Emsal Mahkeme Kararı Konya 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/47 E. 2022/344 K. 24.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA . ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: … Esas – …
T.C. TÜRK MİLLETİ ADINA
KONYA GEREKÇELİ KARAR
. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO :
KARAR NO :

HAKİM :
KATİP :

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI : 1-
VEKİLLERİ:
DAVALI : 2-
VEKİLİ :

DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ :
KARAR TARİHİ :
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH :

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
(I) TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesi ile özetle; 29.09.2013 tarihinde, sürücü … sevk ve idaresindeki … plaka sayılı otomobil ile … istikametini seyredip … girişine geldiğinde U dönüşü yapmak için yavaşlayıp sola dönmeye başladığında (nizamiyeden kara görüntülerinin izlenmesi üzerine) aracının arka sol kısmına aynı istikametten gelen … idaresindeki … plakalı motosikletinin ön kısmı ile çarpması sonucu yaralanmalı ve maddi hasarlı kaza meydana geldiğiri, Bu kazanın oluşumunda …’ın tam kusurlu olduğunu, Müvekkil …’ın meydana gelen kazanın oluşumunda kusuru olmadığını, … plakalı araç Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mafi Sorumluluk Sigorta Poliçesini tanzim eden davalı … Sigorta A.S’dir. Poliçe No’su … olduğunu, Kazanın meydana gelmesine neden olan … Sigorta’nın “Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortası’ ile sigortalı bulunan … plaka sayılı aracın maliki ve sürücüsü …’ın olduğunu, Davalı sigorta şirketinin bölge müdürlüğü Konya’da bulunduğundan davamızı Konya’da ikame ettiklerini, dava konusu kaza ile ilgili İstanbul . Asliye Ceza Mahkemesinin … E sayılı dosyası ile açılan davanın derdest olduğunu, … plakalı araç sürücüsü kusurlu olduğundan yasalar gereği işleten ve sürücünün kusuruna müştereken ve müteselsilen sorumlu olan davalı sigorta şirketinin müvekkil …’ın geçici ve sürekli iş göremezlik tazminatının tamamından sorumluluğunun bulunduğunu, Konya Necmettin Erbakan Üniversitesi Meram Tıp Fakültesi Hastanesi Başhekimliğinden alınan 09.05.2018 tarihli Adli Tıp Raporuna göre müvekkil …’ın kalıcı sakatlık oranı %13,2 (Sürekli İş Göremezlik), geçici iş göremezlik süresi 9 ay olduğuna dair raporun tanzim edildiğini, Davalı sigorta şirketine başvuru yapılmış, şirketin 69.708 TL ödeme yaptığını, Bu ödeme yetersiz olduğundan davalı şirkete ikinci kez (25.10.2018 ) başvurulmuş başvuru yapıldığını, olumlu bir yanıt alınamadığından (şirketin olumsuz yanıtı dilekçemiz ekindedir.)işbu davayı açmanın gerektiğini, Başvuran sigorta şirketinize dava açmış ancak dava düştüğünden açılmamış sayılmasına karar verilmiş olup ekte karar ve kesinleşme şerhi mevcut olduğunu, Müvekkil kazadan önce … Motor adlı firmada çalışmakta olduğunu, Alanında Türkiye’de , hatta dünyada sayılı ustalardan biri olduğunu, Sadece Lamborgini, porche, gibi iüks araçların ustalığını yapmakta ve bu araçlar yurtdışına , saygın kişilere , devlet adamlarına gönderilmekte olduğunu, Müvekkilin kazadan önce gelirinin yüksek olduğunu, Aldığı eğitimler ile ilgili belgelerin mevcut olduğunu, Ancak kazadan sonra unutkanlığın oluştuğunu, elini kullanamaz hale geldiğini, Dosyaya sunduğumuz SGK kayıtlarından da anlaşılacağı üzere müvekkilin aylık gelirinin yüksek olduğunu, Müvekkilin meydana gelen kazadan hemen sonra … Hastanesine kaldırıldığını, tedavileri Ok meydanı SGK hastanesi, Bahçelievler Gelişim Hastanesi, Bağcılar Devlet Hastanesi, Cerrahpaşa beyin bölümünde devam ettiğini, Müvekkilin dava konusu kaza nedeni ile tüm vücut daimi fonksiyon kaybının mevcut olduğunu, Kalıcı maluliyeti olduğunu, Psikolojik tedavi gördüğünü, Sakatlığı nedeni ile müvekkil bakıcı hizmeti aldığını, faturalandıramadığı, S.G.K. tarafından ödenmeyen zorunlu tedavi giderlerinin olduğunu, Ayrıca yukarıda bahsedilen hastanelerde tedavisi ile ilgili özel harcamalar yapmak zorunda kaldığını, Müvekkil için 1.000 TL, daimi tüm vücut fonksiyon kaybı nedeni ile müstakbel gelir kaybı- geçici ve sürekli iş göremezlik tazminatının ve bakıcı ve belgelendirilemeyen,S.G.K. tarafından ödenmeyen zorunlu tedavi giderlerinin ,dosyaya celbedilen fatura bedellerinin olay tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalılardan tahsiline , 200,000 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalı …’dan tahsiline karar verilmesi talep ettiğini, Taleplerinin B.A.D. olarak değerlendirilmesini, Yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalılara yüklenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılardan … vekilinin cevap dilekçesi özetle; yetki yönünden müvekkilimin adresi … mah. … sok. no:… … olup davanın İstanbul Asliye Ticaret Mahkemesinde açılması gerektiğini, bu yönden yetki itirazında bulunduğunu, Davacı daha önce İstanbul .Asliye Ticaret Mahkemesinin … E. … K. Sayılı dosyası ile dava aynı davayı açtığını,dava HMK 150 (açılmamış sayılmasına) karar verildiğini ve kesinleştiğini, Bu davanın reddinin gerektiğini, Ayrıca zamanaşımına uğradığını, Davaya konu trafik kazasının meydana gelmesine davacının