Emsal Mahkeme Kararı Konya 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/204 E. 2023/189 K. 29.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA . ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
KONYA
. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO :
KARAR NO:

HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI : … – …
VEKİLLERİ:
DAVALI : … – … …
VEKİLİ : Av. …
DAVA : Menfi Tespit
DAVA TARİHİ :
KARAR TARİHİ :
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH :
KARARIN MAHİYETİ : KISMEN KABUL, KISMEN RED

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili aleyhine davalı, Yüklenici şahıs olan, … tarafından, Konya . İcra Dairesinin 03/11/ 2021 tarih ve … E. Sayılı dosyası ile takip başlatıldığı, yapılan takip açıkça usule aykırı olduğu gibi, davalı tarafından başlatıllan söz konusu icra takibine konu olan alacakların kesinlikle hiç bir hukuki dayanağı olmadığı, müvekkilinin böyle bir borcu bulunmadığı,1.Müvekkilim hakkında açılan icra takibinde hiçbir yasal dayanak belirtilmeden açılmış olup, takip talebinde borcun sebebi olarak 09.09.2021 tarih ve … nolu fatura gösterildiği, bu fatura, davalı tarafından tek taraflı olarak, Eser Sözleşme Teslim şartlarını dikkate almadan, yüklendiği işe dayalı gerçeği yansıtmadan, karşılıklı mutabakat olmaksızın düzenlenmiş, yasal olmayan bir belge olduğu, davalı, müvekkili şirket yetkilileri ile hiçbir mutabakat veya haberleşme yapılmaksızın, tek taralı olarak düzenlediği ve kesinlikle hukuki dayanaktan yoksun söz konusu faturayı, müvekkilinin, mücbir şartlardan olan ve Türkiye’de Pandemi Salgını gibi olağan üstü şartların devam ettiği süre zarfında, personelin evden çalışma yaptığı, ve de Müvekkilinin, Konya İli, … İlçesi, … Köyü inşaat alanında bulunduğu bir tarih aralığında, Müvekkilimin iş adresine tebligat yaptırmış olduğunu ve yine Müvekkilinin Yurt dışı resmi davetli ve görevli gittiği uluslar arası on beş gün süren konferans zamanını kollayarak İlamsız İcra ve Şirket aracına Yakalatma emri düzenlettiği, bu durum tesadüfen öğrenilmiş olup, alacaklı olduğunu iddia eden, davalı, yüklenici …, bu bilgileri bildiği halde ve hiçbir şekilde kullanmadan, kötü niyetli olarak İcra işlemi başlattığı, davalı tarafından tek taraflı düzenlenen ve İlamsız İcraya konu olan fatura, gerçekleri yansıtmayan, muğlak ve ne iş ile ilgili olduğu anlaşılamayan bir belge durumunda olduğu; zira, müvekkili olan şirketin, Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumu Konya İl Koordinatörlüğünce hibe destekli projesinde, Konya- … Belediyesince onaylı 17.07.2019 tarih ve … , … ve … nolu yapılara ait Yapı Ruhsatları dahilinde bulunan işleri anahtar teslimi şeklinde yapmak ve İskan ruhsatlarını alarak teslim edilmek üzere anlaşma kapsamında üstlendiğini, Davalı, yüklendiği inşaat işlerini noksansız ve ayıpsız şekilde, Yapı Ruhsatlarına uygun olarak tamamlamdan, iskan belgelerini teslim etmeden, fatura düzenlemesi ve tebliğ emesi yasalara aykırı olduğunu, davalı, yüklenici, eseri müvekkili olan şirkete, sözleşmeye ve yapı ruhsatlarına uygun olarak teslim ettiğini kanıtlamak zorunda olduğunu, fatura düzenlenmesiyle eserin yapıldığı ve teslim edildiği kanıtlamayacağını faturaya itiraz edilmemesi de akdi ilişkiyi ve eserin teslimini kanıtlanamayacağını, ancak irsaliyeli fatura veya irsaliye belgesinde teslim imzası ile teslim kanıtlanır. Oysa, icra takibine esas olan fatura da, müvekkili olan şirketin teslim aldığına dair ıslak imzalı ve şirket kaşe mühürlü herhangi bir kanıt mevcut olmadığını, kesin delillerden olan ticari defterler ile akdi ilişkinin ve teslim olgusunun ispatlanması mümkündür. Bu durum da, Müvekkil Şirketin ticari defterlerinin incelenmesi gerekmektedir ve 09.09.2021 tarih ve … nolu faturanın tek taraflı düzenlenmiş olduğu görülecek ve Müvekkil Şirketin yasal muhasebe şirketine, icraya söz konusu faturanın teslim ve tebliğ edilmediği ve sevk irsaliyenin düzenlenmediği, oysa davalı, iyi niyetten yoksun olarak, müvekkili olan şirketin kanuni adresinde veya eser sözleşmesinin ifa edildiği, Konya İli, Çumra İlçesi İcra Dairesinde yapılmasından özellikle kaçınıldığı, icra işlemlerini, müvekkilinin yurt dışında görevli olarak faaliyet gösterdiği zaman diliminde gerçekleştirerek, kötü niyetini ve kasti davranışını göstermiştir. 1. Maddede açıkladığımız resmi iletişim adreslerine hiçbir işlem bilgisi ulaşmadığı, Konya . İcra Dairesi’nin 03/11/2021 tarih ve … sayılı İcrai Haciz işlemini ve takibinin durdurulmasını talep ettiklerini, .Müvekkil Şirket aleyhine başlatılmış bulunan Konya . İcra Dairesinin … E. Sayılı dosyasından başlatılan takibinin öncelikle ve ivedilikle teminatsız yahut teminat mukabili olarak tedbiren durdurulmasını, davanın kabulünü, mezkur icra dosyasından müvekkilinin davalı yana borcunun olmadığının tespitini, davalının haksız ve kötü niyetli takip yapmış olması nedeniyle, söz konusu miktar olan 101 793,15 Tl’nin %20’si üzerinden kötü niyet tazminatına mahkum edilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Taraflara usulüne uygun olarak tebligatlar yapılmıştır.
