Emsal Mahkeme Kararı Konya 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/3 E. 2022/238 K. 29.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA . ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: … Esas – …
T.C. TÜRK MİLLETİ ADINA
KONYA GEREKÇELİ KARAR
. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO :
KARAR NO:

HAKİM :
KATİP :

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVA İHBAR OLUNAN:

DAVA : Alacak (Taşıma Sözleşmesi Kaynaklı)
DAVA TARİHİ :
KARAR TARİHİ :
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH :

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Taşıma Sözleşmesi Kaynaklı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
(I) TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesi ile özetle;Müvekkili şirket Konya ilinde öğrenci ve personel servis hizmetleri yapan bir şirket olduğunu, müvekkili şirket yetkilileri müvekkili şirkete ait EK 1 listede bulunan araçların üçüncü kişilere bilgileri olmadan taşıma hizmeti yaptıklarını tespit ettiğini, ekte listeli halde bildirilen Araçlar … Büyükşehir Belediyesi Ruhsatlı tahditli C plakalı ticari araçlar olduğunu, müvekkili şirket … A.ş ,… Ltd Şti ,… A.ş … A.ş ,… A.ş şirketlerine Konya noterliğinden düzenlenen ihtarname ile müvekkili şirkete ait ek 1 listedeki araçlar ile taşıma hizmeti satın aldıklarını ancak müvekkili şirket ile aralarında kira mukavelesi bulunmadığını ihtarnamenin tebliğinden itibaren tüm personel taşıma işinden doğan alacağın müvekkili şirkete ödenmesi ödenmediği taktirde yasal takip süreci başlatılacağı ihtar olunduğunu, ihtar çekelin tüm şirketler EK 1 listede müvekkili şirkete ait araçlar ile taşıma hizmeti satın aldıklarını ancak bu araçları müvekkili şirket tarafından kiralanmadığını bu araçların davalı … LTD ŞTİ tarafından kullanılmak suretiyle taşıma hizmeti yapıldığını tüm ödemelerin bu şirkete yapıldığını muhataplarının bu davalı şirket olduğunu belirten cevabı ihtarnamelerini gönderdiklerini, müvekkili şirketin araçları davalı şirket tarafından kullanıldığını ve bu araçların haksız ve yasal dayanaktan uzak olarak kullanılmın engellenmesi ve 01/01/2017 yılından bu zamana kadar bu araçlar için ecri misil bedellerinin tahsili için arabuluculuk görüşmesi yapılmış ve anlaşma sağlanamadığını, davalı şirketin haksız ve mesnetsiz biçimde ekli listededeki araçları kullanmasının engellenmesi ve bu araçların şirkete teslimi ayrıca üç yıllık ecri misil bedelinin davalı şirketten tahsili için mahkememize müracat etme zarureti hasıl olduğunu beyanla; fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik ,10.000 TL olan alacağın istikbalde bilirkişi marifetiyle yapılacak tespitler doğrultusunda artırılmak üzere öncelikle istikbalde telafisi mümkün olmayacak zararların olmaması ve araçlarda maddi hasarlı trafik kazaları vesair tüm risklerin söz konusu olması nedeniyle ekli listede bulunan tüm araçların müvekkili şirkete tedbiren teslimine Ve bu araçların 01/01/2018 tarihinden itibaren haksız olarak kullanılmasından doğan ECRİ MİSİL alacağının davalı şirketten tahsiline yargılama gider ve ücreti vekaletinde davalı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davaya konu araçlar ve araçların teslimi ve bizzat davacı tarafın davasına dayanak gösterdiği ihtarlar vb. belgelerden anlaşılacağı üzere 2017 yılı ortalarına dayandığını, bu araçlar ile ilgili muhatap ve davalı gösterilmesi gereken kişi , davacı … şirketinin % 50 ortağı bulunan … . arz edilen