Emsal Mahkeme Kararı Konya 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/119 E. 2023/372 K. 21.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA . ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
KONYA
. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO :
KARAR NO :

HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI : … – … …
VEKİLLERİ :
DAVALI : … – … …
VEKİLİ : Av. …
DAVA : İstirdat
DAVA TARİHİ :
KARAR TARİHİ :
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH :
KARARIN MAHİYETİ : RED

Mahkememizde görülmekte olan İstirdat (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalının Konya . İcra Dairesinin … Esas nolu dosyasından 163.200,96 TL üzerinden müvekkil hakkında icra takibi başlattığını, icra takibinin kesinleşmesi üzerine; müvekkiline ait eşyalara haciz işlemi tatbik edildiğini, davalı icra takibi marifetiyle müvekkilinden 18.05.2021 tarihinde 41.172,75- TL 29.09.2021 tarihinde 1.404,90 -TL 29.09.2021 tarihinde 103.329,35 -TL 04.01.2022 tarihinde 84.285,66-TL 11.01.2022 tarihinde 1.177,94-TL 07.03.2022 tarihinde 1.269,57-TL şeklinde tahsilat yaptığını son ödeme tarihi üzerinden 1 yıl geçmemiş olduğundan davanın bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde açıldığını, davalı icra takibiyle ve icra işlemleriyle müvekkilinden asıl alacak, icra giderleri, icra harçları ve vekalet ücreti altında toplamda 233.240,17-TL tahsilat yaptığını, müvekkilinin borçlu olarak gösterildiğini icra dosyasının müvekkilden yapılan haksız tahsilatlar nedeniyle infazen kapatıldığını, müvekkilinin icra takibine konu bir borcu olmadığından davalının icra takibi marifetiyle tahsilatının hukuki mesnedi olmadığını, müvekkilinin davalıya bir borcu olmadığını, müvekkili ile davalı arasında 11.10.2019 tarihinde Türk hamamı inşaat ve mekanik işleri yapım işi konulu bir sözleşme tanzim edildiğini, müvekkil ile davalı arasında tanzim edilen sözleşmede müvekkilinin eşi … yüklenici davalı ise işveren olarak nitelendirildiğini, sözleşmede; “Konya merkezde yapımı devam eden inşaatta hamam, sauna, buhar odası, jakuzi sıva, şap, yalıtım, ve mekanik işlerinin anahtar teslim yapılması, işin anahtar teslim fiyatının 290.000,00-TL olarak yapılması” konusunda anlaşıldığı belirtildiğini, müvekkilinin sözleşme uyarınca edimlerini ifa etmeye başladığını, davalı tarafından; Konya . Noterliğinin 17.04.2020 tarihli ve … sayılı ihtarnamesinde; sözleşmeye konu işin 16.02.2020 tarihine kadar bitirilmediğinden bahisle sözleşmenin fesh edildiğini ve 38.000-TL peşinat ile 38.000-TL olan 7 adet bononun iadesi talep edildiğini, müvekkilinin işlerini vekaletname ile yürüten … ile davalı arasında 09.09.2020 tarihinde İhtiyari Arabuluculuk anlaşması yapılmış olduğunu bu anlaşmada; müvekkilinin sözleşmede belirtilen işleri 29.09.2020 tarihinde teslim etmeyi taahhüt ettiğini ve taahhüdü davalı tarafından kabul edildiğini, arabuluculuk görüşme tutanağının 2. maddesinde,” Covid 19 vb nedenler dolayısı ile sokağa çıkma veya şehirlerarası seyahat vs yasaklanması durumunda bu yasak süresi sonuna kadar iş tamamlama süresi de uzayacaktır.” denildiğini ve bu hususun taraflarca kabul