Bilirkişi … ve Bilirkişi … tarafından düzenlenen bilirkişi raporundan özetle; dava konusu … İli, … İlçesi, … Mahallesi, … pafta,… ada, … parselde kayıtlı 5.054,11 kayıtlı tarla vasıflı taşınmaz üzerine yapılmış (Ahır, Yem Deposu, Gübre Çukuru, İdari Bina) inşaatları; a)Dava konusu inşaat;TKDK (Tarımsal ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumu Konya – İl Koordinatörlüğü)ile … Tic. Ltd. Şti. arasında IPARD programı dâhilinde yapılan inşaat olduğu tespit edilmiştir. b)Taraflara arasında 12.06.2019 tarihinde “Müteahhitlik Sözleşmesi” ile 20.09.2019 tarihinde “Yapım İşleri Tedarik Sözleşmesi” yapıldığı, c)Dava konusu Ahır, Yem Deposu, Gübre Çukuru inşaatları TKDK ile davacı arasında IPARD programı dâhilinde yapıldığı ve yapılan işlerin geçici kabulünün yapıldığı, ancak Yapı Kullanma Kayıt Belgesinin (İskân Ruhsatının) alınmadığı, d)Dava konusu Ahır, Yem Deposu, Gübre Çukuru İnşaatlarının 2019 yılında yapıldığı ve yapılan imalatların toplam bedeli 400.939,09 TL olduğu tespit edilmiş olup; taraflar arasında yapılmış olan 23.06.2020 tarihli “İbranamede; Yukarıda bilgileri bulunan faydalanıcıdan, yine yukarıda bilgileri bulunan proje kapsamında yapılan tüm alımlardan doğan her türlü hak ve alacağımı aldığımı, hiçbir alacağım kalmadığını ve ileride konu ile ilgili herhangi bir hak talebinde bulunmayacağımı belirterek faydalanıcıyı ibra ettiğimi beyan ederim.” Beyanlarının bulunduğu; e)Dava konusu Çoban Evi inşaatı TKDK ile davacı arasında IPARD programı dâhilinde olduğu, ancak inşaat TKDK (Tarımsal ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumu Konya İl Koordinatörlüğü) gözetimi dışında yapıldığı ve Çaban Evinde davacının iskân ettiği, inşaatın Yapı Ruhsatının alındığı, İskân Ruhsatının alınmadığı, f)Dava ve yapıldığı ve yapılan işlerin geçici kabulünün yapılmadığı ve Yapı Ruhsatının alındığı ancak Yapı Kullanma Kayıt Belgesinin (İskân Ruhsatının) alınmadığı, g) Dava konusu Çoban Evi inşaatının yapımı ile ilgili ataşmalar, yeşil defter tutulmadığı ve Onaylı projesi ölçüleri ile yerinde yapılan tespitlere göre Çevre ve Şehircilik Bakanlığının yayınladığı 2019 yılı birim fiyatlarına göre toplam 121.989,52 TL ve 2020 yılı birim fiyatlarına göre toplam 142.090,00 TL olduğu tespit edilmiş; Dava konusu fatura kapsamının sözleşme dâhilinde bulunan Çoban Evi inşaatı ile ilgili olduğu ve inşaatın yapımı ile ilgili ayrıntılı. (inşaatın yapımında ödemeler nasıl olacağı, malzeme alımlarının kimin tarafından temin edileceği, işçilik giderlerinin kim tarafından ödeneceği, yapımında Resmi birim Fiyat mı veya piyasa rayici üzerinden olacağının açıklamalar olmadığı) ayrıca Çoban Evi İnşaatının hangi yılda yapıldığının belirtilmediğinden değerlendirme yapılamamıştır.” şeklinde rapor tanzim ettikleri görüldü.
Bilirkişi … ve Bilirkişi … tarafından düzenlenen bilirkişi ek raporundan özetle; “Bilirkişi heyetimize hazırlanan 15.08.2022 tarihli kök rapor ve tarafların iddia ve savunmaları ile davalı yan tarafın ticari defter kayıtların incelenmesi neticesinde; 1. Davalıya ait incelenen ticari defterlerde, Konya .İcra Müdürlüğü … E. Sayılı dosyasında takip konusu olan 83.958,55 TL tutarındaki faturanın yer aldığı, davacının cari hesap borcuna istinaden 45.966,32 TL ödeme yaptığı, takip tarihi itibariyle ticari defter ve kayıtlara göre davacının davalıya takip konusu faturalardan kaynaklanan 37.992,23 TL borcu bulunduğu (Talep 83.958,23 TL) tespit edilmiştir. 2. Dava konusu faturanın çoban evi inşaatı için alınan malzemeleri içerdiği, düzenlenen faturanın davacı yan tarafa tebliğ yapıldığına dair dosya da evrak bulunmadığı, çoban evi inşaatının bitirildiği, iskan ruhsatı alınmadığı ve içinde davacı tarafından iskan edildiği tespit edilmiştir. 3. Kök raporda davacı yan tarafın ticari defter ve kayıtlara göre 45.966,32 TL davalı yan taraftan alacağı olduğu tespit edilmiştir. Davalı yan tarafın ticari defter incelemesinde söz konusu davacının 45.966,32 TL alacağın bulunduğu ve ticari defter açısından birbirini teyit ettiği, bu alacağın dava konusu 83.958,55 TL fatura’dan düşüldüğü ve davalı yan tarafın 37.992,33 TL alacaklı olduğu tespit edilmiştir. ” şeklinde rapor tanzim ettikleri görüldü.
Mahkememiz dosyasına kazandırılan bilirkişi raporları taraflara usulüne uygun olarak tebliğ edilmiştir.
Dava; ” Menfi Tespit” davasıdır.
Tüm dosya kapsamı ve deliller birlikte değerlendirildiğinde; Davacı vekilinin davalı aleyhine Menfi Tespit davası açtığı görüldü.
