Emsal Mahkeme Kararı Konya 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/23 E. 2022/535 K. 27.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA . ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: … Esas – …
T.C.
KONYA
. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR
ESAS NO :
KARAR NO :

HAKİM :
KATİP :

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVA İHBAR OLUNAN :
VEKİLİ :
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ :
KARAR TARİHİ :
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH :
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
(I) TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesi ile özetle; Müvekkili davacı … 04.01.2009 günü Kızı-eşi ve torunu ile birlikte Anadolu Mavi Treni ile yolcu sıfatı ile seyahat etmek üzere trene binerken meydana gelen kazada Sağ ayağının tren tekeri altında kalması ve dizden altının kesilmesi neticesinde Sağlık Bakanlığı Konya Numune Hastahanesi 04.08.2009 tarih ve … sayılı özürlü Sağlık Kurulu Raporuna Göre % 52 oranında tam vücut kaybına uğradığını, olayın akabinde müvekkili tarafından davalı aleyhine Konya . İdare Mahkemesinde 30.06.2010 tarihinde 68.500,00 TL lik … E … K sayılı tam yargı davası açılmış, dava uzun bir yargı sürecinden sonra Danıştay . Dairesinin … E- … K sayılı ilamı ile TCCD’nin Kamu İktisadi kuruluşu olduğu, bu nedenle özel Hukuk hükümlerine tabi olduğu, Yolcu olan davacı tarafı ile davalı tarafı aralarında bilet alma ile başlayan taşıma sözleşmesi kurulduğu, bu nedenle Adli yargının görevli olduğu gerekçesi ile bozulmuş ve bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama neticesinde Konya . İdare Mahkemesince dava adli yargının görevine girmesi nedeniyle 25.10.2019 gün … E-… K sayılı ilam ile görevden ret edilmiş ve müvekkiline 23.11.2019, davalıya ise 26.11.2019 günü tebliğ edilerek temyiz edilmeyerek kesinleştiğini, bu nedenlerle fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 8.500,00 TL gelir kaybından kaynaklı maddi ve 60.000,00 TL manevi zararlarının tespit masrafları ve 04.01.2009 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak taraflarına verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … İşletme vekilinin cevap dilekçesinde özetle; Olayla ilgili olarak hazırlanan tahkikat raporu ve soruşturma dosyasını dilekçemiz ekinde sunduklarını, sorumluluk bakımından İşletme Nizamnamesinin 1. fasıl 19. maddesine aykırı bir şekilde “ tren daha durmadan vagonlardan inmek yada binmek, makinalara ve demiryolu hattına yaklaşmak “ yasak olmasına rağmen treni temin eden makinaya yaklaşarak olayın meydana gelmesinde kendi hatalı ve kusurlu hareketleri ile kendisinin sebebiyet verdiği ve olayın meydana gelmesinde %100 kusurlu olduğu görüş ve kanaatine varıldığını, olayın meydana gelmesinde kuruluş personelinin herhangi ihmal ve kusurlarının bulunmadığını, … İşletme Nizamnamesinin 1. fasıl 19. maddesine aykırı hareket ederek, henüz tren daha durmadan davacının sabırsız ve aceleci davranışları, yasak olmasına rağmen üst geçitin ayakları arasından geçmek istemesi neticesinde ayağının kaymasıyla hareket halindeki trenin fren silindirlerine çarpması nedeniyle meydana gelmiştir. “Hiç kimse kendi kusuruyla kendi aleyhine meydana getirmiş olduğu bir zararın tazminine bir başkasına yükleyemez.” ilkesi genel hukuk prensibi olduğunu, bu nedenlerle haksız ve mesnetsiz olarak açılan davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına, karar verilmesini talep etmiştir.
