurusu için kapasite raporu aldığını, ancak davalı şirketin elektrik üretim ön lisans ve lisans numarasını müvekkil şirkete vermemesi nedeniyle yerli imalatçı belgesine başvuru yapılamadığını, işe başlanılamaması ve süresinde bitirilememesinde müvekkiline atfı kabil hiçbir kusurun bulunmadığını, bu konudaki tüm kusurun davalı şirkette olduğunu, sözleşme kapsamında müvekkilinin almış olduğu avanstan daha fazla miktarda satın almalar ve imalatlar gerçekleştirdiğini, bir kısım siparişler verdiğini, banka teminat mektubu karşılığı davalı şirket tarafından müvekkili şirkete 2.000.000,00 USD avans gönderildiğini, davalı şirketin talimatı üzerine toplam 1.472.500,00 USD lik kısmın davalı şirkete ve davalı şirketin bildirdiği dava dışı şirkete iade edildiğini, bakiye 527.500,00 USD nin müvekkilinin uhdesinde kaldığını, müvekkili şirket tarafından harcanan toplam bedelin 4.473.759,11 TL olduğunu, müvekkili şirketin iş kaybına uğradığı gibi bu iş nedeniyle istihdam ettiği çalışanlara yapılan ödemelere de katlanmak zorunda kaldığını, davalı şirketin işi eylemli olarak feshettiğini, davalının eylemli fesihte haksız olduğunu, davalı şirketin sözleşmeyi feshettiğini ve verilen avans ödemelerinin iade edilmesini ihtarnameyle talep ettiğini, müvekkilinin bu kapsamda üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirmemiş olması nedeniyle sözleşmenin feshinde haksız olup müvekkilinin uğradığı tüm zararları gidermekle yükümlü olduğunu, Ankara Makine Mühendisleri Odasından talep edilen uzman görüşü raporunda da söz konusu imalatın yapılabilmesinin teknik açıdan mümkün olmadığının bildirildiğini, nama ifaya izin için mahkemeye müracaat edilmesinin gerekli olduğu halde bu şartın davalı şirket tarafından yerine getirilmediğini, sözleşme gereğince davalı şirkete 655.000,00 USD bedelli 3 yıl süreli kesin teminat mektubunun davalı şirkete teslim edildiğini, işbu huzurdaki dava açılmadan önce Konya . Asliye Ticaret Mahkemesinin … D. İş sayılı dosyası üzerinden teminat mektubunun paraya çevrilmemesi konusunda ihtiyati tedbir talebinde bulunulduğunu ve taleplerinin kabul edildiğini, davalı şirket tarafından yapılan itirazın da aynı mahkeme tarafından reddedildiğini, müvekkili şirketin uğradığı müspet zararın davalı şirket tarafından karşılanması gerektiğini, müspet zararın sözleşme nedeniyle malvarlığının oluşacağı durum ile sözleşmeden dönülmüş olması nedeniyle mevcut durum arasındaki fark olduğunu, bu kapsamda sözlemenin haksız feshi nedeniyle müvekkilinin kar mahrumiyetine maruz kaldığını, taraflar arasındaki sözleşmenin ifa olanağının kalmaması ve davalı şirketin sözleşmeyi hem eylemli olarak hem de ihtarname ile haksız feshi nedeniyle müvekkili şirketin menfi zararlarını da karşılamak zorunda olduğunu, menfi zararın uyulacağı ve yerine getirileceğine inanılan bir sözleşmenin hüküm ifade etmemesi ve yerine getirilmemesi yüzünden güvenin boşa çıkması dolayısıyla uğranılan zarar olduğunu, daha açık söyleyişle menfi zararın sözleşmeye güvenerek yapılan imalatlardan kaynaklanan zararı ifade ettiğini, bu kapsamda müvekkilinin satın aldığı ve imal ettiği malzemelerin menfi zarar olduğunun aşikar olduğundan bahisle öncelikle teminat mektubunun paraya çevrilmesinin önlenmesi hususunda Konya . Asliye Ticaret Mahkemesince verilen tedbir kararının devamına, davalarının kabulü ile taraflar arasında imzalanan 15/02/2019 tarihli sözleşmenin davalı şirketin edimlerini yerine getirmemesi nedeniyle davalı şirket tarafından haksız yere eylemli olarak feshedildiğinin tespitine, davalı şirketin haksız feshi nedeniyle müvekkili şirketin fazlaya dair hakları saklı kalmak üzere şimdilik 100.000,00 TL müspet zararının dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, müspet zararlarının kabul edilmediği takdirde davalı şirketin nama ifa şartları bulunmadığının tespitiyle müvekkili şirketin fazlaya dair hakları saklı kalmak üzere şimdilik 100.000,00 TL menfi zararının dava tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsili ile müvekkiline ödenmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
{}DAVALI SAVUNMALARININ ÖZETİ: DAVALI VEKİLİ CEVAP DİLEKÇESİ İLE ÖZETLE; müvekkilinin Konya Büyükşehir Belediyesi tarafından ihalesi yapılan Konya ili, … ilçesi, … mahallesinde bulunan işin yüklenicisi olduğunu, Katı Atıkların Bertaraf Edilerek Elektrik Enerjisi Elde Edilmesi işi kapsamında yapılması gereken yakma tesisi için davacı şirket ile 1 adet akışkan yataklı RDF yakıtlı kızgın buhar kazanı yapımı konusunda anlaşmış olup bu hususta 15/02/2019 tarihinde sözleşme imzalandığını, bu kapsamda 655.000,00 USD bedelli teminat mektubunun davacı şirket tarafından müvekkiline teslim edildiğini, müvekkili tarafından da davacı şirkete 2.000.000,00 USD avans ödemesi yapıldığını, sözleşme imzalanmadan önce ve sonra gerekli olan tüm teknik verilerin davacı şirkete verildiğini, bununla ilgili aksine iddiaların gerçeği yansıtmadığını, davacı şirket ile yapılan görüşme neticesinde projeye ait yakıt özelliklerinin gönderildiğini ve ve maksimum 410 derece, 55 bara ve 58 ton buhar kapasiteli kazan için teklif istendiğini, davacı şirketin de teklif verdiğini, davacı şirketin sözleşme imzaladığı tarihte teklife esas olan yakıt özelliklerine sahip ve maksimum basınç sıcaklık ve buhar debilerini bilecek durumda olduğunu, teklif talebinde maksimum olarak özelliklerin de belirtildiğini, müvekkili tarafından 01/02/2019 tarihinde mail yoluyla davacı şirket yetkilisi … ’a Akışkan Yataklı olarak planlanan kazanın basic dizayn yaklaşık örnek malzeme listesi gönderildiğini, gönderilen listeye göre üreticinin yani davacı şirketin detay projeleri de göz önüne alarak maliyet çıkartılabileceğinin bildirildiğini, teklif aşamasındaki toplantıda açıklama mailinin davalı şirkete gönderildiğini, aynı tarihte davalı şirket yetkilisine yakıt özellikleri ile ilgili ikinci bir mail gönderildiğini, buhar miktarı ve yakıt özelliklerinin kazanın boyutlarını ve maliyetinin bilinmesi için temel kriterler olduğunu, bu verilerin tüm teklif vermek isteyen firmalara verildiği gibi davacı şirkete de verildiğini, yine sözleşme imzalanmadan önce davacı şirket ile yüz yüze görüşme sağlandığını ve verilerin doküman olarak sunulduğunu, bu nedenle davacı şirketin basic dizaynların kapsamını net olarak bilerek sözleşme imzaladığını, sözleşme imzalandıktan sonra davacı şirket tarafından F&S firmasının kapsam bilgisinin yeniden talep edilmesi üzerine kendilerine mail olarak bir kez daha gönderildiğini, aradan üç aylık zaman geçmesine rağmen davacı şirket tarafından yapılan kapsam sorgulamasına anlam verilemediğini ve mail yolu ile süreç hakkında davacı şirkete uyarıda bulunulduğunu, sözleşme hükümlerinde de bildirildiği gibi kazanın 15/10/2019 tarihine kadar EPDK’ nın kabulüne hazır hale getirilmesinin zorunlu olduğunu, davacı şirketin bilinçli olarak kendi iradesi ile sözleşmeyi imzaladığını, sözleşme imzalanmasının hemen akabinde de davacı şirkete avans ödemesinin yapıldığını, sözleşme kapsamının hiç bir zaman davacı tarafından tam olarak algılanmadığını ve algılanmak ta istenmediğini, davacı ile yapılan sözleşme kapsamında F&S firması tarafından hazırlatılacak olan basic dizaynlar/projeler kazanın basınçlı kısmını kapsadığını, bu kapsamın davacı tarafından bilindiğinin yapılan yazışmalarla sabit olduğunu, basic dizayn teriminin sektörde yerleşik bir kavram olduğunu, davacı şirket ile yapılan sözleşme, teklif, tüm açıklama, ihtar, mail ve yazışmalara rağmen dava dilekçesinde kazanın tüm projelerinin müvekkili tarafından hazırlatılacağı gibi bir algı oluşturulmaya çalışıldığını, müvekkili tarafından F&S firmasına hazırlatılacak basic dizaynlar yalnızca kazanın basınçlı kısmını içerdiğini, bunlarında basic dizayn düzeyinde olduğunu, sözleşme kapsamındaki anahtar teslimi kazan sözleşmesinin diğer kısımlarının tüm projelendirmesinin davacı şirketin sorumluluğunda olduğunu, kazanın basınçlı kısmı, sözleşme ile davacı şirketin yüklendiği iş kapsamında olan işlerin yaklaşık %15’lik kısmını oluşturduğunu, yakma tesisinin kalan kısımlarının tamamının projelendirilmesi, imalatı, satın alması, montajı vb tamamen anahtar teslim olarak davacı şirkete ait olduğunu, davacı şirketin sözleşme imzalanmadan önceki aşamasında F&S firması ile görüşmüş