iddia ettiği gibi müvekkilinin herhangi bir kusurunun olmadığını, Müvekkilinin Göktürk yolunda ilerlerken davacının yarış motorsikleti ile aşırı hız yapmasından kaynaklandığını, Kaza sonrası müvekkilinin aracının PERT olduğunu, Müvekkilinin uzun süre tedavi gördüğünü, Davacının hastanede müvekkilime bütün masraflarını karşılayacağını,hız merakının kurbanı olduğunu söylediğini, Müvekkilinin asli kusurlu olduğu yönündeki iddiaların asılsız olduğunu, Yukarıda da belirttikleri gibi davaya konu kazanın asıl sebebinin DAVACININ AŞIRI HIZLI olması olduğunu, Kazanın davacının trafik kurallarını hiçe saymasından kaynaklandığını, Davacı tarafından talep edilen manevi tazminat oranı fahiş olduğunu, Müvekkilinin emekli olup,başkaca herhangi bir geliri olmadığını, Araçta kazadan sonra PERT olduğunu, Somut olay sigortalımız … plakalı araç …’ ın sevk ve idaresindeyken … plakalı aracın arkadan çarpması sonucu meydana geldiğini, … plakalı motorsiklet sürücüsü … kaza sonucu yaralandığını, Kazanın meydana gelişine bakıldığında davacı yan herhangi bir aracı geçme niyeti ve bir yere dönmemesine rağmen sol şeriti adeta işgal etmiş vaziyette seyir halinde olduğunu, Hız limitlerinin üzerinde ve sol şeritte yoluna devam eden davacı yan trafik güvenliği ile birlikte kendi can güvenliğini de tehlikeye soktuğunu, Önündeki araç ile takip mesafesi bırakmayıp yoluna devam ettiğinden fren tedbiri dahi sigortalımız araç sürücüsüne çarpmasına engel olamadığını, Halböyleyken sigortalı araç sürücüsüne atfedilen kusuru kabul etmediklerini, Bu noktada Sayın Mahkemenizde görülmekte olan davada dava konusu kazada müvekkil şirkete sigortalı aracın kusur oranının tespiti için dosyanın varsa savcılık/ceza dosyası evraklarının da temini ile Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesine gönderilerek kusur raporu alınması gerektiğini, Davacı yan kask ve koruyucu kıyafet giymeden motosiklet kullandığı için meydana gelen zararda müterafik kusurlu olduğunu, Yaralanmanın meydana geldiği vücut bölgesine dikkat edildiğinde davacı tarafın kaza anında koruyucu kıyafet giymediğinin anlaşıldığını, Zira koruyucu kıyafetler muhtelif eklem yerlerinde bulunduğundan eğer kask ve koruyucu kıyafet ekipmanları kullanılmış olsaydı söz konusu kaza sonrası maluliyete mahal olmayacak ya da çok daha küçük bir sıyrıkla davaya konu kaza atlatılacağını, Tarafımızca 6100 sayılı HMK md. 190/2 uyarınca karineye dayanılmış ve maluliyet raporunda davacının yaralandığı bölgeler yani maddi vakıalar açıkça ortaya konduğunu, Bu nedenle ispat yükü ters çevrilmiş olup eğer davacı yan kaza esnasında kask ve koruyucu kıyafet tedbirini aldığını iddia ediyorsa bunu ispatla mükellef hale geldiğini, Eğer davacı taraf kazanında en azından koruyucu kıyafet giyiyor olsa idi belki de birkaç kırıkla kazayı atlatabileceğini, Ancak davacı taraf hiçbir koruyucu güvenlik önlemini almayarak trafikte seyrettiği için asli ve tam kusurlu olup, davacıya konu kazanın meydana gelmesinde ve yaralanmasının derecesini kendi kusuruyla artmasında ağır kusurlu olduğu için Türk Borçlar Kanunu madde 52’de “Zarar gören, zararı doğuran fiile razı olmuş veya zararın doğmasında ya da artmasında etkili olmuş yahut tazminat yükümlüsünün durumunu ağırlaştırmış ise hâkim, tazminatı indirebilir veya tamamen kaldırabilir.” Şeklindeki hükümden anlaşıldığı üzere davacı lehine hesaplanacak tazminat miktarından indirim yapılması gerektiğini, davacı gibi, kendi can ve mal güvenliğini tehlikeye atarak bazı sonuçların meydana gelmesine sebep olan kişilerin kusuru tayin edilirken, karşı tarafa da bu gibi durumlarda kusur izafe edilmesi ve bu kusur oranının olması gerekenden daha fazla olması, temel sorumluluk hukuku ilkelerine aykırı olduğunu, müvekkil aleyhine açılan haksız ve hukuka aykırı davanın reddine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılardan … Sigorta vekilinin cevap dilekçesi özetle; Dava dilekçesinde bahsi geçen … plakalı araç, müvekkil şirkete, 26.04.2013-26.04.2014 tarihleri arasında geçerli olmak üzere … poliçe numaralı Zorunlu Mali Sorumluluk (Trafik) Sigorta Poliçesi ile sigortalı olduğunu, Bu poliçeden dolayı sorumluluklarının, sigortalılarının kusuru oranında olmak üzere, ölüm/sakatlık halinde azami 250.000,00 TL ile sınırlı olduğunu, Teminat limitini bildirmelerinin davayı kabul anlamında olmadığını, Bilindiği üzere kaza sonucu yaralanma söz konusu olduğu takdirde, sigortacı sigorta poliçesinde belirtilen azami limitlerle ve sigortalının kusuru oranında geçici/kalıcı maluliyet tazminatı ödeyebileceğini, Sonuç olarak, maddi tazminat için geçerli olan teminat her halükârda verilecek bir teminat olmayıp yukarıda belirtilen incelemeler sonucunda ortaya çıkacak ve verilecek bir tazminat olduğunu, Bu poliçeden dolayı Şirketlerine müracaat edilerek ihbarda bulunulmuş ve Şirketlerinin tarafından … numaralı hasar dosyası açıldığını, Bilindiği üzere kaza sonucu üçüncü kişinin yaralanması ve/veya malul kalması söz konusu olduğu takdirde, sigortacı sigorta poliçesinde belirtilen azami limitlerle ve sigortalının kusuru oranında yaralanan/malul kalanlara veya vekiline tazminat ödemekle yükümlü olduğunu, Ancak