Emsal Mahkeme Kararı Konya 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/321 E. 2021/483 K. 14.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
KONYA
. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO :
KARAR NO :

HAKİM :
KATİP :

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :

DAVA : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ :
KARAR TARİHİ :
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH :

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
(I) TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:Davacı vekili dava dilekçesi ile özetle; Müvekklli şirketi temsilen şirket ortaklarından … ile davalı şirket arasında; davalı şirket tarafından yapılacak olan Oto Ekspertiz Makine ve Ekipmanının üretimi ve davacı şirkete teslimi/montajı için 260.000,00.-TL + KDV satım bedelli 28.08.2019 tarihli satım sözleşmesi akdedilmiş olduğunu, sözleşmede kararlaştırılan satım bedelinin 150.000,00.-TL’sini 23.10.2019 tarihinde davalı şirketin … hesabına yatırmış olduğunu, ancak bir süre sonra davalı şirketin sözleşmeye konu kendi tasarımı ve dizaynı olan makineleri bazı teknik aksaklıklar çıktığından vb. nedenlerle üretmeyeceğini, bunlar yerine başka marka (… ) makine vereceğini belirtmiş ve bunun için de 70.000,00.-TL fark isterniş olduğunu, bunun üzerine müvekkili şirket yetkililerinin haklı olarak başka marka makine ve ekipman için anlaşmadıklarını, fark bedel ödemeyeceklerini ve teklifi kabul etmediklerini belirterek sözleşmede belirtilen makine ve ekipmanın üretilip kendilerine teslim edilmesini talep ettiklerini, bu görüşmeden sonra 4 ay gibi bir süre geçmiş olmasına rağmen davalı şirketin satıma konu makine ve ekipmanları üretip müvekkili şirkete teslim etmediği gibi hazır olduğuna dair de bir bilgi vermemiş olduğunu, artık sözleşmenin devamı faydasız kaldığından 27.12,2019 tarihli ihtarname ile sözleşmenin feshedildiğinin ve ödenen 150.000,00.-TL bedelin ihtarnamenin tebliğini takip eden 2 iş günü içerisinde ödeme tarihi olan 23.10.2019 tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte iade edilmesinin talep edilmiş olduğunu, ancak davalı şirket yetkililerinin kendileri tarafından kabul edilmeyen 17.01.2020 tarihli cevabi ihtarname ile makinelerin üretiminin tamamlandığını iddia ederek müvekkili şirkete bedel iadesinde bulunmamış olduğunu, davalı taraf kendisine ödenen bedeli müvekkiline iade etmeyince, kendileri tarafından bedelin iadesi talebi ile dava şartı arabuluculuk kurumuna başvurulmuş olmasına rağmen 04.03.2020 tarihli arabuluculuk tutanağında da görüldüğü üzere anlaşma sağlanamamış olduğunu, fakat davalı tarafın arabuluculuk görüşmesinin yapıldığı aynı gün, ekte sunmuş oldukları … dekontlarından da anlaşılacağı üzere kendisine ödenen 150.000,00.-TL’nin 125.000,00.-TL’ sini müvekkili şirketin banka hesabına iade etmiş/ödemiş, fakat bakiye 25.000,00.-TL tutarı haksız ve nedensiz bir şekilde iade etmemiş olduğunu, bu nedenle müvekkili şirket davalı şirketten 25.000,00.-TL alacaklı olduğunu beyanla; 25.000,00.-TL alacaklarının ödeme tarihi olan 23.10.2019 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalı şirketten alınıp müvekkili şirkete ödenmesine, yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekilinin 05/11/2020 tarihli cevap dilekçesi ile özetle; Müvekkil şirketin “… Oto Ekspertiz” marka hakkını franchise sistemi ile üçüncü kişilere kullandırmakta olduğunu, bu kapsamda da davacı şirketin, … Galericiler Sitesi’nde açılacak olan“… Oto Ekspertiz” işletmesi için müvekkili şirkete başvurmuş ve yapılar görüşmeler sonucunda davacı şirket ile müvekkili şirket arasında 28.08.2019 tarihli “… Oto Ekspertiz Satış Sözleşmesi” imzalanmış olduğunu, işbu sözleşme hükümlerine göre, açılacak olan “… Oto Ekspertiz” işletmesi davacının müvekkili şirketten temin edeceği makine, ekipman ve ürünler için toplam nakit olarak 260.000,00.