Emsal Mahkeme Kararı Konya 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/243 E. 2022/402 K. 15.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA . ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
-{YÜCE TÜRK MİLLETİ ADINA KARAR}-
T.C.
KONYA
. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO :
KARAR NO :

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVA : Genel Kurul Kararının İptali
DAVA TARİHİ :
KARAR TARİHİ :

{}Davacı taraf vekilinin davalı taraf aleyhine açtığı işbu dava mahkememizin … Esas sırasına kaydedilmekle, mahkememizce yapılan aleni/açık yargılama sonunda;

-{HEYETİMİZCE GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:}-
Davacı vekili dava dilekçesiyle özetle; müvekkilinin 1985 yılında kurulan … Tic. A.Ş.’ nin %20 hissesine sahip olduğunu, diğer hisse dağılımlarının … %50, … %20, … %9, … %1 şeklinde olduğunu, müvekkili …’ nin hissedarlardan … ve …’ nin hisselerini bedellerini ödemek suretiyle devir ve temlik aldığını, ancak davalı şirketin o tarihlerdeki şirket yönetim kurulu başkanı … tarafından Konya . Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas sayılı dosyası ile ikame edilen davada tesis edilen hukuka aykırı tedbir kararı nedeniyle sözü geçen devrin müvekkili adına tescil olunamadığını, şirket yönetim kurulu başkanı …’ nin bir taraftan müvekkilinin adına tescile engel olurken diğer taraftan kendisi ve eşi …’ ye ait hisselerinin büyük bölümü ile mal varlıklarını da muvazaalı olarak kızı …’ ın çocukları olan … ve …’ a devrettiğini, devir neticesinde şirket hisselerinin son durumunun … %33, … %22, … %22, … %10, … %9, … %5 ve … %1 şeklinde olduğunu, uzun süre şirket yönetim kurulu başkanlığı yapan ve şirketi temsil ve ilzama yetkili temsilci olan …’ nin usul ve yasaya aykırı işlemleri nedeniyle şirketi zarara uğrattığını, bununla ilgili olarak açılan Konya . Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas sayılı dosyasının halen derdest olduğunu, muvazaalı bir şekilde şirket hisselerin devralan … ve …’ ın şirket yönetim kuruluna aday olduğunu, müvekkillerinin olumsuz oyuna karşı oyçokluğu ile 3 yıl süreyle şirketi birlikte temsil ve ilzama yetkili seçildiklerini, yeni seçilen yönetim kurulu üyelerinin de hukuka aykırı işlemler yaptığını, bunlarla ilgili olarak da Konya Cumhuriyet Başsavcılığının … Soruşturma sayılı dosyası ile suç duyurusunda bulunduklarını, yönetim kurulunun çağrısı üzerine 18.03.2020 tarihinde 2019 yılı olağan genel kurul toplantısının yapıldığını, müvekkili vekilinin talebi üzerine toplantının 18.04.2020 tarihine ertelendiğini akabinde 16.04.2020 tarih ve … nolu yönetim kurulu kararı ile İçişleri Bakanlığı’nın 16.04.2020 tarih ve … -… -E… sayılı genelgesi uyarınca sokağa çıkma yasağı nedeniyle genel kurul toplantısının 11.05.2020 tarihinde yapılmasına karar verilerek genel kurul toplantısının ikinci kez ertelendiğini, müvekkilinin ve diğer ortaklar … ve …’ nin tüm itirazlarına rağmen olağan genel kurul toplantısının hukuka aykırı olarak müvekkili ve diğer itiraz eden hissedarların katılımını engellemek amacıyla 11/05/2020 tarihinde pandeminin yaygın olduğu ve 65 yaş üstü ve kronik rahatsızlığı bulunanlar yönünden sokağa çıkma yasağı bulunduğu dönemde yapıldığını, müvekkilinin ve bazı pay sahiplerinin bu nedenle toplantıya katılamadıklarını, yapılan bu işlemle müvekkilinin ortaklık yönetimini etkileme hakkının ihlal edildiğini, TTK 425. ve 434. maddeleri gereğince genel kurul toplantılarına katılma haklarının açıkça ihlal edildiğini, müvekkilinin ayrıca TTK m.437. hükmü ile tanzim olunan bilgi alma ve inceleme hakkının da ihlal edildiğini, bu suretle genel kurul toplantısının 11.05.2020 tarihinde yapılmasına ilişkin davaya konu yönetim kurulu kararının da TTK 319/1-c maddesi uyarınca batıl olduğunu, genel kurula çağrının TTK