proje ve teknik şartnameleri alma koşul, şekli konusunda anlaşıp kabul ederek sözleşmeyi imzaladığını, davacı şirketin imalatta kullanacağı tekniğe dair tüm bilgilerin, imalatta kullanılacak makinaların teknik özelliklerinin, kazan basınçlı kısmında kullanacağı ekipmanların teknik özelliklerinin ve boyutlarının basic dizaynlara paralel olarak davacı şirket tarafından verilmesinin teknik bir zorunluluk olduğunu, bu bilgilerin verilmemesi durumunda basic dizaynların nihai şeklini almasının mümkün olmadığını, bu nedenle davacı şirketin basic dizaynlara paralel olarak santral genel yerleşim planını oluşturması bu plan doğrultusunda basic dizaynların nihai şeklini alması için ihtiyaç duyulan verileri vermesi gerektiğini, ancak davacı şirketin konu ile ilgili mühendislik çalışmalarında yetersiz kaldığı müvekkili tarafından görülmesi üzerine iyi niyet çerçevesinde taslak genel yerleşim planı F&S firmasına hazırlatılarak 26/03/2019 tarihinde davacı şirkete gönderildiğini, ayrıca 03/04/2019 tarihinde ilave çizimlerin yeniden davacı şirkete gönderildiğini, bununla yetinilmeyerek 29/03/2019 tarihinde sistemin temelini oluşturan ve aslen davacı şirketin sorumluluğunda olan Flow Diagram, F&S firmasına hazırlatılarak davacı şirketin çalışmalarını hızlandırma amacı ile gönderildiğini, ayrıca kazana ait P&ID’lerde ve kazan projeleri davacı şirkete gönderilmeye başlandığını, ilk revizyonların tamamlanması ile F&S firması sorumluluğunda olan basınçlı kısım ana projelerinin tamamlanarak kazan duvar borularının satın alınmasının önünün açıldığını, kullanılacak boru cinsi, özelliği, kalitesi ve miktarı kesin listesi F&S firması tarafından hazırlanarak müvekkiline gönderildiğini, müvekkilinin de bunu hemen davacı şirkete ilettiğini, özel üretim olan ve ithal edilmesi zorunlu olmasından dolayı temini en uzun süren malzemelerden olan kazan duvar borularının projeye göre kesinleşmiş olduğunu, sipariş edilmesi için davacı şirkete bildirildiğini, ancak davacı şirket proje üzerinden boru sipariş listesini okuyamadığından siparişleri vermediğini, müvekkilinin iyi niyet çerçevesinde yeniden F&S firmasından davacı şirketin proje üzerinden siparişi oluşturamadığı ve açıklayıcı liste ve bilgi gönderilmesini istediğini, ayrıca F&S firmasının Viyana’daki ofisinde davacı şirkete gerekli açıklamaların yapılması için tüm maliyetlerin müvekkili tarafından karşılanan proje toplantısı organize edildiğini, bu sürece gelene kadar Türkiye ve Viyana’da olmak üzere davacı şirketin projeyi anlayabilmesi ve doğru yönetebilmesi için defalarca toplantı yapıldığını, bu toplantıların tüm maliyetlerinin müvekkili tarafından karşılandığını, davacı şirketin dava dilekçesinde belirttiği şekilde projeler veya şartnameler olmadığı halde muhtemel malzemelerin siparişlerini verdiği savının hiçbir temelinin olmadığını, bu beyanların mahkememizi yanıltmaya yönelik olduğunu, F&S firmasının sorumluluğunda olan ve basınçlı kısım olarak adlandırılan kazana ait projeye göre siparişler verildiğini, 26/04/2019 tarihinde F&S firması tarafından müvekkiline gönderilen bilgilerin aynı gün davacı şirkete gönderildiğini, dava dilekçesinde belirtildiği gibi Benteler stok sahalarında sevke hazır muhtemel malzeme bekletilmesinin mümkün olmadığını, bu malzemelerin siparişe istinaden, istenilen özellik ve ebatta üretileceğini, dolayısı ile üretimi yapılmadan önce kesin sipariş verilmesi gerektiğini, üretilen malzemenin projeye özel üretildiğini, müvekkilden beklenen bilgi ve belgelere göre Bentler fabrikasından sevk edileceği bilgisinin tamamen yanlış olduğunu, Bentelere sipariş verilip, boru üretimi yapılmış ise müvekkilinden herhangi bir bilgi/belge beklenmesinin de mümkün olmadığını, bu durumun tüm bilgi ve belgelerin alınmış malzemelerin sipariş edilmiş ve üretilmiş anlamına geldiğini, gerekli bilgiler yok ise siparişlerin neye göre verildiğinin anlaşılamadığını, alınan malzemelerin müvekkile ait proje için satın alınıp alınmadığı hususunun tereddütlü hale geldiğini, davacı şirketin iki beyanının birbiri ile çeliştiğini, fin malzemesinin dünyada üreticisinin tek olup bu üreticinin de Türkiye’de olmadığını, bu malzemenin projeye özel üretildiğini, davacı şirketin fin malzemesini Türkiye’ den satın aldığını beyan ettiğini, bu durumun da sözü geçen malzemenin sözleşme kapsamındaki proje için alınmadığının göstergesi olduğunu, davacı şirketin iyiniyetli olmadığının ortaya çıktığını, davacı şirketin sorumluluğunda olan genel yerleşim planı dahil olmak üzere hiçbir işe başlamadığını, dava konusu tesisin “Yenilenebilir Enerji Kaynaklarından Elektrik Enerjisi Üreten Tesislerde Kullanılan Yerli Aksamın Desteklenmesi Hakkında Yönetmelik” gereğince Yerli Katkı İlave Fiyatından 2020 yılı Ocak ayından itibaren faydalanabilmesi için başvuruların 1 Ağustos 2019 tarihine kadar yapılması gerektiğini, anlatılan nedenlerle davacı şirketten kaynaklanan kusur ve sorunlar nedeniyle sürecin uzadığını, buna rağmen müvekkilinin iyi niyet çerçevesinde davacı şirketten işin tamamlanmasını istediğini, davacı şirketin dava dilekçesinde Yerli İmalat Belgesinden yararlanmak için lisans bilgilerinin noter aracılığı ile davacı şirketçe talep edildiğini, ancak davacı şirket ile yapılan anlaşma gereğince sözü geçen yerli aksam desteğinin alınması için başvurunun bir yıl ötelenmesine karar verdiklerinin belirtilmediğini, sözü geçen destek için başvuru şartlarının açık olmasına rağmen davacı şirket tarafından dava dosyasında yanıltıcı bilgiler verildiğini, EPDK’ya yapılacak destek başvurusu için bahsedilen gerekli evraklar ve kanunda bildirilen diğer evraklar ile birlikte müvekkili tarafından yapılmak zorunda olunduğunu, davacı şirketin iyi niyetle müvekkili tarafından bildirilen duyuruya rağmen art niyetli davranmaya devam ettiğini, konu ile ilgili tüm açıklamalara rağmen dava dosyasında yanlış, yalan ve yanıltıcı beyanlara başvurduğunu, davacı şirketin kendisine bir menfaat sağlamaya çalıştığını, davacı şirketin asıl niyetinin değişik bahanelerle sözleşmedeki sorumluluklarından kurtulmak olduğunu, davacı şirketin sözleşmede belirtildiği şekilde 55 bar olarak projelere başlamadığını, kaldı ki başlamış olsa dahi basınç sınıfı yükselmediğinden projede herhangi bir değişikliği gerektirmediğini, basıncın 55 bardan 42 bara düşürülmesi davacı şirketin aleyhine değil lehine olduğunu, sonuç olarak kazan basıncının 55 bardan 42 bara düşmesi proje ve maliyet ile ilgili herhangi bir yük getirmeyecek olup konunun tamamen teknik bir veri değişikliğinden ibaret olduğunu, davacı şirketin bu durumun sadece bir teknik veri değişikliği olduğunu bildiğini ancak ancak sorumluluklarını yerine getirmediğinden dolayı sorumluluktan kurtulmak için işi yapamama nedeni olarak göstermeye çalıştığını, ayrıca 55 bara göre yapılmış bir imalatın bulunmadığının da açık olduğunu, ayrıca sözleşmenin değişik maddelerinde proje kapsamında değişiklik ve iyileştirme yapılabileceğinin hüküm altına alındığını, davacı tarafın değişikliği kabul etmemesi durumunda teknik ve finansal kurallar içerisinde bunu yazılı olarak açıklaması gerektiğini, davacı şirketin projeler üzerinde açıklıkların henüz gösterilmediğini, brülörler ve kurum üfleyicileri için açıklıklar ilgili sistemlerin tedarikçisiyle birlikte tanımlanacağını, davacı tarafın standartlarının beklendiği bildirdiğini, detay yapıların kazan üreticilerinin standart tasarımları olduğu ve davacı şirketin bu standartların mevcut olmaması durumunda bununla ayrıca ilgilenmesi gerekeceğini ve standartların ne zaman gönderilebileceğine dair bilgi istediğini, ancak davacı şirketin kazan üreticisi olarak standartlarını göndermediğini, F&S firması tarafından standartların belirlenmesini istediğini, F&S tarafından önerilen ürün, malzeme veya standartları ise maliyetlerinin yüksek olduğu gerekçesini göstererek karşı çıkarak işi tamamen çıkmaza sürüklediğini, yani davacı şirketin mühendislik açısından teknik bilgi veremediği gibi kendisine önerilen yöntemleri ise maliyetten kaçmak adına reddettiğini, davacı şirketin genel bir layout çıkaramamış olmasına rağmen türbin ve soğutma kulesine ait yük ve yerleşim bilgilerinin verilmediğini belirterek işi yapamadığını iddia ettiğini, davacı şirketin sorumluluğunda olan yerleşim planını çizerek türbin ve