Emsal Mahkeme Kararı Konya 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/186 E. 2022/247 K. 30.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA . ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: Esas –
-{YÜCE TÜRK MİLLETİ ADINA KARAR}-
T.C.
KONYA
. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO :
KARAR NO :

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVA : Elatmanın Önlenmesi (Satın Almaya Dayalı)
DAVA TARİHİ :
KARŞI DAVA : Haksız Müdahalenin Önlenmesi
K. DAVA TARİHİ :
KARAR TARİHİ :
{}Davacı/karşı davalı (anlatım kolaylığı için bundan sonra kısaca davacı denilecektir) vekilinin davalı/karşı davacı (anlatım kolaylığı için bundan sonra kısaca davalı denilecektir) aleyhine açtığı elatmanın önlenmesi davası ile davalı vekilinin harçlandırdığı cevap ve aynı zamanda haksız müdahalenin önlenmesi ile ilgili karşı dava dilekçesi de mahkememizin işbu aynı esas sırasına kaydedilmekle, mahkememizce yapılan aleni/açık yargılama sonunda;
-{HEYETİMİZCE GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:}-
Davacı vekili dava dilekçesi ile özetle; müvekkili şirketin … İli … İlçesi … Mahallesi … Ada, … Parsel numaralı taşınmazın 2030/2400 paya sahip maliki olduğunu, taşınmazın 370/2400 paya isabet eden kısmının ise dava dışı … Tic. A.Ş. adına kayıtlı olduğunu, müvekkiline ait arsa payı depolu dükkan ve market niteliğinde iken dava dışı şirkete ait arsa payının akaryakıt istasyonu niteliğinde olduğunu, sözü geçen dava dışı şirkete ait taşınmazda davalı şirketin … markası adı altında akaryakıt istasyonu işlettiğini, akaryakıt istasyonu faaliyetini sürdürürken müvekkilinin taşınmazında haksız kullanım yarattığını, davalı tarafın kullanım alanının dava dışı şirkete ait olan 557 metrekare olduğunu, davalının sözü geçen metrekarenin dışında çıkarak haksız işgal yarattığını, müvekkilinin davalı ile yaptığı görüşmelerin neticesiz kaldığından bahisle öncelikle sözü geçen taşınmazda keşif yapılarak davalının haksız kullanımının tespitine, müvekkilinin zararının sabitlenmesi açısından dava sonuna kadar yediemin sıfatıyla ihlale konu alanların müvekkiline teslimi yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesine, neticeden davalarının kabulü ile haksız müdahalenin önlenmesine, fazlaya ilişkin hakları saklı tutulmasına, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap ve karşı dava dilekçesi ile özetle; müvekkilinin 26/02/2013 tarihinde EPDK’ dan akaryakıt bayilik lisansını aldığını, belediyeden işyeri açma ve çalıştırma ruhsatını alıp imar planında akaryakıt istasyonu olan taşınmazda faaliyet gösterdiğini, önce kiracı olarak bulunduğu sözü geçen taşınmazda 26/11/2018 tarihinden itibaren mülk sahibi olarak faaliyetine devam ettiğini, taşınmaz kat irtifakı tapulu olduğundan ortak kullanım alanlarının bulunduğunu, kullanım bölümlerinin belediye vaziyet planı ve imar planı uyarınca belirlendiğini, imar planında akaryakıt istasyonu ve marketin yerlerinin belli olduğunu, taşınmaz sahiplerinin bu şartları kabul ederek sözü geçen taşınmazları satın aldıklarını, davacının market bölümünü kullanmakta olduğunu, geri kalan bölümlerin ise davacı ile müvekkili şirket tarafından ortak olarak kullanıldığını, burada bir haksız kullanım var ise bunun davacı tarafından yapıldığını, bu sebeple karşı dava taleplerini bulunduğunu, davacı tarafın 2007 yılından itibaren söz konusu taşınmazda hak sahibi olduğunu, bunca yıl bekledikten sonra işbu davanın açılması akıllara durgunluk verdiğini tüm bu nedenlerle hukuka aykırı açılan davanın reddine, davacının haksız müdahalesinin önlenmesine, fazlaya ilişkin haklarının saklı tutulmasına, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İşbu dava; kat irtifakı kurulmuş taşınmazda haksız kullanım yapıldığı iddiasıyla açılmış müdahalenin önlenmesi davasıdır.
Mahkememizce; dava dilekçesi, cevap dilekçesi, tarafların verdikleri diğer dilekçe ve belgeler, dava konusu taşınmaza ait tapu kaydı yönetim planı mahkememizce temin edilen bilirkişi raporları, kurum ve kuruluşlardan gelen müzekkere cevapları ve ekleri ile dosya arasındaki tüm kayıt ve belgeler tek tek incelenmiştir.
