Emsal Mahkeme Kararı Konya 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/617 E. 2023/600 K. 15.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA . ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: … Esas – …
T.C.
KONYA
. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO :
KARAR NO :

HAKİM :
KATİP :

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVA : Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (Alacak)
DAVA TARİHİ :
KARAR TARİHİ :
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH :
KARARIN MAHİYETİ : GÖREVSİZLİK

Mahkememizde görülmekte olan Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (Alacak) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinden özetle;”Müvekkil …, … doğumlu, çok uzun yıllardır Konya’nın … köyünde ikamet etmekte olan, tam olarak okuma yazma bilmeyen yaşlı bir kişidir. Yıllar önce eşi ölüp kendisi hastalanıp kalan 4-5 adet büyükbaş hayvana tek başına bakamayacağını görerek, hayvanları satmış, yurtdışında yaşayan bir yakınının yardımı ile parayı Euro’ya çevirerek yaşlılığında kullanmayı planlayıp … … şubesine yatırmıştır. Kendisine … numaralı hesap açılmıştır. Yatırılan tutar 4.843,75 Euro’dur. Bu yatırma esnasında … … şubesinden kendisine bankacılık mevzuatı gereği verilmesi gereken Hesap Açım sözleşmesi verilmemiştir. Yine zamanaşımı hükümleri hakkında bilgilendirilmemiştir. Müvekkil 2019 yılında … bulunan mevduatını çekmek için şubeye başvurmuş, kendisine şubeden şifahen mevduatının TMSF’ye devredildiği bilgisi verilmiştir. Bunun üzerine …’ya vekaleten … TAŞ’ye Konya Noterliğinin … yevmiye no’lu ihtarnamesi ile mevduatın akıbeti sorulmuştur. … … şubesi cevaben Konya . Noterliğinin … yevmiye no’lu ihbarnamesi ile müvekkilin … no’lu hesabında bulunan 4.843,75 EUR mevduatın, 2013 yılı Haziran ayında TMSF’ye devredildiği bilgisini vermiştir. Söz konusu ihbarnamede, müvekkile, mevduatının zamanaşımına uğrayacağı … barkod no’lu mektup gönderilmek suretiyle bildirildiği iddia edilmiş ise de bu PTT gönderisi müvekkilin eline hiç ulaşmamıştır. TTK 5/a gereği taleplerimiz arabuluculuğâ/ başvurulmak sureti ile davalı tarafla müzakere edilmiş ancak uzlaşma sağlanamamıştır. 2019/3599 dosya no’lu 03.12.2019 tarihli arabuluculuk son tutanağı düzenlenmiştir. Öncelikle belirtmek gerekir ki, bankanın cevabi ihbarnamesinde uygulamasına yasal dayanak gösterdiği 2004 tarihli 5411 sayılı Bankacılık Kanununun 62. Maddesinde yer alan zamanaşımı hükmü ve bu kanun hükmünü dayanak alan 1/11/2006 Tarihli Ve 26333 Sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Mevduat Ve Katılım Fonunun Kabulüne, Çekilmesine Ve Zamanaşımına Uğrayan Mevduat, Katılım Fonu, Emanet Ve Alacaklara İlişkin Usul Ve Esaslar Hakkında Yönetmelik hukuka aykırı düzenlemelerdir. Anayasa ve AİHS ile korunan mülkiyet hakkına aykırıdır. Türk Medeni Kanunu ve Türk Borçlar Kanunundaki ilgili konulardaki düzenlemelerle açıkça çelişmekte ve bir bütün olması gereken hukuk sistemimiz içinde açıkça ayrık bir düzenleme olarak göze batmaktadır. Bu açık hukuka aykırılık konusunda doktrinde ve uygulamada birçok inceleme yayınlanmıştır. Sayın mahkemeniz bu iddialarımızı ciddi bulacak olursa bu kanun ve yönetmelik hükmündeki Anayasa’ya aykırılığın giderilmesi için Anayasa mahkemesine başvurabilecektir. Anılan Yönetmelik bankalara, mudileri hesaplarının fona devredileceği hususunda iadeli taahhütlü mektupla uyarma, internet sitesinde yayınlama ve yayınladığını 2 adet yüksek tirajlı ulusal gazetede yayınlama görevi yüklemiştir. Vakamızda da Akbank TAŞ, müvekkile mevduatının fona devredileceği