hükümlerine aykırı olduğundan genel kurulda alınan kararların yoklukla malul olduğunu, şirket ana sözleşmesinde yapılan değişiklik ile şirketin iştigal konusunun tamamen değiştirildiğini, yapılan değişiklik ile %75 oranında toplantı ve karar nisabının sağlanması gerektiğini, bu yönüyle de toplantı ve karar nisabı oranının sağlanamadığından yoklukla malul olduğunu, gerek 18.03.2020 tarihli, gerekse 11.05.2020 tarihli genel kurul toplantısının TTK 414. maddesine uygun olarak ilan edilmediğini, bu nedenle çağrıda usulsüzlük yapıldığını, müvekkiline tadil metninin tebliğ edilmediğini, finansal tablolarının, yıllık faaliyet raporunun, denetleme raporunun ve yönetim kar dağılım önerisinin inceleneceği adreslerin bildirilmediği için çağrının bu sebeple usulsüz olduğunu, bu nedenlerle şirket alacaklılarının zarar görmemesi, şirket malvarlığının korunması, sermayesinin azalmasının önüne geçilmesi amacıyla geçici hukuki koruma tedbiri olarak; dava konusu 2019 yılı genel kurul kararlarının yürütmesinin durdurulmasına, şirket yönetim kurulunun tasarruf ve temsil yetkilerinin kaldırılarak yönetim kurulunun azline, şirkete temsil kayyumu atanmasına, şirketin denetim organı olmaması sebebiyle şirkete özel denetçi atanmasına, 16/04/2020 tarih ve 5 nolu genel kurul toplantısının 11/05/2020 tarihinde yapılması konulu yönetim kurulu kararının TTK 391. maddesi uyarınca kesin hükümsüzlüğünün tespitine, 11/05/2020 tarihli genel kurul kararlarının yokluğunun ve kesin hükümsüzlüğünün tespitine, yine aynı tarihli genel kurulun yasa, esas sözleşmese ve dürüstlük kuralına aykırı olması sebebiyle iptaline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya tahmiline karar verilmesi talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesi ile özetle; davanın en basit haliyle genel kurul kararlarının iptali davası olduğunu, davacının dava ile ilgisi olmayan olaylardan bahsettiğini, şirketin … dışındaki ortalarının sadece kağıt üzerinde ortak olduğunu, şirket kurmak için yeterli ortak sayısına ulaşmak için …’ nin çocukları, gelini ve eşinin üzerine hisse kaydettiğini, …’ nin uzun yıllardır şirket yöneticisi olduğunu, …’ nin otel işletmeciliği nedeniyle Antalya’ ya yerleştiğini ve şirket yönetimini davacıya bıraktığını, bir süre sonra şirketin iflas eşiğinde olduğunun duyumunu alması üzerine Konya’ ya dönerek şirketin yüklü miktarda borçlandığını öğrendiğini, …’ nin o tarihte şirketin piyasaya olan borçları için 2 Milyon Alman Markına yakın bedel ödediğini, Konya . Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas sayılı dosyası incelendiğinde davacının hiç bir zaman gerçek şirket ortağı olmadığının görüleceğini, …’ nin bir çok işi davacı oğluna bırakmasına rağmen davacının mal varlığını korumadığı gibi şirketi de zarara uğrattığını, … ve …’ nin sahibi oldukları gayrimenkulleri ilerde şirket içinde değerlendirilir diye şirket üzerine devrettiklerini, şirketten … ve …’ ye tek kuruş ödeme yapılmadığını, devir işleminin usulüne uygun görülmediği takdirde işlemin iptalinin pekala mümkün olduğunu, işlemdeki tek kusurun genel kurulda karar alınmaması olduğunu, ancak … ve …’ nin şirketin çoğunluk hissesine sahip olmasından dolayı bu kararı alabilecek durumda olduklarını, davacının babası … ile aralarında yaptıkları inanç sözleşmesine dayalı olarak Kemer . Asliye Hukuk Mahkemesinde açılan davadan sonra davacının her fırsatta babasına ve şirkete dava açtığını, davacının şirket aleyhine Konya . Asliye Ticaret Mahkemesi … Esas, … Esas, … Esas ve Konya . Asliye Ticaret Mahkemesi … Esas sayılı dosyalar ile dava açtığını, açılan davaların hepsinin reddedildiğini, davacının …’ nin tüm işlemlerinin muvazaalı olduğunu iddia ettiğini, muvazaanın borçtan kurtulma veya muris muvazaası yoluyla olması gerektiğini, ancak davamızda babanın sağ olduğunu ve davacıya her hangi bir borcunun bulunmadığını, bu nedenle muvazaadan söz edilmesinin mümkün olmadığını, davacının 2016 yılından beri tüm genel kurul toplantılarında erteleme dahil hiç bir talebinin reddedilmediğini, davacının müvekkili …’ nin de ortağı olduğu … A.