nedenle davanın ihbarı talebinde bulunduklarını, sonuçta ve gerçekte … %50 … %50 olduğunu, her ailede ve her aile şirketinde olduğu gibi, kardeşler arasında anlaşmazlıklar çıkmış ve şirket ortakları ayrılmaya , mal paylaşmaya karar bu ayrılma görüşmelerinde , tekinler turizm firması ortağı ve yetkilisi ramazan tekin aracılık ettiğini , hakem / arabulucu sıfatı ile tarafları bir çok kez bir araya getirdiğini, bu görüşmeler sonucunda şirketin araçları ve taşınmaz malları 2 liste halinde pay edildiğini, ve a ve b listesi şeklinde kura çekılmış ve eşit şekilde … ve … tarafından paylaşıldığını, herkes kendine düşen araçları almış ve bireysel olarak çalışmaya başladığını, … ismi ve firması … ta kaldığından , küçük kardeş … , oğluna ait … firması üzerinden çalışmaya başladığını, bu şekilde araçlar eşitiki paya ayrılmasına rağmen , araçların ruhsatları yani hala … adına kayıtlı olduğunu ve bu güne değin onlarca kez talep edilmesine rağmen , hala devredilmediğini, güven ve kardeşlik nedeni ile küçük kardeş … ın aklına , ağabeyi …’un araçlarının resmi devirlerini yapmayacağı , gelmediğini, araçları yani fiilen ve hukuken ve vicdanen sahibi olduğu araçlar … verilmiş ancak resmi devirleri verilmediğini, devir işlemi türü bahane ile sürüncemede bırakıldığını, burada … özk. aradaki sözlü anlaşmaya bağlı kalmadığını , hisseleri … yalçına devretmesi gerekir iken açıkça “hayır” demese de gördüğü baskı nedeniyle iade ye yanaşmadığını, çaresiz kalan … , elinde hiçbir yazılı belge olmadığından ilahi mercie güvenerek sadece yemin deliline dayanarak , hisselerini geri almak için , … özk. karşı dava açtığını, hisselerini istediğini, bu dava konya . asliye ticaret mahkemesi … e. ve … k. numarası eil kısmen kabul edildiğini ve 35 hissenin … . alınarak … adına tesciline karar verildiğini, dava hukuki ve – fiili mesnetten yoksun olduğunu, dedikleri gibi, husumet nedeniyle salt hukuki karışıklık yaratmak için açılmış bir dava olduğunu , redde mahkum olduğunu, hiçbir basiretli tacir , büyük bir taşımacılık şirketi, yüzlerce aracı olan bir şirket araçlarının yarısından habersiz olmaz , olamadığını, başkaları tarafından kullandığını öğrendik şeklinde komik bir iddiada bulunamadığını, davacı şirket yetkilisi …, taraflar arasında ki bir diğer dava olan Konya . ATM … genel kurul iptal davasında Konya BAM HD … E. sayılı dosyada verdiği 25.02.2019 tarihli duruşma beyanında aynen şu şekilde ifade verdiğini, “davacı ( … ) kardeşim olur , bu şirketi birlikte kurduk , tırnaklarımız ile büyüttük , ….. ayrıca fiili durumda şirketimize ait olan araçların yarısı davacıya ait … Ltd Şti tarafından fillen davacı ( … ) tarafından kullanılmaktadır … ” yukarıda açıkladıkları durumlar aynen ikrar edildiğini, bir yargı mercii önünde ikrar edildiğini, dava sadece iki -kardeş arasında cereyan eden ayrılma ve ortaklığın tasfiyesi sürecini baltalamak ve manüpile etmek içn açılmış bir dava olduğunu, davanın hukuki mesnedi ve gerekçesi olmadığını, … ltd. şti. şirketine ait olan araçlar izinsiz ve habersiz kullanıyor ? seklinde bir durum en başta hayatın olağan akışına aykırı ve imkansız olduğunu, yetkilileri neden müdahale etmemiştir? söz konusu bir haksızlık var ise bu araçların anahtarları ve ruhsatları nereden , kimden veya nasıl temin edilmiştir? bu sorular davacı tarafça vicdanen doğru şekilde cevaplandırılır ise iş bu dava konusuz kalacağını, bu kapsamda aile malları – gayrimenkuller – araçlar – plakalar vs, tüm mal