Emsal Mahkeme Kararı Konya 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/297 E. 2022/89 K. 08.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. KONYA . ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: Esas … – …
T.C.
KONYA
.AS.LİYE CEZA MAHKEMESİ

ESAS NO :
KARAR NO :

HAKİM :.
KATİP :

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ :
KARAR TARİHİ :
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH :
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
(I) TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesi ile özetle; Karamanda faaliyet gösteren Davalı konumunda bulunan …, müvekkil şirketten, müvekkil şirketin faaliyet alanları kapsamında; mısır tohumu, ayçekirdeği tohumu , pancar tohumu, damlama boruları ve ek ekipmanları, gübre ve ilaç satın aldığını, satın alınan bu ürünlerin faturaları müvekkil şirketçe kesilip kendi defterlerine işlendiğini ancak bu ürünlerin bedellerini tahsil edilemediğini, müvekkil şirketin dava ve takip konusu alacağının tahsilini sağlamak amacı ile kesilen faturalar ile Konya .İcra müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile takip başlatıldığını ancak davalı-borçlu tarafından 18/12/2019 tarihinde borca kötüniyetli olarak itiraz edilerek takibin durdurulduğu akabinde yine alacağın tahsilinin sağlanabilmesi amacı ile arabuluculuk kurumuna 2020/1368 büro dosya numarası İle başvurulduğu ancak davalı borçlunun arabuluculuk toplantılarına katılmaması nedeni ile buradan bir netice alınamadığı, müvekkil şirketin ve davalının ticari defterleri bilirkişi marifetiyle incelendiği takdir de müvekkilce söz konusu faturaların kesilip işlendiği ve bedellerinin ödenmemiş olduğu açıkça görüleceği, davalının %20 den az olmamak üzere icra inkar tazminatı ödemesine karar verilmesine, yargılama masrafları ile ücreti vekaletin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
II) YARGILAMADA TOPLANAN DELİLLER:
Yeminli Mali Müşavir Bilirkişi … 06/12/2021 tarihli raporunda özetle;Davacının ticari defterleri ve belgeleri incelenmiş olup açılış ve kapanış tasdiklerinin yapıldığı tespit edildiği, defter kayıtları ile davalı adına kesilen faturaların birbirini doğruladığını, yasal defterler sahibi adına delil olma niteliği taşıdığını, dava ve icra takibine konu faturaların davacının ticari defterine kayıt olduğu görüldüğü, dava konusu faturadaki malların davacıya teslim edildiğini defter kayıtlarından değerlendirmenin mümkün olmadığını, teslim fişi veya nakliye taşıma irsaliyesi konusunda herhangi bir belgenin olmadığı, ancak doğruluğu tespit edilmesi mümkün olmayan alıcı ve satıcı satış sözleşmesi bulunduğu, dava konusu faturalar defterlerde usulüne uygun olarak kayıt olduğu, faturaya ilişkin bedeller 120 Alıcılar hesabında takip edildiği, davaya konu iki adet faturanın toplam tutarı 396.088,01 TL olduğu ve yılsonu kapanış hesaplarında aynı bakiyenin bir sonraki yıla aktarıldığı, davalının fatura tutarı kadar borçlu olup herhangi bir ödeme yapılmadığı, defter kayıtları üzerinde yaptığı incelemelerde görüldüğü, İlgili faturalar döneminde BS (Mal Satış Bildirimi) bağlı olduğu Karaman Vergi Dairesine yapıldığı, tespitlerinin bunlar olduğu görüş ve kanaatini bildirmiştir.