Ş.’ nin genel kurul toplantılarında yasal zorunluluk bulunmasına rağmen diğer hakim ortakla birlikte müvekkilinin erteleme talebini reddettiklerini, tüm genel kurul tutanakları, hem ticaret sicilinde hem de şirketin defter ve belgelerinde hem de dava dosyalarında mevcut olduğunu, davacının genel kurullarda genel kurul gündemi ile ilgisi dahi olmayan iddialarını sayfalarca beyanlarla genel kurul tutanağına geçirttiğini, sadece gündemle ilgili beyanların tutanağa geçirilmesi gerekirken söz hakkının kısıtlanmaması ve şeffaflığın sağlanması için davacının her türlü beyanının genel kurul tutanaklarına geçirildiğini, dava konusu genel kurul toplantısının davacının talebi üzerine bir sonraya ertelendiğini, pandemi nedeniyle sokağa çıkma yasağına denk gelen genel kurul toplantısının bir kez daha ertelenmesine davacı tarafından itiraz edildiğinin görüldüğünü, genel kurul toplantısı için uzun süre gerek davacı gerekse vekilinin beklendiğini, ancak toplantıya katılamayacaklarının telefonla dahi kendilerine bildirilmediğini, bu durumun dava açılmasına engel olduğunu, dava açılabilmesi için toplantıya katılıp anılan kararlar aleyhine oy kullanılmış olması gerektiğini, genel kurul toplantısı için Antalya’ dan Konya’ ya gelinerek katılım sağlandığını, ayrıca toplam 4 kişi ve hükümet komiseri ile birlikte toplantı yapıldığını, kalabalık ve enfekte olunabilecek risklerin bertaraf edilmesi için her türlü maske, mesafe ve hijyen kuralına da uyulduğunu, kaldı ki davacının toplantıya görüntülü arama yoluyla da katılmasının talep edilse idi bunun sağlanabileceğini, ancak davacının taktik değiştirerek bu defa genel kurula katılmayarak dava açma yolunu seçtiğini, davacının pandemiyi bahane ettiğini ancak son 4 yıldır yapılan genel kurul toplantılarına hiç katılmadığını, ilk toplantıya da davacının vekilinin katıldığını, genel kurul toplantısı yapılmazdan önce davacıya çağrı ve gündemin tebliğ edildiğini, davacının kendisi hiç bir usul tanımazken zoraki sebep arayışı da bir başka kötü niyet göstergesi olduğunu, yıllarca bu şirketin genel kurulunun yapıldığını ve her seferinde davacının erteleme talebinde bulunduğunu, müvekkili şirketin faaliyet konusunun değiştirilmediğini, sadece unvana “inovasyon” un eklendiğini, davacının asıl iddialarının yetersiz olmasından dolayı dava konusu ile ilgisi olmayan konulara da dilekçesinde yer verdiğini, davacı tarafından açılan tüm davaların reddedildiğini, şirket adına tescil edilen plakası da HK kısaltmasından oluşan mercedes marka arabanın şirket yetkilisi …’ nin kendi şahsi parasıyla aldığını, ancak Almanya’ dan özel olarak getirtilen sözü geçen aracın prosedür gereği şirket adına tescil ettirildiğini, davacının babası … sayesinde büyük servet sahibi olduğunu, hal böyleyken davalara maruz kalan baba … açısından yaşanılanların çok ağır olduğunu, taraflar arasındaki davalar incelendiğinde iddiaların hep aynı olduğunun görüleceğini, daha fazla cevap vermeyi gereksiz bulduklarından bahisle davacının haksız ve hukuka aykırı davasının reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İşbu dava; davalı şirketin 16/04/2020 tarihli yönetim kurulu kararı ile 11/05/2020 tarihli genel kurul kararlarının ve bu toplantının mesnedi olan 18.03.2020 tarihli genel kurul toplantısında alınan kararların kesin hükümsüzlük nedeniyle yoklukla malul olduğunun tespiti ile davalı şirketin 2019 yılı genel kurul toplantısında alınan kararların ve bu toplantının mesnedi olan 18.03.2020 tarihli genel kurul toplantısında alınan kararların iptali davasıdır.