varlığı 2 liste( a ve b listeleri ) halinde pay edildiğini ve kura çekimi ile kardeşler arasında paylaşıldığını, herkes kendine düşen araçları alarak yoluna devam ettiğini, ancak günümüze değin , resmi ayrılma hali başkaca gelişen olaylar ve anlaşmazlıklar nedeni ile hayata geçmediğini, bu şekilde her iki grup 2017 yılı 8. aydan beri – ticari faaliyetine ayrı şekilde devam ettiğini, sonrasında , davacı taraf , dilekçesinde de belirtmiş olduğu üzere, müvekkili şirketin resmi olarak taşıma sözleşmesi yapmış olduğu kurumlardan hukuki dayanaktan yoksun bir biçimde sadece taşıma hizmeti yapılan araçların kayıtlarının kendilerine ait olduğunu öne sürerek , personel taşıma hizmeti bedelinin kendilerine ödenmesi için noter marifetiyle ihtarlarda bulunduğunu , müvekkili şirketin maddi/manevi ticari kayıplarına neden olduğunu, … halen davacı şirketin borçlarını ödemekte ve ödemeye de devam ettiğini , bu husus — fiili ayrılık halinin — tam anlamı ile resmi evraklara yansıtılmadığını gösterdiğini, salt trafik cezası konusu bile iş bu davanın reddi için yeterli olduğunu, araç listesi tamamen yanlışlar ve gerçeğe aykırı yazımlar ile dolu olduğunu, ilgili şirketlerin sgk kayıtları incelendiğinde davacı firmadan davalı firmaya birçok personel geçirilmiş ve bunlar aynı tarıhte tek seferde olduğunu, ne davanın nede gelişigüzel dile getirilmiş ihtiyati tedbir talebinin kabulü mümkün olmadığını , evvel emirde kanunun aradığı şartlar mevcut olmadığını, araçların zaten kayıt maliki hali hazırda davacı şirket olduğunu, öncelikle haksız ve hukuki şartları taşımayan ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmesini , ilk itirazlarının değerlendirilerek davanın bu yönden red edilmesini, davanı …’a ihbar edilmesini , yargılama icrası ile haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davanın tümden reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekilinin cevaba cevap dilekçesinde özetle;somut olayda uyuşmazlık müvekkilim şirkete ait araçların davalı şirket tarafından haksız olarak kullanılıp kullanılmadığı ve ecri misil alacağının olup olmadığı noktasında toplandığını, davalı şirket bu araçların müvekkilim şirkete ait olduğu ve davalı tarafından kullanıldığını kabul ettiğini, ancak müvekkili şirketin ortağı … tarafından kabul edildiğini beyan ederek bu kullanımın haksız olmadığını belirtmesi affedilmez hata olduğunu, bu araçların davalı şirket tarafından kullanılmasına dair müvekkili şirketten açık bir taahhüt yada genel kurul kararı yada yönetim kurulu kararı olmadığı gibi şirketin sözde tasfiye edildiğine dair bir yazılı anlaşma olmadığı ve ayrıca bu araçların müvekkili şirket ortağı … tarafından kullanılacağına dair bir tasfiye protokolü bulunmadığından dolayı davalı şirketin bu noktadaki itirazları yerinde olmadığını, şirketin ortağının bu noktada kabulü mümkün olmadığını müvekkili şirketin ortağı … bu araçların davalı şirkette kullanılmasına açık bir izninin olması şirketler hukukuna açıkca akırılık olup bu dava dışı müvekkili şirketin ortağının ihraç sebebi olduğunu, davalı şirket müvekkili şirketten sadır olan bir belge ile bu araçları kulandığını kiraladığı yada başka bir şekilde kullanılmasına izin verildiğine dair yazılı belge sunamadığından dolayı bu kullanım haksız olması nedeniyle kullanıma derhal son verilmesi gerektiğini, ecri misil talepleri olduğunu, davalı şirket müvekkili şirkete ait kullandığı araçlar ile ilgili olarak konya minübüscüler odası c plakalı