İhbar Olunan Davalı … Taşımacılık A.Ş. Genel Müdürlüğü vekilinin cevap dilekçesinde özetle; Davacı emekli olmakla birlikte olay tarihinde başka işlerde de çalıştığını iddia ettiğini, ancak bu durumun kabulünün mümkün olmadığını, emekli olduğunun kabulü ile SGK kayıtlarının da incelenerek buna göre hesaplama yapılmasının gerektiğini, bu nedenlerle birlikte davanın hasmı … İşletmesi Genel Müdürlüğü olup dava konusu kazada davacının %100 kusurlu olması ve … İşletmesi Genel Müdürlüğünün bir kusurunun bulunmaması sebebiyle davanın reddi ile dava konusu kazada davacının %100 kusuru bulunması sebbeiyle davanın reddine, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davacı üzerine bırakılmasına, karar verilmesini talep etmiştir.
(II) YARGILAMADA TOPLANAN DELİLLER:
Ereğli (Konya) . Asliye Ceza Mahkemesinin … Esas, … Karar sayılı dosyası Uyap sistemi üzerinden dosya arasına alınmıştır.
Konya . İdare Mahkemesi Başkanlığının 07/04/2020 tarihli yazısı ile … esas sayılı dosyası UYAP sistemi üzerinden dosya arasına alınmıştır.
T.C Devlet Demiryolları İşletmesi Genel Müdürlüğünün 26/02/2020 tarihli yazısı ile davaya konu idari tahkikat dosyası gönderilmiştir.
Adli Tıp Kurumu Ankara Adli Tıp Grup Başkanlığı Trafik ihtisas Dairesinin 22/09/2021 tarihli raporunda özetle; Davacının tren durmadan trene binmek istemesi durumunda ; Davacı … ’ün %75 (yüzde yetmiş beş) oranında birinci derecede kusurlu davrandığı, trenin işletilmesinden sorumlu idarenin %25 (yüzde yirmi beş) oranında ikinci derecede kusurlu rol oynadığı, davacının trene binmekte olduğu sırada trenin tekrar hareket etmesi durumunda ; trenin işletilmesinden sorumlu idarenin %100 (yüzde yüz) oranında kusurlu davrandığı, davacı … ’e kusur yüklenmesinin mümkün olamayacağı görüş ve kanaatini bildirmiştir.
İş Güvenliği Uzmanı … mahkememize sunduğu 01/02/2021 tarihli bilirkişi raporunda özetle; Davacı …’ün yaralanmasına sebep olan olayın 2 durumlu olarak değerlendirilmesi ve mahkemenizin takdirine bırakılmasının uygun olacağı, birinci duruma göre, Davalı Kurumun Savunmaları Yönünden Değerlendirme başlıklı kısımda açıklanan olayların değerlendirilmesinde; olayın bu şekilde cereyan ettiği durumda, davacının hareket halindeki trenin önünden, yer kapmak amacıyla, ( dosya kapsamında trenin durduktan sonra kapı kilitlerinin açıldığı, yolcuların kolu çevirmeleri ile kapıların açılabildiği, treni kullanan yolcuların bu durumu bilmelerinin mümkün olduğu, dolayısıyla trenin sol tarafından da binilebileceği) aceleci ve tedbirsiz olarak, çok tehlikeli bir bölgeye girmek suretiyle olayın vuku bulmasında kusurlu olduğu, davacının girmiş olduğu 3. ve 4. demiryolu ara boşluğun 3.5 metre olduğu, bulunduğu alanda görgü tanıkları ifadeleri ile yaya geçidi ayağının da bulunduğu, yaya geçidi ile çarpma noktasının yatay mesafesinin 2 metre olduğu da dikkate alındığında, girmiş olduğu alanın çok yüksek risk taşıdığı, bu durumlarda dikkate alındığında davacı … kusurlu olduğu, Olayın bu şekilde olduğu kabulüyle, davalı … kurumunun yolcu güvenliği açısından tehlikeli alana yolcuların geçişine müsaade ettiğinden, bu alana yolcu girmesini engellemediğinden dolayı kusurlu olduğu, ikinci duruma göre davacının herhangi bir kusurunun olmayacağı, davalı kurumun yolcu güvenliği açısından hiç bir tedbir almadan karlı ve buzlu havada , ulaşımı uygun olmayan yolcu peronunda, (1 metre eninde ve çakıllı alana 45 cm yükseklikte bulunan peron ) trene binmek üzere olan yolcuyu dikkate almadan treni hareket ettirerek yaralanmasına sebebiyet verdiğinden kusurlu olacağı görüş ve kanaatini bildirmiştir.