Mahkememizce; dava dilekçesi, cevap dilekçesi, taraf vekillerinin verdikleri diğer dilekçe ve belgeler, Konya Ticaret Sicil Müdürlüğünden gelen cevabi yazı ve ekleri, genel kurul tutanağı örneği, Konya CBS’ nin … Soruşturma sayılı dosyası örneği, Konya . Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas, … Esas, … Esas sayılı dosyaların örneği, Konya . Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas, … Esas, … D. İş sayılı dosyaların örneği, Konya . Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas, … Esas sayılı dosyaların örneği, Konya . Asliye Hukuk Mahkemesinin … Esas sayılı dosyası örneği, mahkememizce temin edilen bilirkişi kurulu raporu ile dosya arasındaki tüm kayıt ve belgeler tek tek incelenmiştir.
6102 sayılı TTK’nun Yönetim Kurul Toplantıları, Batıl Kararlar başlıklı 391. maddesi; “(1) Yönetim kurulunun kararının batıl olduğunun tespiti mahkemeden istenebilir. Özellikle; a) Eşit işlem ilkesine aykırı olan, b) Anonim şirketin temel yapısına uymayan veya sermayenin korunması ilkesini gözetmeyen, c) Pay sahiplerinin, özellikle vazgeçilmez nitelikteki haklarını ihlal eden veya bunların kullanılmalarını kısıtlayan ya da güçleştiren, d) Diğer organların devredilemez yetkilerine giren ve bu yetkilerin devrine ilişkin, kararlar batıldır.” hükmünü amirdir.
6102 sayılı TTK’nun Çağrının Şekli, Genel Olarak başlıklı 414. maddesi; “(1) Genel kurul toplantıya, esas sözleşmede gösterilen şekilde, şirketin internet sitesinde ve Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde yayımlanan ilanla çağrılır. Bu çağrı, ilan ve toplantı günleri hariç olmak üzere, toplantı tarihinden en az iki hafta önce yapılır. Pay defterinde yazılı pay sahipleriyle önceden şirkete pay senedi veya pay sahipliğini ispatlayıcı belge vererek adreslerini bildiren pay sahiplerine, toplantı günü ile gündem ve ilanın çıktığı veya çıkacağı gazeteler, iadeli taahhütlü mektupla bildirilir. (2) Sermaye Piyasası Kanununun 11 inci maddesinin altıncı fıkrası hükmü saklıdır.” hükmünü amirdir.
6102 sayılı TTK’nun Toplantının Yapılması, Toplantının Ertelenmesi başlıklı 420. maddesi; “(1) Finansal tabloların müzakeresi ve buna bağlı konular, sermayenin onda birine, halka açık şirketlerde yirmide birine sahip pay sahiplerinin istemi üzerine, genel kurulun bir karar almasına gerek olmaksızın, toplantı başkanının kararıyla bir ay sonraya bırakılır. Erteleme, 414 üncü maddenin birinci fıkrasında yazılı olduğu şekilde pay sahiplerine ilanla bildirilir ve internet sitesinde yayımlanır. İzleyen toplantı için genel kurul kanunda öngörülen usule uyularak toplantıya çağrılır. (2) Azlığın istemiyle bir defa ertelendikten sonra finansal tabloların müzakeresinin tekrar geri bırakılmasının istenebilmesi, finansal tabloların itiraza uğrayan ve tutanağa geçmiş bulunan noktaları hakkında, ilgililer tarafından, dürüst hesap verme ölçüsü ilkeleri uyarınca cevap verilmemiş olması şarttır.” hükmünü amirdir.
