Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. KONYA . ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
KONYA
.ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO :
KARAR NO :
BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLLERİ :
DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ :
KARAR TARİHİ :
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH :
Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan “Alacak” davasının yapılıp bitirilen açık yargılaması sonucunda mahkememizce 16/03/2021 tarih ve … Esas … Karar sayılı kararı davanın reddine karar verildiği, davacı tarafın istinaf inceleme talebine istinaden dosyanın Konya Bölge Adliye Mahkemesi Başkanlığı .Hukuk Dairesi Başkanlığı’na gönderildiği, Konya Bölge Adliye Mahkemesi .Hukuk Dairesi Başkanlığı’nın 09/12/2022 tarih ve … Esas … Karar sayılı ilamıyla kaldırılarak dosya mahkememize iade edilmekle, dava mahkememizin yukarıdaki esasına kaydı yapılıp incelendi:
HEYETİMİZCE GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili 13.10.2018 tevzi tarihli dava dilekçesinde özetle; Müvekkili …’in Almaya’da işçi olarak çalışırken kendisinden yatırılan paranın tamamının istendiği her an geri alınabileceğini ve karşılığında yüksek oranda faiz verileceği garantisi ile … Holding A.Ş. … belge nolu hisse senedi, … belge nolu hisse senedi ve tahsilat makbuzu ve cari ekstreler karşılığında 24.632.01 Euro (48.176.00 DM) tahsil edildiğini, müvekkilinin yatırdığı parayı defalarca istemesine karşı sürekli olarak oyalandığını ve parasını geri alamadığını, davalı şirketin müvekkili gibi binlerce kişiden yurt özlemi ve dini duygularını sömürerek para topladığını, paranın geri ödenmesi yönündeki taleplerini ise reddettiğini, davalı şirketin bu şekilde para toplamasının Bankalar Kanunu, TTK, SPK, BK ve diğer kanunların açık hükümlerine açıkça aykırı olduğunu, davalı şirketin ayrıca SPK’NİN 31. ve 30.maddeleri uyarınca hisse senetlerini izinsiz halka arz ettiğini, bu usulsüzlüklerin resmi raporlarda da ifade edildiğini, para toplama eyleminin yasa dışı yollarla ve kuryelerle yapıldığını, ilgililer hakkında ceza soruşturması ve davalar bulunduğunu, tüm bu sebeplerle müvekkili ile davalı şirket arasında TTK, BK, SPK ve sair mevzuata aykırı olarak kurulan ortaklık ilişkisinin hükümsüz olduğunu, Yargıtay . Hukuk Dairesinin verdiği son kararda müvekkili gibi sayısız insandan para toplandığını, bu insanların kandırıldığı SPK’na ve yasal mevzuatlara uygun olmayan şekilde bir ortaklık ilişkisinin kurulduğunun sabit olduğunu, bu nedenlerle geçerli şekilde ortaklık ilişkisinin kurulmadığının tespiti ile mevzuata aykırı şekilde kurulan yatırım ilişkisinin hükümsüzlüğüne ve fazlaya dair talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla müvekkilinden tahsil edilen 24.632,01 Euro’nun (48.176,00 DM) şimdilik 1.000,00 Euro’sunun tahsil tarihinden itibaren 3095 Sayılı Kanunun 4/A maddesi uyarınca devlet bankalarının yabancı para ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiziyle birlikte davalı şirketten tahsili ile müvekkilin davalı şirketin ortağı olduğunun tespiti ile ortaklığın şirket kayıtlarına işlenmesi ve ortaklıktan kaynaklanan kâr payı ve sair her türlü parasal haklarının hesap edilerek davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı …vekili 26.11.2018 havale tarihli cevap dilekçesinde özetle; Davanın hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, soyut iddialara dayandığını, fiili olarak da çelişkiler ve eksiklikler içerdiğini, davanın reddinin gerektiğini, kendisini ve içeriğini kabul anlamına gelmemek üzere; davacının … ve … nolu hisse senetleri karşılığında kendisinde 48.176 DM tahsil edildiğini beyan ettiğini, bu iki hisse senedinin 70 hisseye karşılık geldiğini, davacının sunduğu tahsilat makbuzunda 96 hisse gözüktüğünü, hesap ekstrelerinde 26.05.2016 tarihi öncesi kârlar şekilde bir bölümün yer aldığını ve 90 hisse gözüktüğünü, davacının dosyaya sunduğu hisse senetlerinin tahsilat makbuzu ile örtüşmediğini, bu çelişkili durumların davacıya açıklattırılması gerektiğini, müvekkili şirketin çok ortaklı şirket statüsünde olmadığını, SP Kurulu tarafından kurul kaydına alınmadığını, müvekkili şirket tarafından davacıda dahil hiçbir üçüncü şahsa şirket olarak hisse senedi satışı yapılmadığını, davacının dosyaya dayanak olarak sunduğu hisse senetlerinin hamiline yazılı olması sebebiyle hisse senetleri oranında davalı şirketin ortağı olduğunu, hisse senetlerinin elinde bulunduğu sürece şirketin ortağı olduğunu, davacının şirket kayıtlarında para ödemesinin gözükmediğini, müvekkilinin şirket yetkililerinin iddianın aksine hiç kimseye hiçbir vaatte bulunmadığını, davacının taleplerinin açıkça hukuka aykırı olduğu gibi taleplerin zamanaşımına uğradığını, davacı tarafından sunulan içeriğini ve davalı şirket tarafından verildiğini kabul etmediklerini 01/01/2001 tarihli hesap ekstresi esas alındığında üzerinden 7 yıl geçtiğini, bu süre zarfında davacının oyalandığına dair bir iddiasının bulunmadığını, bu nedenlerle yersiz ve mesnetsiz davanın öncelikle zamanaşımı sebebiyle, esasa girilmesi halinde ise esastan reddine karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
Dilekçeler aşaması tamamlanmış, taraflara duruşma gününü bildirir davetiye tebliğ edilerek duruşma açılmıştır.