… vekilinin bilirkişi raporuna karşı 17/12/2021 tarihli itiraz dilekçesinde özetle; Taraflarına tebliğ edilen bilirkişi raporuna esas ticari defterler sadece davacının ticari defterlerinden ibaret olduğu, bilirkişi raporunda da görülebileceği üzere ticari defterde yer alan 01/08/2019 tarih … Nolu 101.102,21 TL bedelli fatura ve 08/05/2019 tarih … Nolu 294.985,80 TL bedelli fatura düzenlendiği, Faturalar ticari defter kayıtlarında yer alsa dahi kesilen faturalara konu malların teslim edildiğine dair herhangi bir kayıt yer almadığı, aynı şekilde faturaların kesilmesine konu alış satım sözleşmesinin mevcut olduğu ifadesine rağmen dosya içerisinde ilgili sözleşme mevcut olmayıp taraflarınca incelemek üzere ilgili sözleşmenin taraflarına tebliğ edilmesi gerektiğini, aksi halde sözleşme gereğince teslim edildiği dahi bilinmeyen taraflarına tebliğ edilmeyen ( edildiğine dair kayıt bulunmamaktadır.) faturaların hükme esas alınması hakkaniyete aykırılık teşkil edeceği, davaya konu icra takibine yapmış oldukları itiraz dilekçe eklerinde yer alan banka ödemeleri ticari defterde yer almadığını, oysa banka dekontları açıkça yapılan ödemeleri, tutarları ve tarihleri ile birlikte yer aldığı müvekkiline ait ticari defterlere ilişkin bilirkişi raporunun hazırlanması bununla birlikte müvekkilinin ödemelerine ilişkin banka dekontlarının hesaplanması için gerekli hesabın yapılması için masrafları davalı yanca karşılanmak üzere bilirkişiye tevdii edilmesini talep etmiştir.
… Ltd. Şti. vekilinin bilirkişi raporuna karşı 27/12/2021 tarihli itiraz dilekçesinde özetle;davalı taraf ticarete konu malları teslim aldığını, ancak bedelini müvekkiline ödemediğini, taraflarınca başlatılan icra takibine kötüniyetli olarak itiraz ettiğini, müvkekilinin alacağını almasını geciktirmeye çalıştığını, davaya cevap verme ve delil sunma süresi içerisinde bu görevlerini yerine getirmediğini, ödeme emrine yaptığı itirazda aradaki ticari ilişkiyi kabul ettiğini ve bu ticari ilişki neticesinde düzenlenen faturalara ilişkin olarak ödeme yaptığını beyan ettiğini ancak ödeme olgusunu ispat edemediğini, bu nedenle tarafımızdan ispat edilen davamızın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
(III) DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava faturaya bağlanmış alacağın tahsili için girişilen icra takibine vaki itirazın iptali davasıdır
Davacı taraf dava dilekçesiyle, davalı adına düzenlenen faturanın davalı tarafından ödenmemiş olduğunu, bu cihetle icra takibi başlatıldığı, tutarlarının tamamına itiraz ettiğini, itirazların haksız ve yersiz olduğunu, bu nedenlerle vaki itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememizce tarafların ticari defterleri sunulması ve yerlerinin bildirilmesi hususunda süre tanınmış olup, süresi içerisinde davalının defterlerini sunduğunu ancak davalının sunmadığı anlaşılmıştır. Yeminli Mali Müşavir Bilirkişi Nurettin ŞAHİN’ in davacı ticari defterleri yönünden tanzim ettiği rapor ayrıntılı, gerekçeli, denetlenebilir ve hüküm kurmaya elverişli olduğu görüldüğünden bilirkişi raporu mahkememizce hükme esas alınmıştır.
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 222. maddesinin 1. Fıkrasında yer alan açık kanun hükmü uyarınca; uyuşmazlığın çözümü için mahkeme kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine vereceği karar ile ticari defterlerin ibrazını isteyebilir ve ticari defterleri delil olarak inceleyebilir. Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 222. maddesinin 2. Fıkrasındaki “kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulma, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış olma ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olmasıdır.” hükmüne uygun olmaları aranmaktadır. Genel hukuk kuralları dâhilinde bir kimsenin kendi düzenlemiş olduğu belgenin kendi lehine delil sayılması mümkün değildir.
Görüldüğü üzere ticari defterlerin sahibi lehine delil sayılması istisnai bir haldir. Ticari defterlerin sahibi lehine delil olabilmesi için bir takım şartların bir arada gerçekleşmesi gerekmektedir. Bu şartların neler olduğu 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “Ticari Defterlerin İbrazı Ve Delil Olması” başlıklı 222. maddesinin 3. Fıkrasında ” İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi (Değişik 28.07.2020T. 7251 Sy. Kanun-23.madde) yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. (Değişik 28.07.2020T. 7251 Sy. Kanun-23.madde). Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.” şeklinde belirtilmiştir.
Mahkememizce alınan bilirkişi raporu ile somut dava dosyamızda HMK 222. Maddenin 3 fıkrasında belirtilen hususlardan ” ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi (Değişik 28.07.2020T. 7251 Sy. Kanun-23.madde) yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir.” hükmünün uygulama alanı bulacağı açıktır.