-TL + KDV müvekkili şirkete ödeme yapacağını, müvekkili şirket işbu sözleşme gereği tüm yükümlülüklerini yerine getirmiş olmasına rağmen davacı tarafça 27.12.2019 tarihli ihtarname ile sözleşmenin feshedildiğinin müvekkili şirkete iletilmiş olduğunu, ancak işbu sözleşmenin davacı tarafça haksız feshedilmiş olduğunu, zira; taraflar arasında imzalanan sözleşmenin 2. maddesinin “Ödemesi/tahsilatı tamamlanmadan ürünler sevk edilmez” şeklinde, yine sözleşmenin 12. maddesinin de “Sözleşmede yazan toplam tutarın tamamı alıcı tarafından satıcıya ödendiği zaman ürünlerin teslimatı yapılır ve kurulumları gerçekleşir” şeklinde olduğunu, sözleşmeye konu olan makine ve ekipmanların bedeli 260.000,00 + KDV olmasına karşın davacının sadece 150,000,00.-TL ödeme yapmış olduğunu, bu durumda sözleşmenin açık hükümleri karşısında davacının makinelerin zamanında teslim edilmediği iddiasının gerçeği yansıtmadığını, yine davacının yapmış olduğu kısmi ödemeyi bile sözleşme tarihi olan 28.08.2019 tarihinden neredeyse 2 ay sonra 23.10.2019 tarihinde yapmış olduğunu, bu nedenle davacı şirketin oto ekspertiz faaliyetine başlayamamasının tamamen kendi kusurundan kaynaklanmakta olup, davacının sözleşmede belirtilen yükümlülüklerini zamanında ve tam olarak yerine getirmemiş olduğunu, bu hususlar karşısında ve sözleşme gereğince müvekkili şirketin sorumlu ve kusurlu olmadığının açık olduğunu, sözleşmenin 8. maddesindeki “Gerekçesi ne olursa olsun, Müşterinin anlaşmayı bozması durumunda, önceden alınan nakit bedel/kaparo müşteriye geri ödenmez” hüküm gereğince ve sözleşmenin haksız bir şekilde feshedilmiş olması nedeniyle müvekkili şirketin Denizli’deki müşteri ve ciro kayıpları ile birlikte uğradığı zararın boyutu çok fazla olmasına rağmen davacıya 125.000,00.-TL bedelin iade edilmiş olduğunu, zira müvekkili şirket çalışanlarının açılacak işletme için birçok kez Denizli iline gitmiş olduklarını, danışmanlık hizmeti verildiğini, mimari ve işletme projesi, makine yerleşim projesi yapılmış olduğunu, tüm bu masraflar ile ödenen kaparo bedefi olarak 25.000,00.- TL’nin sözleşmenin 8. maddesi gereğince davacıya haklı nedenle iade edilmemiş olduğunu, buna ilişkin olarak müvekkili şirket tarafından davacı şirkete fatura düzenlenmiş olmasına rağmen faturanın davacı tarafça kabul edilmemiş olduğunu beyanla; yukarıda izah edilen ve mahkemece re’sen dikkate alınacak nedenlerle; Davacının tüm taleplerinin reddine, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davacı tarafa yüklenmesine, karar verilmesini talep etmiştir.
(II) YARGILAMADA TOPLANAN DELİLLER:
Mali Müşavir Bilirkişi … davalı ticari defterleri üzerinde yapılan inceleme neticesinde mahkememize sunduğu 31/05/2021 tarihli raporunda özetle; dava tarihi olan 02.10.2020 ve 31.12.2020 tarihleri itibariyle davacı şirketin davalı şirketten 25.000,00.-TL alacaklı olarak göründüğünün tespit edilmiş olduğunu, davalı şirket tarafından bu 25.000,00.-TL bedel için davacı şirkete “Danışmanlık Hizmeti — Proje Çizimi — Yerinde Tespit Hizmetleri” olarak fatura düzenlenmiş olmasına rağmen davacı şirket tarafından bu faturanın kabul edilmemiş olduğunun ifade edilmiş olduğunu, davalı şirketin 2019 ve 2020 yıllarında e-defter tutmuş olduğunu, e-defterlerin kayıtlarının süresinde oluşturularak beratlarının süresinde alınmış olduğu görüş ve kanaati bildirilmiştir.
