Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. KONYA . ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: …. Esas – ….
T.C.
KONYA
. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO :
KARAR NO :
HAKİM :
KATİP :
DAVACILAR : 1-
2-
3-
4-
VEKİLİ :
DAVALI : 1-
VEKİLLERİ :
DAVALI : 2-
DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ :
KARAR TARİHİ :
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH :
KARARIN MAHİYETİ : RED
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı dava dilekçesinde özetle; Davacıların murisi … ile davalılardan … Bank A.Ş. …. Şubesi arasında 18/02/2013 tarihinde 250.000,00 TL limitli “Genel Kredi Sözleşmesi” yapıldığını, bu sözleşmeye dayalı olarak murisin, davalı … A.Ş.’den çeşitli tarihlerde ve miktarlarda kredi kullandığını, son olarak 3.000.000,00 TL limitli bir “Genel Kredi Sözleşmesi” daha yapıldığını, murisini gerek 18/02/2013 tarihli, gerekse 20/05/2016 tarihli Genel Kredi Sözleşmelerine dayalı olarak, davalı bankadan kullandığı kredilerin taksitlerini, vefat ettiği 02/01/2017 tarihine kadar düzenli olarak zamanında ödediğini, muris …’ın, davalı bankaya henüz vadesi gelmemiş (muaccel olmamış) borçlarının bulunduğunu, 01/06/2016 tarihinde, davacıların murisi … ile davalı … Emeklilik A.Ş.arasında, …’ın … A.Ş.’nin kredilerinin, …’ın vefat etmesi durumunda, davalı bankaya olan borçlarının … Emeklilik A.Ş.tarafından ödenmesi taahhüt edilmek suretiyle, … poliçe numaralı “Kredi Hayat sigortası Sözleşmesi”nin akdedildiğini, …’ın, sigorta poliçesine bağlı borçlarını … Emeklilik A.Ş.’ne eksiksiz olarak zamanında ödeme suretiyle, sigorta şirketine edimlerini yerine getirdiğini, muris …’ın davalı sigorta şirketine prim ve benzeri herhangi bir borcunun bulunmadığını, muris …’ın 02/01/2017 tarihinde vefat ettiğini, yasal mirasçıları olarak geriye davacıların kaldığını, sigortalı …’ın sözleşmenin yapıldığı sırada (01/06/2016 tarihinde) beyan yükümlülüğüne aykırı hareket etmediğini belirterek davacıların murisi …’ın Kredi Hayat Sigorta poliçesine dayalı olarak vefat tazminatının, davalı … Emeklilik A.Ş. tarafından diğer davalı … A.Ş.’ne muris
…’ın kredi borcunu karşılık ödenmek suretiyle kredi borcunun kapatılmasına, vefat tazminatı ödenmesi talepleri kabul edilmediği takdirde, davacıların murisi …’ın dava konusu Kredi Hayat Sigorta Poliçesi sebebiyle ödediği paraların davacılara iade edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … Bank vekili 14/09/2017 havale tarihli cevap dilekçesinde özetle; davacıların murisi … ile müvekkili banka arasında imzalanan kredi sözleşmesinin 13.2. maddesine göre uyuşmazlıklarda İstanbul Mahkemeleri’nin yetkili olduğunu, bu nedenle davanın yetkili İstanbul Mahkemeleri’ne gönderilmesine karar verilmesini, söz konusu davanın davalı sigorta şirketi ile muris …’ın mirasçıları arasında görülmesi gereken bir dava olduğunu, dava dilekçesinde belirtildiği gibi davacı yan hayat sigortası çerçevesinde müvekkili Banka’dan kullandığı kredinin ödenmesini talep ettiğini, sigorta sözleşmesinin davalı sigorta şirketi ile muris … arasında imzalandığını, söz konusu davanın sadece …. Emeklilik A.