Taraflarca bildirilen deliller ilgili yerlerden dosyamız içerisine celbedilmiş; Tahsilat makbuzu ve hisse senedi belgeleri, SPK denetleme raporları, davalı şirketin tüm defter ve kayıtları, davalı şirketin veya şirketlerin yöneticileri hakkında açılan ceza dava dosyaları, ticaret sicil kayıtları, Konya Asliye .Ticaret Mahkemesinin … esas sayılı dosyamız içerisine celbedilmiş ve dosyamızda bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Dosyamız Mali müşavir bilirkişi … tevdi edilerek; davalıya ait defter ve kayıtlar ve davalı şirket aleyhinde açılan benzer dosyalarla ilgili ortak delillerin toplandığı (havuz dosyası olarak bilinen) Konya Asliye . Ticaret Mahkemesinin … Esas sayılı dosyası ve dosya içerisinde bulunan T.C.Başbakanlık Sermaye Piyasası Kurulu 2001 yılı … Holding A.Ş.Denetim raporunun ekinde bulunan CD’ler üzerinde inceleme yapılarak bilirkişi raporu düzenlenmesinin istenildiği;
Mali müşavir bilirkişi … tarafından düzenlenerek dosyamıza sunulan 22.10.2019 havale tarihli bilirkişi raporunda; Davalı şirketin açılış tasdiklerinin süresinde yaptırıldığı, kayıtların muhasebe usul ve yöntemlerine uygun olarak yapıldığı fakat kapanış kayıtlarının yaptırılmadığı, defterlerde yapılan incelemede davacı adına herhangi bir tahsilat kaydı olmadığı ve şirket ortakları arasında adının bulunmadığını, … Holding A.Ş.’nin kurucu ortakları ve sermaye artırımlarında pay sahibi olan kişiler arasında davacının isminin yer almadığını, bu sebeple davacının davalı şirketten primli olarak pay iktisap etmesinin mümkün olmadığını, davacının dosyaya sunduğu 01/01/2001 tarihli ve … seri nolu tahsilat makbuzunda davacının kimlik ve adres bilgileri ile hisse dökümlerinin yer aldığını, belgede 96 adet hisse karşılığı 48.176 DM teslim edildiğini, belgede teslim eden ve teslim alan kısmında okunaksız imzanın bulunduğunu, Konya . Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas sayılı dosyasında bulunan T.C. Başbakanlık Sermaye Piyasası Kurulu 2001 yılı denetim rapor ekinde bulunan CD’deki davalı şirkete ait taranmış evraklar içerisinde davacıya ait tahsilat makbuzunun bulunmadığını, 48.176,00 DM’nin Euro karşılığının 24.632,00 Euro olduğunu, 24.632,00 Euro’nun TL karşılığının dava tarihi itibariyle 166.290,63 TL olduğunu, davacının dosyaya sunduğu … Holding A.Ş’ye ait 96 hissenin nominal bedelinin 96 Hisse X 100 TL = 9.600, 00 TL olduğunu, nominal bedel düşüldükten sonra kalan kısmının 156.690,63 TL olduğunu, 156.690,63 TL’nin dava tarihi itibariyle Euro karşılığının 23.209,99 olacağını, buna göre davacının alacağı bedelin 23.209.99 Euro veya karşılığı 156.690,63 TL olacağını bildirdiği görülmüştür.