İş Güvenliği Uzmanı … mahkememize sunduğu 31/05/2021 tarihli bilirkişi EK raporunda özetle; Davacının hareket halindeki trenin önünden, yer kapmak amacıyla, ( dosya kapsamında trenin durduktan sonra kapı kilitlerinin açıldığı, yolcuların kolu çevirmeleri ile kapıların açılabildiği, treni kullanan yolcuların bu durumu bilmelerinin mümkün olduğu, dolayısıyla trenin sol tarafından da binilebileceği )aceleci ve tedbirsiz olarak, çok tehlikeli bir bölgeye girmek suretiyle olayın vuku bulmasında kusurlu olduğu, davacının girmiş olduğu 3. ve 4. demiryolu ara boşluğun 3.5 metre olduğu, bulunduğu alanda görgü tanıkları ifadeleri ile yaya geçidi ayağının da bulunduğu, yaya geçidi ile çarpma noktasının yatay mesafesinin 2 metre olduğu da dikkate alındığında, girmiş olduğu alanın çok yüksek risk taşıdığı, bu durumlarda dikkate alındığında davacı … kusurlu olduğu, Olayın bu şekilde olduğunun dosyaya sunulan belge ile sabit olduğu davalı … kurumunun yolcu güvenliği açısından tehlikeli alana yolcuların geçişine müsaade ettiğinden, bu alana yolcu girmesini engellemediğinden dolayı kusurlu olduğu görüş ve kanaatini bildirmiştir.
Aktüerya Hesaplama Bilirkişi Av. … mahkememize sunduğu 27/04/2022 tarihli raporunda özetle; Pmf 1931 Yaşam Tablosuna göre yapılan hesaplamada: Davacının tren durmadan trene binmek istemesi durumunda a)Davacı …’ün %75 Oranında kusurlu olduğu, b)Tren işletmesinin %25 oranında kusurlu olduğu, Davacı için geçici maluliyet( iş göremezlik) tazminatı olarak 1.223,50TL, davacı için kalıcı maluliyet( iş göremezlik) tazminatı olarak 59.625,16TL olmak üzere toplam 60.848,66TL tazminat hesaplandığını, b)Davacının trene binmekte olduğu sırada trenin tekrar hareket etmesi durumunda a)Davacı …’ün kusursuz olduğu, b)Tren işletmesinin %100 oranında kusurlu olduğu, davacı için geçici maluliyet( iş göremezlik) tazminatı olarak 4.894,01TL, davacı için kalıcı maluliyet( iş göremezlik) tazminatı olarak 238.500,66TL olmak üzere toplam 243.394,67 TL tazminat hesaplanmadığını, Trh2010 Yaşam Tablosuna göre yapılan hesaplamada: a)Davacının tren durmadan trene binmek istemesi durumunda, a)Davacı …’ün %75 Oranında kusurlu olduğu, b)Tren işletmesinin %25 oranında kusurlu olduğu, davacı için geçici maluliyet( iş göremezlik) tazminatı olarak 1.223,50TL, davacı için kalıcı maluliyet( iş göremezlik) tazminatı olarak 80.380,78TL olmak üzere toplam 81.604,28TL tazminat hesaplandığını, davacının trene binmekte olduğu sırada trenin tekrar hareket etmesi durumunda a)Davacı …’ün kusursuz olduğu, b)Tren işletmesinin %100 oranında kusurlu olduğu, davacı için geçici maluliyet( iş göremezlik) tazminatı olarak 4.894,01TL, davacı için kalıcı maluliyet( iş göremezlik) tazminatı olarak 321.629,11TL olmak üzere toplam 326.523,12TL tazminat olduğu görüş ve kanaatini bildirmiştir.