ihbarını … barkod no’lu mektup ile gönderdiğini iddia etmiş ancak bu mektup müvekkile hiç ulaşmamıştır. Şifahen yapılan PTT sorgusunda iade nedeni : ADRES YETERSİZ NO:200 YOK şeklindedir. Banka internet sitesinde yayınlamış, gazete ilanı yapmış olduğunu belirtmekte ise de müvekkil, yaşlı ve okuma yazması kıt bir köylüdür, gazete okumaz, internet bilmez. Akbank TAŞ’nin web sitesini veya günlük gazeteleri takip etmesi mümkün değildir. Bankanın müvekkile gönderdiği mektubun bila tebliğ iade olmasından sonra müvekkile ulaşmak için başka herhangi bir yola başvurmadığı, çaba göstermediği görülmektedir. Eğer müvekkil bankaya kredi kartı borçlusu olsa idi, banka bila tebliğ dönen bir mektupla yetinmeyeceği, müvekkile ulaşmak noktasında her yolu deneyeceği açıktır. Türk Yargıtay’ı da örnek kararlarında bankaların bu tebligat yükümlerini özensizce, öylesine, yapmış olmak için yapmaları durumunu hukuka aykırı görmüş ve benzer davalarda mağdur edilen mudilerin haklarının iadesi için içtihatların oluşturmuştur. İki adet örnek karar aşağıda sayın mahkemenizin bilgisine sunulmuştur. Davalı banka, müvekkile “ihbarda bulunma” görevini yeterince yerine getirmemiş, iadeli taahhütlü mektubun bila tebliğ dönmesinden sonra müvekkile ulaşmak için herhangi bir girişimde bulunmamış, Tebligat Kanunu hükümlerine göre tebligatın yapılmasına çalışmamış, dolayısıyla YÖNETMELİKTE GEÇEN TEBLİGAT KOŞULUNU SAĞLAMAMIŞTIR. Müvekkilin usülsüz olarak TMSF’ye devredilen 4.843,75 Euro tutarındaki mevduatının faiziyle birlikte müvekkile derhal iadesi gerekmektedir.
Davalı vekilinin cevap dilekçesinde; “Davacının müvekkil bankaya başvurması ile müvekkil bankanın Mevlana Şubesi tarafından davacıya 244-18003 numaralı mevduat hesabı açılmıştır. Davacı 10 yılı aşkın süre boyunca mevduatına ilişkin bir talepte bulunmamıştır. Davacı, dava dilekçesinde 2019 yılında parasını çekmek için müvekkil bankaya başvurduğunu ve mevduatının TMSF’na devredildiğini o esnada öğrendiğini iddia etmiştir. 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun 62. maddesinde; “Bankalar nezdlerindeki mevduat, katılım fonu, emanet ve alacaklardan hak sahibinin en son talebi, işlemi, herhangi bir yazılı talimatı tarihinden başlayarak on yıl içinde aranmayanlar zamanaşımına tâbidir.” demektedir. Somut olayda, davacının mevduatından 10 yıl boyunca herhangi bir talepte bulunulmadığı için 5441 sayılı kanunun 62. Maddesi uyarınca zamanaşımına uğramış, hesapta bulunan bakiye TMSF’na devredilmiştir. Somut olayda, müvekkil banka 5441 sayılı kanunun 62. Maddesi uyarınca, zamanaşımına uğrayan hesaptaki bakiyeyi TMSF’na devredilmiştir. Müvekkil banka, anılan işlem nedeni ile herhangi bir menfaat temin etmemiştir. Yapılan işlem nedeni ile, menfaat sağlayan TMSF olduğundan, aktarılan tutarın müvekkil bankadan talep edilmesi mümkün değildir. Davacı tarafından, husumetin TMSF’na yöneltilmesi gerekirken müvekkil bankaya yöneltilmesi yerinde olmamıştır. Bu sebeple öncelikle davanın husumet nedeniyle reddini talep ederiz. Davacının mevduat hesabında 10 yıl ve üzerinde işlem yapmaması sebebiyle davacının mevduat hesabı zamanaşımına uğramıştır ve davacının bu konudan haberdar olması için davacının bildirdiği, banka kayıtlarında mevcut adresine … PTT barkod numarası ile mektup gönderilmiştir. Bunun yanı sıra müvekkil Mevduat ve Katılım Fonunun Kabulüne, Çekilmesine ve Zamanaşımına Uğrayan Mevduat, Katılım fonu, Emanet ve Alacaklara İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik madde 8/2 gereğince bu durumu kendi internet sitesinde duyurmuş ve bu konuda gazete ilanı