Ş’ye yöneltilmesi gerekirken müvekkili Banka’ya da yönlendirilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, müvekkili bankanın bu davada taraf olmadığı gibi söz konusu paranın ödenmemesinden kaynaklanan herhangi bir sorumluluğunun da bulunmadığını, davacı yanında dava dilekçesinde müvekkili banka’dan böyle bir talebinin bulunmadığından davanın husumet yönünden reddine karar verilmesini, davacıların murisi … ile müvekkili Banka’nın Konya Şubesi ile imzaladığı 20/05/2016 tarihli Genel Kredi Sözleşmelerine istinaden müvekkili Banka’dan kredi kullandığını, davacıların murisi …’ın, müvekkili Banka’dan hayat sigortası yapılması talebinde bulunduğunu, talebine istinaden … Emeklilik A.Ş’den hayat sigortasının yapıldığını, sigorta poliçesinin düzenlendiği tarihte muris …’ın sağlık bilgisine ilişkin belgeleri imzaladığında (01/06/2016 tarihinde) müvekkilinin müteveffanın hasta olduğundan haberdar olmadığını, ancak kısa bir süre içerisinde konulan bu teşhisin davacı tarafça davalı sigorta şirketine bildirme yükümlülüğünün bulunup bulunmadığının, taraflar arasında imzalanan sigorta sözleşmesi çerçevesinde değerlendirilmesinin geretiğini, söz konusu davanın müvekkili banka’ya yöneltilmesinin haksız ve dayanaksız olduğundan davanın reddine karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
Davalı … Emeklilik A.Ş. vekili 22/09/2017 havale tarihli cevap dilekçesinde özetle; Vefat eden …’ın, …’tan kullandığı krediye karşılık olarak müvekkili şirket nezdinde …. numaralı kredi hayat sigortasının mevcut olduğunu, …’ın 02/01/2017 tarihnde vefat ettiğini, müteveffanın müvekkili şirket nezdinde başka bir poliçesinin bulunmadığını, davacı tarafın dilekçesinde söz edilen 18/02/2013 tarihli ve 250.000,00 TL teminatlı poliçenin müvekkili şirketin poliçesi olmayıp, başka bir sigorta şirketine ait olduğunu, müteveffanın TTK’nun ve Hayat Sigortaları Genel Şartlarında düzenlenen sözleşmenin yapılması sırasında beyan yükümlülüğüne aykırı hareket ederek sigorta şirketine yanlış beyan verdiğini, Sigorta Hukuku’nun, özellikle de can sigortalarının en temel ilkelerinden olan”beyan yükümlülüğü”ne ayrıkılık teşkil eden dava konusu teminatın ödenmesi talebinin hukuka aykırı olduğunu, müteveffanın, sigorta sözleşmesinin akdinden çok daha öncesinden kanser hastası olduğunun epikriz raporu ile de sabit olduğunu, müvekkili şirketin müteaddit kere müteveffanın eski raporlarını talep ettiğini ancak bu talebinin mirasçıları tarafından ısrarla yerine getirilmediğini, mirasçılarının bu raporları sunmaktan imtina ettiklerinden, müvekkili şirket hakkındaki davanın reddine karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
Konya . Tüketici Mahkemesinin …. E. – …. K. Sayılı dosyasında; müteveffa …’ın kredi sözleşmesinden önce tedavi gördüğü sağlık kuruluşları tespit edilmiş, tespit edilen sağlık kuruluşlarından tüm tedavi evrakları alınmış, müteveffanın ölüm belgesi getirtilmiş, müteveffanın kullanmış olduğu krediye ilişkin kredi sözleşmesi ve hesap ektreleri ile davalıyla aralarında yapmış oldukları sigorta poliçeleri celp edilmiş, Adli Tıp Uzmanı Hekim bilirkişi Prof. Dr. …. ayrıntılı rapor alınmıştır.