Mahkememiz dosyasının Mali müşavir bilirkişi … yeniden tevdii edilerek, davacının terditli talepleri dikkate alınarak ek rapor düzenlenmesinin istenildiği; Mali Müşavir … tarafından düzenlenen 19.01.2021 havale tarihli ek bilirkişi raporunda; Davalı şirketin açılış tasdiklerinin süresinde yaptırıldığı, kayıtların muhasebe usul ve yöntemlerine uygun olarak yapıldığı fakat kapanış kayıtlarının yaptırılmadığı, defterlerde yapılan incelemede davacı adına herhangi bir tahsilat kaydı olmadığı ve şirket ortakları arasında adının bulunmadığını, davalı şirketin defter kayıtlarına göre 2001 ve 2002 yıllarında çeşitli tarihlerde sermaye taahhütlerine karşılık tahsilatların yapıldığı, bu tahsilatlara ilişkin Yevmiye Defteri ve Defteri kebirde ki kayıtlarda yapılan incelemelerde hisse senetlerinin satış bedelinin nominal bedelinden fazla olanının 520 hisse senetleri ihraç primleri hesabına kaydedildiği, dolayısı ile davalı şirketin primli hisse senedi ihracının söz konusu olduğunun belirlendiği fakat defterlerde yardımcı hesabın açılmaması nedeniyle bu tahsilatların kimden yapıldığının tespit edilemediğinin davalı şirketin kayıtlarına göre söz konusu yıllarda kar dağıtımının yapılamadığını, davalı şirketçe ortaklar pay defterinin tutulmadığını, davacının payının sermayede temsil edilebilmesi için davacının şirketin kuruluşunda veya sermaye artırımında davalı şirketten aslen pay iktisat etmesi gerektiğini, gerek SPK kayıtlarında gerekse şirket kayıtlarında davacının şirketin kuruluşunda veya sermaye artırımında buna ilişkin bir tespit bulunmadığını, anonim şirketlerin kar detme dağıtma amacıyla kurulduğunu, kar payının dağıtılıp dağıtılmayacağına, ancak genel kurulun karar verebileceğini, anonim şirketlerde pay sahiplerine kar dağıtılabilmesi için öncelikli olarak ilgili faaliyet döneminde şirketin kar etmiş olması, kanunen ayrılmış yedek akçelerin ayrılmış olması ve genel kurulun kar dağıtımı kararı almış olması gerektiğini, kar payının ancak net dönem karından ve serbest yedek akçelerden dağıtılabileceğini, davalı şirket hakkında düzenlenen TBMM ve SPK raporlarında şirketin 1997-1998-1999 yıllarında faaliyet sonuçlarından bağımsız olarak kar payı dağıttığı tespitlerine yer verildiğini, dava dosyası içerisinde davacının kar payı aldığına ilişkin bir belgeye rastlanılmadığını bildirdiği görülmüştür.
Mahkememizce 16/03/2021 tarih ve … Esas … Karar sayılı kararı davanın reddine karar verildiği, davacı tarafın istinaf inceleme talebine istinaden dosyanın Konya Bölge Adliye Mahkemesi Başkanlığı Hukuk Dairesi Başkanlığı’na gönderildiği, Konya Bölge Adliye Mahkemesi .Hukuk Dairesi Başkanlığı’nın 09/12/2022 tarih ve … Esas … Karar sayılı ilamıyla kaldırılarak dosya mahkememize iade edildiği görülmüştür.
Dava; Taraflar arasında geçerli şekilde ortaklık ilişkisi kurulmadığının tespiti ve verilen paranın istirdadını sağlamaya yönelik alacak davasıdır.