İşbu davada öncelikle mahkememizin görevli olup olmadığının üzerinde durulması gerekmiştir.
HMK nun görevin belirlenmesi ve niteliği başlıklı 1. Maddesi; “(1)Mahkemelerin görevi, ancak kanunla düzenlenir. Göreve ilişkin kurallar, kamu düzenindendir.” hükmünü amirdir.
HMK nun asliye hukuk mahkemelerinin görevi başlıklı 2. Maddesi; “(1)Dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın malvarlığı haklarına ilişkin davalarla, şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkeme, aksine bir düzenleme bulunmadıkça asliye hukuk mahkemesidir.(2)Bu Kanunda ve diğer kanunlarda aksine düzenleme bulunmadıkça, asliye hukuk mahkemesi diğer dava ve işler bakımından da görevlidir.” hükmünü amirdir.
HMK nun sulh hukuk mahkemelerinin görevi başlıklı 4. Maddesi; “(1)Sulh hukuk mahkemeleri, dava konusunun değer veya tutarına bakılmaksızın; a) Kiralanan taşınmazların, 9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununa göre ilamsız icra yoluyla tahliyesine ilişkin hükümler ayrık olmak üzere, kira ilişkisinden doğan alacak davaları da dâhil olmak üzere tüm uyuşmazlıkları konu alan davalar ile bu davalara karşı açılan davaları, b)Taşınır ve taşınmaz mal veya hakkın paylaştırılmasına ve ortaklığın giderilmesine ilişkin davaları, c)Taşınır ve taşınmaz mallarda, sadece zilyetliğin korunmasına yönelik olan davaları, ç)Bu Kanun ile diğer kanunların, sulh hukuk mahkemesi veya sulh hukuk hâkimini görevlendirdiği davaları, görürler.” hükmünü amirdir.
HMK nun görevsizlik veya yetkisizlik kararı üzerine yapılacak işlemler başlıklı 20. Maddesi; “(Değişiklik;22/07/2020 tarihli HMK ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun)(1)Görevsizlik veya yetkisizlik kararı verilmesi hâlinde, taraflardan birinin, bu karar verildiği anda kesin ise tebliğ tarihinden, süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten; kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde kararı veren mahkemeye başvurarak, dava dosyasının görevli ya da yetkili mahkemeye gönderilmesini talep etmesi gerekir. Aksi takdirde, dava açılmamış sayılır ve görevsizlik veya yetkisizlik kararı veren mahkemece bu konuda resen karar verilir.(2) Dosya kendisine gönderilen mahkeme, kendiliğinden taraflara davetiye gönderir.” hükmünü amirdir.
HMK nun yargı yeri belirlenmesini gerektiren sebepler başlıklı 21. Maddesi; “(1)Aşağıdaki hâllerde, davaya bakacak mahkemenin tayini için yargı yeri belirlenmesi yoluna başvurulur: a)Davaya bakmakla görevli ve yetkili mahkemenin davaya bakmasına herhangi bir engel çıkarsa. b)İki mahkeme arasında yargı çevrelerinin sınırlarının belirlenmesi konusunda bir tereddüt ortaya çıkarsa. c)İki mahkeme de görevsizlik kararı verir ve bu kararlar kanun yoluna başvurulmaksızın kesinleşirse. ç)Kesin yetki hâllerinde, iki mahkeme de yetkisizlik kararı verir ve bu kararlar kanun yoluna başvurulmaksızın kesinleşirse.” hükmünü amirdir.
HMK nun inceleme yeri başlıklı 22. Maddesi; “(1)Yetkili mahkemenin bir davaya bakmasına herhangi bir engel bulunduğu yahut iki mahkeme arasında yargı çevrelerinin sınırlarının belirlenmesinde tereddüt ortaya çıktığı takdirde, yetkili mahkemenin tayininde, ilk derece mahkemeleri için bölge adliye mahkemelerine, bölge adliye mahkemeleri için Yargıtaya başvurulur.(2)İki mahkemenin aynı dava hakkında göreve veya yetkiye ilişkin olarak verdikleri kararlar kanun yoluna başvurulmaksızın kesinleştiği takdirde, görevli veya yetkili mahkeme, ilgisine göre bölge adliye mahkemesince veya Yargıtayca belirlenir.” hükmünü amirdir.