edildiğini, müvekkilinin eşi … davalının işini mahallinde yaptığı sırada 10.09.2020 tarihinde Covid-19 hastalığına yakalandığını, müvekkilin eşi, hastalığına rağmen; işçileri vasıtasıyla işi yürütmeye çalıştığını, ancak; bu dönemde iş sahasında inşaat olması ve giriş kapısında harfiyat çalışması nedeniyle malzemeleri taşıtamadığını ve işi tamamlayamadığını, müvekkilinin eşinin karantina süresinin dolmasından sonra 27.09.2020 tarihinde sözleşmeye konu işi tamamlamak için iş sahasına geldiğinde Beşiktaş-Konya spor maçı nedeniyle davalı tarafından çalışmasına izin verilmediğini, müvekkilin eşi; 30.09.2020 tarihinde iş sahasına ek işçiler göndererek saat: 16:00’a kadar çalışma yaparak işin büyük bir bölümünü tamamladığını, davalının saat: 16:00 da işçilerin şahsi eşyalarını almalarına fırsat dahi vermeden kovduğunu, davalının, işçileri kovması ve iş sahasına almaması üzerine birkaç günlük çalışma ile bitirilecek işler tamamlanamadığını, müvekkiinin Konya . Noterliğinden 06 Ekim 2020 tarihinde … sayılı ihtarname ile Arabuluculuk görüşme tutanağının 2. maddesinde belirtilen sürenin kendisine verilmediğinden bu zamana kadar yaptığı işlerin bedelinin kendisine ödenmesini davalıdan talep ettiğini, ancak davalının gönderdiği ihtarnamelerle müvekkilin talebini reddettiğini, sözleşmeyle yüklendiği edimi eksiksiz bir şekilde ifa etmeye çalışan müvekkilinin davalı ile yaptığı sözleşme uyarınca davalının iş sahasında çalışmasına izin verilmemesi ve Arabuluculuk görüşme tutanağının 2. maddesinde,”Covid 19 vb nedenler dolayısı ile sokağa çıkma veya şehirlerarası seyahat vs yasaklanması durumunda bu yasak süresi sonuna kadar iş tamamlama süresi de uzayacaktır.” hükmüne davalı tarafından uyulmaması sonucunda tüm gayretlerine rağmen işi tamamlayamadığını, taraflar arasındaki sözleşmenin, belirtilen koşullara uygun olarak ifa edilmemesi ve eksik ifa edilmesinden dolayı müvekkiline bir kusur atfedilmesi mümkün olmadığını, sözleşmede davalının kendi kusurundan kaynaklanan nedenler ve davalının Arabulucuk Anlaşmasına aykırı davranılmasından dolayı eksik ifa edildiğini, müvekkilinin sözleşmedeki yükümlülüklerinden olan 3 adet sauna odasından 2 tanesini tamamladığını, tamamlanmayan erkek sauna odasının tüm malzemeleri müvekkili tarafından iş sahasında hazır edildiği halde davalı müvekkilin işçilerinin çalışmasına izin vermediğinden iş tamamlanamadığını, tamamlanmayan işin süresinin sadece 1-2 günlük olduğunu, müvekkilinin sözleşmeye konu 2 adet buhar odasını bitirdiğini, buhar odasının sadece kapı pervazları eksik kaldığını, kapı pervazları takılma işi 1-2 saat içinde bitecekken davalının işçileri kovması sonucunda bu iş müvekkilden kaynaklanmayan nedenden dolayı bitirilemediğini, müvekkilinin sözleşmede belirtilen jenatör ve jakuzi motorlarının montajını eksiksiz yerine getirdiğini, binanın elektrik ve su devrelerinin hizmete girmesiyle birlikte jenatör ve jakuzi motorları çalışacağını, müvekkilin; davalının iş sahasında yaptığı ve tamamladığı işler, getirdiği malzemeler dilekçesinde ekli fotoğraflardan da net olarak anlaşılacağını, müvekkilinin sözleşmeden kaynaklanan tüm yükümlülüğünü yerine getirdiği halde davalı