Tüm dosya kapsamı hep birlikte değerlendirildiğinde; Davacının geçerli şekilde ortaklık ilişkisinin kurulmadığının tespiti ile mevzuata aykırı şekilde kurulan yatırım ilişkisinin hükümsüzlüğüne ve fazlaya dair talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla müvekkilinden tahsil edilen 24.632,01 Euro’nun (48.176,00 DM) şimdilik 1.000,00 Euro’sunun tahsil tarihinden itibaren 3095 Sayılı Kanunun 4/A maddesi uyarınca devlet bankalarının yabancı para ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiziyle birlikte davalı şirketten tahsili ile müvekkilin davalı şirketin ortağı olduğunun tespiti ile ortaklığın şirket kayıtlarına işlenmesi ve ortaklıktan kaynaklanan kar payı ve sair her türlü parasal haklarının hesap edilerek davalıdan tahsiline, yargılama giderlerinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava davalının, davanın hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, soyut iddialara dayandığını, fiili olarak da çelişkiler ve eksiklikler içerdiğini, davacı tarafından sunulan içeriğini ve davalı şirket tarafından verildiğini kabul etmedikleri tahsilat makbuzunun 01.01.2001 tarihli hesap ekstresi esas alındığında üzerinden 17 yıl geçtiğinden bahisle yersiz ve mesnetsiz davanın öncelikle zamanaşımı sebebiyle ve esasa girilmesi halinde ise esastan reddine karar verilmesini talep ve beyan ettiği,
Taraflar arasında ki uyuşmazlık konularının; Davacının davalı şirkete (ve alt grup şirketlerine) para yatırıp yatırmadığı?, yatırmışsa ne zaman ve ne kadar yatırdığı?, davacının davalı şirketin ortağı olup olmadığı?yatırılan bedellerin iadesinin istenip istenemeyeceği?, istenebilirse kalan alacağının ne kadar olduğu?, kalan alacak varsa uygulanması gereken faiz başlangıç ve türünün ne olması gerektiği?, davada hak düşürücü süre ve zamanaşımı sürelerinin geçip geçmediği? ve davacının 6100 s. HMK’nin 84. maddesi gereğince teminat yatırmak zorunda olup olmadığı? Hususlarında olduğu,
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın çözümünde; TMK’nun Dürüst davranma ile ilgili 2. Mad., 818 sayılı BK’nun haksız fiil ile ilgili 41.mad.(6098.TBK’nun 49.mad., Hile ile ilgili 28. mad.(6098 sayılı TBK’nun 36.mad), Rızadaki fesadın bertaraf edilmesi ile ilgili 31.mad.(6098 sayılı TBK’nun 39.mad.), zamanaşımı ile ilgili 60.mad.(6098 sayılı TBK’nun 72.mad), Borçlunun temerrüdü ile ilgili 101. mad.(6098 sayılı TBK’nun 117.mad.), 6103 sayılı Türk Ticaret Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun 2 ve 3. mad., 6762 sayılı TTK’nun gecikme faizi ile ilgili 141.mad., temsil salahiyeti ile ilgili 321/4.mad., şirketin kendi hisse senetlerini satın alması ile ilgili 329.mad., pay sahiplerinin sermaye olarak şirkete verdiklerini geri isteyemeyecekleri ile ilgili 405/2.mad., hisse senetleri ile ilgili 409.mad., hisse senetlerinin devri ile ilgili 415 ve 416.mad., pay defteri ile ilgili 417.mad., kar payı ile ilgili 470.mad., kar payının istirdadı ile ilgili 473. mad., 6102 sayılı TTK’nun ticari mümessil ve vekiller ile ilgili 368. mad., temsile yetkili kişilerin tescil ve ilanı ile ilgili 373. Mad. ile 765 sayılı TCK’nun 102/4 ve 503. maddelerindeki düzenlemelerin değerlendirilmesinin gerektiği,
Taraflar arasındaki hukuki ilişkinin belirlenmesi ve davacının davalı şirketin ortağı olup olmadığı ve davalı şirkete yatırılan paraları isteyip isteyemeyeceği yönünden yapılan incelemede; Davacı ile davalı arasındaki hukuki ilişkinin tespit edilmesinin gerektiği, Davacı tarafın davalılar tarafından istenildiği an paranın geri verileceği ve her yıl yüksek kar payı (faiz, getiri vb.) elde edileceği vaatleriyle kendisinden para tahsil edildiğini ileri sürdüğü, hilenin, bir kimseyi bir irade beyanında bulunmaya özellikle sözleşme yapmaya sevk etmek için kasten hatalı bir kanaat uyandırma veya zaten mevcut olan bir hatalı kanaati koruma ve sürdürme eylemi olduğu, sözleşmenin taraflarından birisinin özen ve karşı tarafı aydınlatma yükümlülüğünü kasten ihlal ettiği, hilenin aynı zamanda haksız fiil oluşturacağı, davalı şirket hakkında görülen davalar benzer davalar hakkında Yargıtay . Hukuk Dairesinin 04/06/2015 tarih … Es… Kar. Sayılı ilamında;” …davacının davalılara para verdiğine ilişkin davalıları bağlayan bir belgesinin mevcut olmadığı, davalı şirketin ticari defter ve belgelerinde davacıdan para tahsil edildiğine ilişkin bir kaydın olmadığı, buna göre davacının davalılara para verdiğini ispatlayamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de, gerek mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporundan ve gerekse dosya içindeki SPK raporlarından davalı şirket ve yöneticileri tarafından çok sayıda kişiden para toplandığı, hisse senetlerinin izinsiz halka arz edildiği, muhasebe kayıtlarında gerçeğe aykırı kayıtlar bulunduğu, şirket tarafından gerçek kayıtların yanında ayrı bir hesapta ikincil kayıtların tutulduğu, davacının para verdiğini iddia ettiği ve sunduğu tahsilat makbuzunda isim ve imzası olan Hanifi Karaca’nın tanık olarak alınan ifadesinde davalı şirket temsilcisi olarak davacıdan para aldığını beyan ettiği ve bu kişinin SPK raporlarında belirtilen temsilciler listesinde adının olduğu, buna göre bu kişinin davalı şirket temsilcisi olarak yurtdışında para toplamak için görevlendirildiği ve yurtdışında bulunan vatandaşların davalı şirkete vermiş oldukları paraların tahsili için açtıkları davalara ilişkin Dairemizden geçen çok sayıda tenfiz dosyasında benzer nedenle davalı şirketin para topladığı anlaşılmaktadır.