Mahkememizden verilen 08/10/2019 tarih ve …. Esas …. sayılı kararı Konya BAM . Hukuk Dairesi’nin 19/04/2022 tarih ve …. Esas …. Karar sayılı ilamıyla bozulmakla . Tüketici Mahkemesinin …. Esas sırasına kaydı yapılmıştır.
Konya . Tüketici Mahkemesi tarafından verilen 13/10/2022 tarih ve Esas …. sayılı …. kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi . Hukuk Dairesi Başkanlığı’nın 02/03/2023 tarih ve …. Esas …. Karar sayılı ilamıyla Esastan Reddine karar verilerek dosya mahkememize iade edilmekle, dava mahkememizin …. esasına kaydı yapılmıştır.
Dava; “Tazminat” davasıdır.
Tüm dosya kapsamı ve deliller birlikte değerlendirildiğinde; Davacılar vekili davalılar aleyhine Tazminat davası açmıştır.
6102 Sayılı TTK’nın 1435. Maddesinde; “(1) Sigorta ettiren sözleşmenin yapılması sırasında bildiği veya bilmesi gereken tüm önemli hususları sigortacıya bildirmekle yükümlüdür. Sigortacıya bildirilmeyen, eksik veya yanlış bildirilen hususlar, sözleşmenin yapılmamasını veya değişik şartlarda yapılmasını gerektirecek nitelikte ise, önemli kabul edilir. Sigortacı tarafından yazılı veya sözlü olarak sorulan hususlar, aksi ispat edilinceye kadar önemli sayılır.” Aynı kanunun 1436. Maddesinde; (1) Sigortacı sigorta ettirene, cevaplaması için sorular içeren bir liste vermişse, sunulan listede yer alan sorular dışında kalan hususlara ilişkin olarak sigorta ettirene hiçbir sorumluluk yüklenemez; meğerki, sigorta ettiren önemli bir hususu kötüniyetle saklamış olsun. (2) Sigortacı, liste dışında öğrenmek istediği hususlar varsa bunlar hakkında da soru sorabilir. Söz konusu soruların da yazılı ve açık olması gerekir. Sigorta ettiren bu soruları cevaplamakla yükümlüdür. Aynı kanunun 1437. maddesinde; “(1) Tazminat ve bedel ödemelerinde, bildirilmeyen veya yanlış bildirilen bir husus ile rizikonun gerçekleşmesi arasındaki bağlantı, 1439 uncu maddede öngörülen kurallar uyarınca dikkate alınır.” Aynı kanunun 1439. Maddesinde; “(1) Sigortacı için önemli olan bir husus bildirilmemiş veya yanlış bildirilmiş olduğu takdirde, sigortacı 1440 ıncı maddede belirtilen süre içinde sözleşmeden cayabilir veya prim farkı isteyebilir. İstenilen prim farkının on gün içinde kabul edilmemesi hâlinde, sözleşmeden cayılmış kabul olunur. Önemli olan bir hususun sigorta ettirenin kusuru sonucu öğrenilememiş olması veya sigorta ettiren tarafından önemli sayılmaması durumu değiştirmez.” Aynı kanunun 1441. Maddesinde; “(1) Cayma hâlinde, sigorta ettiren kasıtlı ise, sigortacı rizikoyu taşıdığı süreye ait primlere hak kazanır. ” şeklinde düzenlemeler yapılmıştır.
6102 Sayılı TTK’nın 1487. maddesinde;”(1) Hayat sigortası ile sigortacı, belli bir prim karşılığında, sigorta ettirene veya onun belirlediği kişiye, sigortalının ölümü veya hayatta kalması hâlinde, sigorta bedelini ödemeyi üstlenir.(2) Hayatı sigorta edilen kimse, ilk primin ödenmesinden önce ölmüşse sigorta sözleşmesi geçersizdir.
“
Aynı kanunun 1490. maddesinde;
“(1) Sigorta ettiren, kendisinin veya başkasının hayatını, ölüm veya hayatta kalma ihtimallerine karşı sigorta ettirebilir.