soğutma kulesinin sahada konumlandırılması gereken yeri dahi belirlemediğini, ayrıca davacı şirketin sorumluluğunda olan kazan adası ile sadece inşaat projesi davacı şirketin kapsamında olan türbin ve soğutma kulesi binasının temelleri tamamen birbirinden ayrı olmak zorunda olduğunu, bunun sebebinin iki ünitenin birbirine titreşim yükü etkisi olduğunu, davacının iddia ettiği bilgilerin verilmemesinin davacı tarafın işi yapmasına engel olmadığını, davacı şirketin defalarca davet edilmesine rağmen toplantılara katılmadığını, hatta katılım davetlerine bile geri dönüş yapmamasına rağmen sınırlı bilgi aldığını iddia etmesinin anlamsız olduğunu, davacı şirket yetkilisinin katıldığı toplantılar da ise tecrübelerinin yetersiz olduğunun taraflarınca anlaşıldığını, her ne kadar davacı taraf yetkilisi toplantılara katıldığını inkar etse de bunun şahitlerle sabit olduğunu, davacı tarafın projeyi yönetecek proje müdürünü dahi atayamadığını, davacı tarafın proje müdürü olarak atadığı Serdar Koldaş ile projenin ortasında yollarını ayırdığını ve bir daha yerine bir atama yapmadığını, dava dilekçesinde aynı konuların tekrar tekrar çarpıtılarak farklı şekillerde anlatıldığını, davacı tarafın detay ve imalat proje sorumluluğunun kendisinde olduğunu tamamen görmezden geldiğini, davacı şirketin işe hiç başlamadığını, davacı şirketin yatırımcının alması gereken izinlerden sorumlu olmadığı gibi bunları sorgulama hakkının da bulunmadığını, davacı şirketin işi teslim etmediğinden dolayı müvekkili şirketi milyarlarca lira zarara uğrattığını, davacı şirketin hiç bir sorumluluğununu yerine getirmediğini, davacı şirketin tek amacının sorumluluklarından ve cezai şartlardan kurtulmak olduğunu, sözleşme süresinin henüz sona ermediğini, sözleşme süresinin sona erme tarihinin 01/10/2020 olduğunu, ayrıca sözleşmenin süresinin dolmasının tarafların sözleşme edimlerinden kurtulduğu anlamını taşımadığını, davacı şirketin edimlerini yerine getirmek için hiç bir çaba göstermediği gibi edimlerini ötelemek için sürekli bahaneler ürettiğini, basic dizaynların gelmediğini iddia eden davacı şirketin basic dizaynlar ve eş zamanlı olarak yürütülmesi gereken detay projeler ile ilgili çalışmaları süresinde ve tekniğine uygun olarak yerine getirmediğini, önce bunları kendi şirketi bünyesinde yapmaya çalıştığını, bunun yapılamayacağının anlaşılması üzerine bu kez müvekkili ile yaptığı sözleşmeden yaklaşık üç ay sonra 10/05/2019 tarihinde bir proje firması ile sözleşme imzaladığını, imzalanan sözleşmenin kapsamının davacı şirket tarafından doğru belirlenememesi nedeni ile ilerleyen tarihlerde üç adet revizyon geçirmesi nedeni ile zaman kaybına sebebiyet verildiğini, davacı şirketin gizlilik kurallarına uygun hareket etmemesinin güven ilişkisinin zedelenmesine sebep olduğunu, davacı şirketin proje hakkında kendisine verilen basic dizaynlar ile diğer bilgileri ilgili ilgisiz her firma ve kişi ile paylaşmaya başladığını, davacı şirketin yüklendiği iş kapsamında yapacağı kazan imalatının olmazsa olmaz makinası olan … Kaynak Makinasının siparişini sözleşmenin imzalanmasından ancak 1,5 ay sonra verebildiğini, ancak … Kaynak Makinası imalatçısı olan Çinli firmanın müvekkilini arayarak davacı şirketin sözü tutmayarak borcunu ödemediğini bu nedenle kaynak makinasının devreye alma işlerinin yapılamadığını bildirdiğini, davacı şirketin proje çizimlerini ulu orta herkesle paylaşmaya devam ettiği hatta çizimi yapan F&S firmasının rakiplerine dahi gösterdiği bilgisinin müvekkiline ulaştığını, sözleşmenin feshedilmesinin söz konusu olmadığını, nama ifanın kabul edilmediği iddia edilirken bunun eylemli fesih olarak nitelenmeye çalışılmasının anlaşılmasının mümkün olmadığını, müvekkili tarafından sözleşmenin değiştirilmesine yönelik herhangi bir talep olmadığını, dava dilekçesinde belirtilen uzman görüşü alınırken uzmana verilen bilgiler var ise gizlilik sözleşmenin ihlali anlamını taşıdığını, şayet bilgi verilmeden uzman görüşü alınmış ise uzman görüşünün eksik olacağını, müvekkilinin işe devam etmesi için davacı şirkete ihtarname keşide ettikten bir kaç saat sonra teminat mektubuna yönelik tedbir talebinde bulunulduğunu öğrendiğini, bu durumun davacı tarafın kötü niyetli olduğunun göstergesi olduğunu, davacı şirketin aldığı avans ödemesine ilişkin olarak yaptığı harcamaları izah edemediğini, davacı tarafın uhdesinde bulunan bedelin teminat mektubundan daha fazla olduğunu, tedbir kararının devam etmesi halinde müvekkilinin çok büyük maddi ve manevi kayıplarının olacağını, davacı tarafın kendisinden kaynaklanan nedenlerle edimlerini yerine getirmediğinin açık olduğundan dolayı müspet ve menfi zarar talep etme hakkının bulunmadığından bahisle davanın reddine, tedbir kararının devamına yönelik verilen tedbir kararının kaldırılmasına, mahkeme masrafları ve ücreti vekaletin karış tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İşbu dava; taraflar arasında imzalanan eser sözleşmesine konu teminat mektubunun davacı tarafa iadesi ile müspet ve menfi tazminat davasıdır.
Mahkememizce; dava dilekçesi, cevap dilekçesi, taraflar vekillerinin verdikleri diğer dilekçe ve belgeler, taraflar arasında imzalanan sözleşme örneği, dava dilekçesi ekindeki uzman görüşü, tarafların birbirlerine karşılıklı gönderdiği ihtarname örnekleri, Konya . Asliye Ticaret Mahkemesinin … D. İş sayılı dosyası, Konya Büyükşehir Belediye Başkanlığından gelen teknik şartname örneği, davalı tarafın tedbir kararına yönelik yaptığı istinaf başvurusu sonucu Konya Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesince verilmiş karar ilamı örnekleri, teminat mektubunun yenilenmiş örneği ile dosya arasındaki tüm kayıt ve belgeler tek tek incelenmiştir.
Mahkememizce talimat yolu ile Elmadağ Asliye Hukuk Mahkemesi aracılığı ile temin edilen 09/09/2021 tarihli bilirkişi kurulu raporunun incelenmesinde; taraflar arasında imzalanan sözleşmenin eylemli olarak feshedilip feshedilmediği hususunun davalının edimlerini yerine getirip getirmediğine göre belirlenebileceğini, davacının sözleşmedeki taahhütlerini süresinde ifa edemediğini, davalının alt taşeronlarla gizlilik sözleşmesi yapılması talebi ile bilgi akışı hususunda edimini geç yerine getirdiğini, davalının avans ödemesi edemini süresi içinde yerine getirdiğini, sözleşmesinin süresinin dolduğunu, sözleşme konusu kazanın imal edilememesinde gizlilik sözleşmesi hususundan kaynaklı bilgi akışının sekteye uğratılması yönünden davalının edimini geç yerine getirdiğini, bununla beraber sözleşme konusunun sadece bir kazan yapılması işi olmaması davacının üstlenmiş olduğu işin bir çok detaylı işlerden oluştuğunu, kazan konusunun üstenmiş olduğu işlerden sadece bir parçası olması ve diğer işlerde de taahhüdün ifasında bir takım gecikmelerin yaşanmış olması hususunda davacının edimini yerine getirmediğini, 380.253,02 TL menfi zarar hesap edildiğini, 786.000,00 USD müspet zarar hesap edildiğini, teminat mektubu iadesinin sözleşme koşullarının yerine getirilip getirilmediğine ilişkin değerlendirilmeye bağlı olduğunun belirtildiği anlaşılmıştır.
Mahkememizce temin edilen 06/01/2022 tarihli SMMM bilirkişi raporunun incelenmesinde; davacı şirket ticari defter ve kayıtlarına göre; davalı şirket tarafından davacıya banka havalesi ile toplamda 2.000.000,00 USD tutarında ödeme yapıldığını, bu tutarın 1.300.000,00 USD kısmının davacı tarafından davalıya ödendiğini, davacı tarafından 172.500,00 USD nin davalının proje ödemesi için … Çevre Müh. Firmasına havale edildiğini, davacının davalıya bakiye 527.500,00 USD borcunun kaldığını, menfi zararın 380.253,02 TL, müspet zararının ise 786.000,00 USD olarak hesaplandığını, davalı şirket ticari defter ve kayıtlarına göre ise davacıya toplam 2.000.000,00 USD tutarında sipariş avansı verildiğini, bu avansın 1.300.000,00 USD lik kısmının geri ödendiğini, kalan 700.000,00 USD tutarında davalının davacıdan sipariş avansı alacağı bulunduğunu, davacı tarafından davalının alacağından mahsup edilen ancak davalı şirket defterlerinde kayıtlı olmayan ödeme dekontunda “… Çevre Müh.’ ne … Ltd. Şti. Proje ödemesi için yapıldığı” açıklaması yer olan 172.500,00 USD nin davalı ile ilişkilendirilmesi halinde davalının davacıdan 527.500,00 USD alacağı olacağının belirtildiği anlaşılmıştır.