Bu itibarla mahkemece, bilirkişi raporunda açıkça, şirket muhasebe kayıtlarında davacının pay sahibi olduğuna veya şirkete para ödediğine ilişkin bir kayda rastlanılmadığı belirlendiğine göre, taraflar arasında sahih bir ortaklık ilişkisinin mevcut olmadığı, bu durumda davacının zararından davalıların haksız fiil hükümleri uyarınca sorumluluklarının bulunup bulunmadığı üzerinde durulması ve haksız fiil, hile ve aldatma olgusunun tespiti yapılırken, davalı şirketin yöneticileri hakkındaki ceza dosyaları, bu dosyalardaki rapor ve tanık beyanları ve özellikle SPK raporlarında yer alan davalı şirket tarafından para toplanan kişilere ilişkin listelerde davacı adının olup olmadığının belirlenerek oluşacak sonuç çerçevesinde davalıların hukuki durumunun tayin ve takdir edilmesi gerekirken, davacının para verdiğini iddia ettiği Hanifi Karaca’nın davalı şirketin kayıtlı çalışanı olmadığı, ödenen paranın şirket kayıtlarında görünmediği ve davacının dayandığı tahsilat makbuzu ile Hesap Ekstresi belgesinin davalı … bağlamadığından bahisle davanın reddine karar verilmesi doğru olmamış, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.” şeklinde kabulü karşısında taraflar arasında hukuki ilişkinin Anonim Şirket ortaklığına dayalı olmadığı, hile haksız fiiline dayalı para tahsili konusunda olduğu, davacı tarafın yatırdığı parayı haksız fiil hükümlerine göre davalı taraftan talep edebileceği,
Davalı tarafın Zamanaşımı Def’ine yönelik itirazınının; zamanaşımı süresinin kamu düzeninin yahut kamu yararını korumak amacıyla tesis edilmediği, taraflarca sürülmesi gerektiği, mahkemece re’sen dikkate alınamayacağı, Yargıtay . HD.nin 02/10/2014 gün ve … E. … K. Sayılı ilamında;”…… Ancak davada gerçekten de zamanaşımı sürelerinin gerçekleşip gerçekleşmediğinin incelenmesinden önce, davacı tarafın iddialarının ileri sürülüş şekli bakımından, taraflar arasındaki uyuşmazlıkta uygulanması gerekli herhangi bir hak düşürücü sürenin bulunmadığı belirtilmelidir.
Bu noktada üzerinde durulması gereken öncelikli husus, davada zamanaşımı def’inin ileri sürülmesinin dürüstlük kurallarına aykırı olup olmadığıdır. Her ne kadar bir borçlunun borcunun zamanaşımına uğradığını ileri sürmesi ve bu yolla borcunu ödemekten kaçınması, tüm çağdaş hukuk sistemlerinde olduğu gibi Türk hukuku bakımından da kanunen kendisine tanınan bir hak olup, zamanaşımı def’inin ileri sürülmesi tek başına borçlunun dürüstlüğe aykırı bir davranışı olarak kabul edilemez ise de bazı hallerde zamanaşımı def’inin ileri sürülmesi dürüstlük kuralıyla bağdaşmayabilir (… , … , Borçlar Hukuku Genel Hükümler 2009, s. 482). Zamanaşımı def’inin ileri sürülmesinin hangi hallerde dürüstlük kuralına aykırı bulunduğu hususunda normatif bir düzenleme bulunmadığından, bu hususun varit olup olmadığının her somut uyuşmazlığın özellikleri nazara alınarak değerlendirilmesi gerekir.