tazminatın ödenebilmesi için davacıların maluliyet oranı, çalışabilecek durumda olup olmadığı, bir maluliyet söz konusu ise bu zararlarının uzman bilirkişilerce ayrı ayrı hesap ettirildikten sonra sonuca göre karar verilmesi gerektiğini, Meydana gelen zarara ilişkin tazminatın ödenebilmesi için de; zarar görenlerin bu zararlarının uzman bilirkişilerce ayrı ayrı hesap ettirildikten sonra sonuca göre karar verilmesi gerektiğini, Bu çerçevede aktüer hesabı yapıldığını ve 69.708,11 TL bedelin davacıya ödendiğini, Davacı yan ile anlaşmaya varıldığını, Müvekkil sigorta şirketi tarafından yapılan ödeme de davacı yan tarafından hiçbir çekince ileri sürülmeksizin kabul edildiğini, Huzurdaki davaya konu kaza nedeni ile davacı yana yapılan ödemeye rağmen davacı yanın, tekrar aynı trafik kazası nedenine dayanarak iş bu davayı açmakta iyi niyetli olmadığı, SEBEPSİZ ZENGİNLEŞME amacına yönelik olduğu açıkça orta olduğunu, Bu nedenle davacının “maluliyet tazminatı”na ilişkin talebinin reddinin gerektiğini, … numaralı poliçeden doğan sorumluluğumuz, sigortalımızın kusuru oranında olmak üzere, bedeni zararlarda azami 250.000,00 TL ile sınırlı olduğunu, Şirketimiz tarafından 05.10.2018 tarihinde 69.708,11 TL ödendiğinden bakiye sorumluluğumuz 180.291,89 TL’dir. Teminat limitini bildirmemiz davayı kabul anlamında olmamakla birlikte, yapılacak inceleme sonucunda Şirketlerinin sorumluluğunda bir bedel ortaya çıktığı taktirde sorumluluk limitimizin esas alınması gerektiğini, kesinlikle kabul anlamına gelmemek kaydı ile davacı kask takmayıp, koruyucu kıyafet giymeden yolculuk yaptığından dolayı hesaplanan tazminattan müterafik kusur indirimi yapılması gerektiğini, Davacının kaza tarihinde herhangi bir işte çalışmadığını, Bu sebeple de tazminat hesabında asgari ücretin baz alındığını, Mahkemeniz aksi kanaatte ise tazminat hesabına esas alınacak ücret sunulan delillerden ve dosya kapsamındaki bilgi ve belgelerden tereddüde sebebiyet vermeyecek derecede açık ve net olarak tespit edilmiş olması gerektiğini, Aksi halde ise; asgari ücret üzerinden hesaplama yapılması gerektiğini, Davacı 20.12.2013 tarihli ifadesinde hastaneye gitmek istemediğini ifade ettiğini, Daha sonra gitmiş olduğu hastanede tedavisi yapılıp şu an durumunun iyi olduğunu herhangi bir maluliyeti olmadığını ifade ettiğini, Kalıcı maluliyeti bulunmayan bir kişinin geçici zararının olması hayatın olağan akışına ters olduğunu, Geçici iş göremezliği bulunmadığından ötürü tazminat talebi hukuka aykırı olduğunu, Bir an geçici iş göremezliği olduğu kabul edilse dahi anılan hükümler dolayısıyla; geçici işgöremezlik tazminatı açısından SGK sorumlu olup müvekkil sigorta şirketinin sorumluluğu sona erdiğini, Davacının geçici iş göremezlik talebinin reddinin gerektiğini, “kalıcı iş göremezlik” için yapılacak tazminat hesabının “aktüer” sıfatına sahip bir bilirkişi kanalı ile yaptırılması gerektiğini, Söz konusu olayın işleten açısından haksız fiilden kaynaklanan bir olay olduğu, müvekkil şirketin de yasal olarak işletene düşen hukuki sorumluluğu üstlendiği göz önüne alındığında haksız fiilden kaynaklanan olaylarda ise ancak yasal faizin talep edilebileceği izahtan vareste olup Yargıtay kararlarıyla da sabit olduğunu, Bu nedenle kesinlikle kabul anlamına gelmemek üzere, davacı lehine faize hükmedilmesi durumunda da davacı yan ancak dava tarihinden itibaren yasal faiz talep edebileceğini, bu nedenle müvekkil şirket aleyhine açılan haksız ve hukuka aykırı davanın reddine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
II) YARGILAMADA TOPLANAN DELİLLER:
İstanbul Eyüp Sultan Devlet Hastanesi Başhekimliğine 26/12/2018 tarihinde yazılan müzekkereye cevabı; bildirilen şahsa ait hastane evraklarının olmadığını mahkememize bildirmişlerdir.
Okmeydanı Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekimliğine 26/12/2018 tarihinde yazılan müzekkereye cevabı; bildirilen şahsa ait hastane evraklarının mahkememize gönderildiği bildirilmiştir.
Bahçelievler Gelişim Hastanesi Başhekimliğine 26/12/2018 tarihinde yazılan müzekkereye cevabı; müzekkereye cevap verilmediği görüldü.
İstanbul Bağcılar Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekimliğine 26/12/2018 tarihinde yazılan müzekkereye cevabı; bildirilen şahsa ait hastane evraklarının mahkememize gönderildiği bildirilmiştir.
İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Hastanesi Başhekimliğine 26/12/2018 tarihinde yazılan müzekkereye cevabı; şahsa ait hastane evraklarının mahkememize gönderildiği bildirilmiştir.
SGK Isparta İl Müdürlüğüne 26/12/2018 tarihinde yazılan müzekkereye cevabı; istenilen bilgi ve belgelerin mahkememize gönderildiği bildirilmiştir.
Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığına 26/12/2018 tarihinde yazılan müzekkereye cevabı; istenilen bilgi ve belgelerin mahkememize gönderildiği bildirilmiştir.
Şarkikaraağaç Emniyet Müdürlüğüne 26/12/2018 tarihinde yazılan müzekkereye cevabı; ekonomik durumunu gösterir belgelerin mahkememize gönderildiği bildirilmiştir.
… Sigorta A.Ş. ne 26/12/2018 tarihinde yazılan müzekkereye cevabı; istenilen belgelerin mahkememize gönderildiği bildirilmiştir.