Bilirkişi … ve Bilirkişi … tarafından düzenlenen ve hükme esas alınan bilirkişi ek raporundan özetle; “Bilirkişi heyetimize hazırlanan 15.08.2022 tarihli kök rapor ve tarafların iddia ve savunmaları ile davalı yan tarafın ticari defter kayıtların incelenmesi neticesinde; 1. Davalıya ait incelenen ticari defterlerde, Konya .İcra Müdürlüğü … E. Sayılı dosyasında takip konusu olan 83.958,55 TL tutarındaki faturanın yer aldığı, davacının cari hesap borcuna istinaden 45.966,32 TL ödeme yaptığı, takip tarihi itibariyle ticari defter ve kayıtlara göre davacının davalıya takip konusu faturalardan kaynaklanan 37.992,23 TL borcu bulunduğu (Talep 83.958,23 TL) tespit edilmiştir. 2. Dava konusu faturanın çoban evi inşaatı için alınan malzemeleri içerdiği, düzenlenen faturanın davacı yan tarafa tebliğ yapıldığına dair dosya da evrak bulunmadığı, çoban evi inşaatının bitirildiği, iskan ruhsatı alınmadığı ve içinde davacı tarafından iskan edildiği tespit edilmiştir. 3. Kök raporda davacı yan tarafın ticari defter ve kayıtlara göre 45.966,32 TL davalı yan taraftan alacağı olduğu tespit edilmiştir. Davalı yan tarafın ticari defter incelemesinde söz konusu davacının 45.966,32 TL alacağın bulunduğu ve ticari defter açısından birbirini teyit ettiği, bu alacağın dava konusu 83.958,55 TL fatura’dan düşüldüğü ve davalı yan tarafın 37.992,33 TL alacaklı olduğu tespit edilmiştir. ” şeklinde rapor tanzim ettikleri,
İ.İ.K’nın 72. Maddesi; (Değişik: 18/2/1965-538/43 md.); “Borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tesbit davası açabilir. İcra takibinden önce açılan menfi tesbit davasına bakan mahkeme, talep üzerine alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere gösterilecek teminat mukabilinde, icra takibinin durdurulması hakkında ihtiyati tedbir kararı verebilir. İcra takibinden sonra açılan menfi tesbit davasında ihtiyati tedbir yolu ile takibin durdurulmasına karar verilemez. Ancak, borçlu gecikmeden doğan zararları karşılamak ve alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere göstereceği teminat karşılığında, mahkemeden ihtiyati tedbir yoluyle icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesini isteyebilir. (Değişik: 9/11/1988-3494/6 md.) Dava alacaklı lehine neticelenirse ihtiyati tedbir kararı kalkar. Buna dair hükmün kesinleşmesi halinde alacaklı ihtiyati tedbir dolayısıyla alacağını geç almış bulunmaktan doğan zararlarını gösterilen teminattan alır. Alacaklının uğradığı zarar aynı davada takdir olunarak karara bağlanır. Bu zarar herhalde yüzde yirmiden aşağı tayin edilemez. (1) (Değişik: 9/11/1988-3494/6 md.) Dava borçlu lehine hükme bağlanırsa derhal takip durur. İlamın kesinleşmesi üzerine münderecatına göre ve ayrıca hükme hacet kalmadan icra kısmen veya tamamen eski hale iade edilir. Borçluyu menfi tespit davası açmaya zorlayan takibin haksız ve kötü niyetli olduğu anlaşılırşa, talebi üzerine, borçlunun dava sebebi ile uğradığı zararın da alacaklıdan tahsiline karar verilir. Takdir edilecek zarar, haksızlığı anlaşılan takip konusu alacağın yüzde yirmisinden aşağı olamaz. (1) Borçlu, menfi tesbit davası zımmında tedbir kararı almamış ve borç da ödenmiş olursa, davaya istirdat davası olarak devam edilir. Takibe itiraz etmemiş veya itirazının kaldırılmış olması yüzünden borçlu olmadığı bir parayı tamamen ödemek mecburiyetinde kalan şahıs, ödediği tarihten itibaren bir sene içinde, umumi hükümler dairesinde mahkemeye başvurarak paranın geriye alınmasını isteyebilir. Menfi tesbit ve istirdat davaları, takibi yapan icra dairesinin bulunduğu yer mahkemesinde açılabileceği gibi, davalının yerleşim yeri mahkemesinde de açılabilir. Davacı istirdat davasında yalnız paranın verilmesi lazımgelmediğini ispata mecburdur.” şeklinde düzenlemeler yapıldığı,
6100 Sayılı HMK’nın 222. Maddesinde; “(1) Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir. (2) Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır. (3) İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. (Ek cümle:22/7/2020-7251/23 md.) Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz. (4) Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur. (5) Taraflardan biri tacir olmasa dahi, tacir olan diğer tarafın ticari defterlerindeki kayıtları kabul edeceğini belirtir; ancak, karşı taraf defterlerini ibrazdan kaçınırsa, ibrazı talep eden taraf iddiasını ispat etmiş sayılır.” şeklinde düzenlemeler yapıldığı,
Kavram
Türk Borçlar Kanunu’nun 470 vd. Maddelerinde yer alır. Türk Borçlar Kanunu’nun 470. Maddesine göre, yüklenicinin bedel karşılığında bir şeyi meydana getirme borcunu üstlendiği sözleşmeye eser sözleşmesi denir. Bu sözleşmeyle yüklenici, iş sahibi için bir iş görmeyi üstlenmektedir, fakat buradaki iş görmenin özelliği, yüklenicinin bu iş görmeyle belirli bir sonucu yaratmayı borçlanmış olmasıdır ki, bu sonuç Türk Borçlar Kanunu’nda eser terimiyle anılmıştır. Eser sözleşmesinin kendine özgü olan ve onu öteki işgörme amacını güden sözleşmelerden ayıran da işte bu özelliktir.(syf.463)