Bilimsel ve yargısal içtihatlarda davacının dava açmaması için oyalanması durumu dürüstlük kuralına aykırılık olarak kabul edilmektedir (age, s:482 vd.). Somut uyuşmazlıkta da taraflar arasında çekişmesiz olduğu üzere, yurt dışında çalışan davacılardan “Ortaklık Durum Belgesi” başlıklı belge karşılığında para tahsil edilmiş ve davalı tarafın da kabulünde olduğu üzere toplanan paralar Türkiye’ye gönderilmiş bulunmaktadır. Her ne kadar davalı taraf bu paralar karşılığında davacıların ortak yapıldığını savunmuşsa da, bu konumdaki kişilerin gerçekten ortak olup olmadığının ve davalıların bu anlamda bir haksız fiillerinin bulunup bulunmadığının anlaşılması, ancak yukarıda anılan ve uzun süren hukuk ve ceza davalarında yapılacak incelemeler sonucunda mümkün olacaktır. Davadaki zamanaşımı def’inin ileri sürülmesinin dürüstlük kuralına aykırı bulunup bulunmadığının değerlendirilmesinde bu olguların göz önünde bulundurulması gerekeceği tabiidir. Burada nazara alınması gereken bir başka husus da (HUMK’nın 235 ve HMK’nın 187/2 nci maddesi uyarınca herkesçe bilinmesi nedeniyle çekişmesiz olan) davalıların faizin haram olduğu kavramından hareketle yurt dışında toplanan paralarla Türkiye’de çok büyük yatırımlar yapılacağı, yatırımcılarına önemli ölçüde kâr payı verileceği, paraların istendiği an geri ödeneceği, şirkete para yatırıldığını ispat etmeye yönelik ortaklık durum belgesi ve … Holding A.Ş.’ne ait hisse senetlerinin sonradan teslim edileceği, paraların geri alınmak istendiğinde, hisse senetlerinin şirketçe geri alınması karşılığında ödemelerin temsilcilik adresinde yapılacağı yönünde reklamlar yapması ve taahhütlerde bulunmasıdır. Davacı taraf da davada bu nedenle davalı şirketlere para verildiği iddiasındadır. Yukarıda yapılan özetten de anlaşılacağı üzere davalı taraf davada bir yandan davacıların davalı şirketlerin ortağı olduğunu bildirirken, diğer yandan yatırılan paranın istendiği an geri alınabileceğine inandırılıp, güven telkin edilen ve yurt dışında yatırdığı parasını alamayacağının anlaşılması üzerine işbu davayı açtığı ileri sürülen davacılara karşı, paranın yatırılış tarihine göre zamanaşımı süresinin dolduğunu savunmaktadır. Bu şekilde zamanaşımı def’inin ileri sürülmesinin dürüstlük kuralı ile bağdaşır bir tutum olmadığı açıktır.” şeklindeki kabulü de dikkate alındığında; davalı tarafın zamanaşımı def’ine yönelik beyanının TMK’nun 2.maddesindeki düzenlemede yer alan dürüstlük kuralına uymadığı, hakkın kötüye kullanılması mahiyetinde olduğu bu nedenle davalı tarafın zamanaşımı def’inin yerinde olmadığı,
Mahkememizce 16/03/2021 tarih ve … Esas … Karar sayılı kararı davanın reddine karar verildiği, davacı tarafın istinaf inceleme talebine istinaden dosyanın Konya Bölge Adliye Mahkemesi Başkanlığı .Hukuk Dairesi Başkanlığı’na gönderildiği, Konya Bölge Adliye Mahkemesi .Hukuk Dairesi Başkanlığı’nın 09/12/2022 tarih ve … Esas … Karar sayılı ilamı ile “Dava; geçerli şekilde ortaklık ilişkisinin kurulmadığının tespiti ve bu amaçla verilen paranın tahsili, aksi takdirde davalı şirketin ortağı olduğunun tespiti ile ortaklığın şirket kayıtlarına işlenmesine ve ortaklıktan kaynaklanan kar payı ve sair her türlü parasal haklarının hesap edilerek davalıdan tahsili istemine ilişkindir. İstinaf incelemesi HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle ve resen kamu düzenine aykırılık yönünden sınırlı olarak yapılmıştır. Dosya kapsamına göre … Holding A.Ş. antetli “Tahsilat Makbuzu” başlıklı 01/01/2001 tarihli belge ile davacıdan 48.176 DM tahsil edilerek bu tahsilat karşılığında davacıya … nolu 50’lik, … ve … nolu 20’lik, … nolu 5’lik, … nolu 1’lik hisse olmak üzere toplam 96 adet hisse verildiği, tahsilat makbuzu üzerinde davalı şirkete ait hiçbir kaşe ve imzanın olmadığı, tahsil eden kısmında imza bulunduğu ancak isim olmadığı görülmüştür. Davacı vekili tarafından dava dilekçesi ekinde yukarıda bahsedilen hamiline yazılı hisse senetlerinin avukat onaylı suretlerinin sunulduğu, dosyada hisse senetlerinin asıllarının mahkeme kasasına alındığına dair bir kayıt olmadığı görülmüştür. Mahkemece alınan bilirkişi raporuna göre davacıdan tahsil edildiği belirtilen paraya ilişkin davalı şirketin ticari defterlerinde herhangi bir kayıt olmadığı, davacının şirket ortakları arasında adının bulunmadığı anlaşılmıştır. Davacı, tahsilat makbuzu ile ödediği bedel karşılığında davalı şirkete ait 96 adet hamiline yazılı hisse senedini aldığını iddia etmiş, bu iddiasına dayanak olarak da tahsilat makbuzunda numaraları belirtilen hisse senedi asıllarını dosyaya ibraz ettiğini dava dilekçesiyle bildirmiştir. Ancak dosya kapsamından hisse senet asıllarının sunulup sunulmadığı anlaşılamamaktadır. Bu sebeple hisse senet asıllarının davacıda olup olmadığı sorulup senet asıllarının incelenmesi gerekir. Hisse senetlerin hamiline yazılı niteliği gözetildiğinde hisse senedi aslını elinde bulunduran kişi senet üzerinde bu belge nedeniyle kurulan ortaklık ilişkisinin geçersiz olduğunu, ödenen bedelin iadesine ilişkin hak iddia edebilecektir. Bu durumda hisse senedi asıllarının davacı tarafından ibrazının sağlanması, ibraz edilmesi halinde bu durumunun sonuca etkisi üzerinde durularak hüküm kurulması gerekmektedir. Bu nedenlerle davacı vekilinin istinaf taleplerinin kabulü ile HMK 353/1.a.6 maddesi gereğince; ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, dava dosyasının taraflar arasındaki ihtilaf ile ilgili esasa ilişkin delillerin toplanması ve değerlendirilmesi sonucunda karar verilmek üzere ilk derece mahkemesine gönderilmesine ilişkin aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.”gerekçesiyle mahkememiz kararının kaldırılarak dosyanın mahkememize iade edildiği görülmüştür.
