Emsal Mahkeme Kararı Konya 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/377 E. 2022/47 K. 18.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
KONYA
. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİKARAR
ESAS NO :
KARAR NO :

HAKİM :
KATİP :

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI : 1-
VEKİLİ :
DAVALI : 2-
VEKİLİ :
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ :
KARAR TARİHİ :
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH :

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili mahkememize sunmuş olduğu dava dilekçesinde özetle; Sürücü … idaresindeki …plakalı kamyoneti ile … Caddesi kavşağı istikametinden … Çevre Yolu Caddesini takiben seyredip, … Caddesi kavşağına yaklaştığında aracının ön kısmı ile kavşakta kırmızı ışıkta beklemekte olan sürücü …idaresindeki … plakalı otomobilin arka kısmına çarptığını, meydana gelen kazada asli ve tam kusur …’A ait olduğunu, …idaresindeki … plakalı otomobil içerisinde yolcu konumunda bulunan ve yine kusuru bulunmayan müvekkili …’ın meydana gelen kazada nitelikli bir şekilde yaralandığını, müvekkilinin kaza sırasında araçta yolcu konumunda bulunduğundan sebeple herhangi bir kusuru olmadığını, T.C. Sağlık Bakanlığı Konya İl Sağlık Müdürlüğü Konya Eğitim ve Araştırma Hastanesi tarafından tanzim edilen 25.05.2019 tarihli ve … protokol numaralı Genel Adli Muayene raporunda müvekkilimizin, yaralanmasının basit tıbbi müdahale ile giderilemez nitelikte olduğu tespit edildiğini, sonrasında müvekkilinin 03.10.2019 tarihinde Konya Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’nden Erişkinler İçin Engellilik Sağlık Kurulu Raporu almış ve bu rapora göre müvekkilinin kazaya bağlı olarak %11 kesin ve sürekli maluliyet oranı verildiğini, kazaya bağlı olarak yaralanan ve bedeninde sürekli maluliyet oluşan müvekkili …, kaza tarihinde 2001 doğumlu olup, kaza tarihi itibariyle 18 yaşındadır. Evli olan müvekkili ve eşi de meydana gelen kaza nedeniyle büyük mağduriyet yaşamışlar ve halen yaşamaya devam ettiklerini, bu kaza nedeniyle Konya Cumhuriyet Başsavcılığı’nca … no’lu soruşturma başlatıldığını, mağdur müvekkili şikayetçi olmadığı için Konya Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından … no’lu karar ile Kovuşturmaya Yer Olmadığına karar verildiğini, kazaya karışan … plakalı araç sigortalısı … olup … poliçe numarası ile, Zorunlu Mali Mesuliyet Sigorta Poliçesi ile davalı … Sigorta A.Ş. tarafından sigortalandığını, davalı sigorta şirketi tarafından işbu davaya konu alacak kalemlerine ilişkin herhangi bir ödeme yapılmadığını, Müvekkilinin dava sonunda hak edeceği maddi tazminatın tahsilini mümkün kılmak için davalı … adına kayıtlı menkul, gayrimenkulleri ile banka hesaplarına teminatsız olarak ihtiyati haciz koyulmasını, bu taleplarenen sayın mahkemece kabul görmemesi halinde ihtiyati tedbir kararı verilmesini, Davacı müvekkili lehine 25.000 TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte sadece Davalı …’dan tahsiline, İleride artırılmak üzere HMK m.107 gereğince 100 TL geçiçi iş göremezlik tazminatının davalılardan temerrüt tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsiline, İleride artırılmak üzere HMK m.107 gereğince 100 TL geçici bakıcı giderinin davalılardan, temerrüt tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsiline, İleride artırılmak üzere HMK m.107 gereğince 100 TL SGK tarafından karşılanmayan ve faturalandırılamayan tedavi giderlerinin davalılardan, temerrüt tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsiline, Yargılama giderleri, müvekkilinin tedavisi için yapılan zorunlu ve faturalandırılmış harcamalar ve ücreti vekaletin davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … Sigorta A.ş. vekili mahkememize sunmuş olduğu cevap dilekçesinde özetle; Uyuşmazlık konusu davanın görülmesinde İstanbul Anadolu Asliye Ticaret Mahkemeleri görevli olduğunu, bu nedenle huzurdaki davanın yetkisizlik ve görevsizlik nedeniyle reddi gerektiğini, Anayasa Mahkemesinin 17.7.2020 tarihli ve E…. ; K…. sayılı Kararı ile KTK’de yer alan birtakım hükümlerin iptaline karar verildiğini ancak aşağıda açıklanacak sebeplerle işbu dosyalarında ilgili karar uygulama alanı bulamayacağını, davacı taraf karayolları trafik kanunu gereğince usulü yükümlülüğü olan başvuru şartını eksiksiz olarak yerine getirmeksizin dava açtığından, davanın usulen reddi gerektiğini, davayı kabul manasında olmamak üzere davacının talebine konu geçici işgöremezlik tazminatı, geçici bakıcı gideri ve tedavi gideri talebi tedavi teminatı kapsamında olduğundan, ilgili mevzuat kapsamında sgk tarafından