Emsal Mahkeme Kararı Konya 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/311 E. 2023/532 K. 16.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. KONYA . ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
KONYA
. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO :
KARAR NO :

HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI : … – … …
VEKİLİ : Av. … – …
DAVALI : … – … …
VEKİLİ :
DAVA : 3. Şahıs Tarafından Açılan Menfi Tespit
DAVA TARİHİ :
KARAR TARİHİ :
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH :
KARARIN MAHİYETİ : GÖREVSİZLİK

Mahkememizde görülmekte olan 3. Şahıs Tarafından Açılan Menfi Tespit davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı asil dilekçesinde özetle; Davalı takip alacaklısı …. Tic. Ltd. Şti. müvekkil …’a dava dışı takip borçlusu …. alacağı olduğu iddiası ile 89/1 haciz ihbarnamesi gönderilmiş süresinde itiraz edilmemesi üzerine 89/2 haciz ihbarnamesi gönderilmiştir. Müvekkil, haciz ihbarnamelerinden haberi olmadığından itiraz edemediği, müvekkiline 16.05.2023 tarihinde 89/3 haciz ihbarnamesi tebliğ edildiğini, müvekkilinin, takip borçlusu …. takip alacaklısı …. San. Tic. Ltd. Şti.’nin söz ettiği gibi bir borcu bulunmadığı, Ankara . İcra Müdürlüğü’nün …. E. Sayılı icra dosya borcunu kabul etmediklerini, aleyhinde icra takibi başlatılan takip borçlusu … müvekkilinin yanında 06.02.2023 tarihinde işe başladığı ve 11.02.2023 tarihinde işten ayrıldığını, …’in müvekkilinde herhangi bir hak ve alacağı bulunmadığı, taraflar arasında alacak-borç ilişkisi bulunmadığı, müvekkili aleyhine yapılan icra takibi, haksız yapıldığını, davalının %20’den aşağı olmamak üzere tazminata mahkum edilmesine karar verilmesini, müvekkilinin takip borçlusu …’e borçlu olmadığının tespit edilmesi için iş bu davayı açtıklarını, Ankara . İcra Müdürlüğü’nün …. E. sayılı dosyasından yaptığı icra takibi hakkında teminatsız veya uygun görülecek teminat karşılığında takibin durdurulması için ihtiyati tedbir kararı verilmesini, müvekkilinin dava dışı takip borçlusuna iddia edildiği şekilde borcunun olmadığının tespitini, davalının %20′ den aşağı olmamak üzere tazminata mahkum edilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı taraf üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Konya Ticaret Sicil Müdürlüğüne yazılan müzekkere cevabında; Davacı …’ın sahibi olduğu bir ticari işletme kaydına ve şahıs şirket ortaklığına rastlanılamadığını, Konya Esnaf ve Sanatkarlar Odası Başkanlığına yazılan müzekkere cevabında davacı …’ın sicil kaydı bulunduğu ve devam ettiğini bildirdikleri, vergi beyannamelerinde davacının basit usulde beyanda bulunduğu anlaşılmıştır.
Tüm dosya kapsamı hep birlikte değerlendirildiğinde;
Dava, İİK’nun 89/3. maddesi gereğince üçüncü şahıs tarafından açılan menfi tespit istemine ilişkindir.
Üçüncü şahıs tarafından açılan menfi tespit davasının yasal dayanağını oluşturan 2004 sayılı İİK’nun 89/3. Maddesinde;” Üçüncü şahıs, haciz ihbarnamesinin kendisine tebliğinden itibaren yedi gün içinde itiraz etmezse, mal yedinde veya borç zimmetinde sayılır ve kendisine gönderilen haciz ihbarnamesine süresinde itiraz etmediği, bu nedenle de malın yedinde veya borcun zimmetinde sayıldığı ikinci bir ihbarname ile bildirilir. Bu ikinci ihbarnamede ayrıca, üçüncü şahsın ihbarnamenin kendisine tebliğinden itibaren yedi gün içinde ikinci fıkrada belirtilen sebeplerle itirazda bulunması, itirazda bulunmadığı takdirde zimmetinde sayılan borcu icra dairesine ödemesi veya yedinde sayılan malı icra dairesine teslim etmesi istenir. İkinci ihbarnameye süresi içinde itiraz etmeyen ve zimmetinde sayılan borcu icra dairesine ödemeyen veya yedinde sayılan malı icra dairesine teslim etmeyen üçüncü şahsa onbeş gün içinde parayı icra dairesine ödemesi veya yedinde sayılan malı teslim etmesi yahut bu süre içinde menfi tespit davası açması, aksi takdirde zimmetinde sayılan borcu ödemeye veya yedinde sayılan malı teslime zorlanacağı bildirilir. Bu bildirimi alan üçüncü şahıs, icra takibinin yapıldığı veya yerleşim yerinin bulunduğu yer mahkemesinde süresi içinde menfi tespit davası açtığına dair belgeyi bildirimin yapıldığı tarihten itibaren yirmi gün içinde ilgili icra dairesine teslim ettiği takdirde, hakkında yürütülen cebri icra işlemleri menfi tespit davası sonunda verilen kararın kesinleşmesine kadar durur. Bu süre içinde 106 ncı maddede belirtilen süreler işlemez. Bu davada üçüncü şahıs, takip borçlusuna borçlu olmadığını veya malın takip borçlusuna ait olmadığını ispat etmeye mecburdur. Üçüncü şahıs açtığı bu davayı kaybederse, mahkemece, dava konusu şeyin (Değişik ibare: 02/07/2012-6352 S.K./18.md.) yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere bir tazminata mahkum edilir. Bu fıkraya göre açılacak menfi tespit davaları maktu harca tabidir.” şeklinde düzenleme yapıldığı ancak üçüncü kişi tarafından açılan menfi tespit davasının hangi mahkemede görüleceğine dair açık bir düzenleme yapılmadığı görülmüştür.