Öğeleri
A.Bir Eser Meydana Getirme
1.Eser Kavramı
Sözleşmenin temel kavramı eserdir. Eserin meydana getirilmesi eser sözleşmesinde yüklenicinin temel edimidir. Fakat tek başına eserin meydana getirilmesi yeterli değildir, eserin teslimi de gerekir. Eser sözleşmesine özelliğini veren de yüklenicinin meydana getirdiği eseri teslim etmesidir.(syf. 464)
2.Meydana Getirme Kavramı
Eserin meydana getirilmesine ilişkin faaliyet, niteliği itibariyle bir yapma edimidir. (Syf.468)
B. Bedel (Ücret)
Eser sözleşmesinin ikinci öğesi de, ortaya çıkarılacak eser karşılığında işsahibinin bir bedel ödeme borcu altına girmiş olmasıdır. Sözleşmenin aslî unsurlarından bir diğerinin işsahibinin bedel ödeme taahhüdü oluşturur. (Syf. 470)
C. Anlaşma
Eser sözleşmesinin üçüncü öğesi de, TBK’nın 470. Maddesinden anlaşılacağı üzere, yüklenicinin, işsahibi adına bedel karşılığında bir eser (sonuç) yaratacağı konusunda bunların anlaşmış olmalarıdır. Rızaî bir sözleşmedir Kural olarak bu sözleşme belirli bir biçime bağlı değildir. Eser sözleşmesi rızaî bir sözleşme niteliğini taşıdığından, işgörme sonucu üzerinde tarafların anlaşmış olmaları sözleşmenin kurulması için yeterlidir. İş sahibinin bedel ödemesine karşılık yüklenicinin bir edim sonucundan sorumlu olmasına ilişkin anlaşma, açıkça veya örtülü olarak yapılabilir. Bu sözleşme kural olarak şekle bağlı değildir. (syf. 473)
3. Sözleşmenin Tarafları
Yüklenici ve işsahibi sözleşmenin taraflarını oluşturur. İş sahibi eseri ısmarlayan, sipariş veren kişidir. Diğer işgörme sözleşmelerinde olduğu gibi eser sözleşmesinde de işin görülmesinin talep eden taraflra, ki bu işsahibidir, deyim yerindeyse işin efendisidir. Yüklenici ise ısmarlanan, sipariş verilen eseri meydana getirme borcu altına olan kişidir. Kural olarak hak elyietine sahip herkes eser sözleşmesinin tarafı olabilir. Gerçek kişiler gibi tüzel kişiler de işsahibi veya yüklenici sıfatını taşıyabilir. Taraflar kamu hukuku veya özel hukuk tüzel kişisi de olabilir. Özellikle işsahibinin bir kamu hukuk tüzel kişisi olmasına sık rastlanılır. Buna karşın, yüklenici ile yapılan bu gibi sözleşmeler de özel hukuk karakterlidir. Yüklenici eseri bütünüyle veya kısmen meydana getirme borcu altına girebilir. Yüklenici eserin meydana getirilmesinde kullanılan plan projelerin hazırlanmasını da üstlenebilir. Eserin bütününü tamamlayarak teslimini de borçlanan yükleniciye “genel yüklenici” de denilmektedir. (Syf. 476-477)
4. Eser Sözleşmesinin Hukukî Niteliği ve Benzer Sözleşmelerden Farkları
A. Eser Sözleşmesinin Hukukî Niteliği
Tarafların edimleri birbirlerinin karşılığını oluşturduğu için eser sözleşmesi tam iki tarafa borç yükleyen bir sözleşmedir. Gerçekten eser sözleşmesinde yüklenicinin aslî edimi olan meydana getirilen eserin teslimi borcu ile, işsahibinin asl3ı edimi olan bedel ödeme borcu karşılıklılık ilişkisi içindedir. Fakat yüklenicinin aslî edimi yalnızca eserin meydana getirilmesi değil, aynı zamanda sözleşmeye uygun olarak meydana getirilen eserin teslim edilmesidir. Zira eser sözleşmesinde yüklenici sonuçtan sorumludur. Meydana getirme eylemi, sonucun elde edilmesine yönelik bir faaliyettir. Fakat meydana getirme, nitelikli bir işgörme faaliyetidir. Öğretide hakim olan görüşe göre eser sözleşmesi sürekli borç doğuran bir sözleşme değil, ani edimli bir sözleşmedir. (syf. 479)
5. Yüklenicinin Hak ve Borçları
A. Borçları
Yüklenicinin aslî edimi, meydana getirdiği eseri teslim etmektir. Buna bağlı olarak yüklenicinin borçları eserin meydana getirilmesi ve teslim edilmesiyle doğrudan ilgilidir. Aşağıda yüklenicinin borçları ayrı ayrı incelenmiştir. (Syf. 485)
1.Eseri Meydana Getirme ve Teslim Etme Borcu
a. Eseri Meydana Getirme Borcu
Bir eser sözleşmesinde, yüklenici, ıslanan eseri sözleşmedeki koşullara uygun biçimde meydana getirerek işsahibine teslim etme borcu altındadır. Yüklenicinin aslî borcu, eseri meydana getirerek işsahibine teslim etmektir. Bu, eser sözleşmesinde yüklenicinin sonuçtan sorumlu olmasının bir sonucudur. Asıl olan ısmarlanan eseri (sonucu) sözleşmeye uygun olarak meydana getirmektir. Eserin meydana getirilmesi yeterli olmayıp, ayrıca işsahibine tesliminin de ana borç olduğu kabul edilmektedir. Eser meydana getirme borcu TBK 470 hükmünde açıkça, eser sözleşmesinin esaslı unsuru olarak düzenlenmiştir. Fakat, yüklenicinin sonuçtan (ve dolayısıyla meydana getirilen eserin tesliminden) sorumlu olduğu ve sonuca ulaşılabilmesi için de eserin meydana getirilmesi gerektiği göz ardı edilemelidir.(syf. 485)
b. Eseri Teslim Borcu
Yüklenicinin eseri meydana getirerek teslim etme borcu, kanunda açıkça düzenlenmemiştir; ancak teslimden söz eden birçok maddede (TBK 473/I, 474/I, 475, 478, 479/I) bu borcun, yasakoyucu tarafından örtülü olarak (zımnen) kabul edildiği sonucu çıkmaktadır. Açıkça düzenlenmemiş olmasına rağmen, eser sözleşmesinde teslim borcunun yüklenicinin aslî borcu olduğu kabul edilmektedir. Zira işsahibinin sözleşmeye olan menfaati taamlanmış eserin teslimiyle gerçekleşir.