karşılanması gerekli işbu giderlerden davalı müvekkilinin herhangi bir sorumluluğu bulunmadığını, davacı tarafından sürekli iş göremezlik tazminat talebiyle ikame edilen sigorta tahkim komisyonu … sayılı başvuru halen derdesttir. işbu başvuru istanbul anadolu . Asliye Ticaret Mahkemesi … Değişik İş dosyasında saklanmış olup, dosya yargıtay’da olduğunu, dava konusu kazada sigortalı araç sürücüsünün herhangi bir kusuru bulunmadığından söz konusu davanın reddi gerektiğini, davacının aksi yöndeki iddialarının kabulü mümkün olmadığını, kabul manasında olmamak üzere öncelikle davacının, trafik kazasından kaynaklanan gerçek kalıcı maluliyet oranının tespiti bakımından karayolları motorlu araçlar zorunlu sorumluluk (trafik) sigortası genel şartlar ve ekine uygun engelli sağlık kurulu raporunun dosyaya kazandırılması gerektiğini, bu halde trafik sigortası genel şartları atfı ile maluliyetin tespitine esas alınan 30.3.2013 tarihli ve 28603 sayılı resmî gazete’ de yayımlanan özürlülük ölçütü, sınıflandırması ve özürlülere verilecek sağlık kurulu raporları hakkında yönetmelik yürürlükten kaldırıldığından, yerine yürürlüğe giren 20 şubat 2019 tarih, … sayılı resmî gazete’de yayımlanan erişkinler için engellilik değerlendirmesi hakkında yönetmelik hükümlerine göre maluliyetin tespiti gerektiğini, nitekim davacının yaşının tespitinin sayın mahkeme tarafından yapılması, bu anlamda davacının 18 yaşını doldurmamış olması halinde, yine 20.02.2019 tarih ve 30692 sayılı resmi gazete ile yayımlanan “çocuklar için özel gereksinim değerlendirmesi hakkında yönetmelik” usul ve esaslarına uygun alınmış olan maluliyet oranının dosyaya kazandırılmasını talep ettiklerini, açıklanan nedenle, erişkinler için engellilik değerlendirmesi hakkında yönetmelik hükümlerine uygun maluliyet oranını gösterir raporun dosyaya kazandırılması ve söz konusu raporun yönetmeliğie uygun şekilde tanzim edilip edilmediği hakkında hmk m. 266 vd anlamında uzman bilirkişiler tarafından inceleme yapılmasını talep ettiklerini, davayı kabul manasında olmamak üzere gelirin asgari ücret üzerinden hesap edilmesi gerektiğini, kabul manasında olmamak üzere tazminat hesaplamasında trh2010 tablosunun kullanılması ve teknik faizin 1,8 olarak esas alınması gerektiğini, kabul manasında olmamak üzere, davacının kaza sırasında emniyet kemeri vs. koruyucu ekipmanı takılı olmadığı anlaşıldığından göre müterafik kusur nedeniyle tazminattan indirim yapılması gerektiğini, davacının kaza sebebiyle elde ettiği gelir ve tazminatların mahsubu gerekli olduğunu, Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta Poliçesi ancak ve ancak GERÇEK ve DOĞRUDAN olan zarar kalemleri için teminat vermekte olduğunu, davacı tarafın taleplerinin bu kapsamda değerlendirilmesi gerektiğini, ayrıca müvekkili şirket söz konusu zarardan Poliçe Teminat limitleri dahilinde sorumlu olduğunu, davacının savcılık aşamasında sigortalı araç sürücüsüyle uzlaşıp uzlaşmadığı tespit edilerek, uzlaşmanın tespiti halinde cmk 253/19 gereğince davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, kabul manasında olmamak işbu dava tarihi öncesinde müvekkil şirkete yapılan başvuru usulsuz olduğundan geçersizdir. işbu nedenle faiz başlangıç tarihinin dava tarihi olması gerektiğini, Haksız ve mesnetsiz davanın esastan ve usulden reddine, Yargılama masrafları ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili mahkememize sunmuş olduğu cevap dilekçesinde özetle; Meydana gelen kaza neticesinde, her ne kadar müvekkili kusurlu bulunmuş ise de yapılacak keşif ve dinlenilecek tanık beyanları ile de sabit olacağı üzere davacıda ve davacının bulunduğu aracın sürücüsünün de kusuru bulunmadığını davacı ve araçta bulunan diğer şahıslar, emniyet kemerlerini bağlamadıklarını ve meydana gelen kaza neticesinde, emniyet kemerleri bağlı olmuş olsa zarar görmeyecek iken mevcut halleri sebebiyle zarar gördüklerini, açılan dava, sanki müvekkili tam kusurlu gibi açıldığını, reddettiklerini, dava dilekçesinde, davacı …’ın meydana gelen kaza neticesinde vücudunda %11 kesin ve sürekli maluliyet durumu söz konusu olduğundan söz edilmekte ise de gördüğü tedavi neticesinde normal yaşamına dönmüş bulunduğunu, Sayın mahkemenmizce, yeniden, erişkinler için engellilik değerlendirmesi hakkında yönetmelik hükümlerine göre maluliyet oranını gösterir rapor aldırılması gerektiğini, bu raporun aldırılması halinde, davacının iyileştiği ve maluliyet durumunun kalmadığı da görüleceğini, Müvekkilinin sahibi olduğu aracın, sigortası olduğunu ve … Sigorta AŞ tarafından sigortalandığnı, KTK Zorunlu Mali Sorumluluk Trafik Poliçesi