(2) Başkasının hayatı üzerine sigorta yapılabilmesi için, o kişinin hayatının devamında lehtarın menfaatinin bulunması şarttır. Ayrıca, ölüm ihtimaline karşı yapılan sigortalarda, sigorta bedelinin mutat cenaze giderlerini aşması hâlinde sigortalının veya varsa kanuni temsilcisinin yazılı izni gerekir. Sigortalı onbeş yaşından büyükse kanuni temsilcinin dışında ayrıca onun da izni alınır. İzin olmadan yapılan sözleşme, icazet verilmediği takdirde geçersizdir.
(3) Kanuni temsilcinin lehtar olarak atadığı veya kendisinin sigorta ettiren olduğu durumlarda, kanuni temsilcinin iznin verilmesinde sigortalıyı temsil yetkisi yoktur.
(4) Menfaat şartının sözleşmenin yapılmasından sonra ortadan kalkması hâlinde sözleşme o andan itibaren geçersiz hâle gelir; ancak, sigorta ettirene iştira değeri ödenir.
“
Aynı kanunun 1493. maddesinde;
“(1) Sigorta ettiren, 1490 ıncı maddenin ikinci ve üçüncü fıkraları saklı kalmak üzere, gerçek ya da tüzel kişi lehine sigorta sözleşmesi yapabilir.
(2) Sigorta ettiren, atadığı lehtarı sigortacıya bildirir.
(3) Lehtarın sigortacıya bildirilmemiş olması hâlinde, sigortacı iyiniyetle yaptığı ödeme ile borcundan kurtulur.
(4) Sigorta ettiren, değiştirme hakkından vazgeçtiğini sigorta poliçesine yazdırmakla beraber sigorta poliçesini lehtara teslim etmişse, o kişiyi değiştiremez. Tereddüt hâlinde, sigorta ettirenin lehtarı değiştirme hakkını saklı tuttuğu kabul edilir. Sigorta ettirenin lehtarı değiştirme hakkından açıkça vazgeçtiği ve sigorta poliçesinin lehtara verildiği hâllerde bile, mirasçılıktan çıkarma veya hibeden rücu hâlleri gerçekleşmiş yahut ilgililer arasında o kişinin lehtar olarak atanmasına ilişkin sebep ortadan kalkmış ise lehtar değiştirilebilir.
(5) Lehtar atanması ve lehtar değişiklikleri sigortacının iznine bağlı değildir.
(6) Lehtarın değiştirilemeyeceği durumlarda, sigorta ettiren tarafından ayrılma ve ödünç alma hakları kullanıldığı takdirde, ödenecek tutar üzerinde lehtar hak sahibi olduğu gibi, rizikonun gerçekleşmesinden önce sigortacının iflası sonucu ödenecek miktar üzerinde de, aksi kararlaştırılmadıkça, lehtar hak sahibidir.
(7) Sigortacıdan edimi istem ve tahsil yetkisi, aksi kararlaştırılmadıkça, lehtara aittir.”
Aynı kanunun 1495. Maddesinde; “(1) Lehtarın, sigortacıya karşı, istem hakkını kazanamaması hâlinde, bu hak sigorta ettirene, onun da ölmüş olması hâlinde, mirasçılarına geçer.”
Aynı kanunun 1497. maddesinde; “(1) Sigortalının sözleşmenin yapılması sırasında yaşının yanlış bildirilmesi sonucu prim düşük belirlenmişse, sigorta bedeli, gerçek yaşa göre alınması gereken primin, belirlenen prime olan oranına göre ödenir. İndirimden önce riziko gerçekleşip sigorta bedeli ödenmiş ise sigortacı ödediği fazla kısmın geriye verilmesini faiziyle birlikte isteyebilir.
(2) Gerçek yaşa göre fazla prim ödenmesi hâlinde, sigorta bedeli ödenen prime göre artırılır. Artırımdan önce sigorta bedeli ödenmiş ise eksik kısım sigortacı tarafından tamamlanır.