Mahkememizce talimat yolu ile İstanbul . Asliye Ticaret Mahkemesi aracılığı ile temin edilen 12/10/2022 tarihli bilirkişi kurulu raporunun incelenmesinde; davacının sözleşmedeki edimlerini yerine getirmediğinin, davalının ise işin tamamlanamamasında atfı kabil kusurunun olmadığının, sözleşmenin süresinin 15/10/2019 tarihinde dolduğunun, davacının 16/10/2019 tarihinde davalının temerrüt ihtarına gerek olmaksızın kendiliğinden temerrüde düştüğünün kanaatine varılabileceğinin, kanun gereğince borçlunun temerrüdüne düşmek için kusurun gerekli olmadığının, işin tamamlanamamasında davalının kusurunun olmadığının kanaatine varıldığının, sözleşmenin sonlandırılması için haklı nedene dayanmanın gerekmediğinin, sözleşme özürlüğü çerçevesinde bozucu yenilik doğuran hakkın sözleşmenin sonlandırılması yönünde kullanılması ve bunun muhataba varmasıyla hükmü ve sonuç doğuracağı kanaatine varılabileceğinin, bu konudaki takdirin mahkemede olduğunun, sayın mahkemece sözleşmenin feshedildiği ve sonlandırıldığı kabul edilecek olursa hem menfi hem de müspet zararın birlikte istenip istenemeyeceği hususunun sayın mahkemede olduğunun, 380.253,02 TL menfi zarar hesap edildiğinin, davacının edimini yerine getirmemesi sebebiyle kararlaştırılan işin yapılmamasından dolayı müspet zararın hesaplanamadığının, sözleşmenin davalı tarafça feshedilmiş olması sebebiyle teminat mektubunun amacını kaybettiğini ve teminat mektubunun iadesinin gerekeceği kanaatine varıldığının belirtildiği anlaşılmıştır.
Mahkememizce 17/02/2021 tarihli duruşmada dinlenen davalı tanığı … imzalı beyanı ile aynen; “ben davalı şirkette 2004 yılından buyana inşaat mühendisi olarak çalışırım, aynı zamanda uyuşmazlığına konu projeninde inşaat sorumlusuyum, 2019 yılının şubat aylarında taraflar arasında yapılan anlaşma gereği çalışmış olduğum firma davaya konu işin sahasına girerek sahadaki kazı, dolgu, beton kazık, radyo temel ve perdeleme işlemlerini tamamladık, söz konusu işlemlerin tamamlanması yaklaşık iki ay buldu, normal şartlarda nisan ayında davacı şirketin bize kazanın ayaklarının gireceği yerleri gösteren yerlemiş planını vermesi gerekirken bu planlar bize teslim edilmediği için biz kazanın yapılacağı alanın kazan öncesi inşaatını tamamlayamadık, davacı şirketin yapılan görüşmelerde yapılacak işle ilgili olarak bazı işleri anlayamadığı mart ayındaki görüşmelerde anlaşıldığından, yapılacak ve proje iyi anlaşılsın diye çalıştığım şirketin Viyana’da bulunan ve ana tasarımı hazırlayacak olan F/S şirketi ile bir toplantı yapılmasına karar verildi, bu toplantıya çalıştığım şirketten inşaat mühendisi olarak ben ve benimle birlikte üç tane elektrik mühendisi, bir makine mühendisi, bir bilgisayar mühendisi, bir çevre mühendisi ve çalıştığım şirket sahibi ile … Kazandan şirket sahibi Mehmet bey, … bey ve Serdar bey katıldı, F/S şirketi bize Viyana’da yapılan toplantılarda yapılacak proje ile ilgili sözlü ve görsel olarak bilgilendirme yaptı, hatta bununla ilişkin olarak benzer proje kapsamında yapılan bir tesiste hep birlikte gezilerek incelendi, bu geziden sonra yapılacak işin nitelikleri ve kapsamı kanaatimce katılan kişilerce tam olarak anlaşıldı, biz Nisan ayında üzerimize düşen işleri yaptıktan sonra beklemede kaldık, ancak mayıs haziran aylarına kadar davacı şirketten şantiyeye gelen dahi olmadı, normal şartlarda davacı şirketin işin yapılacağı yerin gelip, şantiyesini kurması gerekirdi, ancak davacı şirket tarafından o tarihlere kadar herhangi bir işlem yapılmadı, daha sonra davacı şirket yapılacak işle ilgili olarak fabrikada bir kısım işlerin tamamlanması beklenildiği yönünde beyanda bulunulduğundan bizde çalıştığımız firmadan üç dört kişiyle beraber davacının Ankara’daki fabrikasına mayıs yada haziran ayında gittik, ancak gittiğimizde davacı tarafın sözleşme kapsamında bizim işle ilgili olarak o tarihe kadar herhangi bir çalışmada bulunmadığı, herhangi bir üretim yapılmadığını gördük hatta taraflar arasında buna ilişkin küçükte bir tartışma çıktı, ben orada olduğum zamanda dışarıdan alınan herhangi bir boru veya malzemede görmedim, ancak aradan üç hafta geçtikten sonra davacı şirketin iş kapsamında bir kısım boruları dışarıdan aldığını duydum, ancak taraflar arasındaki iş artık kopma aşamasına gelmişti, bundan sonra başka bir firma ile çalıştığım şirket anlaşarak işin tamamlanmaması yönüne gitti, benim branşım inşaat mühendisidir, bu sebeple makine mühendisliği konusunda teknik bilgiye sahip değilim, ancak bu tesisteki proje inşaat mühendisleri ile makine mühendislerinin birlikte çalışması ve yürütülmesi gereken bir iştir, yerleşik planlar davacı firmadan gönderilmeyince biz zaman daraldığı için ve işin tamamlanması için yerleşik planları F/S firmasından temin ettik ve işi o şekilde devam ettik, benim konuyla ilgili bilgim ve görgüm bundan ibarettir” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Mahkememizce 17/02/2021 tarihli duruşmada dinlenen davalı tanığı Metin Dalka imzalı beyanı ile aynen; “ben İCON firmasında makine mühendisi olarak çalışmaktayım, söz konusu firma Ankara’da faaliyet gösteren ve kazan üretimi konusunda branşlaşmış bir firmadır, 2019 yılında şubat ayında davacı … Kazan, …’nda yapılacak Katı Atık Depolama Tesisinin kazan yapım işini üstlenince bizimle irtibata geçti, bizde İCON olarak …’nın alt taşeronu olmak için bu işe girdik, bu kapsamda görüşmelere başladık, önce …’nın Ankara’daki merkezinde yetkilileri ile görüştük, daha sonra Konya’ya gelerek … nezlinde de … kazan ile birlikte üç dört toplantı yaptık, ben bu toplantılarda bizzat bulundum, ancak …’nda ki tesisin yapılacağı yeri görmedim ve orada da herhangi bir fiili işlem başlatmadık, bizim kazan imalatına başlamamış için basic dizayn denilen projelerin bize teslimi gerekiyordu, bu basic dizaynların bir kısmı … kazan tarafından bize proje aşamasında verildi, toplantılarda da bir kısmı … tarafından bize gösterildi, aynı zamanda … ile … Kazan yetkili ve teknik çalışanlarının Avusturya’daki F/S firması ile işle ilgili olarak yaptıkları toplantıya bende telekonferans yöntemi ile katıldım, yine aynı kapsamda mayıs yada haziran ayında F/S firmasının Konya’da … ve … Kazan’ın yetkilileri ve bir kısım teknik çalışanları ile yapılan toplantıya da bizzat katıldım, ancak yukarıda da bahsettiğimi gibi biz projenin başında davacı firmanın alt taşeronu olmak için firma olarak işin içine bir miktar girmiş isek de bizim davacı ile yaptığımız görüşmelerde tam bir mutakabat sağlanamadığı için aramızda o dönemde bir alt taşeron sözleşmesi imzalanamadı ve bizim tüm yaptığımız işlemler bu sebeple sözleşme öncesi proje görüşmeleri kapsamında kaldı, çalıştığım firma davacı firmaya bu anlamda herhangi bir yükümlülük üstlenmedi, ayrıca yapılan görüşmeler sırasında gözlemlediğim kadarıyla taraflar arasında bir kısım tıkanıklıklar olsa da davacı firmanın kazan imalatı dışında ayrıca yürütülmesi mümkün olan kazan duvarları ve kızdırıcı işlemlerini yapmasında teknik olarak herhangi bir engel bulunmamakta idi, buna rağmen davacı tarafça bu işlemlere hiç başlanılmadı, ayrıca yukarıda da ifade ettiğim gibi biz proje aşamasında işe başlayabilmek için gerek davacı firma ile gerek davalı firma ile pek çok toplantıya katıldık, bu kapsamda davacı firmanın fabrikasını dahi gördük, fabrikasını ne şekilde dizayn etmesi gerektiği konusunda bilgi verdik, yapılan iş kapsamında Almanya’dan özel üretim borularının Çin’den de bir makinenin sipariş edildiği yönünde bize şifaen bilgi verdiler ancak ben bu malların geldiğini görmedim, yine biz işe başlamadan davacı firma ile sözleşme öncesi bir iyi niyet sözleşmesi düzenlemek istedik, buna ilişkin evrakı davacı firmaya gönderdik, söz konusu bu protokol bildiğim kadarıyla aynı zamanda …’nin istediği bir evrak olması rağmen davacı firma tarafından bu konuda bize bir dönüş yapılmadı, daha sonra taraflar arasında uyuşmazlık çıktığında çalıştığım firmanın kaşesinin ve imzasının bulunduğu bizim düzenleyip gönderdiğimiz bir protokolün varlığını öğrendik söz konusu evraktaki kaşe çalıştığım şirkete ve imzada tarafıma ait ise de söz konusu belge içeriği hiçbir şekilde çalıştığım firmaya ait değildir, yaptığımız araştırmada benim başta gönderdiğim protokoldeki kaşe ve imzamı başka bir belgeye geçirilerek yeni bir belge düzenlendiğinin tespit ettik, bunu mahkemenizde maddi gerçeği ortaya koymak amacıyla söyledim, bizim bilgimiz dışında davacı tarafça