İstanbul Trafik Tescil Şube Müdürlüğüne 26/12/2018 tarihinde yazılan müzekkereye cevabı; istenilen belgelerin mahkememize gönderildiği bildirilmiştir.
Heyet bilirkişilerinden oluşan 11/03/2020 tarihli raporunda özetle; Davalı … Sigorta A.Ş.’ne … numaralı Motorlu Kara Taşıtları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta Poliçesi ile sigortalı bulunan, … plakalı otomobil sürücüsü diğer davalı …’ın olayda, %65 “Yüzde altmış beş” oranında kusurlu olduğu, Olaya karışan … plakalı motosiklet sürücüsü davacı …’ın, olayda, %35 “Yüzde otuzbeş” oranında kusurlu bulunduğu, Davacı sürücü …’ın olay sırasında “kask” takmamış olması ile olay sonucunda yaralanması arasında bir illiyet bağı görüldüğünden, bu durumun adı geçen davacının müterafik kusuru olarak değerlendirilebilmesi ve Sayın Mahkeme’ce taktir edilecek tazminattan aynı şekilde Sayın Mahkeme’ce belirlenecek bir oran dahilinde indirim yapılabilmesi görüş ve kanaatini bildirmişlerdir.
Davalılardan … Sigorta A.Ş. Vekilinin 11/03/2020 tarihli bilirkişi raporuna karşı 03/06/2020 havale tarihli itiraz dilekçesinde özetle; Davaya konu kaza 29.09.2013 tarihinde kavşakta meydana geldiğini, Kazada sigortalı araç sürücüsü … gerekli tüm dikkat ve özeni gösterip geçiş yaptığı esnada, aynı yolun sol şeridinden gelmekte olan …, yönetimindeki … plakalı motosiklet ile sigortalı sürücünün kavşaktan bağlandığı yola doğru dönüş yaptığını görmesine rağmen kavşağa yavaşlamadan giriş yapmış ve akabinde söz konusu kaza meydana geldiğini, Her ne kadar konu bilirkişi raporunda müvekkil şirkete sigortalı araç sürücüsüne %65 oranında kusur izafe edilmiş olsa da söz konusu kusur atfını kabul etmediklerini, Davacı sürücü … sevk ve idaresindeki motosiklet ile seyri esnasında hızını yol ve mahal şartlarına göre ayarlayıp seyre göre ilerisinde ve sol şeritte seyir halinde iken yola giriş yapan araca karşı, zamanında ikazla birlikte etkin tedbir alması gerekirken bu hususlara riayet etmediğini, Önlemsiz bir şekilde seyri nedeni ile davaya konu kazanın oluşumunda asli ve tam kusurlu olduğunu, Ayriyeten, motosiklet sürücüsünün sol şeritten her an için dönüş yapma ihtimali olan bir aracın olabileceğini göz önünde bulundurup buna göre hareket etmesi gerekmekte iken bu hususa da dikkat etmediğini, Nitekim sürüş esnasında trafik içerisinde meydana gelebilecek en kötü senaryo baz alınarak sürüş gerçekleştirmesi gerektiğini, Somut olayda motosiklet sürücüsünün, çevreyi görme açısı kendisine nazaran daha düşük olan otomobil sürücüsünün yoldaki kavşaktan dönüş yapma potansiyelinin olduğunu öngörmesi ve buna göre aksiyon alması gerektiğini, tarafların kusur durumlarının tespiti yapılırken, davacının kask ve benzeri güvenlik önlemlerini almamış olması göz önüne alınarak, müterafik kusur oranının da belirlenmesini talep ettiklerini, Asla kabul mahiyetinde olmamakla birlikte, Yukarıda yapmış olduğumuz açıklamalarımızın kabul edilmemesi ihtimaline karşın huzurdaki davaya konu kazaya ilişkin olarak, olası bir aleyhe tazminat hükmedilmesi durumunda, hesaplanacak tazminattan indirim yapılmasını talep ettiklerini, sayın mahkemenin de re’sen dikkate alacağı diğer sebeplerden ötürü hazırlanan kusur raporuna yönelik beyan ve itirazlarımızı sunar, sonuçta haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Ankara Adli Tıp Grup Başkanlığı Trafik İhtisas Dairesi Başkanlığı 20/09/2019 tarih ve 6094 sayılı raporu özetle; Otomobil sürücüsü …, yönetimindeki araç ile seyri sırasında yola gereken biçimde dikkatini vermemiş, sola dönüşe uygun olmayan mahalde, arkasından aynı yöne seyir halinde olan araçları etkin biçimde kontrol etmeksizin sola manevra yaptığı sırada, arkasından aynı yöne seyreden sürücü … yönetimindeki motosikletin, aracının sol arka kısmına çarpmasına sebebiyet verdiği olayda; dikkatsiz, tedbirsiz ve kurallara aykırı hareketleri nedeniyle asli kusurlu (%65 oranında) olduğunu, Motosiklet sürücüsü …, yönetimindeki araç ile yerleşim yeri içerisindeki kavşak mahallinde hızını azaltarak seyrini daha müteyakkız sürdürmesi gerekirken aksine hareketle seyir hızıyla geldiği mahalde, ön ilerisinde sola dönüş yapmak üzere kontrolsüz biçimde refüj aralığına yönelen otomobile karşı zamanında etkin tedbir alamayarak bu aracın sol arka kısmına çarpması sonucu meydana gelen olayda, tali kusurlu (%35 oranında) olduğu görüş ve kanaatini bildirmiştir.
Davalılardan … vekilinin 20/09/2019 tarihli adli tıp raporuna karşı 26/09/2019 havale tarihli itiraz dilekçesinde özetle; 20.09.2019 tarihli kusur raporunda müvekkile atfedilen kusuru kabul etmediklerini, Kazanın meydana gelmesinde tam kusurlu olanın davacı olduğunu, Müvekkilin kusursuz olduğunu talep etmiştir.