(3) Sigortacı, yanlış yaş bildirimi sebebiyle sadece gerçek yaşın, sözleşmenin yapıldığı sırada teknik esaslara göre belirlenen sınırlar dışında kalması hâlinde, sözleşmeden cayabilir. ” şeklinde düzenlemeler yapılmıştır.
Sıfat, dava konusu kılınan sübjektif hakla davanın tarafları arasındaki ilişkiyi ifade eder ve dava dilekçesinde davacı ve davalı olarak gösterilmiş kişilerin maddi hukuk bakımından gerçekten hak sahibi veya yükümlü konumunda bulunup bulunmadığına ilişkin bir kavramdır (…. : Medeni Usul Hukuku, C.I, Ankara 2016, s. 512). (18) Davacı tarafta yer alan taraf için aktif dava sıfatı, davalı tarafta yer alan için pasif taraf sıfatından söz edilebilir. Uygulamada, “sıfat” yerine “husumet” terimi de kullanılmaktadır. Sıfat, dava şartı olmayıp itirazdır. Çünkü bir kimsenin hak sahibi veya borçlu olup olmadığı davanın esasına girildikten sonra tespit edilebilir. Bu durumda ise dava esastan ret veya kabul edilir. Oysa dava şartları davanın esasına girilmesini engelleyen niteliktedir. Ancak sıfat bir itiraz olduğundan hakim diğer itirazlar gibi taraf sıfatını da dava dosyasından anlayabildiği sürece kendiliğinden nazara alır. Sıfat, davada taraflardan birinin davaya konu subjektif dava hakkının bulunup bulunmadığı ile ilgili bir husustur. Tarafların sıfatının yargılama sonuna kadar devam etmesi zorunludur. Bu husus mahkemece re’sen göz önünde bulundurulmalıdır. Bir davada, taraflardan birinin, davacı ya da davalı sıfatının (aktif ya da pasif husumet ehliyetinin) olmadığı belirlenirse, artık bu davanın esasının çözümüne girilmeden, davanın husumet yokluğundan reddi gerekir. Bir kişinin belli bir davada davacı ya da davalı sıfatını haiz olup olmadığı şeklinde nitelendirilen husumetin ileri sürülme zamanı yasa ile kabul edilen bir ilk itiraz olmadığı gibi, davalı tarafından ileri sürülmesi gerekilen bir defi de değildir.Davanın her aşamasında ileri sürülmesi mümkün veya mahkemece vakıf olunduğu takdirde resen nazara alınması gerekli hukuki bir durumdur.(…, B.: Hukuk Muhakemeleri Usulü,C.I İstanbul 2001, s. 1157 vd.) (Yargıtay HGK 24.06.2021 T…. E….. K.)