aa. Genel Olarak Eseri Teslim Borcu
Teslim, tamamlanmış eserin işsahibine ifa olarak sunulması, onun fiilî egemenliğine geçirilmesidir. Eserin meydana getirilmesinin ardından, eserin teslimi ile tamamlanır. Eser bütünüyle tamamlanmadan yaılan teslim önerisini iş sahibi kabul etmek zorunda değildir. Kural eserin bütün olarak tamamlanmasının ardından teslime elverişli hale gelmesidir. Teslimin ve teslim almanın önemli sonuçları vardır. Örneğin teslim ile birlikte ücret alacağı muaccel olur. (TBK 479), ayıptan sorumluluktan doğan zaman aşımı işlemeye başlar. (TBK 478), ayıp ihbarı ancak teslimden sonra yapılabilir vs. Teslimin iki unsuru bulunmaktadır. Bunlardan ilki eserin bütün olarak tamamlanması ve ikinci olarak da işsahibine arz edilmesidir. Kural larak sözleşmeye göre tarafların kararlaştırmış olduğu bütün işlerin bitirilmesi anlaşılır. Fakat eserin ayıplarının bulunması, tamamlanmış sayılmasına ve işsahibine sunulmasına engel değildir. Hatta tamamlanmamış olsa bile, eser, işsahibi tarafından ifa olarak kabul edildiği takdirde yine teslim edilmiş sayılır. Teslim alma kural olarak herhangi bir şekle bağlı değildir; açık örtülü ve farazî olarak gerçekleşebilir. Eserin teslim edildiğini yüklenici kanıtlamalıdır. Tamamlanmamış eserler, kural olarak teslim ve kabule konu olamaz, işsahibi tamamlanmamış eseri kabule zorlanamaz. Eserin bütünü dikkate alındığında küçük bazı işlerin henüz tamamlanmadığını ileri sürerek teslim almaktan kaçınma bazen dürüstlük kuralına (TMK 2) aykırı olabilir. Talî ve önemsiz sayılabilecek işlerdeki eksiklik ise eserin teslim edilmiş sayılmasına engel değildir. (Syf. 486-487-488-489)
bb. Teslim Borçlunun İfa Şekli
Taşınırlarda teslim borcu, eserin işsahibinin egemenlik alanına geçirilmesiyle yerine getirilir. Yüklenici işsahibinin esere doğrudan doğruya zilyet olmasını sağlamalı ve onun zilyetliğini engelleyici durumları ortadan kaldırmalıdır. (syf. 489)
cc. Teslim Borcunun İfa Zamanı
Eseri teslim borcunun ifa zamanını taraflar sözleşmede diledikleri gibi belirleyebilirler. Sözleşmede kararlaştırılmadığı takdirde teslim borcunun ifa zamanı TBK’nın 90. Maddesine göre belirlenir. TBK’nın 90. Maddesine göre teslim borcunun, eserin tamamlanması ile birlikte muaccel olduğu kabul edilir. Teslim borcunun ifa zamanı, eser sözleşmesinden doğan uyuşmazlıkların çözümünde de önem taşımaktadır. Özellikle ayıba karşı tekeffülle ilgili olarak gözden geçirme ve bildirim sürelerinin belirlenmesinde (TBK 474) ve zamanaşımının belirlenmesinde (TBK 478) ücret alacağının muaccelo lmasında (TBK 479) yarar ve hasarın işsahibine geçmesinde (TBK 483) kararlaştırılan ceza koşuluna etkisinde (TBK 179) teslim borcunun ifa zamanı önem taşır. (Syf. 493)
dd. Teslim Borcunun İfa Yeri
Konusu taşınmazlara ilişkin iş görme olan sözleşmelerde teslim borcunun ifa yeri doğal olarak taşınmazın bulunduğu yerdir. Teslim borcu aranılacak borç sayılır ve yüklenicinin bulunduğu yerde teslim edilmelidir. Fakat taraflar sözleşmeyle bunun aksini kararlaştırabilirler. (Syf. 493)
ee. Teslim Borcunu İfada Temerrüt
Teslim zamanının gelmesine rağmen eseri tamamlamayan veya tamamladığı halde teslim etmeyen yüklenici temerrüde düşer. Temerrüdün şartları bakımından TBK’nın 117 vd. Hükümleri eser sözleşmesinde teslim borcunu ifada temerrütte de uygulanır. Gerek fiili zarar gerek yoksun kalınan kâr, gecikme tazminatının kapsamına dahildir. Buna göre işsahibi, üretim veya kira kaybından, kredi faizlerinin artmasından veya daha fazla kredi faizi ödemekten doğan veya cezaî şartlar gibi üçüncü kişilere ödediği tazminatlardan kaynaklanan zararının yükleniciden talep edebilir. İşsahibi teslim borcunu ifada temerrüde düşen yükleniciye bir ihtar çekerek vereceği ek sürenin sonuçsuz kalması üzerine sözleşmeden dönerek menfi zararının tazminini de talep edebilir.
2. Eseri Sadakat ve Özenle Yapma Borcu
a. Sadakat Borcu
İşgörme sözleşmelerinde, kararlaştırılan işi yerine getirecek olan borçlu, işi görürken, alacaklının menfaatlerini de gözetmek zorundadır. Nitekim yüklenicinin, iş sahibinin haklı menfaatlerini gözetmek zorunda olduğu Türk Borçlar Kanununda açıkça hükme bağlanmıştır. (TBK 471/I). (Syf. 497)
b. Özen Borcu
aa. Genel Olarak
Eser sözleşmesindeki özen borcu, sözlemeye tümden egemen olan genel bir -niteliğe sahiptir ve sadakat borcunun somutlaştırılmış bir şeklidir. Yüklenici, sözleşmenin her safhasında ve yerine getirmesi gereken borçların tamamında işini özenle yapmalıdır.(Syf. 499)
bb. Yükleniciden Beklenen Özenin Ölçüsü
Yüklenicinin özen borcundan doğan sorumluluğunun belirlenmeside, benzer alandaki işleri üstlenen basiretli bir yüklenicinin göstermesi gereken mesleki ve teknik kurallara uygun davranışı esas alınır.
cc. Özen Borcunun Uygulanacağı Haller
aaa. Eserin Meydana Getirilmesinden Önceki Safhada Özen Borcu:
Yüklenici bir işi üstlenirken öncelikle, mesleki bilgi ve tecrübesinin uzmanlığın mali gücünün o iş için yeterli olup olmadığını iyice tartmalı ve kendisini yetersiz görürse işi almaktan kaçınmalıdır.(Syf. 501)
bbb. Eserin Meydana Getirilmesi Aşamasında Özen Borcu:
Yüklenici sadece işin başında gerekli tedbirler almakla yetinmemeli, eserin meydana getirilmesinde, hatta teslim aşamasına kadar, özen borcuna uygun hareket etmelidir.
ccc. Eserin Meydana Getirilmesinden Sonraki Aşamada Özen Borcu:
Eser tamamlanmış olsa bile, yüklenicinin özen borcu, eserin teslim edilmesine kadar devam eder.