kapsamında meydana gelen maddi zararların, sigorta şirketince karşılanması gerekmekte olduğunu, Sayın mahkememizce davanın kabul edilmesi halinde yapılacak bir takım hesaplarda davacının çalışmadığı ve herhangi bir gelirinin de olmadığı hususunun göz önünde bulundurularak asgari ücret üzerinden hesaplama yapılmasını talep ettiklerini, kaza tesbit tutanağında, hava şartları ve mevcut yolun nizami bir yol olup olmadığı hususları değerlendirilmeksizin, rapor tanzimi yoluna gidildiğini ve kaza tespet tutanağına itiraz ettiklerini, SGK’ya müzekkere yazılmak sureti ile davacı için her hangi bir gelir bağlanıp bağlanmadığı ve yine bir ödeme yapılıp yapılmadığı hususlarının sorulmasını talep ettiklerini, davacı, manevi tazminat olarak meydana gelen zarar ile hiçbir şekilde örtüşmeyecek şekilde, çok yüksek miktarda manevi tazminat talep ettiğini, dava dilekçesinde, davacı, taleplerine ilişkin olmak üzere temerrüt tarihinden itibaren faiz işletilmesini talep ettiğini, temerrüt tarihi net bir şekilde belirtilmesi gerekirken bu husus dava dilekçesinde ifadesini bulmadığını beyanla; haksız açılan davanın reddine, davacı tarafın ihtiyati haciz ve yine ihtiyati tedbir taleplerinin davanın niteliği gereği olmak üzere reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
(II) YARGILAMADA TOPLANAN DELİLLER:
Konya Cumhuriyet Başsavcılığının … Soruşturma sayılı dosyası UYAP sistemi üzerinden mahkememiz dosyasına alınmıştır.
İstanbul Anadolu . Asliye Ticaret Mahkemesinin … D.İş sayılı dosyası UYAP sistemi mahkememiz dosyasına alınmıştır.
Aktüerya Bilirkişisi … mahkememize sunmuş olduğu 30/09/2021 tarihli raporunda; davacının maddi tazminat hesabının; 25.05.2019- 25.08.2019 Geçici İş Göremezlik Dönemine İlişkin 5.487,06 TL, 25.05.2019- 25.06.2019 Geçici İş Göremezlik Dönemine Bakıcı Zararına İlişkin 2.558,40 TL, Tedavi Giderine İlişkin 750,00 TL, Maddi Tazminat Toplamının 8.795,46 Tl olduğu görüş ve kanaatini bildirmiştir.
Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Adli Tıp A.B.D. Tarafından tanzim edilen 13/08/2021 tarih ve 33704 nolu rapor özetle; Dava dosyasının incelenmesi, yapılan muayene ve tetkiklerden mağdur …’ın 25/05/2019 tarihinde trafik kazası geçirdiğini, kaza neticesinde sakrum sol yarısında kırık meydana geldiğini, medikal tedavi uygulandığını, anlaşılan şahsın yaralanmasının, Sakrum kırığı arızasının emsallerine göre iyileşme süresinin 3 (ÜÇ) AYA KADAR UZAYABİLECEĞİNİ, kişinin bu süre zarfında mesleğini icra edemeyeceğini, bu sürenin GEÇİCİ İŞ GÖREMEZLİK SÜRESİ olarak değerlendirilebileceğini, dosya kapsamında tedavi giderlerine ilişkin herhangi bir fatura, fiş ya da makbuza rastlanılmadığını, tedavi giderlerinin SGK tarafından karşılanmış olduğunu, ancak bu nitelikteki bir yaralanmada yukarıda “Tedavi ve İyileşme Giderleri Kavramları ile İlgili Değerlendirme” başlığı altında belirtildiği şekilde tedavi sırasında yapılan zorunlu harcamaların olacağını (Refakatçi, özel bakıcı ve özel beslenme giderleri; hastanın ve yakınlarının hastanelere, sağlık kurumlarına, doktor muayenehanelerine, fizik tedavi merkezlerine gidip gelme yol giderleri; hastanın başka bir şehirde veya yurt dışında tedavisi gerekiyorsa, kendisinin ve yakınlarının otomobil, otobüs, tren, uçak gibi taşıt ve her türlü yol giderleri; tedavi için gidilen yerde hastanın ve yakınlarının otel, lokanta, ulaşım gibi barınma ve beslenme giderleri vs), bu tür kaçınılmaz ve zorunlu giderlerin niteliği, tarihleri ve yerleri tam olarak bilinemeyeceğinden, yaralanmanın ağırlığı, uygulanan tedavi ve ameliyatlar, refakatçi ihtiyacı olup olmadığı, hastanede yatış süresi, kontrol muayeneleri, kişinin yerleşim yerinin sağlık kuruluşlarına uzaklığı, yerleşim yeri ile sağlık kuruluşları arasında kullanılan ulaşım aracı vs gibi durumlar dikkate alındığında, söz konusu giderlerin tek tek belirlenmesinin mümkün olmadığı, takribi olarak belirlenmesinin uygun olduğunu, şahsın geçirdiği kazanın yeri, ikametgahı, tedavi gördüğü sağlık kuruluşu, yaralanmasının ağırlığı ve tedavi süreci dikkate alındığında, SGK kapsamı dışında kalan kaçınılmaz giderlerin olay tarihi itibarıyla 750,00 TL olarak değerlendirildiği (250,00 TL ulaşım, 500,00 TL diğer giderler), …’ın yaralanan vücut bölgesi ve yaralanma ağırlığı dikkate alındığında; 1 (BİR) AY BOYUNCA BAKICIYA İHTİYAÇ DUYACAĞINI ve dosya kapsamında bakıcı tutulduğuna ilişkin bir belgeye rastlanılmadığını ve bakım işinin aile bireyleri tarafından yapılmış olabileceğini, bu nedenle bakıcı gideri hesaplanırken ASGARİ NET ÜCRET üzerinden hesaplama yapılmasının uygun olacağı görüş ve kanaatini bildirmiştir.