Husumet Taraf Sıfatı: Bir usul hukuku sorunu olmayıp, davaya konu edilen subjektif hakkın özüne ilişkin bir maddi hukuk sorunudur. Bir davada taraf olarak gösterilen kişiler, taraf ve dava ehliyetine ve davayı takip yetkisine sahip olsalar bile, taraflardan birinin o davada gerçekten davacı ve davalı sıfatı yoksa, davanın esası hakkında karar verilemeyeceğinden dava sıfat yokluğundan (husumetten) red edilir.Taraf sıfatı bir dava şartı değildir. Taraf sıfatı, davada taraf olarak görünen kişiler arasında dava konusu hakkın doğumuna engel olduğu için def’i değil, yargılamanın her aşamasında ileri sürülebilmesi mümkün ve mahkemece de kendiliğinden nazara alınması zorunlu olan bir olgudur.(…,.: Medeni Usul Hukuku el kitabı, Ankara 2020, C.I s.331 vd).(19) Eş söyleyiş ile taraf sıfatının araştırılması, bir maddi hukuk ilişkisinde tarafların o hak ile ilişkisinin olup olmadığının belirlenmesi anlamına gelir.Dava konusu şey üzerinde kim yada kimler hak sahibi ise davayı bu kişi veya kişilerin açması ve kime karşı hukuki koruma isteniyor ise o kişi veya kişilere davanın yöneltilmesi gerekir. Bir kimsenin davacı veya davalı sıfatına sahip olup olmadığı tıpkı hakkın mevcut olup olmadığının tayinin de olduğu gibi maddi hukuka göre belirlenir.Taraf sıfatının bu anlamda önemli özelliği ise def’i değil itiraz niteliğinde olması nedeniyle taraflarca süreye ve davanın aşamasına bakılmaksızın her zaman ileri sürülebileceği ve taraflar ileri sürmemiş olmasa bile mahkemece re’sen nazara alınmasıdır.(Yargıtay HGK 22/06/2021 T.2021-(…. E…. K.)(…. .: Medeni Usul Hukuku El Kitabı,Cilt I Yetkin Yayınları,Mart2020,s.390). (Yargıtay HGK 29/06/2021 T.2020-…. E….. K.
Davacıların Murisi … ile Davalı … Bank AŞ Konya Şubesi arasında düzenlenen 250.000,00TL limitli 18/02/2013 tarihli genel kredi sözleşmesi imzalanmıştır.
Davacıların murisi … davalılardan … AŞ Konya Şubesi arasında düzenlenen 3.000.000,00TL limitli 20/05/2016 tarihli Genel Kredi Sözleşmesi imzalamıştır.
Olayımızda; davacıların murisi …’ın 20/05/2016 tarihinde kullanmış olduğu kredinin teminatı amacıyla 01/06/2016 – 31/05/2017 tarihleri arasını kapsayacak şekilde … Emeklilik A.Ş tarafından …. numaralı Kredi Hayat Sigortası Katılım Sertifikası düzenlenmiş olup vefat halinde poliçe limiti 300.000,00 TL’dir. Müteveffa …’ın 02/01/2017 tarihinde akut miyokard enfarktüsü, kronik obstrüktif akciğer hastalığı nedeniyle vefat etmiştir. Alınan doktor bilirkişi raporuyla ölüme sebebiyet veren hastalığa ilişkin kesin tanı bilirkişi raporu gereğince 19/03/2015 tarihinde konulmuştur.
Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesinden gelen yazı cevaplarının incelenmesinde; müteveffaya ilk olarak 04/03/2015 tarihinde “Bronş ve akciğer malign neoplazmı, pnömoni ve öksürük” tanısı konulduğu, 19/03/2015 tarihinde patoloji raporu ile müteveffanın akciğer kanseri olduğunun kesinleştiği, devam eden süreçte de akut bronşit ve akciğer kanseri yönünden tanılar konulduğu ve bu yönde tedaviler uygulandığı, 10/08/2015 ve 19/10/2015 tarihleri arası müteveffaya kemoterapi ve radyoterapi uygulandığı belirlidir.
Hayat Sigortası Genel Şartlarının C.2 “Sözleşmenin Yapılması Sırasındaki Beyan Yükümlülüğü” başlıklı bölümünde de beyan yükümlülüğüne aykırılık ve sonuçları düzenlenmiştir. Gerek TTK.m.1435 ve m.1439 ve gerekse de Hayat Sigortası Genel Şartlarının C.2-2 maddesi düzenlemesine göre; sigorta şirketinin sorusu üzerine veya herhangi bir soru sorulmadan sigortalı, sözleşmenin yapılması sırasında kendisinin bildiği ve sigortacının sözleşmeyi yapmamasını veya daha ağır şartlarla yapmasını gerektirecek bütün halleri sigortacıya bildirmekle yükümlüdür. Sigortalı tarafından var olan hastalık kasten bildirilmemiş ise sigortacının sözleşmeden cayma hakkı söz konusudur.