bir belge düzenlenmiştir, biz bu belgeyi kabul etmiyoruz, taraflar arasında görüşmelere rağmen fiilen sözleşme konusu işe başlanılmadığından dolayı biz davacı firma ile maddi hususlarda da anlaşamadığımız için davacı firma ile yaptığımız görüşmeleri bitirdik, haziran ayı itibariyle projeden çıktık, Ekim ayı gibi davalı şirketten proje daveti aldık, toplantıya katılarak görüşmeler sonunda anlaşarak işi kabul ettik, bizim … ile yaptığımız görüşmelerde bizden istenilen detay projeleri üzerinden imalat işi idi, yalnız bizim işlerimizde imalat ve detay veya temel proje olarak ayrılmaz ikisi bir bütündür, ayrıca bizim işimizde proje, tasarım ve imalat bir birine geçmiş durumdadır yani doğru orantıda devam eder, bundan kastettiğim proje işi devam ederken bir kısım imalatlarında yapılmasına engel bir durum yoktur, her ne kadar basic dizayn bu projenin temelini oluşturur ve o olmadan hiçbir işe başlanamaz ise de bizim dahil olduğumuz kısımda basic dizayn ile ilgili verilen veriler işin %30-40 lık kısmını kapsıyordu, davacı firmaya verilen bilgiler ile 1000 tonluk kazanın 300 tonluk kısmı işlenmeye başlayabilirdi, ancak biz işi alana kadar herhangi bir işlem yapılmamıştır, söz konusu beyanlarım teknik bilgime ve yapılan işe ilişkin proje aşamasındaki bilgilerime aittir, yapılacak imalatın gereği projelendirme işlemi işin her adımında tekrar yapılmaktadır, hatta şuanda montajda son aşamaya gelindiği halde hala revizyon bekleyen işlemler bulunmaktadır, biz deminde söylediğim gibi %30 luk bilgi ile basic planları ile bu işe başladık, başladığımız kasım ayından bugüne kadar yapılacak işle ilgili olarak bugüne kadar gerek Türkiye’deki Detay firmasından gerekse Avusturya’daki firmadan bize sürekli olarak revizyon projeleri gelmeye devam etmiştir, benim konu ile ilgili bilgim ve görgüm bundan ibarettir” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Mahkememizce 17/02/2021 tarihli duruşmada dinlenen davalı tanığı Serdar Koldaş imzalı beyanı ile aynen; “benim kendi şahsıma ait Makine mühendisliği alanında üretim yapan firmalara danışmanlık ve denetim işleri yapan Nevacco isimli Ankara’da faaliyet gösteren bir firmam var, 2019 yılının ocak ayında … kazan yetkilisi beni arayarak Ankara’da bir görüşme talep etti, bu görüşme kapsamında ben … Kazan … inşaat ile davaya konu işin yapımına ilişkin bir görüşme içerisinde olduğunu öğrendim, … Kazan bu işe ilişkin olarak Biberciye bir teklif hazırlamak istiyordu, bu konuda benim teknik bilgime başvurdular bende kendilerine bilgi verdim, bundan yaklaşık bir ay kadar sonra tarafların anlaştığını öğrendim hatta beni sözleşmenin imzalanma aşamasında Konya’ya davet ettiler, ben her iki tarafın yetkililerinin ve teknik elemanlarının bulunduğu toplantıya bizzat katılarak kendilerine proje konusunda sunum yaptım, ben …’nin üstlendiği işin esasını öğrenince … Kazan yetkililerini bu işin zor olduğunu ellerindeki teknik imkanların bu işin yapımına yetmeyeceği konusunda kendilerini uyardım ve kabul etmemelerini söyledim, buna rağmen taraflar anlaştılar ve o gece sözleşme imzalandı, bu tarihten yaklaşık 15 gün sonra … Kazan yetkilileri beni arayarak ihaleyi alan … yapılacak işle ilgili olarak bir proje sorumlusu istediğini söyleyerek bana firmaları adına teklif getirdi, yapılan görüşmelerle … Kazan ile anlaşarak aramızda bir sözleşme yaptık, daha sonra ben ve firmam fiilen de bu işin içerisine girdik, bundan sonra ben her iki şirket arasında koordinasyonu sağlamak için işlemler yaptım, şirketler arasında gerek Türkiye’de yapılan toplantılarda … İnşaat bize beklentilerini ve isteklerini dile getirdi, bizde bu hususları davacı firmaya ilettik, bu kapsamda yine Avusturya’da bulunan F/S firması ile bizzat toplantılarına katıldım, Avusturya’da bu kapsamda üç kez toplantı yapıldı, bende davacı firma adına onların yetkilileri birlikte bu toplantılara katıldım, anlaşmaya göre F/S firması kazan temel teknolojik, boyutları, yakma sistemi ve akışkan yatak kısmının temel teknolojik mühendislik bilgilerini verecekti, bunun dışında detay mühendislik, imalat, satın almalar ve işin teknolojik kısmına yapılabilecek işleri yani kazan duvarlarının yapılması gerekli makinelerin alınması, arıtma sistemleri için su numunelerini alınması ve her türlü imalatı … Kazan yapacaktı, bu kapsamda bizim … Kazan olarak tribünler için gerekli olan su numuneleri almak, siparişlerini vermek ve buna göre de imalat yapmamız gerekiyordu, ayrıca kazan duvarlarının yapılması için için gerekli olan makinenin de bir an önce satın alınması gerekiyordu, bu kapsamda proje sorumlusu olarak ben ilgili firmaları araştırdım, teklifler aldım, teklifleri davacı firmaya sundum, ancak epey bir zaman bu satın alma işlemleri gerçekleşmedi, daha sonra davalı firma sıkıştırmaya başlayınca Çin’den temin edilen makine satın alındı, hatta bu konuda Çin’e de gittim ve son testler yapılarak ilgili makine mayıs ayının sonunda satın alındı, boruların alınması sürecinde ben yurt dışında teklifler aldım, ancak … bey söz konusu boruları Almanya’dan kendisi satın alacağını söyledi, bu sebeple biz bu satın alım işinden çıktık, bu arada … firmasınca benden istenilen iş planlarını kısım kısım kendilerine sundum, biz işe başladığımızda temel işlerle ilgili olarak … tarafından bize projeler verilmiş idi … bu projelerle o kısımlara ilişkin olarak işlemlere başlayabilir, su arıtma, makine satın alma ve boru satın alma işlemlerini başlatabilirdi, ancak bu konuda … Kazan’da bu doğrultuda bir karar verilmedi, söz konusu işin davacı firma tarafından tamamlanmamasındaki temel eksiklikler davacının yukarıda belirttiğim hususlarda bir an önce karar verip işe başlamaması, mesela CE sertifikasının alınması için başvuru yapılması ve bunun onaylanması gerekiyordu, bu anlamda teklifler alınmasına rağmen davacı firma tarafından onay verilmedi, biz firma olarak daha evvelden bu projeler içerisinde bulunduk ve çeşitli imalat şirketlerine bu anlamda danışmanlık ve denetleme işlemleri yaptık, genel deneyimime göre böyle bir işin başlanması için sözleşme, ilgili standartlar (CE sertifakası) belirlenip verilmesi, daha sonra temel kazanın yakma sisteminin verilmesi, kazanın tipinin belirlenmesi, genel ölçülerinin verilmesi gerekir, daha sonrada yerleşim planlarının çıkarılması gerekir, teknik şartname başlangıç aşamasında verilmese dahi bu işlerdeki standartlar belli olduğundan şartname olmadan da CE standartlarına göre imalatçı işe başlayabilir, ben proje sorumlusu olduğum için iş kapsamında davacı adına çalışacak tüm taşeronlarla görüştüm yani İCON da dahil olmak üzere tüm taşeronları ben buldum, bu taşeron anlaşmaları düzenlenirken projeler mail ile gönderiliyordu, ancak gizlilik anlaşması ben çalışırken yapılmıyordu, Avusturya’daki toplantıda F/S firması tarafından bize iş için gerekli olan bütün teknik bilgiler veriliyordu ancak F/S nin bizden istediği teknik bilgileri … Kazan olarak biz veremedik, zira o tarihte bizim bir detay firması ile anlaşmamış bulunmuyordu, bize sorulan bir kısım sorular daha çok detay firmasının hazırlayacağı projelerle ilgili idi, söz konusu bu toplantılar hatırladığım kadarıyla 2019 yılının mart, nisan ve mayıs aylarında idi, hatta toplantının birinde soruya cevap veremeyince taşeron firma olan İCON firmasını arayarak kendilerini telekonferans yoluyla sorular sorduk, söz konusu toplantıya biraz önce dinlenen Metin Dalka katılmıştır, davacı ve davalı şirket arasındaki görüşmeler davacı firma yetkilisi Mehmet bey ile benim aramdaki ortak mail adresinden yapılıyordu, bir kısım maillere ortak hesaptan Mehmet bey bir kısmını da ben gönderiyordum, benim işten ayrıldığım 22 Haziran 2019 tarihine kadar hiçbir makine gelmemişti, borular gelmemişti, şantiye alanında herhangi bir işlem yapılmamıştı, benim konu ile ilgili bilgim ve görgüm bundan ibarettir” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Mahkememizce 11/11/2020 tarihli duruşmada dinlenen davalı tanığı Nil Özçelebi imzalı beyanı ile aynen; “2019 yılının Ocak ayında davalı şirket söz konusu ihaleyi aldıktan sonra benimle irtibata geçti, bende kendilerine proje danışmanı olarak yardımcı olmak adına … İnşaat’ a önerilen … Makina Kazan San. Tic. A.