6102 sayılı TTK’nun Toplantının Yapılması, Esas Sözleşme Değişikliklerinde Toplantı ve Karar Nisapları
başlıklı 421. maddesi; “(1) Kanunda veya esas sözleşmede aksine hüküm bulunmadığı takdirde, esas sözleşmeyi değiştiren kararlar, şirket sermayesinin en az yarısının temsil edildiği genel kurulda, toplantıda mevcut bulunan oyların çoğunluğu ile alınır. İlk toplantıda öngörülen toplantı nisabı elde edilemediği takdirde, en geç bir ay içinde ikinci bir toplantı yapılabilir. İkinci toplantı için toplantı nisabı, şirket sermayesinin en az üçte birinin toplantıda temsil edilmesidir. Bu fıkrada öngörülen nisapları düşüren veya nispî çoğunluğu öngören esas sözleşme hükümleri geçersizdir. (2) Aşağıdaki esas sözleşme değişikliği kararları, sermayenin tümünü oluşturan payların sahiplerinin veya temsilcilerinin oybirliğiyle alınır: a) Bilanço zararlarının kapatılması için yükümlülük ve ikincil yükümlülük koyan kararlar. b) Şirketin merkezinin yurt dışına taşınmasına ilişkin kararlar. (3) Aşağıdaki esas sözleşme değişikliği kararları, sermayenin en az yüzde yetmişbeşini oluşturan payların sahiplerinin veya temsilcilerinin olumlu oylarıyla alınır: a) Şirketin işletme konusunun tamamen değiştirilmesi. b) İmtiyazlı pay oluşturulması. c) Nama yazılı payların devrinin sınırlandırılması. (4) İkinci ve üçüncü fıkralarda öngörülen nisaplara ilk toplantıda ulaşılamadığı takdirde izleyen toplantılarda da aynı nisap aranır. (5) Pay senetleri menkul kıymet borsalarında işlem gören şirketlerde, aşağıdaki konularda karar alınabilmesi için, yapılacak genel kurul toplantılarında, esas sözleşmelerinde aksine hüküm yoksa, 418 inci maddedeki toplantı nisabı uygulanır: a) Sermayenin artırılması ve kayıtlı sermaye tavanının yükseltilmesine ilişkin esas sözleşme değişiklikleri. b) Birleşmeye, bölünmeye ve tür değiştirmeye ilişkin kararlar. (6) İşletme konusunun tamamen değiştirilmesi veya imtiyazlı pay oluşturulmasına ilişkin genel kurul kararına olumsuz oy vermiş nama yazılı pay sahipleri, bu kararın Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde yayımlanmasından itibaren altı ay boyunca payların devredilebilirliği hakkındaki kısıtlamalarla bağlı değildirler.” hükmünü amirdir.
6102 sayılı TTK’nun Pay Sahibinin Temsili
, Genel Olarak başlıklı 427. maddesi; “(1) Katılma haklarını temsilci olarak kullanan kişi, temsil edilenin talimatına uyar. Talimata aykırılık, oyu geçersiz kılmaz. Temsil edilenin temsilciye karşı hakları saklıdır. (2) Hamiline yazılı pay senedini, rehin, hapis hakkı, saklama sözleşmesi veya kullanım ödüncü sözleşmesi ve benzeri sözleşmeler sebebiyle elde bulunduran kimse, pay sahipliği haklarını, ancak pay sahibi tarafından özel bir yazılı belge ile yetkilendirilmişse kullanabilir. ” hükmünü amirdir.
6102 sayılı TTK’nun Genel Kurul Kararlarının İptali
, İptal Sebepleri başlıklı 445. maddesi; “(1) 446 ncı maddede belirtilen kişiler, kanun veya esas sözleşme hükümlerine ve özellikle dürüstlük kuralına aykırı olan genel kurul kararları aleyhine, karar tarihinden itibaren üç ay içinde, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinde iptal davası açabilirler.” hükmünü amirdir.
6102 sayılı TTK’nun Genel Kurul Kararlarının İptali
, İptal Davası Açabilecek Kişiler
başlıklı 446. maddesi; “- (1) a) Toplantıda hazır bulunup da karara olumsuz oy veren ve bu muhalefetini tutanağa geçirten, b) Toplantıda hazır bulunsun veya bulunmasın, olumsuz oy kullanmış olsun ya da olmasın; çağrının usulüne göre yapılmadığını, gündemin gereği gibi ilan edilmediğini, genel kurula katılma yetkisi bulunmayan kişilerin veya temsilcilerinin toplantıya katılıp oy kullandıklarını, genel kurula katılmasına ve oy kullanmasına haksız olarak izin verilmediğini ve yukarıda sayılan aykırılıkların genel kurul kararının alınmasında etkili olduğunu ileri süren pay sahipleri, c) Yönetim kurulu, d) Kararların yerine getirilmesi, kişisel sorumluluğuna sebep olacaksa yönetim kurulu üyelerinden her biri, iptal davası açabilir” hükmünü amirdir.