Selçuk Üniversitesi Meram Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığınca 24/12/2021 tarihli raporunda; Davacı …’ün 04/01/2009 tarihinde Anadolu Mavi Treni ile yolcu sıfatıyla seyahat etmek üzere trene binerken meydana gelen kazada sağ ayağının tren tekeri altında kalması neticesinde yaralandığı, 16/12/2021 tarihinde yapılan muayenelerinde şahsın … doğumlu olup, yaklaşık 12 yıl önce trene binmek istediği esnada tren harekete geçince düştüğünü ve sağ bacağından yaralandığını, ameliyat edildiğini ve sağ bacağının kesildiğini, yaklaşık 3 ay hastanede yattığını, taburcu olduktan sonra 1 ay boyunca gün aşarı kontrollere gidip geldiğini, kaza tarihinde emlakçının yanında işçi olarak çalıştığını beyan eden şahsın sağ bacağının diz kapağı 8 cm altı hizasından güdük tarzında ampute olduğu, güdük alt kısmında 9*1 cm tamamen iyileşmiş yara izi olduğu, güdük uç kısmına takılan plastik diz protezi olduğu ve baston kullanarak ambüle olduğu, çekilen grafilerin incelenmesinde sağ alt ekstremitenin tibia ve fibulanın proksimalinden ampüte edilmiş olduğu, şahsın meslek grup numarası düz işçi) olduğu anlaşılmakla; meslek grup numarası bildirilmemekle Grup 1 (düz işçi) kabul olunarak, 11.10.2008 tarih ve 27021 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan Çalışma Gücü Ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği göre; kişide meydana gelen arızanın % 56 (yüzdeellialtınoktasıfır) oranında kalıcı sakatlık (sürekli iş göremezlik) niteliğinde olduğu, alt ekstremite diz altı ampütasyonu arızasının emsallerine göre iyileşme süresinin 9 (dokuz) aya kadar uzayabileceğini, kişinin bu süre zarfında mesleğini icra edemeyeceğini, bu sürenin geçici iş göremezlik süresi olduğu görüş ve kanaatini bildirmiştir.
(III) DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Davada uyuşmazlık, davacının trafik kazası nedeniyle davacının talep ettiği sürekli iş göremezlik ve manevi tazminat zararı oluşup oluşmadığı, tazmininin gerekip gerekmediği hususuna ilişkindir.
Mahkememizce kusur ön sorun değerlendirmesinde; Ankara Trafik İhtisas Dairesinden alınan raporuna göre kazanın meydana gelmesinde davacının tren durmadan trene binmek istemesi durumunda; % 75 oranında birinci derecede kusurlu davrandığı, trenin işletilmesinden sorumlu idarenin % 25 oranında ikinci derecede kusurlu olduğu, davacının trene binmekte olduğu sırada trenin tekrar hareket etmesi durumunda; trenin işletilmesinden sorumlu idarenin % 100 oranında kusurlu olduğunun belirlendiği, İş Güvenliği Uzmanı … sunduğu raporda, davacının hareket halindeki trenin önünden, yer kapmak amacıyla, ( dosya kapsamında trenin durduktan sonra kapı kilitlerinin açıldığı, yolcuların kolu çevirmeleri ile kapıların açılabildiği, treni kullanan yolcuların bu durumu bilmelerinin mümkün olduğu, dolayısıyla trenin sol tarafından da binilebileceği) aceleci ve tedbirsiz olarak, çok tehlikeli bir bölgeye girmek suretiyle olayın vuku bulmasında kusurlu olduğu, davacının girmiş olduğu 3. ve 4. demiryolu ara boşluğun 3.5 metre olduğu, bulunduğu alanda görgü tanıkları ifadeleri ile yaya geçidi ayağının da bulunduğu, yaya geçidi ile çarpma noktasının yatay mesafesinin 2 metre olduğu da dikkate alındığında, girmiş olduğu alanın çok yüksek risk taşıdığı, bu durumlarda dikkate alındığında davacı … kusurlu olduğu, olayın bu şekilde olduğu kabulüyle, davalı … kurumunun yolcu güvenliği açısından tehlikeli alana yolcuların geçişine müsaade ettiğinden, bu alana yolcu girmesini engellemediğinden dolayı kusurlu olduğu, ikinci duruma göre davacının herhangi bir kusurunun olmayacağı, davalı kurumun yolcu güvenliği açısından hiç bir tedbir almadan karlı ve buzlu havada , ulaşımı uygun olmayan yolcu peronunda, (1 metre eninde ve çakıllı alana 45 cm yükseklikte bulunan peron ) trene binmek üzere olan yolcuyu dikkate almadan treni hareket ettirerek yaralanmasına sebebiyet verdiğinden kusurlu olacağı görüşleri birlikte değerlendirildiğinde;