Mahkememizce Konya Bölge Adliye Mahkemesi Başkanlığı 6.Hukuk Dairesi Başkanlığı’na gönderildiği, Konya Bölge Adliye Mahkemesi .Hukuk Dairesi Başkanlığı’nın 09/12/2022 tarih ve … Esas … Karar sayılı kaldırma kararı gereğince hisse senedi asıllarının sunulması için davacı tarafa süre verildiği, davacı tarafın hisse senedi asıllarının Konya . Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Es.sayılı dosyası içerisinde olduğunun bildirilmesi üzerine Konya . Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Es.sayılı dosyasından senet asılları dosyamıza celbedilmiştir.
Hisse senedi asılları ile ilgili yapılan değerlendirmede;
1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun 56/2. Maddesinde; “Asıllarının verilmesi kanunda açıkça gösterilmiyen hallerde avukatlar, takibettikleri işlerde, aslı kendilerinde bulunan her türlü kağıt ve belgelerin örneklerini kendileri onaylıyarak yargı mercileri ile diğer adalet dairelerine verebilirler.” şeklinde düzenleme yapıldığı görülmüştür.
Davacı vekili tarafından davacıda bulunan hisse senedi asıllarının vekili tarafından aslı gibidir yapılmak suretiyle 15/11/2018 tarihinde dosyaya sunulduğu, taraflar arasında görülen davada hisse senedi asıllarının varlığı veya yokluğu konusunda herhangi bir ihtilafın olmaması, hisse senedi asıllarının verilmesinin kanunda açıkça gösterilen hallerden bulunmaması ve görülen davada mahkememizce hisse senedi asıllarının bulunmasının tarafların leh ve aleyhinde bir delil vasfında olduğu yönünde bir değerlendirme yapılmaması nedeniyle mahkememizce vekil tarafından “aslı gibidir” suretleri yeterli görülmüş ise de Konya Bölge Adliye Mahkemesi .Hukuk Dairesi Başkanlığı’nın 09/12/2022 tarih ve … Esas … Karar sayılı kaldırma kararı doğrultusunda davacıda bulunan hisse senedi asılları dosyamız arasına celbedilmiştir.
Hisse senedinin hukuki niteliği konusunda yapılan değerlendirmede;
Anonim şirketlerde pay-hisse senetleri hamiline veya nama yazılı olarak düzenlenebilir. Hamiline düzenlenen hisse senetlerinin devrine ilişkin olarak 6102 sayılı TTK’nun 489.maddesinde;” (1) Hamiline yazılı pay senetlerinin devri, şirket ve üçüncü kişiler hakkında, ancak zilyetliğin geçirilmesiyle hüküm ifade eder.” şeklinde düzenleme yapıldığı görülmüştür.
Yargıtay . Hukuk Dairesi’nin 12/02/2020 tarih ve … Es… Kar. Sayılı ilamında;” Anonim Şirketlerde pay senetleri hamiline veya nama yazılı olabilir. Hamiline yazılı pay senetlerinin devri şirket ve üçüncü kişiler arasında zilyetliğin geçirilmesi ile hüküm ifade eder.” şeklinde kabul edilmiştir.
Davacı tarafça dosyaya sunulan davalı şirkete ait hisse senetlerinin hamiline düzenlenmiş olduğu, devrinin zilyetliğinin devri suretiyle gerçekleştiği, bu halde pay sahipliğinin hamiline yazılı hisse senedini elinde bulundurana ait olacağı anlaşılmıştır.