Necmettin Erbakan Üniversitesi Meram Tıp Fakültesi Hastanesi 20/11/2020 tarihli raporu özetle; Davacı … doğumlu … 29.09.2013 tarihinde uğradığı trafik kazası neticesinde yaralandığı, sol el bileğinde fraktür, beyin BT de sağ occipital fraktür, occipital kontüzyon, sol temporal fraktür ve sol temporal sıvama tarzda epidural hematom, 2 kot fraktürü, minimal pnömotoraks geliştiği, yapılan muayeneleri sonucu organik kişilik bozukluğu, sol el bileği dorsifleksiyon/plantarfleksiyonu GÜ/S0 derece olduğu, sol el bileği ulnar deviasyonu/radial deviasyonu 20/10 derece olduğu, sol el 3. Metakarpta 14.7 derece radyal deviasyon olduğu tespit edildiği, şahsın 01.05.1983 doğumlu olup olay tarihinde 31 yaşın içerisinde olduğu, şahsın meslek grup numarası 1 (düz işçi) olduğu anlaşılmakla; Mahkeme tarafından istenen 30.03.2013 tarih ve 28603 sayılı Resmi Gazete?de yayımlanan Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine göre; Kişinin organik kişilik bozukluğu arızası için (zihinsel, ruhsal ve davranışsal bozukluklar-beyin hasarı, beyin işlev bozukluğuna bağlı davranış bozuklukları (tedavi ile işlevselliği kısmen düzelen) sürekli iş göremezlik (kalıcı sakatlık) oranının %40 (yüzdekırk) olduğunu, Kişinin el bileğindeki hareket kısıtlılıkları arızası için (kas iskelet sistemi şekil 2.6, şekil 2.7 tablo 2.3 e göre) sürekli iş göremezlik (kalıcı sakatlık) oranının %2 (yüzdeiki) olduğunu, Balthazard formülüne göre hesaplandığında sürekli iş göremezlik (kalıcı sakatlık) oranının % 41 (yüzdekırkbir) olduğunu, Mevcut arızasının iyileşme süresinin 9 (dokuz) ayı bulacağını bu süre zarfında kişinin herhangi bir gelir getirecek işte çalışamayacağı, bu sürenin geçici iş görmezlik süresi olarak değerlendirilmesi gerektiği, kişide dosya kapsamında fatura edilmiş SGK tarafından karşılanmayan tedavi masraflarının olmadığını, ancak bu tür bir yaralanmada bir takım fatura edilemeyen (özel diyet, ulaşım, rehabilitasyon, pansuman, Özel hastane muayene farkı gibi vb.) masrafların olacağını, bu harcamaların SGK ödeme kapsamı dışında olduğunu, kaçınılmaz giderlerin yapılan masrafların niteliği, yapıldıkları tarih ve yerler tam olarak bilinmediğinden,kişi yaranın ağırlık ölçüsü, yapılan ameliyat sayısı, tedavi, kişinin yerleşim yerine ve hastaneye olan uzaklığı, sosyoekonomik kültürel durumu gibi unsurlar dikkate alınarak tahmini takribi genel bir miktar belirlenmesi daha bilimsel ve objektif olacağı dikkate alındığında ayrı ayrı kaleme alınmasının mümkün olmadığı, yaralanmanın ağırlık ölçüsü de dikkate alındığında bu tür giderlerin 5.000,00 TL olarak değerlendirildiğini, (bu tutarın 2.000,00TL si ulaşım gideri,3.000,00TL si refakatçi, özel beslenme vs. gideri olarak değerlendirildiği, bu değerlendirme yapılırken yaranın ağırlık ölçüsü, kişinin tedavi olduğu merkezle, yerleşim yeri gibi unsurların göz önüne alındığını) Tedavi sırasında veya sonrasında yapılması zorunlu dolaylı harcamalara ilişkinkaçınılmaz tedavi giderlerinin tespitinde; Refakatçi, özel bakıcı ve özel beslenme giderleri. Yol giderleri (hastanın ve yakınlarının hastanelere, sağlık kurumlarına, doktor muayenehanelerine, fizik tedavi yerlerine gidip gelme yol giderleri). Hastanın başka bir şehirde veya yurt dışında tedavisi gerekiyorsa, kendisinin ve yakınlarının (otomobil, otobüs, tren, uçak gibi) taşıt giderleri. Tedavi için gidilen yerde hastanın ve yakınlarının otel, lokanta, ulaşım gibi barınma ve beslenme giderleri. Haksız eyleme uğranıldığı veya kaza geçirildiği sırada, hastanın yakınları uzak bir yerleşim yerinde iseler, onların hastanın tedavi gördüğü kente geliş gidiş ulaşım giderleri ile geldikleri yerde otel, lokanta gibi barınma ve beslenme giderleri. Hastaneden çıktıktan sonra evde bakımı sürdürülen yaralı için eve gelip giden iğneci, pansumancı, fizyoterapist gibi kişilere ödenen ücretler. Hekimlerce gerekli görülmesi durumunda kaplıca, ılıca, dağ veya deniz kıyısı gibi hava değişim yerlerine ödenen paralar. Tedavisi sonuçlanmasına karşın, bir süre toplu taşıma araçlarına binemeyen veya kendi otomobilini kullanamayan hastanın işe gidiş geliş taksi ücretlerinden, toplu taşıma ücretlerinin veya kendi aracının benzin paralarının indiriminden sonra aradaki farktan oluşan harcamalar. Mevcut arızasının iyileşme süresinin 9 (dokuz) ayı bulacağı bu sürenin ilk ayında bir başkasının Pakım ve yardımına ihtiyaç duyacağını, Kaskın baş, yüz ve boyun yaralanmalarında koruyucu etkisinin olduğunu, şahsın kask kullanmamasının baş bölgesinde yaralanmasını artırmış olabileceğini ancak diğer bölge yaralanmalarına etkisinin olmayacağı görüş ve kanaatini bildirmiştir.