Sosyal devlet ilkesinin gelişmesiyle birlikte, idarenin faaliyet alanı ve yaptığı kamusal hizmetler, gerek nitelik, gerekse sayı olarak çoğalmış ve bunun sonucunda, bireylerin bu faaliyetlerden zarar görme ihtimali de artmıştır. Bu nedenle, “herkes neden olduğu zararları gidermek zorundadır” şeklinde ifade edilen sorumluluk ilkesinin, idare hukuku alanında medeni hukuka kıyasla daha fazla bir öneme sahip olduğu ve daha geniş bir uygulama alanı bulduğu söylenebilir (… , 1996: 25). İdarenin kusurlu sorumluluğu (hizmet kusuru) ve idarenin kusursuz sorumluluğu ilkeleri değerlendirildiğinde; İdarenin kara, deniz, hava ve demiryolu taşıtlarının yol açtığı zararlardan dolayı idarenin risk esasına göre kusursuz sorumluluğu olduğu kabul edilmektedir. Çünkü, otomobil, tren, gemi ve uçak gibi taşıtların kullanımında her zaman yüksek risk vardır. Bu araçların kullanımından dolayı idarenin personeli, bu araçlardan yararlanan vatandaşlar ve bu araçlara göre yabancı durumunda olan üçüncü kişiler her zaman zarara uğrayabilir. İdarenin bir taşıtının kaza yapması sonucu meydana gelen zararlardan idarenin sorumlu tutulabilmesi için kusurunun aranması çoğunlukla idarenin sorumluluktan kurtulmasına yol açar. Çünkü, bu araçların kullanılmasında yüksek risk vardır. Ortaya çıkan zararın sebebinin tespit edilmesi de çoğunlukla güçtür. Bu nedenle, idarenin araçlarından ortaya çıkan zarardan idarenin, kusuru olmasa bile, risk ilkesi uyarınca sorumlu tutulması gerektiği kabul edilmektedir. Bu şekilde ortaya çıkan zararların kusurlu sorumluluk ilkesi çerçevesinde değerlendirilmesi durumunda, idare, olayda herhangi bir kusuru bulunmadığını kanıtlayarak zararı ödemekten kurtulabilir ki, bu durum da zararın sadece belirli kişilerin üzerinde kalmasına neden olur (… , 2003a:1087). Danıştay . Dairesi, 19.6.2001 gün, E:… , K… sayılı kararıyla; Doğubeyazıt ilçe merkezinde çıkan kavgaya müdahale eden polis panzerinin fren tertibatının arızalanması nedeniyle kaldırıma çıkıp bir kişiye çarparak ölümüne neden olması sonucu bu kişinin mirasçıları tarafından açılan davada, kusursuz sorumluluk ilkesi uyarınca davacıların zararının karşılanması gerektiğine hükmeden idare mahkemesi kararını hukuka uygun bularak onamıştır (… , … ve … , 2003:413)
Olayımızı değerledirdiğimizde ise; alınan kusur raporlarına göre davacının kusurunun olduğunun kabul edilmesi halinde bile ( davacının kusuru tren durmadan trene binmek istemesi, davacının hareket halindeki trenin önünden, yer kapmak amacıyla, aceleci ve tedbirsiz olarak, çok tehlikeli bir bölgeye girmesi ) idarenin davacının bu eylemlerini engelleyici önlemlerin alınmadığı (davalı … kurumunun yolcu güvenliği açısından tehlikeli alana yolcuların geçişine müsaade ettiği, bu alana yolcu girmesini engellemediği, davalı kurumun yolcu güvenliği açısından hiç bir tedbir almadan karlı ve buzlu havada, ulaşımı uygun olmayan yolcu peronunda, (1 metre eninde ve çakıllı alana 45 cm yükseklikte bulunan peron ) trene binmek üzere olan yolcuyu dikkate almadan treni hareket ettirerek yaralanmasına sebebiyet verdiği) bu nedenle mahkememizce davalı idarenin etkin güvenlik önlem ve tertibatlarının alınmadığı ve kazanın da bu nedenle gerçekleştiği kanaatine varılarak idarenin kusursuz sorumluluğu ilkesi gereği zararı karşılamakla yükümlüdür.