Yargıtay . Hukuk Dairesinin 12/04./016 tarih ve …. Es., …. Kar sayılı ilamında;”Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, 6102 Sayılı TTK’ nın 3. maddesi, 4. maddesi ve 5. maddesi uyarınca aksine hüküm bulunmadıkça dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin tüm ticari davalara bakmakla görevli olduğu, Asliye Hukuk Mahkemeleri ile Asliye Ticaret Mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olup, mahkemece re’ sen dikkate alınacağı, davacının çek dayanak gösterilerek icra dosyasından kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile başlatılan icra takip dosyasında borçlu olmadığının tespitini talep etmiş olduğu, somut olayın TTK’ da düzenlenen işlerden olduğu ve Asliye Ticaret Mahkemesinin görevine girdiği, Körfez İlçesinde müstakil bir Asliye Ticaret Mahkemesi olmadığı gerekçeleriyle, işbu mahkemenin görevsizliğine, dava dilekçesinin görev nedeniyle reddine, karar kesinleştikten sonra süresi içerisinde istem halinde dosyanın görevli ve yetkili Kocaeli Asliye Ticaret Mahkemesi’ ne gönderilmesine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. İK 89. maddesindeki haciz ihbarnamesi üzerine açılan menfi tespit davalarında görevli mahkeme genel mahkemelerdir. Mahkemece, bu husus gözetilerek, işin esasına girilmesi gerekirken, yazılı şekilde Asliye Ticaret Mahkemesi’ ne görevsizlik kararı verilmesi doğru olmamış, hükmün bozulması gerekmiştir.” şeklinde,
Yargıtay .Hukuk Dairesi’nin 17.12.2015 tarih ve …. Es., …. Kar. Sayılı ilamında; “Mahkemece, yapılan yargılama ve toplanan delillere göre, davanın İİK’nın 89. maddesine göre açılmış menfi tespit davası olduğu, İİK’dan kaynaklanan davanın ticari bir dava olmadığı gerekçesiyle davanın görev yönünden reddine, süresinde talep edilmesi halinde dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesine, harç ve giderler konusunda HMK’nın 331/2 ve 3. maddelerine göre işlem yapılmasına ve 1.500,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davalıya verilmesine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. 6100 sayılı HMK’nın 331/2 maddesi uyarınca görevsizlik kararında vekalet ücretine hükmedilemez. Mahkemece verilen görevsizlik kararının 6. bendinde davalı yararına vekalet ücretine hükmedilmesi isabetsiz ise de, yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, 6100 sayılı HMK’nun geçici 3. maddesi ve 5236 sayılı Kanunun geçici 2. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’nun 5236 sayılı Kanunun 16. maddesiyle değiştirilmeden önceki 438/7 maddesi gereğince mahkeme kararının düzeltilerek onanmasına karar verilmesi gerekmiştir. .” şeklinde kabul edilmiştir.