Davacı vekilinin … nolu Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Adli Tıp A.B.D. Tarafından tanzim edilen rapora karşı sunduğu 02/09/2021 havale tarihli itiraz dilekçesinde özetle; … nolu Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Adli Tıp A.B.D. Tarafından tanzim edilen raporda müvekkili aleyhine yapılan tüm tespitlere itiraz ettiklerini, söz konusu raporda müvekkilimizin geçici iş göremezlik süresinin 3 ay olduğu, bu süre zarfında 1 ay bakıcıya ihtiyaç duyacağı ve SGK kapsamı dışında kalan kaçınılmaz giderlerin 750 TL olacağı tespitinde bulunulduğunu, bu tespitleri kabul etmelerinin mümkün olmadığını, dava konusu trafik kazası 25.05.2019 tarihinde meydana geldiğini, aradan geçen 2 yıla rağmen tamamen iyileşemeyen müvekkilinin geçici iş göremezlik süresinin 3 ay olması ve bakıcıya ihtiyaç duyacağı sürenin sadece 1 ay olması mümkün olmadığını, ayrıca bilirkişi raporunun sön paragrafında bakıcı giderinin hesaplanırken net asgari ücretten yapılmasının uygun olacağı görüşü belirtilmişse de bu görüş hukuka aykırı olduğunu, İtirazları doğrultusunda yeniden rapor aldırılmasını, ”1” nolu talebimiz kabul edilmediği takdirde duruşma günü beklenmeksizin dosyanın hesap bilirkişine tevdi ile hesap raporu aldırılmasını, Yargılama giderleri, müvekkilimizin tedavisi için yapılan zorunlu ve faturalandırılmış harcamalar ve ücreti vekaletin davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … Sigorta A.Ş. Vekilinin maluliyet raporuna karşı sunduğu 02/09/2021 havale tarihli itiraz dilekçesinde özetle; geçici işgöremezlik tazminatı ve tedavi süresince ortaya çıkan bakıcı giderleri ve diğer tüm giderler tedavi teminatı kapsamında olduğundan, ilgili mevzuat kapsamında sgk tarafından karşılanması gerekli işbu giderlerden davalı müvekkilinin herhangi bir sorumluluğu bulunmadığını, davacının trafik kazasına bağlı yaralanması bir başkasının geçici bakımını gerektirmediğinden bilirkişi raporunda hatalı şekilde 1 ay boyunca bakıcıya ihtiyaç duyacağı yönündeki tespitleri kabul etmediklerini ve itiraz ettiklerini, bilirkişi raporunda mevcut diğer aleyhe hususları da kabul etmediklerini ve raporun tümüne itiraz ettiklerini, beyanları doğrultusunda haksız ve mesnetsiz davanın reddine, yargılama masrafları ve vekâlet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … Vekilinin bilirkişi raporuna karşı sunduğu 11/12/2021 havale tarihli itiraz dilekçesinde özetle; Açılan dava haksız olduğunu ve yine bu anlamda davacı lehine, tazminat ödenmesini gerektirir her hangi bir husus olmadığını ve bilirkişi raporunu kabul etmediklerini, Kaza neticesi davacı, tedavi gördüğünü ve iyileştiğini, davacı, ev hanımı olduğunu ve hiçbir yerde çalışmadığını, hiçbir yerde çalışmayan birisi için geçici iş görmezlik ödeneği hesaplanması da mümkün olmadığını, yine hiç çalışmayan birisi için geçici iş göremezlik dönemi düşünülmek sureti ile bakıcı gideri hesaplanması da hukuken mümkün olmadığını, davacının tüm tedavi giderleri, SGK tarafından karşılanmış bulunmakta olduğunu, SGK tarafından tüm giderler karşılanmışken ayrıca tedavi giderlerinin belirlenmiş olması da kabul edilebilir olmaktan çok uzak olduğunu, kazada her ne kadar sürücü olarak müvekkilinin kusuru kaza tespit tutanağı ile belirlenmiş ise de özünde aynı zamanda davacı da kusurlu olduğunu çünkü kendisinin üzerinde emniyet kemeri bulunmadığın ve bu da kendisinin kazadan zarar görmesinde etkili olduğunu, bilirkişi raporuna karşı itirazları ile haksız açılmış olan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
(III) DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
İşbu dava; Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasıdır.