araçların aylık kiralama bedellerini tespit ederek bir makina ve muhabsebeci bilirkişi marifetiyle 2018 yılının başından itibaren dava tarihine kadar süreçte ecri misil bedelinin tespiti için dosyanın bilirkişi heyetine tevdine karar verilmesini talep ettiklerini, fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik ,10.000 TL olan alacağın istikbalde bilirkişi marifetiyle yapılacak tespitler doğrultusunda artırılmak üzere öncelikle istikbalde telafisi mümkün olmayacak zararların olmaması ve araçlarda maddi hasarlı trafik kazaları vesair tüm risklerin söz konusu olması nedeniyle ekli listede bulunan tüm araçların müvekkili şirkete TEDBİREN teslimine ve bu araçların 01/01/2018 tarihinden itibaren haksız olarak kullanılmasından doğan ECRİ MİSİL alacağının davalı şirketten tahsiline yargılama gider ve ücreti vekaletinde davalı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
II) YARGILAMADA TOPLANAN DELİLLER:
Makine Mühendisi Bilirkişisi … 23/01/2022 tarihli raporunda özetle; Araçların markası, tipi, modeli, yakıt cinsleri, şanzıman tipleri, kilometreleri, klima, jant vb. Donanım durumları, inceleme tarihindeki mevcut durumları, kasko değerleri, 2. el araç fiyatları dikkate alınarak, yapılan piyasa araştırma neticesi 23.01.2022 rapor tarihi itibariyle toplam değerlerinin 5.160.000,00 TL olacağı, görüş ve kanaatini bildirmiştir.
Davalı vekilinin bilirkişi raporuna sunduğu 04/02/2022 tarihli beyan dilekçesi özetle; rapordaki aleyhe hususları kabul etmediklerini, sadece araçların değerine yönelik bir rapor olduğundan bu hususun nazara alınmasını arz ettiklerini ve yeniden rapor alınması talepleri olmadıklarını, bilirkişi tarafından dava dilekçesindeki anlaşılmaz ve hatalı yönlerde tekrar edildiğini, dava değerini davacı taraf artırmalı ve bu rakamlar üzerinden harç yatırması gerektiğini, harcı tamamlamak üzere kendilerine kesin süre verilmesinini ve aksi halde davanın usulden reddedileceğinin ihtar edilmesini talep etmiştir.
Davacı vekilinin bilirkişi raporuna sunduğu 26/02/2022 havale tarihli beyan dilekçesi özetle; Bilirkişinin araçların değerini belirlediğini, ancak davalarının davalı şirketin haksız olarak bu araçları kullanmasından kaynaklanan ecri misil alacağı olup sayın bilirkişinin bu tespiti yerinde olmadığından bilirkişi raporuna ayrıca ve açıkca itiraz ettiklerini, sayğın bilirkiişi araçların emsal kiralama bedelleri üzerinden müvekkilinin alacağının tespiti yapmadığından ve davalarının müdahalenin menni davası olmadığı cihetiyle yaptığı tespitlerin yargılamaya hiç bir etkisi bulunmadığından düzenlenen rapora ayrıca ve açıkca itiraz ediyor ve bu araçlar ve dosya içerisinde mübrez kiralama bedelleri üzerinden müvekkilinin ecri misil alacağının belirlenmesi için dosyanın bilirkişiye tevdine karar verilmesini talep etmiştir.
(III) DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
İşbu dava; Alacak (Taşıma Sözleşmesi Kaynaklı) , Ecri Misil davasıdır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık konularının; davacı şirkete ait olduğu iddia edilen dava dilekçesi ekindeki araçlara davalı şirket tarafından kullanılıp kullanılmadığı, kullanılmış veya kullanılıyor olması halinde davacının ecri misil alacağının bulunup bulunmadığı, bulunmuş ise ne miktar olacağı, davalıdan bu miktarın tahsilinin gerekip gerekmediği, davacıya ait olduğu iddia edilen araçların davalı şirket elinde olması halinde tesliminin gerekip gerekmeyeceği hususları olduğu anlaşılmıştır.