6102 sayılı TTK’nun Butlan başlıklı 447. maddesi; “- (1) Genel kurulun, özellikle; a) Pay sahibinin, genel kurula katılma, asgari oy, dava ve kanundan kaynaklanan vazgeçilemez nitelikteki haklarını sınırlandıran veya ortadan kaldıran, b) Pay sahibinin bilgi alma, inceleme ve denetleme haklarını, kanunen izin verilen ölçü dışında sınırlandıran, c) Anonim şirketin temel yapısını bozan veya sermayenin korunması hükümlerine aykırı olan, kararları batıldır” hükmünü amirdir.
Mahkememizce yapılan yargılama ve değerlendirmede; davacı vekili tarafından davalı şirket aleyhine açılan bu davada genel kurul toplantısının 11.05.2020 tarihinde yapılmasına dair 16.04.2020 tarih ve 5 nolu yönetim kurulu kararının ve 11.05.2020 tarihinde yapılan davalı şirketin 2019 yılı olağan genel kurul toplantısında (bu genel kurulun mesnedi olan 18.03.2020 tarihinde yapılan ertelemeye ilişkin genel toplantısında alınan kararlar dahil olmak üzere) TTK 447. maddesi gereğince yokluğunun – kesin hükümsüzlüğünün tespiti ile, davalı şirketin 11.05.2020 tarihinde yapılan 2019 yılı olağan genel kurul toplantısında alınan kararların (genel kurulun mesnedi olan 18.03.2020 tarihinde yapılan ertelemeye ilişkin genel toplantısında alınan kararlar dahil olmak üzere) TTK 445. maddesi gereğince iptali talep edilmiş olup, davacı vekilinin tüm itiraz ve talepleri dosyada toplanan tüm deliller, alınan bilirkişi heyet raporu ve TTK hükümleri nazara alınarak şu şekilde değerlendirilmiştir:
Davacı vekilince bu davada öncelikle müvekkilinin 65 yaş üstü olmasına ve itirazlarına rağmen, Covid-19’un yoğun olduğu ve sokağa çıkma yasağının bulunuğu 11.05.2020 tarihinde davalı şirketin 2019 yılı olağan genel kurul toplantısı yapılmak suretiyle davacının ve toplantıya katılamayan diğer pay sahiplerinin toplantıya katılma haklarının ihlal edilmek suretiyle genel kurulun 11.05.2020 tarihinde yapılmasına ilişkin 16.04.2020 tarihli … nolu yönetim kurulu kararının TTK 391/1-e maddeleri gereğince batıl olduğu ve batıl olan yönetim kurulu kararı doğrultusunda yapılan genel kurul toplantısında alınan kararlarında batıl ve geçersiz olduğu ileri sürülmüştür.
TTK’nun 409. maddesi gereğince anonim şirketler her faaliyet döneminin sonundan itibaren 3 ay içinde olağan genel kurul kurulunu toplaması gerekir. Gerektiği takdirde genel kurul olağanüstü toplantıya da çağrılabilir. TTK’nun 410. maddesine göre genel kurulu yönetim kurulu toplantıya çağırır. Davalı şirketin yönetim kurulunun bu kanuni çerçevede davalı şirketin 2019 yılı olağan genel kurul toplantısını 3 aylık süre içinde 18.03.2020 tarihinde yapmasının kanuna uygun olduğu açıktır. Bu toplantıda davacı vekilinin talebi üzerine olağan genel kurul toplantısının 18.04.2020 tarihine ertelendiği, sonra da davalı şirket yönetim kurulunun 16.04.2020 tarih ve 5 nolu yönetim kurulu kararı ile İçişleri Bakanlığının 16.04.2020 tarihli genelgesine istinaden 18.04.2020 tarihinde sokağa çıkma yasağı ilan edildiğinden olağan genel kurul toplantısının 11.05.2020 tarihinde yapılmasına karar verildiği, söz konusu kararda ayrıca tadil metni daha önce gönderildiği için tekrar gönderilmesine yer olmadığına karar verildiği anlaşılmıştır.