Ş. yetkilisi … Bey ile önce telefon ile görüştüm, söz konusu kazan üretim işinin 2019 Ekim ayında teslimi gerektiğini, bu süre zarfında yapıp yapamayacaklarını sordum kendisi bana biz o tarihe kadar iki kazan imalatı dahi yapabiliriz diyerek olumlu yanıt verdi bunun üzerine 2019 yılının Ocak ayı içerisinde benim ofisimde … Kazan’ ın yetkilisi … Bey ile yüz yüze bir görüşme yaptık, işin detaylarını kendisine bahsettik, yapılacak işler konusunda kendilerini bilgilendirdik, kendisi de yine olumlu yanıt vermesinden dolayı bu defa … Ltd. Şti.’ ne geçerek onların yetkilisinin de katıldığı bir toplantı yaptık, işin detayları burada bir kez daha görüşüldü, daha sonra taraflar arasında sözleşme imzalanmadan benim irtibat kurarak taraflarla çalışmayı kabul eden basic dizayn kapsamında ana tasarımları yapılacak olan Avusturya Menşeeli FNS firması ile görüşmeler yaptım, yine FNS’ nin yetkilileri proje kapsamında davacının yeterli olup olmadığını tespit etmek amacıyla Türkiye’ ye geldiler, Ankara’ da … Kazan’ ın merkezinde bir toplantı gerçekleşti, bu toplantıda FNS yetkilileri proje kapsamında basic dizayn tasarımları ve detay projeleri için gerekli olan malzeme ve donanım konusunda … Kazan yetkililerine bilgi verdi hatta o tarihte … Kazan’ ın üretim için gerekli olan bir kısım eksiklikleri vardı, … Kazan yetkilisi … Bey söz konusu eksikliklerinin kendilerince tamamlayacaklarını taahhüt ettiler, bunlardan en önemlisi mebran kaynak makinesi idi, … Kazan yetkilisi söz konusu makinenin iki ay içerisinde satın alınarak kurulumunun biteceğini tarif etti, daha sonra 15 Şubat 2019 tarihinde taraflar arasında sözleşme imzalandı, başlangıçta FNS, … Kazan A.Ş.’ nin taşeronu olarak çalışıp basic dizayn projelerini hazırlayacaktı, daha sonra … Kazan ile … arasında yapılan görüşmelerde … Kazan tarafından bu işin … İnşaat tarafından yapılması talep edildi ve … bu talebi kabul edilerek FNS firması aynı iş kapsamında … İnşaat’ ın taşeronu olarak çalışmaya başladı, sözleşmeye de bu geçirildi, yani basic dizayn projeleri …’ nin sorumluluğu dahilinde olacaktı, detay projeleri ise davacı … Kazan’ ın sorumluluğu dahilinde olacaktı, sözleşme imzaladıktan sonra davacı firma bir kısım siparişleri geciktirdi, FNS firmasının işlerini yürütebilmesi için yüklenici …’ nın koordineli şekilde sahada işlemlere başlaması, kazan yerini hazırlaması ona uygun ekipmanlar kullanması gerekmekteydi, zaman içerisinde …’ dan kaynaklı gecikmeler olunca FNS firması ile görüşüp işe …’ nın daha iyi hakim olması için örnek bir tesis göstermeye karar verildi, hatta bu kapsamda Avusturya’ da örnek bir tesis gezildi, söz konusu geziye … yetkilileri de katıldı ve burada işin yürümesi için hangi aşamalardan geçileceği imalatların ne şekilde yapılacağı hususunda görsel olarak da bilgilendirme yapıldı, demin de söylediğim gibi projenin tamamlanması için FNS firması kazan duvarlarının projelendirilmesini yaparken bir taraftan da davacı firmanın da ona ilişkin olarak imalata ilişkin esas verileri FNS firmasına teslim etmesi gerekmekteydi ancak bu teslim FNS’ nin istediği sürede bir türlü yapılamadı, taraflar arasında sürekli görüşme olduğu halde davacı firma FNS firmasının istediği bir kısım bilgileri zamanında bu şirkete teslim edilmedi, bu kapsamda davacı firma tarafından proje bir kaç kez revize edildi hatta en sonunda Avusturya’ da yeniden bir toplantı ayarlandı, özellikle kazan duvarının nakliyesinin yapılması için ebatlarının ne olacağı hususunda FNS firmasına bilgi veremediler, bu bilgi olmayınca da FNS projesi bir ay kadar sekteye uğradı, FNS firması davacı firmadan istedikleri hususları firma yetkilisinin yüzüne karşı bir kez daha söyledi, o sırada davacı firmanın yetkilisi projeleri okumakta ve anlamakta zorlandığını ancak eksiklikleri en kısa sürede tamamlayacaklarını söyledi, aynı toplantıda … Kazan’ ın o tarihte henüz bir detay projesinin olmadığını öğrendik, yurda dönünce detay projenin hazırlamadığı için … firması da … Kazan’ a yardım etmeyi önerdi, bu çerçevede ERK firmasına davacı şirkete yönlendirdik ve detay projelerini hazırlamasını bekledik ancak Mayıs ortalarında ERK’ in yaptığı projelere baktığımızda söz konusu projelerinin FNS firmasının ve bizim istediğimiz yeterlilikte olmadığını gördük, ERK’ i durumu izah ettiğimizde …’ nın kendilerinden böyle bir talepleri olmadığını söylediler, bunun üzerine biz … ile yeniden görüşmeye geçtik, … Haziran ayına kadar detay projelerin hazırlanması ile tekrar uğraştılar ve o tarihe kadar da her hangi bir iş yapılmadı, 15 Haziran’ a kadar tarafımıza hiç bir proje teslim edilmediği gibi sadece o tarihte davacı firma ile detay firmasının aralarında yapacağı sözleşme konuşuldu, o tarihte biz davacı firmadan bu proje kapsamında imalat vs. İşlemleri yapacak diğer firmalarla yaptıkları sözleşmeleri istedik gelen bilgilerden sadece Serdar Koldaş ile yapılan bir sözleşme olduğu ihale kapsamında yapılması gereken işlemlerle ilgili davacının o tarihe kadar her hangi bir firma ile sözleşme yapmadığı ortaya çıktı daha sonra biz kendilerine süre verdik ve diğer firmalarla yaptığı projeleri belli bir tarihe kadar Konya’ da yapılacak toplantıda sunmalarını istedik bu arada başta da söylediğim gibi en başta yapılması gereken bir kısım boru teslimlerine ilişkin siparişler verilmedi, davacı kendisine düşen sorumlulukları zamanında yerine getirmedi ve davacı zamana oynayarak her hangi bir işlem yapmadı Mayıs ayı ortasına kadar davacının yetkilisi ile yaptım, yaptığım görüşmelerde davacı firmanın imalat olarak teknik yeterliliğe sahip olduğu ancak mühendislik anlamında donanıma sahip olmadığı bu sebeple … firmasından aldığı işi zamanında yapamadığı kanaatine vardım, Temmuz ayı sonunda fabrika sahasına gittiğimde halen kaynak makinesinin sahaya geldiğini ancak devreye alınmadığını bizzat gördüm, hatta Eylül ayı başında dahi kaynak makinesi devreye alınmamıştı dedi, davacı vekilinin talebi üzerine yeniden soruldu; davalı firmanın EPDK lisansı mevcuttur, bugün itibari ile davalı firmanın Enerji Bakanlığına başvurusu için gerekli olan yerli aksam desteğine ilişkin belgelere sahiptir, Enerji Bakanlığına yerli aksam desteği için başvuru yapılmıştır süreç halen devam etmektedir dedi davalı vekilinin talebi üzerine yeniden soruldu; FNS firması ile … firması arasında gizlilik sözleşmesi mevcuttur, bu gizlilik sözleşmesi çerçevesinde … firmasının yasal sorumluluğu olduğundan dolayı … ile … arasında yapılan sözleşme ile gizlilik sözleşmesine atıf yapılarak FNS tarafından yapılan projelerin gizli kalması konusunda anlaşıldı, daha sonra işleyen süreçte Nisan, Mayıs aylarında proje danışmanlığı yaptığım başka şirketlerden gelen maillerle FNS firmasının projelerin bir kısmını üçüncü kişilerin eline geçtiğini öğrendim, ancak esas bu konudaki kesin fikrim Temmuz ayında ERK firmasının yapmış olduğu detay projesinde üçüncü bir firmanın FNS firmasının projesini kullandığını öğrenmemiz ile ortaya çıktı söz konusu husustan dolayı FNS bize ihtarname göndererek gizlilik sözleşmesini ihlal ettiğimiz yönünde uyarıda bulundu, bizde bu doğrultuda davacı … Kazan’ a ihtarname göndererek gizlilik sözleşmesini ihlal ettiği konusunda uyarıda bulunduk bu sebeple bilgi akışını keseceğimizi bildirdik ayrıca 1 Ağustos 2019 tarihinde yerli aksam desteği almak için davacının başvuru yapması gerekiyordu ancak sözü geçen tarihte başvuruyu yapmadı biz kendilerine bir yıllık ek bir süre verdik, davacı şirkette proje koordinatörü olarak Serdar Koldaş ile muhataptık, daha sonra Serdar Bey’ e ulaşamayınca davacı şirket yetkilisi ile irtibata geçtik proje sorumlumuza ulaşamıyoruz dedik kedisi bize Serdar Bey’ in Haziran ayında işten ayrıldığını söyledi ancak bu husus tarafımıza bildirilmemişti daha sonra yeni proje sorumlularını bildirmelerini istedik üzerinden iki ay geçmesine rağmen davacı şirket proje sorumlusunu dahi tarafımıza bildirmedi, söz konusu proje sorumlusunun olmaması artık işin tamamıyla takip edilmediği yönünde kanaate ulaşmamızı sağladı, Ağustos ayı sonunda kaynak makinesinin satın alındığı Çinli Firma VUXİ yetkilisi Konya’ da yaptığım görüşmede söz konusu kaynak makinesinin davacı firma tarafından Nisan ayı içerisinde sipariş edildiği, ödemesinde sorun olduğu için Haziran ayında nakliye işlemlerinin başladığı, Temmuz ayında sahaya gelen makinenin devreye alınması için gerekli olan ücret davacı tarafça karşılanmadığı için söz konusu kaynak makinesinin çalıştırılmadığını devreye alınmadığını öğrendim, hatta şirket yetkilisinin ödemenin … tarafından yapılması halinde kaynak makinesinin devreye alınacağını söyledi ancak sözleşme gereğince ödeme