Mahkememizin 15.12.2020 tarihli 3. Celsesinde 2 nolu ara karar ile “Davacı vekiline dava dilekçesinin konu başlıklı bölümünde davalının uhtesinde duran davacı şirkete ait araçların teslimi istenmiş ise de sonuç ve istem başlıklı bölümünde iade ve teslime yönelik talebin bulunmadığı tedbir mahiyetinde araçların teslimini talep ettiği görülmekle, dava dilekçesi ve talebini açıklamak üzere 2 hafta kesin süre verilmesine, kesin süre içerisinde beyanda bulunmadığı takdirde davanın sadece ecri misil talebi yönünden devam edeceğinin ihtarına,” şeklinde ara karar kurulmuş ve davacı vekili tarafından 29.12.2020 tarihli beyan dilekçesi sunularak ” müvekkil şirketin ecri misil talebimiz bulunmaktadır, müdahalenin meni talebimiz şimdilik bulunmadığından davanın ecri misil yönünden inceleme yapılmasını ” şeklinde beyanda bulunulduğundan davaya Ecri misil talebi yönünden devam edilmiştir.
Ecrimisil, taşınmaz malı kullanma konusunda hak sahibi olan kişinin rızası veya herhangi bir hukuka uygunluk sebebi olmaksızın hakka konu taşınmazın üçüncü bir kişi tarafından kullanılması karşılığında talep edilebilen haksız işgal tazminatı olarak tanımlanabilir. Taşınmazlar için istenebilecek ecri misil talebi pek tabi taşınır mallar içinde istenebilecektir.
Özel hukuk mevzuatında ecrimisile ilişkin bir düzenleme bulunmamakta olup bu kavram Yargıtay içtihatları çerçevesinde şekillenmektedir. Yargıtay, yıllar içinde vermiş olduğu İçtihadı Birleştirme Kararlarında ecrimisil kavramına, hukuki niteliğine, hangi hükümler çerçevesinde değerlendirilmesi gerektiğine dair çeşitli değerlendirmelerde bulunmuştur. Ancak, Yargıtay istikrar kazanan kararlarında, ecrimisilin hukuki niteliğinin haksız fiil kaynaklı tazminat olarak nitelendirilen özel bir zarar giderim biçimi olduğu ve ecrimisil taleplerinin de kötü niyetli haksız zilyedin iade yükümlülüğü çerçevesinde değerlendirilmesi gerektiği yönünde çeşitli kararlar vermektedir.
Yargıtay, ecrimisilin talep edilebilmesi için iki şartın gerçekleşmesi gerektiğini ifade etmektedir. Bunlardan ilki, hak sahibinin zilyetliğinde olan taşınmaz üzerinde haksız işgali gerçekleştiren kişinin kötü niyetli olması; ikincisi ise haksız işgal sonucu hak sahibinin zarara uğramış olmasıdır. Haksız işgalden bahsedebilmek için eylemin hak sahibinin rızası olmaksızın veya başka herhangi bir hukuka uygunluk hali bulunmaksızın gerçekleştirilmesi gerekir.
Haksız işgali gerçekleştiren kişinin kötü niyetli olmasından anlaşılması gereken ise kişinin zilyetliğin kendisinde bulunmasının haksız olduğunu bilmesi veya bilebilecek durumda olmasıdır. Haksız işgali gerçekleştiren kötü niyetli zilyet daha sonradan iyi niyetli zilyet sıfatına sahip olabileceği gibi iyi niyetli zilyedin daha sonradan kötü niyetli zilyet sıfatına sahip olarak haksız işgale sebebiyet vermesi de söz konusu olabilir.