Ticaret Bakanlığı İç Ticaret Genel Müdürlüğünün 20.03.2020 tarih ve … sayılı yazıları ile anonim şirketlerde yönetim kurullarına söz konusu tarihten önce çağrılmış genel kurul toplantılarını ileri bir tarihte yapılmak üzere erteleme ve elektronik ortamda toplantı yapma imkanı getirmiş ve yine 19.03.2020 tarihli … sayılı Cumhurbaşkanlığı Genelgesi ile bilimsel, kültürel, sanatsal ve benzeri aktivitelerin nisan ayı sonuna kadar ertelenmesine karar verilmiş, İç İşleri Bakanlığının 16.03.2020 tarihli genelgesi ile sivil toplum kuruluşları toplantı ve faaliyetleri ertelenmiş, 7244 sayılı kanunun 2/1 maddesi gereğince kooperatif toplantılarının 31.07.2020 tarihine kadar ertelenmesine dair düzenleme yapılmış ise de; anonim şirketlerle ilgili bu hususlarda herhangi bir yasak söz konusu olmadığından davalı şirketin olağan genel kurul toplantısının 11.05.2020 tarihine ertelenmesine ilişkin 16.04.2020 tarihli yönetim kurulu kararı ve bu doğrultuda 11.05.2020 tarihinde olağan genel kurul toplantısı yapılmasında herhangi kanuni engel ve usulsüzlük ile hak ihlali bulunmadığı kanaatine varılmıştır. Ayrıca davacı 65 yaş üstü olmasından dolayı sokağa çıkma yasağı yaş grubunda bulunduğu ileri sürülerek, sokağa çıkma yasağının bulunduğu dönemde genel kurul toplantısı yapılmasının davacının yönetimi etkileme hakkını ihlal edildiği ileri sürülmüş ise de; 65 yaş üstü kronik rahatsızlığı bulunan davacının toplantıda kendini daha önce yaptığı gibi bir vekille temsil etme imkanı olduğundan bu iddialarda mahkememizce kabul görülmemiştir.
Davacı vekilince 11.05.2020 tarihli olağan genel kurul toplantısı ve bu toplantının mesnedi olan 18.03.2020 tarihli genel kurul toplantıları yapılırken TTK 414.maddesine uygun olarak ilanlar ve tebligatlar yapılmadığı, müvekkiline tadilat metinlerinin tebliğ edilmediği, genel kurul toplantısından önce finansal tabloların, konsolide finansal tabloların, yıllık faaliyet raporlarının, denetim raporlarının ve yönetim kar dağıtım önerisinin inceleneceği adresinin yerinin ortaklara bildirim ve tebliğinin yapılmadığı, 18.03.2020 tarihli genel kurulun ertelenmesine ilişkin kararın pay sahiplerine ilanla bildirilmediği, şirketin internet sitesinde yayınlanmadığı ileri sürülerek, bu sebeple yokluk ile malul olduğu iddia edilmiş ise de; 11.05.2020 tarihli genel kurul toplantısına davacı ortak asaleten ve vekaleten katılmamış olmasına rağmen Hazirun cetvellerine göre; davalı şirketin pay sayısının 2400 olduğu, 1320 adet pay payın asaleten, 360 adet payın ise vekaleten olmak üzere genel kurul toplantısında 1680 payın sahiplerince temsil edildiği, 2019 yılı finansal tabloların ve yıllık faaliyet raporlarının oy birliği ile onaylandığı, ilk çağrının 28.02.2020 tarihli Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde yayınlandığı, bu çağrı metninde yönetim kurulunun … , … nolu kararların görüşülmesine yer verildiği, 24.03.2020 tarihli ilanda da ise söz konusu esas sözleşme değişikliğinin eski ve tadil edilip yeni şeklinin bulunduğu, 22.06.2020 tarihli Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde genel kurul çağrısının da yapıldığı, 11.05.2020 tarihli ertelenen genel kurul toplantısı 18.03.2020 tarihli genel kurul toplantısının devamı niteliğinde olduğundan 11.05.2020 tarihli genel kurul toplantısına ilişkin gündem maddelerinin yeniden yayınlanmamasının genel kurul kararlarının geçerlilik koşullarını etkileyemeyeceği kanaatine varılmıştır. Ayrıca anonim şirketlerde çağrıda usulsüzlük ve eksiklikler genel kurulun yokluğu değil, iptal edilebilirliği sonucunu doğuracağından, davacı tarafın yokluk iddiası ile ilgili itiraz ve taleplerin reddine karar vermek gerekmiştir. TTK 445 ve 446 maddeleri gereğince genel kurul toplantısında alınan kararların iptal koşulları değerlendirilirken “etki kuralı”nın nazara alınması zorunlu olup; bu kurala göre pay sahipleri tarafından ileri sürülecek usulsüzlük ve aykırılık halinin genel kurul kararlarının alınmasına etkili olması gerekir. Davamıza konu genel kurulda karar alınırken 2400 paydan 1680 oyun temsil edilmesi ve kararların oy birliği ile alınması karşısında çağrı usulündeki eksiklik ve usulsüzlüklerin kararların sonucuna etki etmeyeceği kanaatine varılmıştır.