Denizli Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Tal.Nolu dosyası nezdinde düzenlenen 18/05/2021 tarihli bilirkişi kurulu raporu özetle; İncelenen davacı taraf resmi defterlerinin sahibi lehine delil niteliği taşıdığını, davacı ile davalı arasında incelenen 2019 ve 2020 yılında, 28.08.2019 tarihinde taraflarca akdedilen “… OTO EXPERTİZ BAYİLİĞİ SATIŞ SÖZLEŞMESİ” kaynaklı ticari ilişkinin bulunduğunu, davacı tarafın, davalı …Ş.’nden dava tarihi itibariyle; 28.08.2019 tarihinde taraflar arasında akdedilen sözleşmeye istinaden davacı tarafın yaptığı avans ödemesi kalanı kaynaklı 25.000.00 TL. cari bakiye alacağı olduğunu, davacı tarafın davalı taraftan olan alacağının kaynağını; davacı tarafın, 28.08.2019 tarihinde davalı ile aralarında akdedilen sözleşmeye istinaden davalı tarafa 23.10.2019 tarihinde 150.000,00 TL. sı tutarı “… Bayilik ve Ekipman Ödemesi” açıklamasıyla avans ödemesi niteliğinde havale ile, davalı tarafın, 28.08.2019 tarihinde davacı ile aralarında akdedilen sözleşmeye istinaden davacı tarafa 04.03.2020 tarihinde davacı tarafın yaptığı 150.000,00 TL. avans ödemesinin 125.000,00 TL. sini “28.08.2019 tarihli satış sözleşme iptali sebebiyle tarafınıza ödenen iade” açıklamasıyla yaptığı havale farkından oluştuğunu, 28.08.2019 tarihinde taraflarca akdedilen “… OTO EXPERTİZ BAYİLİĞİ SATIŞ SÖZLEŞMESİ” madde hükümlerinden; sözleşmenin 8. Maddesi: “Gerekçesi ne olursa olsun, müşterinin anlaşmayı bozması durumunda, önceden alınan nakit bedel/kaparo müşteri geri ödenmez.” Sözleşme’nin 2. Maddesi: “Ödemesi/Tahsilatı tamamlanmadan ürünler sevk edilmez.” Sözleşme’nin 12. Maddesi: “Sözleşmede yazan toplam tutarın tamamı alıcı tarafından satıcıya ödendiği zaman ürünlerin teslimatı yapılır ve kurumlan gerçekleşir.” hükümlerinin dava konusu uyuşmazlık ile davalı taraf masraf ve kaparo karşılığı iddiaları bakımından hukuki değerlendirmesinin yüce mahkemenin takdirinde olduğu görüş ve kanaati bildirilmiştir.
Davacı vekilinin 31/06/2021 tarihli bilirkişi raporuna 11/06/2021 havale tarihli beyan dilekçesinde özetle; davalı yanın kendi ticari defter ve kayıtlarında dahi böyle bir faturanın kayıtlı olmadığı rapordan anlaşılmadığını, keza raporda bu faturanın işli olduğuna dair bir tespit olmadığını, davalı yanın davacı yana tebliğ dahi etmediği, kendi ticari kayıtlarına da işlemediği bir faturaya dayanarak talepte bulunması, hukuken mümkün olmadığını, ne taraflar arasında davalı yana 25.000-TL Danışmanlık Hizmeti vs. adı altında böyle bir bedel ödeneceğine dair bir anlaşma olduğunu ne de müvekkilinin böyle bir faturadan haberi olduğunu ve böyle bir faturanın müvekkiline usulüne uygun şekilde tebliğ edildiğini, davacı şirket kayıtlarında kayıtlı olması söz konusu olduğunu beyanla; davalı yanın kendi ticari defter ve kayıtlarına göre davacı şirketten alacaklı olduğuna dair rapor tespitini kabul etmediklerini, davalı yanın bu şekilde alacağının ispatlamasının mümkün olmadığını ve ispatlayamadığını beyan eder haklı davalarının kabulüne karar verilmesini talep emiştir.