verilmiş davacı bu durumdan haberdar edilmiştir. Bu çağrılara rağmen müvekkile herhangi bir başvuruda bulunmayan davacının hesabında bulunan 4.843,75 EUR bakiye 2013 yılı Haziran ayında TMFS’na devredilmiştir. Mezkur yönetmeliğin 3. Maddesi ” İlan edilen zamanaşımına uğramış her türlü mevduat, katılım fonu, emanet ve alacaklardan Haziran ayının onbeşinci gününe kadar hak sahibi veya mirasçıları tarafından aranmayanlar, faiz ve kâr payları ile birlikte Haziran ayı sonuna kadar Fonun Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasındaki veya Fon Kurulu tarafından belirlenecek bankalar nezdindeki hesaplarına devredilir. …” demektedir. Buradan da anlaşılacağı üzere müvekkil kanundan ve yönetmelikten kaynaklanan tüm yükümlülüklerini eksiksiz olarak yerine getirmiştir. Bu nedenle bu konuda herhangi bir sorumluluğu bulunmayacaktır. Davacının Mevduat ve Katılım Fonunun Kabulüne, Çekilmesine ve Zamanaşımına Uğrayan Mevduat, Katılım fonu, Emanet ve Alacaklara İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik gereği müvekkile yüklemiş olduğu yükümlülükleri müvekkilinin öğrenmesinin mümkün olmayacağını belirtmiştir. Davacının bu beyanının müvekkili bağlamayacağı aşikardır. Zira müvekkil kanundan kaynaklanan yükümlülüklerinin tamamını yerine getirdikten sonra karşı tarafın yaşlı veya okuma yazması var mı yok mu bunu araştırma yükümlülüğü yoktur. Bu nedenle bu konuda müvekkil bankanın herhangi bir sorumluğu söz konusu olamayacaktır. Yine davacının iddialarına göre iade edilen mektubun davacıya ulaşmak için başka bir yola başvurmadığı iddiası ise yukarıda ki açıklamalarımız ışığında haksız olduğu görülecektir. Zira müvekkil ihtarname göndermiş olduğu gibi aynı zamanda müvekkil kendi internet sitesinde bu durumu duyurmuş ve bu konuda gazete ilanı verilmiştir. Buradan da anlaşıcağı üzere davacının iddialarının yersizdir, davacı lehine karar verilmesi için mahkemeyi yanıltmaya çalışmaktadır. Bu durumda davacının sunmuş olduğu yargıtay kararlarının da dikkate alınmaması gerekmektedir.” şeklinde cevap vermiştir.
Mahkememizce verilen ara karar uyarınca dosyanın Bankacılık-Finans bilirkişisi …’e tevdi edildiği, bilirkişinin raporunda özetle; İlgili Kanun ve Yönetmelik hükümlerince; Davalı Banka tarafından …’ nın banka kayıtlarındaki adresine … barkod holu mektup gönderildiği, 14 Haziran 2013 tarihine kadar hak sahipleri ve mirasçıları tarafından aranmayan zaman aşımına uğrayan hesapların Tasarruf Mevduat Sigorta Fonu’ na devredileceğine dair gazetelere ilân verildiği (sabah gazetesi dışındaki ilânların yayınlandığı gazete isimleri belirlenememiştir), internet sitesinde zamanaşımına uğrayan müdilerin listesinin web sitesinde ilân edildiği, Dosya kapsamına sunulan belgelerde …’ nın banka kayıtlarındaki adresine dair bilgi bulunmamakla birlikte, tarafına gönderilen … barkod nolu gönderinin adres eksikliğinden (No:200 yok) açıklaması ile iade edildiği, Tebligat Kanunu hükümlerine göre davacı …’ya ulaşılması konusunda herhangi bir işlem yapılmamış olduğu tespitleri yapılmıştır.
Mahkememiz dosyasına kazandırılan bilirkişi raporu taraflara usulüne uygun olarak tebliğ edilmiştir.
Mahkememizce verilen 06/04/2022 tarih ve … Esas … Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi . Hukuk Dairesi Başkanlığı’nın 22/09/2023 tarih ve … Esas … Karar sayılı ilamıyla kaldırılarak dosya mahkememize iade edilmekle, dava mahkememizin … esasına kaydı yapılmış olduğu görülmüştür.
Dava; “Alacak” davasıdır.
Tüm dosya kapsamı ve deliller birlikte değerlendirildiğinde; davacı vekili davalı aleyhine Alacak davası açmıştır.