Ankara Bölge Adliye Mahkemesi . Hukuk Dairesi’nin 27/05/2022 tarih ve …. Es. …. Kar. Sayılı ilamında;” Dava, İİK’nun 89/3. maddesi uyarınca menfi tespit istemine ilişkindir. 6102 sayılı TTK’nın 4. maddesinde, bu hükümde sayılan mutlak ticari davaların yanısıra “Her iki tarafın da ticari işletmesi ile ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ticari dava sayılır.” hükmü ile nispi ticari davaya ilişkin de düzenleme yapılmış olup, buna göre tarafların her ikisinin de tacir olması ve uyuşmazlık konusu işin tarafların ticari işletmesi ile ilgili olması gerekir. İİK’nın 89/3. maddesinin, üçüncü cümlesi, “..İkinci ihbarnameye süresi içinde itiraz etmeyen ve zimmetinde sayılan borcu icra dairesine ödemeyen veya yedinde sayılan malı icra dairesine teslim etmeyen üçüncü şahsa onbeş gün içinde parayı icra dairesine ödemesi veya yedinde sayılan malı teslim etmesi yahut bu süre içinde menfi tespit davası açması, aksi takdirde zimmetinde sayılan borcu ödemeye veya yedinde sayılan malı teslime zorlanacağı bildirilir. Bu bildirimi alan üçüncü şahıs, icra takibinin yapıldığı veya yerleşim yerinin bulunduğu yer mahkemesinde süresi içinde menfi tespit davası açtığına dair belgeyi bildirimin yapıldığı tarihten itibaren yirmi gün içinde ilgili icra dairesine teslim ettiği takdirde, hakkında yürütülen cebri icra işlemleri menfi tespit davası sonunda verilen kararın kesinleşmesine kadar durur…” hükmünü içermektedir. Bu hükümde belirtilen mahkemenin hangi mahkeme olduğu konusunda bir açıklık bulunmamakla birlikte İİK’nın 235/1. maddesindeki gibi kayıt kabul ve 154/3. maddesindeki gibi iflas davaları için Ticaret Mahkemelerinin görevli olduğu yolundaki açık bir düzenleme bulunmadığından bu mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğunun kabulü gerekir. Yargıtay . Hukuk Dairesinin 12.04.2016 tarih ve …. E., …. K. ve 17.12.2015 tarih ve …. E., …. K., sayılı ilamları da bu yöndedir. Somut olayda, taraflar arasında doğrudan bir ticari ilişki bulunmadığı gibi uyuşmazlık davalı alacaklı tarafından başlatılan icra takibinde, borçluya borçlu olduğu gerekçesiyle çıkarılan haciz ihbarnamelerine itiraz edilmemesi nedeniyle yedinde sayılan borçtan dolayı borçlu olmadığının tespiti istenmektedir. 01.10.2011 tarihinden sonra açılan menfi tespit davaları için görevli mahkeme, HMK’nın 2. maddesi uyarınca Asliye Hukuk Mahkemesidir. (Prof. Dr. …. , İcra ve İflas Hukuku El Kitabı, Ankara 2013, sh:476) 6100 sayılı HMK’nın 1. maddesindeki göreve ilişkin kuralların kamu düzenine ilişkin olduğu hükmü ile HMK’nın 353/(1)-a.3 maddesinin mahkemenin görevli olmamasının mutlak kararın kaldırılması nedeni olduğuna ilişkin hükmü karşısında, görev hususu somut olayda olduğu gibi, açıkça istinaf istemine konu edilmese dahi istinaf mahkemesince re’sen gözetilmelidir. Bu durumda İlk derece Mahkemesince, İİK’nın 89/3. maddesine dayalı olarak açılan davada, Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğu gözetilerek, HMK’nın 114/(1)-c ve 115/(2). maddeleri uyarınca mahkemenin görevine ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğu gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken, uyuşmazlığın esası incelenerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır.” şeklinde kabul edilmiştir.( Konya Bölge Adliye Mahkemesi . Hukuk Dairesi’nin 06/12/2021 tarih ve …. Es. …. Kar. Sayılı, Antalya Bölge Adliye Mahkemesi . Hukuk Dairesi’nin 05/05/2022 tarih ve …. Es. …. Kar.,İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi .Hukuk Dairesi’nin 21/04/2017 tarih ve …. Es. …. Kar. Sayılı ilamları da benzer niteliktedir.)
Mahkemelerin görevlerine ilişkin düzenlemelerin 6100 sayılı HMK.nun 1.2.3.4. maddelerinde düzenlendiği, HMK.nun 2.maddesinde;”Dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın malvarlığı haklarına ilişkin davalarla, şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkeme, aksine bir düzenleme bulunmadıkça asliye hukuk mahkemesidir. (2) Bu Kanunda ve diğer kanunlarda aksine düzenleme bulunmadıkça, asliye hukuk mahkemesi diğer dava ve işler bakımından da görevlidir.” şeklinde düzenlendiği, yine 01/07/2012 tarihinde yürürlüğe giren 6335 S.Y. ile değişik 6102 sayılı TTK.’nun 5/3.maddesinde; “Asliye Ticaret Mahkemesi ile Asliye Hukuk ve diğer Hukuk Mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisi olup, bu durumda göreve ilişkin usul hükümleri uygulanır.” şeklinde düzenlemenin yapıldığı, bu düzenleme ile Ticaret Mahkemeleri genel mahkemeler içinde yer alan Asliye Hukuk Mahkemelerinin bir dairesi olmaktan çıkarılarak genel mahkemeler arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğunun kabul edildiği görülmüştür.