Zira davalıya 09.02.2021 tarihli duruşma tutanağında kesin süre içinde ticari defter ve belgelerin bulunduğu yerin bildirilmesi için ara karar kurulmuş ve ihtarlı tebliğ mazbatası ile istenmiş ama süresi içerisinde cevap ve beyanda bulunulmamıştır. Bu nedenle HMK 222/3. Madde hükmü gereğince usulüne uygun tutulmuş davacı ticari defterleri lehine delil olarak kabul edilmiştir.
Ayrıca her ne kadar davalı vekilinin ödeme iddiasında bulunarak bir kısım belgeleri dosyaya sunduğu görülmüş ise de sunulan belgelerin incelenmesi yapılan ödemelerin davacı şirket ile alakası olmadığı anlaşılmıştır.
İcra İnkar Tazminatı yönünden;
İtirazın iptâli davalarında İcra ve İflas Kanunu’nun 67/2. maddesi çerçevesinde alacaklı yararına icra inkâr tazminatına hükmedilebilmesi için, usulüne uygun şekilde yapılmış bir icra takibinin bulunması, borçlunun süresi içerisinde itiraz etmesi ve alacaklının, alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması gerekir. Burada, borçlu itirazının kötüniyetle yapılmış olması ve alacağın bir belgeye bağlanmış bulunması koşulları aranmaz. İcra inkâr tazminatı, hakkındaki icra takibine itiraz ederek durduran ve çabuk sonuçlandırılmasına engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır.
Bu yasal koşullar yanında, takibe konu alacağın likid olması da zorunludur. Her uyuşmazlığın kendine özgü somut özelliklerine göre değişmekle birlikte, bir uyuşmazlıkta alacağın likid olup olmadığı belirlenirken, alacak ve onun borçlusu birlikte değerlendirilmelidir. Buna göre, likid bir alacaktan söz edilebilmesi için, ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması; böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması; başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Gerek borç ve gerekse borçlu bakımından, bu koşullar mevcut ise, ortada likid bir alacak bulunduğu kabul edilmelidir (HGK’nun 07.06.2006 tarih … Esas, … Karar sayılı kararı).
Bu ilke ve kurallar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; mahkememizce hükmedilen asıl alacak miktarı ticari defterlerinde yapılan inceleme ile de sabit olmuş ve bu miktar alacağın varlığı saptanarak hüküm kurulmuştur. Davalılar bu miktar borçlu olduğunu bilecek durumda olduğundan hükmedilen miktarın likid bir alacak olduğunun kabulü gerekir. Anılan açıklamalar uyarınca icra inkar tazminatına hükmedilmiştir.
Faiz ve temerrüt olgusu yönünden;
Borçlunun temerrüdü TBK m. 117/1’de “Muaccel bir borcun borçlusu, alacaklının ihtarıyla temerrüde düşer.” şeklinde düzenlenmiştir. Buna göre kural olarak borçlunun temerrüdü için alacak muaccel olmalı ve alacaklı borçluyu ihtar etmelidir. Dava dosyasında davacının davalıları temerrüde düşürdüğüne dair belge bulunmadığından ve ancak icra takibi ile davalı borçluların temerrüde düştüğü kabul edileceğinden davacının icra takibinden önce talep etmiş olduğu temerrüt faizi ( işlemiş faiz ) yönünden talebinin reddi gerekmiştir.
Bu durumda ticari defter kayıtları ile alacağın varlığının ispatlandığı anlaşıldığından, davalı borçlunun Konya . İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasındaki itirazın kısmen iptali ile takibin 396.088,01 TL asıl alacak üzerinden devamına, fazlaya ilişkin taleplerin reddine, alacak likit olduğundan hüküm altına alınan 396.088,01 TL üzerinden % 20 oranında hesaplanan 79.217,60 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
Yargılama giderlerinden sorumluluk yönünden;
6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun Dava Şartı Olarak Arabuluculuk başlıklı beşinci bölümünün 18/A-11 maddesi “Taraflardan birinin geçerli bir mazeret göstermeksizin ilk toplantıya katılmaması sebebiyle arabuluculuk faaliyetinin sona ermesi durumunda toplantıya katılmayan taraf, son tutanakta belirtilir ve bu taraf davada kısmen veya tamamen haklı çıksa bile yargılama giderinin tamamından sorumlu tutulur. Ayrıca bu taraf lehine vekâlet ücretine hükmedilmez. Her iki tarafın da ilk toplantıya katılmaması sebebiyle sona eren arabuluculuk faaliyeti üzerine açılacak davalarda tarafların yaptıkları yargılama giderleri kendi üzerlerinde bırakılır.” hükmüne havidir.