Tüm dosya kapsamı ve deliller birlikte değerlendirildiğinde; davada öncelikle çözülmesi gereken sorun ; mahkememizin görevli olup olmadığı sorunudur. TTK. 4. ve 5. maddeleri gereğince mahkememizin görevli olmadığı, Mahkemelerin görevlerine ilişkin düzenlemelerin 6100 sayılı HMK.nun 1.2.3.4. maddelerinde düzenlendiği, HMK.nun 2.maddesinde;”Dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın malvarlığı haklarına ilişkin davalarla, şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkeme, aksine bir düzenleme bulunmadıkça asliye hukuk mahkemesidir. (2) Bu Kanunda ve diğer kanunlarda aksine düzenleme bulunmadıkça, asliye hukuk mahkemesi diğer dava ve işler bakımından da görevlidir.” şeklinde düzenlendiği, yine 01/07/2012 tarihinde yürürlüğe giren 6335 Sayılı Kanun ile değişik 6102 sayılı TTK. nun 5/3.maddesinde; “Asliye Ticaret Mahkemesi ile Asliye Hukuk ve diğer Hukuk Mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisi olup, bu durumda göreve ilişkin usul hükümleri uygulanır.” şeklinde düzenlemenin yapıldığı, Bu düzenleme ile Ticaret Mahkemeleri genel mahkemeler içinde yer alan Asliye Hukuk Mahkemelerinin bir dairesi olmaktan çıkarılarak genel mahkemeler arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğunun kabul edildiği, yine 6102 sayılı TTK.nun 4. Maddesinde Ticaret Mahkemelerinin görevine giren dava ve çekişmesiz yargı işlerinin düzenlendiği, dava şartlarına ilişkin düzenlemenin HMK.nun 114.ve 115.maddelerinde düzenlendiği, HMK.nun 114/1-c maddesinde mahkemenin görevli olmasının dava şartı olduğunun, aynı kanunun 115.maddesinde mahkemenin dava şartlarının mevcut olup olmadığını davanın her aşamasında kendiliğinden araştıracağının ve taraflarında her zaman ileri sürebileceğinin, dava şartlarının noksan olması halinde davanın usulden reddine karar verilebileceğinin düzenlendiği görülmüştür.
Mahkememiz dosyası incelemesi neticesinde Konya Bölge Adliye Mahkemesi . Hukuk Dairesi Başkanlığı’nın 22/09/2023 tarih ve … Esas … Karar sayılı ilamı ile; İlk derece mahkemesi, davacının banka ile olan ilişkisinde tüketici işlemi olduğu yönünde net bir bilgi olmadığı gerekçesiyle kendinin davada görevli olduğunu kabul ederek esastan karar vermiş ise de; 27.11.2013 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanarak 28.05.2014 günü yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 2. maddesine göre bu Kanunun kapsamını “her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamalar” oluşturmakta olup anılan Kanun’un 3/1-l maddesinde de gerçek ve tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan bankacılık sözleşmeleri tüketici işlemi olarak düzenlenmiştir. Somut olayda davalı bankaca hesaba dayanak sözleşme gönderilememiş ise de davacıya ait hesabın ticari bir hesap olduğu iddia edilmediği gibi hesabın ticari hesap olduğuna dair dosyada herhangi bir bilgi ve belge de bulunmamaktadır. Buna göre, davanın açıldığı 17/12/2019 tarihinde yürürlükte olan 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun kapsamında kalan uyuşmazlık yönünden tüketici mahkemesinin görevli olduğu anlaşıldığından görev yönünden dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken işin esasına girilerek karar verilmesi yerinde olmadığından kamu düzenine aykırılık nedeniyle tarafların istinaf başvuru taleplerinin kabulü ile HMK’nın 353/1.a.3 maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın mahkemesine gönderilmesine” karar verilmiş olduğu,
Tüketicinin Korunması Hakkındaki 6502 sayılı Kanunda tüketici kavramı, 3/1-k maddesinde ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek ve tüzel kişiler “tüketici” 3/1-1 maddesinde ise mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da banka hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekalet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dahil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemler “tüketici işlemi” olarak kabul edildiği ve Tüketici Kanununun kapsamı esaslı şekilde genişletildiği, aynı kanunun 73/1 maddesinde “tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda” tüketici mahkemelerinin görevli olduğu, 83/2.maddesinde de “taraflardan birinin tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olması, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemez.” hükmüne yer verildiği, somut olayda davalının, dava konusu senedin düzenleme tarihinde “Belirli bir mala tahsis edilmiş mağazalarda kömür ve yakacak odun perakende ticareti” işi ile iştigal ettiğinin sabit olduğu, uyuşmazlığın tüketici işleminden kaynaklandığı ve davacının tüketici olduğu, bu durumda davaya bakmaya görevli mahkemenin Tüketici Mahkemesi olduğu, bu nedenle mahkemenin görevli olmaması nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken, uyuşmazlığın esasına girilerek yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmediğinden davacının istinaf başvuru talebinin kabulü ile HMK’nın 353/1.a.3 maddesi gereğince; ilk derece mahkemesi kararının esasa ilişkin istinaf sebepleri incelenmeden kaldırılmasına, davanın yeniden görülmesi için dosyanın mahkemesine gönderilmesine” karar verildiği anlaşılmakla,
Tüm dosya kapsamı ve deliller birlikte değerlendirildiğinde;
6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 3. maddesine göre tüketici; ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi, sağlayıcı: kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla tüketiciye hizmet sunan ya da hizmet sunanın adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi, tüketici işlemi; mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukukî işlemi ifade eder.