6102 sayılı TTK.nun 4. Maddesinde Ticaret Mahkemelerinin görevine giren dava ve çekişmesiz yargı işlerinin düzenlendiği, bu hükümde sayılan mutlak ticari davaların yanısıra nispi ticari davaya ilişkin de düzenleme yapılmış olup, davanın nispi ticari dava sayılabilmesi için her iki tarafın da tacir olması ve uyuşmazlık konusu işin tarafların ticari işletmesi ile ilgili olmasının gerekli olduğu anlaşılmıştır.
Dava şartlarına ilişkin düzenlemenin HMK.nun 114.ve 115.maddelerinde düzenlendiği, HMK.nun 114/1-c maddesinde mahkemenin görevli olmasının dava şartı olduğunun, aynı kanunun 115.maddesinde mahkemenin dava şartlarının mevcut olup olmadığını davanın her aşamasında kendiliğinden araştıracağının ve taraflarında her zaman ileri sürebileceğinin, dava şartlarının noksan olması halinde davanın usulden reddine karar verileceğinin, HMK’nun 138/1.maddesinde mahkemenin öncelikle dava şartları ve ilk itirazlar hakkında dosya üzerinden karar verebileceğinin düzenlendiği görülmüştür.
Konya Ticaret Sicil Müdürlüğüne yazılan müzekkere cevabında; Davacı …’ın sahibi olduğu bir ticari işletme kaydına ve şahıs şirket ortaklığına rastlanılamadığını, Konya Esnaf ve Sanatkarlar Odası Başkanlığına yazılan müzekkere cevabında davacı …’ın sicil kaydı bulunduğu ve devam ettiğini bildirdikleri, vergi beyannamelerinde davacının basit usulde beyanda bulunduğu anlaşılmakla, taraflar arasındaki uyuşmazlığın TTK.4.maddesinde tahdidi olarak sayılan dava türlerinden olmadığı, her iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmediği, davanın genel hükümler çerçevesinde Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerektiği, TTK.4.5. maddeleri gereğince mahkememizin görevli olmadığı, tüm dosya kapsamı ve kanunun yukarıdaki maddeleri bir bütün olarak değerlendirildiğinde (Y. HGK 10.02.2016, …. E, …. Sayılı İlamının da aynı doğrultuda olduğu görülmüş, (…. ; Ticaret Mahkemesi’nin görev alanını belirleyen ilam)) Konya Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemelerinin görevli olduğu anlaşıldığından dava dilekçesinin dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddi ile mahkememizin görevsizliğine (Müstakar Yargıtay ve BAM kararlarına itibar edilerek) Konya Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemelerinin görevli olduğuna, karar vermek gerekmiş olup aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Dava dilekçesinin görev yönünden reddi ile mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2- Konya Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemelerinin GÖREVLİ olduğuna,
3-6100 sayılı HMK.nun 20/1.maddesi gereğince kararın kesinleşmesinden itibaren 2 hafta içinde taraflardan birinin mahkememize başvurması halinde dava dosyasının görevli KONYA NÖBETÇİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE, kararın kesinleşmesinden itibaren 2 hafta içinde taraflardan birinin başvurmaması halinde davanın açılmamış sayılmasına KARAR VERİLMESİNE,
4-6100 sayılı HMK.nun 20/1.maddesi gereğince kanun yoluna başvuru halinde bu başvurunun reddi halinde red kararının veya görevli yargı yerinin belirlenmesi halinde bu kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde taraflardan birinin başvurması halinde dava dosyasının Konya Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, bu süre içerisinde taraflardan birinin başvurmaması halinde davanın açılmamış sayılmasına KARAR VERİLMESİNE,
5-6100 sayılı HMK.nun 331/2.maddesi gereğince harç ve yargılama giderlerinin davaya görevli mahkemece devam edilmesi halinde görevli mahkemece, aksi takdirde talep halinde mahkememizce DEĞERLENDİRİLMESİNE,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı vekilinin yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde mahkememize veya başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesi’ne verilecek dilekçe ile Konya Bölge Adliye Mahkemesi’ne İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.16/10/2023

Katip … Hakim …