dd. Özen Borcuna Aykırılığın Hukuki Sonuçları
Teslim edilen eserde bir bozukluk veya noksanlık söz konusu ise kural olarak özen borcuna aykırılık değil, ayıptan sorumluluk hükümleri uygulanır. (TBK 474 vd.). (Syf. 506)
3.Eser Bizzat Yapma veya Gözetimi Altında Yaptırma Borcu
A. Kural: Yüklenicinin Eseri Şahsen Meydana Getirmesi
Türk Borçlar Kanunu’nun83. Maddesinde göre, borçlu kural olarak edimini şahsen yerine getirmek zorunda değildir. Yüklenici işi bizat kendisi yapma ya da kendi yönetimi altında yaptırma borcuyla yükümlüdür. Ancak yapılacak iş, kişisel beceriyi gerektirmiyorsa, o zaman yüklenici işi bir başkasına yaptırabilir. (TBK 471/III). (Syf. 508)
B. Yüklenicinin Eseri Başkasına Yaptırma Yetkisi
İşin niteliğine göre kişisel yeteneklerin önemli olmadığı işleri yüklenici firma başkasına da yaptırabilir. (TBK 471/III,c.2) (Syf 511)
4. Araç, Gereç ve Malzemeye İlişkin Borçlar
A. Araç ve Gereci Sağlama Borcu
Aksine adet veya sözleşme yoksa, yüklenici eseri meydana getirmek için kullanağağı araç ve gereci, kendisi temin etmekle yükümlüdür. (TBK 471/ IV) (Syf. 513)
b. Malzemeyi Sağlama Borcu
Malzeme kavramı araç ve gereçten farklıdır. Eserin meydana getirilmesinde kullanılan ve onun bünyesine dahil olan maddeler malzemeyi oluşturur.
5. Genel Bildirim (ihbar) Borcu
Yüklenicinin, ortaya çıkan önemli hususları, işsahibine gecikmeksizin bildirme (ihbar) borcu da vardır. İşsahibinin sağladığı malzemenin veya eserin yapılması için gösterdiği yerin ayıplı olduğu anlaşılırsa veya eserin gereği gibi ya da zamanında meydana getirilmesini tehlikeye düşürecek başka bir durum ortaya çıkarsa -grev ya da ulaşımın, dolayısıyla malzeme gelişinin durması nedenlerle aksama ve gecikme- yüklenici bu durumu hemen işsahibine bildirmek zorundadır; bildirmezse bundan doğacak sonuçlardan sorumlu olur. (TBK 472/III). (syf. 516)
6. Eseri Meydana Getirme Zamanında Başlama ve Eseri Zamanında Bitirme Borcu
Yüklenici işe zamanında başlamaz veya sözleşme şartlarına aykırı olarak işi geciktirir ya da işsahibinin kusuru olmadan meydana gelen gecikme işin kararlaştırılan zamanda tamamlanmasına engel olacak derecede bulunursa, işsahibi teslim için kararlaştırılan zamanı beklemeye mecbur olmaksızın sözleşmeden dönebilir. (TBK473/I) (Syf. 519)
7. Ayıbı Üstlenme Borcu
Ayıbı üstlenme borcu, yüklenicinin eseri teslim borcunun tamamlayıcısıdır. Yükleyicinin eseri meydana getiri teslim etmesine ilişkin aslı yükümlülüğüne, eserin ayıpsız olarak meydana getirilmesi de dahildir. Nitekim bu düşünceyle , ayıbı üslenme borcu TBK’da özel olarak düzenlenmiştir. (TBK 474-478). (Syf. 522)
A. Ayıptan Doğan Sorumluluğun Koşulları
Ayıplı ifa, ifa edememe hallerinden birini oluşturur. Satış, kira gibi sözleşmelerde olduğu gibi, eser sözleşmesinde de sözleşme konusunun ayıpsız biçimde teslimi gerekir.
aa. Ayıplı Bir Eser Teslim Edilmiş Olmalıdır.
Yüklenicinin ayıptan sorumlu tutulabilmesi için, eser tamamlanarak işsahibine teslim edilmiş olmalıdır. Henüz bitmemiş bir eser teslim edilmiş sayılamayacağı için, mevcut haliyle beklenen nitelikleri taşımasa bile ayıp sebebiyle sorumluluk hükümleri de uygulanmaz. Nitekim TBK’nın 474. Maddesinde eserin teslim edilmiş olması gerektiği açıkça ifade edilmiştir. (syf. 522-523)
bb. Eser Ayıplı Olmalıdır.
Sözleşme ile kararlaştırılan niteliklerin bulunmaması veya bulunması gereken niteliklerdeki eksiklik ayıp olarak nitelendirilir.
cc. Ayıp İşsahibine Yüklenmemelidir.
Yüklenici seri meydana getirirken, işsahibi de genellikle aktif bir role sahiptir. Yasakoyucu TBK’nın 476. Maddesinde yüklenicinin sorumlu tutulabilmesi için, eserdeki ayıbın işsahibine yüklenememesini bir şart olarak hükme bağlamıştır. Başka bir ifadeyle eserdeki ayıp işsahibine yüklenebilecek bir sebepten kaynaklanıyorsa yüklenici sorumlu tutulmaz. (syf524)
dd. Eser Kabul Edilmemiş Olmalıdır
Açıkça veya örtülü olarak işsahibi eseri kabul ederse yüklenici sorumluluktan kurtulur. Buna karşılık işsahibi eseri kabul etmiş olmasına rağmen ayıp kasten gizlenmişse veya gizli ayıp söz konusu ise yüklenici yine sorumlu olur.(TBK 477/I) Hakim, ayıbın zamanında bildirili bildirilmediğini resen araştıramaz ise de ayıbın geç bildirilmediği sabit olunca bunun sonucunu resen uygular. (syf. 525)
ee. Gözden Geçirme ve Bildirim Külfeti Yerine Getirmiş Olmalıdır
Eserin ayıplı olması dolayısıyla sahip olunan hakların kullanılabilmesi için gözden geçirme ve bildirim külfetleri de yerine getirilmiş olmalıdır. Gözden geçirme ve bildirim külfetinin yerine getirilmesi öncelikle eserin tamamlanarak ifa amacıyla işsahibine teslimine bağlıdır. (Syf.526)
B. İşsahibinin Eserin Ayıplı Olmasından Doğan Hakları
TBK’nın 475. Maddesine göre, eserin ayıplı olması durumunda işsahibi sözleşmeden dönebilir ya da bedelin indirilmesini talep edebilir veya eserin ücretsiz onarılmasını isteyebilir. Seçilebilecek hakların her üçü de kullanılmakla tükenir, geri alınması mümkün değildir. Bu haklardan biriyle birlikte işsahibi zararının tazminini de talep edebilir hakların kullanılması için yüklenicinin kusurlu olması şart değilse de tazminat tale edilebilmesi için kusurlu olması şarttır.
aa. Sözleşmeden Dönme Hakkı
Yukarıda belirlenen koşulların yanında, meydana getirilen eser, kullanılamayacak veya hakkaniyete göre kabulü beklenemeyecek derecede ayıplı olursa işsahibi sözleşmeden dönebilir (TBK 475/I, b.1) (syf.529)
bb. Bedelin İndirilmesini İsteme Hakkı
İşsahibi eseri alıkoyup, bedelden indirim yapılmasını da isteyebilir (TBK 475/I, b.2) (Syf. 531)
cc. Eserdeki Ayıbın Giderilmesini Talep Hakkı
Türk Borçlar Kanunu’nun 475/Ib.3 maddesinde, aşırı bir masraf gerektirmediği takdirde, masrafı yükleniciye ait olmak üzere eserin onarılmasının da istenebileceği düzenlenmiştir.
dd. Tazminat Talep Etme Hakkı
İşsahibi tazminat da talep edebilir TBK m.475/II hükmüne göre işsahibinin, genel hükümlere göre tazminat isteme hakkı saklıdır.