yükümlülüğü … üzerinde olduğu için bu talebi kabul görmedi, ilerleyen süreçte … firması davacının çalıştığı tüm taşeronları ve davacıya bilgi vererek bir toplanti istedi söz konusu toplantı … inşaatın şirket merkezinde yapıldı, toplantıya bende katıldım, söz konusu toplantıya davacının çalıştığı bir kısım taşeronlar katıldı, bir kısmı katılmadı, katılmayanlar arasında davacı firma yetkilileri de vardı, daha sonra ERK firması yetkilisinin özel girişimi ile akşam saatlerinde davacı firma yetkilisi … beyde toplantıya katıldı, … bey … inşaat yetkilisi ile özel olarak görüşme istedi, kendileri bir süre özel görüştükten sonra beni ve toplantıda bulunan diğer kişileri yanlarına çağırarak gerek … gerek toplantıdaki katılan taşeronlar ve benim huzurumda … yetkilisi … bey bize … beyin söz konusu projede teknik olarak yetersiz kaldığını kabul ettiğini, projenin yetiştirilemeyeceğini, ama bundan sonraki süreçte bu işi toparlayacağını, bunun için bir yol bulacağını taahhüt ettiğini bize herkesin huzurunda söyledi, … beyde buna itiraz etmedi, bu konuşma 24 ya da 25 eylül 2019 da gerçekleşti, ancak 2-3 gün sonra davacı firma … firmasına ihtarname gönderdi ve … basic dizayn projelerini vermediği için işin yapılamadığını yeniden ihtarname gönderdi, sözleşme imzalandıktan sonra sözleşme süresince ben davacı firmanın üretim yerine defalarca gittim zira FNS firması proje kapsamında üretilen ürünlerle ilgili sürekli bilgi talep etmekte idi, bu gidişlerimde sadece sözleşme kapsamında boruların yurt dışından getirtildiğini gördüm, ancak bunun dışında imalathanede sözleşme kapsamında herhangi bir imalat yapılmadığın gözlemledim, hatta bunu davacı firma yetkililerine de ilettim, kazan duvarlarının yapılması için alanın boşaltılmasını talep ettim, ayrıca sözleşme imzalanacağı aşamada davacı şirket yetkilisi … bey Kaşınhan’ındaki sahaya geldi, ancak sözleşme imzalandıktan sonra ne davacı firma yetkilileri ne de teknik elemanları projenin gerçekleşeceği sahaya bir kez olsun gelmediler, bu anlamda saha yerleşim projeleri de hazırlanmadı, bunun üzerine biz FNS firması ile haricen görüştük, saha yerleşim projelerinin de kendilerinin hazırlamasını talep ettik, sözleşme kapsamında davacının sorumluğunda olan yerleşim projelerinin ve ekstra benzer projelerinin hazırlanması için FNS firmasına yaklaşık 140.000 EURO ödeme zorunda kaldık, ayrıca davacıya avans ödemesi olarak yapılan bir kısım ödemelerin ekipman alımı için iade edildiği biliyorum, ayrıca sözleşme kapsamında 60 gün içerisinde verilmesi gereken bir kısım proje o süre içerisinde teslim edildi, 60 gün içerisinde teslim edilmesi gereken soğutma kulesi ve tribün yüklerine ilişkin bilgilerden soğutma kulesine ilişkin olanlar … kazandan depolanacak su miktarına ilişkin bilgiler … kazandan gelmediği için verilemedi, tribün ağırlık yüklerine ilişkin bilgilerin gerekli olanları verildi, söz konusu bilgiler zaten projenin başlaması için zorunlu bilgilerden değildi, söz konusu sözleşme kapsamında basic dizaynlarının hazırlanıp teslim edilmesi basic dizaynları sadece kazana ilişkin olduğu için işin %35 ine ilişkindir, bunun dışında işin %100 yapılması davacının sorumluluğunda olduğundan davacının proje sahasında diğer işlemleri yapmasına bir engel teşkil etmez, davacı engel teşkil etmeyecek diğer imalatları ve sistemleri hiçbir şekilde yapmamıştır” şeklinde beyanda bulunmuştur.
{}HUKUKİ DELİLLER{}
TBK nun İfa zamanı, süreye bağlanmamış borç başlıklı 90. maddesi; “İfa zamanı taraflarca kararlaştırılmadıkça veya hukuki ilişkinin özelliğinden anlaşılmadıkça her borç, doğumu anında muaccel olur.
” hükmünü amirdir.
TBK nun Alacaklının temerrüdü, koşulları başlıklı 106. maddesi; “Yapma veya verme edimi gereği gibi kendisine önerilen alacaklı, haklı bir sebep olmaksızın onu kabulden veya borçlunun borcunu ifa edebilmesi için kendisi tarafından yapılması gereken hazırlık fiillerini yapmaktan kaçınırsa, temerrüde düşmüş olur. Alacaklı, müteselsil borçlulardan birine karşı temerrüde düşerse, diğerlerine karşı da temerrüde düşmüş olur.” hükmünü amirdir.
TBK nun Bir şeyin teslimine ilişkin edimlerde, tevdi hakkı başlıklı 107. maddesi; “Alacaklının temerrüde düşmesi durumunda borçlu, hasar ve giderleri alacaklıya ait olmak üzere, teslim edeceği şeyi tevdi ederek borcundan kurtulabilir. Tevdi yerini, ifa yerindeki hâkim belirler. Bununla birlikte ticari mallar, hâkim kararı olmadan da bir ardiyeye tevdi edilebilir.
” hükmünü amirdir.
TBK nun Diğer edimlerde başlıklı 110. maddesi; “Borcun konusu bir şeyin teslimini gerektirmiyorsa, alacaklının temerrüdü hâlinde borçlu, borçlunun temerrüdüne ilişkin hükümlere göre sözleşmeden dönebilir.” hükmünü amirdir.
TBK nun Borcun ifa edilmemesi, giderim borcu, genel olarak başlıklı 112. maddesi; “Borç hiç veya gereği gibi ifa edilmezse borçlu, kendisine hiçbir kusurun yüklenemeyeceğini ispat etmedikçe, alacaklının bundan doğan zararını gidermekle yükümlüdür.” hükmünü amirdir.
TBK nun Borçlunun temerrüdü, koşulları başlıklı 117. maddesi; “Muaccel bir borcun borçlusu, alacaklının ihtarıyla temerrüde düşer. Borcun ifa edileceği gün, birlikte belirlenmiş veya sözleşmede saklı tutulan bir hakka dayanarak taraflardan biri usulüne uygun bir bildirimde bulunmak suretiyle belirlemişse, bu günün geçmesiyle; haksız fiilde fiilin işlendiği, sebepsiz zenginleşmede ise zenginleşmenin gerçekleştiği tarihte borçlu temerrüde düşmüş olur. Ancak sebepsiz zenginleşenin iyiniyetli olduğu hâllerde temerrüt için bildirim şarttır.
” hükmünü amirdir.
TBK nun Gecikme tazminatı başlıklı 118. maddesi; “Temerrüde düşen borçlu, temerrüde düşmekte kusuru olmadığını ispat etmedikçe, borcun geç ifasından dolayı alacaklının uğradığı zararı gidermekle yükümlüdür.” hükmünü amirdir.
TBK nun Seçimlik haklar başlıklı 125. maddesi; “Temerrüde düşen borçlu, verilen süre içinde, borcunu ifa etmemişse veya süre verilmesini gerektirmeyen bir durum söz konusu ise alacaklı, her zaman borcun ifasını ve gecikme sebebiyle tazminat isteme hakkına sahiptir. Alacaklı, ayrıca borcun ifasından ve gecikme tazminatı isteme hakkından vazgeçtiğini hemen bildirerek, borcun ifa edilmemesinden doğan zararın giderilmesini isteyebilir veya sözleşmeden dönebilir. Sözleşmeden dönme hâlinde taraflar, karşılıklı olarak ifa yükümlülüğünden kurtulurlar ve daha önce ifa ettikleri edimleri geri isteyebilirler. Bu durumda borçlu, temerrüde düşmekte kusuru olmadığını ispat edemezse alacaklı, sözleşmenin hükümsüz kalması sebebiyle uğradığı zararın giderilmesini de isteyebilir.” hükmünü amirdir.
TBK nun Eser Sözleşmesi, tanımı
başlıklı 470. maddesi; “Eser sözleşmesi, yüklenicinin bir eser meydana getirmeyi, işsahibinin de bunun karşılığında bir bedel ödemeyi üstlendiği sözleşmedir.” hükmünü amirdir.
TBK nun Yüklenicinin borçları, genel olarak başlıklı 471. maddesi; “Yüklenici, üstlendiği edimleri işsahibinin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle ifa etmek zorundadır. Yüklenicinin özen borcundan doğan sorumluluğunun belirlenmesinde, benzer alandaki işleri üstlenen basiretli bir yüklenicinin göstermesi gereken meslekî ve teknik kurallara uygun davranışı esas alınır. Yüklenici, meydana getirilecek eseri doğrudan doğruya kendisi yapmak veya kendi yönetimi altında yaptırmakla yükümlüdür. Ancak, eserin meydana getirilmesinde yüklenicinin kişisel özellikleri önem taşımıyorsa, işi başkasına da yaptırabilir. Aksine âdet veya anlaşma olmadıkça yüklenici, eserin meydana getirilmesi için kullanılacak olan araç ve gereçleri kendisi sağlamak zorundadır.” hükmünü amirdir.
TBK nun İşe başlama ve yürütme
başlıklı 473. maddesi; “Yüklenicinin işe zamanında başlamaması veya sözleşme hükümlerine aykırı olarak işi geciktirmesi ya da işsahibine yüklenemeyecek bir sebeple ortaya çıkan gecikme yüzünden bütün tahminlere göre yüklenicinin işi kararlaştırılan zamanda bitiremeyeceği açıkça anlaşılırsa, işsahibi teslim için belirlenen günü beklemek zorunda olmaksızın sözleşmeden dönebilir. Meydana getirilmesi sırasında, eserin yüklenicinin kusuru yüzünden ayıplı veya sözleşmeye aykırı olarak meydana getirileceği açıkça görülüyorsa, işsahibi bunu önlemek üzere vereceği veya verdireceği uygun bir süre içinde yükleniciye, ayıbın veya aykırılığın giderilmesi; aksi takdirde hasar ve masrafları kendisine ait olmak üzere, onarımın veya işe devamın bir üçüncü kişiye verileceği konusunda ihtarda bulunabilir.” hükmünü amirdir.