6502 sayılı Kanunun 73. maddesinde de bu kanunun uygulanması ile ilgili her türlü ihtilafa tüketici mahkemelerinde bakılacağını öngörmüştür.
28/11/2013 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan ve 28/05/2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un (TKHK) 3/1-(k-l) maddesinde; ” Tüketici: Ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişi, Tüketici işlemi: Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlem” şeklinde, 6502 sayılı TKHK’nun 73/1. maddesinde;”Tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemeleri görevlidir.” şeklinde, 6502 sayılı TKHK’nun 83/2.maddesinde; “Taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olması, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu Kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemez.” şeklinde düzenlemelerin olduğu görülmektedir. Dosyadaki tüm bilgi ve belgeler dikkate alınarak incelendiğinde ve yine Yargıtay . Hukuk Dairesi’nin … Esas ve … Karar sayılı ilamında “4077 sayılı yasanın 23. Maddesi bu kanunun uygulanması ile ilgili her türlü ihtilafa tüketici mahkemelerinde bakılacağını öngörmüştür. Taraflar arasındaki uyuşmazlık Tüketicinin Korunması hakkındaki kanun kapsamında kaldığına göre davaya bakmaya Tüketici Mahkemesi görevlidir. Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında resen gözetilir. Görevle ilgili hususlarda kazanılmış hak söz konusu olmaz.” düzenlemeleri de dikkate alındığında 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un (TKHK) 3/1-(k-l), 73/1., 83/2. maddeleri gereğince dava tarihi itibariyle TTK. 4 ve 5. maddeleri gereğince mahkememizin görevli olmadığı, HMK 114/1-c maddesi uyarınca görevin dava şartı olduğu, HMK’nın 115. maddesine göre de, mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını davanın her aşamasında kendiliğinden araştırmak zorunda olduğu ve Konya Bölge Adliye Mahkemesi . Hukuk Dairesi Başkanlığı’nın 22/09/2023 tarih ve … Esas … Karar sayılı ilamı da dikkate alındığında mahkememizin görevsizliğine, Konya Nöbetçi Tüketici Mahkemesinin görevli olduğuna karar vermek gerekmiş olup oluşan vicdani kanaate aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM: GEREKÇESİ YUKARIDA AÇIKLANDIĞI ÜZERE
1-Dava dilekçesinin görev yönünden reddi ile mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2-6100 sayılı HMK.nun 20/1.maddesi gereğince kararın kesinleşmesinden itibaren 2 hafta içinde taraflardan birinin mahkememize başvurması halinde dava dosyasının görevli KONYA NÖBETÇİ TÜKETİCİ MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE, kararın kesinleşmesinden itibaren 2 hafta içinde taraflardan birinin başvurmaması halinde davanın açılmamış sayılmasına KARAR VERİLMESİNE,
3-6100 sayılı HMK.nun 20/1.maddesi gereğince kanun yoluna başvuru halinde bu başvurunun reddi halinde red kararının veya görevli yargı yerinin belirlenmesi halinde bu kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde taraflardan birinin başvurması halinde dava dosyasının Konya Nöbetçi Tüketici Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, bu süre içerisinde taraflardan birinin başvurmaması halinde davanın açılmamış sayılmasına KARAR VERİLMESİNE,
4-6100 sayılı HMK.nun 331/2.maddesi gereğince harç ve yargılama giderlerinin davaya görevli mahkemece devam edilmesi halinde görevli mahkemece, aksi takdirde talep halinde mahkememizce DEĞERLENDİRİLMESİNE,
Dair, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde mahkememize veya başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesi’ne verilecek dilekçe ile Konya Bölge Adliye Mahkemesi’ne İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı 15/11/2023

Katip Hakim