Davacı vekilinin Denizli Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Tal.Nolu dosyası nezdinde düzenlenen 18/05/2021 tarihli bilirkişi kurulu raporuna karşı sunduğu 11/06/2021 havale tarihli dilekçesinde özetle; talimat raporunda davacı şirket kayıtlarında, davalı yanın kabul etmedikleri Danışmanlık Hizmeti vs. adı altında bir faturanın kayıtlı olduğuna dair bir tespit de bulunmamakta olduğunu, anılan nedenlerle önceki beyanlarını tekrar ile haklı davalarının kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekilinin Denizli Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Tal.Nolu dosyası nezdinde düzenlenen 18/05/2021 tarihli bilirkişi kurulu raporuna ve 31/06/2021 tarihli bilirkişi raporuna karşı sunduğu 21/06/2021 havale tarihli dilekçesinde özetle; dosya kapsamında davacı tarafın sözleşmeye istinaden 150.000,00-TL ödeme yaptığı; müvekkil şirketin ise sözleşmenin fesh edilmesi nedeniyle davalı şirkete 125.000,00-TL iade ettiğine dair herhangi bir ihtilaf söz konusu olmadığını, taraflar arasında uyuşmazlık satış sözleşmesinin davalı şirket tarafından haklı nedenle fesh edilip edilmediği ve 25.000,00-TL’nin sözleşmede kararlaştırılan ceza koşulu ile yapılan masraf ve giderlere ilişkin olup olmadığı noktasında toplandığını, araflar arasında imzalanan sözleşme hükümlerine göre müvekkil şirketin borcunu ifa edeceği gün “sözleşme konusu bedelin tamamının ödeneceği tarih olduğunu, müvekkili şirket ifada gecikmemiş olup; temerrüde de düşmediğini, ayrıca 17.01.2020 tarihli ihtarname cevabında sözleşme konusu ürünlerin hazır olduğu ancak kalan bedelin ödenmesine müteakip ürünlerin teslim edileceği davacıya bildirildiğini, bu nedenle davacının iddiasının aksine müvekkil şirketin ürünlerin tesliminde temerrüde düştüğü söylenemediğini beyanla; bilirkişi raporlarında aleyhe hususları kabul etmediklerini belirttiklerini ve sözleşme davacı tarafça haksız ve kötüniyetle feshedilmiş olduğundan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekilinin Denizli Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Tal.Nolu dosyası nezdinde düzenlenen 18/05/2021 tarihli bilirkişi kurulu raporuna karşı sunduğu 09/10/2021 havale tarihli dilekçesinde özetle; talimat mahkemesince davacı şirket kayıtları üzerinde yapılan inceleme neticesinde sunulan raporda, davacı ticari kayıtlarının usulüne uygun tutulduğunu ve sahibi lehine delil teşkil ettiği ve davalı yandan bakiye 25.000-TL alacaklı olduğu tespit ve kabul olunduğunu, keza talimat raporunda davacı şirket kayıtlarında, davalı yanın kabul etmedikleri Danışmanlık Hizmeti vs. adı altında bir faturanın kayıtlı olduğuna dair bir tespit de bulunmamakta olduğunu beyanla anılan nedenlerle, önceki beyanlarını tekrar ile haklı davalarının kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekilinin bilirkişi raporuna 18/10/2021 havale tarihli itiraz dilekçesinde özetle;Dosya kapsamında davacı tarafın sözleşmeye istinaden 150.000,00-TL ödeme yaptığı; müvekkil şirketin ise sözleşmenin fesh edilmesi nedeniyle davalı şirkete 125.000,00-TL iade ettiğine dair herhangi bir ihtilaf söz konusu olmadığını taraflar arasında uyuşmazlık satış sözleşmesinin davalı şirket tarafından haklı nedenle fesh edilip edilmediğini ve 25.000,00-TL’nin sözleşmede kararlaştırılan ceza koşulu ile yapılan masraf ve giderlere ilişkin olup olmadığı noktasında toplanmakta olduğunu taraflar arasında imzalanan sözleşme hükümlerine göre müvekkili şirketin borcunu ifa edeceği gün “sözleşme konusu bedelin tamamının ödeneceği tarihtir.” Bir başka anlatımla, taraflar arasında, davacı şirketin borcunun daha önce ifa edeceği kararlaştırıldığını, 6098 sayılı Kanun’un 117. maddesi hükmüne göre ifası mümkün ve muaccel bir borcu zamanında ifa etmeyen borçlu ifada gecikmiş durumda olduğunu, ancak dosya kapsamında açıkça görüleceği üzere müvekkil şirket ifada gecikmemiş olup; temerrüde de düşmediğini beyanla; dosya kapsamında belirtmiş oldukları bilirkişi raporlarında aleyhe hususları kabul etmediklerini belirtir ve sözleşme davacı tarafça haksız ve kötüniyetle feshedilmiş olduğundan davanın reddini talep etmiştir.