Dava, davacıda trafik kazası nedeniyle oluşan geçici iş göremezlik, bakıcı giderleri ve belgeye dayandırılması mümkün olmayan tedavi giderleri ile manevi zararının tazmini istemine ilişkindir.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde;
Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının, “Sigortanın Kapsamı” başlıklı A.1 maddesinde “sigortacının poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermiş olmasından dolayı 2918 sayılı KTK ya göre işletene düşen hukuki sorumluluğu zorunlu sigorta limitlerine kadar temin edeceği… ” öngörülmüştür.
Maluliyete ait değerlendirmede,Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Adli Tıp A.B.D. Tarafından tanzim edilen 13/08/2021 tarih ve … nolu raporda yukarıda belirtildiği şekilde, şahsın yaralanmasının, Sakrum kırığı arızasının emsallerine göre iyileşme süresinin 3 (ÜÇ) AYA KADAR UZAYABİLECEĞİNİ, kişinin bu süre zarfında mesleğini icra edemeyeceğini, bu sürenin GEÇİCİ İŞ GÖREMEZLİK SÜRESİ olarak değerlendirilebileceğini, dosya kapsamında tedavi giderlerine ilişkin herhangi bir fatura, fiş ya da makbuza rastlanılmadığını, tedavi giderlerinin SGK tarafından karşılanmış olduğunu, ancak bu nitelikteki bir yaralanmada yukarıda “Tedavi ve İyileşme Giderleri Kavramları ile İlgili Değerlendirme” başlığı altında belirtildiği şekilde tedavi sırasında yapılan zorunlu harcamaların olacağını (Refakatçi, özel bakıcı ve özel beslenme giderleri; hastanın ve yakınlarının hastanelere, sağlık kurumlarına, doktor muayenehanelerine, fizik tedavi merkezlerine gidip gelme yol giderleri; hastanın başka bir şehirde veya yurt dışında tedavisi gerekiyorsa, kendisinin ve yakınlarının otomobil, otobüs, tren, uçak gibi taşıt ve her türlü yol giderleri; tedavi için gidilen yerde hastanın ve yakınlarının otel, lokanta, ulaşım gibi barınma ve beslenme giderleri vs), bu tür kaçınılmaz ve zorunlu giderlerin niteliği, tarihleri ve yerleri tam olarak bilinemeyeceğinden, yaralanmanın ağırlığı, uygulanan tedavi ve ameliyatlar, refakatçi ihtiyacı olup olmadığı, hastanede yatış süresi, kontrol muayeneleri, kişinin yerleşim yerinin sağlık kuruluşlarına uzaklığı, yerleşim yeri ile sağlık kuruluşları arasında kullanılan ulaşım aracı vs gibi durumlar dikkate alındığında, söz konusu giderlerin tek tek belirlenmesinin mümkün olmadığı, takribi olarak belirlenmesinin uygun olduğunu, şahsın geçirdiği kazanın yeri, ikametgahı, tedavi gördüğü sağlık kuruluşu, yaralanmasının ağırlığı ve tedavi süreci dikkate alındığında, SGK kapsamı dışında kalan kaçınılmaz giderlerin olay tarihi itibarıyla 750,00 TL olarak değerlendirildiği (250,00 TL ulaşım, 500,00 TL diğer giderler), …’ın yaralanan vücut bölgesi ve yaralanma ağırlığı dikkate alındığında; 1 (BİR) AY BOYUNCA BAKICIYA İHTİYAÇ DUYACAĞINI ve dosya kapsamında bakıcı tutulduğuna ilişkin bir belgeye rastlanılmadığını ve bakım işinin aile bireyleri tarafından yapılmış olabileceğini, bu nedenle bakıcı gideri hesaplanırken ASGARİ NET ÜCRET üzerinden hesaplama yapılmasının uygun olacağı görüş ve kanaatini bildirmiştir.
Aktüerya/hesap incelemesi bakımından, Maddi zararın hesabı için dosya aktüerya bilirkişisine tevdi edilmiş ve yukarıda özetlenen şekilde hem PMF 1931 yaşam tablosuna hem de TRH 2010 yaşam tablosuna göre ikili (alternatifli) rapor alınmıştır.
Her ne kadar daha evvel Konya Bölge Adliye Mahkemesi . Hukuk Dairesinin tazminat hesaplamalarında PMF 1931 yaşam tablosunun esas alınması gerektiğine ilişkin yerleşik kararları gereği aktüerya hesap raporu düzenlettirilmiş ise de; Yargıtay (Kapatılan) . Hukuk Dairesinin ve Yargıtay . Hukuk Dairesinin yerleşik içtihatları gereği TRH 2010 tablosu ve prograsive rant usulüne göre %10 artırım ve %10 iskonto esasına dayalı hesaplamalara ilişkin ayrıca aktüerya hesap raporu düzenlettirilmiştir.
Yargıtay . Hukuk Dairesinin … Esas … Karar; Yargıtay . Hukuk Dairesinin … Esas … Karar; Yargıtay . Hukuk Dairesinin … Esas … Karar; Yargıtay . Hukuk Dairesinin … Esas … Karar ; Yargıtay (Kapatılan) . Hukuk Dairesinin … Esas … Karar; Yargıtay (Kapatılan) Hukuk Dairesinin … Esas … Karar sayılı içtihatları ile benzer mahiyetteki Yerleşik içtihatları nazara alınarak; TRH 2010 yaşam tablosu ve prograsive rant sistemine göre hesaplamaların yapıldığı, aktüerya bilirkişi raporu mahkememizce yargılamaya esas alınmıştır.