{}DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE{}
Mahkememizce yapılan yargılama ve değerlendirmede; davacı vekilince davalı aleyhine açılan bu davada; taraflar arasında düzenlenen 15.02.2019 tarihli “Anahtar Teslim Kazan Sözleşmesi” gereğince davalı tarafın edimlerini yerine getirmemesi ve devamında sözleşmeyi feshi nedeniyle müvekkili şirketin müspet ve menfi zararları oluştuğu ileri sürülerek bu zararların tazmini ile sözleşme kapsamında davalı şirkete teslim edilen Türkiye … Bankası’na ait 18.02.2019 tarihli 655.000 USD bedelli teminat mektubunun iadesi talep edilmiş olup; esasen davalı şirketin Konya ili, … ilçesi, … mahallesinde yer alan Konya Büyükşehir Belediye Başkanlığının Katı Atık Depolama Tesisinin imalatı işini üstlendiği ve bu ihale kapsamında tesis içinde yer alan 1 adet akışkan yataklı RDF yakıtlı kızgın buhar yapımı konusunda taraflar arasında sözleşme yapıldığı ve davaya konu teminat mektubunun bu sözleşme kapsamında davacı tarafça davalıya teslim edildiği, davalı tarafçada sözleşme kapsamında 2.000.000 USD avans ödemesi yapıldığı hususlarında bir uyuşmazlık bulunmamaktadır.
Uyuşmazlık konularının sözleşme kapsamında tarafların edimlerini tam olarak yerine getirip getirmediği, davalı tarafın alacaklının temerrütüne düşüp düşmediği ve kusur ve temerrüt hali mevcut ise; davacının sözleşmeden kaynaklı varsa müspet ve menfi zararları davalıdan talep edip edemeyeceği miktarları ve teminat mektubunun iade koşullarının mevcut olup olmadığı hususlarında toplanmaktadır.
Taraflar arasında TBK 470. maddesinde düzenlenen bir eser sözleşmesi mevcut olup; bu sözleşme gereğince yüklenici (davacı) bir eser meydana getirmeyi, iş sahipleri (davalı) da bunun karşılığı bedeli ödemekle mükelleftir.
TBK 110. maddesi gereğince borcun konusu bir şeyin teslimini gerekiyorsa, davalının temerrütü halinde borçlu, borçlunun temerrütüne ilişkin hükümler çerçevesinde sözleşmeden dönüp, tazminat talep edebilecektir. Yani eser sözleşmesinde iş sahibi kendisine düşen hazırlık eylemlerini hiç veya gereği gibi yapmadığı bu sebeple esere başlanılmasının veya tamamlanmasının engellenmesi durumunda, yüklenici sözleşmeden dönerek uğradığı zararların tazminini isteyebilir. Her ne kadar TBK’da alacaklının temerrütüne ilişkin hükümler mevcut değil ise de TBK 125/3. maddesi gereğince (kıyasen) alacaklı menfi zararların tazminini talep edebilecektir. Ancak bunun ön koşulu ise alacaklının temerrütünde kusurun mevcut olmasıdır.
TBK 112. maddesi gereğince borç, hiç veya gereği gibi ifa edilmez ise, borçlu kendisine hiçbir kusurun yüklenemeyeceğini ispat etmedikçe, alacaklının bundan dolayı zararını gidermekle yükümlüdür.
TBK 106. maddesi gereğince yapma veya verme edimini gereği gibi kendisine alacaklı, haklı bir sebep olmaksızın onu kabulden veya borçlunun borcunu ifa edebilmesi için kendisi gerekli hazırlık hareketlerini yapmaz ise temerrüte düşmüş olacaktır.
Somut uyuşmazlıkta davacı yüklenici vekilince davalı iş sahibinin sözleşme gereği kendisine teslimi gereken proje ve basic dizaynları teslim etmediğinden dolayı müvekkilinin sözleşme gereği edimini yerine getiremediği ve sözleşme kapsamında yerine getirdiği edimler, imalatlar ve siparişlerden dolayı müspet ve menfi zararlara uğradığı ileri sürülmüş ve alacaklının temerrütü nedeniyle TBK 107/f.1. maddesi gereğince müspet ve menfi zararların tazmini ve yine sözleşme kapsamında davalı iş sahibine teslim edilen teminat mektubunun iadesi talep edilmiş ise de; mahkememizce dinlenen tanık beyanları, alınan bilirkişi raporları ve dosyada toplanan tüm delillere göre; taraflar arasında düzenlenen sözleşmede gizlilik kurallarının mevcut olduğu, davacı şirketi TTK 18.madde kapsamında basiretli tacir olarak bu gizlilik anlaşmasının sonuçlarını öngörebilecek durumda olduğu, gizlilik anlaşması kapsamında davalının davacının işe başlaması için gerekli dokümanları kazanın basınçlı kısmının basic dizaynında sorumlu F&S firması aracılığı ile davalı şirkete ulaştırıldığı, diğer teknik projelerin davalıya teslim edildiği, davalı tarafın edimini tam ve gereği gibi ifa etmesi ve sözleşme konusu işin zamanında yapılıp teslim edilmesi için yurt içinde ve yurt dışında davacı şirketin yetkililerinin katıldığı toplantılar düzenlendiği anlaşılmıştır. Ayrıca dosyada düzenlenen bilirkişi raporlarıyla davacının sadece kazanın imalatına değil, taraflar arasında düzenlenen sözleşme gereğince işin tamamına yönelik mahallinde yani şantiye de herhangi bir çalışma yapmadığı, sözleşmenin ifa edilmemesinde davalıya atfedilecek herhangi bir kusurun bulunmadığı anlaşılmıştır.
Davacı vekilince davalının sözleşmesi haksız olarak feshettiği ileri sürülmüş ise de; dosya kapsamında davalı tarafça TBK 125/1. maddesi gereğince sözleşmenin feshine yönelik bildirinin bulunmadığı, bilakis davalı tarafça nama ifa için izin istendiği, dava tarihi itibaren sözleşmedeki ifa süresinin sona erdiği anlaşılmış ise de; bilakis davacının dava dilekçesiyle teminat mektubunun iadesi teminat mektubunun nakite çevrilmemesi ve müspet ve menfi zarar talebi ile, sözleşmeyi sona erdirme iradesini ortaya koyduğu, sonuç olarak alacaklının temerrütü koşulları oluşmadığı, davacı yüklenicinin kusursuz olduğunu ispatlayamadığı ve bu nedenlerle müspet ve menfi zarar talebinde haksız olduğu ve yine sözleşme kapsamında teminat mektubunun iadesi koşullarının da mevcut olmadığı hüküm ve kanaatine varıldığından davacının davasının ve tüm taleplerinin ayrı ayrı reddine karar verilerek aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
-{HÜKÜM:}- Yukarıda gerekçesi açıklanan nedenlerle;
1-DAVACININ DAVASININ VE TÜM TALEPLERİNİN AYRI AYRI REDDİNE.
2-MAHKEMEMİZİN 11/06/2020 TARİHLİ İHTİYATİ TEDBİR KARARININ KALDIRILMASINA BU HUSUSTA İLGİLİ BANKA ŞUBESİNE MÜZEKKERE YAZILMASINA (YAZILDI).
Alınması gereken 179,90 TL karar ve ilam harcının peşin alınan 69.858,93 TL harçtan mahsubu ile fazladan alınan 69.679,03 TL harcın Harçlar Kanunu 31. maddesi gereğince karar kesinleştiğinde talep halinde davacıya iadesine.
Arabuluculuk faaliyeti sonunda taraflara ulaşılamaması, taraflar katılmadığı için görüşme yapılamaması veya iki saatten az süren görüşmeler sonunda tarafların anlaşamamaları hâllerinde iki saatlik ücret tutarı tarifenin birinci kısmına göre Adalet Bakanlığı bütçesinden ödendiğinden ve bu ücret ve ayrıca adliye arabuluculuk bürosu tarafından yapılmış zaruri giderler de Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılandığından ve bu giderler de yargılama gideri sayıldığından buna göre 2019 yılı tarifesine göre iki saatlik görüşme nedeniyle taraf başına saati 330,00 TL den toplam 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin Arabuluculuk Kanununun 25/9. maddesi gereğince DAVACIDAN alınarak Hazine’ye gelir kaydına ve Harçlar Kanununun 28. ve 130. maddeleri, HMK’nun 302. maddesi ve Bölge Adliye ve Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmeliğin 206. maddesi hükümleri kıyasen uygulanarak işbu kararın arabuluculuk ücreti yükümlüsüne tebliğinden itibaren bir ay içinde ödenmemesi halinde bir ayın bitiminden sonraki 15 gün içinde mahkememizce arabuluculuk ücretinin yükümlüsünden tahsili için müzekkere yazılmasına.
Davacının yaptığı tüm yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına.
Davalının yaptığı herhangi bir yargılama gideri olmadığından bu konuda bir karar verilmesine yer olmadığına.
Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince reddedilen miktara göre takdir ve hesaplanmış olan 269.814,00 TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine.
İşbu hükümden sonra gerekli olan karar tebliğ giderinin davacı tarafından karşılanmasına ve hükümden sonraki bu masrafların davacının kendi üzerinde bırakılmasına.
HMK nun 323–333. maddeleri gereğince hükmün verilmesinden kesinleşmesine kadar olan dönemde tarafların sorumlu olduğu yargılama giderleri de ödendikten sonra varsa tarafların yatırdığı avanstan artanının karar kesinleştiğinde taraflara iadesine.
İşbu gerekçeli kararın 10/02/2023 tarihinde yazıldığına.
Dair gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere yapılan duruşma sonunda oy birliği ile verilen karar taraf vekillerinin yüzüne karşı açıkça okunup usulen anlatıldı. 11/01/2023

Başkan Üye Üye Katip