Davacı vekilinin 15/09/2021 tarihli beyan dilekçesi özetle; davalı yanın bilirkişi raporlarına karşı beyanlarının yerinde olmadığını, davalı yanın bu savunması inandırıcı olmadığı gibi gerçeği de yansıtmadığını, zira , eğer davalı savunduğu gibi gerçekte bir ürün üretmiş ve güya ürünler elinde kalmış olsa idi 125.000-TL yi davacı yana iade etmeyeceğini, gerçekte davalı yan tarafların anlaştıkları cins, vasıf, marka ve mahiyette hiç bir ürünü üretmediğini, ürettiğini de ispat etmediğini, bu halde, fesihlerinin haklı olduğunu ve davalı yanın da aldığını iade etmesi gerektiğini, bu beyanlarının davalı yanın savunduğu sözleşmedeki “önceden alınan nakit bedel/kaparo müşteriyi geri ödenmez “ hususu için de geçerli olduğunu, davalı yan 25.000-TL tutarı yedinde hangi gerekçeye ve delile dayalı olarak tuttuğunu ispat etmediğini, davalı yan 125.000-TL tutarı davacı yana iade ettiğine göre (bu tutarı iade etmesi dahi gerçekte ürünleri üretmediğinin bir nevi kabulüdür) artık hiç bir gerekçeye dayanamadığını, beyanla; önceki beyanlarını tekrar ile her iki bilirkişi raporu ile davacı müvekkilinin davalı yandan 25.000-TL alacaklı olduğu, davalı yanın ticari kayıtlarından dahi alacağının sabit olmadığı anlaşılmış olup 25.000-TL tutarı hak ettiğine ve bu tutarın yedinde kalmasını haklı gösterecek delillere dayalı olmayan beyanlar olmakla gerektiğinde tanıklarının dinlenmesini ve davalarının kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, Ticari Satımdan Kaynaklı Alacak davasıdır.
Mahkememizce ön inceleme duruşma tutanağında uyuşmazlık konuları, Taraflar arasında akdedilen 28.08.2019 tarihli … Oto Ekspertiz Bayiliği Satış Sözleşmesi’ nin davacı tarafından haklı nedenlerle fesih edilip edilmediği, edilmiş ise fesih nedeniyle davacının davalıya ödediği 150.000,00 TL bedelden iade edilmeyen bakiye 25.000,00 TL nin davacıya iadesinin gerekip gerekmediği, davacının davalıdan 25.000,00 TL alacağının bulunup bulunmadığı, davalı tarafından iade edilmeyen 25.000,00 TL nin sözleşmenin 8. İnci maddesi kapsamında kaparo olup olmadığı şeklinde tespit edilmiştir.