Tüm bu açıklamalar ışığında dava dosyasının incelenmesinde; dosyaya kazandırılan tüm yazılı belgeler, celbedilen mahkeme dosyaları ve kararları ile tarafların dosyaya sundukları tüm yazılı belgeler ile dinlenen taraf tanık beyanları kül olarak ele alındığında; davalı şirketin yetkili ve ortakları ile davacı şirketin yetkilisi ve ortakların kardeş ve amca-yeğen oldukları, daha önce davacı şirketi beraber kurup yönettikleri ve kardeşler arasında anlaşmazlıklar çıktıktan sonra şirket ortaklarının ayrılmaya, mal paylaşmaya karar verdikleri ve dinlenen tanık beyanlarından da anlaşılacağı üzere bu ayrılma görüşmeleri sonucunda şirketin araçları ve taşınmaz malları 2 liste halinde pay edildiğini, ve a ve b listesi şeklinde kura çekildiği, eşit şekilde … ve … kardeşler tarafından paylaşıldığı, herkesin kendine düşen araçları alarak çalışmaya başlandığı, … ismi ve firması kardeşlerden … da kaldığından, küçük kardeş …’ ın , oğluna ait … firması üzerinden çalışmaya başladığı, araçlar bölüşülmesine rağmen, araçların ruhsatlarının … şirketine ait olduğu, ancak süre … şirketi ve … uhdesinde kullanıldığı, dava konusu araçların vergisinin, sigortasının, bakım ve onarım masrafları ile trafik cezalarının davalı şirket tarafından karşılandığının, bu hususların sunulan belge ve kayıtlardan anlaşıldığı görülmekle; yukarıda belirtilen ecrimisil talep etme şartlarından haksız işgal eylemin hak sahibinin rızası olmaksızın veya başka herhangi bir hukuka uygunluk hali bulunmaksızın gerçekleştiği ve davalının kötüniyetli olduğunun davacı tarafından ispatlanamadığı, davacının rızası ile araçların davalı tarafından uzun süre kullanıldığı, uzun süre ve dava dilekçesinde belirtilen bir çok aracın davacının rızası olmadan kullanılabilmesinin hayatın olağan akışına da ters olduğu anlaşıldığından davanın reddine yönelik aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
(IV) HÜKÜM SONUCU, YARGILAMA GİDERLERİ VE KANUN YOLU:
Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının davasının REDDİNE,
2–Alınması gereken 80,70 TL harçtan, peşin alınan 170,78 TL harcın mahsubu ile fazladan alınan 90,08 TL harcın Harçlar Kanunun 31. Maddesi gereğince karar kesinleştiğinde talep halinde davacıya iadesine,
3-Arabuluculuk faaliyeti sonunda taraflara ulaşılamaması, taraflar katılmadığı için görüşme yapılamaması veya iki saatten az süren görüşmeler sonunda tarafların anlaşamamaları hâllerinde iki saatlik ücret tutarı tarifenin birinci kısmına göre Adalet Bakanlığı bütçesinden ödendiğinden ve bu ücret ve ayrıca adliye arabuluculuk bürosu tarafından yapılmış zaruri giderler de Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılandığından ve bu giderler de yargılama gideri sayıldığından buna göre 2020 yılı tarifesine göre iki saatlik görüşme nedeniyle taraf başına saati 330,00 TL den toplam 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davacıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına (harç tahsil müzekkeresi yazılmasına).
4-Davalı kendisini bir vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen 5.100,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
5-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin kendi üzerine bırakılmasına,
6-Davacı ve davalı tarafından yatırılan ve dosyada bakiye kalan gider avansının HMK 333 maddesi gereğince taraflara iadesine,
Dair; Davacı ve davacı şirket yetkilisi ile davalı vekilinin yüzlerine karşı, 6100 sayılı HMK’nın 341-345 maddeleri uyarınca gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki (2) haftalık süre içerisinde, Konya Bölge Adliye Mahkemesi ilgili Hukuk Dairesi Başkanlığına sunulmak üzere mahkememize veya başka bir yer mahkemesine verilecek istinaf dilekçesi ile, istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 29/03/2022

Katip Hakim