Davaya konu genel kurul toplantısında, esas sözleşmede yer alan ticaret merkezi ve ünvan değişikliğine ilişkin alınan kararlar yönünden %50 toplantı nisabı ve salt çoğunluk arandığından, davacının toplantıya katılmamış olması kararların sıhhatini etkilemeyecektir.
Her ne kadar davaya konu genel kurulda davalı şirketin iştigal alanının tamamen değiştirilmesine ilişkin sermayenin %75’inin temsil eden pay sahibinin olumlu oyu olmadığından davaya konu genel kurulun yokluğunun tespiti ve iptali talep edilmiş ise de; mahkememizce davalı şirketin faaliyet alanına sadece inovasyon konusunun eklenmesinin şirketin TTK 421. maddesinde belirtilen faaliyet alanını tamamen değiştirmediği, sadece faaliyet alanının ilave olarak genişlettiği kanaatine varıldığından, %75 pay sahibinin olumlu oy nisabı aranmayacağı düşüncesiyle bu itiraz ve taleplerin de reddine karar vermek gerekmiştir.
Davacı vekilince davalı şirket yönetim kurulu başkanı …’nin davalı şirketi kötü yönettiği davalı şirketin finansal tabloların gerçeği yansıtmadığı ileri sürülmüş ise de; SMMM bilirkişisinin yaptığı inceleme ve tespitlerine göre; davalı şirketin faaliyet raporları ve finansal tablolarının mali tablolarla uyumlu olduğu ve Muhasebe Sistemi Uygulama Tebliği (MSUGT)’ne uygun olarak düzenlendiği anlaşılmıştır.
Yukarıda açıklanan gerekçelerle davalı şirketin 11.05.2020 tarihli olağan genel kurul toplantısında alınan kararların ve bu toplantının mesnedi ve bağlantısı olduğu 18.03.2020 tarihli genel kurul da alınan karalar ile genel kurul toplantısının ertelenmesine ilişkin 16.04.2020 tarihli … nolu yönetim kurulu kararlarının TTK 447, 445 ve 446 maddeleri gereğince yokluk ve iptal koşullarının bulunmadığı kanaatine varıldığından davacı vekilinin tüm taleplerinin ayrı ayrı reddine dair aşağıdaki hükmün kurulmasına karar vermek gerekmiştir.
-{HÜKÜM:}- Yukarıda gerekçesi açıklanan nedenlerle;
DAVACININ DAVASININ VE TÜM TALEPLERİNİN AYRI AYRI REDDİNE.
Alınması gereken 80,70 TL karar ve ilam harcına karşılık peşin alınan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 26,30 TL harcın davacıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına.
Davacının yaptığı tüm yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına.
Davalının yaptığı herhangi bir yargılama gideri olmadığından bu konuda bir karar verilmesine yer olmadığına.
Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince reddedilen miktara göre takdir ve hesaplanmış olan 5.100,00 TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine.
İşbu hükümden sonra gerekli olan karar tebliğ giderinin davacı tarafından karşılanmasına ve hükümden sonraki bu masrafların davacının kendi üzerinde bırakılmasına.
HMK nun 323–333. maddeleri gereğince hükmün verilmesinden kesinleşmesine kadar olan dönemde tarafların sorumlu olduğu yargılama giderleri de ödendikten sonra varsa tarafların yatırdığı avanstan artanının karar kesinleştiğinde taraflara iadesine.
İşbu gerekçeli kararın 30/06/2022 tarihinde yazıldığına.
Dair gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere yapılan duruşma sonunda oy birliği ile verilen karar taraf vekillerinin yüzüne karşı açıkça okunup usulen anlatıldı. 15/06/2022

Başkan … Üye … Üye … Katip …