Dosyada mevcut taraflar arasındaki … Arabuluculuk numaralı Son Tutanak incelendiğinde; 03.02.2020 tarihine ertelenen ilk oturum toplantısına davalının toplantıdan haberdar olmasına rağmen geçerli bir mazeret göstermeksizin ilk toplantıya katılmadığı arabulucu tarafından tespit edilerek bu husus arabuluculuk tutanağında da belirtilmiş, bu şekilde imza altına alınmış ve anlaşmama olarak sonuçlandırılmıştır.
Bu nedenle davalı taraf, yukarıda belirtilen 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun Dava Şartı Olarak Arabuluculuk başlıklı beşinci bölümünün 18/A-11 maddesi uyarınca yargılama giderlerinden sorumlu tutulmuş ve davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmemiştir.
(IV) HÜKÜM SONUCU, YARGILAMA GİDERLERİ VE KANUN YOLU:
Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı …. Ltd. Şti.’ nin davalı … aleyhine açtığı itirazın iptali davasının KISMEN KABULÜ İLE;
Dosyaya konu Konya . İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasındaki İTİRAZIN İPTALİ ile takibin 396.088,01 TL asıl alacak ve takip tarihinden itibaren asıl alacağa yıllık %9 ve değişen oranlarda işleyecek yasal faiz (Adi Kanuni Faiz) ÜZERİNDEN DEVAMINA,
2-Alacak likit olduğundan; hüküm altına alınan 396.088,01 TL üzerinden % 20 oranında hesaplanan 79.217,60 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Fazlaya ilişkin taleplerin reddine,
3-Alınması gereken 27.056,77 TL karar harcından peşin olarak alınan 5.008,23 TL harcın mahsubu ile bakiye 22.048,54 TL harcın davalıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına.
4-Davacı tarafından yatırılan 54,40 TL başvurma harcı, 7,80 vekalet harcı, 195,40 İhtiyati haciz harcı, 5.008,23 TL peşin harç, toplamı 5.265,83‬ TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı kendisini bir vekille temsil ettirdiğinden Avukatlık Ücret Tarifesi 13/1 maddesi gereğince kabul edilen miktar nedeniyle hesaplanan ve karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen 36.176,16 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
6-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun Dava Şartı Olarak Arabuluculuk başlıklı beşinci bölümünün 18/A-11 maddesi uyarınca davalı lehine vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına,
7-Davacı tarafından yapılan yargılama gideri 500,00 TL bilirkişi ücreti, posta tebligat gideri 155,10 TL toplamı olan 655,10 TL nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Arabuluculuk faaliyeti sonunda taraflara ulaşılamaması, taraflar katılmadığı için görüşme yapılamaması veya iki saatten az süren görüşmeler sonunda tarafların anlaşamamaları hâllerinde iki saatlik ücret tutarı tarifenin birinci kısmına göre Adalet Bakanlığı bütçesinden ödendiğinden ve bu ücret ve ayrıca adliye arabuluculuk bürosu tarafından yapılmış zaruri giderler de Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılandığından ve bu giderler de yargılama gideri sayıldığından buna göre 2019 yılı tarifesine göre iki saatlik görüşme nedeniyle taraf başına saati 330,00 TL den toplam 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davalıdan, alınarak Hazine’ye gelir kaydına (harç tahsil müzekkeresi yazılmasına).
9-Taraflarca yatırılan ve dosyada bakiye kalan gider avansının HMK 333 m gereğince karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,
Dair, Davacı vekilinin ve davalı şirket yetkilisi … yüzüne karşı, davalının yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 6100 sayılı HMK 345. Madde gereğince ( 2 ) iki hafta içerisinde, ilgili Konya Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi Başkanlığına sunulmak üzere mahkememize veya başka bir yer mahkemesine verilecek istinaf dilekçesi ile, istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 08/02/2022

Katip … Hakim …