HMK nun dava şartlarının incelenmesi başlıklı 115. Maddesi; “(1)Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler.(2) Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Ancak, dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün ise bunun tamamlanması için kesin süre verir. Bu süre içinde dava şartı noksanlığı giderilmemişse davayı dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddeder.(3) Dava şartı noksanlığı, mahkemece, davanın esasına girilmesinden önce fark edilmemiş, taraflarca ileri sürülmemiş ve fakat hüküm anında bu noksanlık giderilmişse, başlangıçtaki dava şartı noksanlığından ötürü, dava usulden reddedilemez.” hükmünü amirdir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun genel olarak başlıklı 4. Maddesi; “(1)Her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın;a) Bu Kanunda,b) Türk Medenî Kanununun, rehin karşılığında ödünç verme işi ile uğraşanlar hakkındaki 962 ilâ 969 uncu maddelerinde,c) 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun malvarlığının veya işletmenin devralınması ile işletmelerin birleşmesi ve şekil değiştirmesi hakkındaki 202 ve 203, rekabet yasağına ilişkin 444 ve 447, yayın sözleşmesine dair 487 ilâ 501, kredi mektubu ve kredi emrini düzenleyen 515 ilâ 519, komisyon sözleşmesine ilişkin 532 ilâ 545, ticari temsilciler, ticari vekiller ve diğer tacir yardımcıları için öngörülmüş bulunan 547 ilâ 554, havale hakkındaki 555 ilâ 560, saklama sözleşmelerini düzenleyen 561 ilâ 580 inci maddelerinde, d) Fikrî mülkiyet hukukuna dair mevzuatta, e) Borsa, sergi, panayır ve pazarlar ile antrepo ve ticarete özgü diğer yerlere ilişkin özel hükümlerde, f) Bankalara, diğer kredi kuruluşlarına, finansal kurumlara ve ödünç para verme işlerine ilişkin düzenlemelerde, öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılır. Ancak, herhangi bir ticari işletmeyi ilgilendirmeyen havale, vedia ve fikir ve sanat eserlerine ilişkin haklardan doğan davalar bundan istisnadır.(2) (Değişik: 28/2/2018-7101/61 md.) Ticari davalarda da deliller ile bunların sunulması 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu hükümlerine tabidir; miktar veya değeri yüz bin Türk lirasını geçmeyen ticari davalarda basit yargılama usulü uygulanır.” hükmünü amirdir.
634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanununun kat mülkiyetinin ve kat irtifakının niteliği başlıklı 3. Maddesi; “Kat mülkiyeti, arsa payı ve anagayrimenkuldeki ortak yerlerle bağlantılı özel bir mülkiyettir. (Değişik ikinci fıkra: …/11/2007-5711/1 md.) Kat mülkiyeti ve kat irtifakı, bu mülkiyete konu olan anagayrimenkulün bağımsız bölümlerinden her birinin konum ve büyüklüklerine göre hesaplanan değerleri ile oranlı olarak projesinde tahsis edilen arsa payının ortak mülkiyet esaslarına göre açıkça gösterilmesi suretiyle kurulur. Arsa paylarının bağımsız bölümlerin payları ile oranlı olarak tahsis edilmediği hallerde, her kat maliki veya kat irtifakı sahibi, arsa paylarının yeniden düzenlenmesi için mahkemeye başvurabilir. Bağımsız bölümlerden her birine bu fıkra uyarınca tahsis edilen arsa payı, o bölümlerin değerinde sonradan meydana gelen çoğalma veya azalma sebebiyle değiştirilemez. 44 üncü madde hükmü saklıdır. (Değişik üçüncü fıkra: 23/6/2009-5912/1 md.) Kat irtifakı arsa payına bağlı bir irtifak çeşidi olup, yapının tamamı için düzenlenecek yapı kullanma izin belgesine dayalı olarak, bu Kanunda gösterilen şartlar uyarınca kat mülkiyetine resen çevrilir. Bu işlem, arsa malikinin veya kat irtifakına sahip ortak maliklerden birinin istemi ile dahi gerçekleştirilebilir.” hükmünü amirdir.