Davalılardan … Sigorta Anonim Şirketi vekilinin 20/11/2020 tarihli adli tıp raporuna karşı 21/12/2020 havale tarihli itiraz dilekçesinde özetle; Her ne kadar konu uyuşmazlığa ilişkin Necmettin Erbakan Üniversitesi Tıp Fakültesi tarafından yeni genel şartlara tabi poliçelerde “Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik” ölçütüne göre rapor alınmışsa da poliçe tanzim tarihi söz konusu yeni genel şartlar yürürlüğe girmeden önce tanzim edildiği için “Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmelik” hükümlerine göre rapor alınması gerektiğini, Buna göre dava konusu kazada davacının daimi sakatlığa maruz kalıp kalmadığı, kalmışsa derecesi, gerçek zararının miktarının saptanması için beyan ve taleplerimiz doğrultusunda dosyanın AKTÜER sıfatına haiz bir bilirkişiye tevdii ile tazminat hesaplanmasının yaptırılmasını talep ettiklerini, Yapılan inceleme neticesinde davacının Necmettin Erbakan Üniversitesi’nin raporunda belirtilen maluliyet oranının rasyonel olmadığı tespit edildiğini, Maluliyet oranının olması gerekenin üzerinde olduğuna ilişkin düzenlenen bağımsız Medikal Firma Raporu işbu dilekçenin ekinde sayın mahkemenin dikkatine sunulduğunu, HMK gereğince uzman görüşü olarak mahkemenize sunmak amacıyla düzenlenen medikal raporda davacının maluliyet oranı erişkinler için Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmeliğe Göre %5 olarak tespit edildiğini, Necmettin Erbakan Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Ana Bilim Dalı tarafından belirlenen %41’lik vücut genel çalışma gücünde kayıp oranı fahiş bir oran olması sebebiyle raporlar arasındaki çelişkinin giderilmesi için dosyanın incelenmek üzere İstanbul Adli Tıp Kurumu 2. İhtisas Dairesi’ne sevki ile itirazlarımızın değerlendirilmesini talep ettiklerini, “geçici iş göremezlik zararı” ile “geçici bakıcı giderleri” “tedavi giderleri/hastane masrafları” poliçe teminatı kapsamında olmadığını, Yine kesinlikle kabul anlamına gelmemek üzere; davacı bakıcıya muhtaç olduğuna ve bakıcı gideri yaptığına dair belgeleri sunması gerekli iken bu yönde hiçbir belge sunmadığını, Yani davacı gerçekten bir bakıcı ile anlaşıp iyileşme süresinde bakıcı gideri yapmış mıdır? Bu hususun açıklığa kavuşturulması gerektiğini, Aksi halde ispatlanmamış bir bakıcı giderinin müvekkil şirket sorumluluğuna yüklenmesi davacı lehine sebepsiz zenginleşmeye sebep olacağını, Raporlar arasındaki çelişkinin giderilmesi ve davacının maluliyet oranının ne olduğunun öğrenilmesi için dosyanın Adli Tıp Kurumu 2. İhtisas Dairesi’ne gönderilmesini, Yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Necmettin Erbakan Üniversitesi Meram Tıp Fakültesi Hastanesi 25/02/2021 tarihli raporu özetle; Davacı 01.05.1983 doğumlu … 29.09.2013 tarihinde uğradığı trafik kazası neticesinde yaralandığı, sol el bileğinde fraktür, beyin BT de sağ occipital fraktür, occipital kontüzyon, sol temporal fraktür ve sol temporal sıvama tarzda epidural hematom, 2 kot fraktürü, minimat pnömotoraks geliştiği, yapılan muayeneleri sonucu organik kişilik bozukluğu, sol el bileği dorsifleksiyon/plantarfleksiyonu 60/50 derece olduğu, sol el bileği ulnar deviasyonu/radial deviasyonu 20/10 derece olduğu, sol önkolda 2 cm atrofi, sol el 3. Metakarpta 14.7 derece radyal deviasyon olduğu tespit edildiği, şahsın 01.05.1983 doğumlu olup olay tarihinde 31 yaşın içerisinde olduğu, şahsın meslek grup numarası 1 (düz işçi) olduğu anlaşılmakla; 11.10.2008 tarih ve 27021 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan Çalışma Gücü Ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümlerine göre; Gr1 l 18Ba 35A=%39 (yüzdeotuzdokuz) olduğu,Gr1 VII 18A 3A=%7 (yüzdeotuzdokuz) olduğu, Balthazar hesabına göre hesaplandığında %43.2 (yüzdekırküçnoktaiki) olduğu, Kişinin yaşına (E cetveline) göre sürekli iş göremezlik (kalıcı sakatlık) oranının % 40 (yüzdekırk) olduğunu,03.08.2013 tarih ve 28727 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Maluliyet Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümlerine göre; Gr1 l 18Ba 35A=%39 (yüzdeotuzdokuz) olduğu, Grt1 VII 18A 3A=%7 (yüzdeotuzdokuz) olduğu, Balthazar hesabına göre hesaplandığında %43.2 (yüzdekirküçnoktaiki) olduğu, Kişinin yaşına (E cetveline) göre sürekli iş göremezlik (kalıcı sakatlık) oranının %40 (yüzdekırk) olduğunu, Mevcut arızasının iyileşme süresinin 9 (dokuz) ayı bulacağını bu süre zarfında kişinin herhangi bir gelir getirecek işte çalışamayacağı, bu sürenin geçici iş görmezlik süresi olarak değerlendirilmesi gerektiği, Kişide dosya kapsamında fatura edilmiş SGK tarafından karşılanmayan tedavi masraflarının olmadığını, ancak bu tür bir yaralanmada bir takım fatura edilemeyen (özel diyet, ulaşım, rehabilitasyon, pansuman, özel hastane muayene farkı gibi vb.) masrafların olacağını, kaçınılmaz giderlerin yapılan masrafların niteliği, yapıldıkları tarih ve yerler tam olarak bilinmediğinden, kişi yaranın ağırlık ölçüsü, yapılan ameliyat sayısı, tedavi, kişinin yerleşim yerine ve hastaneye olan uzaklığı, sosyoekonomik kültürel durumu gibi unsurlar dikkate alınarak tahmini takribi genel bir miktar belirlenmesi daha bilimsel ve objektif olacağıdikkate alındığında ayrı ayrı kaleme alınmasının mümkün