müvekkiline Covid 19 hastalığına rağmen ek süre vermeyerek 1-2 günde yapılacak işlerin müvekkil tarafından yapılmasına izin vermediğini, sözleşmenin eksik ifa edilmesinin müvekkilinden kaynaklanmadığını, davalının bilerek ve isteyerek, sözleşmeden kaynaklı edimlerini ifa etmemek ve müvekkilini zor durumda bırakmak amacıyla müvekkilini ve işçilerini iş sahasına almayarak kusurlu bir şekilde sözleşmenin eksik ifa edilmesine neden olduğunu, davalı müvekkilinin 1 günlük işinin bitirmesine fırsat vermeden sözleşmeyi fesh ederek dava konusu haksız tahsilatları gerçekleştirdiğini, davalıdan kaynaklanan kusurun müvekkiline yüklenmesinin hukuken mümkün olmadığını, hiç kimsenin kendi kusurundan kaynaklanan bir nedenden dolayı hak iddia edemez kuralı uyarınca da; davalının davaya konu icra takibindeki alacağı müvekkilinden talep etmesi mümkün olmadığını, müvekkilinin davaya konu icra takibinde belirtilen miktar kadar davalıya borcu da bulunmadığını, davalının, müvekkilden asıl alacak ve tazminat adı altında hiçbir alacağı olmadığını, davalının icra takibiyle müvekkilden haksız kazanım elde ettiğini, davalı, adına kayıtlı olan malvarlığın kötüniyetli olarak devretme durumu bulunmakta olduğunu, bu nedenle davalı adına kayıtlı taşınır, taşınmazların, menkullerin ve 3. kişilerden olan alacaklarına uygulanmak üzere teminatsız ihtiyati haciz ve kötü niyetli üçüncü kişilere devrinin önlenmesi bakımından da araçlar, taşınmazlar ve şirket kayıtları üzerinde ihtiyati tedbir konulmasına karar verilmesini, Konya . İcra Müdürlüğünün … E. sayılı üzerinden müvekkil aleyhine başlatılan icra takibinin haksız olarak ödenen 200.000,00-tl’nin istirdatına yani davalıdan alınarak müvekkiline ödenmesine karar verilmesi için işbu davayı ikame etme zarureti hasıl olduğunu, Konya . İcra Müdürlüğünün … E. sayılı üzerinden müvekkili aleyhine başlatılan icra takibiyle müvekkilinden haksız olarak tahsil eden 200.000,00-TL’nin istirdatını yani davalıdan alınarak müvekkiline ödenmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili firma ile davalı arasında 11/10/2019 tarihinde yapılan sözleşme gereğince, davalı, müvekkili firmanın Konya Büyükşehir Stadyumu içerisinde bulunan fitness salonunun türk hamamı inşaatı ve mekanik işleri yapımını üstlendiğini, sözleşmede 290.000,00 TL ücret karşılığında 10 kalem iş olan Sıva ve şap işi, göbek taşı ve oturma ranza imalatı, Osmanlı deseni, su yalıtımı, mermer kaplama, mermer kurna, çini mozaik, tavan imalatı, 6m2 sauna ve buhar odası yapılması kararlaştırıldığını, ücretin 38.000,00 TL’si peşin verildiğini geri kalan kısmın 7 eşit taksit halinde ödenmesi kararlaştırıldığını buna müteakip davacıya 30,60,90,120,150,180 ve 210 gün vadeli , 36.000,00 TL’lik bonolar teslim edildiğini, sözleşmeye konulan ek madde gereğince işin 16/02/2020 tarihine kadar bitirilmesi kararlaştırıldığını, davacının, söz konusu işi, taahhüt ettiği tarihte tamamlanmadığı gibi, sözleşmeye uygun kalitede yapmadığı, kullanılan malzemelerin sözleşmede belirlenen şekil ve kalitede uygun olarak kullanılmadığını, bunun sonucunda davacıya Konya . Noterliğinin 17.04.2020 tarihli ve … sayılı ihtarnamesinde; sözleşmeye