634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanununun ortak yerler başlıklı 4. Maddesi; “Madde 4 – Ortak yerlerin konusu sözleşme ile belirtilebilir. Aşağıda yazılı yerler ve şeyler bu Kanun gereğince her halde ortak yer sayılır. a) Temeller ve ana duvarlar, taşıyıcı sistemi oluşturan kiriş, kolon ve perde duvarlar ile taşıyıcı sistemin parçası diğer elemanlar,bağımsız bölümleri ayıran ortak duvarlar, tavan ve tabanlar, avlular, genel giriş kapıları, antreler, merdivenler, asansörler, sahanlıklar, koridorlar ve buralardaki genel tuvalet ve lavabolar, kapıcı daire veya odaları, genel çamaşırlık ve çamaşır kurutma yerleri, genel kömürlük ve ortak garajlar, elektrik, su ve havagazı saatlerinin korunmasına mahsus olup bağımsız bölüm dışında bulunan yuvalar ve kapalı kısımlar, kalorifer daireleri, kuyu ve sarnıçlar, yapının genel su depoları, sığınaklar,1 b) Her kat malikinin kendi bölümü dışındaki kanalizasyon tesisleri ve çöp kanalları ile kalorifer, su, havagazı ve elektrik tesisleri, telefon, radyo ve televizyon için ortak şebeke ve antenler sıcak ve soğuk hava tesisleri, c) Çatılar, bacalar, genel dam terasları, yağmur olukları, yangın emniyet merdivenleri. Yukarıda sayılanların dışında kalıp da, yine ortaklaşa kullanma, korunma veya faydalanma için zaruri olan diğer yerler ve şeyler de (Ortak yer) konusuna girer.” hükmünü amirdir.
634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanununun kat irtifakı sahibinin hakları başlıklı 17. Maddesi; “Kat irtifakı sahipleri, ortak arsa üzerinde yapılacak yapının, sözleşmede yazılı süre içinde başlaması ve tamamlanması için kendilerine düşen borçların yerine getirilmesini, karşılıklı olarak isteme ve dava etme hakkına sahiptirler. (Değişik: 13/4/1983 -2814/7 md.) Kat irtifakı sahipleri yapının tamamlanması için kendi aralarından veya dışarıdan bir veya birkaç kişiyi yönetici olarak tayin edebilirler. Kat mülkiyeti yöneticisinin görev, yetki ve sorumluluklarına dair hükümler, bu yönetici hakkında da uygulanır. (Ek: 13/4/1983 – 2814/7 md.) Kat irtifakı kurulmuş gayrimenkullerde yapı fiilen tamamlanmış ve bağımsız bölümlerin üçte ikisi fiilen kullanılmaya başlanmışsa, kat mülkiyetine geçilmemiş olsa dahi anagayrimenkulün yönetiminde kat mülkiyeti hükümleri uygulanır” hükmünü amirdir.
Aynı yerdeki farklı mahkemeler arasındaki ilişki görev ilişkisi olup, mahkemelerce görev hususu resen nazara alınır. HMK nun 114. maddesi gereğince mahkemenin görevli olması hususu dava şartlarındandır. HMK nun 115. maddesi gereğince de mahkemenin görevli olması ile ilgili dava şartındaki noksanlığın sonradan giderilmesi mümkün değildir. Mahkemenin görevsizliği halinde de davanın usulden reddi ile mahkemenin görevsizliğine karar verilmelidir.
Dava konusu kat irtifakı kurulmuş taşınmazda ortak alanlarının kullanımına ilişkin olup, davada görevli mahkeme sulh hukuk mahkemesidir. Bu nedenle HMK nun 114/1-c maddesi ve HMK nun 115/2. maddesi gereğince dava şartlarından olan bu hususun sonradan giderilmesi mümkün olmadığından bu konuda davacıya ek süre vs. verilmesine gerek olmaksızın dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine ve Konya Nöbetçi Sulh Hukuk Mahkemesinin görevli olduğuna ilişkin aşağıdaki hükmün kurulması gerekmiştir.
{HÜKÜM:}- Yukarıda gerekçesi açıklanan nedenlerle;
DAVACININ DAVASININ HMK 114/c maddesi gereğince göreve ilişkin dava şartı yokluğundan usulden reddine.
HMK nun 20. maddesi gereğince gerekçeli kararın tüm taraflara tebliği ile kararın kanun yoluna başvurulmadan kesinleşmesi halinde kararın kesinleşme tarihinden itibaren, kanun yoluna başvurulması halinde ise başvurunun reddi kararının kendisine tebliğinden itibaren yasal iki haftalık süre içinde talep edilmesi halinde dava dosyasının görevli KONYA NÖBETÇİ SULH HUKUK MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE.
Belirtilen iki haftalık süre içinde talepte bulunulmaması veya süresinden sonra talepte bulunulması halinde mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar (ek karar) verileceğinin taraflarca bilinmesine.
HMK nun 331. maddesi gereğince harç, vekâlet ücreti ve yargılama giderlerinin görevli mahkemece bir karara bağlanmasına.
Artan gider avansının dosyasına aktarılmasına.
İşbu gerekçeli kararın 22/04/2022 tarihinde yazıldığına.
Dair gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere yapılan duruşma sonunda oy birliği ile verilen karar taraf vekillerinin yüzüne karşı açıkça okunup usulen anlatıldı. 30/03/2022

Başkan Üye Üye Katip