olmadığı, yaralanmanın ağırlık ölçüsü de dikkate alındığında bu tür giderlerin 5.000,00 TL olarak değerlendirildiğini, (bu tutarın 2.000,00 TL si ulaşım gideri,3.000,00TL si refakatçi,özel beslenme vs. gideri olarak değerlendirildiği, bu değerlendirme yapılırken yaranın ağırlık ölçüsü, kişinin tedavi olduğu merkezle, yerleşim yeri gibi unsurların göz önüne alındığını), Tedavi sırasında veya sonrasında yapılması zorunlu dolaylı harcamalara ilişkin kaçınılmaz tedavi giderlerinin tespitinde; a) Refekatçi, özel bakıcı ve özel beslenme giderleri. b) Yol giderleri (hastanın ve yakınlarının hastanelere, sağlık kurumlarına, doktör muayenehanelerine, fizik tedavi yerlerine gidip gelme yol giderleri). c) Hastanın başka bir şehirde veya yurt dışında tedavisi gerekiyorsa, kendisinin ve yakınlarının (otomobil, otobüs, tren, uçak gibi) taşıt giderleri. d) Tedavi İçin gidilen yerde hastanın ve yakınlarının otel, lokanta, ulaşım gibi barınma ve beslenme giderleri. e) Haksız eyleme uğranıldığı veya kaza geçirildiği sırada, hastanın yakınları uzak bir yerleşim yerinde iseler, onların hastanın tedavi gördüğü kente geliş gidiş ulaşım giderleri ile geldikleri yerde otet, lokanta gibi barınma ve beslenme giderleri. f) Hastaneden çıktıktan sonra evde bakımı sürdürülen yaralı için eve gelip giden iğneci, pansumancı, fizyoterapist gibi kişilere ödenen ücretler. g) Hekimlerce gerekli görülmesi durumunda kaplıca, ılıca, dağ veya deniz kıyısı gibi hava değişim yerlerine ödenen paralar. h) Tedavisi sonuçlanmasına karşın, bir süre toplu taşıma araçlarına binemeyen veya kendi otomobilini kullanamayan hastanın işe gidiş geliş taksi ücretlerinden, toplu taşıma ücretlerinin veya kendi aracının benzin paralarının indiriminden sonra aradaki farktan oluşan harcamalar. Mevcut arızasının iyileşme süresinin 9 (dokuz) ayı bulacağı, bu sürenin ilk 6 ayında bir başkasının bakım ve yardımına ihtiyaç duyacağını, Kaskın baş, yüz ve boyun yaralanmalarında koruyucu etkisinin olduğunu, şahsın kask kullanmamasının baş bölgesinde yaralanmasını artırmış olabileceğini ancak diğer bölge yaralanmalarına etkisinin olmayacağı görüş ve kanaatlerini bildirmişlerdir.
Davalılardan … Sigorta Anonim Şirketi vekilinin 02/03/2021 tarihli bilirkişi raporuna karşı 09/03/2021 havale tarihli itiraz dilekçesinde özetle; İşbu davaya sebebiyet veren kaza neticesinde maluliyet raporunda davacı …’ın %40 oranında meslekte kazanma gücünden kaybetmiş sayılacağı görüş ve kanaatine varıldığını, Ancak alınan işbu rapor hatalı nitelikte olup davacının kalıcı maluliyeti söz konusu olmadığını, Meydana gelen trafik kazasına bakıldığında işbu raporun kabul edilemeyeceğini, nitelikte fahiş olduğu, davacının sürekli maluliyet oranının bulunmadığı açıkça ortada olup raporun hatalı olduğunu, Asla kabul anlamına gelmemekle birlikte davacının gerçekten kalıcı maluliyeti söz konusu ise, doğru veriler üzerinden davacının maluliyetinin tespit edilmesi gerektiğini, tedavi sürecinin bir uzantısı olan geçici iş göremezlik teminatının ve bakıcı giderinin de tedavi gideri teminatı içerisinde yer aldığını vurgulandığını, Bu gerekçelerle de haksız olarak talep edilmiş bulunan geçici iş göremezlik tazminatının reddini talep ettiklerini, müvekkil şirket aleyhine açılan haksız ve hukuka aykırı davanın reddine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
(III) DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
İş bu dava; Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasıdır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık konularının; davacının trafik kazası nedeniyle geçici iş göremezlik,sürekli iş göremezlik, bakıcı gideri ve zorunlu tedavi gideri kapsamında maddi tazminatının olup olmadığı, ayrıca manevi tazminat zararının olup olmadığı, varsa davalı taraflardan ne miktarlarda tahsil edileceği hususları olduğu anlaşılmıştır.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; davacı vekilinin her iki davacı yönünden maddi tazminat talepleri bakımından feragat dilekçesi sunduğu görülmüştür.
HMK nun 307. maddesi; “(1)Feragat, davacının, talep sonucundan kısmen veya tamamen vazgeçmesidir.” hükmünü amirdir.
HMK nun 309. maddesi; “(1)Feragat ve kabul, dilekçeyle veya yargılama sırasında sözlü olarak yapılır. (2)Feragat ve kabulün hüküm ifade etmesi, karşı tarafın ve mahkemenin muvafakatine bağlı değildir. (3)Kısmen feragat veya kabulde, feragat edilen veya kabul edilen kısmın, dilekçede yahut tutanakta açıkça gösterilmesi gerekir. (4)Feragat ve kabul, kayıtsız ve şartsız olmalıdır.” hükmünü amirdir.
HMK nun 310. maddesi; “(1)Feragat ve kabul, hüküm kesinleşinceye kadar her zaman yapılabilir.(2)(Ek fıkra: 22.07.2020 – 7251 S.K./29. md) Feragat veya kabul, hükmün verilmesinden sonra yapılmışsa, taraflarca kanun yoluna başvurulmuş olsa dahi, dosya kanun yolu incelemesine gönderilmez ve ilk derece mahkemesi veya bölge adliye mahkemesince feragat veya kabul doğrultusunda ek karar verilir.(3)(Ek fıkra: 22.07.2020 – 7251 S.K./29. md) Feragat veya kabul, dosyanın temyiz incelemesine gönderilmesinden sonra yapılmışsa, Yargıtay temyiz incelemesi yapmaksızın dosyayı feragat veya kabul hususunda ek karar verilmek üzere hükmü veren mahkemeye gönderir.” hükmünü amirdir.