Davacı şirket ortağı olmadığının tespiti ve tahsil edilen paranın iadesi takdirde ortak olduğunun tespiti ile ortaklığın şirket kayıtlarına işlenmesi yönünde talepte bulunduğu, Mali müşavir bilirkişi … tarafından dosyaya sunulan bilirkişi raporlarına göre; … Holding A.Ş. defterlerinde yapılan incelemede; Davacının dosyaya sunmuş olduğu belgelerde yer alan tutarlar ile ilgili bir tahsilat kaydının tespit edilmediği ve davacının sermaye hesabından adı geçen şirket ortakları arasında yer almadığı, davalı şirketin defter kayıtlarına göre 2001 ve 2002 yıllarında çeşitli tarihlerde sermaye taahhütlerine karşılık tahsilatların yapıldığı, bu tahsilatlara ilişkin yevmiye defteri ve defteri kebirde ki kayıtlarda yapılan incelemelerde hisse senetlerinin satış bedelinin nominal bedelinden fazla olanının 520 hisse senetleri ihraç primleri hesabına kaydedildiği, dolayısı ile davalı şirketin primli hisse senedi ihracının söz konusu olduğunun belirlendiği fakat defterlerde yardımcı hesabın açılmaması nedeniyle bu tahsilatların kimden yapıldığının tespit edilemediğinin bildirildiği, hesap ekstresinin ve tahsilat makbuzunun kim tarafından düzenlendiğinin belli olmadığı, davalı tarafından da bu belge ve içeriğinin kabul edilmediği, bu sebeple davalı … bağlamayacağı gibi bu ekstrenin davacının davalı şirkete para yatırdığına delil teşkil etmeyeceği, davalı şirket kayıtlarında ve T.C.Başbakanlık Sermaye Piyasası Kurulu 2001 yılı … Holding A.Ş.Denetim raporunun ekinde bulunan CD’de de davacının isminin yer almadığı, (Konya Bölge Adliye Mahkemesi . Hukuk Dairesi’nin 17/02/2023 tarih ve … Es… Kar. Sayılı kararı benzer doğrultutadır) bunun yanında davacının elinde bulundurduğu hisse senetlerinin hamiline yazılı olduğu, pay sahipliğinin hamiline yazılı hisse senedini elinde bulundurana ait olduğu, hamiline yazılı hisse senetlerinin şirket pay defterine kaydının yapılamayacağı, davacının şirketteki hissesini ve ortaklık durumunu elinde bulundurduğu hamiline yazılı hisse senetleri ile bilebilecek durumda olduğu, davacının bu talebinde hukuki yararının bulunmadığı (Yargıtay .Hukuk Dairesi’nin 19/04/2016 tarih ve … Es… Kar. Sayılı ilamı benzer mahiyettedir.), yine davalı şirket tarafından kar payı dağıtımına ilişkin alınmış bir genel kurul kararı olmadığı, dava döviz üzerinden açıldığından (Yargıtay .Hukuk Dairesi’nin 20/04/2016 tarih ve … Es… Kar.,Yargıtay . Hukuk Dairesi’nin 22/11/2018 tarih ve … Es…. Kar. Sayılı ilamları ile de kabul edildiği gibi) harç, vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin dava tarihindeki Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası Efektif Satış Kuru 1 Euro=6,7510 TL esas alınarak belirlenen dava değeri üzerinden değerlendirilmesi gerektiği anlaşılmakla ispat edilemeyen davacının tüm talepleri yönünden davanın reddine karar vermek gerekmiş olup aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının tüm talepleri yönünden davanın REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 179,90 TL karar ve ilam harcının peşin alınan 116,09 TL harçtan mahsubu ile davacı tarafça fazladan yatırıldığı anlaşılan 63,81 TL harcın kararın kesinleşmesi ve talep halinde davacı tarafa İADESİNE,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Davacı tarafından sarfına mecbur kalınan 59,30 TL istinaf karar harcının Konya Bölge Adliye Mahkemesi .Hukuk Dairesi Başkanlığı’nın 09/12/2022 tarih ve … Esas … Karar sayılı ilamı gereğince davacıya İADESİNE,
5-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konuda hüküm kurulmasına yer OLMADIĞINA,
6-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden AAÜT’ne göre hesaplanan 6.797,82 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya VERİLMESİNE,
7-Karar kesinleştiğinde kullanılmayan gider avansı bulunması halinde ilgilisine İADESİNE,
Dair, davacı vekili(e-duruşma) ile davalı vekilinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize veya başka bir yer mahkemesine verilecek dilekçe ile İstinaf kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.04/07/2023
Başkan … Üye … Üye … Katip …
* Bu evrak UYAP-DYS üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.