konu işin 16.02.2020 tarihine kadar bitirilmediğinden bahisle, sözleşmenin fesh edildiğini ve 38.000-TL peşinat ile 38.000-TL olan 7 adet bononun iadesi talep ettiğini, bunun akabinde, 05/05/2020 tarihli tespit isteminde, davacının yapması gereken 10 kalem iş olan sıva ve şap işi, göbek taşı ve oturma ranza imalatı, Osmanlı deseni, su yalıtımı, mermer kaplama, mermer kurna, çini mozaik, tavan imalatı, 6m2 sauna ve buhar odasının eksik ve sözleşmeye uygun olarak yapılmadığı hususunda, Konya . Asliye Hukuk Mahkemesi’nin … D.İş dosyası nezdinde bilirkişi raporu alındığını, anılan raporda, davacının işi gereği gibi yapmadığı, tespiti istenilen işlerde sözleşmeye uygun malzemeler kullanılmadığı, davacının kusurlu olduğu, kusurun giderilmesi için 160.000,00 TL gerektiği belirtildiğini, müvekkilinin yukarıdaki rapora dayanarak Konya . İcra Dairesinin … Esas nolu dosyasından 163.200,96 TL üzerinden davacı hakkında icra takibi başlatıldığını, davacının, yapılan takibe itiraz etmediğini, icra takibinin kesinleşmesi üzerine; davacıya ait eşyalara haciz işlemi tatbik edildiğini, müvekkilinin davacıya hep iyi niyetle yaklaştığını, davacının istediği sürenin fazlasını verdiğini, sabırla beklediğini fakat davacı kötüniyetli davranarak işi hep aksattığını, taraflar arasında yapılan sözleşmeye ek madde koyulup, son olarak işin 16/02/2020 tarihinde bitirileceğini, bu tarihe kadar iş bitmezse, sözleşmenin 20/02/2020 tarihinde fesih edileceği belirtildiğini, davacı yine üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmeyip, yapılması gereken işi ifa etmediğini, davanın dava şartı yokluğu nedeniyle reddini, davacının haksız ve mesnetsiz davasının reddini talep etmiştir.
Dosyanın, Konya . Asliye Hukuk Mahkemesinin … Esas … Sayılı Kararı ile Görevsizlik kararı verilmekle mahkememize gönderilmiş olup , dava mahkememizin … esasına kaydı yapıldığı anlaşıldı.
Dava; ” İstirdat” davasıdır.
Tüm dosya kapsamı ve deliller birlikte değerlendirildiğinde; Davacı vekili davalı aleyhine İstirdat davası açmış davalı yan yasal süresi içerisinde cevap dilekçesini ibraz etmiştir.
09/09/2020 tarihli 6325 Sayılı HUAK ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu 5A/1 Uyarınca ihtiyari arabuluculuk müzakere ve sonuç tutanağında; Tarafların … , … , … San. Tic. Ltd. Şti ve … olan ilam hükmünde arabuluculuk tutanağı olduğu görülmekle;
Konu ile alakalı olarak HMK 114/1-h maddesinde :
” (1) Dava şartları şunlardır:
h) Davacının, dava açmakta hukuki yararının bulunması.” hükmü bulunduğu,
6100 Sayılı HMK’nın 115. Maddesinde ise; “(1) Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler. (2) Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Ancak, dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün ise bunun tamamlanması için kesin süre verir. Bu süre içinde dava şartı noksanlığı giderilmemişse davayı dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddeder. (3) Dava şartı noksanlığı, mahkemece, davanın esasına girilmesinden önce fark edilmemiş, taraflarca ileri sürülmemiş ve fakat hüküm anında bu noksanlık giderilmişse, başlangıçtaki dava şartı noksanlığından ötürü, dava usulden reddedilemez.”