Tüm dosya muhtevası birlikte değerlendirildiğinde;
Bakıcı gideri, sigorta tarafından karşılanmayan kaçınılmaz tedavi giderlerinin ve geçici iş göremezliğin teminat kapsamı dışında olup olmadığına dair değerlendirmede ise,
2918 sayılı Kanun’un 98. maddesinde değişiklik yapan 6111 sayılı Kanun’un 59. maddesinde, “Trafik kazaları nedeniyle üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer resmi ve özel sağlık kuruluşlarının sundukları sağlık hizmet bedellerinin kazazedenin sosyal güvencesi olup olmadığına bakılmaksızın genel sağlık sigortalısı sayılanlar için belirlenen sağlık hizmeti geri ödeme usul ve esasları çerçevesinde Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanacağı”, kanunun geçici 1.maddesi ile de “Bu Kanunun yayımlandığı tarihten önce meydana gelen trafik kazaları nedeniyle sunulan sağlık hizmet bedellerinin Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanacağı, sözkonusu sağlık hizmet bedelleri için bu Kanunun 59’uncu maddesine göre belirlenen tutarın %20’sinden fazla olmamak üzere belirlenecek tutarın üç yıl süreyle ayrıca aktarılmasıyla anılan dönem için ilgili sigorta şirketleri ve Güvence Hesabının yükümlülüklerinin sona ereceği” öngörülmüştür.
Sigorta şirketinin, işleten ve sürücünün kanundan ve sözleşmeden doğan bu yükümlülüğü, 6111 sayılı Kanun ile getirilen düzenleme ile sona erdirilmiş bulunmaktadır. 2918 sayılı Kanun’un 98. maddesinde belirtilen tedavi giderleri yönünden sorumluluğun dava dışı Sosyal Güvenlik Kurumu’na geçtiğinin kabulü gerekir. Buna karşın belgesiz tedavi giderlerinden sigorta şirketinin, işleten ve sürücünün sorumlulukları devam etmektedir.
01.06.2015 tarihinde yürürlüğe giren Zorunlu Sigorta Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları A.5 maddesinin “Sağlık Giderleri teminatı” başlıklı (b) maddesinde ” Kaza nedeniyle mağdurun tedavisine başlanmasından itibaren mağdurun sürekli sakatlık raporu alana kadar tedavi süresince ortaya çıkan bakıcı giderleri, tedaviyle ilgili diğer giderler ile trafik kazası nedeniyle çalışma gücünün kısmen veya tamamen azalmasına bağlı giderler sağlık gideri teminatı kapsamındadır. Sağlık giderleri teminatı Sosyal Güvenlik Kurumunun sorumluluğunda olup ilgili teminat dolayısıyla sigorta şirketinin ve Güvence Hesabının sorumluluğu 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 98. maddesi hükmü gereğince sona ermiştir.” ifadesi ile mağdurun tedavisine başlanmasından itibaren mağdurun sürekli sakatlık raporu alana kadar tedavi süresince ortaya çıkanı bakıcı giderleri, tedaviyle ilgili diğer giderler ile trafik kazası nedeniyle çalışma gücünün kısmen veya tamamen azalmasına bağlı giderler sağlık gideri teminatı kapsamında saymıştır. Bir başka ifade ile mağdurun tedavisine başlanmasından itibaren mağdurun sürekli sakatlık raporu alana kadar,
1-Tedavi süresince ortaya çıkan bakıcı giderleri,
2-Tedaviyle ilgili diğer giderler,
3-Çalışma gücünün kısmen veya tamamen azalmasına bağlı giderler,
Sağlık giderleri kapsamında sayılarak Sosyal Güvenlik Kurumunun sorumluluğunda olduğu düzenlenmiştir.
Oysa 6111 sayılı kanunun 59. maddesi ile değişik Karayolları Trafik Kanununun 98. maddesinde Sosyal Güvenlik Kurumu’nun sorumluluğu üniversite hastaneleri ile resmi ve özel sağlık kurumları tarafından trafik kazası sonucu yaralanan kişilerin tıbbi tedavi ile sınırlı sağlık hizmeti giderleri ile sınırlandırılmıştır.
Bu düzenleme gereği ZMSS Genel Şartlar A.5 (b) maddesi ile yaralının tedavisine başlanmasından maluliyet raporu alınıncaya kadarki süre içindeki;
1-Bakıcı giderleri
2-Çalışma gücünün kısmen veya tamamen azalmasına bağlı giderler (geçici iş göremezlik kayıpları)
3-Sağlık hizmeti giderleri kapsamında sayılarak 6111 sayılı torba Kanunun 59.maddesi ile değişik Karayolları Trafik Kanunu’nun 98.maddesi ile sınırları belirlenen sağlık giderleri teminatı kapsamını genişletmiştir.
Bu nedenle bir kanun maddesinin kapsamı idarenin bir düzenlemesi olan genel şartlar ile genişletmesi ve daraltması düşünülemez.