6098 sayılı Borçlar Kanunu A. Sözleşmenin kurulması I. İrade açıklaması başlıklı 1. Maddesi “Sözleşme, tarafların iradelerini karşılıklı ve birbirine uygun olarak açıklamalarıyla kurulur.” hükmünü,
A. Bağlanma parası başlıklı 177. Maddesi “Sözleşme yapılırken bir kimsenin vermiş olduğu bir miktar para, cayma parası olarak değil sözleşmenin yapıldığına kanıt olarak verilmiş sayılır. Aksine sözleşme veya yerel âdet olmadıkça, bağlanma parası esas alacaktan düşülür.” hükmünü,
B. Cayma parası başlıklı 178. maddesi “Cayma parası kararlaştırılmışsa, taraflardan her biri sözleşmeden caymaya yetkili sayılır; bu durumda parayı vermiş olan cayarsa verdiğini bırakır; almış olan cayarsa aldığının iki katını geri verir.” hükmünü içermektedir.
Bağlanma parası şu şekilde tanımlanabilir: Sözleşme görüşmelerinin bittiği ve sözleşmenin kurulduğuna kanıt olarak bir tarafın diğer tarafa sözleşme kurulurken verdiği bir miktar paraya bağlanma parası denir. Türk Borçlar Kanunu’nun 177’nci maddesinde düzenlenen bağlanma parası ile ilgili hükmün birinci fıkrasına göre, sözleşme yapılırken bir kimsenin vermiş olduğu bir miktar para, cayma parası olarak değil, sözleşmenin yapıldığına kanıt olarak verilmiş sayılır. Bu hükümle sözleşmenin yapıldığına ilişkin ispat kolaylığı sağlanmak istenmiştir. Hükme göre karine olarak, sözleşmenin yapıldığı sırada verilen paranın bağlanma parası olduğu kabul edilmiştir. Verdiği paranın cayma parası olduğunu iddia eden taraf, bunu ispatlamak zorunda olacaktır.
Borçlar Kanunu’nda kapora adı altında bir düzenleme yoktur. 6098 sayılı Borçlar Kanunu’nda yapılan ödemenin öncelikle Bağlanma parası olarak kabul edilmesi karine olarak yer almaktadır. Bu durumda yapılan ödemenin Cayma parası olarak kabul edilmesi mümkün olmayacaktır ve gönderilen paranın Bağlanma parası olarak kabulü gerektiğinden iadesi gerekecek bu nedenle alıcı tarafından gönderilen paranın iadesi talep edilebilecektir. Bağlanma parasının fonksiyonu sözleşmenin yapıldığının ispatlanabilmesidir. Bunun dışında bir amaçla satıcı tarafından alıcının sözleşmeden döndüğünde el koyabileceği bir para değildir.
Yukarıda yapılan izahat ve kanun maddeleri ile somut olayımız değerlendirildiğinde; davacı ile davalı arasında yapılan 28.08.2019 tarihli sözleşme gereği belirlenen toplam bedel 260.000,00 TL olup bu miktarın 150.000,00 TL’lik kısmının davacı tarafından davalıya sözleşmenin imzalanmasından sonra 23.10.2019 tarihinde gönderildiği hususunda ihtilaf yoktur. Davacı tarafından 27.12.2019 tarihli İhtarname ile davacının sözleşmeden döndüğünü ve ödediği bedelin de iadesini istediği, davalının ise 17.01.2020 tarihli İhtarnameye Cevap yazısı göndererek sözleşmeye göre üretilecek olan makina bedelinin tamamı ödenmeden makinenin teslim edilmeyeceği hükmüne dayanarak sözleşmenin haksız feshedildiğini savunduğu görülmüştür.
Arabuluculuk tutanaklarına göre davacının ödediği bedelin(150.000,00 TL) iadesi hususunda talepte bulunduğu, ancak davalının arabuluculuk görüşmeleri devam ederken 125.000,00 TL davacıya ödeme gerçekleştirdiği anlaşılmış olup bu hususta da taraflar arasında ihtilaf bulunmamaktadır.
İhtilaf konusu kalan 25.000,00 TL’ lik kısmın davalı tarafından davalıya ödenmesinin gerekip gerekmediği hususunda toplanmıştır.
Bu durum karşısında davacının davalıya ödediği bedelin BK. 177. Madde kapsamında bağlanma parası ve kısmi ifa olduğu kanaatine varılmıştır.