C. İşsahibinin Eserin Ayıplı Olmasından Doğan Haklarının Bağlı Olduğu Zaman Aşımı
Yüklenici ayıplı bir eser meydana getirmişse, bu sebeple açılacak davalar, teslim tarihinden başlayarak, taşınmaz yapılar dışındaki eserlerde iki yılın; taşınmaz yapılarda ise beş yılın ve yüklenicinin ağır kusuru varsa ayıplı eserin niteliğine bakılmaksızın yirmi yılın geçmesiyle zamanaşıman uğrar (TBK 478) yirmi yıl gibi uzun bir zamanaşımı süresinin kabul edilmesinde 1999 depreminden sonra karşılaşılan uyuşmazlıkların etkisi olduğu anlaşılmaktadır. Hükümde, adi iş – ticari iş ayrımı yapılmamıştır. Zamanaşımı kabulden itibaren değil, eserin işsahibi tarafından teslim alınmasından itibaren işlemeye başlar.(Syf. 534-535)
B. Hakları
Yüklenicinin ana talep hakkı, teslim ettiği eser karşılığında sözleşmeyle belirlenen ya da sözleşmeyle belirlenmemişse sonrada keşifle belirlenecek (bedelin) kendisine ödenmesini istemektir.
Bedel Ödeme Borcunun İfa Zamanı
TBK’nın 479/I. Maddesi hükmüne göre işsahibinin bedel ödeme borcu eserin teslim edildiği anda muaccel olur.
İşsahibinin ana hakkı, ısmarladığı eserin sözleşmeye uygun biçimde kendisine teslimini istemedir.(Syf. 567)
VII. Eserde Meydana Gelen Zararın (Hasarın) Geçişi.
TBK’nın 483. Maddesinde, eserde meydana gelen zararın (hasarın) kime ait olacağı sorunu yanında, kusursuz imkansızlık nedeniyle eser sözleşmesinin sona ermesi de düzenlenmiştir. (Syf. 567)
Tamamlanınca ferdi ile belli olan (parça borcu haline gelen) bir eser söz konusu olmalıdır. (syf.568)
Hasarın tesliminden önce yükleniciye ait olması kuralının istisnaları mevcut olmamalıdır. (syf. 570)
VIII. Eser Sözleşmesinin Sona Ermesi
Eser sözleşmesi de diğer bütün sözleşmelerde olduğu gibi ifa ile sona erer. (syf. 572)
A.yaklaşık Keşif Bedelinin Aşılması Yüzünden Sözleşmeden Dönme
B.tam Tazminat Karşılığı Sözleşmenin Feshi.
C. Karşılıklı Anlaşma ile Sözleşmenin Sona Erdirilmesi
D. Haklı(yada önemli) Nedenle Sözleşmenin Feshi
Eser sözleşmesinin haklı(önemli) bir nedenle feshedilebileceğine ilişkin bir düzenleme TBK’da yer almamaktadır. Bununla birlikte öğretide taraflar için çekilmez, katlanılmaz hallerin ulunması durumunda, ileriye etkili olarak sözleşmenin sona erdirilebileceği kabul edilmektedir. Yargıtay’ın yerleşmiş uygulamasında da, eser sözleşmesinin haklı sebeple feshedilebileceği benimsenmektedir.
E. Kusursuz İfa İmkansızlığı Yüzünden Sözleşmenin Sona Ermesi.ESER (İSTİSNA) SÖZLEŞMESİ (Borçlar Hukuku Özel Borç İlişkileri Prof Dr. … – Prof Dr. … ),
Davacı (borçlu) Lehine tazminata Hükmetmenin koşulları
a)Alacaklının borçlu hakkında icra takibinde bulunmuş olması: Borçlunun açtığı menfi tespit davasından önce veya dava sırasında, alacaklı tarafından borçluya karşı bir icra takibi yapılmışsa, menfi tespit davasının borçlu lehine sonuçlanması halinde, ayrıca borçlu lehine tazminata hükmedilemez.
b) İcra takibinin hem “haksız” ve hem de “kötü niyetle” yapılmış olması: Bu tazminata ancak, alacaklının yaptığı takibin hem “haksız” ve hem de “kötü niyetle” yapılmış olması halinde hükmedilir. Başka bir deyişle, takibin sadece ”haksız” olması yeterli olmayıp, ayrıca “kötü niyetle” de yapılmış ve bu hususların davacı-borçlu tarafından ispat edilmiş olması gerekir.
c) Davacı – borçlunun, lehine tazminata hükmedilmesini talep etmiş olması: Yukarıdaki iki koşul gerçekleştiğinde mahkeme kendiliğinden tazminata hükmetmez. Tazminata ancak, davacı – borçlunun bunu “talep etmiş” olması halinde hükmedilir. İcra takibinden sonra açılan olumsuz tespit davalarında, borçlunun, tazminat isteminin dava dilekçesinde bildirilmesi gerekir. Ancak, talep dava dilekçesinde bildirilmemişse “istemin genişletilmesi” itirazı ile karşılaşmadan, bu istemini daha sonra dava içinde de ileri sürebilir.
Menfi Tespit Davasında Borçlunun (davalı – alacaklının lehine) Tazminata Mahkum Edilmesinin Şartları
a-İcra takibinin durdurulması için ihtiyati tedbir kararı verilmiş ve bu kararın fiilen uygulanmış olması gerekir.
b-Alacaklının bir talebi olmasa bile Mahkeme, durdurulan icra takibi konusu alacağın %20’si oranında tazminata mahkum etmekle yükümlüdür.
c-Alacaklı lehine hükmedilen tazminatı borçlunun ihtiyati tedbir kararı alırken yatırdığı teminattan alabilir.(Mahmut Coşkun, Yargıtay Üyesi, İtirazın İptali, Menfi Tespit ve İstirdat, Tasarrufun İptali, İflas ve İflasın Ertelenmesi, Sıra Cetvelline İtiraz, 4. Baskı).