Böyle bir durum varsa kanuna aykırı genel şart maddesi, tebliğ vs uygulanması kanunun ilgili maddesine aykırılık teşkil eder.(Trafik kazalarından doğan cismani zararlar ve tazmini- Konya barosu yayınları. Shf 7-8 ,Yargıtay üyesi: … )
Yine taraflar arasında düzenlenmiş olan Zorunlu Sigorta Mali/Sorumluluk Sigortası poliçesinin bir anlamda mütemmim cüzü olan eki niteliğindeki genel şartların, hazırlanma ve bağıtlanmada taraf olmayan Sosyal Güvenlik Kurumu’na İdari bir düzenleme ile kanuni düzenlemesinin aksine bir sorumluluk yüklenmesi de düşünülemez.
Bu halde davalı vekilinin itiraz ettiği kaçınılmaz tedavi giderleri, geçici iş görmezlik ve bakıcı giderlerinin sigorta teminatı kapsamında olduğu kabulü gerekir. Anılan değerlendirmeler uyarınca kaçınılmaz tedavi giderleri ve bakıcı giderleri yönünden davalı sorumludur.
Temerrüt tarihi ve faiz değerlendirmesinde, 2918 Sayılı Kanun’un 99. maddesinde, sigortacılar, hak sahibinin zorunlu mali sorumluluk sigortası genel sartlarıyla belirlenen belgeleri, sigortacının merkez veya kuruluslarından birine ilettiği tarihten itibaren sekiz iş günü içinde zorunlu mali sorumluluk sigortası sınırları içinde kalan miktarları hak sahibine ödemek zorundadırlar. Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortacısı 2918 Sayılı KTK’nun 98/1, 99/1, ZMMS Genel Şartlarının B.2-c maddesi uyarınca hak sahibine kaza ve zarara ilişkin tespit tutanağının ve bilgi ve belgeleri ile birlikte sigortacıya başvurmasından itibaren 8 iş günü sonunda tazminat miktarını ödememesi halinde, bu tarihte, böyle bir başvurunun yapılmaması halinde ise dava tarihinde temerrüde düşeceğinden, temerrüt faizine bu tarihten itibaren hükmedilmesi gerekir.
Dava öncesi sigorta şirketine müracaat olduğundan ve tebliği takip eden 8 iş günü sonrası temerrüd oluşacağından, dosyaya davayı tarafından sunulan hasar dosyasında bulunan evraklara göre davacının sigorta şirketine başvuruda bulunulduğu nazara alınarak 19.08.2019 tarihi faiz başlangıç tarihi kabul edilmiştir.
Faizin ticari avans faiz / yasal faiz olup olmayacağı değerlendirmesinde, dava dilekçesinde davacı vekili faiz türü olarak yasal faizi istediğinden kazaya sebebiyet veren ve davalı sigorta şirketinin Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortacısı ile teminat altına alınan aracın ticari vasıfta olup olmadığı nazara alınmadan taleple bağlılık ilkesi gereği yasal faize hükmedilmesi gerekmiştir.
Davalıların olayda müterafik kusur bulunduğu, ehliyet kemeri takılmadığı nedeniyle indirim yapılması gerektiği değerlendirmesinde,
6098 sayılı Borçlar Kanun’un, “Tazminatın belirlenmesi” üst başlıklı 51/1 maddesi ile (818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 43.maddesi); Hâkimin, tazminatın kapsamını ve ödenme biçimini, durumun gereğini ve özellikle kusurun ağırlığını göz önüne alarak belirleyeceği hükme bağlanmıştır.
Zararın meydana gelmesinde veya artmasında zarar görenin de kusurunun bulunması halinde söz konusu olan müterafik kusur 6098 sayılı Borçlar Kanun’un 52.maddesinde (818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 44.maddesi) düzenlenmiştir. Buna göre zarara uğrayan, zarar doğuran eyleme razı olmuş veya kendisinin sebep olduğu hal ve şartlar zararın meydana gelmesine etki yapmış veya tazminat ödevlisinin durumunu diğer bir surette ağırlaştırmış ise, hakim tazminat miktarını hafifletebilir.
Müterafik kusur indiriminde her somut olayın özelliğine göre olayın meydana geliş tarzı ve zararın artmasında zarar görenin kusurlu davranışının sonuca etkisi değerlendirilerek uygun oranda bir indirim yapılmasını gerektirir ve zarar görenin müterafik kusurunun tespiti halinde TBK.nun 52.maddesi uyarınca tazminattan uygun bir indirim yapılması, gerek öğretide gerekse Yargıtay İçtihatlarında benimsenmiş ve yerleşmiş bulunmaktadır.
Davacının, kazanın akabinde düzenlenen trafik kaza tespit tutanağında ehliyet kemerinin takılı olmadığının belirlendiği, davacının yaralanma yeri ile somut olayda ehliyet kemeri takılı olması halinde aynı sonucun meydana gelemeyebileceğinden tutanak kayıtlarına da itibar edilerek indirim uygulanmasına kanaat getirilip belirlenen tazminat bedelinden %20 oranında müterafik kusur indirimi yapılmasına karar verilmiştir.