Maluliyete ait değerlendirmede, mahkememizce Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı bünyesinde rapor almıştır.
Davacı …’ün 04/01/2009 tarihinde Anadolu Mavi Treni ile yolcu sıfatıyla seyahat etmek üzere trene binerken meydana gelen kazada sağ ayağının tren tekeri altında kalması neticesinde yaralandığı, 16/12/2021 tarihinde yapılan muayenelerinde şahsın 15/12/1952 doğumlu olup, yaklaşık 12 yıl önce trene binmek istediği esnada tren harekete geçince düştüğünü ve sağ bacağından yaralandığını, ameliyat edildiğini ve sağ bacağının kesildiğini, yaklaşık 3 ay hastanede yattığını, taburcu olduktan sonra 1 ay boyunca gün aşarı kontrollere gidip geldiğini, kaza tarihinde emlakçının yanında işçi olarak çalıştığını beyan eden şahsın sağ bacağının diz kapağı 8 cm altı hizasından güdük tarzında ampute olduğu, güdük alt kısmında 9*1 cm tamamen iyileşmiş yara izi olduğu, güdük uç kısmına takılan plastik diz protezi olduğu ve baston kullanarak ambüle olduğu, çekilen grafilerin incelenmesinde sağ alt ekstremitenin tibia ve fibulanın proksimalinden ampüte edilmiş olduğu, şahsın meslek grup numarası düz işçi) olduğu anlaşılmakla; meslek grup numarası bildirilmemekle Grup 1 (düz işçi) kabul olunarak, 11.10.2008 tarih ve 27021 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan Çalışma Gücü Ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği göre; kişide meydana gelen arızanın % 56 (yüzdeellialtınoktasıfır) oranında kalıcı sakatlık (sürekli iş göremezlik) niteliğinde olduğu, alt ekstremite diz altı ampütasyonu arızasının emsallerine göre iyileşme süresinin 9 (dokuz) aya kadar uzayabileceğini, kişinin bu süre zarfında mesleğini icra edemeyeceğini, bu sürenin geçici iş göremezlik süresi olduğundan bahsedildiği belirtmiştir. Alınan raporun heyet tarafından düzenlenmiş olduğu, görevlilerin profesör ve konusunda uzman araştırma görevlisi hocalarının yer alması karşısında bu rapor kabul edilmiştir.
Aktüerya/hesap incelemesi bakımından, mahkememiz kaza tarihi dikkate alınarak PMF 1931- TRH 2010 yaşam tablosu üzerinden hasaplama yapılması amacıyla dosyayı aktüerya lisansı olan bilirkişiye tevdi etmiştir. Anılan raporun yöntemine uygun olduğu anlaşıldığından mahkememizce kabul görmüştür.
Davacının maddi tazminat talebi 8.500,00 TL olduğundan sürekli iş göremezlik tazminatı bakımından bu bedele hükmedilmiştir.