Medeni usul hukukunda hukuki yarar mahkemede bir davanın açılabilmesi için, davacının bu davayı açmakta ve mahkemeden hukuksal korunma istemekte bir çıkarının bulunması gerektiğini işaret eder.Davacının davayı açtığı tarih itibariyle dava açmakta hukuk kuralları tarafından haklı bulunan (korunan) bir yararı olmalı, hakkını elde edebilmesi için mahkeme kararına ihtiyacı bulunmalıdır. Yine bu yararın”hukuki ve meşru,’doğrudan ve kişisel”,”doğmuş ve güncel” olmasıda gerekir. ‘… : Davada menfaat Ankara 2009, s 135). Öte yandan dava açılmasında olduğu gibi mahkemeye yapılan her talep için talepte bulunanın hukuki yararının varlığı şarttır. Aksi halde mahkeme böyle bir talebi inceleyip yerine getiremez.(… .: Medeni Usul Hukuku El Kitabı,Cilt I Yetkin Yayınları,Mart2020,s.390). (Yargıtay HGK 29/06/2021 T… E…. K.) bilgileri de dikkate alındığında,
İtiraz sebepleri “itiraz sebepleri, itfa, imhal (erteleme) ve zaman aşımıdır. Yani borçlu borcun itfa edildiği, imhal edildiği (ertelendiği) veya ilamın zamanaşımına uğradığını bildirerek icra emrine itiraz edebilir. (Prof. Dr. … , İcra ve İflas Hukuku El Kitabı, İkinci Baskı, 2013).
Tarafların Anlaşması:
“Arabuluculuk faaliyeti sonunda varılan anlaşmanın kapsamı taraflarca belirlenir; anlaşma belgesi düzenlenmesi halinde bu belge taraflar ve arabulucu tarafından imzalanır. Arabuluculuk faaliyetinin niteliği gereği, anlaşmaya varılması halinde de sıkı kurallar kuonulmamıştır. Anlaşmanın kapsamı ve şekli, taraflarca serbestçe kararlaştırılabilir. Taraflar varılan anlaşmayı mevcut haliyle uygulamak isterlerse arabuluculuk sonunda düzenlenen belge genel hükümlere tabi olacaktır.
HUAK m. 5 hükmü uyarınca ihtiyari arabuluculuk sürecindeki belgeler (ilk oturum tutanağı (HUAK m. 16) ve son tutanak (anlaşma/anlaşamama) (HUAK m.17) uyuşmazlıkla ilgili hukuk davası açıldığında, gizlilik kapsamında, delil olarak ileri sürülemeyen (kullanılamayana) belgelerdir. Dava şartı arabuluculuk sürecindeki anlaşamama son tutanağı (7036 sayılı K. M. 3/2) HUAK m. 5/3, c. 3 hükmü uyarınca dava şartını sağlayan aleni bir belgedir. Bununla birlikte, gerek ihtiyari gerekse dava şartı arabuluculuk sürecinde hazırlanan anlaşma belgesi (HUAK m. 18) bir özel hukuk sözleşmesidir ve aleni bir belgedir; madde gerekçesinde de bu husus açıkça belirtilmiştir. “ikinci fıkrada, anlaşma belgesinin etkisi düzenlenmiştir. Taraflar varılan anlaşmayı mevcut haliyle uygulamak isterlerse arabuluculuk sonunda düzenlenen belge genel hükümlere tabi olacaktır.” Eğer taraflar anlaşma belgesinin içeriğinin gizli kalmasını istiyorlarsa, maddi hukuk hükümleri çerçevesinde bir cezai koşul öngörerek anlaşma belgesinde gizliliği düzenleyebilirler.
Taraflar ve avukatları ile arabulucunun birlikte imzaladıkları anlaşma belgesi, icra edilebilirlik şerhi aranmaksızın ilam niteliğinde belge sayılır. (HUAK m. 18/4) Burada 1136 Sayılı Avukatlık Kanunu’nun “Uzlaşma sağlama” başlıklı 35/A maddesi ile eşgüdüm sağlanmıştır. Bu sayede, tarafların arabuluculuk sürecine avukatları ile katılımı teşvik edilmiştir.