Mahkememizin 29/03/2023 tarihli duruşmasında Davacı Şirket Yetkilisi Olduğunu Beyan Eden ” Dava konusu edilen çobanevi ( idari bina) ile ilgili bağımsız bir sözleşmemiz yoktur, 30/10/2020 tarihli geçici kabul sırasında çobanevini Kargas yapısı vardı, çobanevinin ayıplı olmasıyla ilgili bir davamız yoktur, ancak açmayı düşünüyoruz, bize şifai olarak söz verdiği için geçici kabulde itirazı kayıtla almadık, binanın kullanılma haline getirmek için birtakım eksiklerini ben şahsi olarak yerine getirdim, dava konusu fatura hayali olarak düzenlenmiş bir faturadır, davanın esası hakkında avukatım yazılı beyanda bulunacaktır, bu beyana bende katılıyorum, dedi.” şeklinde beyanda bulunduğu anlaşılmakla,
Somut olayımıza baktığımızda taraflar arasında eser sözleşmesi olduğu yönünde bir ihtilaf yoktur. İhtilaf eser sözleşmesi neticesinde davalı – alacaklının alacağı olup olmadığı başka bir ifade ile davacı borçlunun borcunun olup olmadığıdır. Taraflar arasında ” geçici kabul ” yapılmış ve geçici kabulde herhangi bir ÇEKİNCE konulmadan yapılmıştır. Dolayısıyla eser sözleşmesindeki teslim şartı gerçekleşmiştir. (Her ne kadar dosyada 23/06/2020 tarihli ibraname var ise de geçici kabul tarihi 30/10/2020 tarihi olduğundan mezkur ibranameyi o zamana kadar yapılan işler nedeniyle yapıldığı sonuç ve kanaatine varılmıştır). 20/09/2019 tarihli sözleşmede idari binanın (çoban evinin) yapılacağı işler arasında olduğu, bilirkişi raporu ile sabit olduğu üzere, davacının idari binada oturduğu (iskan ettiği) anlaşılmakla; davacı yanın idari bina ile ilgili (ayıplı olduğuna ilişkin herhangi bir dava açmamış olması da dikkate alınarak) teslimden sonraki ilerin iş sahibi tarafından (faydalanıcı) yapıldığı ya da yaptırıldığı yönünde bilgi – belge – delil de olmadığından, tüm işlerin yüklenici tarafından yapıldığının kabulü gerekir. Zira teslim belgesinde de herhangi bir çekince yoktur. Netice itibariyle dosyadaki tüm bilgi – belgeler, bilirkişi raporları (ticari defterlerin birbirlerini teyit etmesi), taraflar arasındaki sözleşmeler, çekincesiz kabulün yapılmış olması tüm dosya kapsamına göre değerlendirildiğinde davacının davasının kısmen kabul kısmen reddine karar verilmiştir. Ayrıca icra takibi ihtiyati tedbir yolu ile durdurulmadığından ya da vezneye yatırılan aranın alacaklıya ödenmemesi kararı verilmediğinden davalı – alacaklının tazminat talebinin reddine karar verilmiştir. Davacı yan, davalı alacaklının haksız ve kötüniyetli olduğunu ispat edemediğinden, tazminat talebinin reddine karar verilerek davacının davasının kısmen kabul, kısmen reddi ile; Davacının, davalı aleyhine açtığı Menfi Tespit davası nedeniyle; Konya 12. İcra Müdürlüğünün 2021/7360 Esas sayılı dosyasından 46.390,04TL borçlu olmadığının tespitine, fazlaya ilişkin istemin reddine, davacı ve davalı yanların şartları oluşmadığından tazminat taleplerinin ayrı ayrı reddine dair Mahkememizce oluşan vicdani kanaate göre aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM: GEREKÇESİ YUKARIDA AÇIKLANDIĞI ÜZERE
1-Davacının davasının KISMEN KABUL, KISMEN REDDİ ile;
2-Davacının, davalı aleyhine açtığı Menfi Tespit davası nedeniyle; Konya . İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasından 46.390,04TL borçlu olmadığının TESPİTİNE, fazlaya ilişkin istemin REDDİNE,
3-Davacı ve davalı yanların şartları oluşmadığından tazminat taleplerinin ayrı ayrı REDDİNE,
4-Harçlar kanunu gereğince kabul edilen değer üzerinden alınması gereken toplam 3.168,90-TL harçtan daha önceden ödenen toplam 1.738,38-TL harç düşüldükten sonra eksik kalan 1.430,52-TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE İRAD KAYDINA,
5-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiginden A.A.Ü.T göre hesaplanan 9.200,00-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
6-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiginden reddedilen miktar üzerinden AAÜT’ye göre hesaplanan 9.200,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
7-Davacı tarafından yapılan sarfına mecbur kalınan ilk yargılama harcı olan 1.806,18-TL harcın davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
8-Davacı tarafından yapılan; 571,90-TL Keşif Harcı ve Tebligat, Posta ve bilirkişi ücreti ödemeleri, diğer yargılama giderleri 4.190,70-TL olmak üzere toplam 4.762,60-TL yargılama giderinin kabul red oranı dikkate alınarak 2.170,31-TL lik kısmanın davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye yargılama giderinin ise davacı üzerinde BIRAKILMASINA,
9-Davalı tarafından yapılan; 71,50-TL’nin kabul red oranına göre hesaplanan 32,58-TL’nin kendi üzerinde BIRAKILMASINA, kalan miktar olan 38,92‬-TL’nin davacıdan alınıp davalıya VERİLMESİNE,
10-Davacı tarafından dava başında depo edilen gider avansından kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde davacıya İADESİNE,
11-6102 sayılı TTK’nun 5/A maddesi kapsamında arabuluculuğa başvurulduğundan 1.320,00TL arabulucu ücretinin 6325 sayılı Kanunu 18/A-13.maddesi gereğince 601,52-TL’nin davalıdan, geri kalan kısmının ise davacıdan alınarak HAZİNE’YE GELİR KAYDINA,
Dair, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde mahkememize veya başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesi’ne verilecek dilekçe ile Konya Bölge Adliye Mahkemesi’ne İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 31/03/2023

Katip … Hakim …