HMK nun 311. maddesi; “(1)Feragat ve kabul, kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğurur. İrade bozukluğu hâllerinde, feragat ve kabulün iptali istenebilir.” hükmünü amirdir.
HMK nun 312. maddesi; “(1)Feragat veya kabul beyanında bulunan taraf, davada aleyhine hüküm verilmiş gibi yargılama giderlerini ödemeye mahkûm edilir. Feragat ve kabul, talep sonucunun sadece bir kısmına ilişkin ise yargılama giderlerine mahkûmiyet, ona göre belirlenir. (2)Davalı, davanın açılmasına kendi hâl ve davranışıyla sebebiyet vermemiş ve yargılamanın ilk duruşmasında da davacının talep sonucunu kabul etmiş ise yargılama giderlerini ödemeye mahkûm edilmez.” hükmünü amirdir.
Yukarıda belirtilen yasa hükümleri gereğince davacıların maddi tazminat yönünden davaların feragat nedeniyle reddine karar verilmesi gerekmiştir.
Manevi tazminat talepleri yönünden ise; Borçlar Kanunu’nun 56. maddesi hükmüne göre “Hâkim, bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verebilir. Ağır bedensel zarar veya ölüm hâlinde, zarar görenin veya ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verilebilir.” hükmü gereğince hakimin özel durumları göz önünde tutarak hükmedeceği manevi tazminat miktarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru gerçekleştirecek ve tazminata benzer bir fonksiyonu da olan özgün bir nitelik taşır. Manevi tazminat bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. Zarar görenin zenginleşmemesi, zarar sorumlusunun da fakirleşmemesi gerekmektedir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.06.1976 günlü ve 7/7 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde de, takdir edilecek manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça belirtilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden, hakim bu konuda takdir hakkını kullanır iken, ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir. Zira kanunun takdir hakkı verdiği durumlarda hakimin, hukuk ve adalete uygun karar vereceği TMK m. 4 hükmünde açıkça belirtilmiştir.
Mahkememizce olayın oluş biçimi, tarafların sosyo-ekonomik durumları, davacının duyduğu elem, çektiği sıkıntı ve acılar ile davalı sürücünün kusurunun yoğunluğu, davacının alınan malüliyet raporları, paranın alım gücü nazara alınarak manevi tazminatın ceza olmadığı gibi mamelek hukukuna ilişkin bir zararın karşılanması amacı da olmadığı, manevi tazminatın bir zenginleşme aracı olamayacağı, ancak davacının duyduğu acı ve elemi de bir nebze hafifletecek miktarda olması gerektiği için tamamen vicdani değerlendirme yapılarak; davacının manevi tazminat istemi yönünden aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
(IV) HÜKÜM SONUCU, YARGILAMA GİDERLERİ VE KANUN YOLU:
Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1- Davacının maddi tazminat davasının FERAGAT NEDENİYLE REDDİNE,
2- Davacının manevi tazminat davasının KISMEN KABULÜ İLE; 50.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 29/09/2013 tarihinde işleyecek yasal faizi ile davalılardan … ‘dan tahsili ile davacıya verilmesine,
Fazlaya ilişkin taleplerin REDDİNE,
3-Alınması gereken 3.415,50 TL karar harcından peşin olarak alınan 686,52 TL harcın mahsubu ile bakiye ‭2.728,98‬ TL karar ve ilam harcının Harçlar Kanunun 31. Maddesi gereğince davalı …’dan alınarak hazineye irat kaydına,
4-Davacı tarafından yatırılan 35,90 TL başvurma harcı, 5,20 vekalet harcı, 686,52 TL peşin harç, toplamı ‭727,62‬ TL’den kabul/red edilen miktara göre hesaplanan 174,62TL harcın(50.000,00/201.000,000 oranından) davalı sorumlu olması kaydıyla davalı …’dan alınarak davacıya verilmesine,
5- Davacı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden; Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince kabul edilen manevi tazminat nedeniyle; 7.300,00 TL vekalet ücretinin davalı …’dan alınarak davacıya verilmesine.
6- Davalı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden; Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince reddedilen manevi tazminat nedeniyle; 7.300,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalı …’a verilmesine,
7- Davalı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden; Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince reddedilen maddi tazminat nedeniyle; 1.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalı …’a verilmesine,
8-Davacılar tarafından yapılan yargılama gideri 1.500,00 TL bilirkişi ücreti, 314,50 TL Adli Tıp ücreti , 702,31 TL posta tebligat gideri toplamı olan ‭2.516,81‬ TL kabul/red edilen miktara göre hesaplanan 604,03 TL yargılama giderinden (50.000,00/201.000,00 oranından) davalı sorumlu olması kaydıyla davalı …’dan alınarak davacıya verilmesine, bakiye giderin davacı üzerinde bırakılmasına,
9-Arabuluculuk faaliyeti sonunda taraflara ulaşılamaması, taraflar katılmadığı için görüşme yapılamaması veya iki saatten az süren görüşmeler sonunda tarafların anlaşamamaları hâllerinde iki saatlik ücret tutarı tarifenin birinci kısmına göre Adalet Bakanlığı bütçesinden ödendiğinden ve bu ücret ve ayrıca adliye arabuluculuk bürosu tarafından yapılmış zaruri giderler de Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılandığından ve bu giderler de yargılama gideri sayıldığından buna göre 2019 yılı tarifesine göre iki saatlik görüşme nedeniyle taraf başına saati 330,00 TL den toplam 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin (kabul/talep oranına göre) 316,80 TL’sinin davalı …’dan, (red/talep oranına göre hesaplanan) ‭1.003,2‬0 TL’sinin davacıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına.
10-Davacı taraflarca yatırılan ve dosyada bakiye kalan gider avansının HMK 333 m gereğince karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,
Dair; Davacı vekilinin yüzüne karşı, davalıların/vekillerinin yokluğunda, 6100 sayılı HMK’nın 341-345 maddeleri uyarınca gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki (2) haftalık süre içerisinde, Konya Bölge Adliye Mahkemesi ilgili Hukuk Dairesi Başkanlığına sunulmak üzere mahkememize veya başka bir yer mahkemesine verilecek istinaf dilekçesi ile, istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 24/05/2022

Katip Hakim