Taraflar aralarındaki uyuşmazlık konusu hakkında, mahkeme dışında bir anlaşmaya varmışlarsa, bu çözümü herhangi bir metne dökmeyebilirler. Zira sorun çözülmüştür ve amaç gerçekleşmiştir. Taraflar istemedikçe çözümün alenileşmesi mümkün değildir. Bununla birlikte, ileride bu konuda bir sorun çıkmasını istemiyorlarsa, anlamaya varılan hususları metin haline getirebilirler. Eğer taraflar anlaşmayı bir belgeye bağlamamışlarsa, varılan anlaşmanın hukuki değeri ve etkisi bakımından belgenin niteliğine göre bir değerlendirme yapmak gerekir: Varılan anlaşmanın ne tür belgeye bağlandığı, özellikle ileride bu konuyla ilgili uyuşmazlık çıkması durumunda, belgenin delil olarak kullanılmasında veya anlaşmaya aykırı davranılması sonucu cebri icra aşamasına geçildiğinde önem kazanacaktır. Taraflar arasında varılan anlaşma bir adi belgeye bağlanmışsa, duruma göre kesin delil veya cebri icra aşamasında kullanılacak bir belge (örneğin, şartları taşıyorsa İİK m. 68 anlamında bir belge); noter senedine bağlanmışsa, resmi bir belge veya duruma göre (kayıtsız şartsız tek taraflı para borcu ikrarının içeren düzenleme biçimindeki noter senedi ise) İİK m. 38 anlamında ilam niteliğinde bir belge olarak değerlendirilebilir.
Burada, bir “Mahkeme İlamı” ile HUAK uyarınca hazırlanan ve icra edilebilirlik şerhi almış veya taraflar ve avukatları ile arabulucunun birlikte imzalamasıyla oluşmuş bir “anlaşma belgesinin ilam niteliğinde belge olması” arasındaki farkı iyi belirlemek gerekmektedir. İcra edilebilirlik şerhi almış bir anlaşma belgesi bütün yönleriyle değil, sadece icra edilebilirlik bakımından ilamlarıyla aynı hukuki rejime tabi tutulmuştur. Bu bağlamda, elinde ilam niteliğinde belge olan bir alacaklı, Türkiye’deki herhangi bir yer icra dairesinden takip başlatabilir ve borçlunun, icra emrine itiraz ederek takibi durdurma hak ve yetkisi yoktur. Bununla birlikte, mahkeme ilamları maddi anlamda kesin hüküm oluştururken, ilam niteliğinde belgeler kural olarak bu nitelikten yoksundurlar ve maddi anlamda kesin hüküm oluşturmazla. Ayrıca, Mahkeme ilamlarının irade bozukluğu (hata, hile, tehdit) sebepleri ile iptali istenemez; ancak, kanun yoluna başvurabilir; ilam niteliğinde belgelere karşı kanun yoluna gidilemez; ancak koşulları varsa irade bozukluğu (hata, hile tehdit) sebepleri ile iptali istenebilir.
Arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşaya varılması halinde, üzerinde anlaşılan hususlar hakkında taraflarca dava açılamaz. (HUAK m. 18/5). Bu arada üzerinde anlaşılan hususlar hakkında daha sonra dava açılamayacağı dikkate alındığında, arabulucu tarafından veya taraflarca düzenlenecek ve taraflar veya avukatları tarafından imzalanacak anlaşma belgesinde “anlaşılan hususların” net bir şekilde ortaya konulmasında zorunluluk bulunmaktadır.