Kredi Hayat Sigortası Beyan Formuna ilişkin sağlık beyan formunda; “Kalp, kanser, karaciğer yetmezliği, böbrek yetmezliği, akciğer hastalığı, verem, şeker, akıl hastalığı, hipertansiyon ve felç gibi önemli bir hastalığınız var mı? ” , ” Şu an tedavi görmenizi gerektiren rahatsızlığınız, noksan ve/veya sakat uzuvlarınız var mı? ” sorularına ” Hayır ” cevabının verildiği, formda sigortalı murisin imzasının yer aldığı anlaşılmıştır. Müteveffa …’ın 02/01/2017 tarihinde akut miyokard enfarktüsü, kronik obstrüktif akciğer hastalığı nedeniyle vefat ettiği anlaşılmıştır.
TMK 1/3. Maddesinde; “Hâkim, karar verirken bilimsel görüşlerden ve yargı kararlarından yararlanır.”
Anayasa’nın 138/1. Maddesinde; ” Hakimler, görevlerinde bağımsızdırlar; Anayasaya, kanuna ve hukuka uygun olarak vicdanı kanaatlerine göre hüküm verirler.” şeklinde düzenlemeler olduğu anlaşılarak,
Somut olayımızda; tüm dosya kapsamı, tüm bilgi – belgeler, bilirkişi raporları, sözleşmeler (kredi – hayat sigortası) kanuni düzenlemeler, yukarıdaki tüm açıklamalar dikkate alındığında; Davalı banka ile taraflar arasında tarafları bağlayıcı bir sözleşme olmadığından, davalı banka açısından pasif dava ehliyeti yokluğu nedeniyle usulden reddine karar vermek gerekmiştir.
Davalı … Emeklilik açısından da; müteveffa beyan yükümlülüğüne aykırı davrandığı anlaşılmakla, sigortacının da yükümlülüğünü yerine getirdiğinden cayma hakkının kullanılmasında usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı dolayısıyla tazminat ödemeyi gerektirir şartlar oluşmadığından, davacıların davalı … Hayat Sigortası AŞ aleyhine açtıkları davanın da reddine karar verilmek gerekmiş ve Mahkememizce oluşan vicdani kanaatle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: GEREKÇESİ YUKARIDA AÇIKLANDIĞI ÜZERE
1-Davalı … Bank A.Ş. hakkında açılan davanın husumet yokluğu nedeniyle usulden REDDİNE,
2-Davalı … Emeklilik A.Ş. Hakkında açılan davanın pasif dava ehliyeti yokluğu nedeniyle REDDİNE,
3-Harçlar kanunu gereğince alınması gereken 269,85-TL harçtan dava açılırken yatırılan 372,95-TL’nin (31,40TL peşin harç ve mahkememiz veznesine 18/08/2017 tarihinde yatırılan 341,55TL peşin harç toplamı) mahsubu ile bakiye 103,10-TL’nin davacılara İADESİNE,
4-Davalı … Bank A.Ş. kendisini vekil ile temsil ettirdiginden A.A.Ü.T göre hesaplanan 17.900,00-TL maktu vekalet ücretinin davacılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davalı … Bank A.Ş.’e VERİLMESİNE,
5-Davalı … Emeklilik A.Ş. kendisini vekil ile temsil ettirdiginden A.A.Ü.T göre hesaplanan 17.900,00-TL maktu vekalet ücretinin davacılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davalı … Emeklilik A.Ş.’e VERİLMESİNE,
6-Davacılar tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
7-Davalılar tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta hüküm kurulmasına YER OLMADIĞINA,
8-Davacılar tarafından dava başında yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde ilgilisine İADESİNE,
Dair, davacı vekilinin ve davalı … Bank A.Ş. Vekilinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde mahkememize veya başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesi’ne verilecek dilekçe ile Konya Bölge Adliye Mahkemesi’ne İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.18/10/2023
Katip Hakim