Davacının manevi tazminat taleplerinin incelenmesinde; Borçlar Kanunu’nun 56. maddesi hükmüne göre “Hâkim, bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verebilir. Ağır bedensel zarar veya ölüm hâlinde, zarar görenin veya ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verilebilir.” hükmü gereğince hakimin özel durumları göz önünde tutarak hükmedeceği manevi tazminat miktarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru gerçekleştirecek ve tazminata benzer bir fonksiyonu da olan özgün bir nitelik taşır. Manevi tazminat bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. Zarar görenin zenginleşmemesi, zarar sorumlusunun da fakirleşmemesi gerekmektedir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.06.1976 günlü ve … sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde de, takdir edilecek manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça belirtilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden, hakim bu konuda takdir hakkını kullanır iken, ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir. Zira kanunun takdir hakkı verdiği durumlarda hakimin, hukuk ve adalete uygun karar vereceği TMK m. 4 hükmünde açıkça belirtilmiştir.
Mahkememizce olayın oluş biçimi, tarafların sosyo-ekonomik durumları, davacının duyduğu elem, çektiği sıkıntı ve acılar ile davalı idarenin kusurunun / kusursuz sorumluluğunun yoğunluğu, davacının alınan malüliyet raporları, paranın alım gücünün yıllara göre düşmesi, manevi tazminatın ceza olmadığı gibi mamelek hukukuna ilişkin bir zararın karşılanması amacı da olmadığı, manevi tazminatın bir zenginleşme aracı olamayacağı, ancak davacının duyduğu acı ve elemi de bir nebze hafifletecek miktarda olması gerektiği için tamamen vicdani değerlendirme yapılarak; davacının manevi tazminat istemi yönünden aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
(IV) HÜKÜM SONUCU, YARGILAMA GİDERLERİ VE KANUN YOLU:
Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının fazlaya ilişkin hakları sakla kalmak kaydıyla; davasının KABULÜ ile;
A-) Davacının sürekli iş göremezlik süresinde uğradığı maddi zararı için 8.500,00 TL, ile
B-)60.000,00 TL manevi tazminatın 04.01.2009 kaza tarihinden işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
2-Alınması gereken 4.679,24 TL karar harcından peşin olarak alınan 292,03 TL harcın mahsubu ile bakiye 4.387,21‬ TL karar ve ilam harcının Harçlar Kanunun 31. Maddesi gereğince davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafından yatırılan 54,40 TL başvurma harcı, 7,80 vekalet harcı, 384,90 TL keşif harcı, 292,03 TL peşin harcın toplamı 739,13 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı kendisini bir vekille temsil ettirdiğinden,
a-) Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi 13/1. maddesi gereğince kabul edilen maddi tazminat nedeniyle karar tarihinde yürürlükte bulunan avukatlık ücret tarifesi gereğince; davacı için takdir edilen 8.500,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
b-) Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi 10/1. ve 13/1. maddeleri gereğince kabul edilen manevi tazminat nedeniyle karar tarihinde yürürlükte bulunan avukatlık ücret tarifesi gereğince; davacı için takdir edilen 9.600,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan yargılama gideri 1.350,00 TL bilirkişi ücreti, 723,00 TL İstanbul Adli Tıp ücreti, 906.90 TL Selçuk Üniversitesi Adli Tıp ücreti, 85,00 TL keşif yol ücreti, 743,55 TL posta tebligat gideri toplamı olan 3.808,45 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafça yatırılan ve dosyada bakiye kalan gider avansının HMK 333 m gereğince karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,
Dair, Davacının, davacı vekilinin ve ihbar olunan vekilinin yüzüne karşı, davalının yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 6100 sayılı HMK 345. Madde gereğince ( 2 ) iki hafta içerisinde, ilgili Konya Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi Başkanlığına sunulmak üzere mahkememize veya başka bir yer mahkemesine verilecek istinaf dilekçesi ile, istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 27/09/2022

Katip Hakim