Davacının manevi tazminat taleplerinin incelenmesinde; Borçlar Kanunu’nun 56. maddesi hükmüne göre “Hâkim, bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verebilir. Ağır bedensel zarar veya ölüm hâlinde, zarar görenin veya ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verilebilir.” hükmü gereğince hakimin özel durumları göz önünde tutarak hükmedeceği manevi tazminat miktarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru gerçekleştirecek ve tazminata benzer bir fonksiyonu da olan özgün bir nitelik taşır. Manevi tazminat bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. Zarar görenin zenginleşmemesi, zarar sorumlusunun da fakirleşmemesi gerekmektedir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.06.1976 günlü ve 7/7 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde de, takdir edilecek manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça belirtilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden, hakim bu konuda takdir hakkını kullanır iken, ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir. Zira kanunun takdir hakkı verdiği durumlarda hakimin, hukuk ve adalete uygun karar vereceği TMK m. 4 hükmünde açıkça belirtilmiştir.
Mahkememizce olayın oluş biçimi, tarafların sosyo-ekonomik durumları, davacıların duyduğu elem, çektiği sıkıntı ve acılar ile davacının alınan malüliyet raporları, paranın alım gücü ve müterafık kusur durumu nazara alınarak manevi tazminatın ceza olmadığı gibi mamelek hukukuna ilişkin bir zararın karşılanması amacı da olmadığı, manevi tazminatın bir zenginleşme aracı olamayacağı, ancak davacının duyduğu acı ve elemi de bir nebze hafifletecek miktarda olması gerektiği için tamamen vicdani değerlendirme yapılarak; davacının manevi tazminat istemi yönünden aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
(IV) HÜKÜM SONUCU, YARGILAMA GİDERLERİ VE KANUN YOLU:
Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının davasının talep artırım ve dava dilekçeleri nazara alınarak KISMEN KABULÜ İLE;
I- DAVACININ MADDİ TAZMİNAT TALEPLERİ İLE İLGİLİ OLARAK;
A-) Davacının geçici iş göremezlik süresinde uğradığı maddi zararı için 4.389,65 TL,
B-) Davacının kaçınılmaz tedavi giderinden doğan maddi zararı için 600,00 TL,
C-) Davacının iyileşme süresinde bakıcı giderinden doğan maddi zararı için 2.046,72 TL,
olmak üzere Toplam: 7.036,37 TL’ nin dava dilekçesindeki taleple bağlı kalınarak temerrüt tarihi olan 19.08.2019 tarihinden itibaren ( davalı sigorta şirketinin poliçe teminat limiti olan 360.000,00 TL dahilinde ve tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla) işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
II- DAVACININ MANEVİ TAZMİNAT TALEBİNİN KISMEN KABULÜ İLE;
5.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihinden işleyecek yasal faizi ile davalılardan …’ dan tahsili ile davacıya VERİLMESİNE,
2- Fazlaya ilişkin taleplerin ayrı ayrı reddine,
3-Alınması gereken 2.288,07 TL karar harcından peşin olarak alınan 86,42 TL harç, ıslah harcı 29,00 TL’nin mahsubu ile bakiye 2.172,65 TL harcın müteselsilen davalılardan alınarak Hazine’ye gelir kaydına.
4-Davacı tarafından yatırılan 54,40 TL başvurma harcı, 7,80 vekalet harcı, 29,00 ıslah harcı , 86,42 TL peşin harç, toplamı 177,62 TL’nin müteselsilen davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı kendisini bir vekille temsil ettirdiğinden kabul edilen maddi tazminat yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen 5.100,00 TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya ödenmesine,
6-Davacı kendisini bir vekille temsil ettirdiğinden kabul edilen manevi tazminat yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen 5.000,00 TL vekalet ücretinin davalılardan …’ dan alınarak davacıya ödenmesine,
7-Davalılardan … kendisini bir vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen red edilen manevi tazminat yönünden 5.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
8-Davacı tarafından yapılan yargılama gideri 500,00 TL bilirkişi ücreti, 1.127,47 TL adli tıp gideri, posta tebligat gideri 304,25 TL toplamı olan 1.931,72‬ TL’ nin müteselsilen davalılardan alınarak davacıya verilmesine, bakiye giderin davacı üzerinde bırakılmasına,
9-Arabuluculuk faaliyeti sonunda taraflara ulaşılamaması, taraflar katılmadığı için görüşme yapılamaması veya iki saatten az süren görüşmeler sonunda tarafların anlaşamamaları hâllerinde iki saatlik ücret tutarı tarifenin birinci kısmına göre Adalet Bakanlığı bütçesinden ödendiğinden ve bu ücret ve ayrıca adliye arabuluculuk bürosu tarafından yapılmış zaruri giderler de Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılandığından ve bu giderler de yargılama gideri sayıldığından buna göre 2019 yılı tarifesine göre iki saatlik görüşme nedeniyle taraf başına saati 330,00 TL den toplam 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davalılardan alınarak Hazine’ye gelir kaydına (harç tahsil müzekkeresi yazılmasına).
10-Taraflarca yatırılan ve dosyada bakiye kalan gider avansının HMK 333 m gereğince karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,
Dair, Davacı vekilinin ve davalılardan … vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 6100 sayılı HMK 345. Madde gereğince ( 2 ) iki hafta içerisinde, ilgili Konya Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi Başkanlığına sunulmak üzere mahkememize veya başka bir yer mahkemesine verilecek istinaf dilekçesi ile, istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 18/01/2022

Katip Hakim