Arabuluculuk sürecinin sonunda yapılan anlaşma maddi hukuk ilişkisi bakımından taraflar arasındaki uyuşmazlığı tamamen sona erdiren bir anlaşmadır. Böyle bir anlaşmaya rağmen anlaşılan hususlar ile ilgili dava açıldığında, AÇILAN DAVA HUKUKİ YARAR YOKLUĞUNDAN USULDEN REDDEDİLECEKTİR.” (Ticari Uyaşmazlıklarda Dava Şartı Arabuluculuk, Hukuk İşleri Genel Müdürlüğü Arabuluculuk Daire Başkanlığı, Sf. 41-44).
6102 Sayılı TTK’nın 5/A-1. maddesi gereğince; (Ek:6/12/2018-7155/20 md.)
“(1) Bu Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.”
6325 Sayılı Arabuluculuk Kanunu’nun 18. Maddesinin 5. Fıkrası gereğince; (Ek: 12/10/2017-7036/24 md.) “Arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılması hâlinde, üzerinde anlaşılan hususlar hakkında taraflarca dava açılamaz.”
Resmi Gazete’de yayımlanan 30439 Sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliğinin 21. Maddesinin 7. Fıkrası gereğince; ” Arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılması hâlinde, üzerinde anlaşılan hususlar hakkında taraflarca dava açılamaz.”
2004 Sayılı İİK’nın 38. Maddesi gereğince; (Değişik: 18/2/1965-538/20 md.) “Mahkeme huzurunda yapılan sulhlar, kabuller ve para borcu ikrarını havi re’sen tanzim edilen noter senetleri, istinaf ve temyiz kefaletnameleri ile icra dairesindeki kefaletler, ilamların icrası hakkındaki hükümlere tabidir. Bu maddedeki icra kefaletleri müteselsil kefalet hükmündedir.”
Aynı kanununun 33. Maddesi gereğince; (Değişik : 18/2/1965-538/17 md.) “İcra emrinin tebliği üzerine borçlu yedi gün içinde dilekçe ile icra mahkemesine başvurarak borcun zamanaşımına uğradığı veya imhal veya itfa edildiği itirazında bulunabilir. İtfa veya imhal iddiası yetkili mercilerce re’sen yapılmış veya usulüne göre tasdik edilmiş yahut icra dairesinde veya icra mahkemesinde veya mahkeme önünde ikrar olunmuş senetle tevsik edildiği takdirde icra geri bırakılır. İcra emrinin tebliğinden sonraki devrede tahakkuk etmiş itfa, imhal, veya zamanaşımına dayanan geri bırakma istekleri her zaman yapılabilir. Bunlardan itfa veya imhale dayanan istekler mutlaka noterlikçe re’sen yapılmış veya tasdik olunmuş belgelere veya icra zaptına istinat ettirilmelidir.İcra mahkemesi, geri bırakılma talebini reddettiği takdirde borçlu ancak istinaf veya temyiz yoluna başvuru süresi içinde alacağı karşılıyacak nakit veya icra mahkemesince kabul edilecek taşınır rehin veya esham veya tahvilat veya taşınmaz rehni yahut muteber bir banka kefaleti göstermek şartiyle istinaf veya temyiz yoluna başvurabilir. Borçlunun yeter malı mahcuz ise veya borçlunun talebi üzerine istinaf veya temyiz yoluna başvuru süresi içinde yeter malı haczedilmişse bu fıkrada yazılı teminatı göstermeye lüzum yoktur.(1)Borçlu olmadığı parayı ödemek mecburiyetinde kalan borçlunun 72 nci madde mucibince istirdat davası açarak paranın geriye verilmesini istemek hakkı saklıdır.

1136 Sayılı Avukatlık Kanunu’nun 35/A maddesi gereğince; (Ek : 2/5/2001 – 4667/23 md.)”Avukatlar dava açılmadan veya dava açılmış olup da henüz duruşma başlamadan önce kendilerine intikal eden iş ve davalarda, tarafların kendi iradeleriyle istem sonucu elde edebilecekleri konulara inhisar etmek kaydıyla, müvekkilleriyle birlikte karşı tarafı uzlaşmaya davet edebilirler. Karşı taraf bu davete icabet eder ve uzlaşma sağlanırsa, uzlaşma konusunu, yerini, tarihini, karşılıklı yerine getirmeleri gereken hususları içeren tutanak, avukatlar ile müvekkilleri tarafından birlikte imza altına alınır. Bu tutanaklar 9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun 38 inci maddesi anlamında ilâm niteliğindedir.”