Davalı vekili cevap dilekçesinde müvekkili şirket çalışanlarının açılacak işletme için birçok kez Denizli iline gitmiş olduklarını, danışmanlık hizmeti verildiğini, mimari ve işletme projesi, makine yerleşim projesi yapılmış olduğunu, tüm bu masraflar ile ödenen kaparo bedeli olarak 25.000,00.- TL’nin sözleşmenin 8. maddesi gereğince davacıya haklı nedenle iade edilmemiş olduğunu, buna ilişkin olarak müvekkili şirket tarafından davacı şirkete fatura düzenlenmiş olmasına rağmen faturanın davacı tarafça kabul edilmemiş olduğunu beyan ile ödenmeyen 25.000,00 TL bedelin ne sebeple ödenmediğini izah etmiştir. Ancak taraflar arasında imzalanan sözleşme metni incelendiğinde, taraflar arasında davalının savunma olarak ileri sürdüğü davalı tarafından yapılan işler için ücret ve masraf alınacağına dair hüküm bulunmadığı görülmektedir. Yapılan ticari defter incelemeleri gereğince düzenlenen bilirkişi raporları da incelendiğinde; davalının tanzim ettiği faturanın davacı defterlerinde kayıtlı olmadığı ve kabul edilmediği gibi davacı ticari defterlerine göre de davacının davalıdan 25.000,00 TL alacaklı olduğu tespit edilmiştir.
Hal böyle iken artık davalının da sözleşme gereği kısmi ifa olarak teslim aldığı bağlanma parasının büyük bölümünü davacıya iade ederek davalının da zımni olarak sözleşmeden döndüğü mahkememizce kanaat getirilerek, sözleşmede yer almayan yapılmış iş ve masraflar nedeniyle ödenmeyen bakiye kısmını uhdesinde bulundurması haklı görülmeyip savunma olarak ileri sürdüğü hususların ancak başka bir davanın konusu olabileceği, ticari defterlerine göre de halen davacıya borçlu olduğu anlaşıldığından davacının davasının kabulüne karar verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki gibi hüküm verilmiştir.
IV) HÜKÜM SONUCU, YARGILAMA GİDERLERİ VE KANUN YOLU:
Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1- Davacının davasının KABULÜ İLE, 25.000,00 TL’ nin temerrüt tarihi olan 17.01.2020 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2- Alınması gereken 1.707,75 TL karar ilam harcının peşin alınan 426,94 TL harçtan mahsubu ile bakiye 1.280,81 TL’nin davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
3- Davacı tarafından yatırılan 54,40 TL başvurma harcı, 7,80 vekalet harcı, 426,94 TL peşin harç toplamı 489,14 TL’ nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4- Arabuluculuk faaliyeti sonunda taraflara ulaşılamaması, taraflar katılmadığı için görüşme yapılamaması veya iki saatten az süren görüşmeler sonunda tarafların anlaşamamaları hâllerinde iki saatlik ücret tutarı tarifenin birinci kısmına göre Adalet Bakanlığı bütçesinden ödendiğinden ve bu ücret ve ayrıca adliye arabuluculuk bürosu tarafından yapılmış zaruri giderler de Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılandığından ve bu giderler de yargılama gideri sayıldığından buna göre 2019 yılı tarifesine göre iki saatlik görüşme nedeniyle taraf başına saati 330,00 TL den toplam 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davalıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına (harç tahsil müzekkeresi yazılmasına).
5- Davacı kendisini bir vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen 5.100,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
6- Davacı tarafından yapılan 1.000,00 TL bilirkişi ücreti, 57,50 TL posta tebligat gideri toplam 1.057,50 TL nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7- Taraf vekilleri tarafından yatırılan ve dosyada bakiye kalan gider avansının HMK 333 maddesi gereğince karar kesinleştiğinde taraf vekillerine iadesine,
Dair, Davacı ve davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 6100 sayılı HMK 345. Madde gereğince ( 2 ) iki hafta içerisinde, ilgili Konya Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi Başkanlığına sunulmak üzere mahkememize veya başka bir yer mahkemesine verilecek istinaf dilekçesi ile, istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 20/12/2021

Katip … Hakim …