İlam hükmündeki belgelere ve ilama karşı yapılabilecek itiraz ve savunmalar sınırlıdır. Şu üç halde itiraz edilebilir:
1-)İlam veya yilam hükmünde belgenin zamanaşımına uğradığı,
2-)İfa edildiği,
3-)İmhal edildiğine ilişkindir.
İlam muadili belge aleyhine açılabilecek davalar;
1-) İrade fesadı halleri,
2-)Anlaşma Belgesinin Sahteliği,
3-)Aşırı İfa Güçlüğü gibi istisnai durumlarda dava açılabilir.
TMK 1/3. Maddesinde; “Hâkim, karar verirken bilimsel görüşlerden ve yargı kararlarından yararlanır.”
Anayasa’nın 138/1. Maddesinde; ” Hakimler, görevlerinde bağımsızdırlar; Anayasaya, kanuna ve hukuka uygun olarak vicdanı kanaatlerine göre hüküm verirler.” şeklinde düzenlemeler olduğu,
Somut olayımızda; tüm dosya kapsamı, dosyadaki tüm bilgi – belgeler, tüm deliller, tarafların iddia – savunmaları, yukarıda yapılan açıklamalar, bir bütün halinde değerlendirildiğinde ilâm muadili belgeye istinaden ödenen paranın istirdatı talep edildiğinden dolayısıyla şu aşamada davacı yanın işbu talebinde hukuki yarar olmadığı, ilam muadili (özel kanunundan kaynaklanan) bir belge (anlaşma)vardır. İşbu belge istinaden tarafların ediminden kaynaklanan sebeplerle ödenen paranın istirdatına ilikin dava açıldığı anlaşılmakla; yukarıda açıkladığımız sebeplere ilişkin de bir talebin olmadığı dosya kapsamıyla sabit olduğundan şu aşamada davacı yanın işbu talebinde hukuki yarar olmadığı sonuç ve kanaatine varılarak TMK 1/3 ve 6100 Sayılı HMK 297. Maddesi kapsamında Anayasa’nın 138/1 maddesi atfı ile davacının, davalı aleyhine açtığı davanın HMK 114/1-h maddesi gereği dava şartı yokluğu nedeniyle reddine dair mahkememizde oluşan vicdani kanaate göre aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM: GEREKÇESİ YUKARIDA AÇIKLANDIĞI ÜZERE
1-Davacının, davalı aleyhine açtığı davanın HMK 114/1-h maddesi gereği dava şartı yokluğu nedeniyle REDDİNE,
2-Harçlar kanunu gereğince alınması gereken 179,90-TL harcın mahsubu ile fazladan alınan 3.235,60-TL’nin davacı tarafa İADESİNE,
3-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiginden A.A.Ü.T göre hesaplanan 9.200,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri olmadığından bu konuda hüküm kurulmasına YER OLMADIĞINA,
6-Davacı tarafça depo edilip kullanılmayan gider avansının bulunması halinde karar kesinleştiğinde davacıya İADESİNE,
7-6102 sayılı TTK’nun 5/A maddesi kapsamında arabuluculuğa başvurulduğundan 3.120,00-TL arabuluculuk ücretinin 6235 sayılı Kanunu 18/A-13.maddesi gereğince davalıdan alınarak HAZİNE’YE GELİR KAYDINA,
Dair, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde mahkememize veya başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesi’ne verilecek dilekçe ile Konya Bölge Adliye Mahkemesi’ne İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 21/06/2023

Katip … Hakim …